Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 13 Merhaba, Size yaşamak zorunda kaldığım bir olaydan bahsetmek istiyorum. Ben ... ilçesinde görev yapan bir resim öğretmeniyim. Kaymakamlığın desteği ile yürütülen SODES Projesi’nde okulum adına görev aldım. SODES, spor ve sanat dersi etkinliklerini maddi olarak destekleyen ve öğretim süreci sonunda ürünlerin sergilenmesini isteyen bir oluşum. Fotoğraf: ALİ ARİF ERSEN Öğrencilerimle, aylar süren resim çalışmalarımızın ürünlerini, ilçedeki alışveriş merkezinde sergilemek üzere hazırlığımızı yaptık. Bizim okulumuz haricinde 3 okul daha sergi için hazırlık yaptılar. Saat sabah 11.00 civarında kaymakam ve kim olduğunu bilmediğim diğer “önemli” kişiler geldi. Koridorun ucundan göründüklerinde, resimlere bakarak ilerlediklerini sanıyordum. Sergi açılışı için kesilecek kurdele, benim okulumun çalışmalarının Sevinçle kurdeleyi kestiler, unvanları önündeydi, doğal olarak bize doğru olan adamlar. ilerliyorlardı. Benim öğrencilerimle sohbet ederek Tam bana yaklaştıklarında kaymakamın ilerlerlerken, mağazalardan birinden gerçekten “bana” yaklaştığını fark ettim. orada çalışan bir genç çıktı. “Neden bu Karşıma geçti. “Neden böyle giyindiniz” sergi burada yapılıyor” diye sordu. Bu demesiyle, beynim ve konuşma yeteneğim soru benim için çok zordu. Zaten kot ortadan kayboldu. Nasıl giyindiğimi pantolonumdan dolayı azarlandığım ve anlayamadım çünkü. teşhir edildiğim için şoktaydım ve sonra HHH da kenara çekilmemin onlara huzur ve Kaymakam, devam etti: “Kot pantolonla mutluluk verdiğini gördüm, kızgındım. neden geliyorsunuz? Böyle gelemezsiniz!” Cevabım, sadece “Buna ben karar Ve daha bir sürü şey söylediyse de ne vermiyorum. Kalabalık bir kitleye hitap duydum ne de anladım. etmek için sanırım” dedim. “İyi de buraya Öğrencilerim, öğretmen arkadaşlarım, sanat ya da eğitimle ilgisi olanlar gelmez müdürüm ve kim olduğunu zaten ki, vitrine ilgisi olanlar gelir. Her zaman bilmediğim, “kurdeleye ve makasa” olduğu gibi vitrinlere bakacaklar ve ulaşmak isteyen bazı adamların önünde resimleri fark etmeyecekler bile. Hem bu azarlandım. Sadece oradan geriye doğru adamlar da kim? Siz öğretmen misiniz? adım atarak biraz uzaklaştım. Muhtemelen Neden konuşmuyorsunuz bu adamlarla kurdele keserken çekilen fotoğraflarda bunları” dedi. HHH eskaza kenardan görünmem canlarını Bir sorunun cevabı bu kadar kolay, sıkacaktı zaten. Ve zaten onların yanında ama açıklaması bu kadar zor olabilir mi? durmak benim için de zulümdü. “Çünkü onlarla konuşulmaz” dedim. “Onlar konuşulacak kişiler değiller. Ama zaten çok sinirliyim, sizinle de konuşmak istemiyorum!” Deli midir nedir, “Neden” demekten çekinmedi. “Çünkü ben kot pantolonluyum, uygunsuzum” dedim. Ve bu konuda karşılıklı birkaç cümle daha kurduktan sonra bir şey fark ettim. Tam da o unvanlı kişilerin yanında tesettürlü bir öğretmen hanım, gururla salınıyordu. “Hanım”dı, “uygun”du. Ben aramızda tesettürlü bir bayan olduğunu hiç fark etmemiştim, ama kaymakam bakılacak 200 tane resim, takdir edilecek 60 öğrenci ve öğretmenler arasında, “günün anlam ve önemi”ne inat benim kot pantolonumu fark etmişti. Ve bu farkındalık haykırılmıştı. Ve bu haykırma tuhaf karşılanmamıştı! Şov devam ediyordu. Kaymakam bey, bir büyüğünden böyle görmüştü işte. Sonradan bir öğretmenin daha kot pantolon ile geldiğini ve benim yaşadığım şeyi duyunca oradan kaçtığını öğrendim. Birçok erkek öğretmen arkadaşımız da keten pantolon ve penye tişörtlerle gelmişlerdi. Tabii ki öyle geleceklerdi, şövale taşıyorduk, sergiyi düzenliyorduk! Ama ben azarlanmıştım. HHH Bana yaşatılan bu durumda: 1 100 insanın kıçını “uygun mu değil mi” süzgecinden 3 saniyede geçirecek bir “yetenek” Allah vergisi olabilir mi? 2 Sanat ve sanatçı (sanat eğitimcisi de dahil) bazılarını bu kadar rahatsız ederken, “makas ve kurdele” nasıl bir zevk veriyor olmalı ki, sanatsal etkinliğe katlanmak uğruna böyle itiş kakış bir fetiş yaşanıyor? 3 Şimdi vitrinlere bakan akrilik resimler kendilerini indirim ilanlarının karşısında nasıl hissediyor? Ve aralarından geçip giden insanlar nereye bakıyor diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Bu arada, ben köşemde yıkıntımı toplamaya çalışırken mağazada çalışan duyarlı, akıllı ve cesur genç gidip kaymakamla bu “sergi” meselesini çatır çatır konuştu(*). “Önyargılar, cehaletin çocuklarıdır.” WILLIAM HAZLITT Güdük İken Düdük Olmak! (*) Okuduğunuz mektupta, ancak Türkiye’deki gibi yarı cahil “mütegallibe” toplumunda yaşanabilecek türden olayın geçtiği il, ilçe ve azarlanan öğretmenin adı bende saklıdır. Yoruma gerek duymuyorum, sanırım güdüklükten düdüklüğe terfinin başını döndürdüğü azarcıya, “Yuh!” demek yetecektir. Çatır çatır konuşan genci kutluyorum, çünkü Türkiye’nin bu cahil ceberrutluktan kurtuluşu, onun gibiler sayesinde mümkün olacak ya da olmayacak. Sevgili okurlarım, birkaç gün izin kullanacağım. Fransa’nın Okyanus kenti Quimper’de polisiye romanların ve romancıların buluştuğu “Maskeli Martı” kitap fuarına davetliyim. Hem dalgaların dövdüğü bu güzel kentin hem de katılacağım söyleşilerin tadını çıkarmak niyetindeyim. 15 Haziran’da yine bu köşede buluşalım… Polis Emir Kulu mudur? Bizde kamuda ya da özel alanda ast konumunda olan biri; görevinde istenmeyen, hoş karşılanmayan hatta yasalara aykırı bir davranışta bulundu mu bu, “Ne yapsın, adam emir kulu” sözleriyle kapatılmaya, geçiştirilmeye, anlaşılır bir davranışmış gibi gösterilmeye çalışılır. Kulluk, inananlar için Tanrı ile birey arasında bir “biat” ilişkisidir. Dinin dışındaki alanlarda ise “kulluk” bir insan için aşağılanmadır. İnsan insana biat etmez, kulluk etmez. Üstast ilişkisi ise farklıdır; askerlikte bile astın üstüne yasadışı emirlerde itiraz hakkı vardır. Bu, en azından hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu uygar ülkelerde böyledir. HHH Gezi olaylarının birinci yıldönümünde bir kez daha görülen orantısız şiddetle birlikte polis, toplum çoğunluğunun haklı eleştirilerinin hedefi oldu. Polisin uyguladığı, kimi zaman ölümlerle, ağır yaralanmalarla, sakat kalmalarla sonuçlanan şiddet toplum düzeni için vazgeçilmez olan polisin saygınlığını yitirmesine neden oluyor. İnsanlar polisi başları sıkıştığında sığınacakları, kendilerini koruyacağına inandıkları görevliler olarak değil de başlarına her an bir kötülük getirecek korku unsurları gibi görüyorlar. Karşıtlarını şiddetle baskı altına almayı, sindirmeyi siyasal bir strateji olarak belirleyen iktidar, polisin bu durumundan hoşnut, daha fazlasına da teşvik ediyor. Yoksa Başbakan geçen yılki Gezi olayları sonrası ülke geneline yayılan gösterilerde polisin kullandığı silahlarla hayatları son bulan yedi göstericinin cesetleri henüz soğumamışken, polisin başarılarından söz edip onları “efsaneleştirir miydi”? Polis, yurttaşlara uyguladığı aşırı şiddet nedeniyle yalnızca Başbakan’ın değil, İçişleri Bakanı’nın, valilerin, Emniyet müdürlerinin de övgülerine “mazhar” oluyor. Bunun en son örneğini Gezi olaylarının birinci yıldönümünde, “Gayet güzel bir çalışma yaptık!” diyen İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok vermiştir. HHH Polisin iktidarın hazırladığı elverişli koşullarda önünü ardını düşünmeksizin başvurduğu orantısız şiddet eğer sonunda “ölüm” olmazsa çoğu kez cezasız kalıyor. Öte yandan polis kendisine teslim edilen müdahale araçlarını ve silahları gerektiğince ve doğru kullanma yetisine sahip değil. Namlusundan çıkan kurşunlar ya da gaz kapsülleri serseri mayınlar örneği “kaza” ölümlerine neden oluyor. Gelişmiş ülkelerde de tüm polisler sütten çıkmış ak kaşık değil. Fakat bu tür meslektaşlarına herkesten önce görevlerini layıkıyla, bilinçli olarak getiren polisler engel oluyor. Bu ülkelerde polis sendikaları da orantısız şiddeti önleyici müdahalelerde bulunuyor. Örneğin, bırakın gerçek mermiyi, lastik mermi kullanımı bile birçok Avrupa ülkesinde yasak. Kuzey Ren Westfalya Eyaleti Polis Sendikası Başkanı Frank Richter, “Lastik mermi kullanmayı isteyen kişi bu silahı kullanmanın ölümlerle, ağır yaralanmalarla sonuçlanacağını bilinçli olarak hesaba katmalıdır!” diyor. HHH Polis, hızla yitirdiği saygınlığını yeniden edinmek için “emir kulu” değil, bu ülkede önemli görevler yerine getiren “eşit yurttaş” olduğunun farkına varmalıdır. Siyasal iktidarlar gelip geçicidir, fakat polis örgütü kalıcı bir kurumdur. Hep söyledik, bir kez daha yineleyelim: “Keser döner, sap döner; gün gelir, hesap döner!” Cezaevinden Soma isyanı nıyordu, onlar kimyasal sular sıkıp tenimizi de yaktılar. Hırsızdılar, ama bu kez sadece para değil canlarımızı da çaldılar, tabutlara doldurup topluca mezarlara gömdüler. Anaların, bacıların, kardeşlerin, çocukların ağıtları, feryatları gökyüzüne ulaştı. Gözyaşları sel oldu. Aynı ateş buraya da, F Tipi hücrelere de düştü. Biz devrimci tutsakların yüreği de aynı ateşle kavruldu. Acılarımız kardeştir, öfkemiz ortaktır. Adalet isteğimiz birdir, aynıdır. Bu nedenle biz de Somalıyız. Katillerimizi iyi tanıyoruz. Katleden özelleştirme politikalarıdır. Taşeronlaştırmadır katilimiz. Yeraltıyerüstü zenginliklerimizi emperyalistlere, tekellere, patronlara peşkeş çeken AKP iktidarıdır. 35 kişiyi göstermelik olarak tutuklayarak öfkemizi dindiremezler. Katledilen emekçilere sahip çıkmak demek, katillerinden hesap sorulması için mücadele etmektir. Tütünü, zeytini, tarım ve hayvancılığı yok eden, bizi maden ocaklarına inmeye mecbur bırakan, ücretli kölelikle, taşeron sistemiyle bizleri iliklerimize kadar sömüren katillerden hesap sorulana dek, adalet yerini buluncaya dek Somalıyız, Soma’dayız. Soma için adalet istiyoruz! Adaleti halk sağlayacaktır! Adaleti biz sağlayacağız! Selam ve sevgilerimizle... Çetin GÜVEN Kırıklar 1 No’lu F Tipi Hapishane İzmir KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK Merhaba, Öncelikle başımız sağolsun. Halkımızın başı sağolsun. Maden ocağında can veren yüzlerce emekçinin ailelerine ve tüm halkımıza taziyelerimizi iletiyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Açlık, yoksulluk, işsizlik, “kader” ve “kaza” denilen katliamlar hep gelir bizi bulur, bu sömürü düzeninin çarkları bizim alın terimizle ve kanımızla döndürülür. Ve işte, bir kez daha, daha fazla kâr hırsıyla yüzlercemizi katlettiler. Geldiler ve “Türkiye’nin en güvenli madeni, örnek ocağı” dediler ve biz o ocakta kucak kucağa, omuz omuza, babaoğul, abikardeş, amcayeğen yüzer yüzer katledildik. Geldiler ve “olağandır” dediler, “mevzuata uygun” dediler, “mesleğin fıtratında var” dediler, “yuh çekersen tokadı yersin” dediler ve dediklerini de yaptılar. Katlettikleri yetmezmiş gibi bir de tokat attılar. Yetmedi tekmelediler, yetmedi küfür ettiler... “Soma için adalet” diye haykıranlar olarak diyoruz ki; milyonlarca kez YUHH! ve LANET OLSUN SİZE! Geldiler ve acımız yetmezmiş gibi bir de copladılar. Gözlerimizin yaşı yetmedi onlara, gözyaşartıcı gaz bombaları attılar üzerimize. Bizim içimiz ya ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com G NOKTASI behicak@yahoo.com.tr BULMACA HARBİ SEMİH POROY SEDAT YAŞAYAN T.C. İSTANBUL 3. İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN SIRA CETVELİ İLANIDIR Dosya No: 2013/28 Esas SIRA CETVELİ ALACAKLILARI KAYIT NO: 1 ila 12 dahil a Müflis DEPAR MATBAACILIK VE REKLAMCILIK SAN. TİC. LTD masasına alacak kayıt talebinde bulunan alacak ve istihkak iddialarının tahkik ve tetkik işlemleri tamamlanarak İİK’nin 206. maddesine uygun olarak düzenlenen alacaklılar sıra cetveli 234. maddenin öngördüğü şekil şartlarına uygun olarak alacaklılara tebliğe gönderilmiş ve iflas dosyasında incelemeye hazır tutulmuştur. b Alacağın esasına ve miktarına ilişkin itirazların (15) gün içinde iflâsa karar verilen yerdeki Ticaret Mahkemesi’nde dava yoluyla ileri sürülebileceği; yalnız sıraya ilişkin itirazların ise (7) gün içinde şikâyet yoluyla icra mahkemesinde dava konusu edilebileceği lüzumu İcra ve İflâs Kanunu’nun 232, 234, 235, 309/d ve 27312. maddeleri gereğince SIRA CETVELİ ilan ve tebliğ olunur. 29/05/2014 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 35662) T.C. OSMANİYE 1. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2013/597 TLMT. Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı takdirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin % 50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis. uvap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 20/05/2014 1. İhale Tarihi: 16/07/2014 günü, saat 11:00 11:10 arası 2. İhale Tarihi: 04/08/2014 günü, saat 11:0011:10 arası İhale Yeri : Akyar mevkii D400 karayolu üzeri Öncüler tuğla fabrikası yanı Park 80 Yediemin Otoparkı OSMANİYE MERKEZ / OSMANİYE No: 1 Takdir Edilen Değeri: 22.500,00 TL Adedi: 1 KDV: %1 Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri) : 80GC375 Plakalı, 2011 Model, FIAT Marka , 225 Tipli, 199B10004279252 Motor No’lu, NM422500000247828 Şasi No’lu, Fiorino, Beyaz renkli, dizel, düz vites, 5+l koltuklu, 75 HP, 65069 km, 4 lastik sağlam, Continental marka 195/55R16, sol arka lastiğin havası inmiş, jantların çelik jant olduğu, sağsol aynaları, araç camları, ön farlar ve sis farlarının sağlam, arka sağ stop lambasının kırık olduğu, araç içi döşemeler sağlam, ön yolcu ve sürücü koltuğunda hafif çaplı sigara yanığı olduğu, bir adet araç kontağı olduğu, aracın çalıştırıldığı, motor çalışır vaziyette, stepne ve avadanlık setinin olduğu, darbe çizik ve ezilme yok. 1.İhale Tarihi : 16/07/2014 günü, saat 11:40 11:50 arası. 2.İhale Tarihi : 04/08/2014 günü, saat 11:40 11:50 arası. İhale Yeri : A.Yesevi Mah. Bölge Trafik Müdürlüğü arkası Gözde Yediemin Otoparkı OSMANİYE MERKEZ / OSMANİYE No: 2 Takdir Edilen Değeri TL.: 18.500,00 Adedi: 1 KDV: %1 Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri): 06BF1061 Plakalı, 2006 Model, FIAT Marka, 263 Tipli, 199A20001406619 Motor No’lu, ZFA19900001134386 Şasi No’lu, Fiat G Punto 1,3 Multijet Dynm, 2006 Model, lastikler yıpranmış, plakaların sökülmüş ve ön camın önüne konulmuş olduğu görüldü. Koltuk kılıf ve jantlar lekeli, sağ ön çamurlukta çatlar var, jant kapakları yok, araç kontağı olmadığı için çalıştırılmamış, sinyal, far ve diğer donanımların haczi çalışır durumda olup olmadığı tespit edilememiştir. Km’si okunamamıs,yedek lastiğinin olup olmadığı tespit edilememiş, motor kaputu açılamamış, motor ve şase numarası görülememiştir. Aracın 2 hasar kaydı vardır. (İİK m.114/1,114/3) * : Bu örnek, bu yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 35481) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bir çeşit top 1 mermisi. 2/ Ağ 2 rı, sızı... Sırtta taşınan yük. 3/ 3 “Sürme” de de 4 nilen ve tanele 5 rin içini kurum 6 karası bir tozla dolduran ekin 7 hastalığı... Es 8 ki Mısır’da gü 9 neş tanrısı. 4/ Dışarıdan ge 1 2 3 4 5 6 7 8 9 len bir ışığın etki 1 F İ L A T E L İ siyle geceleyin ışıklı 2 A R A B İ S L A görünen yansıtaç. 5/ 3 R O K A N A İ L Asya’da bir göl... Ge 4 E N E M A R K A nellikle yakmak için 5 N İ R V A N A C kullanılan iri saman. D A V S P A 6/ İki kulplu ve küfe 6 J İ L biçiminde büyük se 7 İ Ş A R E T O R U N I pet. 7/ Azerbaycan’ın 8 T A plaka imi... Tropikal 9 MA Ş A T L I K Amerika’da yaşayan ötücü bir kuş. 8/ İncir ağaçlarında döllenmeyi sağlayan sinek... İstanbul Boğazı’nda, Anadolufeneri’nin bulunduğu burun. 9/ Muğla’nın bir ilçesi... “Derli toplu, çok şık” anlamında argo sözcük. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Osmanlıların düşman gemilerini ve kıyılarını ateşe vermede kullandığı savaş gemisi. 2/ Kuyruksokumu kemiği... Alçak, aşağılık. 3/ Her biri başka perdede bir sıra kamış boğumundan yapılmış düdük... Bir nota. 4/ Öğrenci. 5/ Dağ geçidi... Tavana yakın küçük pencere. 6/ Kekemelik, pepemelik. 7/ Bir renk... Ege Bölgesi’ne özgü bir halk oyunu. 8/ Yunan mitolojisinde aşk tanrısı... Satrançta özel bir hareket. 9/ Üç kişi arasında 32 kâğıtla oynanan, briçe benzer bir iskambil oyunu... Tiyatro sahnesi.