03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 MAYIS 2014 PERŞEMBE 10 EKONOMİ [email protected] S Önce sendikayı öldürdüler sonra emekçiyi oma’daki işçi katilamının ardından gösterdiği tavır daha doğrusu tavırsızlık nedeniyle eleştirilen Türkiye Madenİş Sendikası Başkanı Nurettin Akçul’a göre, herkes kadar suçlu olduklarını düşündüğü katliamdan, çıkardığı yasa ve uygulamalarla sendikaları etkisiz ve güçsüz kılarak emekçiyi yalnızlaştıran, kazanılmış hakları bile tırpanlayan ve uluslararası sözleşmelere uymayan sistem sorumlu... olabiliyor. Yaş sınırı geldi. Bu, özel sektörde emekliliği imkânsız hale getirdi. İşçi bulmak zorlaştı. Böylece de odabaşı, dayıbaşı denen şeyler türedi. 4 Sendikalara dayatılan yasaklar, örgütlenmenin önündeki engeller sendikayı öcü haline getirdi. Sendika, taraf olmaktan çıkarıldı, işçi yalnızlaştırıldı. 301 madencinin yaşamını yitirdiği iş cinayetinin ardından tavrını ve daha doğrusu ne yaptığını sorguladık haklı olarak. Kızdık, eleştirdik zira 301 can, girdiği o madenden bir daha çıkamadı. Kişisel olarak hâlâ öfkeliyim. Zira eğer orada bir sendika varsa kendisine güvenmiş emekçinin hakkını ama en önemlisi canını koruması gerektiğine inanıyorum. Bunun için elinden gelen gelmeyen ne varsa tüm olanaklarını seferber ederek koşulları iyileştirmesi, iyileştiremiyorsa durumdan ilgilileri ve kamuoyunu haberdar etmesi gerektiğini düşünüyorum. Soğukkanlılığımı koruyabilmek amacıyla günler sonra konuşmak için aradığım Türkiye Madenİş Sendikası Başkanı Nuretten Akçul aklıma gelen, hatta arkadaşlarımın da sormak istediği, niçin kaza olduğu anlarda seslerinin çıkmadığından kazayı önlemek için neler yaptıklarına, yaşamını yitiren emekçilerin haklarının takip edilip edilemeyeceğinden bundan sonra somut olarak neler yapacaklarına ilişkin sorularımızı yanıtladı. Türkiye’de önce sendikaların öldürüldüğü bunun da işçi katliamlarını kaçınılmaz kıldığı şeklinde özetleyebilecek yanıtlar satırbaşları ile şöyle: 4 Sistemi sorgulamazsak sorumluyu bulamayız. Bu sistemi bu hale getiren iktidarlar. Yeraltı işçilerinin durumları için Meclis’te kim ne yapmış, onlara bakmak lazım. Çıkan sendika yasasını, sendikaların ne hale getirilmeye çalışıldığını görmek lazım. Bu işkolunda şartlar nereden nereye geldi, bakmak lazım. Eskiden 4 bin günde emekli olan madenci şimdi 7 bin 200 gün prim ödeyerek emekli Bana Var Size Yok Demokrasisi... Uzun soluklu İktidarlarının içinde oldukları, aidiyetlerinin belgesi bilgiler, sözcüklerle sırıtan, şimdilerde dışlanmış öfkeli kişilerin, sosyal medyada tepkilerini dillendirmeleri, bir çırpıda edinemeyeceğimiz somut bilgiler, belgeler, fotoğraflarla olup biteni değerlendirmelerini izlemek hem ilgi çekici hem de ders verici... Kaçınılmaz onlar için karizmatik lider Erdoğan ağırlıklı yayınlarında, en çok “Şununla kol kola idi, şimdi düşman oldu”, “Şu tarihte aynı konuda şu görüşleri savunmuştu, şimdi tam tersini söylüyor”un, bana ulaşabilenleri ile ben yüzlerce örnekten söz ederken, ülke çapında dağıtılanları için binlerle katlanan fazlasından söz etmek gerek... İktidarlarının akla kara kadar zıt icraatları, yaz boz tahtası; insan yaşamında, haklarının korunmasında, hukuk devleti düzeninin işleyişini arapsaçına çeviren politikalarında, tek tek çelişkilere baktığınızda, İktidarlarının siyasal İslamcı, liberalizmin emrinde yürüyüşlerinin yol haritasını bile yitiriyorsunuz... Tamam, medya çağında insanın algılama gücünü, aklını karıştırarak, kendisine, çıkarlarına, çocuklarının, birlikte yaşanılan ülkesinin geleceğine en aykırı adımları attırmak.. geçerli bir siyaset stratejisi... İnsan hakları, hukuk devleti düzeni demokrasi ile çelişen kirli çıkar düzenini, uzun soluklu halka kabul ettirmenin yolu... Günümüzde insana en aykırı düzen uygulamaları, hak gaspları, çoğunluk klasik diktatörlükler, askeri darbeler düzenlerinde değil, sandığın kullanıldığı, sivil diktatörlükler eliyle; demokrasinin kurumlarını ele geçirmiş iktidarların ağır hakhukuk ihlalleri, güç, baskı, polis devleti düzenini kullanmaları yoluyla sağlanıyor... Ancak dünya çapında sandık yoluyla insan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasinin katledilmesi, sivil diktatoryal düzenlerin işletilebilmesinde, insana aykırı alınabilen yolda örneklerin yaşandığı ülkeler arasında çok büyük farklılıklar var. Ülkelerin halklarının birikimleri, örgütlülükleri, bilinçleri, iç dinamikleri, toplumsal bilinçleri ile doğrudan bağlantılı olarak açıklanabilen, olumsuz şiddetin dozunun, sürecinin geçerliliği ilişkisi söz konusu... Kabaca Hindistan’da çok düşük bir milli gelir, çok bozuk br paylaşım düzeni içinde milyonları, daha da derinleştirilen bir sömürü düzeni adına artı değerler yaratmaya razı etmek daha kolay. AB ülkelerinde ise zengin kuzeyin klasik kapitalizmin krizi süreci içindeki kaynak aktarımları vuruyor. Son AB seçimlerinde görüldüğü üzere, ırkçı, ötekileştirici siyasetlerin partilerinin sandık zaferi sonucu, demokrasi, sosyal devlet adına kara kara düşünülmesi gereken bir durumu ortaya çıkarıyor... HHH Demem o ki her ülkenin özeli içinde, sandık yoluyla evrensel insan hakları, hakhukuk düzeninden sapmalarda, kirli, haksız çıkarlar ekseninde, sivil diktatoryal düzenlerin işletilmesinde doz ve süreçler arasında çok büyük farklılıklar yaşansa da, “bana var size yok demokrasisi”nin yürütülebilmesinde, kendi iç dinamikleri ile açıklanabilecek kırılma noktaları var... Başbakan Erdoğan’ın İktidarlarının yükseliş sürecinde en yakın kankası İtalya Başbakanı Berlusconi’nin geçen hafta aldığı cezalarla bağlantılı bir sosyal hizmet kurumunda temizlik yaparken yayımlanmış görüntüleri vardı. Biliyorum “Orası İtalya” diyeceksiniz... Tamam da burası da Türkiye... Çok doğru insani gelişmişlik ölçümlemelerinde, en çok İktidarlarının “bana var size yok demokrasisi”nin işletilişinde, on yılı aşmış bir iktidarda büyüme gerçeğinde büyük oranlı geriye düşüşler var... Siyasi, toplumsal değerlendirmelerde İktidarlarının izledikleri siyasal stratejide, ağırlıklı İslamcı kimlik üzerinden, bir zamanlar DP’nin de uyguladığı, İktidarlarının yandaşlığı ekseninde kadrolaşma hareketi ölçü, yaratılmış büyük ayrımcılıkta, İktidarlarının nimetlerinden yararlandırma düzeni var. Hani kötü ama çok gerçek benzetme ile hayvanları yiyecek vererek eğitme yöntemiyle, iktidar gücünün haksızhukuksuz kullanımları ile katlanmış ayrımcılıkta cepheleştirme var ya... İşte İktidarları yandaşlığı ile sivil diktatoryal yönetim gücünün katlanabilmesi, baş döndürücülüğü, dayanılmaz çekiciliğinin de kırılma noktaları, koşulları da var... Birilerine hep suçüstü ayakkabı kutularından çıkan büyük paralar düşüyor, birileri de madende asgari ücretli sigortalı iş bulabildikleri, bir de eve sadaka düzeni içinde gelen eklerle yetinmeye çalıştıklarından oluşan seçmenler cephesi var ya... İktidarlarının cephesinde, inançlı, liberal aidiyeti seçmişler... Üst üste gelen toplumsal kırılma noktalarında, patronunun izniyle, parti kanallarından gelen harcırahla mitinge seçim desteğine giden işçi, ortalığa saçılan dolar dolu ayakkabı kutuları ile ölen madencinin çocuğuna teselli gönderilen bir çift ayakkabı kutusu arasındaki farkı yüreğinde yaşıyor... Çoğunluğu isyan eden bir işçinin tekmelenmesini, tekmeleyen danışmanın sağlık raporu alıp kollanmasını pek algılayamamış olarak, yandaş olduğunu düşündüğü sendika liderine öfke kusma noktasına ancak gelebilmiş olsalar da.. İktidarlarının demokrasisi fena halde sallanıyor... Vicdanlara bırakılamaz 4 Yeraltı işçiliğinde güvenlik meselesi vicdanlara bırakılamaz. İhalelerin veriliş şeklinden denetlemeye, hemen her şeyin gözden geçirilmesi gerekir. Güvenlikte mutlaka caydırıcı önlemlerin alınıp alınmadığının sıkı bir şekilde denetlenmesi, caydırıcı önlemlerin alınması gerekiyor. Özel sektör bu şekilde denetlenemeyecekse yeraltı maden işleri kamu tarafından yapılmalı... 4 İşçinin, yeraltında bulgu varsa girmeme hakkı var ama yanındaki amire ve mühendise de güvenmek zorunda. Orada onlar da işçilerle çalışıyor, üretim baskısı amire yanlış karar verdirebilir. 4 Daha önce ölümlü kaza olan işyeri kapattık. Uyar Madencilik’te dört kez kaza olunca kapatılmasını sağladık. Önce kazanın neden olduğunu anlamaya çalıştık. Çeşitli rivayetler vardı. Önce trafo denildi, ardından başka şeyler anlaşıldı. Kazadan sonra yapılan araştırmalarda işçilerin amirlerine ve mühendislere kömürün ısındığı bilgisini verdikleri ancak amirlerin bunu dinlemediği bilgisini edindik. İşçi tehlike görürse madene inmez. Böyle bir hakkı var ancak yanındaki amir ve mü Herkes suçlu hendis girdiğinde ona yapacak çok şey kalmıyor ne yazık ki... Bu kazada tabii ki suç var tüm taraflar suçlu... l Hayatını kaybeden 301 işçiden yalnız 16’sı sendikalı değil, onlar da beyaz yakalı dediğimiz çalışan. Herkese ölüm aylığı bağlanacak. Bazı işçilerin emeklilik için günleri eksik ancak Meclis’te bir çalışma var, onu da halledecekler sanıyoruz. ‘Bakanla sadece cesetleri saydık’ Türkİş Genel Başkanı Ergün Atalay, Soma’da 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciadan sonra bölgeye gelenlerin takım elbiselerle televizyonlara açıklama yapıp gittiğini söyleyerek, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile birlikte sadece çıkan cesetleri sayabildik. Burada yaşananlar bir kaza değil, cinayet” dedi. Edirne DSİ 11’inci Bölge Müdürlüğü Konferans Salonu’nda, “İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitim Semineri”nde konuşan Atalay, madene ilk gidenlerden olduğunu belirterek “Ardımdan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız geldi. Takım elbiseliler kameralar karşısına geçip konuştuktan sonra gittiler. Olayların yaşandığı maden ocağında son ceset çıkarılana kadar kaldım” diye konuştu. Soma’daki maden ocağı faciasının trafo patlaması ve kaza olmadığını, bir katliam olduğunu anlatan Atalay, katliamdan sonra yaşananları şöyle anlattı: “Sendika olarak ilk 3 gün orada tam olarak ne olduğu bilemedik, içerden sadece işçileri sağ nasıl çıkarırız tela Sistem sorgulansın cımızı yaşarken hedef olduk 4 Şu anda kazanın nedeni olarak gösterilmeye başlandık. Bunu mevcut iktidar körükledi. Sendikaya saldırı var. Biz biraz da şaşkınız; acımızla uğraşırken biz hedef haline geldik. 4 Çok acı ama ders çıkaracağız. Yılbaşlarında, özel günlerde siyasileri yeraltına soktum, ben sorunlara dikkat çekmek isterken, olay magazin haline geldi. Herkes fotoğraf güzel çıkmış mı diye baktı. Sorunları unuttular. A şındaydık. Etrafımızda başında baret olan işçi görünümlü kişiler ocağın iyi olduğunu söylüyor. Diğer çalışanlara soruyoruz herkes bize aynı şeyi söylüyor. Olayın ikinci gününde öğrendik ki, o işverenin oradaki güvenlik görevlileri, oradaki çalışanların yakınları. Bize patrondan korktukları için ocağın aslında çalışılmayacak durumda olduğunu söyleyemediklerini açıkladılar.” Atalay önümüzdeki günlerde işçi ve işverenlerin bir araya gelerek konuşacakları bilgisini de verdi. Soma’ya destek verdiler, işten atıldılar Manisa’nın Soma ilçesinde yaşanan maden faciasını protesto ederek iş bırakma eylemi yaptıkları için işten atılan DİSK’e bağlı Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası üyelerinin Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde başlattıkları direnişe DİSK yönetimi, bağlı sendika genel başkanları ve üyeleri destek verdi, işten atılanların tekrar işe başlatılmaları istendi. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimlik önünde bir araya gelen Dev Sağlıkİş üyeleri taşeron sistemini protesto ettiler. DİSK Genel Sekreteri ve Dev Sağlıkİş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Soma’da yerin 7 kat altında katledilen arkadaşlarımızı destekleyen arkadaşlarımız çalıştıkları hastane yönetimi tarafından işten atıldılar. Hastanelerde asgari ücret altında çalıştırılan, açlıktoklukla terbiye edilmeye çalışan arkadaşlarımız için bugün buradayız. Taşeron sistemi yasaklansın diye buradayız” dedi. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) Şişecam’da grev kararı İstanbul Haber Servisi Türkİş’e bağlı Kristalİş Sendikası ile Cam İşverenleri Sendikası arasında sürdürülen 24. Dönem Cam Grup Toplu İş Sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine grev kararı alındı. Grev uygulaması 20 Haziran 2014 Cuma başlayacak. Grev kararı Şişecam’a bağlı 6 şirkette toplam 5 bin 800 cam işçisini kapsıyor. Toplu iş sözleşme görüşmelerinde uyuşmazlık, ücret zammı, düşük ücretli çalışanlar için talep edilen iyileştirme zammı, işe giriş ücreti ve bazı parasal haklar noktasında yaşandı. Ayrıca çalışanların iş güvencesini ve kazanılmış haklara dönük iki idari madde de uyuşmazlık konuları arasında yer alıyor. Madenciler DİSK’e üye oluyor ‘Patron Soma’da sendikamızı ele geçirmiş’ şeklinde değerlendirerek onANKARA DİSK’e bağlı Türkiye Dev ları günah keçisi ilan ederek, genelde rimci Maden Arama ve İşletme İşçileri Türkİş’i, özelde Türkiye Madenİş’i Sendikası (Dev. MadenSen) Soma’da aklamaya çalışan Türkİş Genel Başişçilerin kendi sendikalarında örgütkanı Ergün Atalay, toplumdaki Türklenmeye başladıklarını bildirdi. İş ve Türkiye Madenİş’e dönük Dev. MadenSen Denetim güvensizliği onarmaya çalışıDİSK’e Kurulu Başkanı Yılmaz yor. Oysa sorun ifade edildibağlı Dev. Kızılırmak , Soma’da ği gibi Türkiye Madenİş’in MadenSen, yaşananlarla ilgili bilgi Soma’daki sarı sendikacınotu paylaştı. İşçilerin lık uygulamalarıyla sınırSoma’daki işçilerin Türkİş’e bağlı Türkiye değil, bu her yerde öykendi sendikalarında lı Madenİş Sendikası’nı le. Hatta bu Türkiye Maörgütlenmeye sorgulamaya başladıkden İş Genel Merkezi’ni larına dikkat çeken Dev. de kapsamaktadır” denildi. başladıklarını MadenSen, işverenin isteduyurdu. elge paylaşıldı ğiyle sendikanın işçileri üye Dev. MadenSen’in bilgi notu ile yaptığı, temsilcilerin ve şube genel kuruluna katılacak delegelerin birlikte Türkiye Madenİş Sendikası işveren tarafından belirlendiği, toplu Genel Başkanı Nurettin Akçul’un isiş sözleşlemesi görüşmelerine içilerin minin de yer aldığı bir belge de paylaalınmadığı, işçilerin talep ve iradeleri şıldı. 30 Ekim 2002 tarihli belge madenin hiçe sayıldığı iddialarına işaret etti. nin daha önceki işleticisi olan Park Tekİşçilerin DİSK’e üye olmasının engel nik AŞ’nin Türkiye Madenİş Sendikalenmek istendiğine da işaret edilen bil sı Genel Başkanlığı’na gönderdiği yagi notunda, “Türkiye Madenİş, So zıyı içeriyor. Yazıda, “Yapılacak topma Şube Yönetim Kurulu üyelerini, lu iş sözleşmesi görüşmelerine şirkeMUSTAFA ÇAKIR ‘Kırılan bareti gizlediler’ İstanbul Haber Servisi Ağaoğlu Maslak 1453 İstanbul şantiyesinde demir direğin başına düşmesi sonucu hayatını kaybeden tesisatçı Hakan Tek’in ardından 2 gün yas ilan edilen şantiyede işçiler protesto gösterisi yaptı. Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) İstanbul İl Örgütü’nün de destek verdiği eylemde işçiler gerekli iş güvenliği tedbirlerinin alınmadığını söyledi. Bir işçi Tek’in kırılan baretinin olaydan sonra kaybedildiğini, olay yerine sıfır bir baretin konulduğunu iddia ederek “Adam baretini takmadığı için iş kazası oldu diyecekler. Ölen kişiyi suçlu çıkaracaklar” dedi. Bir diğer işçi de “Cenaze 45 saat yerde kaldı, Ağaoğlu’ndan hiçbir yetkili gelip de cenazeye bakmadı” dedi. İş güvenliğinin yetersiz olduğunu dile getiren işçiler, “Ağ olsa, file olsa o demir fileye takılırdı. Artı koğuştan şantiye alanına kadar bir tünelin olması lazım” diye konuştu. B timiz Park Teknik AŞ adına aşağıda bildirdiğimiz isimler katılacaktır. Bilgilerinize arz ederiz” deniliyor. Şirket adına toplu iş sözleşmesi görüşmelerine katılacak isimler arasında ise şu anda Türkiye Madenİş Sendikası Genel Başkanı olan Nurettin Akçul da yer alıyor. Dev. MadenSen’in bilgi notunda, “Görüleceği gibi şu anda Türkiye Madenİş’in Genel Başkanı Nurettin Akçul işverenlerin güvenini kazanmış, onların bir dediğini iki etmemiş ve onların tam yetkisini alarak onlar adına geçmişte sendikayla toplu iş sözleşmesinde yer almıştır. İşveren güvenmediği bir insana yetki vermeyeceğine göre, işverenin güvendiği bu insana işçiler niye güvensin. Dolayısıyla denilebilir ki, patronlar sadece Türkiye Madenİş Soma Şubesi’ni ele geçirmiş değildir, Türkiye Madenİş’i ele geçirmiştir ve şu anda Türkiye Maden İş’i yönetenler işverenler tarafından tam yetkiyle göreve getirilmiştir. Soma’da maden işçileri artık bu gerçeği görecek ve sarı sendikacıları kankası patronlarla baş başa bırakacaktır” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle