04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 NİSAN 2014 SALI 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada Bir: 17 Aralık’ta, bakanlarının oğullarının, hatta kendi oğlunu da içine alan, üstelik belge niteliğindeki ne ki aksini bir türlü kanıtlayamadığı, hepsinin montaj, dublaj olduğunu iddia ettiği telefon konuşmaları kayıtlarının, rüşvetin, yolsuzluğun, siyasete egemen kıldıkları yalan dolanın, içinden çıkılmaz siyasal ve yönetsel krizlere, kargaşaya sürükleyen aciz devlet anlayışının… ….ülkeyi yarı demokratik, hatta daha fazla otokratik kurallarla yarın hesabını veremeyeceği bir mecraya sürüklediğinin … …. ve ezcümle baştan sona her alanda artık açık seçik ak değil, kara ve özetlenirse AKP hiç değil… ….rüşvete ve yolsuzluklara göz yuman partisinin Ayakkabı Kutusu Partisi iktidarı olduğunu söyleyenlere, bu söylemlerini iddia eden hatta kanıtlayanların üç dört aydır bangır bangır bağırarak, sesi kısılıncaya dek.. ….söylemlerini, açıklamalarını, belgeleri, telefon kayıtlarını, 30 Mart’ta sandığın tümüyle yalanlayacağını ve de halkın böylece hükümetini ve partisini aklayacağını durmadan yineledi yineledi ve ….haklı çıktı…. Rüşveti, yolsuzluğu, devlette yalan dolanı, devletin içinden çıkılmaz krizler içinde yüzdüğü söylemlerinin, her türlü kanıtı, telefon kayıtlarını… ….30 Mart’ta halkımızın yüzde 4445’i: Başbakan’ı devirmek için dışarının içerinin, tabii Pensilvanya ile ona ortaklık, taşeronluk eden muhalefet partilerinin, medyanın, iş dünyasının uydurduğunu… ….Başbakanlarının iddia ettiği gibi, baştan sona hepsinin yalan, montaj, dublaj, düzmece olduğunu kabul, tescil ve de gururla ilan eyledi! HHH İki: 30 Mart seçimi sandık sonuçlarının açıklanmasından sonra hemen yalaka doçentler ilim adına; yandaş medyada kimi yalaka yorumcular, tabii asli görevleri gereği sokağa dökülen AKP’liler de avazları çıktığı kadar… …..RTE Türkiye seninle gurur duyuyor” diye TV’lerde, sokaklarda ve kimi sütunlarda bağırmaya başladılar. Oysa: Ne yazarsanız yazın, söyleyin; gerçek, çatlasanız da patlasanız da şu: 76 milyonluk Türkiye’nin tamamı RTE ile gurur duymuyor!.. Gurur duyduklarını ve söylemlerinin bütün Türkiye’yi bağladığını sananlar, ancak ama ancak Türkiye’nin yüzde 4445’i RTE ile gurur duyuyor. Nokta! HHH Bu seçimin de normal koşullarda geçtiğini söylemek ise kimi gerçekleri yine gözden kaçırmak demek. Hükümet, partisi adına devletin bütün olanaklarını yine kullandı. Başbakan’ın kuyruğuna takılı 1012 TV, RTE toplum belleğini ve beynini yıkama görevi üstlenen meydan konuşmalarını 17 Aralık’tan sonra, hatta önceden tam sayfa yayımlarken… muhalefet parti liderlerinin konuşmalarını halka ancak üç beş dakikayla sınırlı ölçülerde yansıttı. Başbakan meydanda seçim nutku çekmek için gideceği o ilde 12 yıldaki yatırımları anlatacağı; yani sözüm ona halka hizmet yolunda kazandırdıklarını anlatacağı gerekçesiyle devletin uçağını, helikopterini üstelik maaile kullandı.. İktidarın bu yutturma gerekçesine karşı… başta ana muhalefet ve diğerleri, derme çatma küçük uçakla gittikleri yerde üstelik RTE’nin devlet kurumlarının araç konvoyları ile karşılamasına karşın; halkın özelleriyle karşılandı. Bunlar seçim sonuçlarını etkileyen mazeretler mi, elbet değil. Ama seçimin propaganda aşamasındaki iktidar ile muhalefet partileri arasında eşitsizliğe dikkati çekebilecek öğeler… HHH RTE’nin 30 Mart’tan sonra gerginliği en azından azaltmayacağını… sandıktan da beklediği sonucun çıkacağını, yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır diye daha sert biçimde yola devam edeceğini, seçim sürecine girmeden önce de sonra da yazdık bu sütunlarda ama… …önceki gece saftirik yorumlar RTE’nin toplumsal ve siyasal gerginliği azalatacağını söylüyorken… ….Başbakanları çıktı balkona bu yorumları veya beklentileri boşa çıkardı: “Kaset ve iftira siyaseti kaybetti” dedi. Tabii anladığı, düne kadar uyguladığı biçimde “daha güçlü bir demokrasi” vaat etti. Kısacası gerginliğe devam dedi! HHH Zira Başbakan’ın gözü, önündeki Cumhurbaşkanlığı koltuğu ve bir yıl sonraki genel seçimden başka hiçbir şeyi görmüyor. Seçim sonuçlarına ilişkin yorumlarda sıkça duyulan bir görüş “Gülen cemaatinin iktidar ile girdiği kavgayı kaybettiği” şeklinde. Tabii bununla birlikte cemaatin AKP oyları üzerindeki gerçek etkisi de hesap edilmeye çalışılıyor. Akıllardaki soruları Gülen hareketinin içeride ve dışarıda görüşlerine başvurulan önemli isimlerinden olan Fatih Üniversitesi Siyaset Bilimi Doktora Programı Başkanı Doç. İhsan Yılmaz’a yönelttik. Açıklamalarından satırbaşları şöyle: “Hizmet hareketimiz için ortaya konan ‘yüzde 1’ rakamı gerçekçi bir rakam. Özgül ağırlığı olan bir hareketiz. Ancak insanları korkutmak için bu rakamı 35 milyon gibi gösteriyorlar. Gazete satışımız belli, ki onu da camiamız dışında alanlar da var. Özgül ağırlığı olan bir hareket. Hükümetin oylarındaki 5 puanlık düşüşün tamamı bizim etkimiz değildir. Liberaller, demokratlar, Twitter kullanıcısı AKP’liler vardı. Bizim etkimiz olsa olsa yüzde 23’tür.” HABERLER şu: Kavga Erdoğan ile Hizmet Hareketi’nin kavgası değil, demokrasiye karşı Erdoğan’ın savaşıdır. İnternetin, YouTube’un yasaklanması, yolsuzluk soruşturmalarının örtülmesi... Bunların hepsi demokrasiye yapılan saldırılar. Asıl kaybeden demokrasi güçleridir. Bunlar arasından sadece biri, bir sosyal hareket olarak camiamızdır.” GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Oyumuz yüzde 1 Cemaat: 30 Mart’ın Bildiğimiz yolda devam “30 Mart seçimleri sonrasında ne olur Mağlupları Arasındayız diye soranlar oluyor. Sandık sonuçları yolsuzluklar tek başına seçimleri etkilemez. Ekonomik krizle birlikte olursa etkiler. Vatandaş tamamen ekonomik gidişata bakıyor. Şimdi de öyle oy verdiler.” “Tabii bir de medyaya hâkimiyet önemli rol oynadı. Başbakan yarattığı ‘tehdit algısı’ ve ‘düşmanlara’ karşı sürekli mağduru oynuyor. Ve kontrolündeki medya ve özellikle televizyonlarla kitleleri bu mücadelesine ikna ediyor.” Medya hâkimiyeti belirleyici B ayakkabı kutularını yok etti mi? Twitter yasağını, AB ile inatlaşmayı, Şanghay İş Örgütü’ne girme çabalarını yok edecek mi? Şeffaf devleti, hukuk devletini getirecek mi? Bağımsız yargıyı getirecek mi? Biz bunları söylemeye eskisi gibi devam edeceğiz. Dünyanın sonu değil.” oplum patlama noktasına gelebilir “Sonuçların en kötü yanı, Erdoğan’ı daha da cesaretlendirecek olması. Türkiye şu anda kutuplara ayrılmış durumda. İki taraf da çok keskin. En ufak olayda ortam gerilebilir. İnsanlar muhalefetten ümidini keserse, toplum patlama noktasına gelebilir. Türkiye yönetilemez bir ülke haline dönebilir. Ateş ile barut birbirine yakın durmaz.” T olsuzluk’ tek başına etkilemiyor “Bunca yıpranmış bir hükümetin yüzde 45 oy alması başarıdır. Muhalefet açısından ise başarısızlık. Dünyanın her yerinde Cemaatin önde gelen bir başka ismi Hüseyin Gülerce dün verdiği bir demeçte özeleştiri yaparak “CHP adına kapı kapı dolaştık. Çoğunluğun karşısına, Başbakan’ın karşısına çıktık, kaybettik” dedi. Doç. İhsan Yılmaz bu görüşlere katılmadığını belirterek şu karşı görüşü savundu: “Hüseyin Gülerce Ağabeyimiz bu süreçte bu tür eleştiriler getirdi. O, devlet ile mücadele ettiğimizi zannediyor. Oysa bu kavgayı başlatan biz değiliz. Dershane kapatmayı gündeme getiren Hizmet değil. ‘Çoğunlukla hareket edelim’ derken, 40 yıllık prensiplerimizi kenara mı bırakacağız? Öyle bir iktidar var ki, işadamlarını, medyayı tehdit ediyor. Bizi yok edeceğini her gün her şehirde söylüyor. Zulmün, baskının karşısında ‘Y iz de kaybedenlerden biriyiz “Sorulan ‘Cemaat mağlup oldu mu’ sorusu yanlış bir çerçeve önümüze koyar. Doğrusu Cemaatte çatlak mı? biz ne yapacaktık? Hani s av un d uğ um uz d e mokrasi? Hani şeffaflık? Erdoğan’ın karşısında biz tek CHP’yi seçmedik. Her ilde bizi tehdit görmeyenler arasında daha iyi olanı ya da en az kötü olanı seçtik. Erzurum’da MHP, Sivas’ta BBP gibi...” Yılmaz, Gülerce’den farklı biçimde kendi özeleştirilerini şöyle aktardı: “1. Biz o kadar çok safmışız ki 56 yıldır hükümet bir yandan açıktan bize iyi davranırken, diğer yandan ‘şike’, ‘kasetler’, ‘Ergenekon’ diye perde arkasından bizi sorumlu tutuyormuş. Başkan Obama’ya bile hakkımızda evrak vermişler. 2. Gezi olayları, uzun tutukluluk gibi olaylarda daha net, daha ilkeli davranmalıydık. Öyle yapsak şimdi bu kadar yalnız kalmazdık.” Cemaatin oy oranı Hükümet ile Gülen cemaati arasında Şubat 2012’deki MİT krizi ile başlayan ve 17 Aralık yolsuzluk soruşturması sonrasında iyice sertleşen kavga, “Cemaatin oyu” sorusunu da beraberinde getiriyor. 2011 seçimine AKP ve cemaat omuz omuza girdi. Hem CHP hem de MHP o dönem Gülen hareketine karşı mesafeli bir duruş sergiledi. AKP ise tam tersine cemaate kontenjan tanıyarak bazı isimleri listesinden milletvekili yaptı. O seçimlerde AKP yüzde 49.8 oy aldı. Hemen arkasından iki stratejik hamle ile Numan Kurtulmuş’un liderliğindeki HSP ile, DP’nin başkanı Süleyman Soylu’yu saflarına transfer etti. Böylece iki partinin toplam yüzde 1.3’lük oy potansiyelinin önemli bölümünü hanesine geçirmiş oldu. Yani AKP ile cemaat arasında ilk büyük tartışma çıktığında Erdoğan yüzde 51’i bulan bir çoğunluğa sahipti. O dönem basında AKP’li yetkililere atfen çıkan kulis bilgilerinde “Yüzde 6’lık oyu var” değerlendirmelerini iyi hatırlıyoruz. Arkasından yaşanan dershaneler krizinde ise hükümet kanadı bu tahminini biraz daha düşürerek “yüzde 34’ seviyesine çekti. 17 Aralık sürecinde ise “Yüzde 1 oyları var ama özgül ağırlıkları fazla” sözlerini duyduk. Büyükşehir’i kazanan CHP, 6 ilçeyi AKP’ye, 2 ilçeyi de MHP’ye kaptırdı u 2009’da 30 ilçenin 28’ini alan CHP, bu kez 6 ilçeyi AKP’ye, 2 ilçeyi de MHP’ye kaptırdı. Bir kesim, sonucun zafer olduğunu söylerken, diğer bir kesimin eleştiri okları ise Başkan Kocaoğlu’na yöneldi. HAKAN DİRİK İzmir’de buruk sevinç İZMİR 30 Mart’ın ardından CHP İzmir’de buruk sevinç yaşanıyor. Büyükşehir’i kazanmanın sevincini, 8 ilçesinin kaybedilmesi gölgeledi. 30 ilçenin 28’ini yöneten CHP, bu kez 6 ilçeyi AKP’ye, 2 ilçeyi de MHP’ye kaptırdı. Bir kesim, sonucun “zafer” olduğunu savunurken, diğer bir kesim eleştiri oklarını “Seçimin vebali benim üstüme” diyen Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ekibi ve il yönetimine yöneldi. Büyükşehirde alınan yüzde 50 oya karşın yaşanan tartışmalar, ilçe adayları belirlenirken Kocaoğlu’nun “tek seçici” konumunda olmasına dayanıyor. Bu ilçelerden Aliağa ve Kiraz’da MHP’li adaylar ipi göğüsledi. Kınık, Kemalpaşa, Torbalı, Ödemiş, Menderes ve Selçuk ise AKP’nin eline geçti. CHP, 432 oy farkla kaybedilen Menderes ve yalnızca 12 oyla AKP’ye geçen Selçuk sonuçlarına itiraz etti. Oylar yeniden sayıldı. Buna karşın CHP, geçen seçimlerde kaybettiği Tire ve Bayındır’da seçimin galibi oldu. Kocaoğlu’yla CHP, 2009 yerel seçimlerinde yüzde 55.2 oy almıştı. Partinin 2011 genel seçimlerindeki oyu ise yüzde yüzde 44’e yakındı. Bu sonuçlar, 30 Mart’ta alınan yüzde 50’lik oya “başarı” olarak bakanlar için de “başarısızlık” diyenler için de argüman veriyor. 2009’a göre 5 puan düşüşe, 2011’e göre ise 6 puanlık artışa işaret edenler var. Kocaoğlu ise büyükşehir üzerinden “2009 ve 2011’e göre daha başarılı olduk” dedi. Bu arada eski Bakan ve AKP İzmir Büyükşehir adayı Binali Yıldırım Kocaoğlu’nu arayarak tebrik etti. Ege, AKP’ye karşı CHP ile direndi HAKAN DİRİK İZMİR Türkiye haritası yine “AKP rengine” boyanırken CHP, Ege’de, elinden geldiğince direndi. Özellikle Özlem Çerçioğlu’nun, daha önce kılpayı aldığı Aydın’ı yüzde 44 oyla “CHP’nin kalesine” dönüştürmesi dikkat çekti. Çanakkale’de Ülgür Gökhan, Muğla’da Osman Gürün istikrarı sürdü. İlçelerde ise kayıplar yaşanması dikkat çekti. Büyükşehir statüsüne geçen Balıkesir’in Kaz Dağları’ndaki iki ilçesi Burhaniye ve Gömeç AKP’ye geçti. Edremit, Kamil Saka, Ayvalık ise, Rahmi Gençer yönetiminde CHP’de kaldı. İzmir’in kıyı ilçelerinden Aliağa MHP, Selçuk AKP yönetimine geçti. Kuşadası ve Didim CHP’de. Muğla’da ise önemli bir fire verilmedi. Bodrum, Marmaris, Datça gibi ilçeler i CHP kazandı. Fethiye’de MHP’den istifa eden Behçet Saatcı, DP çatısı altında da seçimin galibi oldu. Ege’nin iç kesimlerine doğru yol aldıkça MHP ve AKP’ yükseldi. Manisa’yı MHP alırken, Balıkesir, Denizli ve Uşak AKPye geçti. Muğla’nın Dalaman ve Köyceğiz ilçelerinde itiraz üzerine yapılan sayımda belediyeler AKP’den CHP’ye geçti. Köyceğiz’de CHP’li Belediye Başkanı Salih Erbay devam edecek. Dalaman’da da CHP’li Muhammet Şaşmaz seçildi. Cumhurbaşkanlığı seçimleri geldi. Dünkü yorumlar, Başbakan’ın Köşk’e aday olmasının önünün açıldığından, elde edilen başarının Pirus zaferinden başka bir şey olmadığına kadar uzanıyordu. Başbakan seçimi bir “aile zaferi” olarak yorumladı ve balkona aile boyu çıktı. Zaten AKP’nin seçim kampanyası da sadece Başbakan’a endeksli olarak sürdürülmüştü. Başbakan balkon konuşmasında önümüzdeki dönemin ipuçlarını da verdi veriştirdi; gerilim devam edecek. Tüm yurttaşları kucakladığını söyleyen Başbakan, ilk aşamada haddini bildireceği kesimleri sıralamayı ihmal etmedi. Söyleminde yine “inlerine girmek” vardı. Deyim yerindeyse tam bir “balkin” konuşmasıydı. Ancak yine de bu konuşmaya kilitlenmemek gerekiyor. Önceki konuşmaların tümünün balkon rüzgârıyla birlikte uçup gittiği dikkate alınırsa önümüzdeki günlerde başka ittifaklar konuşulabilir. HHH Katılım oranının çok yüksek olduğu seçimlerde yurttaşların oy verirken hangi kriterleri göz önünde bulundurduğu ilk geceden itibaren tartışılıyor. Daha net paylaşmak gerekirse, yolsuzlukhırsızlık iddialarının sandığa ne kadar yansıdığı araştırılıyor. Aslında, demokrasinin rayına oturduğu ülkelerde bir iktidarla ilgili 17 Aralık sonrasında ortaya atılan iddialar seçime gitmeyi değil, istifa etmeyi gerektirir. Ancak bizde “istifa” yerine “istifade” müessesesi geçerli olduğu için AKP bu durumu mazlumiyete çevirdi. Hem böylesine saldırganlaşabilen hem de mazlum edebiyatı yapabilen iktidar bu başarısıyla ne kadar övünse azdır. Bir okur iş edinip saymış; Başbakan’ın bir kentteki miting konuşmasını canlı yayımlayan kanal sayısının 82’ye ulaştığını saptamış. Bir ülkede demokrasinin, ifade özgürlüğünün gelişmişliği kanal sayısının fazlalığıyla değil, muhalif seslerin özgürlüğüyle ölçülür. Bütün kanallar aynı sesi yayımlıyorsa bunu adı şu olur: Çok kanallı tek seslilik. Medya demokrasinin solunum yoludur. Türkiye’de çok ciddi bir solunum yetmezliği var. HHH Siyasetin atasözlerinden biridir; demokrasilerde halka kızılmaz. O nedenle toplumun yukarıda altını çizdiklerimizi göz ardı etmesini bir gerçeklik olarak kabul edip, bunun üzerine ne yapılabileceğine kafa yormak gerekiyor. Seçim günü için yurttaşa yönelik genel temennilerden biri şuydu: Sandığa giderken vicdanınızın sesini dinleyin! Klasik bir söylemle paylaşmak gerekirse; vicdanla cüzdan arasına sıkışan toplum ortaya böyle bir sonuç çıkardı. Seçim sürecinde 250’ye yakın yerleşim yerinde toplam 262 miting ve salon toplantısında konuştuk. Kimi günler insan haklarını da zorlayacak şekilde aynı gün bir ilin merkezinde ve 45 ilçesinde topluma gerçekleri anlatmaya çalıştık. Konuşma öncesi ya da sonrasında kentin çarşısında insanların arasında dolaştık. “Bizi bu hırsızlardan kurtarın” diyen insanların birçoğu bu sözü yüksek sesle söylemek yerine usulca yanımıza yaklaşıp kulağımıza fısıldıyordu. Seçim sonuçları orta büyüklükteki illerde baskın bir iktidar ikliminin olduğunu gösteriyor. Atletizmin diliyle, üç adım atlama yarışlarının birinci adımında tüm partiler genel gücünü korudu, sıra ağustostaki ikinci adım olarak Köşk seçimlerinde... Üçüncü adım ise normal takvime göre 2015 Haziranı’ndaki genel seçimlerde... Yol uzun... Doğu Akdeniz’de MHP İtiraz sonuç verdi n ADANA (Cumhuriyet) CHP’nin, Mersin’i MHP’ye kaptırması, Adana ve Osmaniye’de yeniden MHP’nin kazanması ile seçim haritasının sahil kentlerindeki rengi değişmiş oldu. Doğu Akdeniz’de sınır olan Mersin, Adana ve Osmaniye’de de MHP kazanınca Çukurova’daki 3 kentin belediyeleri “3 hilalli” oldu. Doğu Akdeniz’deki son sınır ili olan Hatay’da ise CHP, AKP’nin elindeki belediyeyi AKP’den istifa ederek CHP’ye geçen Lütfü Savaş ile kazandı. Bu ilde AKP’li eski bakan Sadullah Ergin’in başkanlığı kaybetmesi seçimin sürprizleri arasında yer aldı. CHP ilçe teşkilatı ‘başarılı olamadık’ diyerek istifa etti AKP sahil duvarını kırdı EMİNE KAPLAN ANKARA Yerel seçimden oyunu yaklaşık yüzde 7 artırarak çıkan AKP, 2009 yerel seçiminde oluşan “sahil duvarı”nı aştı. Balıkesir’le Ege’ye, Antalya ile Akdeniz’e inen AKP, 30 büyükşehir belediyesinden 18’ini kazandı. “Bütünşehir uygulaması”, AKP’ye 3 ilde avantaj sağlarken, Hatay’ı kaybettirdi. AKP’nin, ilk kez bir büyükşehirde kadın belediye başkanı oldu. Kesin olmayan yerel seçim sonuçlarının AKP açısından analizi şöyle: Bütünşehir 3 il kazandırdı: AKP, yasaya göre 3 ilde avantaj sağladı. Mevcut ve yeni büyükşehir olan illerde Balıkesir, Ordu ve Antalya’yı kazanırken Hatay’ı kaybetti. Ege ve Akdeniz’e indi: AKP, bu seçimde Balıkesir’le Ege’ye, Antalya’yla da Akdeniz’e açıldı. Oy artışı yetmedi: AKP 18 ilde oyunu artırmasına karşın bu illerde belediye başkanlıklarını kazanamadı. Öte yandan 5 ilde oy kaybı yaşamasına karşın bu illeri kazandı. Belediye sayısı arttı: 2009’da 45 ilde kazanan, AKPni bu seferki il sayısı ise 49 oldu. Oy artışı ve azalması olan iller: 19 ilde oylarında azalma olan AKP, 62 ilde ise oyunu artırdı. MYK’de değişiklik: AKP’nin parti yönetiminden aday gösterdiği genel başkan yardımcıları Ahmet Edip Uğur ve Menderes Türel’in belediye başkanlıklarını kazanmasıyla MYK’de de değişiklik yapılması gündeme gelecek. Belediye başkanları, partilerin yönetim organlarında görev alamıyor. Başbakan Tayyip Erdoğan, bu iki ismin yerine yeni genel başkan yardımcıları belirleyecek. Kabinede değişiklik olur mu?: Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde kabinede dar kapsamlı da olsa bir değişiklik yapabileceği beklentisi dile getiriliyor. Seçimi kazanamayan bakanlar: Aday olan 3 bakandan Fatma Şahin, seçimi kazanabildi. Kaybeden Binali Yıldırım ve Sadullah Ergin’in yeniden kabineye girmesine olasılık tanınmıyor. Açılım BDP’ye yaradı: Çözüm süreciyle bölgedeki belediye sayısını artırmayı hedefleyen AKP, umduğunu bulamadı. Ağrı, Bitlis ve Mardin’de bu kez kazanamadı. Yerel seçimden oyunu artırarak çıkan AKP, bazı ilçelerde sürpriz yaptı Şeyh Sait’in torunları başkan KÜTAHYA (AA) Kütahya’nın Simav ilçesinde, CHP ilçe teşkilat yönetimi, yerel seçimlerde başarısız oldukları gerekçesiyle topluca istifa etti. CHP İlçe Başkanı Kasım Öner, gazetecilere yaptığı açıklamada, Simav halkının takdiriyle oluşan seçim sonuçlarında başarısız olduklarını, yönetim olarak daha fazla görevde durmanın doğru olmadığını söyledi. Parti olarak Türkiye ve kendi ilçelerinde başarısız olduklarını bildiren Öner, “Aldığımız kararın Türkiye’de başarısız olan tüm CHP teşkilatlarına ve CHP Genel Merkezi’ne de emsal olmasının gerektiğini düşünüyoruz” dedi. n ERZURUM (Cumhuriyet) İstiklal Mahkemeleri tarafından idam edilen Şeyh Sait’in iki torunu, Erzurum’un Tekman ve Hınıs ilçelerinde BDP’den belediye başkanı seçildi. Şeyh Sait’in hayatta olan tek oğlu 93 yaşındaki Şeyh Ahmet’in oğlu Hasan Basri Fırat Hınıs’ta, Şeyh Sait’in diğer oğlu Selahattin’in torunu Ali Sait Fırat ise Tekman’da belediye başkanı oldu. Erzurum’un Hınıs ilçesine bağlı Kolhisar köyünde 1865 yılında dünyaya gelen Şeyh Sait, 1925’te Doğu Anadolu’da çıkan ayaklanmanın lideri olduğu gerekçesiyle idam edilmişti. ANTALYA Gülen’in köyünde MHP fark attı MHP adayının seçim yenilgisine kalbi dayanamadı Genel seçim BURSA (Cumhuriyet) Bursa’nın Büyükorhan ilçesinde MHP’den belediye meclis üye adayı olan 54 yaşındaki Halil İbrahim Koçdemir, seçilemediğini öğrendikten sonra sabaha karşı gittiği evinde kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi. İlçedeki sürücü kursunun sahibi olan Koçdemir, AKP’nin belediye meclis seçimini kazanmasıyla meclise girme şansını kaybetti. Koçdemir, evli ve 2 çocuk babasıydı. öne çekilir mi AKP’nin erken seçimi öne çekebileceği ya da Cumhurbaşkanlığı seçimiyle birleştirebileceği senaryoları dile getiriliyor. Ancak partinin seçimden oylarını artırarak çıktığını belirten parti yöneticileri, böyle bir tabloyla genel seçimin öne çekilmesini beklemiyor. ? n ERZURUM (Cumhuriyet) Gülen cemaati lideri Fethullah Gülen’in köyü olan Erzurum’un Pasinler ilçesine bağlı Korucuk köyünde MHP, AKP’ye fark attı. Pasinler Belediye Başkanlığı seçimleri için MHP’ye 194, AKP’ye 40 oy çıktı. Büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde ise Korucuk köyünden MHP’ye 201, AKP’ye 36 oy verildi. Kendisi muhtar, kocası aza n SİVAS (Cumhuriyet) Hafik ilçesinin Çömlekli köyünden muhtar adayı olan 2 çocuk annesi Şenel Demir (52) 36 oyla muhtar seçildi. Demir’in (52) azaları arasında eşi Kamil Demir (59) de bulunuyor. Eşinin ve çocuklarının kendisini desteklediğini belirten Demir, “3 bayan azamla bu yola çıktık, 36 oyla muhtarlığı kazandık” dedi. Demir, İlçe Kaymakamı Abdullah Özadalı’yı ziyaret etti. Özadalı, “75 köyden birisinin kadın olması sevindirici” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle