04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 MART 2014 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Kılıçdaroğlu, katliamcı El Beşir’in ülkesinin Başbakan için uygun olduğunu söyledi ‘Erdoğan Sudan’a kaçsın’ SEDAT KURT DENİZLİ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Denizli’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yine yolsuzluklar üzerinden yüklendi ve bugüne kadar AKP’ye oy veren seçmenlere “Bu kez elinizi vicdanınıza koyun” çağrısında bulundu. “İnşallah bir daha Denizli’ye Başbakan olarak geleceğim” diyen Kılıçdaroğlu, ülkenin ihtiyaç duyduğu temiz siyaset için CHP adaylarına oy istedi. Kılıçdaroğlu, CHP iktidarında Başbakan Erdoğan’ın Sudan’a kaçabileceğini ileri sürdü. Kılıçdaroğlu’nun uçağı hava muhalefeti nedeniyle Çardak Havaalanı’na yaklaşık 1.5 saat geç indi. Daha önce programlandığı gibi önce Çardak, ardından da Bozkurt’ta otobüs üzerinden halka seslenen Kılıçdaroğlu, yol güzergâhı boyunca halkı selamlayarak Denizli’ye geldi. Yağmurlu havaya karşın Özay Gönlüm Alanı’nda toplanan yaklaşık 20 bin kişiye seslenen Kılıçdaroğlu, “Başçalan dava açmış ‘Bana niye hırsız diyorsun?’ diye... Ben demiyorum. Bak meydanları görüyorsun. Sanıyor ki dava açınca ben ondan korkacağım. Sen ayakkabı kutusundan korkan adamsın. Ben senden niye korkacağım. Siz Twitter’dan korkan bir Başbakan gördünüz mü? Diktatörler korkarlar, baskı kurarlar, yasak getirirler. Yasak getirdi, yasağı deldik. İstediğin kadar yasak Kılıçdaroğlu, Denizli’de Özay Gönlüm Alanı’nda halka seslendi. (Fotoğraf: DHA) Kitleler ve Diktatörler Mısır’da, iki duruşmalık bir yargılamanın ardından pazartesi günü 529 Müslüman Kardeşler üyesi idama mahkum edildi. Salı günü 700 sanıklı yeni bir dava başladı. Mısır egemen sınıfları (ki ordu da bu sınıfların bir parçası) Mübarek öncesi iktidarı, her türlü örgütsel ve kitlesel muhalefeti yıldırarak restore etmeye kararlı. Tahrir Meydanı’nda Ocak 2011 “devrimini” yaşayanlar açısından acı bir durum. Mısır tek örnek değil. Doğu Bloku çökerken, kitleler çürümüş iktidarlara karşı Fransız Devrimi sloganlarıyla ayaklanıyorlardı. Kalkan toz duman yatıştığında, kamu malları talan edilmiş, hırsız oligarklar devleti ele geçirmiş, dünün yöneticileri bugünün egemen sınıfları oluvermişti. İfade, seyahat özgürlüğüyse tüketme özgürlüğüne indirgenmişti, o da paraya bağlıydı. Ukrayna’da 20042005 Portakal “Devrimi” bu düş kırıklığına bir tepkiyi dile getirdi. Dışardan dejenere olana kadar manipüle edildi. O da bir hırsız grubunu devirdi, ama onların yerine daha becerikli, daha açgözlü hırsızlar geldi. Geçenlerde Kiev’de aynı senaryo yeniden yaşandı. Bu kez, faşist fanatikler yönetime sızdı, ülkenin bir kısmı ayrılıp başka bir ülkeye katıldı. “Maidan” niye oldu? Ölenler niye öldü.. diye soranlara hak vermemek elde değil. Bunlardan ne “toplumsal olaylar” yararlı sonuçlar üretmiyor sonucu, ne de “hadi bir daha, daha iyisini yapalım” sonucu çıkar. Çünkü, “toplumsal olaylar” kendiliğinden, ama toplumun dokusunda biriken moloküler değişikliklerin sonucu (kasırgalar, depremler gibi) patlak verirler. Bu yüzden de tekrarlanamazlar! Biri olur biter, sonra, bir zaman bir başkası, mutlaka ve de hiç beklenmedik biçimde patlak verir. Siyasi öznelere de bunları tekrarlama hayali kurmak yerine, bunlardan öğrenmek görevi düşer. Diğer taraftan, bu olaylara dikkatle bakınca, hiçbir işe yaramadıklarını söylemek de zor. Örneğin, Mısır’daki olay Müslüman Kardeşler’in işine yaradı; onları bir dönem için iktidara getirdi. Kiev, Maidan ayaklanması, Svoboda, Sağ Blok gibi faşist grupların devlete sızmasına, hatta yönetime gelmesine olanak verdi. Yunanistan’da Sintagma, neredeyse Syriza’yı hükümete taşıyordu. Nasıl 1830’da işçi sınıfı tabanlı bir Cumhuriyetçi ayaklanma Bourbon gericiliğini yıkan süreci başlattıysa, “Gezi Olayı” da Osmanlıcıdinci AKP gericiliğini geri dönülemez bir yıkılma sürecine soktu. Ancak, dün Tahrir Olayı’ndan nasıl Müslüman Kardeşler örgütü, Maidan’dan faşist yapılar yararlandıysa, “Gezi Olayı”nın yarattığı sarsıntıdan da “Cemaat”, düne kadar iktidarın parçası olan bir yapı, yararlanmaya çalışıyor. Demek ki, bir toplumsal olay başladığında, buradaki enerji kendini, önüne koyduğu talepleri yaşama geçirmeye başlamasına uygun bir örgütsel biçimle ifade edemiyorsa, başka projelere sahip örgütlü yapıların, hatta ülke dışındaki hesapların sunak taşında kurban edilebiliyor. Financial Times’da Prof. Mazover’in Lenin’den atıfla (dünyada garip işler oluyor), vurguladığı gibi “örgüt şart”! (28/02/2014) Diğer taraftan, bu toplumsal “olay”lar, toplumda hangi güçlerin, hangi taleplerle, araçlarla bir araya gelebildiğini, dolayısıyla ittifaklar kurma, “tarihsel blok” inşa etme arayışlarının, dikkatlerini yoğunlaştırmaları gereken olasılıkları, söylem içeriklerini, kısa bir süre için de olsa gözler önüne seriyor. Tüm bunlardan ben, geride kalan “Gezi Olayı” ve önümüzdeki seçimler bağlamında şu siyasi sonuçları çıkarıyorum: “Gezi”nin dile getirdiği özgürlük talebini yükselterek, AKP karşıtlığını (ki bu aynı zamanda bir ekonomik modelin, bir ahlak anlayışının da reddidir), en geniş biçimde kurmaya çaba göstermek gerekiyor. Bu Gezi gibi “toplumsal olaylar”ın özgürlük, eşitlik gibi gereksinimlerine gerçekten cevap verebilecek örgütlenmeleri inşa etme çalışmasını, seçimlerden sonra da devam etmek üzere hızlandırmak anlamına geliyor. Bu aynı zamanda seçimlerde, bu çalışmayı kolaylaştıracak bir sonucu yaratmak için çalışmak anlamına geliyor. CHP lideri, ittifak girişimini anlattı ‘HDP’den teklif geldi, reddettik’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, BDP’den ayrılan bir grup milletvekili ile temsil edilen HDP’den kendilerine “seçim ittifakı” teklifi geldiğini, ancak “bize zarar verir” düşüncesiyle reddettiklerini belirterek, “Bugün HDP, AKP ile işbirliği yapıyor” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ses kayıtlarıyla ilgili “Haremimize girdiler” sözlerine de Kılıçdaroğlu, “Senin haremine girmişlerse, sen bu ülkede nasıl başbakanlık yapacaksın. Bir Başbakan bu duruma düştüyse o koltuktan ayrılması lazım” karşılığını verdi. Müzik kanalı “Kral FM”e konuk olan Kılıçdaroğlu, ilk kez “CHPHDP ittifakı” iddialarına açıklık getirdi, gündeme ilişkin önemli değerlendirmeler yaptı. roğlu, kendisi kabul etmedi” sözlerinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Doğru, öyle bir teklif geldi ve biz bu teklifi uygun görmedik. Geldiler işbirliği önerdiler kabul etmedik. ‘Bize zarar verir’ dedik, bu. Aynı düşüncemi bugün de söylüyorum, zaten. Bugün HDP, AKP ile işbirliği yapıyor. Onu gayet iyi biliyoruz zaten” dedi. Özel yaşamla ilgili dinlemelerin dünyanın her yerinde suç olduğunu ve kendisinin de asla kabul etmeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, “Ama toplumu ilgilendiren dinlemeler hiçbir zaman suç değildir. Yasadışı olsa bile suç değildir” dedi. Kılıçdaroğlu, Ankara’daki seçim turu sırasında “bozkurt” işareti yapmasını ise CHP’ye ve Mansur Yavaş’a oy vereceğini söyleyen “ülkücü” bir yurttaşa “jest” olarak nitelendirdi. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un adaylığı konusunda ise Kılıçdaroğlu, bu konuda halkın nabzına bakacaklarını ifade etti. getir. CHP iktidarında konuşan Türkiye yaratacağız” dedi. Bu seçimlerde ilk kez oy kullanacak 2.5 milyon gencin özgürlüklerden yana tavır koymasını isteyen Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a, “Bu ülkede para var, her şey var. Eksik olan temiz iktidar. Çünkü parayı götürüyorlar. Sen götürüyorsun, çocukların götürüyor, yakınların götürüyor. Söyle kaç paraya doyacağını, biz sana bu parayı verelim de milletin yakasından düş” diye seslendi. Yolsuzlukların hesabının CHP iktidarında sorulacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “CHP’nin iktidarında o yurtdışına kaçacak. Ona uygun bir ülke buldum. Ömer El Beşir’in ülke si Sudan... Biliyorsunuz El Beşir, binlerce çocuğu, genci öldürdü, ülkesini soydu. Birlikte oturup sohbet etsinler. Ne kadar katliam yaptıklarını, ne kadar götürdüklerini birbirlerine anlatsınlar. Ne kadar kaçarsa kaçsın onu getirip, bağımsız mahkemede yargılayacağım” dedi. Kılıçdaroğlu daha sonra Uşak’a geçerek burada yurttaşlara seslendi. Kul hakkı yiyen adamdan vatansever olmayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Oğlunun evine 30 milyon Avro’yu istifleyenden vatansever çıkar mı? Bir yabancının 4 bakanı parayla satın almasından vatanseverlik çıkar mı?” diye konuştu. KP’yle işbirliği yapıyorlar’ HDP Eşbaşkanı Sebahat Tuncel’in, “30 Mart seçimlerine beraber girelim teklifinde bulunduk. Kılıçda ‘A ‘Örgüt şart!’ Bahçeli Adana’da halka seslendi: AKP iktidarının SAVAŞ KÜRKLÜ ADANA MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Adana’da gerçekleştirdiği mitinglerde AKP iktidarına son vermek için 30 Mart seçimlerinin büyük fırsat olduğunu belirterek “AKP iktidarı yokuş aşağı freni patlamış bir kamyon gibi kontrolünü ve yönünü tamamen kaybetmiştir. Türkiye bu iktidardan kurtarılmazsa uçurumun dibini boylayacak. Türkiye teslim bayrağını çekmeden AKP’nin fişi mutlaka çekilmelidir” dedi. Adana’da önce Çukurova Hukukçular Derneği’ni ziyaret eden ardından merkez Sarıçam ilçesindeki mitingde Başbakan Erdoğan, Kastamonu’da, Gülen cemaatine yönelik suçlamalarını sürdürdü. (Fotoğraf: AA) Erdoğan’dan Gül’e yanıt fişi çekilmeli halka seslenen Bahçeli, AKP iktidarının Türkiye’yi karanlığa mahkum edeceğini anlattı. MHP lideri Bahçeli, “Başbakan’ın istediği yalnızca yandaşlarının büyümesidir. Yolsuzlukların, usulsüzlüklerin artarak sürmesidir. Vurguncunun, yağmacının, para tacirlerinin güçlenmesidir. Çünkü, hanedan mensuplarının daha çok gemi alması için bir 4 yıl daha gerekmektedir” dedi. Daha sonra partisinin Yüreğir belediye başkan adayı Yücel Bayram’ın seçim ofisi önünde konuşan Bahçeli, bazı partililerin “Hırsız Tayyip” şeklinde slogan atması üzerine, “Ona yargıçlar karar versin, eğer doğru dürüst bir yargıç kaldıysa” ifadesini kullandı. ‘Daha önemli işlerim var’ Erdoğan paralel yapıda ahlak olmadığını söyledi ‘Terör örgütü gibi’ Yurt Haberleri Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan, “Bunlar Cumhurbaşkanı’nı da dinlediler, beni de dinlediler, bakanlarımı da dinlediler. Bunlarda ahlak yok. Bunlar cemaat filan değil, örgüt. Bunların terör örgütünden ne farkı var? Bunların yaptığını terör örgütü yapıyor” dedi. Erdoğan, partisinin Kastamonu Kuzeykent pazaryerinde düzenlenen mitinginde yaptığı konuşmaya, Gülen cemaatine yönelik suçlamalarını sürdürdü. “Bu Pensilvanya’nın âlim maskesi altında ne işler çevirdiğini sizlere tek tek anlatacağım” diyen Erdoğan, Oslo’da yapılan görüşmelerin Pensilvanya eliyle kamuoyuna montajlanarak sızdırıldığını ileri sürdü. Erdoğan, “Bu Bahçeli ne dedi? ‘Sen, İmralı’ya ne söz verdin?’ dedi. Bahçeli, benim adım Tayyip Erdoğan. Ben hayatım boyunca, Rabbime hamdolsun, bu vatanımı, milletimi kimseye satmadım. Onun hesabını siz verin. Ecevit, sen Bahçeli ve Yılmaz, üçünüz beraber burayla ilgili idam kararını sumenaltı ettiniz. Sumenaltı eden sensin. Niye itiraz etmedin? Niye o zaman kalkıp da hükümetten çekilmedin? Bizim çözüm sürecimiz farklı bir olaydır, benim müsteşarımın görüşmeleri farklı bir olaydır” dedi. Gülen cemaati kurucusu Fethullah Gülen’e yönelik eleştirilerini sürdüren Erdoğan, “Pensilvanya Türkiye’yi, devleti ve siyaseti zehirlemek için her yola başvuruyor. Maalesef bu CHP Pensilvanya’nın kuyruğu oldu. MHP, Pensilvanya’nın kuyruğu oldu. ‘Okyanus ötesi’ deyip, Pensilvanya’ya hakaret eden Devlet Bahçeli’nin, bugün Pensilvanya’nın dizinin dibine oturmasına bakın. Bunların ahlakını, ilkesizliğini görün” ifadelerini kullandı. Erdoğan, “Pensilvanya”nın yargıda, emniyet ve diğer birimlerde uzantıları olduğunu belirterek “3035 yıldır sızmadıkları yer kalmadığını” söyledi. Başbakan Tayyip Erdoğan, Samsun Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada CHP’ye yüklendi. CHP’nin Esad’ı desteklediğini, çeteleri, mafyaları, eli kanlı terör örgütünü desteklediğini iddia eden Erdoğan, “Gazi Mustafa Kemal kurdu diye övündükleri partiyi, Pensilvanya’nın idaresine teslim ettiler. Bazı CHP’liler araçlarının üzerine, ‘Atam izindeyiz’ yazıyorlar ya o CHP’lilere sesleniyorum, artık onu çıkarın ‘Hocam izindeyiz’ yazısını koyun” dedi. Gülen’i kasteden Erdoğan “Ne diyor, ‘Bu uzun bize çok hainlik etti.’ 17 tane üniversite açmana müsade ettiğimiz için mi hainlik ettik. Milli emlakın arazilerini size tahsis ettiğimiz için mi hainlik ettik” diye sordu. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş: Arap şeyhlerinde bu servet yok Yurt Haberleri Servisi BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, İslamiyet adına yola çıkanların referansının hırsızlık olduğuna dikkat çekerek, “İnsanın yüzlerce yazlığı, yüzlerce evi olur mu, insanın aç kalmayacak kadar parası olur, fakat bunların biriktirdiği servet Arap şeyhlerinde yok. Petrol krallarının bu kadar serveti yok. Gitmişler hocalarından fetva almışlar. Bu nasıl Müslümanlıktır. Hocalara ‘Sen bu faizlerle ilgili fetva ver helal et’ diyorlar” dedi. Seçim kampanyasını Bitlis’te sürdüren Demirtaş Ulu Cami önünde halka seslendi. Demirtaş, AKP’nin halktan aldığı desteği kendi çıkarı için kullandığını söyledi. Demirtaş, “Birileri bavullarla para doldurmamışsa, Başbakan çıkıp bu paralar bize ait değil desin. Ayakkabı kutuları ile ilgili bir alakamız yok desin. Başbakan çıkıp servetini açıklasın. Bunu yapamıyor montajdır diyor, komplodur diyor” ifadelerini kullandı. Demirtaş, İslamiyetin “Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir” diyen bir din olduğunu, BDP’nin de böyle bir dinin ve peygamberin takipçisi olduğunu ifade etti. Atatürk’ün posterini indirmek istediler Başbakan’ın Samsun mitingi öncesinde Atatürk posteri indirilmek istendi. Başbakan Erdoğan’ın Cumhuriyet Meydanı’ndaki mitingi öncesi meydanın karşısında bulunan muayenehanesinin camına Atatürk posteri asan Nörolog Dr. Abdurrahman Akbaş’tan polis, “provokasyon” olacağı gerekçesiyle posteri indirmesini istedi. Akbaş’a Atatürk posterinin üzerinde yazan, “Bu topraklarda Mustafa Kemaller yenilmez” ibaresinin rahatsızlık yarattığı söylendi. Dr. Akbaş ise posteri indirmeyeceğini, yasadışı olmadığını, Başbakan’ın bundan neden rahatsız olacağını anlamadığını söyledi. Diğer yandan, olayı duyan gençler muayenehane önünde poster nöbeti tuttu. Bir polis yetkilisi Atatürk posterinin indirilmesi emrinin Başbakan Erdoğan’ın korumalarından geldiğini belirtti. Daha sonra posterin önü vinçlerle kapatıldı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, dün Star TV’de yayımlanan “Seçim Özel” programında gündeme ilişkin konuştu. Twitter yasağını savunurken, isim vermeden yasağın asıl hedefinin 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarına ilişkin ses kayıtlarını yayınlayan Haramzadeler ile Başçalan adlı hesapların olduğunu itiraf eden Erdoğan, “Başbakan’a ‘Başçalan’ diyecek, biri bakanlara hakaret edecek... Bütün bunlara karşı kendileri uyarılıyor. Uyarıldığı halde bunları kaldırmıyorlar. Sorumluluk noktasında bir insan olarak bu işi düzeltiriz, düzelmediğimiz takdirde kararlıyız, kapatırız. Yasaklara uysunlar. Biz de bu sorunu bitirelim. Uymadıkları takdirde şurası neder, burası neder, bizi ilgilendirmez” dedi. Erdoğan, yasaklarda sıranın Youtube geldiğine de işaret ederek, “Bu işin ardında Youtube var. Burada herhangi bir temsilcilikleri yok. Avukatlarıyla çalışıyor arkadaşlar. Avukat hanım kardeşimize edep ve adaba sığmayan şeyler yaptı. Bizim ülkemiz muz cumhuriyeti değildir” dedi. Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yasağa karşı Twitter kullanmasını da “Cumhurbaşkanı Tweet atabilir, bunlar benim pek hoşlandığım şeyler değil. Benim daha yapacak çok işim var. Bu tür işlerle uğraşacak vaktim yok” sözleriyle değerlendirdi. Suriye uçağının düşürülmesine ilişkin olarak ise, “Bundan sonra da angajman kuralları ihlal ederse karşılığı verilecektir. Çirkin olan muhalefetin bunu kullanması” dedi. Süleyman Şah Türbesi’ndeki İŞİD saldırısına da değinen Erdoğan, “Burada Türkmenler vardı. Onların zayıf düşmesi geri çekilmelerine yol açtı. Geri çekildikleri gün 80 şehit verdiler. MİT’in TIR’ları bu Bayırbucak Türkmenlerine yardım götürüyordu. Süleyman Şah Türbesi’ne karşı böyle bir yanlışlık olacak olursa orada da gereken yapılacaktır” dedi. Yüzde 15 fazla oy pusulası basıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Sadi Güven, 30 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerle ilgili açıklamalarda bulundu. Seçmen sayısından daha fazla oy pusulası basıldığı eleştirileri üzerine Güven, kesinleşen seçmen sayısının 52 milyon 695 bin 831 olduğunu, seçimlerin 30’unun büyükşehir, 51’inin illerde yapılacağını, büyükşehir statüsündeki bir ilin ilçesinde yaşayan vatandaşın ilçe belediye meclisi, ilçe belediye başkanlığı, büyükşehir belediye başkanlığı için oy kullanacağını dolayısıyla 3 pusulaya ihtiyacı olacağını kaydetti. Güven, “51 ilde de belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği ve il genel meclisi için olmak üzere 3 oy pusulasına ihtiyaç var. 52 milyon 695 bin 831 seçmenin hepsi bir oy kullansa hiçbir oy zayi olmasa bile 150 milyon 438 bin 809 oy pusulasına ihtiyacımız var” diye konuştu. Yasal olarak her sandığa kullanılacak oy pusulasının yüzde 15 fazlasının gönderilmesi gerektiğini söyleyen Güven, bu durumda 173 milyon 4 bin 633 oy pusulasına ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. Güven, sahte oy pusulası basılacağı yönündeki iddiaları, “Ne kadar oy pusulası dağıtıldığı belli. Ne kadar iade edileceği belli. Bir sıkıntı olmaz” sözleriyle değerlendirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle