04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 HAZİRAN 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 13 Güneydoğu Genç İş Adamları Derneği’ne göre bölgedeki gerçek işsizlik TÜİK verilerinin iki katı İşsizlerin yarısı saklandı GÜNGİAD’ın hazırladığı bir rapora göre TÜİK rakamları ile İŞKUR’unkiler birbirini tutmuyor. TÜİK, ev kadınlarını ‘ücretsiz aile işçisi’ sayıp dünyanın en düşük işsizlik oranına ulaşıyor. İŞKUR ise başvuran her yüz kişiden ancak 6’sını bir işe yerleştirebiliyor. Mahmut ORAL DİYARBAKIR Güneydoğu Genç İş Adamları Derneği (GÜNGİAD), Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ülke geneli ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ilişkin işsizlik verilerinin gerçeği yansıtmadığını ileri sürdü. GÜNGİAD’ın hazırladığı raporda, mevcut işsizliğin belirtilenin iki katı olduğu kaydedildi. GÜNGİAD raporunda, TÜİK’in 15 Nisan’da yüzde 10.1 olarak açıkladığı Türkiye’deki işsizlik oranı ile ülke geneli ve bölgedeki gerçek durum arasında bü yük bir fark olduğu ve gerçek işsizlik oranlarının yarı yarıya gizlendiği belirtildi. İşsiz sayısının 5 milyonu bulduğu ve yüzde 18’lik bir orana ulaşıldığı belirtilen raporda, devletin iki resmi kurumu TÜİK ve İŞKUR tarafından açıklanan verilerin de birbirleriyle çeliştiği vurgulanırken, İŞKUR verilerinin TÜİK’in açıkladığı işsizlik oranından iki kat fazlasını gösterdiği belirtildi. Rapora göre TÜİK’in verilerinde Diyarbakır’da işsiz sayısı 30 bin olarak açıklanıyor. İŞKUR Müdürlüğü’nden alınan verilere göre ise Diyarbakır’da işsiz sayısı 51 bin 164. Raporda ayrıca devlet kurumlarının işsizliğe çözüm olamadıkları da belirtilerek İŞKUR’a yapılan her 100 iş başvurusundan sadece 6’sının işe yerleştirilebildiği gerçeğine yer veriliyor. Kadınlar nerede çalışıyor? Rapora göre TÜİK’in açıkladığı veriler, Diyarbakır’daki kadınların işsizlik seviyesini de doğru yansıtmıyor. TÜİK, Diyarbakır’da kadınların istihdama katılma oranını yüzde 1 olarak gösteriyor. Bu orana göre Diyarbakır’da kadınlar arasındaki işsizlik seviyesi şu an dünyada en düşük seviyesinde görünüyor. Bu durum, TÜİK’in adrese dayalı sisteminde kadınların “ücretsiz aile işçisi” veya “tarımda ücretsiz çalışanlar” olarak gösterilmesinden kaynaklanıyor. Böylece, tarımda ve evde çalışan kadınlar da “çalışan” sayılınca, işsizlik verileri gizleniyor. Güneydoğu’daki işsizliğin yapısal boyutuna ilişkin bilgilerin de yer aldığı GÜNGİAD raporunda, Diyarbakır’da toplam istihdamın yüzde 55’i hizmet sektörü, yüzde 30’u ise tarım sektörü olmak üzere toplamda yüzde 85’inin sanayi dışı kullanıldığı belirtildi. Yine Diyarbakır’da işsizlerin yüzde 52’sini genç nüfusun oluşturduğu ve yüzde 44’ünün de meslek sahibi olmadığı aktarıldı. İşsizliğin azaltılması için çeşitli önerilerin bulunduğu raporda, öncelikle devletin ekonomide doğru stratejiyi uygulaması gerektiği vurgulandı. Raporda, hükümetin istihdamı yüksek olan sektörleri özel olarak desteklemesi istenerek bunun yanında mesleki eğitim atölyelerinin açılması istendi. Aymazlığın Bedeli Soma faciasıyla toplum aymazlığının bedelini ağır ve acıklı biçimde ödemiştir; ödemeyi de sürdürmesinden korkarım. Ülkenin düzgün insanları, özelleştirme, neoliberal düzen, küreselleşme, sendikal hareketin niteliği, özel sektörün tutumu, çevre korunması konusunda kamuoyunu uyarmaya çalışmıştır, çalışmaktadır. Bu konularda gerek ülkede gerek dünya genelinde koparılan yaygara, şamata ne yazık ki, gerçeklerin, emekçiler özellikle yoksul kesim tarafından kavranmasını önlemiştir. Soma faciası, gerçeklerin görülmesine, yeni bir düzeltme sürecinin başlamasına yol açarsa, ağır bir maliyet ödemenin tesellisi olabilir. Ne yazık ki öngörüler yeterli olamuyor; gerçekler, o da öğrenilebilirse, ancak yaşanarak öğreniliyor. Atalarımız boşuna “bir musibet bin nasihattan iyidir” dememişler. Türkiye’de devletçiliği karalama, özelleştirme kampanyası başladığında, asıl amacın “kamuyu mülksüzleştirme, yerli yabancı sermaye sınıfına özellikle yandaşa kaynak aktarma, varsıl kesimin vergi yükünü hafifletme, bütçe açığına yama vurma” olduğu yazılmaya, anlatılmaya çalışıldı. Başarılı olunamadı, süreç engellenemedi. Kâr daralması yaşanırken devletin ucuz döviz, ucuz kredi, sermaye katkısı, hatta vergileri azaltarak, yerli ve yabancı özel kesime, yandaşlara kaynak aktarma düzeneği de (mekanizma) kalmamıştı. Kaynak aktarma aracı olarak özelleştirme gündeme geldi. Devlet bu yolla yandaşa kaynak aktarabilecek yurtdışından sermaye çekebilecek özelleştirme gelirleriyle bütçe açığı azaltılabilecek, sermaye sınıfının vergi yükü hafifletilebilecekti. Gerçekten öngörüldüğü şekilde özelleştirme uygulandı. Tesislerin, bankaların, işletmelerin, taşınmazların bir bölümü yabancılara satıldı. Doğrudan yabancı sermaye yatırımı var diye övünüldü. Cari işlemler açığının bir kısmı bu şekilde kapatıldı. Bazı işletmeler, tesisler, arsa ve arazi değerlerinin dahi altında babalar gibi yandaş gruplara sözde satıldı, aslında peşkeş çekildi. Yandaş sermaye grupları kamu sırtından güçlendirildi. Sermayenin vergi yükü hafifletildi. Kurumlar vergisi yükü, fon ve stopajla yüzde 44 düzeyinde iken yüzde 20.0’ye çekildi. Büyük kuruluşlar kârlarının hemen hemen yarısını vergi olarak öderken 2006’dan itibaren en fazla beşte birini vergi olarak ödemeye başladılar. Vergi kaybı, özelleştirme gelirleri yanı sıra dolaylı vergilerin artırılması yoluyla kapatıldı. Dolaylı vergilerin payı, vergi gelirleri içinde yüzde 70’lere değin yükseldi. Bu da yetmedi “vergi alacağına borç al, faiz öde” politikası sürdürüldü. Kamunun iç ve dış borcu 600 milyar TL’yi aştı. Şişkin milli gelir tahminlerine oranlanarak borç yükü hafifliyor diye de övünüldü. Gerçekler, ya korku ya da çıkar beklentisiyle halka anlatılmadı. Anlatmaya çalışanlar da bir şekilde cezalandırıldı, dışlandılar. Emekçilerin, emekçi örgütlerinin gidişin yönünü görüp karşı çıkmaları gerekirdi. Sendikalar, ILO sözleşmelerinin imzalanması, imzalananların da uygulaması konusunda ısrarlı, baskı grubu olmaları gerekirken, emekçi etiğini bir yana iterek sendikacılık yazınına sarı sendika dışında yandaş sendika, sermaye destekçisi işçi sendikası gibi yeni sendika türleri eklediler. Aymazlığın, dalaletin, sapkınlığın toplumsal maliyeti vardır. Maliyeti ödenmeye başlanmıştır. Dileğimiz, bu felakete gidiş sürecinin, faziletli, erdemli olma yönünde değişime uğramasıdır. Dikkat, tuzağa düşmeyin! ÇETKODER Genel Başkanı Mustafa Göktaş: Ortalık sahtekâr ve üçkâğıtçı kaynıyor. Kredi borcunuzu ödeyelim diyenlere inanmayın. Ekonomi Servisi Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, son dönemlerde yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle kredi batağına düşmüş olanlar, kredi kart borcu sıkıntısı yaşayanlar ve diğer borçluları uyardı. Göktaş, “Ülkemizde ekonomik sıkıntı yaşamayan bir kesim yok. Özellikle dar gelirli aileler, fakir ve fukara insanlarımız, kıt kanaat geçinenler, memur ve işçi, emekli durumunda olan kişiler ve diğerleri çok dikkatli olsunlar. Piyasada çok sayıda sahtekâr, dolandırıcı, üçkâğıtçı tipler türemiş bunların tuzaklarına düşmesinler” dedi. Yasal boşluklardan faydalanıp yeni bir dolandırıcılık sektörü oluştuğuna dikkat çeken Göktaş, özellikle cep telefonlarından arayarak borcunuzu ödeyebileceklerini, kredi taksitlendirmesi yapacaklarını söyleyen veya hediye kazandınız gibi türlü vaatte bulunanlara inanmayın, kanmayın uyarısında bulundu. Fakirin ev borcu 13 milyar! Merkez Bankası önceki gün yayımladığı Finansal İstikrar Raporu’nda TOKİ’nin halktan 12.6 milyar lira alacağı olduğunu açıkladı. Bu, toplam konut kredilerinin onda birine yaklaşıyor. Üstelik yurttaşın borcuna her yıl yüzde 89 zam geliyor. Ekonomi Servisi Başını sokabilecek bir ev alabilmek için TOKİ’ye umut bağlayan yurttaşların borcu (TOKİ alacakları) Mart 2014 itibarıyla 12.6 milyar doları buldu. Merkez Bankası’nın önceki gün yayımladığı Finansal İstikrar Raporu’na göre bu rakam Eylül 2013 tarihinde 12 milyar liraydı. ABD’de “eşik altı” İngilizce tabirle “subprime mortgage kredileri” diye adlandırılan sistemin 2008’de başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına alan krizin fitilini ateşlediğini hatırlatan “Manşet.at” sitesindeki değerlendirmeye göre, Türkiye’deki sistemin bazı farklılıklar göstermesine karşın, bu büyüklüklerin de dikkatle ele alınması gerekiyor. Sitedeki Tarık Yılmaz imzalı habere göre, halkın TOKİ’ye olan 12.6 milyarlık borcu, toplam 124 milyar lirayı bulan konut kredileri içinde yüzde 9’undan fazlasını oluşturuyor. Amerika’dakinden farklı olarak Türkiye’de konut kredilerinin yüzde 90’ı ince eleyip sık dokuyan bankalar tarafından veriliyor ama bu yüzde 9’luk bölüm, 2008’de başlayan krize neden olan mortgage kuruluşlarınca verilen subprime kredileri andırıyor. Üstelik 1012 yıl vadeli TOKİ kredileri her yıl memur maaşlarının üzerine bir iki puan eklenerek yaklaşık yüzde 78 artırılıyor. Sonuçta TOKİ’nin düşük gelirlilerden alacağı, dikkatle değerlendirilmesi gereken bir hızla büyüyor. Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv, bir kısmı Türkiye’de üretilecek ilk 4G uyumlu T50’yi tanıtırken, toplantıya katılan gazetecilerle “selfie” çekti. Turkcell’in yeni atağı Ekonomi Servisi Turkcell, kendi markasıyla çıkardığı T serisi akıllı telefonlara ilk 4G destekli telefonu da ekledi. Turkcell T50 adını taşıyan yeni cihazın üretiminin bir bölümü Türkiye’de yapılacak. Yeni cihazın tanıtımında konuşan Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv, “Turkcell T40 ile Türkiye’nin ilk yerli akıllı telefonunu üretmiştik. T50 ile bir ilke daha imza atıyoruz: Turkcell T50, Türkiye’nin operatör markası taşıyan ilk 4G’li telefonu. T serisi cihazlarımız bugüne dek 1.5 milyon kullanıcıya ulaştı. Her 10 kişiden 7’si ilk defa T serisi ile akıllı telefona geçti” dedi. u Turkcell T40 ile Türkiye’nin ilk vam edeceğiz” dedi. Ciliv’in verdiği bilgilere yerli akıllı telefonunu ürettiklerini göre, Türkiye’de ilk kez bir hatırlatan Ciliv, “T50’nin yerli operatör, kendi markasıyla üretim adedi Turkcell T40’tan 4G destekli telefon çıkarıyor. daha fazla olacak” T serisinin ilk 5 inç HD ekranlı telefonu olan cihaz 4 çededi. Akıllı telefonları lüks değil, insanların hayatını kolaylaştıran, bilgiye ulaştıran birer cep bilgisayarı olarak gördüklerini söyleyen Ciliv, “4G’de dünyadaki gelişmeleri yakından takip ediyor, eş güdümlü olarak en yeni teknolojileri şebekemize uyguluyor ve 4G’ye hazırlanıyoruz. Hem akıllı telefon hem de şebeke tarafında Turkcell olarak öncülük kirdekli işlemciye sahip, hızı ve performansıyla bir bilgisayarı aratmıyor. TFit adını taşıyan her tarza uyacak akıllı bileklik T50’nin en dikkat çekici aksesuvarı. TFit ile atılan adım sayısı, kat edilen mesafe, harcanan kalori gibi bilgiler izlenebiliyor. Aynı zamanda saat ve titreşimli alarm özelliği taşıyan bileklik, uyku kalitesi bilgilendirmesi de yapabiliyor. Yeni ürün, 699 TL peşin fiyatla satışa sunulacak. ve yatırım yapmaya de Üçüncü Havalimanı için ilk kazma 7 Haziran’da Ekonomi Servisi İstanbul’a yapılacak üçüncü havalimanının temeli, 7 Haziran’da düzenlenecek törenle atılacak. Üçüncü havalimanı ihalesinin açık artırmasında 25 yıllık kira bedeli için en yüksek teklifi, 22 milyar 152 milyon avro artı KDV ile LimakKolinCengizMapaKalyon Ortak Girişim Grubu vermişti. Yapım maliyetinin 10 milyar 247 milyon Avro olması öngörülen havalimanının, 2018 sonunda tamamlanması hedefleniyor. Yıldız’ın meraklı kedisi Ekonomi Servisi Yıldız Holding Global İnovasyon ve Kalite Grubu Başkanlığı, inovasyon çalışmalarına ‘InnoBook’ ile devam ediyor. NorthStar Innovation tarafından hazırlanan innobook, sekiz ay süren yoğun bir çalışmanın ardından ortaya çıktı. InnoBook, her kademeden çalışanın iş rutinine inovasyon kavramını yerleştirmeyi amaçlayan temel kaynak kitap olarak adlandırılıyor. Çalışanların inovasyon süreçlerini daha kolay anlamalarını sağlamak amacıyla her bir inovasyon kategorisi farklı bir sembolle karikatürize ediliyor. Dönüşümsel inovasyon için “Mucit”, kategori inovasyonu için “Çiftçi” , pazar inovasyonu için “Dondurma Ustası” ve operasyonel inovasyon için “Dünyayı Kurtaran Meraklı Kedi”, inovasyon yolculuğunda yeni rehberler olacak. Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker ve Başkan Yardımcısı Ali Ülker’in ile tüm başkanlar, yardımcıları ve genel müdürlerin katılımıyla gerçekleşen InnoBook lansmanının ardından eğlenceli workshop’lar düzenlendi. Katılımcılar inovasyon kültürünün temellerini kapsayan eğlenceli rol ve sorumlulukları birinci elden maskeler ile deneyimlediler. ‘Ülkem için Engel Tanımıyorum Projesi’ İstanbul Haber Servisi Koç Topluluğu’nun 80’inci kuruluş yıldönümünde, Mayıs 2012’de başlatılan ‘Ülkem İçin Engel Tanımıyorum Projesi’nin yıldönümünde aralarında Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç’un da bulunduğu ‘Ülkem İçin Gönüllüleri’ bir araya geldi ve “Engelleri Kaldırmak için Birlikteyiz” mesajını verdi. Proje çerçevesinde 83 bin 500 Koç Topluluğu çalışanı Engelliliğe Doğru Yaklaşım Eğitimleri’ne katıldı. Ülkem İçin gönüllüsü bayiler aracılığıyla da 35 ilde, 20 bin öğrenciye ulaşıldı. Şirket, bayii ve mağazaların fiziki şartlarının iyileştirilmesi için 64 farklı uygulama gerçekleştirildi. Toplam 13 okulun engelli dostu kılınması sağlandı. Ford Otosan Yeniköy Fabrikası tamamen ‘Engelli Dostu’ olarak inşa edildi. Burada fiziksel engelli ve down sendromlular da istihdam edilecek. Arçelik engelli dostu ürünler üretiyor. Otokar Braille alfabeli otobüs ve araçlarını üretime aldı. Ülkem İçin Fonu, Yapı Kredi, Koç Holding ve Vehbi Koç Vakfı işbirliğinde hayata geçirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle