03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 MAYIS 2014 PERŞEMBE 12 DIŞ HABERLER [email protected] Çekilme başka bahara ABD, Afganistan’dan kuvvetlerini çekmeyi erteledi. Obama, daha önce bu yıl sonunda tamamen çekilmesi öngörülen Amerikan askerlerinin 2016 sonuna kadar Afganistan’da kalacağını açıkladı Dış Haberler Servisi ABD Başkanı Barack Obama , Afganistan’dan çekilme planında değişiklik yaparak, 2016 sonuna kadar bu ülkede kalacaklarını duyurdu. Daha önce yapılan açıklamalara göre Amerikan kuvvetlerinin bu yıl sonunda Afganistan’dan tamamen çekilmesi gerekiyordu. ABD Başkanı’nın açıkladığı iki yıllık plan uyarınca, halen Afganistan’da bulunan 32 bin asker, 2015 başında 9 bin 800’e indirilecek ve 2016 sonuna kadar Afganistan’da kalacak. Obama, “Afganistan’ın mükemmel bir yer olmayacağını anlamalıyız. Bu Amerika’nın sorumluluğunda değil. Afganistan’ın geleceği Afganlılar tarafından kararlaştırılmalı” diye konuştu. Obama’nın açıklamasını, yakında görevini yeni seçilen devlet başkanına bırakacak olan Hamid Karzai ile telefonla görüştükten sonra yaptığı bildirildi. Karzai, ABD ile çekilme konusunda ikili anlaşma imzalamayı reddetmişti. Ancak Amerikalı yetkililer, Karzai’nin yerine kim seçilirse seçilsin anlaşmaya onay vereceğinden emin olduklarını duyurmuşlardı. Afganistan’da gelecek ay ikinci turu yapılacak devlet başkanlığı seçimleri için aday olan Abdullah Abdullah ve Eşref Gani Ahmedzay, Obama’nın açıklamasını memnuniyetle karşıladıklarını ve anlaşmaya onay vereceklerini bildirdi. Taliban ise ABD’nin 2016 sonuna kadar Afganistan’da kuvvet bulundurma kararını kınayarak son yabancı asker çıkana kadar “işgale” karşı savaşacakları uyarısında bulundu. Taliban açıklamasında, “Obama 2016 sonuna kadar 10 bin kadar askeri çekmeyeceğini ve işgale devam edeceklerini açıkladı. Afganistan İslam Emirliği bunu kınıyor, egemenliğinin, dininin ve insan haklarının ihlali olarak görüyor. Amerikalı liderler, iki yıl sonra yapmayı planladıklarını bu yıl yapmalılar” denildi. ABD Başkanı, çekilme planında değişiklik yaptı. (Fotoğraf: AP) Avrupa Solunun ‘Matadoru’ “Tarihi” Avrupa Parlementosu seçimleri ardından Brüksel’de ilk buluşmalarında, “muzaffer” lider Matteo Renzi’yi, “AB patroniçesi” Merkel işte bu sözlerle karşıladı: “Matador Matteo karşınızda!” Avrupa’nın en sağlam ve köklü demokrasilerinde, sağ ya da sol demeden, geleneksel partileri ters köşeye yatıran popülizmlerin yükselişine karşı, “Matador Matteo”nun şaşırtıcı zaferi herkesin gözünü alıyor. “Matador”, “hükümet başkanı” olarak diğer hükümet başkalarının hayal edemeyeceği bir zafer yakaladı… Ayrıca… Yüzde14 hezimeti yaşayan Fransız sosyalistleri ile yüzde 23’le tarihi bir yenilgi alarak Strasbourg’da 9 vekil birden yitiren İspanyol sosyalistleri ve de ırkçı UKİP partisince “sollanan”(!) İngiliz İşçi Partisi’nin dudaklarını uçuklatan bir başarıya imza attı. 2013 sonuna değin Floransa belediye başkanı olan, ülkesi dışında fazla tanınmayan Renzi beş ayda böylece “Avrupa lideri” oldu. 2013 Aralık önseçiminde merkez sol Demokrat Parti/Partito Democratico (PD) içinde liderlik savaşını kazanan, iki buçuk ay öncesinde de başbakan olan 39 yaşındaki İtalyan sosyal demokratlarının öncüsü; baş döndürücü bu yükselişiyle, partisinin yüzde 25 olan oylarını yüzde 41’e çıkardı. Nerden baksanız Renzi bir fenomen… Pazar günkü Avrupa Parlamentosu seçimlerinin çarpıcı bir sonucu, kıta çapında popülizmlerin yükselişi ise, o denli çarpıcı bir diğer sonucu krizin en ağır yara açtığı AB ülkelerinden biri olan İtalya’da, Renzi liderliğindeki merkezsolun tarih yazan bu zaferi oldu… Herkes dolayısıyla bunu konuşuyor: “Kriz”; Fransa ve İngiltere örneklerinde olduğu gibi neden çizmede faşizan, sistem karşıtı partileri güçlendirmedi de merkez solu yükseltti? Baş döndürücü başarıyı Renzi nasıl yakaladı? “Renzi modeli” başkalarına da örnek olabilir mi? Bugüne dek Çizme’de hiçbir sol partinin erişmediği “yüzde 41” rekoru anlatılırken siyasi analistler, Renzi’nin en büyük başarısını ilk elden hemen “PD kökenli tüm seçmenlerin oyunu yakalayabilmiş olmasıyla” açıklıyorlar. PD, bizim CHP gibi lider rekabeti çok olan, çok lider değiştirmiş bir parti… Parti içinde bu liderlerin birbirleriyle sürekli kavgalı hizipleri var… Partiye çalışmaktansa, merkez solun içini kurt gibi oyan hizip ve hizipçikler; sürekli kan kaybına yol açan “küskünler” üretiyor. Oylar her seçimde bölünüp böylece dağılıyor. Renzi’nin ilk marifeti bu hizipleri işte etkisizleştirmek oldu. “Önseçim zaferi” ile partisinde meşruiyetini tahkim eden ve “küskünleri” geri püskürten Renzi’nin hâkimiyeti, hızla şimdi sandığa yansıyor. PD seçmenleri bu seçimde ilk kez fire vermeden kendi partilerinde oyları topladı… Renzi böylece, geçen yıl girdiği ilk seçimde yüzde 25 alan Grillo’nun popülist Beş Yıldız Partisi’ne PD’den giden oyları bu seçimde geri alıyor. Ayrıca ilaveten “Başkan Babanın Sonbaharı” misali çöküş yaşayan Berlusconi’ye, merkezden kayan oyları da PD’ye kazandırıyor ve tüm “ülkeye yayılan yeni merkez” oluyor… “Merkez sol” oylar, İtalya’da coğrafi açıdan bir “kızıl kemer” gibi Çizme’nin ortasında yoğunlaşır. Bizde CHP’nin kıyı şeridinde var olmasıyla karşılaştırılabilecek bu coğrafi kısıt, bu seçimde işte yıkıldı. Merkez sol, tarihinde ilk defa İtalya’da kuzeyden güneye dek yayılan bir oy patlaması yaşadı. Koyu bölgeciliği ile meşhur Kuzey Ligi partisi ile Berlusconi sağının oy deposu diye bilinen Çizme’nin kuzeydoğu ucunda bile PD zafer kazandı. AKP ve Kürtçülüğün kalelerinde, CHP’nin zaferi neyse; İtalya’nın uç noktalarında sağlanan PD zaferi odur desem herhalde meramımı anlatmış olurum… PD’nin ne var ki “ulusal kitle partisi” haline gelmesi; beri yandan bir taraftan da “postideolojik” bir yapıya bürünmesiyle açıklanıyor. Merkez solun sağ kanadından çıkan Renzi, partiyi ideolojik tüm kimliğinden arındırıyor ve sadece kişisel “karizma”sını öne çıkarıyor. Bu nedenle gelinen noktayı “merkez solun zaferinden” çok, “Renziciliğin” zaferi olarak görenler de çok. Renzi’nin karizması nedir derseniz… Özetlemek gerekirse kısaca medyatikliği ve gençliği… Bisikleti, blucini ve yakası açık gömlekleri ile vurguladığı rahat tarzının yanı sıra Renzi, siyasette “Gezi dili” diyebileceğim bir dil konuşuyor. Kutuplaştırıcılık yerine, bütünleştirici ve kucaklayıcı olmaya bakıyor. Yalnız Berlusconi karşıtı siyasetle kendisini sınırlamıyor. Pragmatik, reformcu yaklaşımla sorunlara odaklanıyor. Gençlere ve kadınlara yer açıyor. Dışişleri ve savunma bakanı dahil en “baba” bakanlıklara kadınları yerleştiren, kabinenin yarısını kadınlara veren Renzi, son seçimde de liste başlarına hep kadınları koydu. Pazar günkü seçimlerde en çok oy alan politikacı; PD’den Simona Bonafe isimli 41 yaşında bir kadın oldu. Renzi ile siyasete giren Bonafe’yi kimse tanımıyordu. Dış Haberler Servisi Libya’nın yeni başbakanı Ahmed Maatik’in evine önceki gece silahlı saldırı düzenlenirken vatandaşlarına güvenlik gerekçesiyle ülkeyi terk etmeleri çağrısı yapan ABD, bölgeye askeri birlik konuşlandırıyor. Maatik’in bir yardımcısı, roket ve hafif silahlarla gece yarısı başbakanın başkent Trablus’taki ikametgâhına saldırı düzenlendiğini söyledi. Olay sırasında Maatik’in ailesiyle birlikte evde olduğu, yara almadan kurtuldukları kaydedildi. Olayda iki saldırganın vurularak yakalandığı, daha sonra birinin öldüğü duyuruldu. Ülkede son dönemde artan saldırıların ardından önceki gün ABD yönetimi, vatandaşlarına Libya’daki güvenlik durumunun “öngörülemez, istikrarsız olduğu” gerekçesiyle bu ülkeden ayrılmaları çağrısı yaptı. 18 Mayıs’ta silahlı gruplar Trablus’ta meclise saldırmıştı. Ensar El Şeria örgütü de ABD’ye yönelik tehditlerde bulunmuştu. ABD yönetimi önceki gün Libya suları yakınına içinde yaklaşık 1000 askerin olduğu bir savaş gemisinin gönderildiğini de duyurdu. İçinde helikopterlerin de olduğu USS Bataan isimli amfibik geminin önümüzdeki günlerde bölgeye ulaşacağı iddialar arasında. Bu kararın güvenlik durumunun daha da kötüleşmesi halinde tedbir amacıyla alındığı kaydedildi. İspanya’nın Katalonya özerk bölgesinde dört gün önce polisin bir baskınla on yedi yılı aşkın bir süredir sanat ve kültür merkezi olarak faaliyet gösteren Can Vies komününü boşaltması kamuoyunun büyük tepkisini çekti. Katalan polisi ile göstericiler arasında çatışmalar çıktığı, komünde kalanlarla polis arasındaki çatışmalarda da halkın komüncülere destek verdiği bildirildi. Polis arabaları ve iş makinelerinin yakıldığı olay üzerine Katalan polis yetkilisinin istifa ettiği belirtildi. (Fotoğraflar: AFP) Katalonya alev alev Snowden casusmuş ABD savaş gemisi Libya yolunda NBC’YE KONUŞTU Dış Haberler Servisi Amerikan Ulusal Gü venlik Ajansı’nın (NSA) gizli kayıtlarını yayınlayarak ABD’nin sırlarını ortaya döken eski NSA çalışanı Edward Snowden, ABD hükümetinin kendisini sıradan göstermek için “alt düzey bir analist olduğunu” iddia ettiğini oysa “elektronik izleme alanında uzman bir casus” olduğunu açıkladı. Amerikan NBC televizyonunda yayımlanan söyleşisinde Savunma İstihbarat Ajansı’nda eğitim gördüğünü, denizaşırı ülkelerde Merkezi Haberalma Örgütü (CIA) ile NSA adına ajan olarak çalıştığını belirten Snowden “Gerçekte yapmadığım bir işte çalışıyormuş gibi davrandım”, “Dünyanın en tehlikeli bölgelerinde Amerikalıları ve Amerikan istihbaratını korumak için kaynaklar ve yöntemler geliştirdim” dedi. Snowden, NSA’dayken Japonya ile Hawaii’nin de aralarında bulunduğu bölgelerde 1.7 milyondan fazla gizli belgeyi dijital olarak ele geçirdiğini belirtti. Küskünleri püskürttü Tunus’ta bakanın evine saldırı Dış Haberler Servisi Tunus’ta dün gece İçişleri Bakanı Lutfi bin Ciddo’nun evine saldırı düzenlendi. Yetkililer Ciddo’nun El Kasreyn kentinde bulunan evine saldırının gerçekleştiğini, çıkan çatışmada 4 polisin öldüğünü duyurdu. Genelde Ciddo’nun başkent Tunus’ta kaldığı, El Kasreyn’de ise eşi ve çocuklarının yaşadığı belirtiliyor. Ancak yetkililer saldırı sırasında evde kimin olduğuna ilişkin açıklama yapmadı. “Arap Baharı”nın ilk kıvılcımının çıktığı Tunus’ta hâlâ tam istikrar sağlanmış değil. Özellikle Kasreyn bölgesinde sık sık saldırılar yaşanıyor. Yetkililer saldırıların arkasında El Kaide bağlantılı grupların olduğunu belirtiyor. Dış Haberler Servisi ABD Başkanı Barack Obama, West Point Askeri Akademisi’nde dün yaptığı konuşmada, “Suriye’nin, mültecilere ev sahipliği yapan ve sınırdaki teröristlerle mücadele eden Ürdün, Lübnan, Türkiye ve Irak gibi komşularına destek olmak için gösterdiğimiz çabaları artıracağız” dedi. Obama bu ülkelere destek olunmasını sağlayacak 5 milyar dolarlık “terörle mücadele fonunun” desteklenmesi için Kongre’ye de çağrıda bulundu. Bu arada yurtdışında yaşayan binlerce Suriyeli, 3 Haziran’da yapılacak devlet başkanlığı seçimleri için bulundukları ülkelerde erken oy vermek amacıyla dün sandık başına gitti. Şam yönetiminden bir kaynak, Fransa, Almanya ve Belçika’nın Suriye vatandaşlarına oy vermesini yasakladığını, Birleşik Arap Emirlikleri’nin de benzer uygulamaya gittiğini kaydetti. Suriye vatandaşlarının elçiliklerinin kapatılması nedeniyle 11 Arap ülkesinde oy kullanamayacağı belirtiliyor. Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta binlerce Suriyelinin, Devlet Başkanı Esad posterleriyle elçilik binasına gittiği ve polisin kalabalığa karşı cop ve sopa kullandığı öğrenildi. Cumhurbaşkanı Hollande, Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşecek Fransa’da Ukrayna zirvesi Dış Haberler Servisi Rusya Dev “tanıyacağına inandığını” da söyledi. ğü bildiriliyor. Donetsk Havaalanı’nı işlet Başkanı Vladimir Putin ile Fransa Ukrayna’da geçen pazar günü yapı gal eden ayrılıkçılara karşı iki gün süCumhurbaşkanı Francois Hollande’ın 5 lan seçimlerin ardından ordunun dü reyle havadan ve karadan düzenlenen Haziran’da bir araya gelerek Ukrayna’da zenlediği saldırılar nedeniyle, ayrılık saldırılarla, her yerin yakıp yıkıldığı ve ki gelişmeleri ele alacakları açıklandı. çı Rusya yanlılarının denetimindeki sokakların bomboş olduğu öğrenildi. Kremlin’den yapılan açıklamada, Donetsk’in “hayalet kente” dönüştü Donetsk Havaalanı’nın ayrılıkçılar tarafından işgalinden soniki liderin, İkinci Dünya ra, havaalanında İsrail’e Savaşı’nın dönüm noktagöçmek üzere bekleyen sı olan Normandiya çıkariki Ukraynalı Yahudi aimasının yıldönümü öncelenin İsrail kuvvetleri tasinde Elize Sarayı’nda bir rafından kurtarıldığı da araya gelecekleri bildirildi. gelen haberler arasında. Putin’in, 6 Haziran’daki Normandiya çıkarmaaçırılan Türk sı törenlerine katılacak diMemet Kılıç ğer Batılı liderlerle de gayri resmi görüşmeler yapaBu arada Ukrayna’da cağı duyuruldu. Hollande kaçırılan AGİT özel gözda Putini’i davet ettiğini ve lem misyonunda görev kendisiyle Ukrayna konuyapan 4 kişilik gruptaki sunda “yüz yüze” görüşTürk gözlemcinin Memelerde bulunacağını bilmet Kılıç olduğu belirtildirdi. Fransa Cumhurbaşdi. Kılıç’ın, Yurtdışı Türkkanı, Putin’in, Ukrayna’nın ler ve Akraba Toplulukyeni seçilen Devlet Baş Donetsk’te madenciler, Ukrayna güçleriyle diğer güçlerin şehri lar Başkanlığı’nda koorterk etmesi için süresiz greve gitti. (Fotoğraf: AP) kanı Petro Poroşenko’yu dinatör olduğu kayedildi. Ulusal kitle partisi oldu K LİSTEDE TÜRKİYE DE VAR Obama Suriye için keseyi açıyor Gençlik, medyatiklik, dişilik… Avrupa Birliği, politikalarına neşter Aşırı sağın zaferi atacak Dış Haberler Servisi Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağcı partilerin gösterdiği başarı, AB’yi korkuttu. Birlik üyesi ülkelerin liderlerinin önceki gün Brüksel’de bir araya gelerek İngiliz, Alman ve Fransız AB karşıtı gruplar karşısındaki yenilginin nedenleri başta olmak üzere “durum değerlendirmesi” yaptıkları ve birliğin politikalarını gözden geçirme konusunda görüş birliğine vardıkları korkuttu belirtildi. Birlik üyesi ülkelerin kemer sıkma politikasına daha az odaklanacakları da kaydedildi. Toplantı sonrası açıklama yapan Avrupa Konseyi Başkanı Herman van Rompuy parlamento seçimlerinde seçmenlerin mevcut politikalara devam edilmesini ama aynı zamanda değişim de istediğinin anlaşıldığını belirterek AB’nin bundan böyle ekonomik büyümeye ve istihdam yaratılmasına ağırlık vereceğine dikkat çekti. Seçim sonuçlarının AB’nin “çok büyük ve çok hükümran” olduğu algısını kanıtladığını ileri süren İngiltere Başbakanı David Cameron, “Verilen mesaj, duruma aldırmazlık edemeyeceğimiz konusunda çok açıktır” dedi. ‘İsrailTürkiye anlaşması ertelenebilir’ Dış Haberler Servisi İstanbul 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin Mavi Marmara olayı ile ilgili olarak İsrailli dört eski komutan hakkında tutuklama ve kırmızı bültenle aranmaları yönünde çıkardığı karar, İsrail Savunma Bakanı Moşe Yalon’un tepkisine yol açtı. Yalon kararın hukuki değil siyasi olduğunu ileri sürdü. Yaalon, Ürdün Vadisi’ne düzenlediği bir gezi sırasında yaptığı açıklamada, “memnun olmadıklarını” belirttiği kararın Türkiyeİsrail ilişkilerini etkileyeceğini söyledi. İsrail Dışişleri Bakanlığı kaynakları Maarif gazetesine söz konusu gelişmenin iki ülke arasındaki uzlaşma anlaşmasının imzalanmasını geciktirebileceğini söyledi. ‘Çok büyük ve hükümran’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle