04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 NİSAN 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 Oy.. Oy Bir mıh, bir nal kurtarır.. Bir nal bir at kurtarırsa... Bir oy ne kurtarır? Bazen bir ilçeyi kurtarır. Gerçi 1 oy ile kurtulan ilçe bulamadık. Ama 6 oy ile kurtulan ilçe var! Meryem Ana ile ünlü Selçuk ilçemiz! 8 bin 501 oy ile belediye önde iken.. Son anda çıkan 6 oy, CHP’ye 8.507 oyla seçimi kazandırdı. Elti görümce ile küs olduğu için dayısı ve karısı evde yalnız diye oy vermeye gitmese.. Selçuk’ta CHP seçimi kaybetmişti. Demokrasinin temel ilkesi bir kez daha doğrulandı: 1 oy 1 oydur! Seçim gecesi sabaha dek gözler hep ekranlarda, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu aradı durdu. Sonuçlar ve yaşanan hayal kırıklığı için ne söyleyeceği merak ediliyordu. Ama kendisinden ses soluk çıkmadı. Belli ki durumu “hazmetmek” üzere bu gece için bir tür “inziva”yı, “tefekkür”ü tercih etmişti! Lider olarak, yakın tarihin belki de en sert, en haşin, en haklı seçim kampanyasını yürütmüştü. İktidara karşı biriken öfke ve kızgınlık onun şahsında, halkta büyük bir umut ve beklenti yaratmıştı. Birçok yönüyle ayıplı günahlı suçlu bir iktidara karşı yürüttüğü zorlu siyasi mücadelenin sandıkta sonuçsuz kalmasının kusuru doğal olarak en önce ona yüklenecekti. “Liderliğin” bu bir anlamda kaçınılmaz yazgısıydı. Bu yazgıdan, teşbihte hata olmaz diyelim, Mustafa Kemal ve İsmet Paşa dahil CHP’nin öteki selefleri de payını almıştı. Parti oylarını ilk kez yüzde 42’lere Bülent Ecevit yükseltmişti. Ama “Balkondaki Erken Zafer Konuşması” dahil birçok neden yüzünden yıllarca eleştirildi. Belki de önceki gün yaşanan benzer bir Kendini evliya sanmadan Kin tutmayabilirsen kin tutana, Düşlere kapılmadan düş kurabilir, Yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer, Ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir, İkisine de vermeyebilirsen değer, Söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz, Kandırabilir diye safları, dert edinmezsen, Ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz, Koyulabilirsen işe yeniden, Döküp ortaya varını yoğunu, Bir yazı turada yitirsen bile Yitirdiklerini dolamaksızın dile Baştan tutabilirsen yolunu Yüreğine, sinirine dayan diyecek Direncinden başka bir şeyin kalmasa da, Herkesin bırakıp gittiği noktada, Sen dayanabilirsen tek Herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen, Unutmayabilirsen halkı, krallarla gezerken Dost da düşman da incitmezse seni Ne küçümser ne büyültürsen çevreni Her saatin her dakikasına Emeğini katarsan hakçasına Her şeyi ile dünya önüne serilir Üstelik oğlum, adam oldun demektir...” Ecevit’in Kaleminden Adam (ya da Lider) Olmak.. düş kırıklığının ardından oturup ünlü İngiliz ozanı Rudyard Kipling’in o şiirini Türkçeye çevirmişti. Kılıçdaroğlu’nun okuma tutkusu, Bülent Ecevit’e saygısı malum. Acaba, seçim gecesi o da sandıklar açıldıkça bozulan moralini, Ecevit’in o şiirini okuyarak mı düzeltmeye yöneldi? Şiirin başlığı “Adam Olmak” . Elbete “Lider Olmak” diye de okunabilir. Belki Kılıçdaroğlu da öyle yaptı: “Çevrende herkes şaşırsa, Bunu da senden bilse, Sen aklı başında kalabilirsen eğer, Herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır, Hem kendine güvenirsen eğer, Bekleyebilirsen usanmadan, Yalanla karşılık vermezsen yalana, Umudunu Yitirme, Boyun Eğme... İzmir Buca’da, SSK Seyfi Demirsoy Hastanesi, sabahın erken saatleri... Koridorlar dolu, ancak sanki dün ülkede seçim olmamış gibi bir hava. Heyecan, tartışma, değerlendirme yok. Birbiriyle konuşan bile yok. Suskun kalabalık, polikliniklerin açılmasını bekliyor. Elektrik kesiliyor o sırada, karanlık çöküyor. Beş dakika sürüyor. Koridorun sağındaki ekranlar aydınlanıyor, muayeneler başlıyor ardından. Sol tarafta elektrik yok, bilgisayarlar kapalı, hastalar bekliyor. Ne olmuş? Aşırı yük binmiş, hatlar kaldırmıyor... Türkiye’nin durumunu anlatıyor, seçim sonucunun özeti... HHH Sonuçları açısından karanlık bir seçimle yüzleştik. Gezi eylemlerine rağmen... Onca yolsuzluk, hırsızlık savına, yalanlara, yasaklara, baskılara, alavereye, dalavereye, ayakkabı kutularına, kepazeliğe, rezilliğe, yatak odalarındaki kasalara, telefonlardaki ses kayıtlarına, açığa çıkan kumpaslara rağmen ülkenin hak etmediği bir tablo çıktı ortaya. Ayrışmış, bölünmüş, kamplaşmış, kutuplaşmış bir Türkiye. Kim bunun sorumlusu, suçlu kim? Çivisi çıkmış ülke, nasıl bu hale geldi? Neden onca rezillikten bir tekinin bile iktidarı devirmeye yeteceği ortamdan yararlanılamadı? Faturayı halka kesmek, oy verenleri sorumlu tutmak çare değil. Seçim sonuçlarını kendine doğru yontarak, ‘ama’larla, ‘ancak’larla, ayrıntıları cımbızlayarak açıklamak, çözüm değil. Fotoğraf, Erdoğan’ın “seçim başarısını” sergiliyor. Peki bu durum, yolsuzluk ve hırsızlık savlarını temize çıkarır mı, olan biteni anlatır mı? Balkondaki aile pozları, AKP ve Erdoğan’ı aklar mı? Asla. Yargı önünde aklanmadan, paklanılmaz çünkü. HHH Sokaklarda dövülen, meydanlarda, parklarda canını dişine takan, gaz yiyen, gözü çıkan, yaralanan, canını veren muhalifler elinden geleni yaptı. Peki sorumlu kim? Kuşkusuz, muhalefet partileri ve yönetimleridir. İlkelerini bir yana bırakan, köklerinden uzaklaşanlardır. Küresel güçlerden, cemaatlerden medet umanlardır... CHP ve MHP liderleri ile yönetimlerinin oturup, şapkalarını önüne koyma zamanıdır... HHH CHP açısından en dramatik tablo, İzmir sonuçlarıdır. İstanbul ve Ankara’da parti oyları artarken İzmir’de yüzde 5 düşmüştür. Geçen seçimlerde 30’da 28 kazanılırken bu kez altı ilçe AKP’ye, iki ilçe MHP’ye kaptırılmıştır. İstifa tehditleriyle ilçelerde beğendiğini aday gösteren, beğenmediğini kapı önüne koyan, yüzde 60 derken 51’le yüzleşen Aziz Kocaoğlu ve ekibiyle İl Başkanı Ali Engin’in, başarı ya da başarısızlıktan sorumlu olacağını belirtmiştim. Şimdi nasıl bir değerlendirme ve özeleştiri yapacaklar acaba? HHH Son söz seçim sonuçlarına bakıp, karamsarlığa kapılanlara. Gidilecek başka bir yer olmadığı gibi, mücadele etmekten başka bir çare yok. Her sorun, kendi içinde çözümünü de barındırır çünkü. Umudunu yitirme, diren, boyun eğme... Ampul Karanlığı Stalin’e değil Hitler’e benzetiliyor. Ama sergilenen görüntü Stalin’in ünlü sözünü anımsatıyor: “Seçimlerde kimin kime oy verdiği değil, o oyları kimin saydığı önemlidir!” Erdoğan buna bir sözcük daha ekledi: “Oyların nasıl sayıldığı daha da önemlidir!” “ Tarih bizi seçim sandığını hükümete karşı koruyan bir kuşak olarak yazacak!” “ Seçmen bozuk para gibidir. İki yüzü vardır. Birini önce, ötekini zamanla gösterecektir. Ama dikkatli olun. Harcamaya kalkarsanız harcanırsınız!” “ Bazen fikirlerini de değiştirmelisin. Çünkü sen Seçim Gençliği fikirlerinin kölesi değil efendisisin!” Tam 12 yıl oldu hâlâ “cekcak” ile konuşuyor. Ama Allah’ı var. Kültürümüz de sayesinde zenginleşiyor: Haşhaşi, Zerdüşt, muta, alüfte. Topuklu ayakkabı giyebildikleri için bile kadın siyasetçiler erkeklerden beceriklidir. Esin Perisi CHP elbette kendisini sorgulayacaktır. Belki böylece millette dinsel inançları ile hakara makara yapana, a’sına göz ve nokta koyana, milyonları kutulayana, sıfırlamakla bitmeyecek kadar çok götürene neden oy vermeye devam ettiği için kendisini sorgulamayı akıl edecektir. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] 30 Mart Gecesinden Dersler...     Seçim gecesi elimde twitter hattım, gözüm televizyonda sabahın ilk ışıkları ile uyuyakalırken, “Ankara’nın CHP’ye verilmeyeceğini” fazlasıyla anlamıştım. AKP’nin yarım puana 20 yıllık Ankara saltanatını devretmeyeceği ortadaydı. Yine her türlü şaibe, beklenilmedik “ziyaret”, baskı yaşandı. Yoksa İçişleri Bakanı Efkan Ala veya Genel Başkan Yardımcısı Emrullah İşler’in ne işi vardı sabahın köründe YSK makamlarında! Seçimi Mansur Yavaş kazansa, 20 yıllık Gökçek icraatının arkeolojik kazısının iktidara getireceği zarar bedeli olağan dışı boyutlarda olacağı için, duruma el koymaya mecburlardı. Psikolojik harekât, merkez medyaya Yavaş oylarının yansıtılmasının durdurulmasıyla başladı... Anlaşılan Yavaş’ın Ankara’yı alabilmesi için en az 35 puan fark atabilmesi lazımdı... Seçimlerden önce katıldığım son Halk TV programımda, malum elektrik kesintilerini hatırlatıp, Enerji Bakanı Yıldız’dan “gerekli önlemleri almasını”(!) rica etmiştim! Heyhaatt! Dün yine büyük tesadüfler so nucu, yurdumun 40’ı aşkın bölgesinde zırt pırt elektrik kesintileri devreye giriverdi! Aksilik bu ya, yine mum ışığında hokus pokuslar yaşandı dört bir yanımızda! Demek Yıldız söz ettiğim önlemleri yanlış anlamış! Yürütülen psikolojik savaş, daha birinci anından itibaren iyi planlanmıştı. Anadolu Ajansı harekâtın ön ayağıydı. YSK ile iyi paslaştılar! Başkentin merkezinde Çankaya’daki sandıkların sabahın kör saatlerine kadar seçim tablosuna yansıtılmamasının başka bir mantıklı izahati olabilir mi? Ya da Cihan Haber Ajansı ve Doğan Haber Ajansı’nın YSK’den verilere anında ulaşamamalarının tatmin edici bir açıklaması olabilir mi? Bu resmen kapalı bir rejime geçişin itirafıdır. Ne işe mi yarar? Mesela işte böyle Ankara’yı kurtarmaya yarar! Bu sütunda aylardır yazdım ve hatırlattım keskin muhaliflere... “Seçim gecesi yeni bir balkon zafer konuşmasıyla karşılaşmak istemiyorsanız, gereğini sandıkta yapın” dedim. Pazar gecesi gerek Ankara’da, gerek Yalova’da, gerek Antalya’da fotofinişle başkanlık yarışı CHP ve AKP arasında gidip gelirken, gerçekten çok merak ediyorum, yüreği cız eden kaç kişi oldu? CHP’ye oy vermediğine ve her zerresiyle karşı olduğunu söylediği bu iktidarı dolaylı olarak katkı vermiş olduğuna kaç muhalif seçmenimiz pişman oldu? Sürekli olarak hatırlattık. “Seçim, bir matematik olayıdır. İlkokul bilgilerinizi tazeleyin” dedik. İnandıramadık inatçı bazı arkadaşları. Ne işe yaradı merak ediyorum kimilerinin adaylığı. Afişlerde suratlarını görme tatmini miydi acaba? Dün umarım bu ülkenin genç muhalifleri “seçimsiyaset” ’ikilisinin ne işe yaradığını acı bir ders alarak görmüşlerdir. Gezi gücünü kazanabilecek bir siyasi güce aktarmazsanız, bizler daha çok demokrasi şehidi yaşarız, çok eziliriz... Maalesef siyaset, mantık  kullanmayanları affetmez, ezer geçer. Şimdi soruyorum, mutlu oldular mı, dinledikleri “Bilalli, aile boyu fırça düzeni” ile yaşanan imparatorluğun balkon hitabetinden... “Diktatörün balkon tehditlerinden” dem vuran Kılıçdaroğlu, o tabloya “İstanbul’da parayı sıfırlayanlar da toplanmıştı yanına” diye değindi. Ben ise “Allah’tan bu sefer hiç olmazsa sahte demokratlığa soyunmadı” diyerek izledim o acınası sahneyi... Peki CHP’nin hiç mi hatası yoktu? Tabii ki çok vardı! En önemlisi de bu küçük parti ve oluşumları ciddiye almamaktı. Yalova olayı, bunun dersini en pahalı şekilde vermiş oldu! Bir oya kaybedilen bir kent belediyesi! Şaka gibi...  Ya da seçmenlerin sandıkta CHP ve MHP muhalefetlerini buluşturma kararı tam yapılabilseydi, sonuçlar AKP için tam bir felaket olurdu. Şimdi bunu uygulamayanlar nasıl hissediyorlar kendilerini? Pazartesi sabah Ankara Başkanlığı CHP’nin elinden çalınırken, MHP’li gençlerin olay yerine destek vermek için gelmiş olmaları güzel bir dayanışma örneğiydi. Keşke bu seçimde partiler düzeyinde bu işbirliği yapılabilseydi ve şaşırtıcı bir dayanışma zaferi yaşama geçebilseydi. Ama belki bu mantık evliliği, bu temel üzerine Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden başlayarak yapılabilir. Bu mağlubiyetin dersi de böylece bir işe yarar! Bir de neyi öğrenmiş olduk? Bu halkın büyük kısmının kendini soyanlara karşı açık bir hayranlık beslediklerini ve hatta belki Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle “Haramzadelerin” bu şekilde eriştikleri güce taptıklarını öğrendik. İşte sosyoloji öğrencilerine büyük dönem ödevi! RTE boş yere hayal kurmasın. Bu seçim 17 Aralık suçlamalarını aklamadı! Muhalefet ise bırakın yılgınlığa düşmeyi, giderek güçlenecek ve ödün vermeden yoluna devam edecek! HARBİ SEMİH POROY BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN Bir çocuk daha okusun diye... 21. YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Telefon: 0212.274 15 02 0212. 213 74 02 Fax: 0212.275 52 44 www.yekuv.org [email protected] Vakıflar Bankası: Osmanbey Şubesi 00158007287986476 GSÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Yüksek Lisans diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. Pınar Memiş SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ “Siirt fıstığı” 1 da denilen, to 2 humları hem yenen hem de sa 3 bun yapımında 4 kullanılan çit 5 lembik ağacı... 6 Bir nota. 2/ Çit, perde... Bir şe 7 yin ortaya çıkış 8 noktası. 3/ De 9 mir ya da tahta üzerindeki bo 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ya, pas gibi şeyleri 1 O R T A N C A T kazımakta kullanılan 2 S U A R E S K İ çelik araç... Kayınbi 3 rader. 4/ Bütün ola 4 M A R A Ş O T U AMA İ L A H İ rak fırında kurutul5 N N A D İ R M muş armut. 5/ Ürik İ P asidin tuzu ya da es 6 T İ T R E M P A L A teri... “Akya” da de 7 U R U P L nilen bir balık. 6/ Is 8 S E L A D O N panak, semizotu gi 9 MA O S A K A bi sebzeleri pirinç ya da bulgurla pişirerek yapılan ve yoğurtla yenen yemek... Argoda esrar. 7/ Bir gıda maddesi... Baba soyu. 8/ Küçük köy... Hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki. 9/ Ham petrolün bitmiş ürünlere dönüştürüldüğü fabrika. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Gökova Körfezi’nin güney kıyısında, doğal güzelliğiyle tanınmış bir koy. 2/ Karakter... Dalgalı akımlı elektrik motor ya da dinamolarında devinimli bölüme verilen ad. 3/ Yelkenli bir yarış teknesi... Bir nota. 4/ Güzel kokulu bir kavun cinsi. 5/ Uzak... Divan edebiyatının en büyük hiciv şairi. 6/ Bir soru eki... Sarımsağın, antibiyotik etki gösteren etkin maddelerinden biri. 7/ Kadınların bluz ya da gömlek üzerine giydikleri yelek... Metalleri yontmaya yarayan bir tür törpü. 8/ “Taşlevreği” de denilen, eti lezzetli bir balık. 9/ Bir konuda görüşmek için, ilgili kişilerin bir araya gelmesi... Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle