23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 MART 2014 CUMARTESİ 16 HABERLER GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada başaramadığı sırların sokağa düştüğünü... ...Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri akla gelmeyen skandallar furyasının tartışıldığı bir sırada; devletin güvenliğinin bile artık güvence altında olmadığını dikkate alarak... ...yoo bu kadarı da fazla, yeter be diyecek mi bu Başbakan’a? Yoksa yine bir lokma bir hırkaya rıza gösterecek, koyunların sessizliğinde ulusal iradenin kendisine astığını as, kestiğini kes diye yetki verdiği gibi basit, demokratik ve özgürlükler kültüründen yoksun kimliğin arkasından mı gidecek? HHH 30 Mart: Türk demokrasisinde olağan bir seçim günü değil. Türk seçmeninin demokrasiyi bilinen ve anlaşılan anlamı ile kavrayıp kavramadığını... ...devleti içinden çıkılmaz, debelendikçe daha da içine çeken bataklığa sürükleyen bir iktidara ve onun liderine dur deyip diyemeyeceği, bunun bilincinde olup olmadığını kanıtlayacağı gündür. Yahu bu nasıl bir Başbakan ve onun başkanlığında devlet yönetimidir? Bakanların oğullarının rüşvet kanıtları evlerinde yakalanıyor. Bu operasyonla aynı gün oğlunu arayan Başbakan, evdeki milyarları derhal sıfırlamasını istiyor. Bu ve buna benzer onlarca telefon kayıtları AKP hükümetinin ipliğini pazara çıkarıyor... ...bu rezaletlerin kimler veya kim tarafından saptanıp açıklandığını bulacağı yerde... Hiçbir kanıta dayanmayan, tabii inandırıcı da olmayan ifadelerle, tutturmuş bir Pensilvanya, Gülen ve cemaatini, yetmiyor başta CHP bütün muhalefet partileri cemaatin emrinde olmakla suçluyor. Savunma aczi içindeki insanlara özgü bir saldırganlıkla kayıtları açıklayan meçhul kişilere veya örgüte ağız dolusu küfrediyor. HHH Her kimler ya da hangi örgüt ise bir avuç Türk toprağı Süleyman Şah Türbesi’ne bir saldırı tezgâhlayarak Suriye’ye savaş açmanın diplomatik gerekçesini ve planlarının tartışıldığı dört devlet görevlisi arasındaki görüşmelerin YouTube aracılığıyla internete düşmesine verdiği tepki, beceriksizliğin de ötesinde aczin yeni bir örneği... Dörtlü toplantı kayıtlarının sızdırılmasını ancak ahlaksızlık, namussuzluk, alçaklık, adilik gibi ağza alınmayacak sözcüklerle savunmak, ancak devlet adamlığını bir türlü sindiremeyen elbette RTE’ye yakışıyor. HHH Bu iktidarın devlet güvenliğini bile güvence altına alamayışı, kuşkusuz başlıca önem taşıyan bir olgu ama; ne ki güvenlik toplantısının sızdırılan ses kayıtları onun kadar, hatta önem sırasında öne geçecek değerde bir başka gerçeği açığa vurdu. Türkiye’nin Suriye’ye askeri bir müdahaleyi, savaşı nasıl tezgâhlayacağının tartışıldığı ortaya çıktı. Üstelik Başbakan RTE’nin, Suriye’ye savaş açılması hazırlıklarından bihaber olduğunu söyleyerek bu konudaki sorumluluğu Dışişleri Bakanı ile MİT Müsteşarı’na, baştan sona bu hazırlığın içinde olduğu anlaşılan Genelkurmay’a ve de bakanlık müsteşarının üzerine yıkması da olanaksız. Zira Bakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan’ın Süleyman Şah konusunda kendisine, “Bu bir imkân gibi de değerlendirilmeli bu konjonktürde” diye talimat verdiğini söylüyor. Bütün bunlar Başbakan’ın Suriye’ye savaş açmak için fırsat kolladığının ve aradığı fırsatı da Süleyman Şah Türbesi’ne bir saldırı yapılmış da Türk toprağını korumak için harekete geçmiş gibi kimsenin yutmayacağı palavradan bir gerekçeye dayandırmaya hazırlandığının da kanıtı. Başbakan, evet devlet güvenliğinin kendi yönetiminde sıradan bir toplantıymış gibi açığa vurulmasına tepkili olmakta haklı ama bunun yanı sıra savaş çığırtkanlığını gerçekleştirme peşinde olduğunu, Suriye ile savaş istemeyen halkın yüzde 73’üne ve tabii dünyaya nasıl anlatacak? HHH Savaşa sanal bir bahane arandığı toplantıda başka gerçekler de konuşuluyor. Kamuoyu bir iki TIR’ın Suriye muhaliflerine silah taşıdığını sanıyor. Meğer gerçek şu: MİT Müsteşarı Hakan Fidan 2000 TIR silah ve mühimmatın gönderildiğini heyete açıklıyor. Davutoğlu, tankların sınırdan girmesi halinde savaşın göze alınması gerektiğini söylüyor. MİT Müsteşarı Fidan’a göre savaşı haklı gösterecek bir bahane yaratmak kolayyy!: “Problem değil, ben gerekçe üretirim. Gerekirse (Süleyman Şah Türbesi’ne) bir saldırı düzenleriz” diyor. Savaşa pek hevesli Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu “Gerekirse her şeyi yaptırtırız” diye MİT’e destek çıkıyor. Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler; hükümet politikasına dönüşen savaş hazırlıklarına karşı çıkmıyor. Hatta Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in MİT Müsteşarı’yla bu konuyu konuşmasında savaş olasılığını destekleyip desteklemediğine açıklık getirmiyor. HHH Ve... Mitinglerde önüne gelene küfretmekten, alçaklar, hainler diye saldırmaktan sesi kısılan RTE: “Ulusal güvenliğimizle ilgili yaptığımız konuşmalar son derece pespaye, ucuz iç politika malzemesi haline geldi” diyor da.. bir bahane uydurup ülkeyi savaşa sokmaya hazırlandığından söz edemiyor. Yurtta barış dünyada barış mı? RTE sayesinde hayali cihan değer! Samanlığa iğne attılar CANAN COŞKUN Emniyet, Berkin soruşturmasında 1065 polisin ismini savcılığa verip işi yokuşa sürdü Gezi Parkı eylemleri sırasında 14 yaşındaki Berkin Elvan’ın gaz kapsülüyle vurularak öldürülmesine ilişkin soruşturmada İs tanbul Emniyeti, 16 Haziran 2013 tarihinde Okmeydanı’nda görevli 1065 polisin ismini savcılığa bildirdi. Ancak Emniyet, görevli polislerin kask numaraları ve silah kullanıp kullanmadıklarına ilişkin bilgi vermedi. Elvan ailesinin avukatı Evrim Deniz Karatana, olay günü Berkin’in vurulduğu bölgede bulunan 275 polisin kask numaralarının ve kullandıkları telefonların görüşme trafiğinin (HTS) raporlarını istedi. Karatana, Berkin Elvan’ın, savcı Faruk Bildirici’ye sunduğu dilekçede, olay yeri ve saatinde bulunma ihtimali olan başkomiser, komiser, komiser yardımcısı ve polis memurlarından gaz tüfeği eğitimi almış olanlarla bu silahın ateşlenmesi talimatını veren, silahlı personeli sevk ve idare eden birim amirlerinin tespit edilmesini istedi. Emniyet’ten 16 Haziran 2013’te Okmeydanı Mahmut Şevketpaşa Mahallesi’nde görev yapan kolluk ve amirlerin sicil numaralarının bildirilmesini istediklerini anımsatan avukat Karatana, Emniyet’in, 16 Aralık 2013 ve 24 Mart 2014’te, görevli olarak ismini bildirdiği personel sayısının 1065 olduğunu kaydetti. Kask numaraları TERÖR BAĞLANTISI YOK Karatana dilekçesinde, kask numarası ve gaz kapsülü silahı kullanan polislerin isimlerinin bildirilmesini, bugüne kadar ifadesi alınmış tüm polis memurlarının ve bundan sonra şüpheli sıfatı ile beyanı alınacak tüm polis amir ve memurlarının iletişim tespit tutanaklarının Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndan istenmesini talep etti. Dilekçede, olay yerinde gün içerisinde bulunan personel sayısının 275 olduğunun anlaşıldığı ifade edildi. Burak Can için iki tutuklama Adalet nöbeti İstanbul Haber Servisi Halk Cephesi, Gezi eylemleri sırasında Okmeydanı’nda polis tarafından kafasından gaz fişeği ile vurulduktan sonra komaya giren ve 269 gün sonra hayatını kaybeden 15 yaşındaki Berkin Elvan için adalet nöbeti başlattı. Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen Halk Cephesi üyeleri “Berkin’in katilleri yakalanıncaya kadar susma Türkiye” pankartı üzerine ekmek ve bilye bıraktı. 24 saatlik oturma eylemine başlayan Halk Cephesi adına yapılan açıklamada, Berkin’i vuranlar hakkında hiçbir işlem yapılmadığına dikkat çekildi. Berkin’in katillerinin bir an önce bulunması istenen açıklamada, “Berkin’in katilleri sokaklarda geziniyorken katil AKP’nin vekilleri, kan emici TÜSİAD’dan ardı ardına başsağlığı mesajları geldi arsızca. Aylarca tüm eylemlere kör, sağır ve dilsiz olan ‘Saldırı emrini ben verdim’ diyenlerin bu telaşının anlamı ‘hesap soracağız’ diyen milyonlara duyulan korkudan başka bir şey değildir” denildi. tutuyor İsimleri amirler Soruşturma dosyasına daha önce gelen yazılardan olay saati ve yerinde olduğu anlaşılan 275 personelden göreve başlama saati ve görev yeri lokasyonu uygun görünen grupların bazılarının grup amir isimlerinin tuttuğunun kaydedildiği dilekçede, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yazı yazılarak çevik kuvvet birlikleri içindeki grupların kim tarafından ve hangi ölçütlere göre oluşturulduğunun tespit edilmesi talep edildi. Dilekçede, olay saati ve yerinde görevli 14 adet amir, amir vekili, yardımcısı ve şefin çağrılarak şüpheli sıfatıyla ifadelerinin alınması da istendi. ANKARA / İSTANBUL (Cumhuriyet) İçişleri Bakanlığı, Berkin Elvan’ın cenaze töreninin yapıldığı gün Okmeydanı’nda iki grup arasında çıkan çatışmada hayatını kaybeden Burak Can Karamanoğlu’nun katil zanlısının olayda kullanılan silahla yakalandığını açıkladı. Açıklamada, Karamanoğlu’nun başından çıkan mermi çekirdeğinin bu silahtan çıktığının laboratuvar sonuçlarıyla kesinleştiği belirtildi. Gözaltına alınan 9 kişiden 2’si sevk edildikleri mahkemece tutuklandı. Savcılık kaynaklarından edinilen bilgiye göre, cinayetin işlendiği silah 2 kişi tarafından kullanıldı. Şüpheli V.G. ile O.K., savcılık ve mahkeme sorgusunda tabancayı sadece havaya ateş etmek için kullandıklarını belirttikleri öne sürülürken şüphelilerin örgüt bağlantısı olmadığı kaydedildi. V.G. ile O. K’nin parmak izlerinin silahta bulunduğu iddia edildi. Öğrenci evine baskın Beşiktaş’ta işgal edilen Berkin Elvan Öğrenci Evi de dün polis tarafından boşaltılmak istendi. Kaymakamlık yetkilileri ve polis binaya gelerek buradaki gençleri dışarı çıkarmaya çalıştı. Bir grup genç kapının önüne içeriden barikat kurarak kendini içeriye kilitledi. Bir grup da dışarıda kapının önünde durarak binaya girilmesine engel olmaya çalıştı. Gençler, binayı 1 Nisan’da boşaltacaklarını söyleyerek Berkin Elvan Öğrenci Evi’nde direniş başlattı. ‘Kızlara hava olsun diye havaya ateş ettim’ 28 yaşındaki O.K., mahallede caddelerde ateş yakıldığını gördüğünü ve onların yanına gittiğini belirterek “Üzerimde 9 mm. çapında Baretta marka tabancam vardı. Kızlar falan vardı, hava olsun diye 89 el havaya ateş ettim. V.G. de iki el havaya ateş etti. Kimseyi hedef almadık” dedi. Mahalleden tanıdığı G.K’nin silahını istediğini, ertesi gün silahı verdiğini, bir gün sonra da Z.K. isimli şahsa silahı sattığını belirten V.G., “Silahı 1200 TL’ye sattım. Silahı kime sattığımı polise bildirdim” diye konuştu. V.G. de olay günü havaya ateş ettiğini, olaylarla hiçbir ilgisi olmadığını savundu. Geçen günlerde Okmeydanı ve Sultangazi’de gözaltına alınan 9 kişi hakkında DHKP/C örgütü üyesi olmak suçlamasıyla soruşturma başlatılmıştı. Sözde Askeri Casusluk davasında yeniden yargılama talebi Eski polis şefinin açıklamaları yeni delil İstanbul Haber Servisi Yargıtay’da onanan TÜBİTAK görevlileri ile emekli ve muvazzaf askerlerin yargılandığı “İstanbul Askeri Casusluk” davasında “yeniden yargılanma” talebinde bulunuldu. İstanbul Askeri Casusluk davasında 8 yıl 3 aylık hapis cezası onanan emekli Yüzbaşı Esin Tolga Uçar’ın avukatı Hüseyin Ersöz, “yargılamanın yenilenmesi” talebiyle İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Ersöz dilekçesinde “Hrant Dink suikastının azmettiricisi olarak yargılanan ve Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek tarafından polis ihbarcısı yapılan Erhan Tuncel İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda vermiş olduğu ifadede askerlere yönelik açılan davaların Emniyet Müdürleri Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer tarafından kurgulandığını açıklamıştır. Bu ‘yeni delil’ niteliğindedir. Ergenekon ve Balyoz operasyonlarının altında yine bu iki şahsın imzası vardır.” Emekli Emniyet Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in bir televizyon kanalında “Tutuklama perspektifinden Başbakan’ın haberi olmuştur. Bana tembihatları da ‘Aman ha bunlar tutuklansın’ şeklinde olmuştur. Biz, Başbakan’a rağmen hiçbir tutuklama yapmadık. Ergenekon sanıkları hakkında konuşuyorum ve çok net konuşuyorum. Başbakanımızın bilgisi olmadan, verdiği talimatların dışına çıkılarak yapılmış hiçbir uygulamamız olmamıştır” şeklindeki ifadelerine dikkat çeken Ersöz “Açıklanan yeni delillerin, CMK 311. maddesi uyarınca ‘yargılamanın yenilenmesi’ nedeni olarak kabulüne” karar verilmesini talep etti. Müfettişler görgü tanıklarını dinledi ŞEHİT ER İLE PKK’LİNİN ANNESİ BULUŞTU ERDOĞAN: PARALEL YAPI TESPİT EDİLSİN Barışa beyaz tülbent! Yılmazer hakkında suç duyurusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Ergenekon, Balyoz, Odatv, İnternet Andıcı, Devrimci Karargâh gibi davalar ile bu davalardaki tutuklamaların kendi talimatı üzerine yapıldığını açıklayan eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer hakkında suç duyurusunda bulundu. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile ilgili olarak “Erdoğan’ın, Başbuğ’un değil tutuklanmasını istemesi, tutuklanmasından bile sonradan haberdar olduğu”nun belirtildiği dilekçede, “Paralel bir yapının’ olup olmadığını tespit etmesi” istendi. Erdoğan’ın avukatlarının Ankara Başsavcılığı’na verdiği suç duyurusu dilekçesinde, “Başbakan’ın kimseyi tutuklama veya tutuklattırma yetkisinin olmadığı” ileri sürüldü. Dilekçede, “Ortaya çıkan yeni bilgiler ve paralel yapılanma iddiaları nedeniyle bu davalarda yargılanan ve haksız yere hapis yattığını ileri süren kişilerin de çokluğu karşısında, şüpheli bu insanları müvekkilime karşı kışkırtmakta ve toplumsal kargaşa çıkmasını istemektedir” değerlendirmesi dikkat çekti. Dilekçede, Erdoğan’a, Başbuğ’un ifadeye çağrılacağı bilgisi verildiği, onun da “Genelkurmay Başkanlığı yapmış emekli bir komutanın ifadeye çağrılması” nedeniyle gerekli insani hassasiyetle davranılması konusunda görüşünü açıklayıp, talimat verdiği ileri sürüldü. Dilekçede, “Yılmazer’in, iftira attığı” kaydedilerek şu iddialarda bulunuldu: “Nedim Şener ve Ahmet Şık olayı da aynen buna benzemektedir. Yılmazer ve beraber hareket eden kamu görevlileri ile basın yayın organlarındaki yandaşları ile ülkemize özgün henüz yayımlanmamış, bağlı oldukları hoca ve kamu görevlileri hakkındaki bir kitabın daha matbaadayken yok edilmesi ve yazarın tutuklanmasına sebep olacak bir süreç işletilmiştir” denildi. “Savcılığın, bu soruşturmalarda ‘paralel bir yapının’ olup olmadığını tespit etmesinin beklendiği” belirtilen dilekçede, Yılmazer hakkında yurtdışına çıkış yasağı konulması için mahkemeye başvurulması istendi. DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Silvan’da BDP mitingi sonrası polisin biber gazı kapsülüyle başından vurduğu 10 yaşındaki M.E’nin tedavisi sürüyor. İçişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilen 2 müfettiş, Silvan Kaymakamı Berkan Sönmezay ve cumhuriyet başsavcısı Fatih Dönmez ile yaptıkları görüşmenin ardından, M.E’nin yaralandığı Mescit Mahallesi 309. Sokak’ta incelemelerde bulundu. Görgü tanıklarıyla görüşen müfettişlerin, bölgedeki güvenlik kamerası görüntülerini de incelediği bildirildi. Taksim Dayanışma’dan suç duyurusu İstanbul Haber Servisi Taksim Dayanışması, bileşenlerine yönelik hazırlanan iddianamenin ilk savcısı Nazmi Okumuş, aramael koyma kararlarını veren hâkimler İslam Çiçek ve Mustafa Tok hakkında “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, haksız arama, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin kaydedilmesi ve görevi kötüye kullanma” gerekçeleriyle suç duyurusunda bulundu. Dilekçede, Taksim Dayanışması bileşenlerinden İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Sami Yılmaztürk ve TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman şikâyetçi olarak yer aldı. Dilekçede İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve kolluk kuvvetlerinin; ifade özgürlüğünün toplu kullanımı, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ve adil yargılanma hakkı ile ilgili olarak hem AİHM’in ölçütlerine hem de Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına aykırı davranarak yurttaşlara şiddet uygulandığı, haksız yere gözaltına alındığı belirtildi. İstanbul Haber Servisi İşçi Partisi (İP) İstanbul Büyükşehir belediyesi başkanı adayı tiyatro sanatçısı Levent Kırca, Aydınlık’ta 26 Ocak 2014’te yayımlanan “Büyüklere Masallar” başlıklı yazısında, “Hani maçlarda taraftar hakeme bağırır ya, bu ‘İ.’, Melih’in isminin başındaki ‘İ.’ diğer ismin baş harfi” diyerek Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle şüpheli olarak ifade verdi. Kırca, “Şikâyete konu yazıda ‘İ.’ Melih diye başka köşe yazarları mecaz yaparak oradaki ‘İ.’yi farklı bir yere çekmek istiyorlar. Oysa ki ben bu durumu belirtip buradaki ‘İ.’yi o amaçla kullanmadığımı Gökçek’in ismi olan ‘İ.’ olarak kullandığımı yazının içinde söylüyorum” dedi. Levent Kırca ifade verdi BDP Gaziantep Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Abdullah Demirbaş ve BDP’li yöneticiler, 7 yıl önce İran’da girdiği çatışmada yaşamını yitiren PKK’li Casim Dursun’un annesi Emine Dursun’u da yanlarına alarak 2005 yılında terhisine 46 gün kala Tunceli’de PKK’liler ile girilen çatışmada şehit olan er İsmet Esen’in annesi Ayşe Esen’i Gaziantep’in Karacoğlan Mahallesi’ndeki evinde ziyaret etti. Ziyarette Emine Dursun, şehit annesi Ayşe Esen’e beyaz tülbent armağan etti ve barışın sağlanarak hiçbir annenin ağlamamasını istedi. Birbirine sarılan PKK’li ve asker annesi duygulanarak gözyaşı döktü. Oğlu Baran 3 yıl önce terör örgütü PKK’nin dağ kadrosuna katılan BDP Gaziantep Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Abdullah Demirbaş, “Türkiye’de uzun yıllardır bir çatışma sürüyor. Burada biri evladını dağda yitirmiş, biri evladını askerde yitirmiş iki yüreğin birleşmesine şahit oluyoruz. Buradan çıkarılacak mesaj artık başka annelerin yüreğinin yanmaması olmalıdır. Kimsenin annelerinin yüreğini yakmaya hakkı yoktur” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle