28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 MAYIS 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 TCK mi Hadis mi? Mahkeme Rıza Sarraf’ın yurtdışı yasağını da kaldırdı. Demek rüşvet iddiası çürüyor. Ama aldığı iddia edilenlerin yasağı sürüyor. Bu büyük haksızlık. Suç konusu “rüşvet”... Rüşvet için alan ve veren gerekiyor. Veren serbestse... Demek mahkeme rüşvet verildiğine inanmıyor. Veren yoksa... Bakan ve bakan çocukları demek iftiraya uğradı. Ya da mahkeme Türk Ceza Yasası’na değil de bir hadisi şerife göre karar verdi: “Veren el alan elden üstündür! (Yed’ul ulya hayrun minel yedu’s sufla!)” HHH Rüşvet, Allah’ın emri değil... Ama bir de kasalar, para sayma makinesiyle kol saati olmasa... Adını ağzına almak istemediği o yüce insanın ölmeden bir yıl önce çıkarttığı yasaya bakar mısınız? “Kanun Tarih ve Sayısı: 9 Haziran 1937 / 3229 MADDE 1 ‘Maden Ocağı’ tabiri, gerek amme, gerekse hususi vasfını haiz ve yeraltında mevcut maddelerin istiracını istihdaf (çıkarılmasına yönelik) her nevi teşebbüslere şâmildir. MADDE 2 Kadın cinsinden hiçbir şahıs, yaşı ne olursa olsun maden ocaklarında, yeraltı işlerinde çalıştırılamaz.” gerek. Ama ağzından “Türk” çıkacak diye mi... Yoksa onu “Ata” olarak kabul etmiş duruma düşme korkusundan mı nedir, bir türlü Atatürk diyemiyor. Ama onun kurduğu cumhuriyetin başına geçmeye hazırlanıyor. Elbette kadınlar izin verirse... Çünkü ülkemizde kadın seçmen sayıca çoğunlukta. Kadınlar kendilerini “yeraltı cehennemi”nden ebediyyen esirgeyen Atatürk’ün cumhuriyetine sahip çıkarlarsa mesele yok. Yoksa her yer Soma... Kadın Madenci Niye Yok! Nokta! Arada bir kadını yüceltir gibi yapıyor. Her fırsatta “Cennet anaların ayakları altındadır!” deyip duruyor. “Rabia işaretleri” çakıyor. Dünyanın birçok yerinde köle muamelesine tabi olduğu bir dönemde, kadınları, maden ocaklarında sömürülmekten yasa ile koruduğu için bile olsa, ailece Atatürk’e şükran duyması Kabahatin Çoğu!.. Soma katliamının nedenleri, sorumluları, gerekçelerini konuşuyoruz ya... Vahşi kapitalizm , piyasa ekonomisi, neo liberal politikalar, sömürü düzeni, AKP iktidarı, özelleştirmeler, taşeronlaşma, kısacası bu düzen diyoruz ya... Kimileri yuvarlak buluyor, dudak büküyor... Oysa. Soma’da yalan, dolan, ihmal değil katliam varsa... Kölelik düzeninde, günde 40 lira için yerin dibindeki can pazarına giriliyorsa... Ölümden kurtulan beş çocuk babası, “Açım. Borcum çok, çarem yok, madenin açılmasını bekliyorum, her geçen gün benim için kayıp” diyebiliyorsa... Soma cinayetinin ardından Zonguldak’ta, 115 kişilik madenci kadrosu için işsizler ordusundan 4 bin kişi başvuruyorsa... Aç gözlü patron, ilkel koşullarda çalışan işletmede, karbonmonoksit sınırlarının katbekat aştığını gösteren bilgisayar kayıtlarına aldırmıyor, daha çok üretim, daha çok para istiyorsa... Denetimler göstermelikse, “sarı sendika” bunu seyrediyorsa... Yitip giden madencilere “işin fıtratında var, kader” diyenler, “kaderi” bir yana koyup, koruma ordusuyla geziyor, milletin boğazına çöküyorsa... İktidar, katliamın acıları sürerken, büyük bir aymazlık ve utanmazlıkla taşeronlaşma sistemini katmerleştiren yasal düzenleme getiriyorsa, üstelik bunu çalışanlara “müjde” adıyla kakalıyorsa... İş güvenliğiyle ilgili ILO’nun 176 No’lu sözleşmesini imzalamıyorsa, Bakan Çelik bunun için zamana ihtiyaçları olduğunu söylüyorsa... Nihayetinde vicdan ve insanlık çökmüşse eğer... Sorumlusu bu düzendir, sistemdir, ülkeyi yönetenlerdir! HHH Soma yöresi, tütün bölgesiydi bir zamanlar. Geçim, topraktan ve hayvancılıktan. 2002’de sözleşmeli tütün üretimini getirdiler, uluslararası tekeller için. Tütün ekimine büyük yasak... Yasayı veto eden dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, bu durumun birçok sakıncalar doğuracağını, zarara yol açacağını, sosyal çalkantılara neden olacağını söylemişti oysa. Ege’de yılda 100 bin ton tütün ihraç ediliyordu o zaman. Şimdi ülkenin toplam üretimi, 50 bin tona geriledi. İthalat ise 80 bin ton Hayvancılık desen öyle... Saman ithal etti AKP, ilk kez kurbanlık hayvan alındı yurtdışından. 20102012 döneminde ithal hayvana ödenen tutar 6.2 milyar dolar. Geçen yıl ithal yeme giden para 3 milyar dolar... Bu durumda üretimden koparılan halk ne yapsın? Sistem, onları yeraltındaki ocaklarda köleliğe itti. HHH Şimdi ne olacak? Düzen devam edecektir, işin aslı. Bildiğiniz gibi. Bir hafta, on gün daha gazetelerde yazılacak, televizyonlarda konuşulacak. Göstermelik bazı düzenlemeler, sorumlu birkaç kişi, sıradan cezalar... Ölen öldüğüyle kalacak, geridekiler yine yoksul, çaresiz sonuç olarak. Bu düzene karşı, bizim de kabahatimiz yok mu? Nâzım’ın dediği gibi: “Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin, demeğe de dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!” Bedava Kömürde Keşke Kan İzi Olmasa... Vergi rekortmenlerini biliyoruz. Ama “Hayırsever İşadamları” için, polis bültenleriyle savcılık iddianamelerini... Ve Başbakan’ın açıklamalarını beklemek gerek! Hayırseverlik, “Helal” ile yani “Hele al siyaseti” ile mümkün. İşadamı, hele al ilişkisiyle altın da ihraç edebiliyor, kömür de çıkartabiliyor... Yerüstünde havaalanı yapmakla yeraltından kömür çıkarmak aynı kapıya çıkıyor. Yeter ki çark dönsün, “havuz”a katkı.. “Vakfa” bağış olsun. “Medya havuzu” en bilineni.. Belli ki bir de “kömür havuzu” var... Bu da Soma sayesinde ortaya çıkıyor. İktidar, maliyet düşük olsun ve işverenin kazancı artsın diye “ilave masraf” demek olan ILO sözleşmelerini imzalamıyor. İşveren de “yaşam odası”, en az “İki tahliye tüneli” gibi zorunluluklardan, masraflardan kurtuluyor. El eli yıkar, el de yüzü. Dün Utku Çakırözer, Bakan’ın iş güvenliği müfettişlerine, “Can yakmayın!” dediğini yazdı. İşverenin canı yanarsa “kömür havuzu”na katkıyı kim yapacak? Seçimler için bedava dağıtılacak yüz binlerce ton kömür nasıl bir araya gelecek? İktidarın kendi ruhsat verdiği Allah’ın kömürüne de para ödeyecek değiller ya! HHH Başbakan’ın ısrarla partisine “Ak” dedirtmek istemesinin nedeni acaba bu kömür lekesi mi?.. Soma’da keşke dürüst, tarafsız, bağımsız bir yargılama yapılabilse... Ve kömür karasına kan bulaştıranlar yerin dibinden en tepeye kadar cezalandırılabilse... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com SOMATOMAOHA! Yaşanan facia, en azından elde edilebilen bilgiler ışığında artık herkes tarafından tüm zaaflarıyla biliniyor. “Elde edilebilen” diyoruz, çünkü AKP hükümetinin her zaman tercih ettiği bilgi blokajları, laf salataları, demagojik karşı suçlama ve “en iyi müdafaa taarruzdur” uygulamaları, tabii ki gerçekleri karartıyor. Ama buna rağmen yaşanan felaketin boyutlarını ve dehşet verici ihmalleri hemen herkes öğrendi. Üretim ve kâr oranlarını iki misline çıkarmaya çalışan, iktidarla iç içe ve işçilerine ilkel şartlarda hükmeden vahşi kapitalizmin karanlık yüzü bu vesileyle tekrar su yüzüne çıktı. Artık her birinizin çeşitli yöntemlerle edindiği bu malum bilgileri, yeniden önünüze getirmeyeyim! Ancak konunun diğer boyutunu ne kadar yazsak, ne kadar tekrarlasak fazla olmaz, hatta yetmez. Oğlunu, kardeşini, eşini, babasını, sevgilisini böylesine korkunç bir olayda kaybetmiş insanların acısına bile tahammül edemeyen, onlara dahi “protesto ettikleri için” aynen Fenerbahçe taraftarlarına, Gezi gençliğine veya tepkili işçilere uyguladığı faşist yöntemlerle gaz bombaları, TOMA’lar, cop ve silletokattekmedayakla saldıran bir hükümetin baskısı altındayız! Bu dünyada, böyle bir “ahval ve şerait”in ortasında yaşıyoruz! Emin olun tarihte herkese nasip olmaz! Böylesine zalim kararları bırakın uygulamayı, düşünebilen kaç “dünya lideri” vardır yeryüzünde! Bu bir doruktur! Tarihsel değerini bilelim ve not edelim... Bildiğiniz gibi, CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, faciadan 3 hafta önce parlamentoda bekleyen araştırma önergesini kürsüde savunuyor ve Soma’da bekleyen tehlikeleri sıralıyor. Hükümetin tavrı alay, ilgisizlik ve tabii ki ret! Dünyada bu sorumsuz tavır ve takip eden felaketin ardından istifa etmeyecek hükümet bulamazsınız! Bildiğiniz gibi Japonya gibi onuruna düşkün, insana saygılı, sorumluluk duygusu tavan yapmış ülkeler bu senaryoyu yaşasalar, aynı gün özür diledikten sonra intihar ederler. Bizim hükümetimiz ise kendisini suçlarıyla yüzleştirme cüretini gösterenlere karşı dişlerini bileyerek saldırıya geçebiliyor! Arkadaşlar, tekrarlıyorum: Bu bir doruktur! Tarih kayda almıştır. Soma’da işçilerin ve darp edilen ailelerin hakkını arayan avukatları gözaltına almakla yetinmeyen Erdoğan Hükümeti, üstüne onları “bir güzel dövüp kollarını kırmayı” gururla başarı hanesine yazabilmektedir! Yani RTE polisi, Gezi’nin ardından Soma’da da “destan yazmaya” devam etmektedir! Helal olsun ananızdan emdiğiniz “ak sütler”, ne diyelim ki size başka? Halkın acısı ile “empati yapmayı” herhalde siz yanlış tercüme edip “alay etme” olarak anladınız! Çağdaş Hukukçular Derneği’ne de geçmiş olsun... Soma’da yaşananlara tepki koyan, başta barolarımız olmak üzere tüm parti ve kurumlara da teşekkürler. İşte tam bu noktada kendi muhalif kesimlerimize bir eleştiri yapmak istiyorum: Dostlarım, nedir bu CHP kompleksiniz? CHP ciddi bir hata yaptığı zaman, başta ben olmak üzere herkes ana muhalefet partisini yerden yere vurabiliyor, değil mi? Peki, CHP alkışlanacak şekilde iş işten geçmeden, o günlerde medyatik güncelliği de olmayan Soma konusunda bu kadar tarihi bir çıkış yapmışken, muhalif kesimler, “Aman CHP’ye bundan bir alkış gelmesin” diye herhalde neden bu hatırlatmalarda partinin adını ağızlarına almıyorlar? Hadi isimlerini yazıp ben zarar vermiş olmayayım: Neden bazı muhalif gazetelerimiz, bu konuyu haberleştirirken CHP adını kullanmıyorlar? Neden bazı sanatçı örgütleri, Soma konusunda bildiri yazarken CHP’ye bu konuda sansür uygulamayı akıllarına getirebiliyorlar? Neden bazı MHP’li vekiller aynı hataya düşüyorlar? Lütfen herkes aklını başına alsın ve bu gereksiz, anlamsız CHP kompleksini bıraksın. Bu muhalefetin yöntemi olamaz, yakışmıyor; somut konularda eleştiri hakkı varsa, hakkı teslim etme yiğitliği de olacaktır, olmalıdır! AKP yeni bir deyim kazandırdı Türkçemize: “Bir gün herkes biber gazını tadacaktır.” O zaman soruyorum değerli halkımıza: Sizlerin bu konularda tepki vermeniz, uygulanan şiddete dur demeniz için, illa o gazı, o copu, o kurşunu bizzat tatmanız mı gerekiyor? Hükümetin artık yalnız askerpolis karışımı bir şiddet politikası ile ayakta durduğunu hâlâ göremiyor musunuz? Dün 19 Mayıs’tı. Büyük lider, güzel insan, ebedi genç, yürekli devrimci, sonsuza kadar her birimizin candan arkadaşı, mücadele yoldaşı Mustafa Kemal Atatürk’ü hasret ve sevgiyle andık. Bu vesileyle hatırlatırım ki, eleştirilerim devlete değil, bu hükümetedir! Bu devlet, Atatürk Cumhuriyeti, bizimdir, bizim kalacaktır, kimse şüphe duymasın! HARBİ SEMİH POROY BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Osman 1 lı Devleti’nde 2 Rumeli’de görev yapan ge 3 ce bekçileri 4 ne verilen ad. 5 2/ Antalya’nın 6 Elmalı ilçesinde bir göl... Dudak 7 boyası. 3/ Önü 8 hendekli siper... 9 Başlıca belirtisi kısa, çabuk, de1 2 3 4 5 6 7 8 9 ğişken güçte istem 1 M A R A K A S B siz hareketler olan bir 2 E V İ Y E A K A hastalık. 4/ Makine 3 S E D İ R lerde devingen bö 4 L İ G O Y A N T A V A lümleri içine alan par5 D E İ T İ K A T ça... Güneş doğmaN A dan önceki alaca ka 6 İ T E N E K DO E F O R ranlık. 5/ Japonya’ya 7 K Y özgü kâğıt katlama 8 A N A V A T A sanatı. 6/ Bir göster 9 O T A Ğ R U A me sıfatı... İğdiş edilmiş hayvan. 7/ Anlatımdaki akıcılık, düzgünlük. 8/ ABD Merkez Bankası’nın simgesi... Parlak beyaz renkli bir element. 9/ Eski Yunan halklarından biri... İtalya’nın en uzun akarsuyu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kısa ve iki yanı keskin kılıç... Bir nota. 2/ Tuzağa düşürülen şey... Bezekçilikte kullanılan, yeşil ve pembe dalgalı bir çeşit sedef. 3/ Polonya’nın para birimi... Tavır, davranış. 4/ Doğu Karadeniz yöresinde akarsuların üstüne kurulan bir tür ilkel teleferik. 5/ En kısa zaman süresi... Ağzı geniş tek kulplu su kabı. 6/ Manisa’da her yıl düzenlenen geleneksel şenliğe ve bu şenlikte dağıtılan macuna verilen ad. 7/ Bir ayakla üzerine binilip öbür ayakla yeri teperek yol alınan iki tekerlekli çocuk oyuncağı. 8/ Sınır nişanı... Paylama, azarlama. 9/ İnsan soyunun genetik yardımıyla geliştirilmesini amaçlayan bilim dalı... Japon lirik dramı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle