03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 MAYIS 2014 PERŞEMBE 6 HABERLER Koruluk arazi 1. dereceden 3. derece sit alanına böyle çevrildi Tarabya tapeleri lük koruluk arazinin imara açılabilmesi için üçüncü dereceye nasıl çevrildiği” yasal dinleme kayıtlarına takıldı. 17 Aralık soruşturmasının TOKİ ayağında yer alan Tarabya’daki koruluk alanla ilgili yasal dinleme kayıtları, üst düzey bürokratların “nasıl bir çalışma yürüttüğünü” de ortaya koydu. Kayıtlarda, “Bakmışlar ağaçlık var çok zorlanırız bu kararda”, “3’te karar kılmışlar 1’de imiş şu anda”, “İti öldürüyorlar bize sürüt diyorlar, ne yapalım”, “Sit’ten kaldırmak risk görüyorsun o ağaçları”, “Eskiye dönük diyor bir rapor getirseler diyor, bunu nasıl yapacağız”, “Raporu tamamlattık, bir yılı tamamladı” ifadeleri dinlemeye takılıyor. Tarabya’daki koruluk araziyi birinci derece doğal sit alanından üçüncü dereceye düşüren raporun 1 yılda hazırlanması gerekirken 43 günde hazırlandığı; raporu hazırlayan heyetin ise 17 Aralık’ta adı kamuoyunun gündeminden hiç düşmeyen Urla villalarını 1. derece sit alanı olmaktan çıkaran üç kişilik bilirkişi heyeti olduğu daha önce ortaya çıkmıştı. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Yüzgeç fezlekede “Tarabya’daki alanla ilgili raporun gerçeğe aykırı olduğu” tespitini yaptı. 17 Aralık’ın TOKİ ayağını verdiği takipsizlik kararıyla kapatan Cumhuriyet Savcısı Ekrem Aydıner ise kararında “Eleştirilecek yanları var ancak delil yok” dedi. Düşen Bir Lider Portresi – 4 “Ben diktatör olsaydım sen karşımda böyle durabilir ortalıkta dolaşabilir miydin?..” Bu tepeden aşağı yalan kurguyu salı günkü yazımda irdelemiştik. Buna benzer diğer bir palavra laf da basına ilişkin. “Ben diktatör olsam, siz bu manşetleri atabilir misiniz?..” Bu lafı da AKP/RTE müminleri tekrarlayıp duruyor, yazılarıma da “Diktatör olsa, sen bu yazıyı yazabilir misin?” diye geliyorlar. Ağızlarında çiğnedikleri çikletten şişirdikleri bu balona bir iğne batıralım... 1) Ne yapar yani keser mi?! Ama köşesinden kenarından veya damardan hayatı zindan etmeye çalışır. Ülkede yasalar var. Ama biliyoruz ki, yasaları takmayabiliyor. Odatv ve KCK davası tipik örneği. Bir ara 100’ü aşkın gazeteci cezaevindeydi, dünyanın gazeteci hapishanesi. Başbakan, Adalet Bakanı ve borazanları “Onlar gazetecilikten değil, terörden içeri alındı” diye yüz karası bir karşı kampanya başlattılardı. Ama kimse bunu yutmadı. Gazetecileri uyduruk gerekçelerle içeri almak her zaman uygulanabilir değil. Ergenekon benzeri davalar açmaları gerekir hep! 2) En iyi yöntem, medyayı iktidarlaştırmak... Bunun türlü çeşitli yöntemleri var: a) Tamamen iktidardan yana bir medya yaratmak, parasıyla puluyla... b) Sermayesi senden olmayan ve gazetecilik yapmak isteyen medyanın da tırnaklarını sökmek, çeşitli yöntemlerle tarafsızlaştırmak, görmemesini sağlamak, hatta iktidardan yana yayın yapmasını sağlamak... 3) RTE’nin medya konusunda ana derdi: Ortada duran, iktidarın hoşlanmayacağı haberleri de veren, eleştiren yazarlara da sahip ana akım medya. Bu medya ülkenin ortalama vicdanını oluşturur... Olgular ve gelişmeler karşısında tutumu etkileyici ve belirleyicidir. Tarafsızlık algısı, ona bu gücü kazandırır. Orta ve üst sınıf buna kulak verir... Mesela Doğan Medya. Gücünü kendi sermayesi ve okuru oluşturur, gazetecilik yaptığı sürece bağımsız ve özgür olacağını bilir, aksi takdirde okuruyla birlikte etki ve güç kaybeder... a) RTE’yi en tedirgin eden de bu medyadır. Başından beri bu kalelere saldırdı. Mesela NTV’yi, patronun iktidarla iş ilişkileri ve bağımlılıkları nedeniyle kısa sürede düşürdü. Doğan Medya’yı çok ağır toplarla dövdü. Görülemeyecek ölçülerde para cezalarıyla dize getirmeye çalıştı. Patron, yazar çıkararak vb. bu saldırıları atlatmaya çalıştı, Petrol Ofisi’ni sattı. b) Ama iktidarın derdi aslında ne bir iki yazar ne de Doğan Medya ile... Gazetecilik yapılmasıyla! RTE, gazetecilik yapılmasın istiyor. Üç maymunu oyna... RTE ekibi, Türkiye’de gazeteciliği batırma görevini üstlendi. Bu konuda da epey yol aldı... c) Mesela, ana akım medyanın önemli parçasıydı Sabahatv grubu. TMSF eliyle düşürüldü. Önce, damadın genel müdür olduğu Çalık’a satıldı. O “askerlik görevi”ni tamamlayınca, basın tarihimize Havuz Medyası terimini kazandıran yöntem devreye girdi! Milletin anasını belleyeceğini ilan eden besleme sermaye işe koşuldu. Orta malı, iktidar borazanı. d) Başka örnek, Karamehmet’in “ana akım” medyasının başına gelenler: Yine TMSF yoluyla RTE hayranı sermayeye satıldı. Karamehmet şirketlerinin Sancak’laştırılmasını yaşadık. Tek başına katıldığı “açık ihale” TV sirkinde, BMC de ona ihale edildi! Yani sadece medya değil, sermaye de iktidar gücüyle el değiştirtiliyor. e) Milliyet ve Vatan’ı saymadan geçemeyiz. Ana akım medyanın bu iki gazetesinin yeni sahibi, iktidarbaşından yediği zılgıtlar karşısında gözyaşı döken, gerekirse Başbakan için bu iki gazeteyi de kapatırım diyen bir işadamı! Bu iki gazeteyi daha önce elinden çıkarmak zorunda kalan ise Doğan Medya! Doğan’a Gözcü gazetesi de kapattırıldı. Sözcü oradan doğdu! f) Ciner Medyasını es geçmeyelim. RTE, içerideki adamı Alo Fatih’lerle burayı denetlemek peşindeydi. Tapelerde Alo Fatih’e, Ciner için söylediğini de unutmayalım. Bu ülkede iş ve yatırım yapacak herkesin devletle işi var. İşte o noktada karşısında, tek yetkili RTE’yi buluyorlar... Kırk katır mı kırk satır mı! g) Yani ana akım medya büyük kan kaybetti... RTE’nin neden adeta tek başına kalan Doğan Medya’ya yüklendiğini anlayın! Büyük bir kinle, hırsla, ülkenin gazetecilik vicdanına son darbeyi indirmek istiyor! Bu durum, dünya basın tarihinde başlı başına yer alacak bir atipik olgudur. İktidar yasal gibi görünen, ama yasa ve ahlakdışı tam bir yeraltı harekâtı içinde! h) İktidar medyasına gelince, para kazananı yok gibi. Gazeteleri, belediyelerinde yüzerlik paketler halinde alınıp dağıtılıyor veya bir köşeye atılıyor. Televizyonların maliyetlerini de iktidarın görevlendirdiği işadamları ödüyor, eee askerlik gibi, biri gidiyor diğeri üstleniyor.... ı) Gelelim muhalif medyaya, istenilen başlığı atıyor ve yazarları alabildiğine eleştiriyor. RTE tipi diktalarda ve ülkenin dış ve ekonomik ilişkileri gereğince, herkesi susturması mümkün değil. Ama ana strateji, gazeteciliği, haberci nesnel medyayı muhalefetle sınırlı tutmak. Merkez medyayı yok etmek, böylece, gazetecilik yapan bir tek muhalifler kalacağı için de, “Zaten iktidara karşılar, normal değil mi?” diyerek, halkı buna inandırmak. Ne buyurmuştu Davutoğlu: Türkiye’de basın başka ülkelerde olmayacak şekilde özgür... İktidar, diğer anayasal kurumlar gibi ülkede medya varmış gibi ortam yaratıyor... Mış gibi! Varmış Gibi Medya AYKUT KÜÇÜKKAYA 17 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hakkında fezleke hazırlayarak Adalet Bakanlığı’na gönderdiği eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar dosyasından “Tarabya tapeleri” çıktı. İstanbul Tarabya’da 21.5 milyon TL’ye İller Bankası’nın satın aldığı “birinci derece sit alanı olan 20 dönüm ‘İti öldürüp Tarabya’daki 20 dönümlük koruluk alanın dönüşüm hikÂyesi bize sürüt diyorlar’ l Tarih: 19 Temmuz 2013. Saat 16.34 Ahmet Ayyıldız (İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürü): Hani bi sit’ten çıkaralım denmişti de bi yer vardı İller Bankası’nın. He şimdi onunla ilgili karar arkadaşlar burda şey yaptı rapor etti tabii kurula da girdi, onlar da ekolojik temelli bilimsel araştırma raporu deniliyor biliyorsun. Sizin Ankara’da böyle bir rapora gerek yok gibi bir şeyiniz oluyor mu ki. Osman İyimaya (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görevlisi): Yok öyle bir şeyimiz olmaz da ön değerlendirme komisyonunun. Raporu önemli tabii orda ön değerlendirme. A.A.: Ön değerlendirme komisyonu bak sana vereyim Ahmet Emil burda komisyon başkanı... (Telefonu Emil’e veriyor) Ahmet Emil (İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı): Biz şöyle bir şey yapmıştık, dedik ki ... Büyükşehirden gelen bizim üyelerimiz falan da var en sonunda ya sit derecesinin değiştirilebilmesi için şöyle bir karar aldık, dedik ki yani raporu şöyle tutmuştuk işte söz konusu yerde esas itibarıyla sit derecesinin devamı esas olmakla birlikte burdaki yapılaşma haklarının başka bir yerde kullanılması için parselin sürdürülebilir alana çevrilmesi komisyonumuzca uygun görülmüştür diye... Ya biz sit’ten çıkarılması demediğimiz için 3. derece eski 3’e düşürün dedik onlar da ekolojik temelli bilimsel araştırma raporu istiyorlar olay o. Orasının zaten çıkartması mümkün değil, sırf bir koru alanı orası. Bakan Bey’e biz zaten söylediğimizde sit’ten çıkartmayıp eski 3’e alın dedi. (Telefonu tekrar Ayyıldız’a veriyor) O.İ.: Sen o kararı onaylamadan önce büyüğümüze bir sor şey yap. A.A.: Onayladık da yani onaylamayalım ya da ne diyorsunuz yani ne yapalım. Doğal sit’ten çıkart diyorsun o zaman... O.İ.: Evet evet... A.A.: Yani bize iti öldürüyorlar şey yapın diyorlar sürüt diyorlar, yani nasıl iş de ben de anlamıyorum yani bu işleri ya. O.İ.: Hep beraber ortak bir karar oluşturacağız inşallah Ahmet Abi. A.A.: Ortak değil. Ya bizim kucağımızda bu yani. Osman Abi yani keşke ortakta birisi el atsa iyi yani bir yerine. ...Bakan bey hemen onlan değiştirsin yani herhalde yönetmelik değişecek bir şey olacak. O.İ.: Hayır yönetmelik yetmiyor ki Ahmet Abi yasadan geliyor yani yasayı yazarken .... toplanma şeyleri var ya ... A.A.: He oradan mı geliyor? O zaman çıkamayacaksınız o işin içinden, ne olacak! O.İ.: Yani bir araya gelip bir bakacağız başka yapacağız, bir bakacağız yani. A.A.: Şimdi adam da orda hopluyor hı... O.İ.: Biraz tut da tut da bi konuşalım ... oldu mu abi. A.A.: Tamam biraz daha çare arayalım nedir ne.. tamam... ‘Bakmışlar ağaçlık var çok zorlanırız kararda’ 17 Aralık yolsuzluk dosyasının TOKİ ayağına giren ve Meclis’e gönderilen yasal dinleme kayıtlarında üst düzey bürokratların görüşmeleri özetle şöyle: l Tarih: 7 Haziran 2013. Saat 21.45 Mehmet Erdal (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda Bakanlık Müşaviri ve İstanbul 2 Nol’u Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanı): Şey için aradım, bu İller Bankası’nın şeyi vardı ya Sarıyer’de. Ergül Çınar (Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı): Onu bu haftanın gündemine yaz dık bendeki taslak ... var. Raporunu şey yapacaklar işte yetiştirecekler başkanım. M.E.: Ön değerlendirmesi nasıl? E.Ç.: Ekip şey diyor, neydi çıkmasın diyorlar, sit kararı iptal edilmesin çıkmasın diyorlar. M.E.: O önemli ya onu söylesene bana ya. Ahmet Bey’le görüştün mü onu? E.Ç.: Görüştük orda şey demişler, zaten yukardan hani üç yaparsak, üç yaparız demişler. Şimdi işin hızlı olması için normalde ilk başlarda şey diyorlarmış, tamamen çıksın sonradan bakmışlar ağaçlık falan var, çok zorlanırız bu kararda. Yani 3’te karar kılmışlar 1’de imiş şu anda. 3’e düşürülmesi için işte Ahmet Bey’e o şekilde söylenmiş yukardan. M.E.: Kime Ahmet Emil’e mi? E.Ç.: Evet Ahmet Emil’e. Yukarıdan bakanlıktan söylemişler. M.E.: Bizim Ahmet Ayyıldız bir şey demiş mi hiç? E.Ç.: Bakanlıktan söylemişler. Ahmet Emil’e bakanlıktan söylemişler ve konuşulmuş şeyle, il müdürüyle konuşmuş. Ahmet Emil demiş, müdürüm demiş hani çıkartılması isteniyor bunun ama bu demiş çok zorlar demiş bizi oldukça, böyle yeşil örtünün olduğu tamamen ağacın olduğu büyükçe bir alan demiş, sıkıntıya sokar demiş, bizi sonra görüşülmüş o zaman demişler, 3 yapalım hani 1’den 3 olsun. Hızlı olması için, başkanım hızlı olması için tamamen çıkması gerekiyor ya. Hani bir yıl süre beklenmeden. FEZLEKEYİ HAZIRLAYAN SAVCI: Tarabya raporu gerçeğe aykırı ‘Bakan Bey’e anlattım’ l Tarih: 27 Ağustos 2013. Saat 09.42 Ahmet Ayyıldız: Talat Bey bugün bir İller Bankası’nın şeyi var, konusu var. Talat Canbolat: Evet evet, o bizim daha önce gündemimize gelmişti. İçinde bizim bu yönetmeliğin istediği rapor yokta. A.A.: İşte raporu tamamlattık. Bir yılı tamamladı. T.C.: Hiç problemimiz yok abi, daha önce çünkü çok büyük sıkıntı olurdu ve şey olurdu nedir o ... ederdi. A.A.: Evet biliyorum biliyorum, hatta biz şeyden kaldırılmasına da karşı çıktık. Ben Bakan Bey’e de onu anlattım. Dedim; bunun tamamen kaldırılması uygun değil dedim, sürdürülebilir. Şeye getirelim dedim yani. Sürdürülebilir, onu da ben bakan Bey’i ikna ettim yani İller Bankası yokta çok bastıyordu. T.C.: İsabet olmuş abi şimdi şu ortamda, şu ortamda evet... DOSYAYI KAPATAN SAVCI: Delil yok 17 Aralık’ın TOKİ ayağıyla ilgili soruşturmada aralarında Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar’ın da bulunduğu 60 şüpheli hakkında takipsizlik kararı vererek “kovuşturmaya gerek olmadığına” hükmeden Cumhuriyet Savcısı Ekrem Aydıner’in Tarabya tespiti ise şöyle: “Bir alanın sit derece değişikliğinin yapılmasının, o alanın mutlak surette imara açılacağı anlamına gelmediği, arazi kullanımı ve yapılaşmada öncelikle üst ölçekli planlar (mekânsal strateji planları, çevre düzeni planları) ile bu planlar doğrultusunda hazırlanan nazım ve uygulama imar planlarının belirleyici olduğu, sit sınırlarının planlarda faydalanılan verilerden sadece bir tanesini oluşturduğu, bu durumda gerçeğe aykırı rapora dayanılarak 1. derece doğal sit alanının 3. dereceye alındığının iddia edilmesinin mümkün olmadığı, yapılan iş ve işlemlerde imar ve şehircilik açısından eleştirilebilecek yanlar bulunsa bile suç teşkil edecek herhangi bir eylemin bulunmadığı, iletişimin denetlenmesi sırasında kayıt edilen konuşmalardan ve fiziki takip yoluyla elde edilen delillerden şüphelilerin açıklanan iş ve işlemlerin yapılması sırasında menfaat temin ettiklerine, rüşvet anlaşması yaptıklarına, rüşvet aldıklarına, verdiklerine dair hiçbir delil elde edilemediği...” 17 Aralık’ın Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında düzenlediği fezlekeyi Adalet Bakanlığı’na gönderen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Yüzgeç’in Tarabya tespiti şöyle: “Birinci Dereceden Doğal Sit Alanı Olan İller Bankası Sarıyer Arazisinin Gerçeğe Aykırı Raporla İmara Açılması: İlimiz Sarıyer ilçesi Tarabya Mahallesi’nde İller Bankası mülkiyetindeki 1. dereceden doğal sit alanı olan 1108 ada 10 parselin sit alanından çıkartılarak imara açılması için suç örgütünün faaliyet yürüttüğü tespit edilmiştir. 1. dereceden doğal sit alanı olan İller Bankası’na ait taşınmazın, hızlı bir şekilde imara açılabilmesi için doğal sit alanından çıkarılması gerektiği, ancak alanın tamamen koruluk olması nedeniyle Tabiat Varlıkları Koruma Kurul üyelerinin ikna edilememesi üzerine kurul üyelerine arsanın sit derecesinin düşürülmesini kabul ettirdikleri görülmüştür. Bunun üzerine 3 Numaralı Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’ndan, korunan alanın mevcut durumunun belirlenmesi için 4 mevsimi kapsayan, ekolojik temeli bilimsel araştırma raporu beklenilmesi kararı çıkmıştır. Bunun üzerine suç örgütü geçmişe dönük 1 yıllık gerçekdışı bir rapor hazırlayarak arsanın sit derecesini düşürerek koruluk alanı imara açtıkları anlaşılmıştır. Şüpheliler yapmış oldukları görüşmelerde söz konusu koruluk alanın imara açılmasını Erdoğan Bayraktar’ın bilgisi doğrultusunda yaptıklarını söylemişlerdir.” ‘Sit’ten kaldırmak risk, görüyorsun o ağaçları’ l Tarih: 19 Temmuz 2013. Saat 17.16 Mehmet Erdal: Ahmet Emil’le beraber bi şeye gidelim de sen berabermişsin galiba işin yok değil mi senin onunla. Ahmet Ayyıldız: Tamam. M.E.: Çıktı mı Ahmet. A.A.: Yok burda. M.E.: İller Bankası’nın şeyi de burada avukatı. Biz 3’e alalım dedik bakan beye de söyledik. Tamam sürdürülebilir sit’ten kaldıramazsın sıkıntı... Osman’ı aradım. Osman İyimaya o da eskiye dönük diyor bir rapor getirseler diyor... Bunu nasıl yapacağız sen daha iyi bilirsin değil mi, şimdi ben geri aldık yazılan geri aldık ama şimdi sit’ten kaldırmak bir risk yani orda görüyorsun o ağaçları şeyleri falan filan. Hasibe’lere söylemen lazım artık Hasibe’yi sana bırakırım. Ya abi toplantıdan evvel ben bunların hepsiyle teker teker konuştum, Hasibe’yle Talat’la bak bu İller Bankası. A.A.: Ama nerdeyse reddediyorlarmış Ahmet girip ne kadar ısrar ederek şey etmiş biliyor musun, reddediyorlardı. M.E.: Hasibe karıştırıyormuş orayı. A.A.: Ama bu işe bir çare bulmak lazım. Bu kararı geçersiz sayıp tamam mı, yani bu kararı işleme koymayıp tamam şimdi geri aldım bütün evrakları da ne yaparız, 19 Temmuz’u geçen daha ileri bir tarihe mi yapalım, nasıl olsun? Ne yaparız 19 Temmuz bugün ya hani nedir ramazandan sonraki bir tarihe de toplantı ayarlanır ona göre ayarlanır bir şey yapılır. Bir de raporda demişler ki burayı sit’ten kaldırın demişler adamlar, adamların gözleri kara onu diyeceğine sürdürülebilir şuna alınması diye yani sürdürülebilir olması 1 yıllık incelememizde bu durumda diye, sürdürülebilir olması gerekir diye böyle bir kanaat vererek vermesi lazım biliyor musun hani. Onu da ayarlamak lazım. Yani oradaki adamları da öyle ona göre organize edelim. SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle