04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 MART 2014 CUMA 6 HABERLER Erdoğan, gaz fişeği ile öldürülen Berkin için polisin bile aklına gelmeyen suçlamalar üretti Yine katilden yana Berkin ile direndiler Can HACIOĞLU ESKİŞEHİR Seçim bölgesi olan Eskişehir’de çeşitli etkinliklere katılan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, program dışı olarak, “Türk Dünyası Gazeteciler” toplantısına katılmak için Anadolu Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’ne gitti. Öğrenci yemekhanesine öğle yemeği için gelen öğrenciler, Bakan Avcı’nın geldiğini görünce protesto eylemine başladılar. Çevik kuvvet öğrencilerin bakanın bulunduğu binaya girmesine engel olunca arbede çıktı. Polis öğrenci arbedesi sırasında, eylemci öğrencilerin bir polis kalkanını ele geçirerek, Berkin Elvan’ın fotoğrafını yapıştırdıkları görüldü. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Türkiye’yi yıkmak isteyenler var gibisinden komplo iddialarına inanmıyorum” sözlerine, polisin attığı gaz fişeği ile ölen Berkin Elvan üzerinden yanıt verdi. Gül, Danimarka ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtlamış, Türkiye’deki siyasi ortamdan üzüntü duyduğunu söyleyerek dış komplo iddiasının “üçüncü dünya söylemi” olduğunun altını çizmişti. Gül’ün bu sözlerine TRT’de katıldığı bir programda yanıt veren Erdoğan, “Dışarıdan bize komplolar yapılmıyor dersek yanılırız” dedi ve ekledi: “Gazetelerde verilen ilanlar, Türkiye’de bir çocuk ölüyor. O çocuğun ölümü üzerine, Londra’da, Amerika’da birçok şeyler asılıyor ve anlatılırken de ‘Ekmek almaya giderken’ diye veriliyor. Üzerine de u Erdoğan TRT’de katıldığı programda, evinden ekmek almak için çıkan Berkin’in polis tarafından vurulduğu anda elinde bilyeler, yüzünde maske, üzerinde patlayıcılar, elinde bayrak olduğunu ileri sürerek cinayeti normal göstermeye çalıştı. onun katili olarak şahsımı gösteriyorlar. Bu komplo değil de nedir? Kaldı ki gerçekten ekmek almaya giden bir çocuk var mı? Ekmek almaya giden çocuğun bir elinde sapan, yüzünde poşu, diğer elinde bayrak, bunların ne işi var? Kalkıyor çocuğun annesinin tabii, açıklaması enteresan, ‘Çocuğumun katili Başbakan’dır’ diyor. Ondan sonra kabrine karanfille beraber bir bilye atıyor, sonra onu tavzih ederek, ‘Misketti’ diyorlar. Hele ki misket dahi olsa, cebinden 11 tane bakıyorsunuz çeşitli patlayıcılar çıkıyor, demir bilyeler çıkıyor. Bütün bunların hepsi ortada. Enteresan olan bir şey, malum medya ki Doğan Grubu burada başrolü oynayanlardan biridir, isim veriyorum artık, açıkça, diyor ki çok ilginçtir, kendilerine göre adamlar buluyorlar, değişik yerlerden, sanki o çocuğu polis hedef alarak bizzat ona gaz biberini atmış. Orada bir kalabalık var. Bunlar tamamıyla teröre bulaşmış olan kesimler.. Yoksa tabii çocuğu, yüzünde poşu olduğu zaman, yani polis ‘Bu kaç yaşındadır? Şu nedir, bu nedir’, bunu ayıklayacak durumda değil ki. Kitle psikolojisi orada. Oradaki bir terör grubuyla polis mücadele içinde. ” SORUŞTURMA Polislerin görüntüsü dosyada CANAN COŞKUN Solun Ortak Adayından Şeffaflık Dersi Başkentte, Türkiye Komünist Partisi, Özgürlük ve Dayanışma Partisi, Emekçi Hareket Partisi ve Halkevleri yıllar sonra ilk kez ortak bir sol aday ile seçime giriyor. Adayları, eski TMMOB başkanlarından, Emek Platformu Sözcüsü Kaya Güvenç. Dün yaptığımız sohbette Güvenç, ortak aday platformu tarafından önerilen teklifi kabul etme gerekçesini, “Uzun zamandan beri sermaye çevrelerinin Türkiye için arzu ettiği şey sağa kaymış bir siyaset. Üç büyük partinin adayının da kökeni aynı: MHP. Biz de bu sefer aykırı bir aday çıkaralım dedik. Şu anda ortaya çıkmış olan siyasi belirsizlik nedeniyle, emekçi sınıfların ortak politika ve ortak aday çıkarabilmesi daha da önemli hale geldi” şeklinde aktarıyor. Adaylara yöneltilen en popüler soru: Projeniz ne? Ankara’ya ne vaat ediyorsunuz?.. Kaya Güvenç, tereddütsüz “İnsan!” deyip ekliyor: “Ankara’nın emekçi halkının sorunlarını dile getirmek ve yine halkla beraber bunları çözmek için aday olduk. Halkın daha güzel bir ortamda yaşamaya hakkı var. Yayalar trafikte korkmayacak, insanlar sularını içerken rahat olacak, otobüslere binerken ıstırap çekmeyecekler. Bunları yapmak için de halkın en küçük birimlerden başlayarak örgütlenmesine ve belediyenin uygulamaları için söz ve karar sahibi olmasına yönelik bir anlayış içindeyiz.” CHP’nin aday tercihine kişisel eleştirileri olsa da, seçim kampanyasında hedefine sadece iktidar partisini koymuş durumda: “Temel hedefimiz AKP’yi bu seçimde geriletmek. CHP ile değil AKP ile mücadele ediyoruz.” Peki ya sloganları?.. “Çare Biz, Kendimiz!” Güvenç, 21 Ocak’ta adaylığını açıklamasından bu yana geçen iki aylık süreçte sendika, meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütlerinden 30’unu ziyaret etti. Beş üniversite kampusunda öğrencilerle buluştu. Üniversiteler salonlarını solun ortak adayına açmayınca, kimi gün bahçede çimler üzerinde, kimi gün yağmur altında gerçekleştirdi buluşmalarını. Kampanyasında, “Haziran Hareketi” dediği Gezi Parkı Direnişi’nin etkisi hissediliyor. “Ankara’yı Gezicilere teslim etmeyeceğiz” diyen AKP’li başkan Melih Gökçek’e karşı sloganları da belli: “Ankara’yı rantçılara teslim etmeyeceğiz!” Adaylık teklifini tek şartla kabul etmiş. Herkes taşın altına elini koyacak! Koşul kabul edilmiş. Her gittiği yerde yanında platform bileşenleri TKP, ÖDP, EHP ve Halkevleri yöneticileri ve gönüllüleri var. Yüzlerce gönüllü de okul ya da iş çıkışlarında bildiri dağıtıp, afiş asıyor. ELVAN AİLESİNİN AVUKATI: Erdoğan’ın açıklaması yargılamayı etkiler Ethem Sarısülük davasının görüldüğü Ankara Adliyesi önünde eylem yapan 23 kişi hakkında dava açıldı, iddianamede Ethem’in kardeşleri Cem ve İkrar Sarısülük de sanık olarak yer aldı. MURAT İNCEOĞLU Berkin Elvan, henüz 14 yaşındayken kafasından gaz fişeği ile vurularak bir hastanenin yoğun bakım servisinde yaşama tutunmaya çalıştı. Yaşam mücadelesi 269 gün sürdü, yüreği daha fazla dayanmadı ve sevenlerine veda etti. Berkin’in ölümüne yol açanlar hâlâ belirlenemezken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sorumluların ortaya çıkmasını sağlamak yerine onu ‘terörist’ ilan etti. AKP Grubu ve Başbakan Erdoğan, önceki gün Meclis’te yapılan fezleke görüşmeleri ile ilgili olarak ‘soruşturmanın gizli’ olması gerektiğini dile getirdi. Ancak Erdoğan, tıpkı ÇHD operasyonu sonrası diline doladığı 11 çelik kapı iddiası gibi bu kez de Berkin’e suçlamalar yöneltti. Katıldığı televizyon programında Erdoğan, Berkin Elvan’ın elinde sapan ve taş, cebinde ise 11 adet çeşitli patlayıcı olduğunu ve yüzünün poşu ile sarılı olduğunu iddia etti. Oysa, Emniyet veya savcılık tarafından Berkin’in eylemlerde yer aldığı veya suça katıldığı yönünde bir soruşturma açılmadı. Hastanede tutulan birbiri ile çelişkili iki ayrı tutanakta üzerinde patlayıcı bulunduğu yazılmıştı. Tutanağa imza atan doktor da üzerinden çıkanların ‘çocukların bayramlarda üzerinden çıkan maytaplardan’ olduğunu açıkladı. Cama duyarlı adalet! Ethem Sarısülük’ü öldüren polis hakkında 5 yıl ceza isteyen savcılık, cinayeti protestoya ise 12 yıl istiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Başsavcılığı, Gezi eyleminde Ethem Sarısülük’ü vurarak öldürmekten yargılanan polis Ahmet Şahbaz ’ın yargılandığı dava günü Ankara Adliyesi’nde çıkan olaylara ilişkin 23 kişi hakkında dava açtı. Basın Savcısı Kürşat Kayral’ın hazırladığı iddianame de Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Cem ve İkrar Sarısülük’ün de arasında bulunduğu 22 şüpheli “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasına muhalefet” ve “Kamu malına zarar vermek” suçlarından 6 aydan 12 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. İddianamede, Ethem Sarısülük’ün ölümüne ilişkin davanın 28 Ekim 2013’teki celsesi sırasında bazı kişilerin adliyeye zorla girmeye çalışmaları, tekme, yumruk ve flama sopalarıyla vurmaları sonucunda kapı camlarının kırıldığı belirtildi. iddianamede, güvenlik güçlerinin ikaza rağmen eyleme devam eden gruba, “orantılı olarak”, tazyikli su ve gazla müdahalede bulunduğu, dağılan grubun adliye çevresindeki güvenlik güçleri ve belediye araçlarına zarar verdiği savunuldu. Ethem Sarısülük’ün kardeşleri İkrar ve Cem Sarısülük’ün de arasında bulunduğu 23 şüpheli için iddianamede, “kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemek”, “toplantı ve yürüyüşe silahla katılmak” ve “kamu malına zarar vermek” suçlarından 6 aydan 12 yıla kadar değişen sürelerle hapis cezası istendi. Berkin Elvan’ın ölümüne sebebiyet verilmesine ilişkin soruşturmada, görgü tanıkları olay anından 10 dakika önce, Berkin Elvan’ın yaralandığı sokakta görev yapan polislerin fotoğraflarını dosyaya sundu. Soruşturma savcısı Faruk Bildirici tarafından dinlenen ve olay yerine yakın bir özel hastanede diş hekimi asistanı olan P.K.,15 Haziran 2013 tarihinde nöbeti devraldıklarını belirterek, “Akşam saat 23.00’de işimiz bitti ancak dışarıda çok yoğun olaylar seyrettiği için eve gitmemeye karar verdik” dedi. Pazar sabahı uyandıklarında dışarıda olayların devam ettiğini kaydeden P.K., şunları söyledi: “Pazar sabahı gazların poliklinik içerisine girmesinden dolayı rahatsızlandım. Diş hekimi M.B. sokakta bekleyen bir grup polise pencereyi açarak ‘Asistanım astım hastası. Lütfen gaz sıkmayın’ dedi. Polisler de ‘İçeriye gir’ diyerek bağırdılar. Daha sonra yan odadan cep telefonumla poliklinik önünde bekleyen polislerin fotoğrafını çektim.” Diğer görgü tanığı diş hekimi M.B., 16 Haziran 2013 günü Cemal Kamacı Şark Kahvesi yönünden kliniğin önüne doğru polislerin geldiğini, gaz tabancasıyla atış yaparak müdahale ettiklerini kaydetti. Klinikten aşağıda sokakta bulunan polislere ‘İçeride hasta var’ dediğini ancak polislerin sert bir üslupla ‘Gir içeri’ diye bağırdıklarını aktaran M.B, özetle şunları söyledi: “Asistanım polisin bana çıkışmasına kızarak sokakta bekleyen kliniğimizin önündeki polislerin fotoğrafını çekti. Berkin’in yaralandığı yerden polikliniğimizin olduğu yere 2 dakikada gidilebilir. 50100 metre mesafe vardır. Fotoğraf da 07.11’de çekildi. Zaten fotoğraf çekildikten bir müddet sonra Berkin’in vurulup yaralandığı yere doğru koşuşturdular. Bizim yerden Berkin’in vurulduğu yer görülebilecek mesafededir.” Elvan ailesinin avukatı Evrim Deniz Karatana, fotoğrafın daha önceki tanık ifadelerinde bahsi geçen marketin önündeki 78 polisin fotoğrafı olduğunun tahmin edildiğini ifade etti. Projemiz ‘insan’ ‘Rantçılara’ karşı ‘Geziciler’ Parayla değil emekle ‘Parayla değil insan emeğiyle yapılıyor her şey’ Güvenç’in kampanyasının siyasetçilere örnek olması gereken çok önemli bir yönü daha var: Şeffaflık. Seçimden bir gün sonra “21 Ocak’tan bugüne kadar biz toplam şu kadar para harcadık” diyerek kampanya bütçesini kamuoyu ile paylaşacak. Seçimlere bir hafta kala, toplam iki ayda harcadıkları bütçe belli: “30 bin lira!” Matbaa, afişler ve kullanılan arabanın benzin parası... HHH Yetmişine merdiven dayayan Güvenç, Çubuk’ta katıldığı bir halk toplantısını, “Benim dışımdaki katılımcıların yaş ortalaması 20’ydi” diye keyifle aktardıktan sonra şöyle bitiriyor: “Solun ortak bir aday çıkarabilmesi bundan sonrası için de önemli bir fırsat yaratmış durumda. Bu kampanyada görev alan bu gençler Türkiye’de sol hareketin geleceğini oluşturacak kadrolardır...” ‘Tape’lere özgürlük yolu SİNAN TARTANOĞLU Sarısülük davasında mahkeme ‘iddianın yayılmasını sağlamak suç değil’ dedi demeye getiriyor’ ‘Ölümü hak etti Elvan ailesinin avukatı Evrim Deniz Karatana, Başbakan’ın açıklamalarına tepkili. Karatana, tepkisini “Başbakan’ın bir çok soruşturmaya müdahale ettiğini haberlerden okuyoruz. Bu davada da biz sorumluların bulunması için uğraşırken, o ölümün ertesi günü çıkıp adeta ‘ölümü hak etmişti’ demeye getiriyor. Bu aslında yargılamayı etkilemeye teşebbüstür” sözleri ile ifade ediyor. Karatana, Başbakan’ın sözlerinin savcılar üzerinde baskı oluşturacağını ve olumsuz sonuçlar yaratacağını ifade ediyor. ANKARA Yargıdan 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrasında Twitter’da yayılan ses kayıtlarını paylaşan gazeteciler ile duyuran CHP’yi rahatlatacak bir karar geldi. Savcı, Gezi Parkı eylemlerinde başından vurularak öldürülen Ethem Sarısülük için açılan davada uyuyan mahkeme heyetinin fotoğrafını yayımladıkları gerekçesiyle gazeteciler hakkında açılan soruşturmada takipsizlik kararı verdi. Gezi Parkı protestoları sırasında başından vurularak öldürülen Sarısülük için açılan davada, hâkim ve savcının uyuduğu anın görüntülerini yayımlayan gazeteciler hakkında soruşturma başlatılmış, Cumhuriyet ve Milliyet gazetesi muhabirlerinin ifadelerinin alınması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na talimat gönderilmişti. Talimat yazısında, şüphelilerin “kovuşturma sırasında ses ve görüntülerin kayda alınması ve yayımlanması suçundan savunmalarının alın ması” istenmişti. İstanbul Savcılığı, “kovuşturmaya yer olmadığı” kararını verdi. Kararın gerekçesinde ise, yine Twitter üzerinden yayımlanan ve Başbakan Tayyip Erdoğan, Erdoğan’ın danışmanları, akrabaları ve çok sayıda bürokrata ait olduğu iddia edilen çok sayıda telefon görüşmelerini ve görüşmeleri paylaşanlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını anımsatan ifadeler kullanıldı. Mahkeme heyetinin uyuma görüntülerinin yetkisiz olarak kaydedilip nakledildiğinin belirtildiği kararda, “Bu şekilde alenileşen ve herkes tarafından görülebilmesi mümkün olan görüntülerin şüpheliler tarafından yayımlanmasının kamuoyunu bilgilendirme ve yayma görevi içeren basın özgürlüğü dikkate alınarak hukuka aykırı olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı” belirtildi. Savcılık kararında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Jersild ve Thoma davalarında yaptığı basın özgürlüğü değerlendirmesine de yer verildi. Sabahatv de engelleyemedi İstanbul Haber Servisi 17 Aralık soruşturması sonrası internete sızan tapelerin yayımlanmasına karşı bir tekzip başvurusu, mahkeme tarafından “basın özgürlüğü” gerekçesiyle reddedildi. Sabahatv Grubu, iddiaları 1 Şubat 2014’te “Sabah ve atv için ihale karşılığı işadamlarından para toplanmış” başlığıyla haberleştiren Zaman gazetesinden haberin tekzip edilmesini istemiş, ardından savcılığa başvurmuştu. İstanbul 10. Sulh Ceza Mahkemesi, Sabahatv Grubu’nun istemini yapılan haberlerin basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekerek reddetti. Mahkeme kararında, haberlere konu olan ses kayıtlarının gerçek olup olmadıklarının yapılacak yargılamalar sonunda ortaya çıkacağını kaydederek, basının ses kayıtlarını haberleştirmesi için ortada bir iddianın olmasının yeterli olduğuna ilişkin Yargıtay Genel Kurulu’nun kararlarını anımsattı. Mahkeme kararında, basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda, toplumsal fayda gereği basın özgürlüğüne üstünlük tanınması gerektiği belirtildi. Siyasetçinin edebiyatla imtihanı Gazetecilik kariyerinin 20 yılı aşkın bir bölümünü “parlamento muhabiri” olarak geçiren arkadaşımız Türey Köse, işi ile edebiyat sevgisini bir kitapta buluşturdu. Köse’nin ikinci kitabı olan “Edebiyat Parçalayan Nutuklar” bu hafta çıktı. Eser, gazetemizde Aralık 2012’de aynı başlıkla yayımlanan yazı dizisinin oldukça genişletilerek kitap haline getirilmiş yepyeni bir hali. Yüz binlerce sayfalık Meclis tutanaklarından Nâzım Hikmet, Sabahattin Ali, Fakir Baykurt, Necip Fazıl, Bülent Ecevit, Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Orhan Pamuk gibi şair ve yazarlara karşı saldırıların, küfürlerin, nefretin tarihini yansıtıyor. Kitabın son bölümü ise yasaklanan, takibat ve tevkifat listelerine konan kadın yazarlara ayrılmış. Halide Edip Adıvar, Sevgi Soysal, Adalet Ağaoğlu ve Elif Şafak için dönemlerinin siyasetçileri neler söylememiş ki!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle