28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 NİSAN 2014 CUMARTESİ 14 DIŞ HABERLER [email protected] Rusya yanlıları uzlaşma dinlemedi Dış Haberler Servisi Ukrayna’nın doğusunda gerilimin düşürülmesi konusunda önceki gün Cenevre’de varılan uluslararası uzlaşıya karşın Rusya yanlısı grupların kamu binalarındaki işgali dün de sürdü. Donetsk bölgesinde silahlı gruplar binaları boşaltmayı reddettiklerini duyurdu ve bazı liderleri eylemlerinin Kiev yönetiminin üst düzey isimlerinin istifa etmesine kadar süreceğini savundu. “Donetsk Cumhuriyeti”ni kurduklarını ilan eden grubun liderlerinden Denis Puşilin işgal ettikleri valilik binasından ayrılmayacaklarını söylerken “Boyun eğmeyeceğiz. Biz yasadışı bir şey yaptıysak, Kiev’dekiler de öyle. Biz ayrılacaksak Turçinov (Ukrayna geçici devlet başkanı) ve Yatsenyuk (başbakan) da işgal ettikleri koltukları bırakmalı” dedi. Cenevre’de varılan anlaşmanın kararlarını etkilemeyeceğini, ileri sürüldüğü gibi Rusya’nın üzerlerinde bir etkisinin bulunmadığını savunan Puşilin, “Biz kendi adımıza hareket ediyoruz” diye konuştu. Rusya Dışişleri Bakanı’nın kendileri adına bir anlaşmaya imza koyamayacağını kaydeden Puşilin, bölgede 11 Mayıs’ta ayrılık kararının oylanması yönünde referanduma gideceklerini de öne sürdü. Slaviyansk’ta da silahlı grupların karakolları işgali sürdürdükleri duyuruldu. Kramatorsk’ta ise önceki akşam yerel radyo, televizyon ve verici merkezi işgal edildi. Bu arada Donetsk, Lugansk ve Slaviyansk’ta önceki gün ve dün Ukrayna yanlısı kişilerin protesto gösterileri yaptıkları kaydedildi. Donetsk’te yaklaşık 2 bin kişinin katıldığı ifade edilen gösteride eylemcilerin bölgenin Ukrayna’ya ait olduğu ve öyle kalması çağrısı yaptıkları belirtiliyor. Kiev yönetiminden de bazı bölgelerde ayrılıkçılara karşı operasyonların sürdüğü demeçleri geldi. Doğu bölgelerinde askere, ateş açan Rusya yanlısı silahlı kişilere misilleme yapmaları talimatının verildiği Cenevre’de varılan uluslararası anlaşmaya rağmen Ukrayna’daki ayrılıkçılar eylemlerini sürdürüyor ‘#occupy’ ile Tazelenmek Çizme’de merkez sol Demokrat Parti/Partito Democratico (PD) merkezleri geçen yıl tam bu dönemde işgale uğradı... “Partinin intiharına seyirci kalamayız!” diyen Demokrat Partili gençler, kuzey uçta Bolzano’dan, Çizme’nin topuğundaki Bari’ye dek işgale destek vermekteydi. Parti merkezlerine; “Taban teslim olmuyor! Parti biziz!”; “Değişim… Hemen şimdi!”, “Değişim cesaret ister!”, “Partiyi, tabana açın!”, “Protestodan… önerilere!” şeklinde devasa pankartlar asan PD gençliği; işgal ettikleri merkezlerden partiye dair görüşlerini, liderler ve kamuoyuna duyurmaya çalışıyorlardı… Kariyerleri boyunca sadece “genel merkezi” kale alan partinin eski kadroları için, bu yeni “occupy cemaati” bir Mars ahalisi gibiydi… “Occupy” gençliği, direniş için hedefi on ikiden vuran kritik bir zamanlama seçmişti... İki ay önce ülke bir genel seçimi arkada bırakmış ve PD sandıkta arzulanan performansı gösterememişti… Eylemler tetiklendiğinde, genel seçimleri izleyen hayati bir Cumhurbaşkanlığı oylaması yapılmaktaydı. Basının tüm dikkati, cumhurbaşkanı pazarlıklarındaydı. Sandıkta düş kırıklığı yaratan PD’nin, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Berlusconi’nin favori adayına yeşil ışık yaktığı anlaşılınca, bilgisayarlarını kapan gençler; parti merkezlerini işgale koştu... “Cumhurbaşkanlığı seçiminin” yüksek tansiyonu ile çakışınca, PD gençliğinin direniş yankısı büyük oldu. “OccupyPD”ciler, ilk hamlede Berlusconi’nin adayını püskürtmeyi başardılar. Böylece görev başındaki cumhurbaşkanı Napolitano, İtalya’da o güne dek görülmemiş bir uygulamayla, ikinci 7 yıllık dönem için yerinde kaldı. Bu, elde edilen ilk zaferdi… Kendilerini “genç demokratlar” olarak adlandıran “occupyPD” safları; bu kadarla yetinmedi. “Genç demokratlar”, ülkeyi değiştirebilmek için önce merkez solu değiştirmenin şart olduğunu ileri sürüyorlardı. Bu amaçla “partiyi resetlemeyi” hedef seçmişlerdi. Başkentte genel merkezin katı merkeziyetçi otoriterliğine tepki gösteriyor; merkezin “taban”a, özellikle de gençlere yer açmasını istiyor, bu nedenle “reset PD”, “open PD/PD’yi açın!” “hashtag”leri kullanıyorlardı. “Occupy” kabilesi, bir “kuşak çatışmasını” içermekteydi… Genç hareket, başarısızlıkta sorumluluğu olan tüm eski liderlerin meydanı boşaltmasını istiyordu. Bu mesajı adrese ulaştırmak için kullandıkları favori slogan; “Eskileri hurdaya çıkaralım!” düsturu olmaktaydı... O güne değin ihmal edilegelen gençler, genç bir lider özlemi yanında, parti siyasetinin doğrudan “nesnesi” olmak istiyorlardı. Gençler arasında çok yüksek olan “işsizlik” sorununa örneğin mutlaka çare bulunmalıydı... Yanı sıra, partiye net bir perspektif sunacak, parti kimliğini geri kazandıracak, partiyi yeniden kuracak kurucu bir kongre ile sahici bir “önseçim” istemekteydiler… Süreçte öne konan hedef; merkez solu iktidara yeniden taşıyacak yaklaşım, projeleri konuşmak, partiye yeniden “inandırıcılık” kazandırmaktı! Seçimlerin ardından açılan liderlik yarışında gençlerin desteklediği iki aday vardı: “Sol kanat reformcuların” karizmatik, yakışıklı temsilcisi Pippo Civati ile liberal kanadın “yeni Blairici” ismi Floransa Belediye Başkanı Matteo Renzi! Merkez solun çarpışan iki farklı ruhunu temsil etmekle birlikte, bu iki adayın ortak noktaları çoktu: İkisi de 40 yaş altında genç ve dinamiktiler. İkisi de çok “medyatik” ve iletişimciydi. İkisi de ilaveten belediyecilikten gelmekteydi… Adayların yerel yönetim tecrübelerinin, somut sorunlara odaklaşmaya önemli katkıda bulunacağı düşünülüyordu. “Occupy” hareketi, siyasetin yukardan inmeciliği yerine, yerelden yukarıya doğru ve yerelin tecrübesiyle biçimlendirilmesini talep ediyordu. Kış başındaki kongre ve yapılan önseçimde, genel merkezin canla başla desteklediği biricik aday (Gianni Cuperlo) sonunda gümledi. Bu çarpıcı başarısızlık, eski liderlerin toplu hezimeti olarak yorumlandı. Buna karşın, dünyaca ünlü bir kentin belediye başkanlığından gelen ve “occupy”ın da öne çıkardığı adaylardan olan Matteo Renzi, göz kamaştırıcı fark yaratarak (2/3 oy çoğunluğuyla) genel sekreterliğe seçilebildi… Görülebileceği gibi Çizme’deki merkez solun sorunları ile Türkiye’de CHP’nin sorunları arasında, örtüşen çok nokta var. Ama şartlarımız hayli değişik… İtalya’da sosyal demokratlar “occupy hareketinin” de verdiği gazla bir “tazelenme” mevsimi yaşıyor… Türkiye’de CHP için “Tazelenmeye ihtiyaç var!” cümlesini son kuran şahıs kim? Deniz Baykal! “Occupy”cıların deyimi ile “hurdaya çıkartılan” eski liderler gölgesinde girişilecek bir “tazelenme operasyonuyla” partiye hangi oranda inandırıcılık sağlanır, siz hesap edin. U gelen bilgiler arasında. Ukrayna’nın Uluslararası Ceza Mahkemesi’nden (UCM), kendi topraklarında işlenmiş olası ciddi uluslararası suçlar konusunda soruşturma yapmasını istediği bildirildi. Donetsk’te Yahudi vatandaşların kimliklerini Rusya yanlısı grupların liderlerine bildirmeleri, aksi halde mülklerine el konulma ya da buradan çıkarılmayla karşı karşıya kalacakları tehdidinin yer aldığı broşürlerin dağıtıldığı iddiaları gündeme düştü. Batı ülkeleri yetkililerinden kınama gelirken bunun Nazi dönemini hatırlattığı vurgusu yapıldı. Donetsk’teki bir haham olayın provokasyon koktuğunu, önemli olanın bunun arkasında kimin olduğunun bulunması olduğunu söyledi. Ukrayna Güvenlik Servisi, azledilen Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in oğlu Aleksandr Yanukoviç hakkında arama emri çıkardı. Aleksandr Yanukoviç’e yönelik suçlamalar arasında resmi kayıtlarda sahtecilik suçlamasının da yer aldığı belirtiliyor. ABD, AB, Rusya ve Ukrayna, önceki gün Cenevre’de bir araya gelerek Ukrayna’nın doğusunda gerilimin düşürülmesi amacıyla “tüm yasadışı grupların silahlarını bırakması, Ukrayna’da işgal edilen tüm sokak, meydan ve kamuya ait yerlerin boşaltılması gerektiği” konusunda anlaşmıştı. Uzlaşının ardından Batı cephesinden vaatlerin değil, kararların yaşama geçirilmesinin önemli olduğu mesajı geldi. ABD Başkanı Barack Obama, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in görüşmelerden ortaya çıkan umut ışığının sonunu getirmesinin en güçlü tercihleri olduğunu söyledi. Obama, “Ancak bunu görünceye kadar inanmayacağız ve aynı zamanda diğer seçeneklerimiz ne krayna’nın Slavyansk kentinde Rusya yanlılarının belediye binasını işgali sürdürüyor. Donetsk kentindeki Moskova taraftarlarının lideri Denis Puşilin de Cenevre’de varılan anlaşmanın kendilerini bağlamadığını söyledi. (Fotoğraflar: REUTERS/ AP) Yahudilere baskı ler onları hazırlayacağız” diye konuştu. Ukrayna meselesinde askeri seçeneklerin masada olmadığını kaydeden Obama, amaçlarının Ukraynalılar tarafından ulusal diyaloğun yürütülebileceği bir ortamı yaratmak olduğu görüşünü dile getirdi. ABD ve müttefiklerinin, gerilimi düşürecek adımlar atılmaması halinde Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulayacağını söyleyen Obama’nın Cenevre görüşmelerinin ardından Almanya ve İngiltere başbakanlarıyla telefonda görüştüğü duyuruldu. Bu arada ABD’nin, Kiev yönetimine ölümcül olmayan ek askeri yardım yapacağı bildirildi. ABD Dışışleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf, Cenevre’de varılan anlaşmayla ilgili olarak, “Rusların sözlerini eylemleriyle tuttuklarını görmeye ihtiyacımız var” dedi. Açıklamasında Harf, “Şeytan ayrıntıda gizlidir” deyimine atıfta bulunarak “Şeytan uygulamada gizlidir” ifadesini kullandı. Hedef ‘resetlemek’ G.Sudan’da BM’ye baskın Dış Haberler Servisi Güney Sudan’da sivillerin sığındığı bir Birleşmiş Milletler (BM) yerleşkesine düzenlenen baskında 58 kişi hayatını kaybetti, 100 kişi de yaralandı. Bor kentinde 5 bin sivilin bulunduğu BM yerleşkesine barışçıl göstericiymiş gibi yaklaşan saldırganlar, dilekçe vermek istediklerini söylediler, ancak birden yerleşkede görevli BM barış gücü askerleri ve kamp sakinlerine ateş açtılar. BM Genel Sekreteri Ban Kimun saldırıyı şiddetle kınayarak, BM askerlerine yönelik saldırıların kabul edilemeyeceğini ve savaş suçu teşkil ettiğini söyledi. Güney Sudan’da Cumhurbaşkanı Salva Kiir’in bağlı olduğu Dinka kabilesi ile darbe planladığı suçlamasıyla görevden aldığı yardımcısı Riek Machar’ın bağlı olduğu Nuer kabileleri arasında 15 Aralık’tan beri çatışmalar yaşanıyor. BM yerleşkesinde bulunanların çoğunun Nuer kabilesinden olduğu sanılırken alınan ilk bilgilere göre saldırıyı düzenleyenlerin de Dinka kabilesinden olduğu tahmin ediliyor. Ülkede ilk kez bir BM üssüne siviller tarafından saldırı düzenleniyor. Dış Haberler Servisi Dünyanın zirvesi kabul edilen Everest Dağı’nda dün bir kampın yakınlarına çığ düşmesi sonucu 12 kişi hayatını kaybetti. Bugüne kadar Everest’te en fazla can kaybına yol açan faciada ölenlerin hepsinin dağcılara yol gösteren Şerpa kabilesinden kılavuzlar olduğu, aynı kabileden olan kayıp 3 kişiyi arama çalışmalarının sürdüğü bildirildi. 6 bin 400 metre yüksekliğindeki kampta, 8 bin 850 metre yüksekliğindeki Everest’e tırmanmak için hava koşullarının düzelmesini bekleyen yüzlerce dağcı ile kılavuzları bulunuyordu. Çığın, Şerpa kılavuzlarının sabah saatlerinde kamp yakınlarında dağcıların iplerini kontrol ettiği sırada düştüğü öğrenildi. Gösterici gibi davranan saldırganlar 58 kişiyi öldürdü Everest’te çığ düştü Dış Haberler Servisi Güney Kore’de meydana gelen feribot kazasında ölenlerin sayısı 28’e yükseldi. Geçen çarşamba günü yaşanan kazanın ardından bir kısmı su üzerinde kalan feribot dün tamamen suya gömülürken, 268 kişi hâlâ kayıp. Kaza sırasında kaptanın görevinin başında olmadığı açıklanırken, feribottaki öğrencilerin okulunun müdür yardımcısı intihar etti. Feribot içinde kalanların bulunması için kaza yerine keşif robotları gönderildi. Feribotun su altındaki kısımlarına girmeye çalışan ancak akıntı sebebiyle başarısız olan dalgıçlar, içerde hâlâ yaşayanlar olabileceği umuduyla dün feribota oksijen vermeye başladılar. Ancak BBC’ye konuşan üst düzey bir kurtarma yetkilisi, yolcuların canlı bulunmasının mümkün olmadığını söyledi. Müdür yardımcısı intihar etti Solun ‘inandırıcılık’ sorunu G. Kore’de yaşanan feribot kazası sırasında ölen ve kaybolan lise öğrencilerinin okul yöneticisi kendini astı Yerel yönetimciliğin önemi Kazazedelerin yakınları, hükümetin kendilerine bilgi vermemesinden yakınıyor. (Fotoğraf: AFP) aptan dümen başında değildi K Kazayı soruşturan müfettişler, kaza anında feribotun dümeninde üçüncü kaptanın bulunduğunu, 26 yaşındaki üçüncü kaptanın yalnızca bir yıllık iş deneyimine sahip olduğunu belirttiler. Dalgıçlardan gelecek haberleri bekleyen aileler ise hükümeti eleştiren ortak bir açıklama yayımladılar. Aileler, kendilerine bilgi verilmediğinden ve yalan söylendiğinden yakındılar. Kazazedelerin çoğunu oluşturan lise öğrencilerinin okuduğu okulun müdür yardımcısı ise intihar etti. Öğrencilerle birlikte yolculuk eden müdür yardımcısı Kang Minggyu kazadan sağ kurtulmuştu. Kang’ın kurtarıldıktan sonra Jindo Adası’nda bir ağaca kendini asarak intihar ettiği öğrenildi. Kaza sırasında öğrencilere “yerlerinizden ayrılmayın” uyarısı yapılmasının can kaybını artırdığı belirtilmişti. Kurtarılan 179 kişiden 100’ü hastanelerde tedavi görüyor. Tedavi görenlerden 69’u lise öğrencisi. Dış Haberler Servisi Körfez İşbirliği Konseyi (KİK), Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’in, Katar büyükelçilerini çekmesiyle patlak veren gerilimin sona erdiğini duyurdu. Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn, 5 Mart’ta Katar’ın KİK içinde imzaladığı güvenlik anlaşmasını fiili olarak yerine getirmediği gerekçesiyle Doha’daki büyükelçilerini çekme kararı almışlardı. KİK üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarının Suudi Arabistan’ın baş Katar, KİK’le arayı düzeltiyor kenti Riyad’da düzenlediği olağanüstü toplantı sonrası dün yapılan yazılı açıklamada üye ülkelerin, “KİK’in kuruluş prensipleriyle örtüşen, Riyad güvenlik anlaşmasının uygulanmasını onayladığı” belirtildi. Geri çekilen büyükelçilerin Doha’ya ne zaman döneceği ise henüz açıklık kazanmadı. Bütün KİK üyeleri Suriye’de Beş şar Esad rejimine karşı bir politika izlerken, Katar ile diğer üyeler arasında Suriye muhalefeti ve Mısır’daki gelişmelerle ilgili görüş farklılıkları yaşanmıştı. Katar, Mısır’da olduğu gibi Suriye’de de Müslüman Kardeşler eksenli muhaliflere desteğiyle diğer KİK üyelerinden farklı bir tutum izlemişti. Katar merkezli yayın kuruluşu El Cezire’nin yayın politikalarından da diğer KİK üyelerinde rahatsızlık yarattığı biliniyor. Dış Haberler Servisi Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın yakın danışmanlarından Aquilino Morelle başmüfettiş olarak çalıştığı dönemde adının “çıkar ilişkilerine” karıştığı iddiaların ve “müsrif yaşam biçimine” ilişkin eleştirilerin ardından dün görevinden istifa ettiğini duyurdu. Morelle, 2007’de ilaç sanayisi ile “çıkar ilişkisi” içinde olmak, haksız ve yasal olmayan bir şekilde bazı ilaç laboratuvarlarını kollamakla suçlanıyor. Morelle’in makam şoförünü kişisel işleri için kullandığı, Elysee Sarayı’ndaki şarapları içtiği de öne sürülüyor. Hollande’ın danışmanı istifa etti
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle