Katalog

SAYFA CUMHURİYET 19 NİSAN 2014 CUMARTESİ 6 HABERLER Kılıçdaroğlu, ‘CHP sağa kayıyor’ eleştirilerine tepki gösterdi ‘Demokrasi gidiyor başka işlerle uğraşıyoruz’ ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerden sonra ilk kez topladığı Parti Meclisi’nde (PM), parti içinden gelen “CHP sağa kaydı” eleştirilerine, “Sağsol olayının ötesine geldik, artık cumhuriyet, demokrasi tartışılır hale geldi. Demokrasi gidiyor, başka işlerle uğraşıyoruz” sözleriyle tepki gösterdi. Toplantı öncesinde konuşan Kılıçdaroğlu, ana başlıklarıyla şu görüşleri dile getirdi: Zamanaşımına uğradı: 2 askeri uçak gitti, Şırnak’ın Kuşkonar ve Koçarlı köylerinde 38 yurttaş öldürüldü. Bu dava zamanaşımına uğradı. İki arkadaşımız bu tür olaylarda zamanaşımı olmasın diye kanun teklifi verdi. O kanun teklifi de AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. AİHM rekor bir cezayla Türkiye’yi cezalandırdı. Son 5 yılda hukukun üstünlüğü kavramından büyük ölçüde ödünler verdik. Üstünlerin, güçlülerin hukukunu korumak için bir sürecin üzerinde Türkiye. Totaliter demokrasi aşama aşama inşa ediliyor. Darbenin yapamadığını yaptılar: MİT Yasası, 12 Eylül sonrası hazırlanan bir yasaydı. O döneme uygun olarak hazırlanan bir yasaydı ama yetersiz görüldü. 12 Eylül askeri darbesinin yapamadığını, halkın oylarıyla gelmiş bir iktidar yapıyor. Darbecilerden daha ağır bir istihbaKemal Kılıçdaroğlu, “Artık sağsol olayının ötesine geldik” dedi. rat devleti oluşturuyorlar. Yeni Yeşil’ler geliyor: İki AKP milletvekilinin verdiği (MİT) teklif oldubitti içinde parlamentodan geçti. Yeni “Yeşil”ler çıkacak ortaya. Yetkiler olağanüstü artırıldı. Tam bir istihbarat devleti, tam bir hukuksuzluk. Fişleme yapıyorlardı ama yasadışıydı. Şimdi yasal olarak aldılar. Denetimsizlik, hukuksuzluk: 17 Aralık’ı örtme girişimi mi bunlar? Buna izin vermeyeceğiz, bunun mücadelesini yapacağız. Yasadışı işlem yapılıyor ama yargının eli kolu bağlı, medya yayımlayamayacak. Halk hukuksuzluğu nereden öğrenecek? Her türlü denetimin dışında. Osmanlı medreseleri bile: Mademki bu ülkeye çok partili demokrasiyi getirdik diye övünüyoruz, ayaklarımızın altından kayan demokrasiyi kurtarmak için elimizden geleni yapacağız. Üniversiteler sessizliğini koruyorlar, bu üniversiteler şimdi konuşmayacak da ne zaman konuşacaklar? Emin olun Osmanlı’nın medreseleri daha cesurdu. Nasıl bir üniversite bunlar, tabelalarını kaldırsınlar. CHP sağa mı kayıyor?: Hiçbir ayrım yapmaksızın bü tün yurttaşlarımızı kucaklamalıyız. Zaman zaman şu eleştiriler geliyor. CHP sağa mı kayıyor diye. Bugün sağsol olmanın ötesinde bir noktaya geldik. Cumhuriyet, demokrasi bunlar tartışılır hale geldi. Toplumun, cumhuriyetten, demokrasiden, seküler sistemden yana bütün güçlerini kucaklamak zorundayız. İşçi de esnaf da memur da olur, sanayici de olur, toplumun geleceğinden endişe duyan bütün bireylerini kucaklamak zorundayız. Demokrasi gidiyor, başka işlerle uğraşıyoruz… Yarın hepinizin fişlendiğini göreceksiniz. BAHÇELİ: Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması mümkün değil ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin öncekileri aratmayacak kriz potansiyeline sahip olduğunu belirterek, MHP’nin il ve ilçe teşkilatlarının gerginlik ve çatışmaların tarafı olmaması yönünde genelge yayımladı. Bahçeli, 30 Mart yerel seçimleriyle ilgili il ve ilçe teşkilatlarına yönelik bir genelge yayımladı. Bahçeli, 30 Mart’ın 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun gölgesinde gerçekleştiğini söyledi. Kanun kaçaklarının iktidar tarafından korumaya alındığını söyleyen Bahçeli, “Şarlatan İranlı hükümetin hücrelerine kadar sızmış, önüne gelen bakanı ve çocuklarını rüşvet müptelası yapmış, hepsini maskaraya çevirmiştir” dedi. Ağustosta cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacağını anımsatan Bahçeli, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili tartışmalarda başka aday yokmuş gibi algı uyandırılmasının demokrasinin usul ve esaslarına zıt olduğunu belirtti. Mazisinde en ufak bir soru işareti olan şahsın cumhurbaşkanlığı makamının ağırlığını taşıyamayacağını belirten Bahçeli, “Bu nedenle Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması mümkün ve ihtimal dahilinde değildir” dedi. Sorun umutlu ya da umutsuz, iyimser ya da kötümser olmak değil, eylemli olmak ya da olmamaktır… Eylemsiz birinin umutlu ya da umutsuz olmasının toplumsal bakımdan önemi de anlamı da yoktur… Önemli olan eylemliliktir… Eylem içindeki insan ise, ne karamsar ne umutsuz olabilir? “Umut İlkesi”nin yazarı, çağdaşımız büyük Alman Yeni Kuşak Köy Enstitülüler düşünürünün “militan iyimserlik” Derneği’nce 2003 yılından bu yana dediği de budur… (2007’den başlayarak da İzmirHHH Balçova Belediyesi ile birlikte) her Buraya kadar söylediklerim, yıl verilen Aydınlanma Onur ödülünü sözünü ettiğim ödül töreninde almak onuruna bu yıl ben layık ödül plaketlerini aldıktan sonra görüldüm… söylediklerimin bir özetiydi… Aydınlanma ve onur kavramları Aydınlanma ve onur ilişkisine birbirine yakışıyor… gelince… Fakat önce aydınlanma ve umut İnsanın, insan olma onuruna ilişkisinden söz etmeliyim… kavuşması, birbirini izleyen HHH aydınlanma süreçleriyledir… Aydınlanma, var oluş olgusunu Gezegenimizde milyonlarca akılla kavrama çabası demektir. belki milyarlarca yıl önce oluşan Milyonlarca, belki milyarlarca yıllık insan türünün ayaklarını gerçek insanlık tarihinde aydınlanma anlamıyla yere basması, tarihinin süresi (eski Yunan gerçek anlamıyla göklere aydınlanmasını başlangıç yükselerek evrenin olarak alırsak) sadece birkaç keşfine çıkması, bin yıldır… aydınlanmayla, yani Buna karşılık, gerçek akılladır… anlamıyla insan oluşumuz, Bu nedenle de aydınlanma süreciyle “Aydınlanma ve Onur” başlamıştır… kavramları birbirine çok Aydınlanmayı reddeden, yakışıyor… var oluşu akıl dışı, akıl “Atatürk Aydınlanma ötesi, akıl üstü güçlerle Türkiyesi  bir değerlerinden açıklamaya çalışan cumhurbaşkanı adayı yoksun biri, insan anlayışlar, insanlaşma çıkaramıyor mu?..” olma onurunun sürecinin gerisinde bilincinde değil kalmıştır… demektir… Böyle düşünmemekle Aydınlanma düşmanlığı ise tarihin birlikte aydınlanmadan umudu kesmiş bütün dönemlerinde, insanlık olmak da bu süreci gerektiğince onurunun düşmanı olmuştur… anlamamak, onun dışına düşmekle HHH eşanlamlıdır… Bu özdeş iki kavramı yan yana Oysa insan var olduğu sürece umut getirerek böyle bir ödül olgusunu hep olacaktır… gerçekleştiren ve bu yılın ödülü bana Bir tersinlemeyle, (çok bilinen bir özdeyişi tersine çevirerek) söyleyecek layık gören, dernek başkanı Prof. Dr. Kemal Kocabaş başta olmak olursak: üzere YKKED’nin bütün yönetici ve İnsandan, akıldan, aydınlanmadan üyelerine, Balçova Belediyesi’nin umut kesilmez… değerli başkanı Mehmet Ali HHH Çalkaya kardeşime, törenin Sadece bulunduğumuz coğrafyada değil dünyanın bütününde 20. yüzyılın gerçekleştirilmesindeki büyük katkıları en büyük aydınlanma devrimlerinden için şair kardeşim, arkadaşım Balçova birini, belki en büyüğünü Belediyesi Kültür Yöneticisi Tuğrul gerçekleştirmiş bir ulusuz… Keskin’e teşekkür ederim… Bizler, bu büyük devrimin Ödül törenine konuşmacı olarak mirasçıları, günümüzdeki katılan İnönü Vakfı Başkanı Özden temsilcileriyiz… Toker Hanımefendi, CHP milletvekili Karşımızdaki güçler ise, uzak ve sevgili Aylin Nazlıaka, değerli bilim yakın tarihimizin gelmiş geçmiş en insanı ve dostum Prof. Dr. Yakup gerici unsurlarının günümüzdeki Kepenek ve salon dolusu sevgili mirasçıları, son kalıntılarıdır… izleyiciler, bana layık görülen onuru Tarihsel olarak bu savaşımın zaten değerli varlıklarıyla bir kat daha en başından yenik olan, çağını çoktan arttırdılar… tamamlamış bu gerici unsurların karşısında, üstelik yakın tarihin en Bir karınca çalışkanlığı, özverisi büyük aydınlanma devrimlerinden ve alçakgönüllülüğüyle kültür birinin gerçekleştirilmiş olduğu bir yaşamımızı zenginleştiren sevgili ülkede umutsuz olmak ise her şeyden Alpay Kabacalı’yı yitirmiş olmanın önce ayıptır… kederini yazın ve sanat dünyamızla, HHH değerli eşi ressam İffet Kabacalı ve Tam bu noktada, E. Bloch’un ünlü sevgili evlatlarıyla, pek çoğu ortak “militan iyimserlik” kavramından bir dostumuz bütün arkadaşlarıyla kez daha söz etmek gerekiyor… paylaşıyorum… A.B. Aydınlanma ve Onur