05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 ŞUBAT 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘paralel yapı’ tartışmasında hükümete destek verdi ‘Hükümet komiserliği kabul edilemez’ Gül ‘Sıkıntı’lı Cumhurbaşkanı’nı hiç bu kadar sıkıntılı görmedim. O kadar ki Macaristan gezisinin ilk akşamında geziyi izleyen gazetecilerle yaptığı sohbette, bir saat içinde tam 8 kez “sıkıntı”, “sıkıntılı” sözcüklerini kullandı. Hani boşanmaya hazırlanan çiftler çocuklara durumu açıklamakta zorlanır, “sıkıntılıyız” der ya; o türden... Zorlu mevzularda yüzü gölgelendi. Çoğu cümlenin ucunu açık bıraktı. Kelimeleri seçerken zorlandı. Yine saydım; 25 kez “şey” dedi, “ney” olduğunu izah etmedi. Heyetten birisi, durumu “Cumhurbaşkanı, vicdanıyla aklı arasında kaldı” diye açıkladı. İşi zor. Seçim sürecinin sonunda krizi çözecek kilit konumunda da olabilir, devre dışı da kalabilir. okuyacaksınız. İzlenimim şu: Cumhurbaşkanı, yasanın AB standartlarına uzak olduğunun farkında... Nitekim Deniz Zeyrek, “Yasada iki sorun var demiştiniz” hatırlatması yapınca, devamını beklemeden, “En önemlisi trafik” diye lafa girdi. Detaya inmedi. “Trafik” dediği, kişilerin internetteki trafiğinin iki yıl saklanıp istendiğinde TİB’e verilecek olması... Polis devleti uygulaması... Köşk’ü zora sokan diğer madde ise hükümete yayın durdurma yetkisi verilmesi... Avrupa hukuku, bu iki konuda da yargı kararı istiyor. Gül, bunu da iyi biliyor; hükümetin bu yasayı ne kadar önemsediğini de... Tam seçim öncesi geri gönderse hükümete gol olacak ve Cumhurbaşkanlığı seçimi polemiği başlayacak; onay verse alenen hukuk çiğnenmiş olacak. Anlaşılan o ki Köşk, veto zorunda kalmadan yasanın revize edilmesi için uğraşıyor. Verilerin idareye tesliminde ve yayın durdurmada mahkeme koşulu getirilmesini istiyor. Hükümet, bunun yönetmelikle halledilebileceğine dair mesajlar yolluyor; ama bu formül, Çankaya’da itibar görmüyor. Köşk’te, yasanın geri çekilip yeni bir yasal düzenleme getirilmesi beklentisi var. Macaristan’da Kelime Oyunu: BUDAPEŞTE Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, pazar günü başladığı Macaristan gezisinin ilk akşamında gazetecilerle buluştu. İnternet Yasası’nda 2 konuda, HSYK Yasası’nda ise 15 konuda “sıkıntı” olduğunu, uyarı yaptıklarını, Meclis’ten çıkan sonucu incelediklerini söyledi. Gül’e sorulan sorular ve verdiği cevaplar şöyle: İnternette bumerang kampanyası var. İnternet özgürlüğüne dair önceki mesajlarını İnternet Yasası sıkıntılı zı herkese gönderiyorlar. ‘Mesajlarına sahip çıksın’ diyorlar. İnternet, enformasyon teknolojisinin bir parçası... Dünyayı küreselleştiren, sınırları, gümrükleri anlamsız kılan şey... Kimse bunun dışında kalamaz. Kalanlar ancak kontrollü, rejimi belli ülkelerdir. Türkiye böyle bir ülke değil. Türkiye, AB müktesebatını yerine getirmek için çalışan bir ülke... Ancak internette her şeyin serbest olduğu bir ortam da hiçbir demokraside söz konusu değil. Gerek ABD’de gerek AB’de şu sonuca vardılar: Gerçek hayatta suç olan ne varsa, o, sanal hayatta da suçtur. Özgürlük dediğinizde benim özgürlüğümün sizinkini çiğnememesi lazım. O denge önemli. Bir iki nokta var, dönünce bakacağız. Nedir o noktalar? Detaya girmeyelim artık. Bir yol bulmak için çalışıyoruz. Ama esas genel konjonktürde, algılamada bir şey varsa, ne yaparsanız yapın, algılama meselesi vardır. 23 sene önce çıksaydı bu algılamalar olmazdı. Daha önce çıkan yasada daha ileri olumsuzluklar vardı, oybirliği ile olmuş. Bu yasada birkaç sıkıntılı konu var, ama iyi noktalar da var; bunlar hiç konuşulmuyor. 2 sene önce (yasa çıkmış) olsaydı milletvekillerine, bir genel başkana, bir sürü sıradan vatandaşa belki de şantajlar yapılamazdı. Daha önce de HSYK teklifi ile ilgili görüşlerinizi iletmiştiniz. Son dönemde TBMM ile yasa gelmeden işbirliği yapan bir anlayışla hareket ettiniz. Son dönemde bu işbirliğinde mi bir sıkıntı var? Genellikle yasalar TBMM’ye sevk edilince, komisyona gider gitmez çalışıyoruz. Önerilerimizi o safhada yapıyoruz. Bazen önerilerimiz komisyonda ya da genel kurulda dikkate alınıyor. HSYK Yasası da Meclis’e verildiğinde komisyondan aldık, çalıştık. Bizim açımızdan 15’e yakın sıkıntılı nokta vardı. HSYK’yi bakana bağlayan düzenlemeler vardı. Başkan seçilirken sıkıntılar vardı. Önerilerimizi yaptık, Sayın Bakan’ı çağırdım. Komisyondan, genel kuruldan geçti. Değişiklikler yapıldı. Herhalde bunlar dikkate alınmıştır. Dönünce nihai şekli inceleyeceğiz. Genel kuruldan ne çıktıysa taslakla yan yana koyup vicdanlı bir şekilde bakmak lazım. Bunları alıp bakmadan konuşmak doğru değil. Cumhurbaşkanı olarak ben kendimi Anayasa Mahkemesi yerine de koyamam. Ancak çok aleni gördüğüm noktalarla ilgili itirazlarımı yaparım. Muhalefet partisi başından beri Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğini açıkladı. Gidince bakacağım şey bu olacak. HSYK Yasası’nda 15 sıkıntı vardı Türkiye, ‘kapalı rejim’ mi? İnternet Yasası, bu sıkışmışlığın bir provası... Bir yanda seçim öncesi basını baskı altına almış, interneti de susturursa dikensiz gül bahçesi yaratabileceğine inanmış, otoriter Erdoğan var, öte yanda Gül’ün internet özgürlüğü konusunda daha önce attığı tweet’ler: “İletişim teknolojilerinin eriştiği bu güç karşısında hiçbir kapalı rejimin uzun süre ayakta kalması mümkün değil.” (5 Mart 2011) “Benim görüşüm, temelde hiçbir özgürlük kısıtlaması olmamalı. İsteyen herkes internette özgürce dolaşabilmeli.” (28 Mayıs 2011) Şimdi bu özgürlükle açıkça çelişen ve internetin anahtarını hükümetin eline veren bir yasa, Cumhurbaşkanı’nın önünde... Budapeşte sohbetinin açılışında Gül’e internetteki “Bumerang eylemi”nden haberdar olup olmadığını sordum: “Sizin internet özgürlüğüne dair eski tweet’leriniz, hatırlatma maksadıyla ‘retweet’ edilerek dağıtılıyor. Kampanyaya bir günde on binler katıldı. Mesajlarınıza sahip çıkmanızı bekliyorlar” dedim. Cevabını haber sütununda Yönetmelikle olmaz ‘Anayasa Mahkemesi karar verir’ M Gül: Türkiye önemli bir güzergâh acaristan’da bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Macaristan Cumhurbaşkanı Janos Ader tarafından resmi törenle karşılandı. Baş başa görüşen Gül ve Ader, daha sonra ortak basın toplantısı düzenledi. Ader ile özellikle enerji konusunda yapılacak işbirliğini biraz daha detaylı bir şekilde konuştuklarını, nükleer enerjiden gaz ve diğer alternatif enerji yollarına kadar bu alanda işbirliği potansiyeli olduğunu gördüklerini vurgulayan Gül, “Türkiye, Avrupa’nın güvenli enerji kaynaklarına ulaşması için alternatif imkânlar sunan önemli bir güzergâhtır. Özellikle Kafkas ve Ortadoğu enerji kaynakları için” diye konuştu. Ader ile hem baş başa hem de heyetler arası görüşmelerin verimli geçtiğini belirten Gül, “İkili ilişkileri detaylı görüştük. İki ülke NATO müttefikiyiz. Macaristan AB üyesi, biz de müzakere halinde bir ülkeyiz” dedi. Gül, Macaristan’da Ulusal Meclis Başkanı Laszlo Köver’le de görüştü. Ziyaret kapsamında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül, Macaristan Cumhurbaşkanı Janos Ader’in eşi Anita Herczegh ile birlikte Uygulamalı Sanatlar Müzesi’ni gezdi. ‘Hükümet komiserliği kabul edilemez’ Devletin başı olarak, size gelen verilere bakarak, Türkiye’de bir ‘paralel devlet’ olduğu iddialarına katılıyor musunuz? Kaldırılması için talimat verdiniz mi? Türkiye’de çok sıcak bir şekilde yaşanıyor bu tartışma... Daha önce de söyledim: Devlette çalışanların etnik, dini, ideolojik, siyasi, bireysel tercihleri olabilir, hatta dışarda bu tip sivil toplum kuruluşlarına katılabilirler, ama devlet görevi söz konusu olduğunda, anayasa, yasalar, amirleri dışında herhangi bir dayanışma, sadakat ve dürtüyle hareket ederlerse, böyle bir şey olamaz. Buna müsaade edilmez. Açık söyleyeyim, hiçbir devlet de buna müsaade etmez. Kanaatiniz nedir? Bu tip şeyle hareket edilen çeşitli olaylar doğrusu olmuştur. Hukuk çerçevesinde bunların hepsi düzeltilir. Hiçbir devlette böyle bir şey olmaz. Hükümetler yanlış yapabilir. Bunlarla demokratik çerçeve içinde bir mücadele olabilir. Ama hükümetleri rüştüne ermemiş gibi, onlara karşı “Bu doğru değil, bu doğru” şeklinde bir hükümet komiserliği gibi davranılırsa bu olmaz; kabul edilemez. Ne olursa olsun bu olmaz. Siyasi mücadeleler verilebilir. Basın yoluyla yanlışlar tenkit edilebilir, ama bunun ötesinde devlet kademelerindeki pozisyonlarından dolayı herhangi bir şekilde bir mücadele asla söz konusu olamaz. Bunlar varsa da bunlarla da hukuk çerçevesinde mücadele edilir. Başka türlü olmaz. Algı değişti iması Madem “kelime oyunu” oynuyoruz, Cumhurbaşkanı’nın bu bahiste üç kez “algı” sözcüğü kullandığına da dikkat çekelim. “Bu yasa, 23 sene önce çıksa bu algılama olmazdı” diyor Gül... Hükümetin son dönemde iyice artırdığı baskı politikasının, attığı her adımda kuşku yarattığına atıf var burada... “Kabataş saldırısı gündemden düşmüşken, neden yeniden arkası takip ediliyor” diye sorarken bunu medyanın değil, bizzat Başbakan’ın habire gündeme getirdiğini bilmiyor mu sanki? “Algı” lafı boşuna değil... Bumerang eylemi ‘Hükümet güven bunalımına girmemeli’ Durdurulan MİT TIR’larıyla ilgili değerlendirmeniz nedir? Bir Cumhurbaşkanı olarak TSK’nin bir parçası olan Jandarma ile MİT’i karşı karşıya koymam. Yine kurallar ve hukuk çerçevesinde aslı araştırılır, gereği neyse yapılır. Büyük yer değiştirmeler var. HSYK çatışmada araç olarak kullanılıyor. Hükümete, hukuk çerçevesinde önerileriniz ya da somut ‘Şunlar yapılmalı’ vurgularınız oluyor mu? İdare meşruiyetini nereden alıyor? Seçimlerden. Hükümet, yakın bürokrasisi ile çalışırken, özellikle kritik görevlerdekilerle çalışırken, şüphesiz ki bir güven bunalımına girmemelidir. Bu olduysa tedbirini hukuk çerçevesinde almalı. Yanlış yapılırsa Danıştay var. Üzülerek ifade edeyim, HSYK ile ilgili yasalar hep beraber çalışılarak yapılmıştı. Kıymeti bilinemedi, birdenbire gruplaşmalar çıktı. Saklayacak halimiz yok. Çok hüzün verici bir şey... Bakın toplanamıyor (HSYK). Eskiden başka türlü oluyordu, şimdi başka türlü... Sıkıntılı bir durum var. Sessiz diplomasi devrede Gül, Budapeşte’ye ilk kez Avrupa Konseyi’nde parlamenterken gelmiş. O dönem Macaristan henüz AB üyesi değil; Avrupa Konseyi’ne üye olmaya çalışan, eski bir Demirperde ülkesi... Bu yıl ise AB’de 15. yıllarını kutluyorlar. Yıllar önce onları teftişe gelen Gül’ün ülkesi ise AB hedefinden günbegün uzaklaşıyor. Şimdi Macaristan’ın da dahil olduğu Avrupa, Türkiye’ye “İnternet” ve “HSYK” yasalarında Batı standartlarını hatırlatıyor. Hazin değil mi? ‘Hukuk devletine elveda’ HSYK yasası, hükümetin yargıyı ele geçirme operasyonunun son halkası... Bunun böyle olduğunu, Gül’ün HSYK’ye atadığı üye Prof. Dr. Bülent Çiçekli de Radikal’e söyledi dün: “Yasa böyle çıkarsa hukuk devletine elveda” dedi. Gül, kendi atadığı üyenin bu sözüne rağmen yasayı onaylayabilir mi? İnternet Yasası’ndaki sıkışıklığı burada da açıkça hissediliyor. Yasaya dair yaptığı uyarıların, nihai metinde ne kadar kale alındığını inceleyeceklerini söylüyor, ama asıl “zehirli” maddelerin metinde durduğu biliniyor. Bunun bir tepki yasası olduğu belli... Gül, “tepki”ye yol açan, yargıdaki Cemaat yapılanmasından da rahatsız; o da belli... Hadi oyuna dönelim: Bu konu açıldığında konuşması netleşti. 5 kez “asla” sözcüğünü kullandı. “Hukuk dağıtanlar, asla başka dürtüyle hareket edemez” dedi, ancak bunlarla (yani Cemaat’le) mücadelenin de yine hukuk aracılığıyla yapılmasını istedi. Galiba bu aşamada Gül’den Köşk’ü “muhalefet odağı” gibi gösterecek, gösterişli çıkışlar beklememek lazım. Çankaya, “sıkıntı”yı sessiz diplomasiyle çözmeye çalışıyor. ‘Kabataş olayı geçmiş gitmiş’ Kabataş olayı ile ilgili son görüntüleri nasıl değerlendiriyorsunuz? O genç hanımın kayınpederi Osman Develioğlu’nu çok yakın tanırım. Siyasi kimliği bir tarafa, çok karakterli, düzgün bir insandır. Geçen baktım şöyle söylüyor: “Gezi olaylarına katılanlara herkes suçlu diyemezsiniz. 5 can gitti, bunların acısını herkesin duyması gerekir, giden canlar geri gelmez. Ama bütün bunları söylerken kızıma da eğer onu çok derinden yaralayan bir saldırı olduysa, ‘Hayır böyle olmadı’ iddiasını ispat için uğraşmayı doğru bulmam” diyor. Ben de öyle bakıyorum. Bu genç hanım, bildiğim kadarıyla televizyonlarla gazetecilerle muhatap olmadı. Hepimiz biliyoruz ki bu tip kaba davranışlar ve çok derinden üzen olaylar oluyor. “Böyle bir şey olmadı”nın ispatı ile uğraşmak da bana biraz şey geliyor. Zaten gündemden düşmüş, geçmiş gitmiş. Öyle olur ki o hanım gazete gazete, televizyon televizyon dolaşır; o zaman arkası takip edilir. Biraz doğrusu üzücü de görüyorum. Başbakan’ın dinlendiğine dair kayıtlar ortada dolaşıyor. Fethullah Gülen ile ilgili ses kayıtları olduğunu görüyoruz. Bir dedikodu furyası harekete geçiyor. Çok ciddi bir kutuplaşma var. Siz Cumhurbaşkanı olarak kendinizde topluma bir mesaj verme misyonu görür müsünüz? Bir etik alana davet gibi... Toplumu tedirgin eden beni de tedirgin eder. Kanunsuz dinlemeler suçtur. Ayrıca yasal yollardan dinlenenlerin kayıtları da savcıların iddianameleri mahkemede kabul edildikten sonra alenileşir. Bunun yaptırımını getirmek gerekir. Gerçek ortamda suç olan bir şey, sanal ortamda da suçtur. Bu AB kuralı, ABD kuralı... Birçok AB ülkesinde, bunlar ortaya çıkar çıkmaz, dağı Dinlemeler ahlak dışı tımcılarla temasa geçiyorlar. Otokontrol sistemini kurmuşlar. Bunlarla ilgili tedbirlerin alınması lazım. Ben bunu ahlak dışı görüyorum. Deniz Bey ile ilgili görüntü çıktığında o gün kendisini aradım. Açıklamalarda bulundum. Daha sonra MHP milletvekilleri ile ilgili de açıklamalarda bulundum. Bugün size, yarın öbürüne olur. Burada da ilkeli olmak lazım. Dinlemeyi yakınlarım yapsa da ayıplarım Başbakan, ‘Cumhurbaşkanı’nı da dinlemişler’ dedi? Bizim odamızla ilgili değil o... Başka şekilde bir bilgisi var. Makam (odam) ile ilgili değil. Resmi konuşmalarımı yaptığım makamla ilgili en üst seviyede, çapraz tedbirler mevcuttur. Biliyorsunuz her zaman makamda olmuyoruz, başka yerlerde, başka şeylerde de olabilir. Sayın Başbakan da onu kastetmiştir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle