04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 NİSAN 2014 SALI 4 HABERLER Kılıçdaroğlu, ‘Balkon konuşması’ndan yüklendi, istifa söylentilerini yalanladı Her Zaferi Bozgun Pazar günkü yerel seçimler kamuoyu yoklamalarının gösterdiği şekilde sürprizsiz bitti. Seçimlerde sürpriz olmadığını söylerken, öngörüler ile sonuçlar arasındaki uygunluğu kastediyorum. Yoksa bu kadar yolsuzluğa batmış, hakkında bunca suçlamaya kuşkuları giderecek yanıtlar verememiş bir iktidarın sandıktan böylesine yıpranmadan çıkması, başlı başına bir sürprizdir. Böylesine baskı yöntemlerinin alıp yürüdüğü, sosyal medyanın bile susturulmaya çalışıldığı bir ortama, seçmenin gerekli tepkiyi vermemiş, verememiş olması eğer sürpriz olarak algılanmıyor, olağan karşılanıyorsa, o sözü geçen ülkeyi küçümseyip “zaten bunların layığı da budur” denmesi anlamını taşır ki, hazmı da güçtür. Ama ne yapalım ki, seçim sonuçları gibi bunu da hazmetmek zorundayız. 30 Mart seçimlerini, Cumhurbaşkanlığı ve eğer öne alınmazsa 2015’te yapılması öngörülen genel seçimleri de kapsayan süreç içinde irdelemek daha doğru olacaktır. Ama şimdiden varılabilecek bazı sonuçlar olduğu da açıktır. Şu an için tereddütsüz söylenecek olan, seçimin galibinin Tayyip Erdoğan ile partisi olduğudur. Bu büyük yengiye, baskı, gerginlik ve yolsuzluk söylentilerine omuz silkme yöntemiyle, toplumun derin ve gittikçe onulmaz biçimde ayrışması pahasına varılmış olduğuna göre, Türkiye ve demokrasisinin de Tayyip Erdoğan gibi bu işten kazançlı çıktığını söylemek mümkün değildir. HHH Zaten karşı karşıya bulunduğumuz en acı olay da Türkiye ve demokrasisi ile Erdoğan’ın kazançlarının birbirlerine tamamen zıt olması. Evet, Erdoğan demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan, özgürlükler falan gibi bir kaygısı bulunmayan, sağlam bir çekirdeğe dayandığı için, Cumhuriyet tarihinin en baskıcı ve totaliter rejimini uygulayarak sandığa giderken kazançlı çıkabilir. Ama bundan ülke ve demokrasisi ne yarar sağlar, söyler misiniz? Evet, Erdoğan, sağlam çekirdeğinin desteğini pekiştirmek için, toplumsal gerginliği, çatışmanın sınırına kadar dayayacak şekilde artırmakla umduğu kazancı elde etmiş olabilir. Ama Türkiye’nin böyle kritik bir eşiğe dayanmakla, ne büyük tehlikelerle burun buruna geldiğini düşünebiliyor musunuz? Türkiye zaten, çok büyük bir etnik gerginlik ve bölünmüşlük ortamı içinde yaşıyor, şimdi gerginliğe gerginlik, bölünmüşlüğe bölünmüşlük katmakla toplum ne kazanç elde edebilir ki? Onun için şunu rahatlıkla söylebiliriz: Tayyip Erdoğan’ın her zaferi Türkiye’yi daha büyük, daha tehlikeli bozgunların, dağılmaların eşiğine getirip bırakıyor. HHH Türkiye’nin gerginliklerini atlatması, etnik veya kültürel bölünmüşlüklerin üstesinden gelmesi için, toplumun daha demokrat, daha hoşgörülü, daha sağduyulu olması gerekirken, Tayyip Erdoğan onu, kendi istediği doğrultuya yöneltebilmek için, daha muhafazakâr bir çizgiye çekiyor. Muhafazakârlıkla hoşgörü ve demokrasinin bir ölçüde bağdaşabilmesi ancak yüksek bir kültür düzeyi ile mümkün. Oysa, Türkiye eğitim ve kültür düzeyi düşük bir ülke, bir de bunun üstüne, tutucu eğilimlerini keskinleştiren kışkırtmalar eklendi mi, tehlike daha da büyüyor. Bu düzenin ekonomik tabanı ise üretime değil, tabii ki, avanta ve talana dayanıyor. Avanta ve talan örgütlenmesi çevresinde birleşen tutucu çevrelerin oluşturduğu gerginlik duvarını aşmak ise mümkün olamıyor. Bu koşullar sürdükçe de söz konusu duvarda gedik açmak güç, hatta olanaksız görünmektedir. Ne var ki, koşulların böyle sürmeyeceği, avanta ve talan ekonomisinin sınırına gelindiğinin işaretleri belirginleşmeye başlamış bulunmaktadır. O zaman bu duvar kendi içinden yıkılacaktır, yıkılmaz sanılan nice duvar gibi... Senin tehdidin sökmez Baskılar artacak Kılıçdaroğlu, balkon konuşmasının, bundan sonra sürecin çok farklı yürüyeceğini ve baskıların artacağını da ortaya konduğunu be lirterek, medyaya, sivil topluma, siyasal partilere her alana baskı uygulanacağını ve “bir cadı avı”nın da başlayacağını ifade etti. Kılıçdaroğlu, bütün baskılara karşın kimseye boyun eğmeyeceklerini belirtti. Kılıçdaroğlu, seçimlerde kendisini en fazla Hatay’ı almalarının sevindirdiğini, en çok ise Artvin’i kaybettiği için üzüldüğünü söyledi. u Erdoğan’ı sert bir dille eleştiren Kılıçdaroğlu, “Başbakanlık koltuğunda oturan zat şunu asla unutmasın, CHP olduğu sürece bu ülkede hiçbir yurttaşı sen tehdit edemezsin. Senin tehdidin sana söker, senin yandaşlarına söker, bize sökmez” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yerel seçim sonrasında dün yaptığı ilk açıklamada, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “balkon konuşması”nı sert bir dille eleştirerek “Balkon konuşmasında açıkça demokrasiye meydan okundu” derken, bundan sonra iktidarın baskıları artıracağı ve muhaliflerine dönük “cadı avı” başlatılacağı uyarısında bulundu. Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Erdoğan’ın “balkon konuşması”nı sert bir dille eleştirdi. Erdoğan’dan “zat” diye bahseden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Başbakanlık koltuğunda oturan zat dün (önceki gün) seçimler belli bir noktaya geldikten sonra yine bir balkon konuşması yaptı. Açıkça demokrasiyi, hukuku, siyasal partileri, sosyal grupları tehdit etmeye başladı. Kimsin sen tehdit ediyorsun demokrasilerde. Hiç alışkın olmadığımız bir tarzda bir diktatöre özgü üslupla açıkça demokrasi tehdit ediliyor. 30 Mart öncesi neyse 31 Mart’ta da aynı adam. Bir diktatöre özgü bir üslupla dünyayı dizayn etmeye çalışıyor, Türkiye’yi dizayn etmeye çalışıyor. Demokrasinin kurumlarını tehdit etmeye çalışıyor. Başbakanlık koltuğunda oturan zat şunu asla unutmasın CHP olduğu sürece bu ülkede hiçbir yurttaşı sen tehdit edemezsin. Senin tehdidin sana söker, senin yandaşlarına söker, bize sökmez. Daha da öteye gidiyor, muhalefeti dizayn etmeye kalkıyor bu zat, kimsin sen muhalefeti dizayn etmeye kalkıyorsun. Demokrasinin ‘d’sini dahi bilmiyorsun sen. Beyefendiye özgü bir muhalefet gerekiyor herhalde. Muhalefete sözcünü dahi bilmiyor bu kişi. Muhalefete tahammül edemiyor.” Balkon konuşmasının bir başka özelliğinin “İstanbul’da parayı sıfırlayanların yanyana balkonda dizilmesi” olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Adı yolsuzluğa çıkmış insanlarla siz zaten ülkeye umut veren bir konuşma yapamazsınız. Kirli siyasetin içinde bulunan insanlar halka umut veren konuşma yapamazlar. Kuranıkerim’e hakaret eden insanlar da oradaydı” dedi. Erdoğan’ın balkon konuşmasıyla açıkça “demokrasiye meydan okuduğunu” belirten Kılıçdaroğlu, o konuşmada “helale meydan okuma, haramdan yanayız” deme anlamına da geldiğini ifade etti. Devleti soyan istifa etsin K ılıçdaroğlu, AKP kanadından “istifa edeceği” söylentilerinin yayılmaya çalışıldığını belirterek, böyle bir niyeti olmadığını ifade etti. “İstifa edecek biri varsa bu ülkeyi soyan adamdır” diyerek Erdoğan’ı hedef alan Kılıçdaroğlu, “Biz sonuna kadar mücadele edeceğiz. Hiç kimse unutmasın, bu daha başlangıç, güçlenerek geliyoruz, bütün seçim sonuçlarına bakın. Tamam beklediğimiz oranda oy almadık, onu ben de biliyorum, ama hiçbir zaman yurttaşlarımı suçlamadım. Ama bir çizgimiz var yukarı doğru kararlılıkla gidiyoruz. Ağır ağır, sindire sindire...” dedi. Daha sonra soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, başta Ankara olmak üzere birçok yerde seçim sonuçlarına itiraz ettiklerini bildirdi. Kılıçdaroğlu, seçimler öncesinde “Cemaatle Kurultaydan korkmam Seçim sonrasında bir “kurultay çağrısı olup olmayacağı” yönündeki soru üzerine ise Kılıçdaroğlu, CHP olarak hukukun üstünlüğünü savunduklarını ve koşulları uygun olursa kurultay yapılabileceğini, demokrasiye inançları gereği “niye kurultay yaptın, niye istedin” diye de kimseyi suçlamayacaklarını ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Niye korkalım kurultaydan, yani hukuktan korkulur mu?” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, bir başka soru üzerine de AKP’nin ekonomide çok büyük açmazlarla karşılaşağını bildiği için, ondan kaçmak için erken seçim kararı alabileceğini, kendilerinin de her zaman seçime hazır olduğunu söyledi. işbirliği yaptıkları” iddialarının anımsatılması üzerine de bunun tamamen AKP’nin “uydurması” olduğunu, ellerinde belge doküman varsa getirmelerini istedi. Güvenlik toplantısının illegal dinlenmesi ve ses kaydını daha önceden dinlediğine ilişkin iddialar konusunda Kılıçdaroğlu, ses kayıtlarını 2 gazeteciyle birlikte dinlediğini ve duyduklarına inanamadıklarını ve önce “provokasyon” olduğunu düşündüklerini söyledi. Bu ihtimal üzerine önce hiçbir açıklama yapmadıklarını belirten Kılıçdaroğlu, ancak sonra Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasıyla bu kayıtları kabul ettiğini söyle di. Bu süreçte, ülkesini savaşa sokmak için kendi ordusuna kumpas kuran bir devlet yapısıyla karşı karşıya kalındığını ifade etti. CHP’nin sorumlu muhalefet gereği Türkiye’nin Suriye bataklığına sokulmasını engellediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Bugün şehit cenazesi gelmiyorsa, bu CHP’nin sayesinde olmuştur” dedi. ‘Devletin soyandan olmaz’ Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, Kılıçdaroğlu, “Devleti soyan adamdan cumhurbaşkanı çıkmaz. Olmaz. Bu ülkenin bir vicdanı vardır. Şaibeli adaydan cumhurbaşkanı olur mu? Yargıya gidip, aklanmamış adamdan cumhurbaşkanı olur mu?” dedi. 1989’DAKİ oy oranı yakalandı ama başkanlıklarda hüsran yaşadı Oylar arttı, belediye düştü AYŞE SAYIN AKAYDIN’A ELEŞTİRİ ‘Antalya’da kibir kaybettirdi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’de “kaybedilen” Antalya’ya ilk tepki eski Genel Başkan Deniz Baykal’a yakın isimlerden Yıldıray Sapan’dan geldi. Sapan, Baykal’ın da adaylığına karşı olduğu Akaydın’la ilgili, “Antalya’da CHP’nin değil, kibrin, şişkin egonun kaybettiğini” söyledi. Sapan, “Antalya’da saygısızlık kaybetmiştir. ‘Ben bilirim’ci tavır ‘Sen bilmezsin sen de kimsin ki’ci tavır kaybetmiştir. Antalya’da herkese savaş açıp ve fakat aynı kişilerden oy ve destek bekleyen eksik akıl kaybetmiştir. Antalya’da bütün bu olumsuz özelliklere dur demesi gerekenlerin sahip çıkan tavrı kaybetmiştir” diye konuştu. ANKARA Yerel seçimlere başta Ankara ve İstanbul olmak üzere birçok yeni yerde “belediye başkanlıklarını alma” iddiasıyla giren CHP; ülke genelindeki oy oranıyla SHP’nin 1989’daki yerel seçimlerinde imza attığı oy oranına ulaşmasına karşın, belediye başkanlıklarında “hüsran” yaşadı. Yeni olarak, sadece Burdur ve AKP’den transfer Lütfü Savaş’la Hatay’ı alan CHP, Antalya, Mersin, Ordu’da “bütünşehir” şoku yaşadı. CHP; İzmir, Edirne ve Kırklareli’nde seçimi kazanmasına karşın, oy oranında ciddi düşüşler yaşarken, oy oranını ise en fazla Aydın’da artırdı. Partide, 2009 seçimlerine göre yaklaşık yüzde 5, 2011 seçimlerine göre yaklaşık 1.5’lik oy artışı olmasına karşın partinin “kalesi” olan 4 yerde seçimlerin kaybedilmesi moralleri bozdu. 2009 yerel seçimlerinden yüzde 23.1 oy oranı ve 3’ü büyükşehir, 12 belediye başkanlığı kazanan CHP, DSP’den seçilen Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Seyit Torun’un partiye katılmasıyla sayıyı 14’e çıkarmıştı. CHP, 30 Mart seçimlerinde oyunu yüzde 28’e çıkarmasına karşın, hem AKP’nin oyunu yüzde 45’lerde tutması, hem Antalya, Mersin, Artvin ve Ordu’da se Tape’ler halkı etkilemedi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dün basın toplantısının ardından, MYK üyeleriyle birlikte dar kapsamlı bir toplantı yaptı. Oy oranı artırılmasına karşın, seçimlerde istenilen başarının yakalanamadığı değerlendirmesinin yapıldığı toplantıda, seçim startejisi masaya yatırıldı. Partinin seçim stratejisinin ana ekseni olan yolsuzluk “tapeleri”nin halk üzerinde “etkili olmadığı”, halka yeterince ulaştırılamadığı değerlendirmesi yapılarak, bundan sonra daha çok “sahada olunması” gerektiği görüşü paylaşıldı. AKP’nin ancak bir “ekonomik kriz” halinde etkileneceğini değerlendiren CHP yönetimi, partinin ekonomi programlarının halka daha iyi anlatılması gerektiği üzerinde durdu. CHP liderinin, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimlere dikkat çekerek, bu iki seçim için belirlenecek stratejilerinde yerel seçim sonuçlarının kendileri için önemli bir done olacağına işaret ettiği belirtildi. CHP’de muhaliflerin “kurultay” isteyebileceği, basın toplantısında “değişiklik olmayacak” demesine karşın, Kılıçdaroğlu’nun yönetimde değişikliğe zorlanabileceği konuşulmaya başlandı. İstanbul’da 1 artı, Ankara’da 2 gitti CHP, Mustafa Sarıgül’le girdiği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yarışını, 2009 seçimlerine göre 3 puan oy artışıyla kapatmasına karşın kaybetti. CHP İstanbul’da DSP’den geçen Şişli ile birlikte kalesi konumundaki 13 olan belediye başkanlığını, “oy artırarak” kazandı ancak 18 belediyeyi alma hedefine ulaşamadı. CHP İstanbul’da sadece Beylikdüzü’nü saflarına katarak belediye sayısını 14’e yükseltti. Ankara’da ise oy oranının yüzde 12 artırmasına karşın, 2009’da 4 olan ilçe sayısı Ayaş ve Kalecik’in kaybedilmesiyle 2’ye düştü. CHP sadece Çankaya ve Yenimahalle’de oylarını artırarak belediyeleri kazandı. çimi kaybetmesi nedeniyle sevinemedi. Toplam belediye sayısı 12’ye düşen CHP’de seçimin en büyük şoklarından biri Antalya ve Mersin’de yaşandı. Antalya, Ordu ve Artvin’de belediye başkanlıklarını AKP’ye, Mersin’de ise MHP’ye kaptıran CHP’de, özellikle Ordu, Antalya ve Mersin’de aday tercihinden çok “bütünşehir” düzenlemesinin etkili olduğu görüşü ağırlıklı. Ankara ve İstanbul’da oy oranını artırmasına karşın CHP’nin son seçimlerde de “kırsal” kesimden oy alamadığı bir kez daha ortaya çıktı. Kemal Kılıçdaroğlu’ nun, özellikle AKP’ye giden “merkez sağ” oyları partiye çekmek için yaptığı “Sağ aday açılımı” sonuçsuz kaldı, Hatay, Ankara, Çorum, Balıkesir ve Kayseri’nin de aralarında bulunduğu yerlerde gösterdiği “sağ” kökenli adaylardan da umduğunu bulamadı. Hatay dışındaki bütün “merkez sağ” adaylar seçimi kaybetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle