25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 MART 2014 PERŞEMBE 12 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr Kırım hükümeti Tatar topraklarıyla işe başladı U krayna’nın Karadeniz donanması karargâhına giren maskeli kişiler karargâha Rusya bayrağı çekti. Ukrayna güçlerinin ağlayarak üssü terk ettiği belirtiliyor. Dış Haberler Servisi Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasını öngören anlaşmanın ardından, Kırım Tatarlarını endişelendirecek adımlar geliyor. Kırım Başbakan Yardımcısı Rustam Temirgaliyev, Rus haber ajansı Ria Novosti ile yaptığı bir mülakat sırasında, Tatarların halen yaşadıkları toprakların bir kısmını boşaltmalarını isteyeceklerini söyledi. Temirgaliyev, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra “gayri resmi bir biçimde Kırımlı Tatarların gecekonduları tarafından ele geçirilmiş topraklar için yasal bir düzenleme yapmak istediklerini” belirtti. “Kırım Tatarlarından sosyal ihtiyaçlar için gerek duyulan toprakların bir kısmını boşaltmalarını isteyeceğiz” diyen Temirgaliyev, Tatarların normal yaşamlarını sürdürebilmeleri için birçok başka arazi tahsis etmeye hazır olduklarını söyledi. Tatar topluluğunun yeni hükümette üst düzey görevler üstlenebileceğini belirten Temirgaliyev, “Kırım Tatarlarının hükümette ve parlamentoda iyi biçimde temsil edileceğini sanıyorum” diye konuştu. Kırım Haber Ajansı ise “ayrılıkçı” hükümetin başbakan yardımcısı olarak nitelediği Temirgaliyev’in açıklamaları için “Benzer sözler Kırım’da 25 yıldır verilmesine rağmen şu ana kadar toprak sorunu çözülmüş değil” yorumunu yaptı. Kırım Tatarları, Sovyetler Birliği döneminde Stalin’in liderliği zamanında, İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlarla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle Orta Asya’ya sürülmüşler, 1990’lı yılarda dönmeye baş Putin ‘Deli Petro’nun İzinde Moskova’ya ilk 1992 Noeli’nde gitmiştim… Sokakta dilenen insanlar vardı. Eczanelerde ilaç yoktu. Bir kutu Aspirin, ortalama maaşın dörtte biriydi. Rus halkı bir yandan komünist rejimin güvencelerini yitirmenin gerilimini yaşarken bir yandan da yürek burukluğuyla Sovyet imparatorluğunun çözülüşünü izliyordu. Bu “kâbus senaryosunda” gezdiğim kentte, bir kilise çıkışı rastladığım bir Rus kadının bana söylediği sözleri hiç unutamam… Bir öğretmen olan kadın bana, “Biz büyük ve çok özel bir ulusuz!” demişti: “Elbette bu günler geçecek. Rusya başını gururla mutlaka yeniden yerden kaldıracak!” Bitkinliğin ve sefaletin içinde… kadının bu taviz vermeyen özgüvenine çok şaşmış ve etkilenmiştim. Kremlin’in şaşaalı Georgievsky/St. George salonunda önceki gün “Kırım’ın ilhakını” ilan eden Putin’in konuşmasını dinlerken Moskova’da ’92 kışında tanıdığım o yaşlı kadını andım. Eğer hâlâ hayattaysa, “çarlar” gibi baştacı edilen Rus liderin konuşmasını o da, “Rusya, Rusya!” tezahüratlarıyla karşılayan kalabalıktadır diye düşündüm. Vaktiyle II. Katerina’nın yaptığı gibi Kırım’ı Rus topraklarına yeniden katan Putin’in, “dünyaya bu ilhakı” ilan için seçtiği mekân dahi anlamlı... Kremlin Sarayı’nın en görkemli salonu olan Georgievsky, boydan boya Rus İmparatorluğu’nun bu fetihlerini simgeleyen sütunlarla kaplı… Sütunların her birinde bu fetihlerin tarihleri yazılı. 1472 Urallar’dan, 1553’te Kazan’dan başlayıp, 1828’de Ermenistan ilhakına dek yüzyıllar boyu bir bir ilhak edilen yöreleri simgeleyen sütunlar bunlar… Sütunlardan birinde de nitekim “1783 Kırım’ın fethi” yazıyor… Sembol yüklü böyle bir mekânda yapılan “bir tarihi hata düzeltildi ve Kırım anavatana döndü” konuşmasının, Rus halkının nasıl büyük coşkuyla karşıladığını tahmin etmek güç değil. Ama yıl “1783” değil, “2014”… 231 yıllık bu fark; “büyük imparatorluklar çağı” olan 18. yüzyıl dinamiklerinin; 21. yüzyılın “küresel çağı” ile nasıl bağdaşacağına ilişkin büyük sorular açıyor. Eski usul bildiğimiz “yayılmacı klasik emperyalizm”in… başka deyişle “küreselleşme”nin postmodern çarkıyla çalışıp çalışmayacağı meçhul. “Tarihi yanlışı” bir “Deli Petro vizyonuyla” adeta… düzeltmeye kalkışan Putin’in, örneğin Kırım ekonomisini ülkesine yaptırımlarla kafa tutan dünyaya meydan okuyarak ayakta tutması lazım… Bunun anlamı “Rusya’yı seçen” Kırım halkını öncelikle, yüksek maaşlar ve cömert sosyal hizmetlerle hoş tutmaktan geçiyor… Kırım’a el koymak için halihazırda işgal vs.! 50 milyar Avro’ya yakın para harcadığı söylenen “son çar”ın bütçeden her yıl ayrıca muntazaman en az 600 milyon Avro gibi rakamı ayırması lazım… Kırım’ın Rusya Federasyonu ile fiziki tek bağını kuracak olan doğudaki Kerç Limanı’ndan, Rusya’nın Azak kıyısındaki Port Kavkaz kentine yapılacak “çılgın proje” köprüsünün, gene en az 3 milyar dolar götüreceği de bir gerçek. Elektrik ve su için Ukrayna “hinterland”ına bağlı olan yarımadaya, Kiev’in bundan böyle vermeyeceği altyapı harcamalarını hiç saymıyorum bile… Putin’in bu masraflara üstelik ruble ve ekonomik büyüme oranlarının tepetaklak olduğu, yabancı sermayenin gözünün korktuğu gergin yeni şartlarda katlanması gerekiyor. Ama “büyüklük tutkusu” uğruna Karadeniz kıyısında sıfırdan Odesssa’yı yaratan II. Katerina ve Neva bataklıklarının yanına St. Petersburg’u konduran Deli Petro gibi Putin de, ecdadı olan Rus çarları ve çariçelerinin yolunda belli ki rasyonel hesap kitabı bir yana bırakacak. “Emperyalizmin şanından” olsun! Ama tüm bunların Rus ekonomisine etkisi arkadan görülecek. “Kırım ilhak”ıyla çıkan ikinci soru; bir tamam mı, devam mı… sorusu. Putin kısaca Kırım oldubittisiyle yetinecek mi? Yoksa bunu Ukrayna’nın doğusunu ele geçirmek mücadelesi mi izleyecek? Dünyanın “yeni Soğuk Savaş” evresine girip girmeyeceği, bu soruya bağlı. Batı’nın Rusya’yı “G8”den atmak ve Putin’e yaptırım uygulamak tehditlerinin kalıcılığını, bu sorunun yanıtı belirleyecek. Batı’dan gelen kınama ve tehditlerin gerisinde, Moskova ile bir yandan da “diplomasi” ve “diyalog” trafiğini çaktırmadan yürütmenin telaşı var. Yükselen bağırış çağırışa rağmen Batı’dan gelen altyazı şöyle; “Kırım’ı hadi teselli ödülü olarak aldın diyelim! Sakın ola Ukrayna’nın gerisine sulanmaya kalkma!” Öyle anlaşılıyor ki Batı Kırım Yarımadası’na, çok ciddi stratejik önem atfetse de bu yöreyi “büyük devletlerin yaşamsal güç dengesinde” belirleyici değerde görmüyor. Kırım’ın ilhakını dolayısıyla “damardan tehdit” şeklinde algılamıyor. Ancak “tehdit” algısı; Rusya’nın Ukrayna’nın içlerine, yani Kıta Avrupası’na girmesiyle artıyor. Henüz adı böyle tam konmayan bir “kırmızı çizgi” var. Putin, “deli Putin”likte ısrar edip bu kırmızı çizgiyi de aşmaya kalkmazsa, Soğuk Savaş retoriğine set çekmek için hâlâ umutlar var. Ayrı ayrı gösteriler düzenleyen Rus kökenlilerle Tatarlar arasında arbede yaşanırken Sivastopol’de, Ukrayna donanması subayları, üssü terk etmeye zorlandı. (Fotoğraflar: REUTERS) Donanma karargâhına baskın ladıklarında ise sürgün edilmeden önceki topraklarını geri alamamışlardı. Kırım’daki Rusya yanlıları, Ukrayna’nın Karadeniz donanması karargâhına girerek denetimi ele geçirdi. Kırım’ın Sivastopol kentindeki donanma karargâhına giren yüzlerce maskeli kişi, karargâh binasına Rus bayrağı çekti. Ukrayna güçlerinin direnmediği ve yanlarında silahları olmaksızın, ağlayarak karargâhı terk ettikleri öğrenildi. Ukrayna askerleri Rusya yanlısı Kırım kuvvetlerine katılma ya da bölgeyi terk etme seçenekleriyle karşı karşıya olduklarını söyledi. AA, muhabiri Nicholas A. Waller’ın Rusya yanlısı maskeli kişiler tarafından tartaklandığını ve tehdit edildiğini bildirdi. Ukrayna Deniz Kuvvetleri Komutanı Sergey Gayduk da Sivastopol’de gözaltına alındı. Rus Karadeniz Filosu Komutanı ile yaklaşık bir saat görüşen Gayduk, beraberindeki subaylarla karargâhtan ayrıldı. Gayduk’un daha sonra, silahlı ve maskeli kişilerin konrolündeki karargâhta bu lunan Ukrayna askerlerine, hayati tehditle karşılaşma durumunda savunma amaçlı silah kullanma iznini ilettiği gerekçesiyle gözaltına alındığı bildirildi. Ukraynalı bakan Kırım’a giremedi Rusya yanlılarının dün Kırım’daki bir başka donanma üssünü daha ele geçirdiği de gelen haberler arasında. Kırım’ın batısındaki Novoozerne’deki üsse Rusya yanlısı güçler tarafından Rus bayrağı çekildiği, yaklaşık 50 Ukrayna askerinin ise üssü terk ettiği bildirildi. Kırım’a bölgedeki “gerginliği yatıştırma” amacıyla gittiği bildirilen Ukrayna Başbakan Birinci Yardımcısı Vitaliy Yarema ve Savunma Bakanı İgor Tenyukh’a Kırım’a giriş izni verilmedi. Kiev’de TV yöneticisi tartaklandı Ukrayna’nın Rusya sınırı yakınındaki bir köyde de halkın, Ukrayna askerlerinin köyü terk etmesini istediği bildirildi. Köy halkının, askerlerin varlığının kendilerini tehlikeye attığını söyledikleri belirtildi. Ukrayna parlamentosu milletvekilleri İgor Miroşniçenko ve Bogdan Benyuk ile beraberindeki bir grup ise Ukrayna Devlet Televizyonu Ulusal Birinci Kanal’ı basarak Genel Müdür Aleksandr Panteleymonov’a zorla istifa dilekçesi yazdırdı. AA’nın haberine göre “Tüm Ukraynalıların Özgürlük Birliği” üyesi olan grup, Panteleymonov’un makam odasına zorla girdi. Grup, Panteleymonov’un, görevinden azledilen eski Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç döneminde eski yönetime çalıştığını, Rus ordusu hakkındaki dizileri televizyonda göstererek insanlarda korku yaratmaya çalıştığını savundu. Panteleymonov’un, bir süre tartaklandıktan sonra istifa dilekçesini yazdığı bildirildi. Kanada Dışişleri Bakanı John Baird ise Kırım Tatarı aktivist Reşat Ahmetov’un işkenceyle öldürülmüş olabileceğini duyurdu. Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Herman van Rompuy ise dün gerçekleştirmesi planlanan Rusya ziyaretini iptal etti. Rusya Dışişleri Bakanlığı, Van Rompuy’un “gerçekleri duymayı reddettiğini” savunarak kendisini kınadı. İmparatorluklar çağının farkı deutsch Welle ‘Türkiye ve NATO üstünlüklerini kaybedecek’ Dış Haberler Servisi Kırım’daki son gelişmelerle, Türkiye ve NATO’nun, son 20 yılda Karadeniz’de kazanmış olduğu üstünlüğü Rusya’ya bırakacağı ve Rusya’nın potansiyel bir tehdit haline geleceği belirtiliyor. Deutsche Welle’nin yer verdiği bir analizde, Rusya’nın “18. yüzyıldan 1991’e kadar olduğu gibi Karadeniz’de bir kez daha bir numaralı askeri ve siyasi güç olduğu” görüşü ortaya atıldı. Gelişmelerin Türkiye’yi daha sert bir tutum almaya itebileceği savunulan analizde, “Tatarların haklarına sahip çıkmak, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunmak, Batı ile ortak hareket etmek ve Rusya ile ilişkilerini bozmamak gibi birbiriyle çelişen dört zorlu görev üstlenen Türkiye için durum son derece kritik” denildi. Kırım’ın tarihsel sahibinin Tatarlar olduğu belirtilen analizde, Tatarların kesinlikle Rus hâkimiyetinde yaşamak istemediğide savunuldu. İsrail Suriye’yi vurdu Askeri tesisleri hedef alan saldırılar, iki ülke arasında son yıllarda patlak veren en büyük gerginlik olarak niteleniyor Dış Haberler Servisi İsrail’in 4 askerinin yaralanmasından sorumlu tuttuğu Suriye’ye önceki gün 4 hava saldırısı düzenlediği bildirildi. İsrail ordusundan yapılan açıklamada Suriye ordusuna ait Golan’da 4 askeri noktanın vurulduğu belirtilerek “İsrail devriyesine yönelik saldırıları kolaylaştıran ve yardımcı olan Suriye ordusunun birlikleri hedef alındı” denildi. Saldırının ardından İsrail’in sınır birliklerini alarma geçirdiği de açıklandı. Suriye ordusundan yapılan açıklamada, İsrail saldırısı sonucu bir askerin öldüğü, yedi askerin de yaralandığı belirtilerek gelişme “bölgenin güvenlik ve istikrarı için” tehlikeli olarak değerlendirildi. Gözlemciler yaşanan olayın 1973 savaşından bu yana iki ülke arasındaki “en ciddi gerginlik” olduğunu belirtirken İsrail, Şam’ın İsrail’e saldıranlara yardım etmenin bedelini “ağır ödeyeceğini” bildirdi. Halep’te rejim güçlerinin düzenlediği hava saldırısında çok sayıda kişinin yaralandığı belirtiliyor. (Fotoğraf: AP) Bu arada Suriye ordusunun, muhalif güçlerin kontrolündeki Yabrud bölgesinden sonra Lübnan sınırında stratejik öneme sahip Kalamun köyünün kontrolünü de ele geçirdiği bildirildi. 15 yaşında çocuk öldürüldü İsrail güçlerinin dün Batı Şeria’da da 15 yaşındaki bir Filistinli çocuğu öldürdüğü bildirildi. Filistin güvenlik kaynakları Deyr el Asal el Tahta köyünden olan Yusuf Sami Şavemre adlı çocuğun Al Ramadin köyüne yakın sınır bölgesinde öldürüldüğünü bildirirken İsrail kaynakları doğruladıkları olayın Deyr el Asal el Tahta bölgesinde meydana geldiğini iddia etti. İsrail ordusunca yapılan açıklamada güvenlik çitlerine yönelik sabotaj girişimi içinde olduklarından şüphelenilen üç kişinin hedef alındığı, yaralılardan birinin kaldırıldığı hastanede öldüğü belirtildi. Batı’nın ‘kırmızı çizgisi’ Geriye dönük dinleMe THY uçakları ile silah taşındığı iddiasını inceleyen ülke resmi girişimde bulunmadı NSA maziye de kulak veriyor Dış Haberler Servisi ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) yabancı bir ülkenin telefon görüşmelerinin bir ay geriye dönük olarak “yüzde yüz”ünü dinlenmesine olanak sağlayacak bir sistem geliştirdiği iddia edildi. Washington Post gazetesinin haberinde NSA’nın, MYSTIC adı verilen ve 2009 yılında uygulamaya koyduğu sisteme eklediği RETRO (geriye dönük bulma) aracılığıyla geçmişteki konuşmaları da dinleyebildiği, sistemin 2011 yılında “tam kapasite”ye ulaştığı kaydedildi. Eski NSA çalışanı Edward Snowden’ın sızdırdığı bilgilerden haberdar olan kaynaklara dayandırılan haberde, NSA’nın her konuşmayı 30 gün boyunca kaydettiği vurgulandı. Gazete, bir ülkeye kurulduğunu belirttiği sistemin başka ülkelere de yerleştirilmesinin planlandığını kaydederek söz konusu ülkelerin hangileri olduğu konusunda bilgi vermedi. NSA Sözcüsü Caitlin Hayden gazetenin iddialarını yalanladı. Nijerya bilgi topluyor THY: İDDİALAR YALAN İstanbul Haber Servisi THY ile Türkiye’den Nijerya’ya silah taşındığı iddiasını içeren ses kayıtları yalanlandı. THY adına yapılan açıklamada, “Haberlerde geçen ülkeye Türkiye’den veya başka bir ülkeden silah taşıması yapılmamıştır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yasakladığı ülkeler ile otorite boşluğu ve çatışma olan ülkelere kargoda silah taşıması yapılmamaktadır” denildi. THY Basın Müşavirliği’nden yapılan açıklamada, THY tarafından kargoda gerçekleştirilen silah ve askeri malzeme taşımalarının uluslararası hukuk ve IATA taşımacılık kuralları çerçevesinde resmi prosedürlere uygun olarak yapıldığı savunuldu. DUYGU GÜVENÇ ANKARA THY uçağı ile Nijerya’ya silah taşındığı iddialarının ardından Nijerya, dün Türkiye nezdinde girişimde bulunmadı, ancak iddialarla ilgili bilgi toplamak için girişimlerine başladı. Nijerya Dışişleri Sözcüsü Ode Ogbole Amedu ise “Bu çok ağır bir suçlama. Bir yanıt vermeden önce gerçek bir araştırma gerektirir” açıklamasını yaptı. Nijerya’nın önümüzdeki günlerde Türkiye nezdinde girişimde bulunması bekleniyor. Ancak Ankara, bu girişime THY’nin açıklamasıyla yanıt verecek. THY’nin açıklamasında ise Nijerya’nın adı yer almıyor sadece “Haberlerde geçen ülkeye Türkiye’den veya başka bir ülkeden silah taşıması yapılmamıştır” ifadelerine yer veriliyor. Dışişleri de bu çerçevede “BM Güvenlik Konseyi’nin yasakladığı ülkeler ile otorite boşluğu ve ça tışma olan ülkelere kargoda silah taşıması yapmamaktadır” savunmasını Abuja’ya da iletecek. İnternete düşen son kayıtlarda, THY Özel Kalem Müdürü Mehmet Karakaş, Başbakan’ın Danışmanı Mustafa Varank’a “Onlarca malzeme taşıyorum, Nijerya’ya gidiyor şu anda. Müslümanları mı öldürecek, Hıristiyanları mı öldürecek! Vebal altındayım” diyordu. CHP Bursa Milletvekili Aykan Erdemir de kayıt ışığında düzenlediği basın toplantısında “Türkiye, THY yetkilisinin söylediği gibi Boko Haram terör örgütüne ya da Nijerya’daki benzeri silahlı örgütlere yasadışı yollardan kaçak silah ve mühimmat taşıyan bir devlet mi” diye sordu. Erdemir, haberin uluslararası AFP haber ajansı tarafından da geçildiğini ve orada THY’nin Boko Haram militanlarıyla çatışmaların sürdüğü Nijerya’da bilinmeyen gruplara silah taşıdığı iddialarına yer verildiğini anımsattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle