05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 ŞUBAT 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER AB, incelemeye aldığı HSYK düzenlemesi için rapor hazırlayacak 5 Gezi Direnişi’ni, 17 Aralık operasyonunun ayrıntılarını ve gözden kaçan olayları, bir bakıma “yalan makinesi”ni anlatıyor... Kimi gazetelerin bayi tezgâhında 6070 bin olan gerçek satışının 130140 bin diye ilan edildiğini açıklıyor. Türkiye yalan rüzgârlarının çok estiği bir ülkedir... Memlekete baktığımızda çoğu kez karamsarlığa düşüyoruz. Oysa toplum umut toplamalı! Yalana kanmamalı... Bir hukuk devletinde adaletin terazisi doğru tartmalı... Dünyaca ünlü piyanistimiz, bestecimiz Fazıl Say, sosyal medyadan Ömer Hayyam’ın dizelerini paylaşınca ortalık ayağa kalkmış, din düşmanı, vatan haini olarak görülmemiş miydi? Unuttuk bunları, unuttuk! Çünkü unutkan bir toplumuz... Fazıl Say, Ömer Hayyam’ın dizelerini paylaşması nedeniyle yargılandı ve 10 ay hapis cezası aldı. Aynı yargıç, yolsuzluk soruşturmasında tutuklanan Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’a tahliye kararı verdi. Birinin evinde piyanosu, bilgisayarı vardı, diğerinin ayakkabı kutularında 4.5 milyon dolar... Bir bankacı evinde 4.5 milyon dolar saklar mı? Bu karara Fazıl da şaşırmadı ben de! Fazıl kararı öğrendikten sonra yazmış: “My funny valentine!” Yani... “Benim şirinkomik sevgilim!” HHH Bir yanda yalan makinesi, öte yanda yalan rüzgârı... Siyasi tarihimize baktığımızda yalan rüzgârları hep olmuştur... Camiye bomba attılar, camide seviştiler, içki içtiler... Darbeli yıllara da bakın darbesiz yıllara da. Kahramanmaraş kıyımını, kanlı 1 Mayıs’ları, yargısız infazları düşünün... Yok gemiyi batıracaklardı, yok Atatürk Kültür Merkezi’ni havaya uçuracaklardı... Ergenekon sürek avı, Cumhuriyet’in üç kez bombalanması, üçüncüde medyada haber olması... Kim attırmıştı bombayı, İlhan Selçuk değil mi? Utanmadan yazılıp çizildi bunlar... Bombayı atan, Danıştay katliamını yapan Alparslan Arslan’dı... Eğer polis ilk bomba atıldığında Arslan’ı yakalasaydı, kanlı Danıştay baskını önlenecekti! İşte böyle bizde demokrasi kahramanları, hak, hukuk diye nara atanlar! Böyle! uAB hazırladığı raporu hem Ankara’ya hem de Konsey’e iletecek. AB’nin genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle’nin sözcüsü Peter Stano “Ciddi endişelerimizi defalarca söyledik” dedi. DUYGU GÜVENÇ ‘Defalarca uyardık’ İNTERNET YASASI’NDA 3 KRİTER AB Komisyonu’nun tıpkı HSYK’de olduğu gibi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün önünde bekleyen internet yasası ile ilgili görüşlerini Ankara’ya ilettiği öğrenildi. Komisyon kaynakları bu konuda, “ifade özgürlüğü, özgür internet ve özgür erişim” kıstaslarına işaret ederken, TİB Başkanı’na yargı kararı olmaksızın sayfayı kapatma yetkisinin verilmesini, “Yargı kararı olmadan kapatma hakkını vermek siyasi olarak kullanılabilir. Bu özgürlüklere aykırı” diye eleştirdi. Bir AB’li kaynak da internet yasasında başta İngiltere olmak üzere takip konusunda, WikiLeaks ve Snowden belgelerinin ardından kısıtlayıcı adımlar atıldığına işaret ederken TİB Başkanı’na verilen yetkinin AB kriterlerine aykırı olduğunu vurguladı. Yalan Makinesi... Türkiye laik, demokratik bir hukuk devletidir değil mi? Cumhuriyetimizin temelleri bağımsızlık savaşından sonra atılmış, Mustafa Kemal bu coğrafyada yaşayanların tümüne “Türkiye ahalisi” demiştir. Şöyle dönüp bir bakın, Cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne değin geçen süreye... Hayata, olup bitenlere... Tek partiden çoğulcu demokrasiye geçtiğimiz yıldan 2014 yılına... Hukuk nedir, adalet nedir; kadınlara, çocuklara şiddet nedir? Baskı, zulüm! Yalan! Darbe dönemleri, sivil iktidarlar... Halkı kışkırtanlar, yalan söyleyenler, toplumda ayrımcılık yapanlar, din ve inanç üzerinden siyaset yapanlar... Irkçılığa çanak tutanlar... Camilerin, havraların, kiliselerin tümü Türkiye ahalisinindir... Süleyman Demirel 1969’da söylemiş şu sözü: “Camide ve kışlada siyaset yapılmaz...” HHH 1970’lerde Türkiye ahalisi kışkırtıldı, mezhep çatışmaları yaratıldı, insanlarımız öldürüldü... Geçmiş yıllarda “fısıltı gazetesi” vardı, şimdi “sosyal medya” var... Medya var! Yalan makinesi öyle çalışıyor ki, bir süre sonra herkes inanıyor. Gezi sürecinde Kabataş’ta çocuklu bir kadın, sözde tartaklanmış, üzerine işenmiş, 7080 kadar bellerinden üstü çıplak adamın elinde tutsak kalmış, şiddete uğramış, yaralanmıştı değil mi? Aylar sonra Kanal D görüntü yayımladı, olayın gerçek olmadığı ortaya çıktı. Kadının elinde doktor raporu vardı “darp” edildiğine ilişkin. Başörtülü kadın gazetecilere ağlayarak konuşmuştu... Başbakan, dayanamadı o zaman: “Benim başörtülü kardeşlerime, bacılarıma saldırdılar, darp ettiler...” Çapulcuydu ya Gezi direnişçileri... Hem merkez medyadaki hem yandaş gazeteciler ortalığı ayağa kaldırdı... Bakıyorum bugün hepsi özür diliyor, yandaşların dışında... HHH Milliyet’in eski Genel Yayın Müdürü Derya Sazak’ın “Batsın Böyle Gazetecilik” adlı (Boyut Yayıncılık) kitabını okuyorum... Milliyet’te “İmralı Zabıtları”nı yayımlayarak tarihi bir gazetecilik olayına imza atan Derya Sazak, kitabına İmralı’dan başlıyor, ANKARA CHP’nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayını beklemeden Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yapmaya hazırlandığı HSYK düzenlemesi AB tarafından da incelemeye alındı. AB, yapılan son değişikliklerle uyarılarının dikkate alınıp alınmadığını inceleyecek ve görüşünü hem Ankara’ya hem de Konsey’e iletecek. AB’nin genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle’nin sözcüsü Peter Stano da “Ciddi endişelerimizi defalarca söyledik” dedi. Stano, Cumhuriyet’e yaptığı açık lamada, HSYK düzenlemesiyle ilgili “anlamlı işbirliği” beklediklerini ve Ankara’yı defalarca uyardıklarını anımsatarak şunları söyledi: “Komisyon, yasasın parlamento tarafından onaylanmasını not etti. Bu kanun Türkiye’de hukukun üstünlüğü için ciddi önem taşıyor. Komisyon defalarca Türk otoriteleriyle taslak üzerinde anlamlı işbirliği istediğini söyledi. HSYK Yasası’nın önceki versi yonunun yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına, Türkiye’de güçler ayrılığına potansiyel etkileriyle ilgili birçok defa ciddi endişelerimizin altını çizdik. Komisyon şimdi kabul edilen yasayı, katılım kriterlerini göz önüne alarak izleyecek ve rapor edecek.” AB’nin kaygısı AB, HSYK Yasası’nın erkler ayrılığına kalıcı zarar vermesinden kaygı duyuyor. Cumhuriyet’in AB’li diplomatlardan edindiği bilgiye göre, HSYK Yasası’ndaki en büyük kaygıyı Adalet Bakanı’na verilen yetkiler oluşturuyor. AB, tıpkı CHP gibi yasanın onaylanmasına kadar geçecek sürede hükümetin HSYK’de yapacağı atamalardan da kaygı duyuyor. Bir AB’li diplomat, Türkiye’ye yasada yapılmasını istedikleri değişiklikleri maddeler halinde sunduklarını belirterek “Şimdi bizim işaret ettiklerimizin ne kadar dikkate alındığını görmemiz gerek. Daha önce gördüklerimiz, Kopenhag Kriterleri ve AB standartları açısından çok teşvik edici değildi. Seçimler öncesinde niye bu kadar acele ettikleri net. Elbette zaman konusunda biz de endişeliyiz. ‘Ne yaparsanız yapın ama yargı bağımsızlığına zarar vermeyin. Sizi geriye götürür ve kesinlikle katılım sürecine olumlu etkisi olmaz’ dedik. Hükümet yargının ne yapacağına karar vermemeli” diye konuştu. HSYK DÜZENLEMESİNİ AYM’YE GöTÜRMEYE HAZIRLANAN CHP, GÜL’DEN DE vETO BEKLİYOR ‘Meclis’in işlevi sona erer’ GÜL’E MEKTUP ‘Şoke edici ama sürpriz değil’ Dış Haberler Servisi İnternette sansür öngören yasaya dünyadan tepki ve uyarılar gelmeye devam ediyor. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Basın Özgürlüğü Temsilcisi Dunja Mijatovic, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e bir mektup göndererek internet yasasını iptal etmesi çağrısında bulundu ve yasanın TBMM ile kamuoyunda daha fazla tartışılmasının sağlamasını istedi. Mijatovic, yeni yasanın yeterli mahkeme denetimi olmadan web sitelerinin bloke olmalarına yol açabileceğini belirterek “İnternet yasası, düzenleyicinin keyfi müdahalesine izin verirken kullanıcıların özel hayatlarının ve haklarının ihlaline yol açabilecek. Yasa özgür ifadeye daha fazla kısıtlamaya yol açacak ve gazetecilerin çalışmalarını engelleyebilecek” dedi. Gazetecileri Koruma Komitesi internet savunuculuğu koordinatörü Geoffrey King de “Türkiye hızla yanlış yönde ilerliyor” görüşünü dile getirdi. King, “Aslında, yasa berbat. Geniş kapsamlı gözetlemeye ve sansüre imkân sağlıyor. Evet bu, hükümetin bu araçlarla ne yapacağına bağlı ama Türkiye kesinlikle yaptıkları işlerden dolayı gazetecileri tutuklamaya istekli olduğunu göstermiş bulunuyor” dedi. King yasa ile ilgili “şoke edici ama sürpriz değil” yorumunu yaparken, mevcut yasalarla zaten Vimeo ve YouTube gibi sitelerin kapatıldığını, hatta Türkiye’nin Google’ın 2013 şeffaflık raporuna göre bilgi çıkarılmasını en çok talep eden ülke olduğunu belirtti. Amerikan New Yorker dergisi ise Gül’ün yasayı onaylayıp onaylamama konusundaki rolüne değinerek “sert internet yasasını durdurmak için son şans” diye yazdı. Jenna Krajeski imzalı makalede, “Gül veto etmeye karar verirse, otoriterizme karşı direnmiş gibi görünür. Yorgun medya ve muhalefete biraz iyimserlik aşılar” denildi. İngiliz Financial Times gazetesi, TBMM’nin tartışmalı HSYK yasasını onaylaması hakkında, “Türk Başbakanı yargı üzerindeki kontrolünü sıkılaştırdı. Yasa Türkiye’nin katılmak istediği AB ve en önemli müttefiki ABD’nin derin kaygılarına rağmen geçti” değerlendirmesine yer verdi. Gazete, Avrupa Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle’nin kaygılarını dile getirmek üzere Ankara’ya üç mektup gönderdiğine, ABD’nin de rahatsızlığını dile getirdiğine dikkat çekti. ‘Veto’ son şans ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen tartışmalı HSYK düzenlemesini Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kararını beklemeden, “yok hükmünde” sayılması için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) götürmek için hazırlıklarını büyük ölçüde tamamladı. Cumhurbaşkanı Gül’e de “veto” çağrısı yapan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, yasanın “yok hükmünde” sayılması için en geç yarın, Anayasa Mahkemesi’ne götüreceklerini bildirdi. Düzenlediği basın toplantısında HSYK yasasıyla ilgili AYM’ye yapacakları başvuru hakkında bilgi veren Altay, “Düzenleme AKP’ce yasalaştı. Bizce anayasaya aykırılığı çok olan bu kanun yok hükmündedir” dedi. Altay, HSYK düzenlemesinin 17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından “yargıyı yeniden dizayn etme” amacıyla yapıldığını vurguladı. HSYK görüşmeleri sürerken Cumhurbaşkanı Gül’ün ilk kez doğrudan müdahale ederek, “doğrusu anayasa değişikliğidir” dediğini anımsatan Altay, şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı, merak ediyoruz bu kanun Köşk’e onaya gittiği zaman o tavrı geçerli olacak mı? Açıklamasından sonra HSYK kanununu onaylaması bir hukuk garabeti olur. Türkiye’de de rejime güven ve kendisine o makama güven bakımından büyük bir sorun yaratır. Biz Cumhurbaşkanı’nı beklemek isterdik ama bu teklifle HSYK’de çalışan, sanıyorum 700 civarındaki insanın işine son verilecek. Kuvvetler ayrılığı prensibine son veren bir kanundan bahsediyoruz. TBMM’ye dahi gerek yoktur. TBMM’nin işlevi sona erer. Kanun hileleriyle, kanun değişiklikleriyle 17 Aralık ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını örtmeleri mümkün değil. Kâbe’den örtü getirseler bunu örtmeleri mümkün değildir.” Altay, Gül’ün bu yasa konusundaki tavrıyla “hukuk adamı” olup olmadığını da ortaya koyacağını ifade etti. Erdoğan’ın tablet dağıtım töreninde 50’ye yakın koruma ekibinin yanı sıra sivil polisler görev yaptı. Çocukların arasına ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ı, Ankara’da yapılan “Fatih Projesi” tablet dağıtım töreninde koruma ordusu korudu. 1214 yaş grubu öğrencilerin ve öğretmenlerinin katıldığı törende 50’ye yakın koruma ekibinin yanı sıra öğrencilerin arasına karışan onlarca sivil polis de görev yaptı. ATO Congresium’da düzenlenen törende, daha önce 63 bin tablet bilgisayarı öğrencilere dağıttıklarını anımsatan Erdoğan, bugün 81 vilayette 100 bin tablet bilgisayarın öğrencilere teslim edileceğini söyledi. Geçmişte kendilerinin çok zor şartlarda eğitim gördüklerini anlatan Erdoğan, “Teksir makineleri, okulumuzun adeta matbaası gibiydi. Fakat saman kâğıtlarında mürekkebin nasıl dağıldığını ve oradaki metinlerin okunamaz hale geldiğini biz yaşadık. Hatta abilerimiz bize o teksir notlarını satmazlardı. Onun için çalakalem notlarımızı tutardık” dedi. sunda Cumhurbaşkanı Gül’ü göreve davet ederek “HSYK düzenlemelerinin derhal iade edilmesi lazım. Aksi takdirde bütün bu olup bitenlerin suç ortağı da Sayın Cumhurbaşkanı’nın kendisi olmuş olur” diye konuştu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu da düzenlediği basın toplantısında, HSYK düzenlemesi ile Adalet Bakanı’nın alacağı geniş yetkilerle artık “başkadı” haline geleceğini söyledi. Loğoğlu, “Bu kadar yetkisi olan bir insan sadece bakan olamaz. Ada koruma ordusu Erdoğan, interneti yasaklamadıklarını, iktidara geldiklerinde Türkiye’de internet kullanıcısı sayısının 20 bin olduğunu, bu rakamın bugün 34 milyona çıktığını söyleyerek savundu. Erdoğan’ın bu sırada konuşma metnini yanlış okuduğu yorumları yapıldı, çünkü AKP’nin iktidara geldiği dönemde Türkiye’de milyonlarca internet kullanıcısı vardı. Erdoğan, internete sansür düzenlemesiyle ilgili olarak “Hiç kimsenin özgürlüğünü sınırlandırmıyoruz. Çocuğu olan anne babalar eminim ki bizi anlıyorlar” diye konuştu. Erdoğan’ın törendeki konuşmasının büyük bölümü öğrencilerin ilgisini çekmedi. Ancak, gençlere hitaben sarf ettiği, “Sizler Gazi Mustafa Kemal’in ülkeyi emanet ettiği istikbalimiz olan evlatlarımızsınız” cümlesi salondaki öğrenciler ve izleyicilerden büyük alkış aldı. Erdoğan, F klavye çağrısında da bulundu. let Bakanı’na ‘başkadı’ dememiz lazım. Osmanlı döneminde kadılar karar verirdi. Şimdi Sayın Adalet Bakanı başkadı haline geldi. Başkadı nereye bağlıdır, padişaha bağlıdır. Şimdi Adalet Bakanı başkadı olarak görevine devam edecek” dedi. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonundaki tahliyelere dikkat çeken Loğoğlu, “Herkes arka arkaya ‘ak’lanıyor. Yani AKP’den aklanıyor. AKP bir çamaşır makinesi gibi, ne kadar kirli çamaşır varsa bu makinenin içine atılıyor ve temizlenip çıkıyor” görüşünü dile getirdi. TBB BAŞKANI METİN FEYZİOĞLU: Krizde çözüm anayasa değişikliği ALİCAN ULUDAĞ Atatürk’e büyük alkış ANKARA Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, kavga dövüş arasında Meclis’ten geçen HSYK yasasında değişiklik öngören düzenleme ile Adalet Bakanı’nın “yargıdan sorumlu bakan” haline dönüştüğünü kaydetti. HSYK’nin 2010 referandumu öncesindeki hali ile bugünkü yapısına da karşı olduklarını dile getiren Feyzioğlu, çözümün HSYK’ye ilişkin anayasa değişikliği olduğunu söyledi. İki hafta önce HSYK’nin yapısında değişiklik öngören teklif açıklayan Feyzioğlu, Meclis’ten geçen ‘Fabrika ayarlarına dönmeli’ OKUR: CEMAAT ÜYESİ DEĞİLİM ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HSYK 1. Dairesi Başkanı İbrahim Okur, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın olağanüstü toplantı çağrısı üzerine bazı üyelere genel kurula “gelmeyin” mesajı attığı iddiasını yalandı. Bu haberi yargıyı yıpratmaya yönelik saldırı olarak nitelendiren Okur, “Hiçbir cemaat, grup ve siyasi parti ile bağ içerisinde olmadım. Mesaj yolladığım iddialarına gelince, öncelikle WhatsApp uygulaması kullanmıyorum” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kabataş görüntüleri ile ilgili “Adli tıp raporunu nerenize koyacaksınız?” sözlerine de tepki gösteren Altay, bu sözlerin “utanç vesikası” olduğunu ifade etti. Erdoğan’ın öfkesinden, kininden, hırsından kurtulması gerektiğini belirten Altay, “Başbakan, moda tabiriyle fabrika ayarlarına geri dönmelidir. Başbakan bozulmuştur, deforme olmuştur ama dili katbekat deforme olmuştur” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin de HSYK değişikliği konu ‘Adalet Bakanı Başkadı’ HSYK düzenlemesini eleştirdi. Derhal anayasa değişikliği için partilerin bir araya gelmesini beklediklerini ifade eden Feyzioğlu, “Biz ne dünkü HSYK’nin, ne bugünkü ne de Adalet Bakanlığı’na bağlanmış HSYK’nin destekçisi oluruz. 12 Eylül 2010 referandumunda yapılmış olan yanlış düzenlemeyi, bugün koruma konumuna da giremeyiz. Bugünkü kanun değişikliği ile Adalet Bakanı yargıdan sorumlu bakan haline dönüştürülmektedir. Bunu Avrupa Konseyi’nin, Avrupa Birliği’nin temel ilke ve öncelikleriyle, hukuk devleti ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile bağdaştırmamız söz konusu olamaz” dedi. Bu yasaya karşı çıkarken mevcut düzenlemeyi koruma pozisyonuna girmeyeceklerini dile getiren Feyzioğlu, “O zaman Türk Milleti için yegâne çıkış; bağımsız, tarafsız, etkin ve adil yargılamayı sağlayacak HSYK değişikliğini anayasa yoluyla yapılmalıdır. Bu konuda iktidar ve muhalefet partileri, Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı aktif çaba göstermeli” diye konuştu. Muhalefet partilerinden anayasa değişikliği konusunda kamuoyu yaratmalarını bekleyen Feyzioğlu, “Çünkü şu anda verdikleri görüntü; dün hayır dedikleri HSYK düzenlemesini bugün iktidarın getirdiği kanun teklifi karşısında koruma görüntüsüdür. Bu da yanlıştır” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle