14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 MART 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 17 Son zamanların popüler rock’n roll üçlüsü The Ringo Jets, Babylon sahnesindeydi Bir TIR dolusu enerji Popüler rock’n roll üçlüsü The Ringo Jets, bezdirici bir günün bitkinliğiyle dikilen insanları, kucaklarına bir TIR dolusu enerji koyarak uğurladı evlerine. MURAT BEŞER Defolup Gidin! “Ey bu meclisin aşağılık mensupları!.. Acele edin ve defolup gidin... Oturumunuzu sonlandırmaya geldim. Meclisi yaptığınız her icraat ile kirletmenize ve şerefsizleştirmenize artık kalıcı bir son vermeye geldim. Siz ki fitneci, fesatçı meclis üyeleri, siz ki iyi bir hükümet olmak dışındaki her şey!!! Kiralık sefil yaratıklar, zavallılar, ülkenizi en küçük şahsi çıkar adına satılığa çıkaranlar, birkaç kuruş için Tanrı’ya ihanet edenler, içinizde bir parça da olsun erdem kalmadı mı? Bir parça vicdan da mı yok? Atım kadar bile dindar değilsiniz! Altın sizin yeni Tanrı’nız olmuş! Satılığa çıkarmadığınız bir değer de kalmadı! Ulusunuz adına iyi bir şey düşünemez misiniz? Sizi çıkarcı sürüsü, bulunduğunuz bu kutsal meclisi, o varlığınızla kirletiyorsunuz! Tanrı’nın kutsadığı bu meclisi, ahlak yoksunu davranışlarınızla hırsızların ini haline çevirdiniz! Halkın size verdiği yetkiyi kötüye kullandınız. Siz ki, halkın umutsuz dertlerine çare olmalıydınız. Kendiniz halka en büyük dert kaynağı oldunuz! Ama ülkeniz beni asırlardan beri temizlenmemiş bu ahırı temizlemeye çağırdı! Ve bu gücü de bana Tanrı verdi. Bu şeytan ocağını yönetmeye geldim. Vay halinize! Şimdi derhal defolun!!! Acele edin rüşvetin köleleri! Acele edin, gidin! Süslü saltanat eşyalarınızı alın ve defolup gidin!..” Dikkatli okurlar anımsayacaklar, beş yıl önce de bu köşede bu söyleve yer vermiştim... Yukarıdaki söylev, “demokrasinin beşiği” diye tanınan İngiltere’den…1653 senesinin 20 Nisan günü, meclis çatısı altında kükreyerek konuşan General Oliver Cromwell’dir. Katılır ya da katılmazsınız, ama bu nutuk tarihi şekillendiren 50 konuşmadan biri sayılıyor. Afedersiniz, siz ne sanmıştınız? Malum bugün seçim yasakları var... Haddime mi düşmüş kimilerinin aklından geçirdiklerini yazmak! O nedenle bir kez daha tarihe sığındım! Hepinize bilinçli seçimler dileyerek... Yazdan çalınmış bir günün akşamında saatler 21.30’u gösterirken Babylon’un sokağı karıncalanıyor; o ana kadar kuytu bir lokantada çorba, köşedeki bakkalda sigarasının yanında bira içmiş ikili üçlü gruplar kapıda birikiyor. Son zamanların popüler rock’n roll üçlüsü The Ringo Jets’in sahneye çıkmasına çok az bir vakit kaldı zira… Sahnedeki iki ağır gitar donanımının ortasına kurulmuş (klasik rock triolarındaki gibi geride olmayan) bir davul, arka duvarda ise topluluğun albüm kapağını süsleyen, kaleydoskop gözünden altı köpek kafasını gösteren devasa bir grafik pankart var. Salonda bekleşen kalabalık bu heybetli ekipmanın karşısında pek masum. Nerede o doksanlı yılların “huzur kaçıran” punk gençliği? Havaya dikilmiş sivri saçlar, yerini gözünü toprağa dik miş uzun sakallara bırakmış. Kulak verdikleri kuduruk sound’un karşısında “iyi aile çocukları” gibi görünüyorlar. Neyse, müzik bu, nelere kadir! “Black Coffee Blues”un ilk notaları, hastaya verilmiş serum etkisi yaratıyor; pogo yapmaya yeltenmeseler bile, ön taraflar umulmadık ani patlamalara sebebiyet veriyor. Hastayı ameliyata hazırlayan narkoz olarak The Beatles ka vırı “Helter Skelter” getiriliyor ve “Şimdi ben söyleyeceğim” diyor davulun başındaki Lale, “Ways” başlamadan. Sürekli gülümseyerek büyük bir keyifle çalıyor davulunu, sadist duygularla karışık, şarkı aralarını fırsat bilen Deniz şişeden bir fırt bira çekiyor. Albüm dışında daha önce çıkardıkları kısa çalardan da şarkılar var repertuvarda. “Hellhound”u Tarkan söylüyor, yetmişlerden ödünç alınmış bir üslupla; Jack Bruce ile Burke Shelley arasında… “Spring of War” bir türlü gelmiyor, muhtemelen boyalı medyanın bu şarkıdan ibaret popülist ilgisine tepki olarak. Eh, haksız da değiller. Çocukların ağzı var dili yok, ama kız biraz çeneli maşallah! “Whatever Happens” bittiğinde “Bu kimin şarkısıydı? Bilen varsa bira ısmarlayacağım” di yor, ama talip çıkmıyor. Deniz ve Tarkan; her ikisi de hem iyi solocu, hem de iyi ritimci. Sağlam mı sağlam bir ses duvarı örüyorlar, arada tek bir tuğlalık bile boşluk olmayan. En çok tansiyon yükselten şarkı “Tease” oluyor, bileğinin hakkıyla. “Stomper”dan sonra T. Rex şarkısı “Children Of The Revolution” ve Sabbath’vari “Have Your Way”, usulca sona yaklaştığımızı hissettiriyor. “The Place”, 60 dakikalık konsere noktayı koyuyor. Çok kısa değil mi? Evet, herkes hemfikir, topluluk üyeleri dahil; o nedenle iki şarkılık bis ile veda etmeyi tercih ediyor onlar da. Mikrofon ayaklarının tepesinde yanıp sönen ampuller, arka köşelere yerleştirilen killing ışıklar migrenimizi tetiklese de, kısa punk şarkıları formatına hard rock zamanlarının sound’larının yerleştirildiği kısa şarkılar, toz duman olmuş bir toplumda yaşayan bu gelecek konusunda karamsar gençlerin kulaklarına ve ruhlarına ilaç gibi geliyor. Bezdirici bir günün bitkinliğiyle dikilen insanları, kucaklarına bir TIR dolusu enerji koyarak uğurluyor evlerine The Ringo Jets… muratbeser@muratbeser.com Ödüllü yazar Sedef ecer’in yeni oyunu franSa SahneSinde ‘Kıyıda’kilerin hikâyesi Hekimlerimizin Kültür Servisi Uzun yıllardır Fransa’da yaşayan ve eserlerini Fransızca yazan Sedef Ecer’in yeni oyunu “Kıyıda” (À la Périphérie), Fransa’nın prestijli sahneleri arasında yer alanThéâtre de Suresnes Jean Vilar’da seyirciyle buluşuyor. Le Figaro gazetesi tarafından en başarılı çağdaş tiyatro yazarları arasında gösterilen Ecer, oyunu, İstanbul ve Paris’in banliyölerinden esinlenip kentsel dönüşüm, kıyıdaki semtler ve merkezçevre ilişkisi gibi konular hakkında sosyologlarla görüşüp araştırmalar yaparak iki yılda yazdı. Yönetmenliğini Thomas Bellorini’nin yaptığı oyunun müzikleri Roman havalarından Fransız şansonlarına uzanıyor. Oyuncular arasında ise bu yılın Cesar ödülü adayı Fransız sinemasının yükselen yıldızı Lou de Laàge ve şarkıcılık kariyeriyle de tanınan Macar asıllı oyuncu Zsuzsanna Vàrkonyi gibi isimler var. 2011’de Guérande Ulusal Tiyatro Metni Yarışması’nda birincilik ödülü kazanan oyun, 2013’te de Collidram ve Godot ödüllerine aday oldu. Doktor ressamların sergisi 10 nisan’a Dek sürecek paletinden Kültür Servisi Akyol Sanat Merkezi, profesyonel yaşamlarında doktor unvanı almış Türk ressamların eserleriyle “Doktorlarımızın Paletinden” adlı bir sergi düzenliyor. Prof. Dr. Turan Gürgen, Prof. Dr. Orhan Arıoğul, Prof. Dr. Haluk Saner, Op. Dr. Musa Albukrek, Op. Dr. Olcay Derman, Op. Dr. Hayati Ferdi Kocal, Op. Dr. Akif Poroy, Op. Dr. Zehra Çağıl Vartanesyan, Prof. Dr. Sevcan Akesi, Dr. Müjdat Babadostu, Dr. Selçuk Dülgeroğlu, Dr. Cezmi Kınoğlu, Dr. Nur Ulubil ve şu an hayatta olmayan ressam Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver olmak üzere on dört doktorun katılımıyla gerçekleşen sergi 10 Nisan tarihine kadar ziyaret edilebilir. ‘Direnen mekân’da belgesel Kültür Servisi Documentarist, Floransa’da düzenlenen Festival dei Popoli ile birlikte “direnen mekân” temalı bir yaratıcı belgesel geliştirme atölyesi düzenliyor. 24 Mayıs ve 79 Haziran tarihlerinde iki aşamalı olarak gerçekleşecek olan atölyede, yaşadığımız mekânlara sahip çıkma ve koruma mücadelesini konu alan fikirlerin, çekime hazır birer yaratıcı belgesel projesine dönüştürülmesi amaçlanıyor. Atölyeye 13 Nisan tarihine kadar başvurulabilir. istanbul araştırma enstitüsü 50. Kütüphane Haftası kutlanıyor Kültür Servisi İstanbul Araştırma Enstitüsü, 50. Kütüphane Haftasını 31 Mart 6 Nisan tarihleri arasında çeşitli etkinliklerle kutluyor. İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Kütüphanesi yarından itibaren 4 Nisan’a kadar saat 20.00’ye dek açık olacak. 3 Nisan Perşembe saat 11.00’de kütüphane yöneticisi Ümran Kandemir, “Bilgi Belge Yönetimi mi? O da ne? Mesleki ve Toplumsal Bakış Açısından Bilgi ve Belge Yönetimi” başlıklı bir söyleşi düzenleyecek. Kandemir, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Kütüphanesi örneğinden yola çıkarak bilgi ve belge yönetimi bölümündeki kavram karmaşasını masaya yatıracak. Gezi Direnişi’nin rüzgârı ‘Fırtına İkliminde’ Kültür Servisi B. Sadık Albayrak’ın “Fırtına İkliminde” isimli kitabı Doğu Kitabevi Yayınları’ndan çıktı. Gezi Direnişi ve halkı isyana sürükleyen etkenlerin odağa alındığı kitapta, direnişin sıcaklığı içinde yapılmış gözlemler ve değerlendirmelerin yanı sıra, AKP iktidarının 12 yıl boyunca izlediği politikaların sonuçları da ortaya konuyor. B. Sadık Albayrak, “Rüzgâr eken fırtına biçer” atasözüne uygun olarak, Türkiye’yi “fırtına iklimi”ne sürükleyen iktidar politikalarının ektiği rüzgârları da analiz ediyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle