01 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 MAYIS 2014 PAZARTESİ 8 HABERLER ‘Danıştay duvar oldu’ TÜREY KÖSE 600 milimetrelik güdümlü füze sistemi “Yıldırım”, karadan karaya atış yapıyor. ANKARA Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, 2000 yılından bu yana velilerin, çocuklarının din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden muaf olması için 13 dava açtığını ve bunların tamamının ilgili mahkemelerce reddedildiğini bildirdi. CHP Bursa Milletvekili Aykan Erdemir, “İdari mahkemelerde lehte kararlar çıkıyor, Danıştay’da duvar oluşturuluyor” derken, avukat Kazım Genç de olumlu kararların Danıştay’da bozulduğunu, yerel mahkemelerden de olumsuz kararlar çıkmaya başladığını söyledi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2007 yılında, kızı Eylem Zengin’nin okulda zorunlu din dersi almasına karşı çıkan Alevi baba Hasan Zengin’in açtığı davada, din dersinin zorunlu olamayacağına hükmetmişti. Danıştay 8. Dairesi de 2008 yılında verdiği bir kararla, Alevi öğrencilerin zorunlu din derslerinden muaf tutulabileceklerine karar verdi. Aynı daire 2012’de verdiği kararda ise içtihat değişikliğine giderek, yerel mahkemenin Antalya’da bir Alevi ailesinin çocuğunun din dersinden muaf olmasına ilişkin kararını bozdu. CHP Bursa Milletvekili Aykan Erdemir, verdiği soru önergesinde, “çeşitli illerde mahkeme kararlarıyla zorunlu din dersinden muaf olan öğrencilerin din kültürü ve ahlak bilgisi ders saatlerinde ve derslik dışında çeşitli ayrımcılık ve ötekileştirmelere maruz kaldıklarını” da vurguladı. Erdemir, önergesinde “Kaç ortaokul ve lise öğrenci velisi tarafından çocuklarının din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinden muaf olması amacıyla kaç dava açılmıştır? Davaların kaç tanesinde yerel mahkemeler tarafından muaf tutulma yönünde karar verilmiş ve bunların kaç tanesi Danıştay tarafından onanmıştır” sorularına yanıt istedi. Bakan Avcı, 31.05.2013 tarihinde bu soruyu yanıtlarken anayasaya göre Din Kültürü ve Ahlak bilgisi dersinin ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında zorunlu dersler arasında yer aldığını vurguladı. Avcı, “2000 yılından günümüze kadar ortaokul ve lise öğrenci velilerinden çocuklarının din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden muaf olması ile ilgili 13 dava açılmış olup bunların tamamı ilgili mahkemelerce reddedilmiştir” dedi. Erdemir, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’dan da “reddedilen” davalarla ilgili ayrıntılı bilgi istedi. Bozdağ, bu sorulara 21.04.2014 tarihinde “Anayasadaki yetki ve teminata dayalı olarak görev yapan bağımsız mahkemelerce görülen davalardaki taraflara, tarafların talep konularına, yargılama safahatına ve karar veya hükümlerin hukuki gerekçelerine dair bakanlığımızca bilgi derlemesi yapılmamaktadır” karşılığını verdi. Erdemir, “AİHM kararı ortada. 6 ay içinde gereğinin yapılması gerekiyordu. Niye devlet harekete geçmiyor? Eğer böyle 13’te 13 kararı varsa, Danıştay’dan çok net bir duvar ortaya çıkıyor demektir. Tıkanmış davalarda Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolu kalıyor” dedi. Velilerin, çocuklarının din dersinden muaf olması için açtığı davaların tümü reddedildi GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada uyumu sağlamak olduğunu yazar. 103. maddede de Cumhurbaşkanlığı yemini vardır. Bu yeminde milletvekili yemininde yer alan sorumlulukların yanı sıra devletin başı olarak cumhurbaşkanının tam bir tarafsızlık içinde çalışmasına vurgu vardır. Her iki maddede vurgu yapılmış yetki ve sorumluluklara bakınca bu ülkede kimlerin cumhurbaşkanı olmaması gerektiği çok net ortaya çıkıyor. Danıştay’ın kuruluş yıldönümü törenine damgasını vuran Başbakan adeta, “herkes cumhurbaşkanı olur, ben olmam” diyor. Bir söz vardır; insan dünyayı zapteder, ağzını zaptedemez... Başbakan bu sözü her fırsatta doğrularken eline yeni yetkiler geçtiğinde daha neler neler yapacağını da ortaya koymuş oluyor. Daha şimdiden sadece devlet kurumlarını değil, tüm özel ve özerk kurumları da kendisine bağlı hale getireceğini ilan eden Başbakan’ın Köşk’e çıkması halinde bunun da ötesine geçeceğini, tarihimizdeki “kelle vurma” yetkisine de rahmet okutan bir icraata girişeceğini görmemek için kayıtsız şartsız bu iktidardan besleniyor olmak gerekir. HHH Gazetelerin çoğu Danıştay olayını Van depremi ve Başbakan’ın icat ettiği “Van mitune” ile ilişkilendirmiş. AKP’nin yarı ve tam resmi yayın organları daha çok ikinciyi tercih etmişler. Onlara göre Başbakan, kendisine laf edene çıkıştı ve haddini bildirdi. Aslında bu yaklaşım da Başbakan’ın adım adım yükselttiği ayrımcılığın ve karşıtlık üretme siyasetinin kabulü anlamına geliyor. Demek ki, Başbakan’ın karşısında bu ülkeye ait görmediği yurttaşlarımız, kurumlarımız var. Böyle bir Başbakan girişte vurguladığımız sorumluluklardan hangisini yerine getirebilir? Van depremi tanımında da elbet haklılık var. Van’da yaşanan acıların yüzüne vurulmasını hazmedemeyen Başbakan devletin tepesinde deprem etkisi yapacak bir çıkış yaptı. Gerçi bizim devletimiz bu tür depremlere dayanıklı hale geldi ama bu kez depremin artçılarının da olması kaçınılmaz. Aslında önceki gün yaşananlara bir başka tanım şu olabilirdi: Danıştay’da hukuk cinayeti! 8 yıl önce işlenen Danıştay cinayetinden sonra bu kez, tüm protokol kurallarını, devlet geleneklerini, anayasal hakları hiçe sayan bir başka kıyım daha yaşanmış oldu. HHH Parlamenter sistemin 3 ana ayağı var; yasama, yargı, yürütme. Yargının da kendi içinde üç ana ayağı var; sav, savunma, hüküm. Mesleki anlatımla, savcılar, hâkimler ve avukatlar. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir kişinin iki dudağı arasında sakız haline geldiği, yargının da paralelden eşkenara kadar geometrinin tüm şekillerini aldığı bir ortamda barolar, üzerine düşen sorumluluğu fazlasıyla yerine getirdi. Gerek belli başlı büyük barolar gerekse Türkiye Barolar Birliği, “bu ülkede kurumlar var” dedirten bir sorumluluk üstlendiler. Önümüzdeki sıcak gündem, Cumhurbaşkanlığı seçimi... Ele geçiremediği kurumları hazmedemeyen, onları yok saymak için her şeyi yapan bir kişi, cumhurbaşkanlığı makamına oturunca, bunları tümüyle bitirmek için zaman kaybetmeyecektir. Bütün bunlardan öte şu soru daha da büyümüştür: Kendine hâkim olamayan bir kişi, ülkesine nasıl hâkim olacaktır? Bu soru 76 milyon yurttaşın gündeminde olmalıdır. İnsanlar, hele hele sorumluluk makamında oturanlar, sadece yaptıklarından değil yapmadıklarından da sorumludur. Bu anlayışı Köşk’e çıkarmama sorumluluğu sağduyu sahibi herkesindir. ‘Tıkanmış davalar’ 13 dava açıldı TSK’nin gizli silahları ANKARA (AA) Milli imkânlarla üretilen “Yıldırım” füzeleri ile 80 saniyede 40 roketi fırlatabilen çok namlulu roketatar sistemleri, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) önemli ateş gücünü oluşturuyor. AA ekibi, TSK’deki milli üretim çok namlulu roketatar ve füze sistemlerini görüntüledi. Füzelerin ve çok namlulu roketatarların konuşlandığı birliklerin “gizli” olmasından dolayı çekimler özel izinle yapıldı. 600 milimetrelik güdümlü füze sistemi “Yıldırım”, düşmanın yüksek öncelikli hedeflerini istenilen yer ve zamanda ateş altına alabiliyor. Karadan karaya atış yapan füze, taktik tekerlekli araç üzerine monteli olduğundan yüksek hareket kabiliyetine sahip. Füzenin 80150 kilometre menzili bulunuyor. Türk mühendislerince üretilen “Sakarya” ve “Kasırga” çok namlulu roketatar sistemleri de diğer önemli ateş gücünü oluşturdu. Avukat Ersöz, HSYK Başmüfettişi’ne Ergenekon hâkimlerini şikâyet etti ‘Hukuk ayaklar altında’ İstanbul Haber Servisi Adalet Bakanlığı, Avukat Hüseyin Ersöz’ün, Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimlerinin şikâyetini işleme koymayan kararını kaldırdı. Müfettişleri yeniden ifade veren avukat Ersöz, “Bu soruşturma neticesinde Ergenekon davası hâkimlerinin hukuka aykırı karar ve uygulamalar gerçekleştirdiğinin tespiti, yargı kararları ile mümkün olabilecek” dedi. Ergenekon davasında gazeteci Tuncay Özkan, teğmen Mehmet Ali Çelebi ile bazı sanıkların, avukat Hüseyin Ersöz, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile üye hâkimler Hüsnü Çalmuk, Sedat Sami Haşiloğlu, Ercan Fırat ve Mehmet Fatih Uslu hakkında yaptığı şikâyet hakkında, HSYK 3. Dairesi’nin “işleme konulmama” kararına itiraz etti. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, HSYK 3. Dairesi’nin şikâyet dilekçesini işleme koymama kararını kaldırması üzerine avukat Hüseyin Ersöz, 8 Mayıs 2014 günü HSYK Başmüfettişi Yunus Nadi Kolukısa’ya Çağlayan’daki İstanbul Adliye Sarayı’nda ifade verdi. Ersöz, ifadesinde yargılama sırasında eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Işık Koşlaner’in tanık olarak dinlenilmesi talebinin yasaya aykırı olarak reddi üzerine Avukat İlkay Sezer ile reddi hâkim talebinde bulunduklarını ve bunun da reddedildiğini anlattı. Ersöz, müfettiş ifadesinde, daha önce de ifade verdiğini anlatarak şöyle devam etti: “CMK 154. açıkça ihlal edilmiştir. Savunmaya ilişkin özel konuşmalarımız kayıt altına alınmıştır. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimleri tarafından sistematik birçok hukuka aykırı karar ve uygulama gerçekleştirilmiştir. Yargılama sürecinde yaşananlar, birçok adil yargılanma hakkı ihlaline beraberinde getirmiştir.” Avukat Ersöz, Adalet Bakanı Bozdağ’ın HSYK’nin şikâyeti işleme koymama kararını değerlendirirken “Bu soruşturmanın etkili bir şekilde yürütülmesi neticesinde Ergenekon davası hâkimlerinin hukuka aykırı karar ve uygulamalar gerçekleştirdiğinin tespiti, yargı kararları ile mümkün olabilecek ve bu konu sonraki aşamalarda yapılacak olan kanun yolu başvurularında önemli bir delil olacaktır” dedi. ‘Sürece İslami çevre de katılsın’ DİYARBAKIR, (DHA) İmralı’nda ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasını çeken Abdullah Öcalan’ın önerdiği ve 2 gündür Diyarbakır’da devam eden Demokratik İslam Kongresi sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede, barış sürecinin kalıcı hale gelmesi için ivedilikle yasal düzenlemelerin yapılması istenirken İslami çevrelerin de sürece katılması gerektiği belirtildi. “Kongremiz yaşanan sorunların çözümünde diyalog, müzakere, istişare ve anayasal düzenlemeler çerçevesinde Medine Sözleşmesi’ni model olarak önermektedir” ifadelerine yer verilen bildirgede şöyle devam edildi: “Bugün coğrafyamız, ağır bir krizle karşı karşıyadır. Bu durum Medine Sözleşmesi referansı çerçevesinde ümmetin yeniden inşasını zorunlu kılmaktadır. Medine Sözleşmesi’nin birinci maddesinde ümmet, çok kimlikli, çokdilli ve çok inançlı bir anlama sahiptir. Siyasi ve itikadi yaklaşımlar, ümmetin farklı din, mezhep, inanç, etnik ve diğer tüm toplumsal gruplardan oluştuğunu dikkate almalıdır.” Diyanet’in din ve inançlar üzerinde tekel oluşturmasının kabul edilemez olduğu ve dini eğitimin sivil topluma bırakılması gerektiği vurgulandı. 17 yabancı sınır dışı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Taksim Gezi Parkı olaylarıyla ilgili olarak yabancı uyruklu 17 kişinin sınır dışı edildiğini açıkladı. CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur’un soru önergesine Dışişleri Bakanı’nın verdiği yanıt, Gezi Parkı olayları nedeniyle sınır dışı edilen ve gözaltına alınan yabancıların sayısını ortaya koydu. Dışişleri Bakanı, Emniyet Genel Müdürlüğü’nden temin edilen bilgilere göre, 28 Mayıs 2013 tarihi itibarıyla, Taksim Gezi Parkı olaylarıyla ilgili olarak yabancı uyruklu 17 kişinin sınır dışı edildiğini söyledi. Dışişleri Bakanı, bu yabancı uyruklular arasında “Persona non grata” ilan edilen kimsenin bulunmadığını kaydetti. Dışişleri Bakanı, söz konusu olaylarda gözaltına alınan yabancı uyruklu kişi sayısının da 40 olduğunu açıkladı. Davutoğlu, mezkur olaylarla ilgili olarak halihazırda sınır dışı edilmek üzere bekletilen yabancı bulunmadığını söyledi. ‘Adil yargılama ihlali’ KKTC’de 50 yıl aradan sonra ayin LEFKOŞA (AA) Ermeniler, 50 yıl sonra ilk kez Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki (KKTC) Ermeni Kilisesi’nde ayin düzenledi. Başkent Lefkoşa’da düzenlenen ayini Başpiskopos Varoujan Hergelian yönetti. 500 kişinin katıldığı ayinde, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim, Hala Sultan Cami İmamı Şevket Alemdar ve bazı büyükelçiler de bulundu. Suriye’den 5 dakika taciz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, Suriye’ye ait füzelerin devriye görevi yapan dört adet Türk F16 uçağını dört dakika 50 saniye süre ile taciz ettiğini açıkladı. Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, Hatay üzerinde devriye görevi yapan dört adet F16 uçağının, Suriye’de konuşlu SA2, SA5, SA11 ve SA17 füze sistemleri tarafından, dört dakika 50 saniye süre ile radar kilidini muhafaza ederek taciz ettiği bildirildi. Açıklamaya göre, iki F16 uçağı saat 12.12’de Suriye’ye ait iki adet MI8 helikopterinin, Karbeyaz/Hatay güneyinde sınıra yaklaşması üzerine bölgeye yönlendirildi. Suriye hava araçları sınıra 2.3 ve 2.7 deniz mili kala geri döndü. Saat 15.53’te de Suriye’ye ait bir helikopter uzaklaştırıldı. İlk işi Gezi’yi ‘Gazi’ yapmak oldu Selçuk’ta AKP’li başkan hızlı başladı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Selçuk’ta CHP’li belediye yönetimindeyken “Gezi” adıyla düzenlenen park, yönetim AKP’ye geçince “Gazi”ye dönüştürüldü. AKP’li Başkan Zeynel Bakıcı, “Toplumu kutuplaştıran kavramları yeniliyoruz. Ben parkın adının sevgi olmasını istemiştim ama genel kanaat gereği ‘Gazi’ yaptık” diye kendini savundu. Selçuk’ta CHP’li Belediye Başkanı Vefa Ülgür döneminde yapılan ve seçim öncesinde açılan Gezi Parkı’nın adı değişti. Gezi olaylarının ardından, ilçe belediyesince düzenlemesi yapıldıktan sonra kullanıma açılan park, AKP’li Belediye Başkanı Zeynel Bakıcı’nın istemiyle ad değiştirdi. Parka meclis kararıyla “Gazi” ismi verildi. AKP ve MHP grubunun destek verdiği değişiklikte CHP grubu çekimser kaldı. Bakıcı, “Gezi Parkı olaylarının ardından temmuz ayında meclis toplantısında karar alınmış. Ardından seçim öncesi faaliyete geçti. Burasının adı eski Emlak Bankası Parkı ve Tesisleri idi. Sonra Gezi Parkı olmuş. Bize de değişiklik talebi geldi. Benim aklımdan ‘Sevgi’ ismi geçiyordu. Genel kanaat ‘Gazi’ olunca o şekilde karar aldık” diye konuştu. Kayıp yakınları çocuklarını aradı İstanbul Haber Servisi Yakınlarını Kaybetmiş Aileler Derneği (YAKAD) Fatih’te “Anneler Günü” nedeniyle, kayıpları arama etkinliği düzenledi. Etkinliğe YAKAD Başkanı Zafer Özbilici ve kayıp yakınları katılırken, ayrıca kaybolan çocuklar ve çocuk cinayetlerine dikkat çekmek ve aileleri bilinçlendirmek amacı ile yurttaşlara tarak dağıtıldı. Bilici yaptığı açıklamada ailelerin çocuklarına yabancı mesafesini öğretmesi, saç tellerini saklamaları, parmak izlerini almaları konusunda uyardı. Bilici dağıttıkları taraklarla ebeveynlerde farkındalığı artırmayı amaçladıklarını belirtti. ‘Delil olacak’ Doçka atışına ‘obüs’le karşılık ANKARA (AA) Genelkurmay Başkanlığı, terör örgütü mensupları tarafından Şemdinli’deki Kalmış Tepe Üs Bölgesi’nde konuşlu unsurlara Doçka silahıyla ateş edildiğini bildirdi. Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sayfasında, önemli yurtiçi olaylarına ilişkin bilgilere yer verildi. Önceki gün terör örgütü mensupları tarafından 34. Hudut Tugay Komutanlığı sorumluluk bölgesinde bulunan Hakkâri’nin Şemdinli ilçesi Derecik beldesi Umurlu Üs Bölgesi’ndeki Kalmış Tepe Üs Bölgesi’nde konuşlu unsurlara yaklaşık 3 kilometre batısından ve hududun Irak tarafından Doçka silahıyla darbeler halinde ikiüç atım, müteakiben dörtbeş atım yapıldı. Dün ise Hakkâri’nin Şemdinli ilçesi Ortaklar Köyü Toklu Mahallesi’inde bir terör örgütü mensubu 34. Hudut Tugay Komutanlığı unsurlarına, silahsız ve teçhizatsız olarak teslim oldu. Yaşam desteğinin peşindeler İstanbul Haber Servisi Altı Nokta Körler Derneği İstanbul Şubesi üyeleri, ulaşım ve erişilebilirlik konusunda sorunlar yaşadıkları gerekçesiyle eylem yaptı. Şişli’deki dernek binasında bir araya gelen grup, Mecidiyeköy’deki bir alışveriş merkezinin önüne yürüdü. Burada basın açıklamasında engellilerin ihtiyacı olan yaşam desteği niteliğindeki cihazların temin edilmesi istendi ve bir an önce kamuya açık alanların, toplu taşıma araçlarının ve binaların engelsiz, güvenli ve erişilebilir hale getirilmesi talep edildi. Balyoz ve Askeri Casusluk davalarındaki yeniden yargılama talepleri Cezayı bozan bakacak İstanbul Haber Servisi Balyoz ve İstanbul Askeri Casusluk davalarında yeniden yargılama taleplerini, Yargıtay’ın haklarındaki cezaları bozduğu sanıkları yargılayacak olan mahkemeler değerlendirecek. Balyoz davasında İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul Askeri Casusluk davasında ise İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi, yeniden yargılama taleplerini karara bağlayacak. HSYK 1. Dairesi, Balyoz davasında 20 yıl hapis cezası onanan emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın avukatı Hüseyin Ersöz’ün “Özel yetkili mahkemelerin kapatılmasının ardından yeniden yargılama taleplerini hangi mahkemelerin karara bağlayacağı konusundaki yetki sorununu” bulunduğuna ilişkin başvurusunu değerlendirdi. HSYK 1. Dairesi, 27 Mart 2014 tarihinde “Balyoz ve İstanbul Askeri Casusluk davalarında haklarındaki onama kararı uyarınca halen cezaevinde bulunan kişilerin yaptığı yeniden yargılama taleplerini, aynı dosya kapsamında haklarındaki cezalandırma kararı bozulan kişilerin yargılamasını yapacak olan mahkemelerin yapmasına” karar verdi. HSYK 1. Dairesi’nin bu kararına göre Balyoz davasında, yeniden yargılama taleplerini Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından haklarındaki cezaya bozma kararı verilenlerin yargılamasını yapacak olan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi karara bağlayacak. İstanbul Askeri Casusluk Davası’nda ise yeniden yargılama taleplerini, cezalandırma kararı Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından bozulan kısmına bakacak olan İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi karara bağlayacak. Anneleri bir araya getirdiler İstanbul Haber Servisi Türk Kızılayı, Yıldız Teknik Üniversitesi ve Engelsiz Yaşam Vakfı tarafından düzenlenen 3. Geleneksel Anneler Günü Etkinliği’nde şehit anneleri, huzurevinde kalan anneler ve down sendromlu çocukların anneleri, İstanbul’da bir araya geldi. Kızılay Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, üniversitenin Davutpaşa yerleşkesinde gerçekleştirilen etkinlikte, anneliğin, şefkatin sembolü olan kutsal bir kavram olduğunu söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle