04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 NİSAN 2014 PERŞEMBE 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK egemenliği ele geçireceği ve uygulamaya hazırlandığı gün diye anılacak gelecekte bir gün. Kendini öyle bir konumda ve yetkilerle donanmış görüyor ki, getirmek istediği başkanlık sistemi ne ABD’deki ne de Fransa’daki başkanlığa benziyor. ABD Başkanı hiçbir zaman kendisini Temsilciler Meclisi’nin ve Senato’nun üzerinde görmedi. Üzerinde durduğu sağlık konusundaki, üstelik toplumsal değeri olan bir yasayı meclislerden geçirmek için kırk türlü takla attı. Uzun lafını kısası bizimki, başkan, diktatör olmaya adeta bağımlı bir başbakan olarak Çankaya’dan milletin tepesine binmek ve halk için, halk yararına diye uygulamaya koyacağı, kafasına göre önlemleri şak diye uygulamaya geçirmek sevdasında. Ne yaptıysa doğru, ne düşündüyse gerçek olduğunu varsayan bu kafaya göre Millet Meclisi, önerilerini aynen kabul ederek yürürlüğe koymakla görevli. Atayacağı başbakan ise var ile yokluğu her daim tartılaşılacak bir konu ama... ...Gül, RTE’nin giderek her gün nasıl bir cumhurbaşkanı olacağını sıralayan koşullarını dikkate alarak, “ben yokum” dedi. HHH RTE öyle rahatladı, öyle rahatladı ki... Artık istediğı kıvamda başbakan olacaklar ya kendiliğinden piyasaya adlarını sürüyorlar... ...Ya da yalaka çevre RTE’nin sözünden çıkmayacağı hesabı yapılan kişilerin listelerini piyasaya vermeye başladı. RTE de zaten Gül’le yapacağı konuşmanın bu kıvama girmesini bekliyordu. Sanki piyasada dolaşan adlarla hiç ilgilenmiyormuş gibi, ağırbaşlı kişilere özgü bir tavır takınıyor. Bence meclisler, yapma diktatörün emrinde herhangi bir toplumsal örgüt haline dönüşecek! Bu memleket dört bir baştan RTE’nin emrine amade duruma geldikten sonra... ...bu kez RTE’den kurtulma savaşı başlatılabilirse... Namık Kemal’in “yok mu kurtaracak bu memleketin bahtı kara maderini” söylemi… ...var imiş kurtaracak bahtı kara maderini diye Kurtuluş Savaşı’nı başlatırken halka seslenen bir Mustafa Kemal ara ki bulasın! HHH Basında aradım dün, ama RTE’nin 23 Nisan’dan çıkarak egemenliğin millette olduğunu, asıl amaçları açığa çıktıktan sonra yineleyecek bir mesajını bulamadım. Neye yarar ki diye düşünebildi belki de. Öyle ya; egemenliği temsil eden vekiller seçilip gelse de onlar adına tek başına Çankaya’dan ben yöneteceğim zaten, ne gerek var böyle söylemleri tekrarlamaya diye düşünüyor da olabilir. Ya ne yazsın mesajında? Örneğin sayın halkımız yakın gelecekte egemenliğinizi ben temsil etmeye hazrlanıyorum mu desin yani? Diktatör Atatürk var ya; RTE’nin kurduğu laik cumhuriyet nedeniyle düşman kesildiği çağdaş Türkiye’yi kuran ve devrimleriyle iç dış hasımlarının bile alkışladığı Atatürk, şöyle demiş: “Hükümetlerin icraatı kötü olup millet onu düşürmezse bütün kusur ve kabahate katılmış demekitir. Böyle bir millet de baskı altına alınmaya müstahak olur!” HHH Zaman o halkı değiştirdi. Bugün rüşvet aldıklarını açığa vuran kimi telefon kayıtlarına, evlerdeki tıklım tıklım parayla dolu kasalara, para sayma makinelerine, milyarlarca dolarla Avro’nun bulunmasına karşın sorumlu görünenleri himaye eden Başbakan’ı 30 Mart’ta halkımızın yüzde 4345’i onayladı. Yani, hükümet üyelerinin rüşvet ve yolsuzluk yapmasını sakıncalı bulmadı! İşin eğlenceli tarafı, rüşvet alan oğullarla bakanların yaptığını belgeleyen artık rüşvetin dik âlâsı kanıtları, Başbakan montaj, düzmece diye günlerce savundu... Halkımız da, yahu bak şu işe, montaj ses kayıtlarıyla bakanlarımızı, hükümetimizi suçlu gösteriyor edepsizler diye birden yargı değişimine uğradı ve... ...hükümetin kötü icraatına ulusal iradenin yüzde 43’ü ortak oluverdi... Bir anlamda Başbakan’la yağmurlu havalarda yürüyenler de artık herkesin bildiği rüşvet yollarında Başbakan’la hep birlikte yürümeye devam, dedi. HHH Zaten öyle zırt pırt dediği insanların meydanlara, sokaklara çıkarak kullandığı ifade özgürlüğüne kelepçe vurmaya hazırlandığını, yine millete bağlayarak şöyle açıklıyor: “...Bu aziz millet artık sokaklarda polisle göstericilerin çatışmasını görmek istemiyor!..” 1915 taziyesi u Başbakan Erdoğan, 1915 olaylarına ilişkin Başbakanlık Basın Merkezi’nin internet sitesinde yayımlanan mesajında, 1. Dünya Savaşı sırasında “tehcir gibi gayri insani sonuçlar doğuran hadiseler yaşandı” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, soykırım iddialarıyla anılan 1915 olaylarının yıldönümü olan 24 Nisan’dan bir gün önce yayımladığı taziye mesajıyla bir ilke imza attı. 1. Dünya Savaşı sırasında “tehcir gibi gayri insani sonuçlar doğuran hadiselerin yaşandığını” onaylayan Erdoğan, “Ermenilerin de o dönemde yaşadıkları acıların hatıralarını anmalarını anlamak ve paylaşmak bir insanlık vazifesidir” dedi. Başbakan Erdoğan’ın 1915 olaylarına ilişkin mesajı Başbakanlık Basın Merkezi’nin internet sitesinde yayımlandı. Mesaj, Dışişleri Bakanlığı’nın koordinasyonuyla Ermenice dahil 9 farklı dilde yayımlandı. Böylece ilk kez bir başbakan, 24 Nisan öncesinde taziye mesajı açıklaması yapmış oldu. Başbakan Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin hukukun evrensel değerleriyle uyumlu her düşünceye olgunlukla yaklaşmaya devam edeceğini fakat 1915 olaylarının Türkiye karşıtlığı için bir bahane olarak kullanılması ve siyasi çatışma konusu haline getirilmesinin de kabul edilemez olduğunu vurguladı. Erdoğan ilk kez Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili bir mesaj yayımladı GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Ateş düştüğü yeri yakıyor’ Başbakan Erdoğan, mesajında şunları kaydetti: “Tabiatıyla ne bir acılar hiyerarşisi kurulması ne de acıların birbiriyle mukayese edilmesi ve yarıştırılması acının öznesi için bir anlam ifade eder. Atalarımızın dediği gibi ‘Ateş düştüğü yeri yakar’. Ermenilerin de o dönemde yaşadıkları acıların hatıralarını anmalarını anlamak ve paylaşmak bir insanlık vazifesidir. 1915 olaylarına ilişkin farklı görüş ve düşüncelerin serbestçe ifade edilmesi; çoğulcu bir bakış açısının, demokrasi kültürünün ve çağdaşlığın gereğidir. ” Tehcir insanlar için yıkımdır Erdoğan, mesajında şu ifadeleri kullandı: “I. Dünya Savaşı esnasında, tehcir gibi gayri insani sonuçlar doğuran hadiselerin yaşanmış olması, Türkler ile Ermeniler arasında duygudaşlık kurulmasına ve karşılıklı insani tutum ve davranışlar sergilenmesine engel olmamalıdır. Bu anlayışla biz Türkiye Cumhuriyeti olarak 1915 olaylarının bilimsel bir şekilde incelenmesi için ortak tarih komisyonu kurulması çağrısında bulunduk. Bu çağrı geçerliliğini korumaktadır. Türk, Ermeni ve uluslararası ta Anmalar normalormal Erdoğan, mesajıyla ilgili olarak “Osmanlı vatandaşlarının içerisinde 1. Dünya Savaşı’nda ölenlerin hepsine rahmet diliyoruz ve kendileriyle ilgili yaptıkları anma törenleri, bunların makul olmasından daha normal ne olabilir” diye konuştu. Erdoğan, “Etnik ve dini kökeni ne olursa olsun bir arada yaşamış insanlar bir gelecek inşa edebilir” dedi. rihçilerin yapacağı çalışma, tarihin doğru anlaşılmasında önemli bir rol oynayacaktır. Bu çerçe vede arşivlerimizi araştırmacıların kullanımına açtık.” Başbakan Erdoğan, mesajını şu ifadelerle bitirdi: “20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz. Aynı dönemde benzer koşullarda yaşamını yitiren, etnik ve dini kökeni ne olursa olsun tüm Osmanlı vatandaşlarını da rahmetle ve saygıyla anıyoruz.” Eski diplomatlar, Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarını değerlendirdi Değişen bir şey yok DUYGU GÜVENÇ ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Ermenilerin soykırım iddialarının 99. yıldönümüne denk gelen açıklaması “zamanlama” ve “içeriği” açısından tartışma yarattı. Eski TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan, insanlık suçu işlendiğinin ilk defa en üst seviyede tanındığını savunurken emekli büyükelçiler Ömer Lüthem ile Pulat Tacar ise Türkiye’nin tezlerinden bir sapma olmadığını savundular. Açıklamaya getirilen yorumlar şöyle: Eski TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan: 24 Nisan’da ya güdüyor. Başbakan adeta İstanbul Emniyet Müdürü olmuş, nerelerin halka güvenli, nerelerin güvensiz olduğunu, kimin nerede bayram kutlaması gerektiğini tek tek belirliyor, kurallara uymayanların başına ne geleceğini de yine bizzat kendisi ilan ediyor. Yaptığı konuşmalara fazla tepki gelmezse, dozunu yükseltiyor. 1 Mayıs kutlamalarının içinde yer alacak kesimlerin açıklamalarına da kendisi karşılık veriyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giderken bugüne dek uyguladığı yöntemleri daha ileri boyutlara taşıyarak toplumsal parçalanmayı siyasi rantın ana rotası haline getiriyor. Bu parçalanmayla birlikte çekirdek tabanını kendi etrafında tutmaya devam edecek, muhalefeti de kendi yarattığı gerilimin parçası yapıp olabildiğince marjinalleştirecek. Sonra halka dönüp şöyle diyecek: “Bakın bu muhalefet var ya bu muhalefet, halktan kopuktur... İşi gücü gerilim üretmek, fitne çıkarmak, istikrarı bozmaktır... Hamdolsun halkımız bu oyunları oyunu bize vererek bozdu, bozmaya devam edecek...” HHH AKP’nin oyun dediği bu oyunu bozmak gerekiyor. Bunun başlıca yolu; oyunu gören herkesin oyuna gelmemesi, önceliği yığınsallığa vererek toplumun olabildiğince geniş kesimlerini bir araya getirebilmesidir. İktidara verilecek en büyük ders budur. Yakın geçmişte toplumsal muhalefetin yükseldiği dönemlerde iktidarın gücü azaldı, halk gerçekleri daha iyi görmeye, hükümete bakışını daha gerçekçi bir zeminde yapmaya başladı. Bunu dikkate alan hükümet, barış içinde süren bu eylemlerin gerilimli hale gelmesini sağladı; medyasıyla, onları istikrar düşmanları ilan etti. Biraz daha ileri gidip darbeci yaptı. Sonra da üste çıktı, “bir darbe girişimini daha atlattık” deyip, gücünü de artırdığını ilan etti! 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararıyla da elde edilmiş bir haktır. Bütün mesele, bu hakkı, haklılığa en ufak bir gölge düşürmeden kullanmaktır. HHH Mayıs ayı sonunda Gezi Direnişi’nin de birinci yılı yaşanacak. Hükümet 1 Mayıs’ta istediği hedefe ulaşırsa bunu elbette devam ettirmek isteyecek ve önümüzdeki yaza yayacaktır. Gezi, Türkiye’nin toplumsal muhalefet deneyiminin çok önemli bir parçasıdır. Temeli barışçıl olan, toplumun olabildiğince geniş kesimlerini kucaklayan Gezi sürecinin devamında yaşananlar, yukarıda aktarmak istediklerimizin fotoğrafıdır. 1 Mayıs’la birlikte Gezi deneyiminden elde nelerin kaldığını da göreceğiz. İktidar kendi hesabına alacağını almış, planını yapmış görünüyor. Toplumun iç barış isteyen, demokrasi isteyen, özgürlüklerin genişletilmesini isteyen kesimleri ne yapacak? Bir kişinin kendi hedeflerini her şeyin önüne koyup toplumla istediği gibi oynamasına izin vermemek için tüm toplumun ortak bir ses çıkarabilmesi, ortak sesi bozan provokasyonları etkisiz hale getirebilmesi gerekli. 1 Mayıs ve devamı, önümüzdeki 10 yılın kapısıdır. Diktatörlüğün en iyi tariflerinden biri şudur: Diktatörlük, bir kişinin milyonlarca insana hükmetmesi değildir, milyonlarca insanın bir kişinin hükmetmesine izin vermesidir! Vicdan ve adalet meselesi 4 Nisan kapsamında Ermeni diyasporası temsilcileri, Avrupa Irkçılık Karşıtı Taban Örgütleri Hareketi (EGAM), Ermeni Hayırseverleri Genel Birliği (AGBU) ve ırkçılık karşıtı demokratik sivil toplum örgütü temsilcilerinden oluşan heyet, dün basın toplantısı düzenledi. EGAM üyesi Benjamin Abtan, “Soykırım insanlık suçudur. Soykırım inkârı ile savaşmak aynı zamanda demokrasi için savaşmaktır” dedi. AGBU Başkanı Nicolas Tavitian ise Türk devletinin soykırımı unutturmak istediğini kaydederek “Kültürümüzü yaşatmakta ve camiamızı toparlamakla zorlanıyoruz” dedi. Emekli Büyükelçi Pulat Tacar: Bu 100’ncü yılda gelecek pılsaydı, soykırımı kabullenmek olacaktı. Dünyada 24 Nisan’da yapılacak açıklamalara yönelik bir ön mesajdır bu. Umarım Türkiye’de milli mücadelenin ulusal egemenlik temelinde başlattığı günün seçilmesinde bir rövanş duygusu yoktur. Tehciri “gayri insani” nitelemek, soykırım demekten vazgeçip insanlık suçu olarak nitelemek, Türkiye’yi “boyun eğdirelim” yaklaşımına çanak tutar. Bunu bir “insanlık suçu” olarak kabul edince zaten onların ilk hedefi yani tanınma gerçekleşmiş oldu. bir dalganın yumuşatılmasını sağlar ama dalgayı önlemez. Bu bir propaganda savaşıdır, halkla ilişkiler sürecidir. Türkiye de bu savaşta bir hamle yapıyor. Siyasal ve ahlaksal tanımlama, hukuksal tanımlamanın önüne geçemez. Bununla insanlık suçunu kabullenmiş oluyorsunuz ama bunun sonuçları yoktur. Bu Zürih’teki görüşmelerle birlikte atılan, uzlaşma çerçevesinde bir adımdır. n DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Abalı köyünde yapımı devam eden kalekola karşı başlatılan eylem sürüyor. Kurulan çadırın etrafından ateş yakan yöre halkı, gece boyunca halaylar çekti. Çadırın alt tarafından ateş yakılarak PKK yazısı oluşturuldu. Silvan, Hani ve Kocaköy ilçesinden gelerek nöbet eylemlemine destek verenler, nöbeti dün Bağlar ve Bismil ilçelerinden gelenlere devretti. Kalekol nöbeti sürüyor Barzani: Süreci destekliyorum ‘Tarihten husumet çıkarıyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP lideri Devlet Bahçeli, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 1915 Ermeni soykırımı iddiasıyla ilgili çıkışına sert tepki gösterdi. Erdoğan’ın, soykırım şebekesinin geçim ve umut kapısı haline terfi ettiğini savunan Bahçeli, Erdoğan’ı “tarihten husumet çıkaran başbakan” olarak da nitelendirdi. Bahçeli, “Tehcir kararının, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı görevini yürüten bir zat tarafından gayri insani bulunması kesinlikle gayri milliliktir. Sırf Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde, değişik çıkar ve güç lobilerinin desteğini alabilmek için, sözde Ermeni soykırım uydurmasını tanıma ve özür dileme sınırına gelmiştir” dedi. sunda, “O günler çok acı ve zor günlerdi. O günleri esefle ve acıyla karşılıyoruz. (Erdoğan’ın) Kişisel hakkıdır” ifadesini kullandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu da CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısına girişinde gazetecilere, “Gocunmamak lazım. Niçin bu kadar geç kalındıktan sonra 2014 yılını seçiyor. Biraz sorgulamak lazım” değerlendirmesinde bulundu. n DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır’dan giden gazetecileri Kürt Bölgesel Yönetimi’ne bağlı Selahattin kentinde kabul eden Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, çözüm süreciyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Barzani, “Dört parçadaki Kürtlerin birlik olmasını istiyoruz. PKK, Kandil, İmralı ve Ankara’da süren görüşmeleri olumlu buluyorum. Bir nefer olarak bu süreci destekliyorum” dedi. Uludereli ailelere hakaret davası zor günlerdi Demirel: Acı ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de Erdoğan’ın 1915 olaylarına ilişkin mesajı konu n DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu (Roboski) köyünde 34 yurttaşın hava bombardımanıyla öldürülmesinin ardından sosyal medyada “Hümanizm köpekliktir! Uludere’deki katırlara üzülün bence” yazan hakem Ümit Çınarlı hakkında hazırlanan iddianame Uludere 1. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İlk duruşma 17 Haziran’da yapılacak. Çınarlı’ya attığı ırkçı tweet nedeniyle Amatör Futbol Disiplin Kurulu tarafından 6 ay hak mahrumiyeti kararı verilmişti. n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’nın Gölbaşı ilçe merkezinde bulunan Atatürk heykeli, gece kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından benzin dökülerek yakılmaya çalışıldı. Heykelin yandığını görenler, polise ve itfaiyeye haber verdi. Heykelin, 23 Nisan nedeniyle sabah erken saatlerinde kararan bölümleri silinerek temizlendi. Aynı yerde bulunan Atatürk heykeline bir yıl önce de saldırıda bulunulmuştu. Bu saldırıda Atatürk heykeli kırılırken, yetkililer rüzgâr nedeniyle yıkıldığını iddia etmişti. Heykele ikinci saldırı Davutoğlu’dan Ermeni aileye başsağlığı mesajı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’den kaçarak Türkiye’ye sığınan 82 yaşındaki Luder Tırtıkyan’ın ölümü üzerine ailesini arayarak başsağlığı diledi. Davutoğlu, ayrıca ailenin her türlü ihtiyacının karşılanacağını belirterek kendilerini Türkiye’ye davet etti. Tırtıkyan’ın ailesi Davutoğlu’na, gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür etti. yarın sabah yapılsaydı. Ermenilerin 100’ncü yıl anmalarını durduramayacaktır. Bugüne kadar parça parça söylenenler bir araya getirilmiş. Esasta değişen bir şey yok. Üzüntü ifadesinin dışında bir adım yok. Bu Ermenistan’a gelin konuşalım demektir. Ermenistan da bundan kaçacak ve rahatsız olacak. Emekli Büyükelçi Ömer Lüthem: Bu açıklama keşke ‘Asıl sürpriz bugün yaşanabilir’ Haber Merkezi Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 1915 olaylarına ilişkin taziye mesajını “inkârı yeniden paketleme çabası” olarak yorumladı. Kuruluşun genel direktörü Aram Hamparian, Erdoğan’ın “sözde” Ermeni soykırımından kaçmak gibi beyhude bir çabaya girdiğini iddia etti. Hamparian, 1915 olaylarının “cezasız kalmış uluslararası bir suç” olduğunu ve Başbakan Erdoğan tarafından yapılan açıklamayla basite indirgendiğini ileri sürdü. Armenia Today haber portalında da “Türkiye Başbakanı, tarihi yaranın iki ülke halkları tarafından ortak çalışmalarla sarılabileceği ümidini de dile getirmiş oldu” denildi. Novosti Armenia haber ajansı ise “Erdoğan bugün (dün) ilk defa Ermeni halkına taziye mesajı göndermiş oldu. Ancak asıl sürpriz yarın (bugün) yaşanabilir. Bakalım yarın ne söyleyecek” ifadelerini kullandı. Uluslararası Haber Ajansları da Erdoğan’ın açıklamalarını, “Bir Türk liderin yaşanan ölümler üzerine yaptığı ilk açık yorum” olarak verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle