28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2014 CUMA 6 HABERLER Sendikanın adı var EMRE DÖKER Soma’da işveren, çalışanları, anlaştığı sendikaya oy atmamaları durumunda işten çıkarmakla tehdit etmiş! Biden’ın Kıbrıs Mesajları ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden iki günlük ziyaret için Kıbrıs’taydı. ABD eski başkanlarından Lyndon Johnson’dan 52 yıl sonra adaya giden en üst düzey Amerikalı yetkilinin bu ziyareti birkaç açıdan önemli: Türkiye’deki genel algı ziyaretin Kıbrıs sorununun çözüm sürecine ivme kazandıracağı şeklinde olsa da ABD Başkan Yardımcısı’nı yarım asır sonra adaya getiren konuların başında Washington’ın ‘Rusya’yı izole etme’ çabası geliyor. Ukrayna’daki gelişmeler sonrasında Kırım’ı kendine bağlayan Putin yönetimine tek taraflı yaptırımlar uygulama kararı alan ABD yönetimi, AB’yi de benzer bir tavır için zorluyor. Ancak, AB içinde Moskova ile arası en iyi olan ülkelerin başında gelen Güney Kıbrıs Rum Kesimi bu yaptırımlara karşı çıkıyor. Dışişleri Bakanı John Kerry’nin yapması öngörülen bu ziyaretin son anda başkan yardımcısı seviyesine yükseltilmesinde Rusya meselesi büyük rol oynuyor. Rusya ile yakından alakalı bir diğer konu ise ‘Avrupa’nın enerji güvenliği’ meselesi. AB’nin başta doğalgaz olmak üzere enerji kaynakları açısından Rusya’ya olan bağımlılığı Atlantik’in iki yakasında kaygıları her geçen gün artırıyor. İşte böyle bir dönemde, Doğu Akdeniz’de bulunan İsrail ve Kıbrıs doğalgazının Avrupa’ya ulaştırılması ABD açısından ‘stratejik bir hedef’ olarak görülür hale geldi. Doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçişi için ise Kıbrıs’ta ‘kalıcı’ bir çözüm lazım. 50 yıldır tüm çabalar başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen, ABD’nin yeni bir deneme için başkan yardımcısı seviyesinde devreye girmesinin ardında yatan asıl neden de bu. Gelelim Kıbrıs sorununa... Ankara ile KKTC yönetimindeki genel hava Biden’ın ziyaretinin, şubat ayında başlatılan yeni müzakere sürecinin ilerlemesine katkı sağlayacağı şeklinde. Ancak ziyaretten gözümüze takılan ayrıntılar, ABD Başkan Yardımcısı’nın birinci önceliğinin ‘Rum tarafının beklentilerini tatmin etmek’ olduğu izlenimi veriyor. Öteden beri ABD’de Rum lobisine yakın senatörlerden biri olarak bilinen Biden’ın dikkat çeken tavırları öyle: Biden, önceki gece Kıbrıs’a iner inmez yaptığı açıklamada “ABD Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek meşru hükümetini tanımaktadır. Benim ziyaretim ve yapacağım görüşmeler de bunu değiştirmeyecektir” dedi. Bu eşit zeminde müzakere ruhuna aykırı olmakla kalmayıp, müzakerelerin sonucuna ilişkin Amerikan tavrını baştan ortaya koyan bir tutum. Açıklamasında Anastasiades’i ismen saydıktan sonra görüşme yapacağı tarafları ‘Rum toplumunun liderleri (Birden fazla lider)’ ve ‘Türk toplumu lideri (Tek bir kişi)’ diye eşit olmayan bir biçimde sıraladı. Biden Kıbrıs sorununun miladı olarak ‘40 yıl öncesini’ yani 1974 Barış Harekâtı’nı işaret etti. Oysa BM dokümanları dahi olayların başlangıç tarihini 1963 olarak gösterir. Rum lider Anastasiades tarafından askeri törenle karşılanıp Rum bayrağı önünde poz verdi. KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile görüşmesinde bayrak konmasına izin verilmedi. Hatta Eroğlu’nun zorlaması olmasa kapıda görüntü dahi vermeyecekti. Adadaki dini liderlerle görüşme tarafsız bölge yerine Rum tarafındaki başpiskoposluk binasında gerçekleşti. Başpiskopos Hrisostomos ev sahibi gibi, KKTC tarafından gelen Din İşleri Başkanı Talip Atalay ise azınlık dini temsilcisi gibi görüntü verildi. Soma faciasının en acı yönü 432 çocuk babasını yitirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Soma faciasında yaşamını yitirenlerin geride bıraktıkları yakınları için çeşitli kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının başlattığı yardımların Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nda (AFAD) toplanacağını açıkladı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam da bakanlığın yaptığı çalışmalar sonucunda 289 aileye ulaştıklarını ancak 11, 12 aileye henüz ulaşamadıklarını söyledi. Atalay, Soma’daki faciada yaşamını yitirenlerin ailelerine yapılacak nakdi yardımlar konusunda AFAD merkezinde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Yardımların son kuruşuna kadar Soma’daki ailelere ulaştırılacağını belirten Atalay, yardımların ailelerin taleplerine göre yapılacağının bilgisini de verdi. Atalay, verilen yardımların devletin sağlayacağı tazminatlardan düşmeyeceğini de belirtti. Ayşenur İslam da, şimdiye dek bakanlığın çalışmaları sonucunda 289 aileye ulaştıklarını, bazı ailelere de defin işlemleri sırasında bulundukları şehri ya da ilçeyi terk ettiklerinden ulaşamadıklarını açıkladı. İslam, faciaya ilişkin yaptıkları çalışmalar sonucundaki tespitleri de şöyle açıkladı: “Yaşamını yitiren madencilerin evli olanlarının sayısı 255. Bekâr olanlar 46 kişi. Çocuğu olmayan madenci sayısı 84. Yaşamını yitiren ve çocuğu olan madenci sayımız 217. Maalesef toplam 432 çocuğumuz babasız kaldı. Bu çocuların yaş ortalaması ise 10.” Atalay ve İslam daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir basın mensubunun sağ kurtulan işçilerin maddi zorluklar nedeniyle yeniden madene inmeyi düşündükleri, bu konuda Başbakanlık’ın bu işçilere başka yerde istihdam sağlayıp sağlamama konusunda bir girişimi olup olmadığı yönündeki soruya, “Şehitlerimizin geride bıraktıklarıyla ilgili istihdam boyutunu gündemde tutuyoruz” yanıtını verdi. Bakan İslam, bir gazecinin 11 şehit veren Alevi Elmadere köyünün bugüne kadar ziyaret edilmediğine ilişkin haberlerle ilgili sorusuna da “Bizim bilgilerimize göre ulaşılamayan belli bir köyümüz yok. Bütün bölgelerimize ulaşıldı. Sadece 289 hanenin dışında olanlar, 11, 12 evimize ulaşamamış görünüyoruz. Ama ben buradan çıkar çıkmaz söylediklerinizi not alıyorum” yanıtını verdi. Yaş ortalaması 10 Ailelere iş gündemde SOMA Soma’da yaşanan facia, sarı sendika gerçeğini bir kez daha ortaya koydu. Soma Kömür İşletmeleri’ndeki işçilerin, işveren tarafından belirlenen sendikaya oy atmaması durumunda işten çıkarılmakla tehdit edildiği öğrenildi. 5 ay önce yapılan sendika seçimlerinde kendilerine verilen kapalı zarfları sandıklara atan işçiler, “Zarflarda kimin adının olduğunu, seçimleri kimin kazandığını bile bilmiyorduk. İşsiz kalmamak için oy attık. Sendika tamamen işveren sendikasıdır” dediler. Seçimlerden önce, sendikanın denetim görevini yapmadığını söyleyen madenci Volkan Akın’ın ise işten çıkarıldığı öğrenildi. Akın, Soma Kömür İşletmeleri ve İmbat Madencilik’te örgütlü Türkiye Madenİş Sendikası’nın “işveren sendikası” olduğunu söylediği için, arkadaşlarına gözdağı verilmesi amacıyla işten çıkarıldığını söyledi. Türkiye Madenİş Sendikası’nın 4 yıl önce Soma Kömür İşletmeleri’nde örgütlendiğini ancak sendikanın hiçbir zaman görevini yapmadığını anlatan Akın, “İşveren 4 yıl önce bize ‘işyeri daraldığı için sendikayı getirelim daha çok saha alırız’ dedi. Ondan sonra Türkiye Madenİş Sendikası’nı getirdiler. Sendika seçimi yapacaklarını söylediler. Hepimizi bir otobüse bindirip aynı askeri darbe dönemlerindeki gibi seçime götürdüler. Otobüsten inerken herkesin eline mühürlü zarfları verdiler ve sandığa atmamızı istediler. Oy ver Maden işkolu eriyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerinden derlenen bilgilere göre 2004’te maden işkolunda örgütlü işçi sayısı 81 bin 748 oldu. Bu işçilerin 49 bin 801’i Madenİş’e, 30 bin 515’i Genel Madenİş’e, 1432’si ise Dev Maden Sen’e üyeydi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bu yılın ocak ayında açıkladığı işçi ve sendika üye sayılarına göre ise maden işkolunda örgütlü işçi sayısı 38 bin 492 olarak açıklandı. Madenlerde örgütlü işçilerden 27 bin 251’inin Madenİş’e, 10 bin 992’sinin Genel Madenİş’e, 174’ünün Öz Madenİş’e, 74’ünün Dev Maden Sen’e ve 1’inin ise Tüm Cevher İş’e üye olduğu kaydedildi. Soma’daki facianın yaşandığı Soma Holding’e ait madende de örgütlü olan Madenİş’in üye sayısı 10 yılda 49 binden 30 bine düşerken en büyük üye azalışı Dev Maden Sen’de yaşandı. 2004’te 1433 üyesi olan Dev Maden Sen’in üye sayısı 2014’te 174’e kadar indi. Hakİş konfederasyonuna bağlı Öz Madenİş’in de madencilik işkolunda kurularak örgütlenmesine rağmen madenlerdeki sendikalı işçi sayısının yaklaşık yarı yarıya azaldığı dikkati çekti. Rusya öncelikli gündem Akdeniz gazı stratejik hedef Oturma eylemi sürüyor Maden işçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi amacıyla Soma Kaymakamlığı önünde başlattıkları oturma eylemleri 3. gününü geride bıraktı. İşçiler koşullar iyileştirilinceye ve güvenlikleri sağlanıncaya kadar yeraltına inmeyeceklerini vurguladı. (Fotoğraf: OĞUZ YILDIZ) meyenlerin işten atılacağını söylediler” dedi. Yaşanan faciada, denetim yapmayan sendikanın sorumluluğu bulunduğunu da savunan Akın, “Sendikanın, işçinin sağlığıyla oynadığını söylediğim gün işten çıkarıldığımı öğrendim” diye konuştu. Bazı arkadaşlarının da daha sonra işten çı ‘Konuştuğum gün işten çıkarıldım’ karıldığını bildirerek “Sendika işveren sendikacılığı yapıyor. İşçi güvenliği için hiç çalışmıyor. Bunu söylediğimiz için bizi işten çıkardılar. Sendika ile şirket kol kola. Şirketin Atabacası ocağına devlet bir kere gidip görsün. İnsanlar ocağa sürünerek giriyorlar. Sendika burada ne yapıyor? Asıl sorumlular işçileri susturmaya çalışanlardır” dedi. Rumlara jest üstüne jest Çelik ve Yıldız hakkındaki gensoru önergeleri reddedildi Bakanlar istifa çağrısını duymadı Siyah baretle konuştu Muhalefetin iki bakanı “istifaya” çağırdığı gensoru görüşmelerinde kürsüye siyah baretle gelen CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, gensoru önergesini “şeklen” verdiklerini belirterek şunları söyledi: “İki bakan ortaya koydukları ihmallerle, kasta varan ihmaller ve kötüye kullanmalarla bu kazanın ortaya çıkmasında en büyük rolü oynamış, siyasi sorumluluk sahibi kişilerdir. Bu iki bakan hesap vermeyecekse sözün bittiği yerdeyiz. Bu mudur ileri demokrasi dediğiniz?” Kıbrıs’ta milat 1974 mü? Soma faciasının en acı yönü tartışması EMİNE KAPLAN ANKARA Soma faciasında yaşamını yitiren işçilerin “şehit” sayılacağını açıklayan hükümet, düzenlemenin geriye dönük uygulanıp uygulanmayacağı konusunu tartışıyor. Partide ağırlıklı görüşün şehitlik düzenlemesinin yalnızca Soma’daki işçilerle sınırlı tutulması yönünde olduğu belirtiliyor. 2 yıl önce terör eylemlerinde yaşamını yitiren ya da sakat kalan sivil yurttaşların “şehit” kapsamına alındığı torba yasanın Soma işçilerini kapsamayacağı, bu nedenle Soma’ya özel yeni bir yasa değişikliği yapılması gerektiği kaydediliyor. Bu noktada Soma faciasında yaşamını yitiren işçiler için getirilecek düzenlemenin daha önceki maden kazalarında ölenlere uygulanıp uygulanmayacağı da tartışılıyor. Düzenlemenin yalnızca Soma’ya özgü olmasına karar verilmesi durumunda ilgili yasaya geçici maddeyle bir hüküm eklenebileceği dile getiriliyor. Ancak sadece Soma işçileri için getirilecek düzenlemenin tartışma yaratacağı, daha önceki maden kazalarında yaşamını yitiren işçilerin aileleri açısından kamuoyunda tepki yaratabileceği, yasa değişikliğinin de Anayasa Mahkemesi’nce anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bulunarak iptal edilebileceği değerlendirmesi yapılıyor. Tüm maden kazalarını kapsayacak bir düzenleme yönünde karar verilmesi durumunda ise getirilecek hakkın hangi tarihten itibaren uygulanacağı da tartışılıyor. Şehitlik için ‘kapsam’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda Soma’daki maden faciasındaki ihmaller ve “siyasi sorumluluk” konusunda topu karşılıklı birbirine atan Çalışma Bakanı Faruk Çelik ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız hakkındaki gensoru önergesinin gündeme alınması, AKP oylarıyla reddedildi. Muhalefetin “istifa” çağrılarına kulak tıkayan Çalışma Bakanı Çelik, tepkileri “taşeron sistemini kaldıracakları” sözüyle yatıştırmaya çalıştı. TBMM Genel Kurulu’nda dün CHP ve HDP’nin, Soma’daki maden faciasının “siyasi sorumluları” olduğu gerekçesiyle Enerji Bakanı Yıldız ve Çalışma Bakanı Çelik hakkında verdiği gensoru önergeleri, birleştirilerek ele alındı. Görüşmeler sırasında AKP’den az sayıda milletvekilinin hazır bulunması ve sadece oylama sırasında salona girmeleri muhalefetin tepkisine yol açtı. HDP grubu adına söz alan Sırrı Süreyya Önder de hükümetin bu olayla ilgili geliştirdiği savunmanın, “adını anmadıkları” Çalışma Bakanı’nı sorumlu tutup “Bunu veririz, geri kalanı kurtarırız” anlayışı olduğunu söyledi. CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk de Soma olayının bir “kaza” değil, açıkça “toplu cinayet” olduğunu söylerken işletme sahibi Alp Gürkan yerine 13 yaşındaki çocuğun gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Soma’da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bir yurttaşı tokatladığına, danışmanının da tekmelediğine dik Türkiye’nin parametrelerine uymaz kat çeken Öztürk, “Soma’da aslında iki facia yaşandı. Bir 301 kişinin ölümü, bir de RTE faciası...” diye konuştu. Ç elik: Taşeron sistemi kalkacak Haklarında gensoru açılması istenen bakanların savunmaları sırasında ise Genel Kurul’da zaman zaman gerginlik yaşandı. Çalışma Bakanı Çelik, yeraltı maden ocaklarında yapılan denetimleri anlatırken muhalefetin tepki göstermesi üzerine, “Yapılan işleri söylüyorum. Yapmayan varsa canı cehenneme! Hesabını verecek tabii. Bunlar mevzuatımız gereği yapılması gerekenlerdir. Bunlarda af yoktur. Yapmayan varsa bunun hesabını sormak için buradayız, sorulacak bu hesap” dedi. Maden ocaklarında uygulanan “rödovans” sistemini kendisinin de doğru bulmadığını, bu uygulamanın iş güvenliğini sıkıntıya soktuğunu belirten Çelik, “Üretim güveni sıkıntıya sokuyorsa o ocağın yaşatılmaması gerekir. Taşeron uygulaması, inşallah bunu bu yasama döneminde kaldıracağız. Taşeron sömürü düzenini bitireceğiz” görüşünü dile getirdi. Enerji Bakanı Yıldız ise muhalefetin, Soma’da kazanın yaşandığı işletmenin “ihalesiz” verildiği iddialarının doğru olmadığını savunarak mu İhale tepkisi halefet partilerine ihale ilanının yapıldığına ilişkin dosyaları dağıttı. Ancak Yıldız’ın dağıttığı belgede, ihaleye kimlerin katıldığı, sonucunun ne olduğu, ihalenin ne kadara verildiği konusunda bilgi verilmemesine muhalefet tepki gösterdi. Bakanların konuşmalarının ardından yapılan oylamada, iki bakan hakkındaki gensoru önergesinin gündeme alınması AKP’lilerin oylarıyla reddedildi. Muhalefet milletvekilleri ise bu durumu “alkışlayarak” protesto etti. HDP’nin Başbakan Erodoğan hakkında, Soma faciasındaki sorumluluğu nedeniyle verdiği gensoru önergesi ise gelecek hafta cuma günü TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek. Türkiye’nin Kıbrıs sorunun çözümü konusunda AKP döneminde de benimsenen politikası; ‘iki kesimlilik’, ‘iki toplumluluk’, ‘siyasi eşitlik’ ve ‘iki kurucu devletin eşit statüsü’ parametrelerine dayalı ‘yeni bir ortaklık devleti’ kurulması esasına dayanır. 2004 yılında Türklerin ‘evet’, Rumların ise ‘hayır’ dediği BM tarafından hazırlanan Annan Planı bile, eksiklerine rağmen ‘iki kesimli, iki toplumlu, iki federatif devletli bir yeni devletin doğumunu’ öngörüyordu. Oysa ABD Başkan Yardımcısı Biden’ın adaya ayağını atar atmaz yaptığı açıklama müzakerelerin sonucunda ‘yeni bir ortaklık devleti’ çıkmayacağını en üst seviyede vurguluyor. Yukarıda bahsettiğimiz diğer görüntüler de ‘eşitlik’ konusunda kaygı yaratıyor. Biden’ın ziyaretini Ankara ve KKTC yönetimi nasıl değerlendiriyor derseniz... İki başkentte görüştüğümüz yetkililer de Biden’ın ‘Rumları gözeten’ tavrının farkında. Bununla birlikte bardağın ‘dolu’ olduğunu düşündükleri tarafına bakılmasını tercih ediyor: “Öyle konuştu ama davranışlarıyla çözümün taraflarından birinin Türkler olduğunu da kabul etmiş oldu. Siyasi eşitliği göz önünde bulunduran bir ziyaret yaptı. Bir ABD Başkan Yardımcısı tarihte ilk kez Türk tarafına geçerek KKTC Cumhurbaşkanlığı içinde KKTC Cumhurbaşkanı ile görüştü. Çözümün aciliyetine vurgu yapması önemlidir. Bu ziyarette en büyük pay, Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının çözüm yanlısı proaktif tutumudur. Ziyaretin sürece ivme katacağını umuyoruz.” Bu değerlendirmelerin ne kadar gerçekçi olduğunu zaman içinde göreceğiz... Ankara: Siyasi eşitlik gözetildi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle