07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 MART 2014 PERŞEMBE 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK yalanları içeren montaj, düzmece ve de iktidarını yıkmayı amaç edinenlerin marifeti olduğunu halka yutturmaya çalışan RTE iddialarının... ...beş paralık değeri olmadığı ve her birinin bu iktidarın çirkin yüzünü yansıttığı artık yadsınamaz, katıksız bir gerçek. Şimdi muhalefetin oyunu diyecek yine ama artık kimse bu mazereti yutmuyor. Zira CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran; RTE’nin 17 Aralık sabahı rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun başladığı erken saatlerde, yalnız sırdaşı oğulcuğu Bilal’i değil, kızı Sümeyye ile yaptığı telefon konuşmalarının HTS (telefon dinlemeizleme, sinyal bilgileri) kayıtlarını da dakikası dakikasına açıkladı ve... ...İstanbul Başsavcılığı’nın, Başbakan’ın büyük telaş içinde olduğunu kanıtlayan HTS kayıtlarının yok edilmesini neden istediğini de sordu. Soru gereksiz. Azeri Türkçesiyle yanıtlayalım: “Neden beli, beli!” Başbakan’ın, oğlunun evindeki milyarlar tutarındaki Avrocukları, dolarcıkları kargaların bile henüz kahvaltı ettiği saatte; Bilal’in kimlere hemen derhal dağıtacağının listesini alelacele ilk uçakla İstanbul’a gönderdiği kızı Sümeyye ile oğluna ilettiğinin inkâr edilemeyeceğini HTS kanıtları açıklıyor ve... ...ama bir gerçek çıkıyor önümüze: Bizler o sabah RTEBilal işbirliğini açığa vuran kayıtları eleştirirken ne kadar yanlış bilginin tutsağı olmuşuz?.. İstihbarat kayıtları gösteriyor ki; meğer maaile olayın içindeymişler! Bir baba, bir oğlu ve bir de kızı! HHH Dün sabah TV’lerin haber bültenlerinin baş konusu, Başbakan’ın gece dört saat Dolmabahçe’deki bürosunda çalıştığını içeriyordu. Basının pek alışık olmadığı bir haberdi bu... Başbakan’ın gece yarılarına kadar bürosuna kapanmasına neden olan olay veya olaylar ne olabilirdi? Hani sair günlerden olsa RTE, GSChelsea maçını izledi diyebilirdik. Yok bu kez durum başka. Cumhurbaşkanı A. Gül; Danimarka’ya giderken uçağına aldığı gazetecilere öyle açıklamalar yapıyor ki... ...RTE, iki eli arasına başını alıp bugüne dek kendisinin hatalarını örtmeye gayret eden Gül’ün, partili partisiz yoğun bütün eleştilere katılan, katımaktan öteye haklı gören... ...ve tabii RTE’nin yönetiminde Türkiye’nin yansıttığı son manzaralardan ıstırap duyduğunu açıklayan değerlendirmelerini nasıl sindireceğini düşünmüş, hesaba yatırmış olmalı: Kimi olayların kendisini çılgına çevirdiğini söyleyen Başbakan; Cumhurbaşkanı’nın gerçekçi saptamalarını nasıl yanıtlayacak, yanıtlayacak mı acaba? Bugün aklı başında, Türkiye’deki gelişmeleri izleyen her birey biliyor ki A.Gül’ün vurguladığı gibi bu son yıllara gelinceye dek özellikle dış dünyada övgüler işleyen makalelerden, haberlerden geçilmiyordu. Ama ne zaman milli irade şımarıklığına kapılan RTE’nin gerçek yüzünü gösteren gelişmeler, Gezi olaylarındaki baskıcı zorba tutumuyla özgürlükçü demokrasiye tahammül edemeyen karakteri ortaya çıktı... Hele 17 Aralık’tan sonraki yargıyı emrine alan uygulamaları, kendini sütten çıkmış ak kaşık gibi gören ve gösteren icraatı... ...o parlak yüzün aldatıcı bir yansıma olduğunu içeriye de dışarıya da kanıtladı... HHH Cumhurbaşkanı da bugünkü Türkiye gerçeğinin çeşitli yönlerinin altını özenle çiziyor. Üstelik RTE’nin bir türlü algılayamadığı temel kimi olguları da açıklıyor. Örneğin diyor ki: “Siz şeffaflıkla ilgili tüm kuralları yerine getirirseniz, Sayıştay’ından ihale yasasına, mal bildirimine kadar, bu sorunlar olmaz.” Başbakan’ın devleti başına buyruk yönetme çabalarına, hevesine de değiniyor: “Devlet kurumunda çalışanların referansı anayasa, kanunlar, hiyerarşik amirleri olacaktır. Bunun dışında bir dayanışma söz konusu olduğunda kimse müsaade etmez.” Gezi eylemleri mi, rüşvet ve yolsuzluk operasyonu mu, polisin öldürdüğü Berkin eylemleri ve benzerleri mi?.. RTE tek bir kanıt içermeyen suçlamalarla türlü çeşit skandalların üzerini örtmeye çalışıyor: Tabii Batılı demokrasilerin tezgâhladığı, içerideki taşeronlarıyla uygulamaya koyduğunu iddia ettiği olaylarla ilgili görüşlerini; Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın bu sabit fikrini... ...bu gelişmelerin dış güçlere bağlanmasını “Bunlar 3’üncü dünya söylemi” diye yorumladı. RTE gerçek yüzünü öylesine saklayamaz duruma geldi ki… AKP’li Cumhurbaşkanı bile artık RTE’nin Türkiye’yi içine yuvarladığı acınası durumu açıkça, olanca çıplaklığıyla kamuoyu ile paylaşıyor. HHH A. Gül’ün, dün gazetelere manşet olan açıklamaları, efsanenin çöküşünün özetiydi. CHP Meclis’e taşıdı. İşadamı Cengiz ‘0 TL tapu değişiminden’ dedi GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Koru gündemde AYKUT KÜÇÜKKAYA 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasında internete sızan ses kayıtlarında “Milletin .....na koyacağız” diyen ve kamuoyunun büyük tepkisini çeken Cengiz İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Cengiz’in Üsküdar’daki 3 bini aşkın ağaçla dolu tarihi “Hüseyin Avni Paşa Korusu”nun tamamını satın aldığının ortaya çıkması kamuoyunda tartışılıyor. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart konuyu Meclis gündemine taşırken İşadamı Mehmet Cengiz, “Tapudaki ‘0 TL’ tapu değişiminden” dedi. Hüseyin Avni Paşa’yla aynı ismi taşıyan ve torunu olduğunu belirten Hüseyin Avni Gelendost, Hazine’ye devredilen malların hak sahiplerine haber verilmeden başka kişilere devredildiğini iddia etti. CHP’li Kart, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istemiyle dün TBMM Başkanlığı’na soru önergesi verdi. Kart, “Tapu de vir tarihi olarak görünen 8 Mart 2013 öncesinde ve sonrasındaki imar düzenlemelerinde herhangi bir düzenleme ve değişiklik yapılmış mıdır? Yapıldıysa, yapılan düzenleme ve değişikliklerin niteliği nedir? 100 milyon dolarlar seviyesinde olan bu taşınmazların satışı ya da trampası halinde uygulanması gereken, tahsili gereken kamu alacaklarıvergiler neden gözönüne alınmamış, bedel olarak neden ‘0 TL’ gösterilmiştir? Sahtecilik yoluyla vergi mevzuatına aykırılık anlamına gelen bu ihlallerden dolayı, satışın tarafları ve ilgili kamu görevlileri yönünden bugüne kadar herhangi bir yasal işlem yapılmış mıdır? Yapılmadıysa neden yapılmamıştır?” diye sordu. İşadamı Mehmet Cengiz de Fox TV’den meslektaşımız İsmail Küçükkaya’ya yaptığı açıklamada, “Avni Çelik’in (Sinpaş) de payı var, o da Çağlar’dan aldı, tapu değişimi yapıldı, olay budur. O koruyu ihaleyle aldım, 15 milyon do larla M.Nazif Günal’ın payını da aldım” dedi. Antalya’nın Manavgat ilçesinde yaşayan ve Hüseyin Avni Paşa’nın aynı ismi taşıyan torunu Hüseyin Avni Gelendost ise dün gazetecilere açıklamalarda bulundu. Yıllardır sürüncemede olan bu taşınmazlar hakkında hukuki sürecin başlaması için harekete geçeceklerini belirten Gelendost, “Hüseyin Avni Paşa’nın Paşa Limanı, Kuzguncuk, Kadıköy ve Ümraniye’de birçok taşınmazı olmasına karşın torunları olarak bugüne kadar tüm girişimlerimizden sonuç alamadık. Kadıköy Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Üsküdar ve Ümraniye belediyeleri bünyesinde dedemizden kalma mallarımız olduğunu bilmekteyiz. Ayrıca Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde de Hüseyin Avni Paşa’nın taşınmazları var. Biz hakkımızı hukuki yollardan arayarak, hukukun üstünlüğü çerçevesinde sonuca ulaşacağız” dedi. Torun ortaya çıktı Cengiz’den açıklama CHP Meclis’e taşıdı TÜRBANLA İLGİLİ ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARINI UYGULAMASINA KARŞIN HAPİS CEZASI ALMIŞTI Pekünlü AİHM’ye başvurdu İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Anayasa Mahkemesi kararları gereğince türbanlı öğrencileri uyardığı gerekçesiyle 2 yıl 1 ay hapis cezası alan Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri’nden emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Rennan Pekünlü, “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesinin yerle bir edildiği gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. Pekünlü’nün avukatı Murat Fatih Ülkü, Anayasa Mahkemesi’nin halen yürürlükte olan 3 kararına göre, Türkiye’de türbanlı öğrencilerin üniversitede derslere girmesinin ve buna izin veren düzenlemelerin anayasaya aykırı olduğunu söyledi. Bunun hukuksal bir gerçek olduğunu vurgulayan Ülkü, Prof. Rennan Pekünlü’nün Prof. Dr. Rennan Pekünlü anayasayı, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamak istediği için 2 yıl 1 ay hapis cezası aldığını ve kararın kesinleştiğine dikkat çekti. Anayasa Mahkemesi’nin, kendi içtihatlarını bile görmezden gelerek Prof. Dr. Pekünlü’nün itirazını reddettiğini de belirterek şunları söyledi: “İnsan ne diyeceğini bilemiyor. Belki tek cümle: Hukuk yenildi, yargı yenildi. Esen rüzgârlar, güç, iktidar kazandı. Hukuk, yargı; esen rüzgârlardan, güçten, iktidardan etkileniyorsa; artık Türkiye’de hukuka, Anayasa Mahkemesi kararlarına güvenmek olanaksız hale gelmiş demektir. Şimdi, ‘adil yargılanma hakkı’ ihlal edildi diyerek, ‘kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi yerle bir edildi’ diyerek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidiyoruz.” YAŞADI Öcalan’ın Nevruz mektubu ANKARA (ANKA) Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın Nevruz’da okunacak mektubu BDP ve HDP heyetine teslim edildi. ANF’ye göre, HDP Eşbaşkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Öcalan’ın Nevruz mektubunun ulaştığını açıkladı. Önder, “Öcalan’ın Diyarbakır’daki Nevruz’da okunacak mektubu bugün (dün) bize ulaştırıldı. Mektubu 21 Mart’ta, Diyarbakır’da kutlama sırasında okuyacağız. Mektubun içeriğine daha öncesinde değinmeyeceğiz; ilk kez orada gündeme gelecek” dedi. gerçekleştirildiği bir tahmin ya da duyumdan öte kesin bilgi olarak siyasi davalar dosyasındaki yerini aldı. Son günlerde art arda yapılan açıklamalar, devlet çarkının genel işleyişi dışında, AKP dönemine özgü bir icraat yönteminin oluşturulduğunu gösteriyor. Bu, paralel yapı tanımını aşacak bir boyut içeriyor. Tablo gösteriyor ki; Başbakan kendisine Bakanlar Kurulu’nu rutin, fazla işlevi olmayan bir mekanizma haline getirmiş. Bunun dışında tamamen kendi kontrolünde, kamuoyu tarafından bilinmeyen ayrı bir yapı devreye girmiş. Polisyargı başta olmak üzere kimi operasyonel kurumlardaki önemli adımlar için de doğrudan Başbakan’la temas kurularak düğmeye basılmış. Tartışmalı, siyasaltoplumsal sonuçları olan davaların tümünde kilit rol oynayan emekli İstihbarat Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in önceki gece yaptığı açıklamalar, dalgalı operasyonların her aşamasının Başbakan onaylı olduğunu gizli değil, açık tanığıyla gösterdi. HHH Yılmazer’in açıklamalarına göre, Başbakan’ın bir başka unvanı da şu: Başyargıç! Bu unvanı polisin ve yargının kilit isimleri de aynen kabul etmiş ve ona uygun davranmış. Örneğin; başlayan bir operasyonun devamında kimlerin hemen tutuklanması gerektiğine Başyargıç karar veriyor. Ankara kulislerinde bu konuda pek çok bilgi dolaşıyor. Yılmazer’in açıklamaları bunları doğruladığı gibi daha ötesinin de olabileceğini ortaya koyuyor. Zira bir iddiaya göre, İlker Başbuğ’un tutuklanması “gecikiyor”, Başyargıç kızgın bir ifade ile bu gecikmenin nedenini soruyor! Sonunda amacına ulaşınca da kamuoyu önünde yine kızgın bir ifade ile tutuklamaların yanlışlığından dem vuruyor! Aksaklık olduğunda, kararlar istediği gibi çıkmadığında da adeta çılgına dönüyor, derhal düzeltilmesini istiyor... Konunun iki boyutu var; birincisi, Başyargıç’ın mübaşir bile kullanmadan, tüm işlemleri doğrudan yaptırması... İkincisi, devlet katlarında herkesin bu yapıyı kabul etmesi... HHH Anadolu gezilerinde sık sık karşılaştığım sorulardan biri şu oluyor: İktidar içindeki çatlakta siz hangi tarafın haklı olduğunu düşünüyorsunuz, hangi tarafa yakınsınız? Yukarıda özetlediğimiz durum gösteriyor ki; iktidar bir bütün olarak muhalefetin tasfiyesi için düğmeye basmış, her türlü suçlama yöntemini meşru sayıp davaların açılmasını, onlarca insanın tutuklanmasını sağlamış. Bu değerlendirme ışığında yanıtım şu oluyor: Hak vermem bir tekine, al birini vur ötekine! Asıl soru şu: Bu aşamadan sonra hukukun gerçekten tesisi için, Türkiye’nin yeniden hukuk devleti olabilmesi için ne yapmalı? Kısa yanıt şudur: Yeni bir iktidar hedeflemeli. Çünkü bu yapıdan beslenenler bu yapıyı değiştirmezler. Başbakan’ın, “Bugüne kadar fark edememişiz, paralel yapı her yere sızmış, temizleyeceğiz” söylemini Türkçeye şöyle çevirebiliriz: Biz bugüne kadar tüm yargı işlerini onlarla birlikte yaptık, ama onlar bizim kontrolümüzden çıktılar, hatta bize de yöneldiler. Şimdi yargıyı tümüyle bizim kontrol edeceğimiz bir yapı kuracağız! Bu anlayış da bugüne kadar yapılan hukuksuzlukları sürdürmekten başka bir işe yaramayacaktır. Hukuktan, adaletten yana olan herkesi kucaklayacak bir süreç bugünkü iktidarı süpürecektir. THY VEKİLİ CEZALANDIRMAYA DEVAM EDİYOR AKP’den istifa etti, başına İstanbul Haber Servisi AKP’den istifa eden İstanbul Milletvekili Muhammet Çetin yine keyfi olarak THY’de milletvekilleri için ayrılan bölüme oturtulmadı. Çetin, şubat ayında da Pakistan’a gidiş ve dönüşünde THY ile koltuk krizi yaşamış, 3 saat uçak pistte beklemişti. AKP’den istifa ettiği günden itibaren THY ile gerçekleştirdiği tüm uçuşlarında sorun çıkan Milletvekili Muhammet Çetin yine koltuk krizi yaşadı. Çetin’e yapılan muameleye bu kez Çetin MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan da tepki gösterdi. Türkkan, Çetin’in THY uçağındaki fotoğrafını takipçileriyle paylaşarak uçakta milletvekillerinin oturduğu bölümde boş yer olmasına karşın AKP’den istifa eden Muhammet Türkkan Çetin’in arkaya oturtulduğunu belirtti. Türkkan, durumu protesto etmek için Çetin’in oturduğu bölümde uçma kararı aldı ve “Kimsenin oturduğu yerle ilgili bir meselesi yok. Buradaki konu, bir milletvekilinin sadece AKP’den istifa ettiği için cezalandırılmasıdır. Protestonun sebebi keyfi muamele” dedi. gelmeyen kalmadı 1931 17 Mart 2014 Fatma Kılıç’ın 66 yıllık hayat arkadaşı, Zeynep Öztürk’ün kardeşi, Selver Ercan ve Şevket Kılıç’ın ağabeyi, Türkan Öztürk ve Velaaddin Kılıç’ın babası, Mehmet Öztürk ve Ayşe Kılıç’ın kayınpederi, Turabi Öztürk, Meltem Ünlü ve Mehmet Efe Kılıç’ın dedesi, Çınar Öztürk ve Mete Ünlü’nün büyük dedesi, tanıyanlarının “incitmezi”, arkadaşlarının “kırbaşı”, bütün çocukların “pamuk dedesi” Mehmet Kılıç 83 yıldır onurla dimdik tuttuğu başını; 18 Mart 2014 günü, çok sevdiği ve hep özlemini çektiği Erzincan Kemaliye Efeler Köyü toprağına yaslamıştır. TEŞEKKÜR Acımızı paylaşmak için cenazemize katılan, çelenk gönderen; evimize kadar gelerek veya telefon, mesaj veya mail yoluyla başsağlığı dileklerini ileten, İstanbul’dan uğurlayan, köyüne kadar birlikte yolculuk yapan ve orada karşılayan tüm akraba, dost, yakın, komşu ve sevenlerine, Sarıyer Mahalle Dernekleri ve Kooperatifleri Platformu bileşenlerine, Sarıyer Belediye Başkanı Sayın Şükrü Genç’e, CHP Sarıyer İlçe Başkanı Sayın Mehmet Deniz’e DSP Sarıyer Belediye Başkan Adayı Sayın Reyhani Orhan’a Siyasi Partilerin değerli temsilcilerine, Sealed Air Diversey firmasından çok değerli dostlarıma Ayrı ayrı teşekkür ederim. Haber Merkezi Balyoz davasında aldığı 16 yıllık hapis cezası nedeniyle Hasdal Cezaevi’nde hükümlü bulunan SAT komandosu Kurmay Albay Ali Türkşen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Facebook üzerinden hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davadan beraat etti. SAT komandosuna hakaretten beraat VELAADDİN KILIÇ SİVAS (Cumhuriyet) İçişleri Bakanlığı’nın son Emniyet müdürleri kararnamesi doğrultusunda merkeze alınan Selçuk Kızılay’ın yerine atanan Sivas Emniyet Müdürü Turgay Çalışkan görevine başladı. Göreve başlamasıyla ilgili kısa bir değerlendirmede bulunarak Sivas’ın huzuru için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyen Emniyet Müdürü Turgay Çalışkan, “Sivas’ı ve Sivaslıları seviyorum. Şehrin huzuru için ekibimiz ile birlikte çalışacağız” diye konuştu. Çalışkan görevine başladı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle