03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 NİSAN 2014 PERŞEMBE 4 HABERLER Sayıştay’ın kalkınma ajanslarıyla ilgili raporları acı gerçeği gün yüzüne çıkardı ‘İbrikçi’nin Şımarıklığı Öykü bu ya, Osmanlı döneminde, bir yaz günü adamın biri, Eminönü’nde pek sıkışmış, hemen oradaki Yeni Camii’nin tuvaletlerine doğru seğirtmiş, duvarın dibinde, sıralanmış duran ibriklerden önüne gelene el atıp içeri girecek ki, köşeden ibrikçi bağırmış: Hişt, hemşerim, onu bırak ötekini al! Adamcağız can havliyle söyleneni yapıp, öbürünü almış, içeri koşmuş ama aklına da takılmış; dışarı çıkınca da dayanamayıp sormuş: Sen, demin bana neden onu bırak öbürkünü al dedin, neden o değil de öbürü? İbrikçi sırıtmış: Ona da karışmayacak olsam benim burada işim ne!.. Bu öyküyü 20. yüzyılın başında İstanbul’da doğan anneannemden işittiğimde, Türkiye, Osmanlı’dan çıkıp, Cumhuriyete varmış, çok partili döneme ulaşmıştı. Türkiye’de Osmanlı’yı da, Cumhuriyeti de, tek partili rejimi de, güya çok partili sistemi de, sıkıyönetimi de, güya sivil düzeni de şu ibrikçi olayından daha güzel hiçbir şey anlatamaz. Ne zaman başınız sıkışsa devlet hep oradadır, “onu bırak” demek için. Ne zaman bir şey yapmaya kalksanız, devletin gür sesini duyarsınız hemen: Yassah hemşerim! HHH Türkiye’de bir kez “yassah” dendi mi, neden yasak diye sormayacaksın! Devletin işi budur. Devlet askere çağırır, vergi alır, yasak koyar. Bunu da yapmayacak olsa devlet ne yapacak? Gelir adaletini mi sağlayacak, bedava eğitim mi verecek, fırsat eşitliğini mi yaşama geçirecek, sağlık hizmetlerini mi düzenleyecek, hırsızlığı yolsuzluğu mu cezalandıracak? Geçin efendim geçin! Devletin; çok ülkede, çok dilde, çok öğretide tanımı vardır. Türkiye’deki tanımı ise, yasak koyan aygıttır. Demokratik düzende serbestlik, özgürlük esastır. Türkiye’deki düzende, yasak esastır. Türkiye’de devlet ibrikçi şımarıklığı içinde yasaklar. Yasaklamak için gerekçe göstermek zorunda değildir. Nitekim öyle de yapılmış ve 1 Mayıs gösterileri için Taksim Meydanı yasaklanmıştır. Önceki gün Kemal Kılıçdaroğlu yasak açıklaması üzerine soruyordu: Neden? Şu cehalete bakın! Yasağın nedeni sorulur mu? Yasak esastır, devletin işi de yasak koymaktır! HHH Türkiye Cumhuriyeti’nde emekten hep korkulmuş, emeğin kendini ifadesi hep ya yasaklanmış ya da sınırlanmıştır. İşçilerin Taksim’de olması hep çeşitli bahanelerle yasaklanmak istenmiştir. 1977 kanlı 1 Mayıs’ı hep yasaklamaya bahane olarak gösterilmiş, yıllar yılı Taksim yasaklanmış, ama sonra 2010, 2011, 2012 yıllarında, Taksim’de 1 Mayıs hiçbir olay olmadan, barış içinde kutlanmıştır. Peki, ondan sonra neden yasaklanmıştır? Hadi geçen yıl, geçerli sayılamayacak bile olsa, yine de bir mazeret vardı: Taksim Meydanı onarımdaydı. Bu yıl öyle bir mazeret de yok. İnsanlar anayasal haklarını kullanmak istiyor. Şimdi “onu bırak ötekini al” diyen ibrikçi şımarıklığı içinde, “Taksim’de yapma, git Yenikapı’da yap!” demenin anlamı ne? Üstelik 1 Mayıs gösterilerini Taksim’de yapmak hakkı AİHM’nin kararıyla tescil edilmiş olmasına rağmen... Bunun açıklaması bugünkü iktidarın dünküler gibi emek düşmanı olmasındandır. Ama kimsenin hakkını yemeyelim, bugünkü iktidar yalnız emeğin değil, her türlü özgürlüğün düşmanıdır. Sayın Başbakan, Taksim’de ısrarın şımarıklık olduğunu söylüyor. Buna karşılık insanlar da yasaklamanın ibrikçi zihniyetini yansıtan bir şımarıklık olduğunu ileri sürüyorlar. Peki, bu durumda söyler misiniz kim haklı, kim şımarık? Sorunun yanıtı neyi esas aldığınıza bağlı. Eğer yasak esas ise, Taksim diye ısrar edenler şımarık. Eğer özgürlük esas ise, Taksim’i yasaklayanlar şımarık. Bu durumda kimin şımarık olduğuna karar vermek sizin meşrebinize kalmış. ‘Rant’ ajansları FIRAT KOZOK ANKARA Bölgeler arası eşitsizliklerin azaltılması ve bölgesel kalkınmanın sağlanması için kurulan kalkınma ajansları “rant kapısı” oldu. Danışman şirketler aracılığıyla hazırladıkları projelerle ajansların kapısını çalan kişi ve kuruluşlar, kendilerinin bile haberdar olmadıkları projeler için binlerce TL’lik kaynak kullandı. Birçok proje tamamlanamadı. Geciken ya da tamamlanamayan projeler için yasal prosedür uygulanmadı. Asıl görevi kamu, özel sektör ve Sivil Toplum Kuruluşları arasında işbirliğini destekleyerek yerel potansiyelin açığa çıkmasını sağlamak olan Kalkınma Ajansları’ndan Türkiye’de bugün için 26 tane bulunuyor. Ancak ajansların faaliyetleriyle ilgili bir dizi sorun yaşanıyor. O sorunlar, Sayıştay’ın yaptığı denetimlerle ortaya çıktı. Sayıştay’ın ajanslara ilişkin saptamalarından bazıları şöyle: Zafer Kalkınma Ajansı: Ajans tarafından desteklenen projeler için yararlanıcılar tarafından satın alınan tesis, makine, ekipman, teçhizat ve diğer malzemelere ilişkin envanter kayıtları tutulmamaktadır. Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı: Altyapı projelerinde, gecikme cezasının ke Proje sahibinin bile bilgisi yok Trakya Kalkınma Ajansı: 2011 Mali Yılı Destekleme Programı çerçevesinde desteklenen 89 adet projenin 20’sinin (yaklaşık yüzde 25) başarısız ve fesihle sonlanmasının kaçınılmaz olduğu tespit edilmiştir. Yapılan incelemelerde, söz konusu yıla ait desteklenen projelerden 7 tanesinin kesin fesihle sonuçlandığı, 13 tanesinin de fesihle sonuçlanma aşamasında oldukları görülmüş olup, adı geçen 20 projeyle ilgili olarak düzenlenen ön inceleme raporları istenmiştir. Bu raporların tamamında, projelerin danışman şirketler tarafından hazırlandığı ve başvuru sahibinin proje ile ilgili yeterli bilgiye sahip olmadığı, eş finansman sıkıntısı yaşanacağı, proje detaylarının belirsiz olduğu, uygulama binalarında mülkiyet sorunları olduğu, giderlerin abartılı olduğu, proje bütçesinin fazlasıyla yapım işi içerdiği gibi nedenlerle yüksek risk içerdikleri belirlenmiş ve raporlanmış olmasına karşın bu tespitlerin değerlendirilmediği ve söz konusu projelerin desteklenmesine karar verildiği görülmüştür... Ajansın kişi/firmalarla imzaladığı hizmet alımına ilişkin sözleşmelerde ajansı koruyucu cezai hükümler yer almadığı için başarısızlıkla sonuçlanan işlerle ilgili olarak kurumun zarara uğradığı tespit edilmiştir. silmediği tespit edilmiştir. Mevlana Kalkınma Ajansı: Kalkınma Ajansları Proje ve Faaliyet Destekleme Yönetmeliği’nin 7’nci maddesinde, ajansların halihazırda herhangi bir mali destek programından mali destek alan ve uygulaması devam eden proje veya faaliyetlere eşzamanlı olarak mali destek sağlayamayacağı hükmü bulunmaktadır. Ancak uygulamada ajansların bunu sorgulayacak ve önlem alabilecekleri bir mekanizmaları yoktur. İzmir Kalkınma Ajansı: Kalkınma Ajansları Mal, Hizmet ve Yapım İşi Satın Alma ve İhale Usul ve Esaslarının 40’ıncı maddesinde, ihaleye katılamayacak olanlar belirtilmiştir. Ancak ihale kararı onaylanmadan önce isteklinin yasaklı olup olmadığının Kamu İhale Kurumu’ndan teyit edilmesine ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. İstanbul Kalkınma Ajansı: Ajans ta rafından tek taraflı olarak feshedilen bir proje yararlanıcısından, ilgili mevzuatta ve sözleşmede cezai şart olarak öngörülen tazminatın talep edilmediği görülmüştür... Ajansın devletin çeşitli birimlerine verdiği bilgiler ve farklı ortamlarda yayımladığı veriler arasında uyumsuzluklar bulunduğu tespit edilmiştir. İpekyolu Kalkınma Ajansı: Ajans personeline yapılan görevlendirmeler sonrasında görevlendirilen personel tarafından hazırlanan harcırah beyannamelerinde harcırah unsurlarının dışında beyanlarda bulunulduğu ve ajans tarafından da bu unsurların ilgili personele ödendiği tespit edilmiştir. Güney Marmara Kalkınma Ajansı: “Temsil ve Ağırlama” harcamaları ajans muhasebe sisteminde 630.03.05 koduyla yer almaktayken, “temsil ve ağırlama” mahiyetinde yapılan kimi harcamaların 630.01.01 kodlu “Diğer Hizmet Alımlarına” kaydedildiği tespit edilmiştir. Dicle Kalkınma Ajansı: 2010 Mali Yılı Destekleme Programı çerçevesinde desteklenen ancak başarısızlığa uğrayarak feshedilen projelere ödenen ve geri alınması gereken destek miktarlarının (anapara+faiz) muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmediği tespit edilmiştir. Bakanlık HSYK seçimleri için platform oluşturdu ALİCAN ULUDAĞ ANKARA 17 Aralık operasyonunun ardından cemaatle ortaklığı bozulan hükümet, ekim ayında yapılacak HSYK üyeliği seçimleri için “paralel yapı”ya karşı yeni “ittifak” oluşturdu. Adalet Bakanlığı ile HSYK yöneticilerinin kurduğu Yargıda Birlik Platformu, ilk derece adli ve idari yargıdan eski YARSAV üyesi, sosyal demokrat, ülkücü ve Alevi kökenli hâkim ve savcıları da yanlarına alarak “yeni liste” arayışına girdi. 22 üyeli HSYK Genel Kurulu’nun toplantı yeter sayısı olan 12 üyeyi yakalamak isteyen hükümet, adli ve idari yargının seçeceği 7 üyeden en az 3’ünü alarak bu sayıyı elde etmek istiyor. İlk toplantısını Konya’da gerçekleştiren platformun bir sonraki toplantısı İzmir’de düzenlenecek. Ancak YARSAV’ın bu seçimlerde bağımsız hareket edeceği öğrenildi. AKP iktidarı, 12 Eylül 2010’daki referandum sonrası oluşturulan yeni HSYK’de “cemaatle kurduğu ittifakın” 17 Aralık operasyonu ile bozulmasının ardından, gelecek sonbaharda yapılacak kurul üyeliği seçimleri için yeni “müttefik” arayışına girdi. Yasaya göre 22 kişiden oluşan HSYK’nin 4 üyesini Cumhurbaşkanı, 3 üyesini Yargıtay ve 2 üyesini Danıştay, bir üyesini Adalet Akademisi belirliyor. Adalet Bakanı ve Müsteşarı da kurulun doğal üyesi. Geriye kalan 7 üyeyi, ilk derece adli ve idari yargıda görevli hâkim ve savcılar seçiyor. Cumhurbaşkanı’nın atayacağı 4 üyeye garanti gözüyle bakan hükümet, yüksek yargının atayacağı 5 üye konusunda ise temkinli. Çünkü 2010 referandumundan sonra 200’ün üzerinde yeni üye atanan Danıştay ve Yargıtay’da cemaat çoğunluğu bulunuyor. Hükümet, bu iki kurumun atayacağı 5 üyeden 2’sinin kendisine yakın olmasını hesaplıyor. Adalet Akademisi’ndeki bir üyeye yine garanti gözüyle bakan iktidar, bakan ve müsteşarı da ekleyince 9 rakamına ulaşıyor. İşte eksik olan 3 üye için hükümet gözünü adli ve idari yargının seçeceği 7 üyeye çevirdi. Buradan en az üç üyenin istediği kişi olmasını isteyen iktidar, bu yolla 12 rakamına ulaşıp HSYK’de üstünlüğünü devam ettirmek amacında. Bu amaçla Yargıda Birlik Platformu kuruldu. Adalet Bakanlığı ve HSYK yöneticilerinin oluşturduğu platform, cemaate karşı yargıdaki sosyal demokrat, ülkücü, Alevi ve sol kökenli hâkim ve savcıların desteğini de almayı hedefliyor. Ankara Savcısı Abbas Özden, eski YARSAV üyesi ve İş Mahkemesi Yargıcı Gülsüm Mısır, Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimi Hayri Keskin de bu platform içine alındı. Platform, ilk toplantısını Konya’da gerçekleştirdi. Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Selahaddin Menteş ve Basri Bağcı ve HSYK Genel Sekreteri Bilgin Başaran’ın da katıldığı toplantıyı 300’e yakın hâkim ve savcı izledi. Platformun, YARSAV’la da irtibata geçerek beraber liste yapmayı önerdiği öğrenildi. Ancak YARSAV, bu teklifi reddederek seçimlere bağımsız olarak gireceklerini Adalet Bakanı kaydetti. Bu süreçte cemaatin ise ne yapacağı merak Bekir Bozdağ, konusu oldu. Cemaate yaHSYK’nin kın hâkim ve savcıların ise “doğal” üyesi. İdeal Hukuk Derneği’ni kurarak, seçimlere bu örgütün listesiyle gireceği öne sürüldü. l YÖK’ten ‘17 Aralık mesajı’ gibi uyarılar REKTÖRLERE RÜŞVET TALİMATI SİNAN TARTANOĞLU ANKARA YÖK, üniversite öğretim elemanlarının uyması gereken “etik değer ve ilkeleri” sıralayarak taslak çalışma halinde üniversitelere gönderdi. YÖK “Etik rehberinde”, üniversite rektörlerine ve dekanlarına, 17 Aralık’tan bu yana Türkiye’nin en önemli gündemi olan rüşvetle savaşılması önerisinde bulundu. Taslak çalışmada, rektörlerden “adam kayırmacılık ve rüşvetin ciddi etik ihlallere yol açtığının ilan edilmesi” ve bunlarla “mücadeleyi üniversite yaşamının öncelikleri arasına” alması istendi. Rehberde, demokratikleşme paketi ile Türk Ceza Yasası’na eklenen “nefret suçu” kapsamına alınmayan “cinsel yönelim ayrıcılığı” etik sorun olarak değerlendirildi. YARSAV’dan ret Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu tarafından “Türkiye’de Kamu Sektöründe Etiğin Güçlendirilmesi” proje kapsamında YÖK tarafından, “Yükseköğretim Kurumları Etik Değer ve İlkeleri” taslak çalışması hazırlandı. YÖK’’ün taslağında, rektörler ve dekanlar için “Adam kayırmacılığın, rüşvetin, her türlü bezdirme ve yıldırmanın ciddi etik ihlallere yol açtığını ilan ederek bunlarla mücadeleyi üniversite yaşamının öncelikleri arasına alın” ifadeleri kullanıldı. Yine rektör ve dekanlardan “Kişi, firma veya kuruluştan kişisel çıkar amaçlı hediye, borç veya ikram kabul etmemeleri” istendi. YÖK ayrıca, “Politik organlar ve diğer sivil toplum kuruluşları ile ilişkilerde tarafsızlık ilkesine riayet etmemeyi” etik kusur olarak kabul etti. Oran’dan ‘şantaj’ iddiası için soru önergesi ‘Erdoğan kasetleri nereden biliyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, kendisi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ile ilgili şantaj kasetleri olduğunu açıklamasını TBMM gündemine taşıyarak “Erdoğan şantaj kasetlerini nereden biliyor” dedi. Oran, İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya yönelttiği soru önergesinde, “Bakanlar Kurulu olarak şantaj kasetlerinin içeriklerini biliyor musunuz? İzlediğiniz bu tür şantaj kasetleri var mı? İstihbarata Karşı Koyma noktasında devlet yapısında bir zafiyet var mıdır? Bu kasetlerin varlığını hükümetiniz nasıl bilebilmektedir? Bakanlar Kurulu üyeleri olarak bu şantaj kasetlerinin içerik bilgilerine sahip misiniz, izlediğiniz bu tür şantaj kasetleri var mıdır? Varlığını bildiğiniz bu şantaj kasetlerinin çekilmesini neden önle(ye)mediniz? Bu durum devletin zirvesinde yaşanan bir zafiyetin göstergesi midir” sorularını yöneltti. YSK Hatay ve Iğdır’da iddiaları inceleyecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yüksek Seçim Kurulu (YSK), AKP’nin Hatay’daki, MHP’nin ise Iğdır’daki seçim sonuçlarına yaptığı itirazlar üzerine, il ve ilçe seçim kurullarından oy kullanma ehliyeti olmadığı halde oy verenlerin tespit edilmesini istedi. AKP, yerel seçimlerde Hatay’da ölüler, kısıtlılar, askerler gibi seçmen olmadığı halde oy kullananların bulunduğunu öne sürerek YSK’ye itirazda bulunmuştu. İtirazı görüşen YSK, konuyla ilgili ara karar aldı. YSK ara kararında, il seçim kurulundan, oy kullanma ehliyeti olmadığı halde oy verenlerin tespit edilmesini istedi. Hatay’da seçimi 3 bin 389 oy farkla CHP’nin adayı kazanmış, AKP ise 5 bin 600 kişinin oy kullanma ehliyeti olmadığı halde oy kullandığını öne sürmüştü. YSK, Iğdır seçim sonuçlarıyla ilgili de aynı yönde karar aldı. Iğdır’da seçimi BDP’nin bin oy farkla kazanması üzerine MHP seçim sonuçlarına itiraz etti. MHP’nin, seçimlerde oy kullanmaması gereken seçmenlerin oy kullandığı iddialarını yerinde gören YSK, ilçe seçim kurulundan oy kullanma ehliyeti olmadığı halde oy verenlerin tespitini istedi. Fatih Erbakan aday oldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Başbakan Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan, 4 Mayıs’ta yapılacak büyük kongrede Saadet Partisi’nin genel başkanlığına aday olduğunu açıkladı. Basın toplantısı düzenleyen Erbakan, adaylığını açıklarken “Bizim düşüncemizde görev istenmez, verilir. Bana bu görevi uygun gördüğünüz için siz değerli arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. [email protected] Yargıda cemaate karşı yeni ittifak İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle