04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 MART 2014 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Okmeydanı’ndaki cinayete ilişkin soruşturmada 25 eve baskın yapıldı, sekiz kişi gözaltına alındı KESK’LİLER YAŞADIKLARINI ANLATTI Burak operasyonu uBurak Can Karamanoğlu’nun öldürülmesine ilişkin soruşturma kapsamında operasyon düzenleyen Emniyet, 8 kişiyi gözaltına aldı. 800 polisin katlıdığı operasyon kapsamında Berkin Elvan’ın vurulmasının görgü tanığı Ö.K’nin de evi basılarak arama yapıldı. İstanbul Haber Servisi Okmeydanı’nda Burak Can Karamanoğlu’nun vurularak öldürülmesi olayına karıştıkları iddiasıyla terörle mücadele ekipleri tarafından Beyoğlu, Sultangazi ve Şişli’de düzenlenen operasyonlarda 8 kişi gözaltına alındı. Bu arada Karamanoğlu cinayetine ilişkin soruşturma kapsamında yapılan gözaltılarla ilgili, dosyada dinleme ve telefon doğrulama kayıtları olmadan operasyon yapıldığı iddia edildi. Okmeydanı’nda polisin attığı biber gazı kapsülünün başına isabet etmesi sonucu 269 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın cenazesinin ardından Okmeydanı’nda yaşanan olaylarda vurulan Burak Can Karamanoğlu’nu vuranları yakalamak amacıyla dün sabah saatlerinde polis, Beyoğlu, Sultangazi ve Şişli’de 25 ayrı adrese eşzamanlı olarak operasyon gerçekleştirdi. Yaklaşık 800 polisin katıldığı operasyonda 8 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerin evlerinde yapılan aramalarda 2 tabanca ve 1 pompalı tüfekle çok sayıda tabanca fişeğinin ele geçirildiği belirtildi. Pompalı tüfek ve 2 tabancanın Burak Can’ın vurulması olayında kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi amacıyla Kriminal Şube Müdürlüğü’ne gönderildiği açıklandı. Bu arada polis soruşturma süresince elde ettiği görüntüleri Sinan Eşiyok, Dursun Doğan, Nursel Tanrıverdi ve Özden Bilgiç gazetemizi ziyaret etti. ‘F tipinde hukuk da yok yasa da’ HAZAL OCAK Burak Can Karamanoğlu’nun ölümüne ilişkin soruşturma kapsamında önceki gece 800 memurun katıldığı bir operasyon düzenleyen emniyet, soruşturma süresince elde ettiği görüntüleri de basına dağıttı. Güvenlik kamerası görüntülerinde, elinde tabanca bulunan bir kişiyle, bir torba içerisinde olay yerine getirdiği pompalı tüfeği bu torbadan çıkarıp havaya doğru ateş eden bir kişi görülüyor. basına dağıttı. Güvenlik kamerası görüntülerinde, elinde tabanca bulunan bir kişiyle, bir torba içerisinde olay yerine getirdiği pompalı tüfeği bu torbadan çıkarıp havaya doğru ateş eden bir kişi görülüyor. Kayıtlar doğrulatılamadı iddiası Burak Can Karamanoğlu cinayetine ilişkin soruşturma kapsamında yapılan gözaltılarla ilgili, dosyada dinleme ve telefon doğrulama kayıtları olmadan operasyon yapıldığı iddia edildi. Adliye kaynaklarından edinilen bilgiye göre, nöbetçi sulh ceza mahkemesinden operasyon kapsamında aramael koyma kararı çıkartılması ta lep edildi. Nöbetçi sulh ceza mahkemesi hâkimi dosyada bulunan Mobese’den alınan yüzleri maskeli kişilerin bulunduğu belirsiz bir fotoğraf ile gizli tanık ifadelerinin delil sayılamayacağını ve dosyada dinleme ve telefon doğrulama kayıtları olmamasını gerekçe göstererek talebi reddetti. Talebin reddedilmesi üzerine üst mahkemeye itiraz edildi. İtirazı değerlendiren üst mahkeme de itirazı yerinde buldu. Öte yandan baskın yapılan evler arasında geçen günlerde Berkin Elvan cinayetine ilişkin tanık olarak dinlenen ve Elvan’ın arkadaşı olan Ö.K. bulunuyor. Tanık evine baskın Berkin Elvan cinayetine ilişkin ifade veren Ö.K, Berkin’in yaralanmasına yol açan gaz kapsülüyle ilgili olarak, ateş emrini sarışın ve kalıplı bir polisin verdiğini söylemişti. Ö.K, “Berkin polislere elini kaldırarak ‘Ekmek almaya gidiyorum. Atmayın yeter artık’ diye bağırdı. Berkin caddeye çıktığı sırada 1520 metre ileride bulunan Mithatpaşa Caddesi’ndeki polisler gaz tüfeği ya da tabancasıyla tekrar ateş etmeye başladılar. Bu sırada Berkin silahın sesini duyduğu için irkildi. Sokağa girmek isterken birden kapsül başına isabet etti” demişti. SAVCI DERNEKLERİ KARIŞTIRDI HSYK’YE ŞİKÂYET: u İşkence kötü muameleye ilişkin şikâyetleri rapor haline getiren ÇHD Antalya Şube Başkanı Nusret Gürgöz savcı tarafından iftira ile suçlandı. Açılan soruşturmanın dosyası savcılar arasında dolaşırken ÇHD bir anda ÇYDD’ye dönüştü fakat dava yine de açıldı. MURAT İNCEOĞLU Antalya’da soruşturma skandalı ğunu bildirdi. Gürgöz, savcılıktan soruşturma için Adalet Bakanlığı’ndan izin almasını talep et ti. Savcı Süleyman Durmaz, talebi haklı bularak kovuşturmaya gerek olmadığı kararı verdi ve dosyanın soruşturma ile ilgili Avukat Soruşturma Bürosu’na gönderilmesine karar verdi. Hâkimler bahane üretiyor İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasını karara bağlayan ve 6526 sayılı yasa ile kaldırılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin, gerekçeli kararı yazdığını ancak redakte işlemi yaptığını açıklaması avukat ve sanıkların tepkisine neden oldu. HSYK heyeti hakkında suç duyurusunda bulunan sanık avukatlarından Hüseyin Ersöz “Redakte işlemleri bahane edilerek gerekçeli kararın yazımına devam etmek ve HSYK’nin haklarında bir soruşturma açmasının önüne geçmek amacıyla yapılan basın açıklamasının hâkimlik mesleğinin temel ilkelerine aykırılık taşıdığı açıktır” dedi. Ersöz, HSYK’den Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti hakkında soruşturma açılmasını talep etti. Ersöz yasada redakte işlemleri için öngörülmüş olan ek bir süre olmadığını vurguladı. KESK davasının ilk duruşmasında tahliye olan üyeler, F tipini ve cezaevini anlatırken, “Çıplak aranıyor, gözetleniyor, en tabii haklarımız ihlal ediliyor” dediler. 8 arkadaşlarının hâlâ tutuklu olduğuna dikkat çeken üyeler “Aynı davadan, aynı suçlardan yargılanıyoruz arkadaşlarımızla dosyalarımız aynı. Tutuklu arkadaşlarımız da tahliye olmalıdır” dediler. Yaklaşık 1 yıl tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen öğretmen Sinan Eşiyok, bütün özel alanlarının gözetlendiğini, haklarının ihlal edildiğini anlatarak şöyle devam etti: “Cezaevinde kalan adli suçluların aldıkları uyku ilaçları yüzünden iç organları hasar görüyor, kasları eriyor ve kireçlenme oluyor. 20 kişilik koğuşta 40 kişi kalıyor, bazılar F tipini kurtuluş olarak görüyor, uyuyabilmek için F tipine geliyor. Cezaevindeki anlayış: Burada yasa, hukuk yoktur. Keyfi uygulamalar vardır. Avukatla müvekkilin görüşmesi gizlidir. Artık açık alanda yapılıyor.” Eşiyok’la aynı hücrede kalan vergi memuru Dursun Doğan da, “Kuran okuma, Kuran yarışması gibi sistem kendi propagandasını dayatacak tüm araç ve yöntemleri kullanıyor. Bütün bunlar, bizim sohbet saatlerimizden kesiliyor, keyfi kararlar uygulanıyor” dedi. 11 ay Bakırköy Kadın Cezaevi’nde kalan felsefe öğretmeni Nursel Tanrıverdi ise her ay tutukluluğa itiraz ettiklerini fakat gerekçe bildirilmeden tahliye taleplerinin reddedildiğini belirterek, “Çağlayan’a yarım saat uzaklıkta olmamıza karşın 2 kere telekonferansa çıktık. Artık 3.’sünde çıkmayacağımızı söyledik. Bir arkadaşımızın babası nisanda yaşamını yitirdi. Arkadaşımız götürülmedi” dedi. Özel yetkili mahkemelerin kaldırılıp 3. Ağır Ceza Mahkemesi devredilmesine karşın bir şeyin değişmediğini anlatan Dursun Doğan “Tahliye talepleri aynı kopyala yapıştırla reddedildi. 3. Ağır Ceza Mahkemesi ayrıca duruşma tarihi için günü olmadığını söylüyor. Arkadaşlarımızı tahliye etsinler, tutuksuz yargılamaya devam etsinler” diye konuştu. Sinan Eşiyok da “Mahkeme heyeti 3. kez değişti. Biz artık muhatap istiyoruz. Bizim davamız ortada kaldı” dedi. Tahliye olan KESK üyelerinin bir kısmının işyerlerine geri dönemediğini, iddianamelerin işyerlerine gönderildiğine dikkat çeken Doğan 10 arkadaşlarının açığa alındığını kaydetti. ‘Mahkeme heyeti 3. kez değişti’ Antalya L Tipi Cezaevi’nde, tutuklu ve hükümlülerin dile getirdiği işkence ve kötü muamele şikâyetlerini kamuoyu ile paylaşan avukat Nusret Gürgöz, iftira atmak suçlaması ile karşılaştı. Ancak soruşturmayı yürüten savcı önce kendi kararına karşı çıktı, ardından da Gürgöz’ün başkanlığını yaptığı derneği karıştırdı. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Antalya Şube Başkanı avukat Nusret Gürgöz, müvekillerinin işkence ve kötü muamele şikâyetlerini bir rapor haline getirdi. 19 Temmuz 2012 tarihinde düzenlediği basın açıklaması, “İşkence var, işkencecileri durdurun” başlığını taşıyordu. Raporda yer alan bilgiler Adalet Bakanlığı ve Antalya Cumhuriyet Savcılığı ile de paylaşıldı. İddiaları inceleyen Antalya Cumhuriyet Savcılığı iddiaların asılsız olduğuna karar verdi ve iftirada bulunduğu iddiası ile ÇHD Şube Başkanı avukat Gürgöz ile ilgili soruşturma başlattı. İfade vermeye çağırılan Nusret Gürgöz, ÇHD’nin kurumsal kimliği ile davala ra müdahil olduğunu ve yaptığı çalışmanın avukatlık mesleğinin gereği oldu Yine çocuk!.. Gaz bombası bu kez de Silvan’da henüz 10 yaşında bir çocuğu vurdu MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Türkiye’de polisin hiç çekinmeden kullandığı gaz bombaları bu kez Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde bir çocuğu vurdu. Başından yaralanan 10 yaşındaki M. E. adlı çocuğun durumunun ağır olduğu belirtildi. BDP, Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde miting düzenledi. Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, BDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt, Silvan Belediye Eşbaşkan adayları Melikşah Teke ve Yüksel Bodakçı, BDP ilçe yöneticileri ve kalabalık bir partili grubu katıldığı mitingte, konuşmaların ardından polisle partililer arasında mitingin bitiminde çatışma çıktı. Polisin “Akrep” tipi zırhlı araçlardan attığı sayısız gaz bombalarından biri 10 yaşındaki M. E.’nin başına isabet etti. Ağır yaralanan M. E, önce Silvan Devlet Hastanesi’ne, ardından da Diyarbakır’a getirilerek Dicle Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Acil Servisi’ne sevk edildi. BDP Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayı Gültan Kışanak, BDP’li yöneticiler ile çok sayıda yurttaş da DÜ Hastanesi aciline geldi. DÜ’de görevli doktorlar M. E’nin durumuna ilişkin yaptıkları açıklamada, hayati tehlikenin bulunduğu ifade ederek, küçük çocuğun sağ kulağının arkasına değen gaz kapsülünün burada yarığa neden olduğunu, kafatasının mikrop ve hava aldığını söyledi. Hava ve mikrobun M. E’nin beyninde basınç oluşturmasından kaynaklı ameliyata alınamadığını belirtildi. M.E’nin bilincinin açık olduğu ancak tedavisinin yoğun bakımda sürdüğü bildirildi. ÇHD, ÇYDD oldu Avukat İşlemle ri Bürosu ise dosyayı inceledikten sonra soruşturmanın avukatlık mesleği ile ilgisi olmadığına karar verdi. Cumhuriyet savcısı Nihat Erol imzalı kararda, “Şikâyetli avukatın isnat edilen eylemin avukatlık görevi sırasında ve avukatlık görevinden kaynaklanmadığı, şikâyetlinin Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği başkanı sıfatı ile bahse konu şikâyet dilekçesini kaleme aldığı anlaşıldığından...” denilerek dosya geri gönderildi. Dosya bir kez daha karşısına gelen savcı Süleyman Durmaz ise önceki kararını ancak bir mahkemenin ortadan kaldırma yetkisi olmasına rağmen, aynı konuda bir kez daha soruşturma yürüttü. Ancak ÇHD ile ÇYDD’nin karıştırılmış olduğunu o da fark etmeyerek iftira suçundan iddianame hazırladı. Çifte standarda karşı açlık grevi MLKP’ye yönelik “Gaye operasyonu” ile 7.5 yıldır tutuklu bulunan 8 kişiye destek için Atılım Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Şenoğlu ile Gazete Kadıköy muhabiri ve Özgür Radyo programcısı Semra Çelebi iki günlük açlık grevine başladı. Tutuklu gazeteci Arif Çelebi’nin kardeşi Semra Çelebi, tutukluluk süresinin 5 yıla indirildiğine dikkat çekerek “Ergenekon sanıkları bir bir özgürlüğüne kavuştu ancak aynı hukuki durumda bulunan tutuklu sosyalistler ve Kürtlere her zamanki gibi farklı davranılıyor” değerlendirmesi yaptı. GÖRGÜ TANIĞININ ÇEKTİĞİ FOTOĞRAFTAKİ POLİSLERLE İLGİLİ İŞLEM YAPILMADI Berkin’i onlar mı vurdu? CANAN COŞKUN Memurun yanlışı cezaevine gönderdi ŞAHAP AVCI ALİAĞA İzmir’de 4 yıl önce karıştığı bir kavga nedeniyle bir yıllık hapis cezası alan ve denetimli serbestlik düzenlemesinden yararlanarak tahliye edilen Yüksel Türkel, kontrol memurunun kendisini yanlış yönlendirmesi nedeniyle yeniden cezaevine girdi. Hatanın düzeltilmesini isteyen Türkel, Aliağa Şakran Cezaevi’nde, eşi Tuğçe Türkel de cezaevi önünde açlık grevi başlattı. Tuğçe Türkel, yaşanan süreci şöyle anlattı: “Eşim tahliye edildikten sonra kendisine, üç gün içinde denetimli serbestlik bürosuna gitmesi gerektiği bildirildi. Ancak orada bir memur eşimi yanlış yönlendirerek iki hafta sonra gelmesini söyledi. 8 gün sonra büroya giden eşim, yasayı ihlal ettiği gerekçesiyle yeniden cezaevine konuldu.” Gezi Parkı eylemleri sırasında başına isabet eden gaz kapsülü sonucu 269. günlük komadan çıkamayarak yaşamını kaybeden Berkin Elvan’ın (14) ölümüne neden olan soruşturmada tanık olarak dinlenen P.K’nin çektiği, 78 polisin yer aldığı fotoğraf ortaya çıktı. Berkin Elvan’ın 16 Haziran 2013’te Okmeydanı’nda ekmek almaya giderken polis tarafından gaz kapsülü ile vurulmasından 10 dakika öncesine ilişkin tanık olarak dinlenen P.K’nin çektiği fotoğrafta bir grup çevik kuvvet polisi görülüyor. Berkin’in vurulduğu yere iki dakikalık mesafede olan Özel Okmeydanı Polikliniği’nin önünden halka müdahalede bulunan bir grup polisin fotoğrafı, Elvan ailesinin avukatı Evrim Deniz Karatana tarafından soruşturma savcısı Faruk Bildirici’ye teslim edilmişti. Fotoğraftaki polislerle ilgili herhangi bir işlem yapılmadığı öğrenildi. Fotoğrafı çeken tanık P.K. savcılık ifadesinde, şunları söylemişti: “Pazar sabahı gazların poliklinik içerisine girmesinden dolayı ben rahatsızlandım. Sabah 06.40 sıralarıy dı. M.B. Hanım sokakta bekleyen bir grup polise, pencereyi açarak ‘Asistanım astım hastası, lütfen gaz sıkmayın’ dedi. Polisler de ‘İçeriye gir’ diyerek bağırdılar. Daha sonra geçtiğimiz yan odadan ben cep telefonuyla poliklinik önünde sokakta bekleyen polislerin fotoğrafını çektim.” Elvan ailesinin avukatı Karatana da fotoğrafın çekildiği yerin Berkin’in vurulduğu yere çok yakın olduğunu kaydederek, “Fotoğraftaki polislerin Berkin’e ateş eden polisler olma ihtimali bulunduğu için fotoğrafı delil olarak dosyaya sunduk” demişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle