05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 NİSAN 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA 13 Naçiz Bir Seçim Tahlili Dediler: Ondan dahi korkumuz yoktur, kâtipleri razı etmişiz. Gördüm ki sualime cevaptan başka nesne vermezler. Ve bu berat ile hacetim kılmağın reva görmezler. Çaresiz mücadeleyi terk ettim. Ve mey’us ü mahrum guşei uzletime (kederli ve yoksun yalnızlık köşeme) çekildim.” HHH Fuzuli, bu satırları 480 yıl önce yazmış. İşleri zora koşan ve rüşvetsiz iş yapmayan bürokrasinin kökü beş asır gerilere gidiyor. Halkımızın iktidara ait tapelerin sergilendiği manzaradan... Sıfırlamakla bitmeyen dolar balyalarından... Ayakabı kutularındançikolata tabaklarından taşan paralardan etkilenmeyişi bundan. Bugün 25 Nisan. Rüşvetyolsuzluk temalı seçimde muhalefetin aldığı yenilginin 1. ayı neredeyse doldu... Halkımız, bunca hırsızlıktan yolsuzluk, rüşvet iddiasından neden rahatsız olmadı diye şaşırıyoruz ya... ‘AK’ Rüşvetin Kara Tarihi Her ulusun ölümsüz sanatçısı kendine. İngilizler Shakespeare’in 450. doğum yılını kutluyorlar. Bu yıl, bizim Fuzuli’nin de 520. doğum yılı. Ama bizde onu anan yok. Belki de gerek yok da ondan. Çünkü aradan beş yüz yıl geçtiği halde o hâlâ yaşıyor. Hâlâ hayatımızda ve dilimizde! Bağdat’ın fethi dolayısıyla Kanuni’ye yazdığı “methiyename” için kendisine 9 akçelik maaş ödülü bağlanmıştı. Elinde maaş beratı, maliye dairesine gitti. Kılık kıyafeti ve kırçıl sakalıyla memurların ilgisine layık olamadı... Maaşını bağlatamadı. O da oturdu, her satırı hâlâ geçerli ünlü “Şikâyetname”sini yazdı. “Selam verdim. Rüşvet değil diye almadılar. Hüküm gösterdim, faydasızdır diye iltifat etmediler. Gerçi görünürde itaat eder gibi davrandılar. Ama bütün sorduklarıma hal diliyle karşılık verdiler. Dedim: Ey arkadaşlar, bu ne yanlış iştir, bu ne yüz asıklığıdır? Dediler: Bizim âdetimiz böyledir. Dedim: Benim riayetimi gerekli görmüşler ve bana tekaüt beratı (emeklilik belgesi) vermişler ki ondan her zaman pay alam ve padişaha gönül rahatlığı ile dua kılam. Dediler: Ey zavallı! Sana zulüm etmişler ve gidip gelme sermayesi vermişler ki, daima faydasız mücadele edesin ve uğursuz yüzler görüp sert sözler işitesin. Dedim: Beratımın gereği niçin yerine gelmez? Dediler: Zevaittir (karşılıksız), husulü mümkün olmaz. Dedim: Böyle evkaf zevaitsiz olur mu? Dediler: Asitanenin (İstanbul) masraflarından artarsa bizden kalır mı? Dedim: Vakıf malın dilediği gibi kullanmak vebaldir. Dediler: Akçamız ile satın almışız, bize helaldir. Dedim: Hesaba alsalar bu tuttuğunuz yolun fesadı bulunur. Dediler: Bu hesap, kıyamette sorulur. Dedim: Dünyada dahi hesap olur, haberin işitmişiz. Balyoz’da Askeri Bilirkişi Skandalı Öncelikle geçmişte kendilerini HSYK’ye şikâyet ettiğimiz ancak bir sonuç da alamadığımız Balyoz davasının soruşturma savcılarından özür dilemek istiyorum. Hatırlanacağı üzere davanın soruşturma aşamasında davaya konu dijitallerin içinde yer aldığı CD’ler bir bavul içinde kendilerine teslim edildiğinde Sn. savcı B.B. bu CD’leri incelemesi için TÜBİTAK’ta görevli H.B.’ye teslim etmişti. Ancak ortada “ufak bir hukuki sorun” var idi. Sn. TÜBİTAK görevlisi H.B. resmen görevlendirilmemişti. Şimdi Balyoz davasının nasıl ahbap çavuş ilişkileri çerçevesinde tüm hukuki usullere aykırı olarak büyük bir aymazlık ve fütursuzlukla yürütüldüğüne dair yeni bir gerçek ile yüzleşmeye hazır mısınız? Sıkı durun ve Balyoz davasında askeri bilirkişi olarak görev yapan Ahmet Erdoğan’ın yine CMK hükümlerine aykırı olarak hiçbir resmi görevlendirme olmaksızın bilirkişilik yapmış olabileceği gerçeği ile yüzleşin. Hafızalarımızı tazeleyelim. Halen Askeri Yargıtay’da yargılaması süren dönemin askeri savcısı Bülent Münger 1 Şubat 2010 tarihinde 1. Ordu K.’lığından iki bilirkişi görevlendirilmesini (askeri ve teknik) talep ediyor. 2 Şubat 2010 tarihinde Ahmet Erdoğan isimli bir binbaşı askeri savcılığa geliyor ve kendisinin askeri bilirkişi olarak görev yapacağını belirtiyor. Resmi görevlendirme var mı? 1. Ordu K.’lığında yürütülen dava dosyasında mevcut değil. 3. Kolordu Kurmay Başkanı Tümg. İlyas Bozkurt imzalı 7 Nisan 2014 tarihli yazıda bu tür bir görevlendirme yazısının kolorduda bulunmadığının belirtilmesi ve 1. Ordu K.’lığına sorulmasının tavsiye edilmesi dikkat çekiyor. Yüzlerce subayın hayatını etkileyen bu önemli davada kimin eli kimin cebinde belli değil. Şimdi olması gerekene bakalım. Balyoz davasında teknik bilirkişi görevlendirmesi için 4 Şubat 2010 tarihinde 1. Ordu K.’lığı Askeri Savcılığı tarafından Jandarma Genel Komutanlığı’na mesaj çekilerek bilirkişi talebinde bulunuluyor. Jandarma Genel Komutanlığı ise 8 Şubat 2010 tarihinde Yüzbaşı Hakan Erdoğan’ın teknik bilirkişi olarak görevlendirildiğini askeri savcılığa bildiriyor. İşte her şey CMK’de olduğu gibi usulüne uygun. Ancak ne hazindir ki usulüne uygun hazırlanmış savunmanın lehine olan bu teknik bilirkişi raporu, Ahmet Erdoğan tarafından hazırlanan gerçeğe aykırı rapor ile birlikte Beşiktaş’taki özel yetkili savcılığa gidiyor ama yine garip bir şekilde kayboluyor ve 18 ay sonra yargılananlar tarafından ortaya çıkartılabiliyor. 10 Ocak 2014 tarihinde Askeri Yargıtay’da Bülent Münger’in yargılandığı davanın duruşmasında bir başka iddia daha gündeme geldi. Bir müdahil, Balyoz davasında soruşturma safhasında tutuklanıp tahliye edildikten sonra (18 Haziran 2010 tarihinden sonra) dönemin 1. Ordu Komutanı Hasan Iğsız ile görüştüğünü ifade ederek Ahmet Erdoğan’ı kimin bilirkişi olarak görevlendirdiğini kendisine sormuştur. Sn. Iğsız cevap olarak “Askeri Savcı Bülent Münger’in kendisine geldiğini, seminer, askeri tatbikat gibi terimleri anlamadığını, bu terimleri kendisine anlatacak ve açıklayacak bir personel görevlendirilmesini ve mümkünse bunun ordu karargâhı dışından olmasını istediğini” belirtmiştir. Askeri savcı bilmediğini ordu komutanına belirttiği plan semineri konusunda bilirkişiyi sınav yapmakta sakınca görmezken kendisinin resmi olarak görevlendirilip görevlendirilmediğini araştırma gereği dahi duymuyor. Fazla söze gerek var mı? Asrın iftirasına giden taşların nasıl döşendiği açık değil mi? Peki şimdi ne yapacağız? 9 Mayıs 2014 tarihinde Bülent Münger’in yargılanmasına Askeri Yargıtay’da devam edilecek. Mahkeme heyetinden dönemin 1. Ordu Komutanı Hasan Iğsız ile 3. Kolordu Komutanı (şu an Kara Kuvvetleri Komutanı) Org. Hulusi Akar’ın kurmay başkanları ile birlikte tanık olarak dinlenilmesini talep edeceğiz. Eğer 9 Mayıs 2014 tarihindeki duruşmaya katılırsa sanığa da bazı sorularımız mutlaka olacaktır. Adalet gerçekten bir gün herkese lazım olacak. Özgür ve adil bir gelecek dileğiyle. Koç Holding ailesinin kıdemli üyelerinden elinde kalem, sağlık ve esenlik içinde Can Kıraç 87 yaşına basıyor. 22 yıl önce emekli olup köşesine çekilirken “Hayatın Yeni Sahiline Geçiş” başlığı altında 1992 yılı başında şöyle demişti: “İnsanlarla ilişki kurmak bana hep heyecan ve keyif vermiştir. İnsanları anlamaya, onların düşünce dünyalarına ulaşabilmeye daima özlem duymuşumdur. Hayatımın bundan sonraki bölümünde; yazarak, konuşarak, insan olmanın zevkini yaşıyorum, özgürlüğün coşkusu ile kucaklaşıyorum. Bu duygularla ‘Hayatın Yeni Sahilinden’ sizlere sevgilerimi sunuyorum”. Yeni sahil, Can Kıraç gibiler için “yan gelip yatma yeri değildir!” Ömür biter yazı sürer... Yeni sahil yeni ufuklara açılmak demektir. Maliyet, kâr, zarar, ihracat, ithalat rakamlarıyla geçen uzun ve hareketli mesleki bir yaşamdan sonra bu kez sözcükler âlemine yöneldi. Görsellikle desteklediği zihinsel, düşsel ve düşünsel birçok ürün ortaya koydu. “Anılarımla Patronum VEHBİ KOÇ, Anılar Olaylar, Kolajlı Taşlamalar” adlı kitaplar özellikle iş ve basın dünyasında çok ilgi uyandırdı. Kıraç, ayrıca sanal âlemin de hakkını verdi: www.cankirac.com adresli sitesinde hayatla, sanatla, çevremizde olup bitenlerle ilgili 400’e yakın yazı yazdı. Ayrıca adı biraz netameli olsa da “fotomontaj”a yöneldi. 700’ün üzerinde mizahla yüklü görüntü yarattı. “Yani?” diyenlere yanıtı: “87 yaşımın coşkusu ile ve Âşık Veysel’in seslenişini hatırlatarak şöyle tamamlamak istiyorum; Gün ikindi akşam olur/ Gör ki başa neler gelir Can Bey gider adı kalır/ Dostlar beni hatırlasın!” HHH Can Bey’e sağlıkafiyet içinde güzel ve nice yaşlar... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ‘Adaletsiz Ülke ve Mezbaha’ Çağrısız konuklarımız olan “virüs”lerin neler yaptıklarını bilmeyenimiz yok; beni de alaşağı edip yatağa bağladılar; ama yine şimdilik de olsa onlar yenildi; dimdik ayaktayım. Bir süredir, araya hastalık girince daha da uzayan bir süredir “Cumhuriyet”e uğrayamadım; gelen mektuplar, çağrılar, kitaplar iyice birikmiş; sağ olsun yönetim hepsini toplayıp adresime gönderdi. Kitaplar, kitaplar... Çocuklar gibi sevindim; “hemen oku beni” diyen bir görünümleri, duruşları var; imzalanarak gönderilen kitapların yazarlarına binlerce teşekkürler. Çoğunluk, “TSK”yi çökertmeye çalışanlarla “işbirliği” içinde olan bir “yargı”nın kararıyla tutuklu komutanlarımızın kitaplarında. Bu kitaplar “hücre”lerde yazılırken, sayfa sayfa üretilirken, komutanların eşlerinin de adım adım onlarla birlikte olduklarına yakından tanık oldum; işte bu eşlerden biri de “Gamze Köylü”. Eşi “Kd. Kur. Alb. Cengiz Köylü” son kitabı “Ergenekon’dan Balyoz’a Asrın İftirası”nı yazarken, Gamze Hanım’la “Sessiz Çığlık”ta her buluştuğumuzda kitabı konuşuyorduk, sonunda bitti. Böylece sözde “Ergenekon ve Balyoz Davaları”yla ilgili bütünüyle “BELGE” değerinde bir yapıt daha kazandık; dolaysiyle de “YARGI”nın nasıl bir duruma düşürüldüğü, “Alb. Köylü”nün yadsınamaz “tanık”lığıyla da tarihte yerini aldı. Komutanlarımızın bu kitaplarını, özellikle duruşmalarda olup bitenleri anlatan bölümleri okurken o günleri, o saatleri insan yeniden yaşıyor; çünkü yüzlerce duruşmada “Simgesel Eylem Grubu” olarak hep ordaydık; “yargıç”ların, “savcı”ların dayanılmaz bir “maskaralık” olan tutumları, neredeyse horul horul uyumaları, kimi tahrik edici konuşmaları karşısında haykırdık, direndik; kim bilir kaç kez mahkeme salonundan dışarı atıldık... En etkili, hiçbir zaman unutulmayacak yargılama sahnelerinden biridir sözde “Balyoz Davası”nın “11 Şubat 2011” tarihli duruşması. “İddianame”nin okunması iki hafta sürmüş, o gün tamamlanmıştı; başkan yargıç birdenbire, duruşma savcısı “Savaş Kırbaş”a dönerek “mütalaa”sını sordu; yanıt olarak “savcı Kırbaş”, duruşmada bulunanların derhal “tutuklanma”sını, bulunmayanlar için de “yakalama emri” çıkarılmasını istedi. O “an”dan sonra ne oldu, ne bitti insan pek anımsayamıyor; ama çok kısa bir süre sonra, “TSK” nin “general” inden, “amiral”inden “teğmen”ine dek “163” komutanı dimdik ayakta, yalnızca salonu değil, tüm binayı titreten gür bir sesle “Harbiye Marşı”nı söylemeye başladılar; çevreleri iki sıra jandarma erleriyle sarılı olarak... Şu “maskaralık”a bakın, içlerinde kendilerine daha tebligat ulaşmadan gelip teslim olan komutanlar vardı... Bu yaşatılanlar “yargı” için bir “yüz karası” değil de nedir? Bu durum karşısında utancımızdan başımızı nereye sokup saklayacağımızı hiç bilememiştik; ama az sonra biz de onlara katıldık... Bu “11 Şubat” günü, hemen hemen komutanların tüm kitaplarında yer alır; şimdi bir kez de “Kd. Kur. Alb. Cengiz Köylü”nün kitabından okuyalım derim. “Em. Tümamiral Soner Polat”ın “Yeniden Kazanmak” adlı kitabından söz etmeden önce, savunmasına değinmek isterim; yanılmıyorsam “2011” sonbaharında yaptığı savunmasına, “İnsanları İncitenler” adlı yazımdan aldığı bir bölümle başlamıştı; o gün de basın bölümünde harıl harıl not tutarken birden adımın geçmesiyle başımı kaldırıp kendisini görmeye çalıştım; önlerdeydi göremedim, ama ekrandan izledim; kuşkusuz şaşırmıştım... “Dz. Kuv. K’nin Lojistik Başkanı Tüma. Sonar Polat’ın imzasız bir “ihbar” mektubuyla üstelik akrabalarıyla birlikte “PKK” sempatizanı olduğu iddia ediliyordu; açıkça “PKK” mensubu olduğu, “PKK” ye yardım ve yataklık yaptığından söz ediliyordu; asılsız, alçakça ve belli ki belirli bir “amaç”la yapılan bu suçlamalar, kuşkusuz “Genelkurmay”ca, on saniyede sıfırlanacak bu iddialar dolaysiyle “18 yıl”a mahkum edilmişti. (s. 23) Bu davanın “rezil”liğini (“maskaralık” yerine kullandım) “Yeniden Kazanmak”tan alıntılayalım, şöyle diyor Tümamiral Polat: “Mahkeme salonunda bulunmama rağmen, hakkımda ‘tutuklama’ değil, ‘yakalama’ kararı çıkarılmıştı. Kendimden gurur duydum. Çünkü hâkimlerin gözleri önünde’ olmama rağmen, mahkemede bulunup hakkında yakalama kararı çıkarılan ilk sanıklar arasında yer alarak tarihe geçtim..” (s. 129) “Yeniden Kazanmak”ta yer alan “Âşık Kuseyri”nin dörtlüğündeki şu dize; “Aslanı yenemez bir uyuz tazı!” (s. 233) kimi sorulara dört dörtlük bir yanıt... Başlık, “J. Kur. Alb. Mustafa Önsel”in kitabı “Silivri’de Firavun Töreni”nden alınma; tam olarak şöyle: “Adaletsiz bir ülke, mezhabadan başka bir şey değildir.” (s. 33) Bu “Firavun Töreni”nden gelecek yazıda söz etmek üzere... UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] Dr. Yasin Türker Hasdal/İstanbul (Balyoz davası hükümlüsü) BULMACA SEDAT YAŞAYAN T.C. ANTALYA 2. İCRA DAİRESİ TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2012/6483 ESAS Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri : Antalya İl, Muratpaşa İlçe, 7284 Ada No, 12 Parsel No, DEMİRCİKARA Mahallesi 1 No’lu bağımsız bölümdür. Adresi: Taşınmaz mahallen, Çağlayan Mahallesi, Barınaklar Bulvarı 2030. Sokak No:6 adresindeki Yenigün Sitesi B Blok apartmanının olduğu yerdedir. 12 No’lu parsel üzerinde betonarme karkas yapı tarzında zemin+6 normal kat olarak inşa edilmiş Yenigün Sitesi B Blok apartmanının zemin katında (giriş katında) güneybatı cepheli, depolu bir dükkândır. (Dükkân+ortak alan ) 28 m2 +10 m2=38 m2 alana sahiptir. Ayraca bodrum katta 27 m2’lik depo kısmı vardır. Depoya iniş merdiveninin kapatılmış olduğu görüldü. Dükkân içerisinde WC ve lavabosu vardır. Dükkân tabanı seramik kaplıdır. Dükkân cepheleri demir doğrama olup, cephesi flatel ayna ve camlıdır. Elektrik ve su tesisatı vardır. Dükkân depo olarak kullanılmaktadır. Yüzölçümü : 2.353 m2 Arsa Payı: 50/4706 İmar Durumu : Dosya içerisinde bulunan Antalya ili, Muratpaşa İlçe Belediye Başkanlığı’nın Plan ve Proje Müdürlüğü’nün 08.10.2008 tarih ve 2781 sayılı cevabı yazısının ekinde gönderilen imar çapına göre Antalya İli, Muratpaşa ilçesi, Demircikara Mahallesi, 7284 ada, 12 No’lu parsel ayrık nizam E= 0.80 emsalli, kat adedi serbest, (T.İ.A.’nı geçmemek kaydıyla) saçak seviyesi kat adedine göre belirlenecektir. T.İ.A.= 1882.40 m2’dir. Yoldan çekme mesafesi 5 mt’dir. Kıymeti : 100.000,00 TL KDV Oranı : %18 Kaydındaki Şerhler : Kaydındaki gibidir. 1. Satış Günü : 06/06/2014 günü 14:00 14:10 arası 2. Satış Günü : 01/07/2014 günü 14:00 14:10 arası Satış Yeri: ANTALYA 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ ÖNÜNDE Satış şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2012/6483 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 10/04/2014 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın:26004) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Antil 1 Adaları’na öz 2 gü bir dans ve müzik. 2/ Şık, 3 lüks ve göste 4 rişli giyim tar 5 zı... Tarih önce6 sine dayanan efsane. 3/ Pence 7 re ya da kapının 8 üst yanında bu 9 lunan ve havanın değiştirilmesine 1 2 3 4 5 6 7 8 9 yarayan, açılır kapa 1 Ç A R P A N A K nır bölüm. 4/ Yaban 2 A Y A L A N E T cı... Taş ya da maden 3 R A L L İ A S İ çıkarılan yer. 5/ Sa 4 P L İ P A R İ hip... Afrika’da ya5 A L İ P A Ş A P şayan, zarif görünüA Ş T O L mü ve güçlü sıçrayı 6 N A L A şıyla tanınan bir anti 7 A N A R A T O L U T lop. 6/ Tahılın tanesi 8 K E S İ ni yabancı nesneler 9 T İ P L A T O den ayırmaya yarayan döner kalburlu araç... Hayvanlara vurulan damga. 7/ Bir nota... Söz, lakırdı. 8/ Sıcak denizlerde yaşayan çok yırtıcı bir balık. 9/ Deriyle kaplı bir çeşit Eskimo kayığı... Bir tür taze ve tuzsuz beyaz peynir. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Halk arasında fıtığa verilen ad... Bir gösterme sıfatı. 2/ Kalın ve kaba bir kumaş... Sucuğa benzer bir yiyecek. 3/ Bir öğretim kurumu... Gürcistan’ın para birimi. 4/ Karşılık beklenilmeden yapılan yardım... Eski Mısır’da güneş tanrısı. 5/ Yenilginin kabul edildiğini anlatmakta kullanılan sözcük... Manda yavrusu. 6/ “Hava gibi gebe” (Nâzım Hikmet). 7/ Asma kütüğü... “Arap yasemini” de denilen, güzel kokulu bir çiçek. 8/ Suyu, işleme ve dağıtım tesislerine iletme... Bir nota. 9/ Köpek... Kırk dört okkalık eski bir ağırlık birimi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle