03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 MAYIS 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 Merkez Bankası Başkanı gelecek hafta Bakanlar Kurulu’nda sunum yapmaya hazırlanıyor Başçı’nın bir haftası kaldı Ekonomi Servisi Son günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük baskı altına aldığı Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, Bakanlar Kurulu’nun karşısında ekonominin gerçeklerini savunmaya hazırlanıyor. Önümüzdeki bir hafta içinde yapılması planlanan toplantıda, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in TCMB ve diğer bağımsız kurulların statülerini korumaya çalışmaları ve bu çerçevede Başçı’yı desteklemeleri bekleniyor. Reuters’a bilgi veren bir kaynak, “TCMB Başkanı, yılda iki kere TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine ve iki kere de Bakanlar Kurulu’na sunum yapar; vekillerden ve bakanlardan gelen soruları yanıtlar. Bu kapsamda gelecek haftaki Bakanlar Kurulu toplantısında bir sunum planlanıyor” dedi. Bu çerçevede son toplantı Mayıs 2013’te yapılmıştı. Haberde yer alan bilgilere göre Başçı “rutin bir sunum” yapacak. Buna karşılık Başbakan’ın TCMB’nin yeterli faiz indirimi yapmadığı yönündeki eleştirilerini sertleştirmesinin ardından yapılacak sunum “piyasalar için önemli bir gündem maddesi” haline geldi. Bir bankacı, “Başçı’nın Bakanlar Kurulu’na yapacağı sunumu yakından taANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası başkanı ile ilgili eleştirilerinin ardından ne diyeceği merak konusu olan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan dün, Kamu Sektöründe Etiğin Güçlendirilmesi Projesi’nin kapanış konferansında konuşurken, Erdoğan’dan alıntılar yaptı. Kamuda etik kavramını anlatan Babacan’ın, “Vatandaşlarımızın bir sorusuna cevap verirken kullandığımız ifadeler, konuşma tarzı bile aslında etik çerçevenin içerisinde yer almaktadır” ifadesi dikkat çekti. Neyin etik olduğu, neyin olmadığı konusunda artık uluslararası standartlarların olduğunu vurgulayan ve “İlk hükümetimiz kurulduğunda Sayın Başbakanımız ‘3 Y ile mücadele edeceğiz’ dedi, yasaklar, yoksulluk, yolsuzluk. Bu konuda da kararlı bir tutum takındık, pek çok yasal düzenleme yaptık” diyen Babacan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Biz millete hizmet için varız, efendi olmak için değil” sözünü de anımsattı. Düşük Faiz Takıntısı, ‘İşler Yarım Kalacak’ Korkusundan Şaşıran çok oldu. Ama ilk değildi. “Faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur” sözünü biz Başbakan’dan daha önce de duyduk. Erdoğan, “Acaba dili mi sürçtü, tersini mi söyleyecekti?” dedirten bu yanlış önermeyi ilk kez 2009’da kullanmıştı. Bugün aynı cümleyi dehşet verici kılan ise sonuna eklediği cümleler: “Ne bağımsızlığı ya”, “Çekidüzen versinler kendilerine”... Budur işte. Erdoğan’ın, başından beri bildiğimiz “düşük faiz takıntısı”nın geldiği eşik, bir kredibilite kurumu olan Merkez Bankası ile başkanının itibarını kamuoyu önünde tartışmaya açmak oldu. “Başından beri bildiğimiz” derken, basit bir şeyi kastediyorum aslında: Faizin, İslam inancına göre “kötü”lüğü. Başbakan’ın “otantik” referansı bu olsa da, bugünkü tekrarının dini inançla bağı kalmış olamaz. Başbakan’ı Merkez Bankası’na karşı bu kadar hoyrat kılan; büyüyememe korkusunda yatıyor. Bu, tek başına anlaşılmaz bir durum değil. Zira sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde siyasi iktidarlar “büyüme” sever, “büyüme ister”. Tersi, korkutur çünkü, iktidarın ömründen yer. Bu yüzdendir ki büyümeyi denetleyebilmek için de faizin düşük olmasını isterler. HHH Gelgelelim Başbakan’ın, “düşük faiz takıntısı” şeklinde yansıyan öfkesinin ardında, başka bir “realite” var. Büyüme anlayışının “inşaata” dayalı olması. Erdoğan da görüyor ki dünyada ucuz ve bol döviz dönemi bitti. Bu durum, özel sektörün kredi olanaklarının daralması anlamına geliyor. Türkiye’ye uyarladığınızda; seçmenlerini hipnotize eden toplu konut, AVM, rezidans, otoyol, üçüncü köprü, baraj, havalimanı gibi, mega projelerin tıkanma tehlikesi ufukta görünüyor. Başbakan bu yüzden düşük faiz için gerekli likiditenin adresi olan Merkez Bankası’na yöneliyor. Faizler, Merkez Bankası’nın likiditeyi artırmasıyla düşebilir. Ancak bunun da döviz getirmeyen harcamalara akması önemli bir risk. Sermaye akışının düştüğü bir dönemde, Merkez Bankası’nın böyle bir riske rağmen yaptığı indirim ise Başbakan’ı hoşnut etmeye yetmiyor. HHH Meselenin çok önemli bir boyutu ise çok az tartışılıyor. Merkez Bankası’nın temel görevi “fiyat istikrarı”. Bu görev ise Başbakan ne kadar hoşlanmasa da Merkez Bankası’na kanunla verilmiş. Diğer yandan Merkez Bankası, yıllardır “açık enflasyon hedeflemesi” yapıyor. Ve hedefi de hükümetle birlikte belirliyor. Söz enflasyondan açıldığında hükümete yöneltilecek çok temel bir soru var: “Harcamacı kuruluşlarınızı denetleyebiliyor musunuz? Kamu İhale Kanunu’nu neden delik deşik ettiniz?” Tabii bu soruyu Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı soramıyor. Neyse ki Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, mahcup bir ifadeyle de olsa Başçı’nın yanında yer alarak, ismini anmasa da Merkez Bankası’nın bağımsızlığının önemine vurgu yaptı. Hemen ardından da Maliye Bakanı Mehmet Şimşek. (Şimşek’in Başçı’dan önce Merkez Bankası Başkanlığı için kararnamesi hazırlanan ilk isim olduğunu anımsatalım.) Ancak bu tartışma biteceğe benzemiyor. Eleştiriden muaf olmasalar bile, Merkez Bankası’nı savunan Babacan ile Şimşek’in isimlerinin bugüne dek hiçbir yolsuzluk söylentisiyle anılmamasını bir kenara not edin. Bu iki isimle yıldızları pek barışmayan “bazı dinamikler”in, Başbakan’ın öfkesine sürekli benzin taşıdığını da... Yakın bir gelecekte “kırılma” olursa şaşırmayalım. u Son günlerde Başbakan Erdoğan’ın sert eleştirilerine muhatap olan ve kulislerde istifaya zorlandığı yolundaki söylentiler yoğunlaşan Merkez Bankası Başkanı Başçı, “huzura çıkıp” kurumun bağımsızlığını savunacak. Erdoğan’ın müdahaleci tutumundan rahatsız olan piyasalar sonucu gözlüyor. kip edeceğiz” dedi. Bilindiği gibi son zamanlarda “siyasal sorumluluk” ile TCMB ve piyasa düzenleyici kurumların “bağımsızlığı” arasındaki ilişkileri kendine göre yorumlamaya başlayan Başbakan Erdoğan, son grup toplantısında yaptığı konuşmada, “Böyle yarım puan yarım puan bu milletle dalga geçmektir... Faiz sebeptir. Enflasyon neticedir” demiş, piyasalarda tedirginlik yaratmıştı. Şimşek savundu Maliye Bakanı: Merkez Bankası’nın bağımsızlığı, Türkiye için çok önemli yanıtlarken yöneltilen bir soru üzerine prensip olarak bugüne kadar TCMB politikalarıyla ilgili yorum yapmadığını, Banka’nın Türkiye’nin menfaatlerini düşünerek en iyisini yaptığına ve yapacağına inandığını belirterek, “Bu anlamda TCMB’nin bağımsızlığı, Türkiye ekonomisi açısından çok önemli ve kritik diye düşünüyorum. Ekonomi Servisi Merkez Bankası’nın bağımsızlığının “çok önemli” olduğunu belirten Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’dan sonra TCMB Başkanı Başçı’ya destek veren ikinci bakan oldu. Şimşek, dün gerçekleşen 9. TürkArap Ekonomi Forumu’nun açılışının ardından gazetecilerin sorularını Bağımsızlık önemli ‘Bizler emanetçiyiz’ Dün Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da buna ilişkin açıklamalarda bulundu. Kendisi ile aynı görüşteyim” dedi. Şimşek, Merkez Bankası’nın kredibilitesinin Türkiye açısından çok önemli olduğunu, TCMB’nin bağımsız olmasının, kurumsal reform anlamında son yılların en büyük kazanımlarından biri olduğunu söyledi. i Zeybekç karşı Başbakan haklı imiş ci faizleri yüze 15 seviyesinde. Bu ekonominin büyümesine, üretimin artmasını destekleyici bir unsur değil” diye konuştu. Türkiye’de hiçbir ekonominin aktörün, faizlerin yukarıda olmasın desteklemeyeceğini belirten Zeybekçi, “Şu anda faizleri yukarıda olduğu kanaatindeyiz. Bunun için tabii ki ekonominin dinamiklerini gözardı etmeden Türkiye’de şu anda piyasalar faizi aşağı doğru çekiyor. Merkez bankası burada piyasayı arkadan takip etmek yerine piyasanın bu aşağı eğilimini önden takip ederek yönlendirmesi gerektiğine inanıyoruz. Burada Merkez Bankası yönetimini eleştirmek bir Ekonomi Bakanı olarak ben öyle bir şey içinde olamamam ama Başbakanımızın bu yöndeki şikâyetini haklı buluyorum” dedi. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, faizleri enflasyonun nedeni sayıyor Ekonomi Servisi Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Merkez Bankası faizler konusunda piyasalarda yönlendirici olmalı. Merkez Bankası’nı eleştirmeyeceğim ama Başbakanın isyanını haklı buluyorum” diyerek Merkez Bankası’na yüklenenlerin safında yerini aldı. Faizin Türkiye’de ne anlama geldiğinin altını çizelmesi gerektiğini kaydeden Zeybekçi, “Türkiye’de bugün tüketi Marport yüzde 30 daha büyüyecek Ekonomi Servisi Arkas, Ambarlı’da bulunan Türkiye’nin en büyük özel konteyner limanlarından Marport’un kapasitesini yüzde 30 arttırmak için 255 milyon dolarlık yatırım yapıyor. Limak Çimento’nun Ambarlı Liman Tesisleri’nde bulunan arazisini satın alan Arkas Holding, 64 bin metrekare arazi ile birlikte 40 bin metrekare deniz dolgusu ve iskele alanını Marport bünyesine kattı. Marport Tevsi Projesi olarak adlandırılan proje kapsamında düzenlenecek olan araziye yapılacak yatırımları ile Marport’un yıllık konteyner elleçleme kapasitesinin yüzde 30 artarak 2 milyon 400 bin TEU’ya çıkacağını ifade eden Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas, söz konusu yatırımların tamamlanması ile birlikte Marport Ana ve Marport Batı terminalleri yeni alan ile birleştirilerek Marport adı altında tek bir terminal olarak hizmet vereceğini söyledi. Lucien Arkas’ın verdiği bilgilere göre Marport’un su derinliği bugün 16.5 metre. Kurulduğundan bu yana limana 378 milyon dolar yatırım yapıldı. 2016 yılına kadar yapılacak 255 milyon dolar yatırımla birlikte toplam Marport’un yatırım maliyeti 633 milyon dolar olacak. Dünyada üretilen en büyük gemiler yanaşabilecek. Bu gemilerin boyu 400 metreyi bulacak. Arkas Holding Liman Hizmetleri Grup Başkanı Hakan Genç de, 2013’te 2 bin 86 gemiye hizmet veren limanda toplam 1 milyon 705 bin 962 TEU yük elleçlendiğini söyledi. Bu yük miktarının Marmara Bölgesi’ndeki ihracat ve ithalat yüklerinin yüzde 34’ü, Türkiye’deki ihracat ve ithalat yüklerinin ise yüzde 21’ini oluşturduğunu dile getirdi. Yerli araç Türkiye’nin imajını destekler u Eczacıbaşı İnovasyon Buluşmaları 2014’te inovasyon üzerine görüşlerini açıklayan ünlü otomobil tasarımcısı Murat Günak, yeni bir elektrikli araç markası çıkarmanın Türkiye’nin imajını destekleyeceğini söyledi. Ekonomi Servisi Dünyaca ünlü otomobil tasarımcısı Murat Günak, elektrikli araç üretimini ile ilgili çalışmaların Türkiye’nin tümüyle yerli bir marka yaratması konusunda önemli bir fırsat olduğunu belirterek, bunun Türkiye’nin pek de güçlü olmayan imajını büyük ölçüde düzeltebileceğini söyledi. Eczacıbaşı İnovasyon Buluşmaları 2014’e katılan Günak, daha sonra yöneltilen soruları yanıtlarken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hararetle desteklediği yerli otomobil markası yaratma projesi konusunda kendisi ile de bazı kontaklar kurulduğunu, ancak bu konuda konuşmanın erken olduğunu söyledi. Ford, Mercedes, Peugeot, Daimler Chrysler’de görev aldıktan sonra Volkswagen Grubu’nun Tasarım Bölümü Başkanlığını da yürüten ve Peugeot 206 ve Mercedes C serisi gibi modellere imza atan Türk tasarımcı Günak, sorunun “yeni bir otomobil” üretiminden çok, “yeni bir elektrikli araç” olarak ele alınması gerektiğini vurguladı. Atlı arabalardan ilk otomobillere geçiş sırasında var olan otomobil algısının bir türlü “at” kavramından farklı düşünülemediğini ancak zamanla bambaşka bir aracın ortaya çıktığını belirten Günak, “Bu kez de özellikle araç diyorum, otomobil değil. Elektrikli araçlar önümüzde bambaşka bir ufuk açacak. Türkiye gerek tasarımıyla gerek üretimiyle bu şansı değerlendirebilecek potansiyele sahip” dedi. Öte yandan 2014 Eczacıbaşı İnovasyon Ödülleri sahiplerini buldu. Eczacıbaşı İnovasyon Buluşmaları 2014’te En İnovatif Ürün, Sürdürülebilirlik, En İnovatif İletişim Projesi, En İnovatif Verimlilik, EDönüşüm Projesi ve En İnovatif Hizmet Projesi olmak üzere altı kategoride ödüllerin dağıtıldığı yarışmaya, 19 Eczacıbaşı kuruluşu toplam 51 proje ile katıldı. Zorlu yarışta ödülleri Eczacıbaşı Yapı Gereçleri (VitrA), VitrA Karo, Kanyon Yönetim İşletim ve Pazarlama, İpek Kağıt ve Villeroy&Boch Karo Bölümü alırken, İnovasyon Büyük Ödülü’nün sahibi, Eczacıbaşı Yapı Gereçleri (VitrA) oldu. Bu yıl ödül için başvuran 51 projenin Topluluğa katkısı ise 58.6 milyon doları buldu. MERKEZ BANKASI CİNSİ 1 ABD DOLARI 1 AVUSTRALYA DOLARI 1 DANİMARKA KRONU 1 EURO 1 İNGİLİZ STERLİNİ 1 İSVİÇRE FRANGI 1 S. ARABİSTAN RİYALİ 100 JAPON YENİ DÖVİZ ALIŞ SATIŞ 29 MAYIS 2014 EFEKTİF ALIŞ 2.1030 1.9313 2.8640 3.5183 2.3348 2.0526 SATIŞ 2.1115 1.9645 2.8755 3.5444 2.3568 2.0818 İnovasyon Ödülleri 2.1045 2.1083 1.9402 1.9528 2.8660 2.8712 3.5208 3.5391 2.3383 2.3533 2.0602 2.0739 0.38343 0.38532 0.38316 0.38621 0.56112 0.56213 0.55691 0.56635 Schengen vizesine 4 yılda 140 milyon Avro ödendi İstanbul Haber Servisi Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) ve İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) işbirliğinde “Türk Vatandaşları İçin Vizesiz Dolaşım: Geri Kabul ve Sonrası” paneli düzenlendi. İKV Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan, Türk vatandaşlarının, 2012 yılında Schengen vizesine en çok para ödeyen ülkeler sıralamasında 5. sırada yer aldığını vurgulayarak, Türk vatandaşlarının son dört yılda Schengen vizesi için toplam 140 milyon Avro ödemek zorunda kaldıklarına dikkat çekti. SERBEST PİYASA ABD Doları Avro İngiliz Sterlini İsviçre Frangı 24 Ayar Altın Cum. Altını ALIŞ 2.1030 2.8590 3.5060 2.3320 85.25 565.65 SATIŞ 2.1020 2.8630 3.5210 2.3450 85.60 574.82
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle