06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2014 CUMA [email protected] 14 ‘X MEN: GEÇMİŞ GÜNLER GELECEK’ BUGÜN GÖSTERİME GİRİYOR KÜLTÜR Catherine Breillat’nın gerçekten yaşadığı, karizmatik bir üçkâğıtçı tarafından dolandırılmasını anlattığı yeni filmi ‘Zayıflığın Esareti’, Başka Sinema salonlarında gösteriliyor Mutantlar Dünya’yı kurtarıyorlar kan Haber Alma Örgütü CIA, insan hakları eylemleri, mutantların ortaya çıkışOn dört yıl önce XMen efsanesini yaraları gibi çok sayıda olay var. 60’lara dek tan Bryan Singer (Olağan Şüpheliler, Valkmutantların varlığından kimsenin haberi yrie Operasyonu) serinin dizginlerini ele alyoktu, çatışmalarını yeraltında sürdürüdı, olağanüstü bir oyuncu kadrosuyla tarihi yorlardı” diyen yönetmen XMen’lerin teyeniden yazdı. malarının birbirleriyle bağlantılı olduğunu, Yazın en beklenen blockbuster’ı, serimutantların savundukları düşünceleri uğrunin yedinci filmi, bugün gösterime giren na yaşamlarını feda edecek yaratıklar olduXMen: The Days of Future’da (XMen: ğunu belirtiyor. Geçmiş Günler Gelecek/2014) mutantlar zaOlaylar XMen’in kurucusu ve lideri Xamanda yolculuk yapmak zorunda kalırlar. vier ve Magneto’nun iyilik ve kötülük diyaAmaçları yerküredeki tüm canlıların üzelektiği çevresinde gelişiyor. Üstün telepatik rinde evrensel etkisi olacak önemli bir tarihi güce sahip, zihinleri okuyan ve denetleyen olayı değiştirmektir. Charles Xavier, ırkının hakla2023’te mutantlar kamplara rı, onların insanlarla uyum içinu Yazın en beklenen hapsedilmişlerdir, Sentinel’ler de yaşamaları için savaşıyor. tarafından avlanıp öldürüldükSoykırımdan sağ kurtulan, blockbuster’ı, serinin leri içinde sayıları tükenmek manyetik alanları güdümleyen yedinci filmi, “XMen: üzeredir. Mutantların soyuMagneto insan ırkını bitirmek Geçmiş Günler Gelecek” istiyor, ona göre mutantlar için nu kurtarmak, Sentinel’lerin mutantlar zamanda vahşetini durdurmak için iki en büyük tehlike insanlar. Xaeski düşman Profesör Charvier, Martin Luther King’e, yolculuk yapmak zorunda les Xavier (Patrick Stewart) Magneto, Malcolm X’e benzekalırlar. Amaçları ile Magneto (Ian McKellen) tilebilir. Mutantlar toplum dıgüçlerini birleştirirler. Yaşlan yerküredeki tüm canlıların şına itilmiş yaratıklar, çizgi romadığı, kendi kendini iyileşüzerinde evrensel etkisi man dünyasının yasadışı çotirebildiği içinde Wolverine’i olacak önemli bir tarihi cukları. (Hugh Jackman) zamanda XMen: Geçmiş Günler olayı değiştirmektir. yolculuğa gönderirler. 1973’e Gelecek’in kilit sahnesi yaşdönen Wolverine, Trask lı Xavier (Patrick Stewart) ile Endüstrisi’nin ürettiği Sentigenç Xavier’nin (James McAnel’lerin yapımına engel olmaya çalışacaktır. voy) karşılaşma sahnesi. Kısa ama yoğun bir 1970’ler için Singer olabildiğince doğal bölüm. McAvoy bu sahnede aynanın karmekânlarda çalışmış, efsanenin tüm oyunşısında oynadığını duyumsamış. Stewart’la cularını (Patrick Stewart, Ian McKellen, McAvoy karakter yorumlarını bağımsız Hugh Jackman, James McAvoy, Michaoluşturmuşlar, taklit, kopya, odaklanma yok. el Fassbender, Jennifer Lawrence, Halle Genç Magneto (Michael Fassbender) yaşlı Berry, Anna Paquin, Ellen Page) bir araMagneto’daki Ian McKellen’in performanya getirmiş. 2000’de filmleştirilen XMen’in sını, ses tonunu iyice incelemiş. Hugh Jackbaşına gelmeyen kalmadı: yapım şirketi Fox man yedinci kez Wolverine’i canlandırıyor. baskılar yaptı, bütçeler enflasyondan etkilen XMen, Avustralyalı aktörün ilk Amerikan di, çekimi yarıda bırakan yönetmenlerin yeyapımı, Jackman uluslararası büyük ününü rine son anda başkaları konuldu, XMen Ori Singer’a borçlu. gins: Wolverine’in (2009) iş kopyası interXMen’le Avengers’ın karşılaştırılmasınete düştü. Son XMen: First Class’ta (2011) nı Bryan Singer şöyle yanıtlıyor: “Hiçbir Matthew Vaughn (KickAss) İngiliz duyar ortak noktaları yok. Avengers’ta hep aylılığıyla 1960’ları başarıyla vurguladı. nı süper kahramanlar var. XMen’deyse Fox bu bölüm için Singer’ın Warner’a aynı efsanenin kahramanlarının farkçektiği Superman Returns’ü bitirmesini beklı yaş dönemlerini izliyoruz”. Singer, lemedi, oysa XMen’i yaratan Singer’dı. XMen: Apocalypse’i 2016 için planlıyor, “60’lar çok ilgimi çekiyor, neler yok ki, sekizinci bölüm 1980’lerde geçecek, ardınKüba füze krizi, Soğuk Savaş, Ameridan Wolverine 3 (2017) var. ASLI SELÇUK Çekici bir dolandırıcı işbaşında... (Fransa’nın tanınmış Hip hop’çuRap’çilerinden Kool Shen’in, ilk sinema deneyiminde kamerayla arasının bayağı iyi olduğu gözleniyor) adlı karizmatik bir üçkâğıtçı tipten çok etkilenir ve yeni çekeceği filmde oynatmak amacıyla Vilko’yla temasa geçer. Ama pişkin dolandırıcı, kibirli ve çekici “kötü çocuk” Vilko’nun derdiyse bu durumdan yararlanıp Maud’dan epeyce yüklü paralar sızdırarak kadını bir güzel söğüşlemektir aslında. Maud’un iki çocuğuyla asistanı ve yapımcısının da Maud’un paralarının geçmişindeki dolandırıcılıklarıyla ünlenmiş, üçkâğıtçı Vilko tarafından usturupluca araklanmasını engelleyemediği “Zayıflığın Esareti”, feminist yönetmen Catherine Breillat’nın 40 yıla yaklaşan kariyerindeki 14. filmi ve kesinlikle en iyi işlerinden biri değil bizce. Seyrettiği Ingmar Bergman filmlerine (ve Bergman’ın gözde oyuncusu Harriet Andersson’a) duyduğu büyük hayranlık nedeniyle ergen yaşlarındayken romancı ve yönetmen olmaya karar vererek daha 17’sinde, 18 yaş sınırı getirilmiş bir roman (“L’Homme facile”) yazıp yayımlayan, 1999’a dek gösterimi yasaklanmış ilk filmi “Une Vraie Jeune Fille”i 1976’da çeken, 1948 doğumlu Fransız sinemacıyazar Catherine Breillat’ı biz yine kendi romanından perdeye uyarladığı “36 Fillette” (1988) filmiyle tanımıştık çeyrek yüzyıl kadar önce. Bertolucci’nin “Paris’te Son Tango”su (1972) gibi kimisi önemli bazı filmlerde oyunculuk da u Kendi hakkında yapan ve genelde cinselbir film olarak lik, mahremiyet, cinsiyet algılanmasından çekişmesi ve kardeş rekasakınan Breillat’nın beti gibi konuları işleyen, “Sale comme un Ange” sonuçta bana (1991), “Parfait Amoait bir film ur!” (1996), ünlü İtalyan porno aktörü Rocdiye nitelediği co Siffredi’yi oynattı“Zayıflığın ğı “Romance X” (1999), Esareti”nde, iki “A ma Soeur” (2001), farklı bedenin “Sex is Comedy” (2002) gibi popüler filmlerinin de hikâyesini yanı sıra yazdığı ve ülkeanlatıyor sinde çok satan romanlayönetmen, bir rıyla da tanındı Breillat. “Pornocratie” adçeşit bağımlılık, lı kendi romanından sigüç, kandırmacanemaya aktardığı “Anasöğüşleme çeşitlemesi tomie de l’enferCehennemin Anatomibağlamında. si”, 2007’de Cannes’a seçilen, Barbey d’Aurevilly uyarlaması “Une Vieille MaitresseYaşlı Metres” ve 2010’da Venedik’te gösterilen “La Belle EndormieUyuyan Güzel”le “Barbe BleuMavi Sakal” gibi iki Charles Perrault masalı uyarlaması filmler yaptı Breillat son yıllarda. 2004’te yarı felç olup beyin kanaması da geçirerek 5 ay hastanede kaldıktan ve sıkıntılı bir rehabilitasyon dönemi geçirdikten sonra sağlığına kavuşup mesleğine dönebilen Breillat 2007’de tanıdığı ve çekimine kapıldığı, Christophe Rocancourt adlı baştan çıkarıcı bir dolandırıcıya yaklaşık 700 bin Avro’sunu kaptırınca parasız kaldı ve mahkemeye verdiği Rocancourt’u mahkum ettirdi. Para kazanmak için tüm bu yaşadıklarını “Abus de FaiblesseZayıflığın Suiistimali” adlı otobiyografik bir kitaba döktükten sonra şimdi olayı geniş kitlelere duyurmak amacıyla aynı adı taşıyan bir de film çekmiş Breillat ama işin içine mahkeme faslını katmayarak. Kendi hakkında bir film olarak algılanmasından sakınan Breillat’nın sonuçta bana ait bir film diye nitelediği “Zayıflığın Esareti”nde, iki farklı (biri kaslı, baştan çıkarıcı ve etkin, erkek, öbürüyse hareketleri sınırlı, yardıma muhtaç ve edilgen, dişi) bedenin de hikâyesini anlatıyor yönetmen, bir çeşit bağımlılık, güç, kandırmacasöğüşleme çeşitlemesi bağlamında. Yönetmen sonuçtan memnun(muş) ama seyirci pek değil doğrusu. Fransa’da herkesin haberdar olduğu, medyada yankısını bulmuş, gerçekten yaşanmış bir aldatmaca olayını kurmaca gibi tezgâhlayıp filmleştiren Breillat sonuçta olabildiğince nesnel, soğuk bir tarzda yansıtılmış, ağır tempolu bir dramı getiriyor karşımıza. Biraz boydan kayıp ama sert, dinamik, esnek bir fiziğe sahip ve kamerayla da arası sıcak Kool Shen’in sempatik bir anti kahraman rolünde büyük oyuncu Isabelle Huppert’e ayak uydurduğu söylenebilecek “Zayıflığın Esareti”, özetle özyaşamsal bir kurmaca formatında çekilmiş sinemasal bir tanıklıktan öteye pek bir değer ve anlam taşımayan, sıkıcı bir film ve bizce Catherine Breillat filmografisinin en zayıf halkalarından biri. Filmden aklımda kalan bir anektod da, Maud’un Paris’te bindiği bir taksinin sürücüsünün Türk çıkıp direksiyon başında cep telefonuyla konuşarak memlekete selamlar gönderdiği ve bir iki dakika süresince seyirciye Türkçe dinlettiği sahne oldu. Yıllar önce Türk dilini oldukça ilginç bulan Michelangelo Antonioni ustanın da ilk renkli filmi olan “Il Deserto RossoKızıl Çöl”de bir Türk tankeri tayfasının bunalım geçirmekteki Monica Vitti’nin ezginbezgin halinden çok tedirgin olup kadına yardım ve teskin etmek amacıyla Türkçe konuştuğunu da anımsadım. Sonuçta bizce ancak Isabelle Huppert hayranlarına salık verilebilecek “Zayıflığın Esareti”, Başka Sinema salonlarında gösteriliyor. Bir sabah kalktığında sol yanına felç inmiş bir kadının, hareketleri kısıtlanmış bedenine, elineayağına hiç hâkim olamadığını gösteren, asap bozucu bir sahneyle başlıyor “Abus de FaiblesseZayıflığın Esareti.” Ardından bir de beyin kanaması geçirip hastaneye kaldırılıyor Maud adındaki kadın yönetmen. Ağzı çarpılmış, yamulmuş, hareketleri sınırlanmış, yarı felçli, yardıma muhtaç bir durumdaki karakterini perdede nerdeyse birebir canlandırmanın üstesinden gelmiş, vaktiyle 1978 yapımında “Dantelci Kız” haliyle tanıştığımız, yılların usta oyuncusu Isabelle Huppert’in oynadığı, yönetmen Maud, sıkıntılı hastane günlerinde TV’de seyrettiği, Vilko ‘Şeker Portakalı’ başlıyor Annesi Kızılderili olan, Brezilyalı yazar Jose Mauro Vasconcelos’un (1920 1984), Aydın Emeç tarafından Türkçeye çevrilen, 1975’te e Yayınları’ndan yayımlanan ünlü romanından beyazperdeye aktarılan “Me Pe de Laranja Lima Şeker Portakalı” bugün gösterime giriyor. Tıp, hukuk, felsefe öğrenimi görüp çeşitli işlere girip çıktıktan sonra yazarlıkta karar kılan Vasconcelos’un kısa zamanda bir çocuk edebiyatı klasiği haline gelerek bütün dünyada tanınmasına yol açan “Şeker Portakalı”, senarist yönetmen Marcos Bernstein eliyle sinemaya uyarlandı. Alkolik ve işsiz babası, annesi ve kardeşleriyle yaşayan, bahçedeki portakal ağacıyla konuşan, hayal gücü zengin çocuk Zeze’ye (Joao Guilherme Avila) kolkanat geren huysuz ihtiyar Portuga (Jose de Abreu), Zeze’nin aslında ne kadar yetenekli bir hikâye anlatıcısı olduğunu keşfetmesini sağlıyor. Bir dönem tüm dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de bu kitapla büyüyen, dünün çocukları bugünün yetişkinleri için nostaljik bir seyir deneyimi vaat ediyor “Şeker Portakalı.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle