02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 ARALIK 2014 CUMARTESİ 4 HABERLER riyle Orwell’in korkunç “1984”üne rahmet okutacak eğitim sistemine ulaşılmış olacaktır. Beşikten, hatta ana rahminden mezara kadar sürekli izlenecek olan, bu güvenlik ayakları üzerine bina edilmiş sisteme eğitim; beşikten, hatta ana rahminden mezara her şeyin vesayet altında olduğu, dinlendiği, dikizlendiği, didiklendiği, kişioğlunun bu dünyadan ayrılırken bile öbür tarafa da Diyanet’in hazırladığı dosyaya göre bir referansla yolcu edileceği totaliter sisteme de “Milli Eğitim!” diyorlar. HHH Laik Cumhuriyet, 3 Mart 1924 tarihli Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun çizdiği doğrultuda yürüyen laik Milli Eğitim ile yerleşti. Bu gerçeği, laik cumhuriyetin mimarları kadar laik cumhuriyetin karşıtları da iyi kavradılar, onun için, bütün dikkatlerini ve çabalarını Milli Eğitim’e yönlendirdiler. Milli Eğitim Bakanlığı’nda ilk açılan gedik, İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı, Hasan Saka’nın Başbakan olduğu dönemde, bu makama getirilen Reşat Şemsettin Sirer zamanında olmuştur. 5 Ağustos 1946 9 Haziran 1948 tarihleri arasında bakanlık yapan Sirer, Köy Enstitülerine ilk darbeyi vurmayı başarmıştır. Ardılları arasında ön sırada yer tutan Adnan Menderes’in gözde bakanı Tevfik İleri döneminde Milli Eğitim’deki yıkım ivme kazanmış, AKP ile ise doruğuna varmıştır. Bakanlığın hali herkesin malumu, 19. Şura’dan çıkan kararlar da ortada. Mustafa Kemal Atatürk “Öğretmenler, yarınki nesiller sizin eseriniz olacaktır” diyordu. Milli Eğitim yediği birbirini izleyen darbelerle bugünün Türkiyesi’ni yarattı. Yarının Türkiyesi’ni ise bugünkü Milli Eğitim Bakanlığı kadroları yaratacaktır. Yarının nesillerini yaratacak olan bugünkü Milli Eğitim 19. Şurası, liselerde okutulmakta olan Osmanlıcayı seçimli ders olmaktan çıkarıp zorunlu ders haline sokmuştur. Durum böyle devam ederse, yarın Türk çocukları, Eğitim Bakanlığı önünde pankart açarak, anadillerinde eğitim özgürlüğü istemek zorunda kalacaklar. Aman yarabbim, bir de buna “Milli Eğitim!” diyorlar. Pes vallahi! Bu da Güya Milli Eğitim! 19. “Milli Eğitim Şurası!”ndan, karma eğitime karşı bir karar çıkmamasına sevinmek, 70 katlı bir binadan yere doğru hızla düşerken “Çok şükür daha altımda 15 kat var” demeye benzer. O durumda yere çakılmak nasıl mukadder ise, burada da eninde sonunda karma eğitimin köküne kibrit suyu ekilmesi kaçınılmazdır. Çünkü karma eğitim laik eğitimin önemli bir öğesidir. Nitekim Mehmet Tezkan dün köşesindeki “İmam Hatipten Başlar Gerisi Gelir” başlıklı yazısında bu hususa değiniyor ve karma eğitimin ipini çekecek mekanizmayı açıklıyordu. Laik Cumhuriyet’in en büyük karşıtı Milli Eğitim Bakanlığı’nda işleri kurnazca yürütmenin yöntemi, “halktan gelen talepleri!” ileri sürmektir. Zaten 19. Şura’da da alınan kararlar, büyük ölçüde, EğitimBir Sen Sendikası’nın istem ve önerilerinden kaynaklanmıştı. Güya sivil toplum örgütü olan EğitimBirSen tabanın istemlerini dile getirmekte ve şurada da güya tabanın istemleri doğrultusunda demokratik kararlar alınmaktaydı. M. Tezkan bu yöntemle karma eğitimin sonunun da geleceğini yazıyor. Katılıyorum. HHH Şurada alınan “demokratik!” kararlar arasında neler olduğunu konusuna gelince: Bunun için arkadaşımız Sinan Tartanoğlu’nun dünkü Cumhuriyet’in manşetine çıkan haberine bakmak gerek. Tartanoğlu, bundan böyle, girişlerine Xray cihazları konulacak olan okullarda özel güvenlikçi istihdam edileceğini belirten haberinde, artık MEB güvenlikçi işbirliği döneminin başladığını bildiriyordu. Belirli kriterlere göre güvenli okullara bayrak verilmesiyle başlayacak uygulamanın, öğrencilerin kişisel olarak fişlenmelerine doğru seyretmesi de kaçınılmaz gibi görünüyor. Daha anaokulu ilkokul birinci sınıfta din dersine başlayacak olan çocukların, 9 yaşından itibaren örtünmeleri, anaokulundan başlayarak da fişlenmele Sarraf her yerden korunmuş l Güler’in Nisan 2013’te tanıştığı İranlı işadamına, 6 ay içinde 2 yakın koruma, 3 sivil plakanın yanında işyeri ve evine de koruma tahsis ettiği ortaya çıktı EMİNE KAPLAN ANKARA TBMM Soruşturma Komisyonu’na ifade veren eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, Rıza Sarraf’la hiçbir menfaat ilişkisinin olmadığını savunurken, rüşvet suçu için “anlaşma” olması gerektiğini, Sarraf’la böyle bir anlaşmasının olmadığını belirtti. Sarraf’a koruma verilmesinde bir dahlinin olmadığını savunan Güler’in, Nisan 2013’te tanıştığı Sarraf’a, aynı ay içinde 2 yakın koruma, 3 aracına sivil plakanın yanı sıra evine ve işyerine de koruma tahsis ettiği de ortaya çıktı. Ailesinin mal varlığını açıklamakta zorlanan Güler, eşi, kızı, oğlu ve kendisinin ortak hesabında bulunan 233 bin liradan haberinin olmadığını ileri sürdü. Güler, Sarraf’a verdiği referans mektuplarının “kişisel” olduğunu belirtirken, mektupların altına hangi sıfatla imza attığını hatırlamadı. DHKPC’den tehdit aldığı için oğlunun izlenip izlenmediği konusunda istihbarata talimat verdiğini kaydeden Güler, eşi ve kızının güvenliğine dönük çalışmadan söz etmedi. 4 eski bakanla ilgili rüşvet aldıkları gerekçesiyle kurulan TBMM Soruşturma Komisyonu’na ifade veren Güler 17 Aralık sabahı oğlu Barış Güler’e telefonla operasyonu haber verdiği ve “ne kadar para var” diye sorduğu tapelerle ilgili sorulara “yasadışı elde edildiği” gerekçesiyle yanıt vermedi. Güler’in ifadesi şöyle: mak suçunun unsurlarının oluşmadığının kabulünü gerektermektedir. Rüşvet verdiği ve rüşvete aracılık ettiği iddia edilen kişiler hakkında takipsizlik verildiğine göre rüşvet alındığı iddiası da tamamen hukuken ortadan kalkmış olmaktadır.” “Sarraf’a İstanbul Valiliği’ne 22 Nisan 2013 tarihli dilekçesiyle, şirketlerinin işleri nedeniyle tehditler aldığı ve can güvenliğinin tehlikede olduğunu belirterek yakın koruma polisi verilmesi talebi üzerine, 26 Nisan’da valiliğin onayı sonucu 1 yakın koruma, işyeri ve konutuna önleyici kolluk tedbirlerinin alınmasına karar verilmiştir. 12 Ağustos’ta yakın koruma sayısı 2’ye çıkarılmıştır. 6 Eylül’de, yine başvurusu üzerine İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı’nın onayıyla 3 arabasına korunan araç plakası verilmiştir. Bu tedbirler ilgili valiliklerin kararıyla alınmaktadır. 3 adet sivil plaka tahsisine ait onay ise benim değil müşteşar yardımcısının imzasını taşımaktadır ve bu da bir rutin işlemdir. Bu konuda benim herhangi bir yönlendirme yapmam veya talimat vermem de söz konusu değildir.” Her talebe onay (Rüçhan Bayar’ın Barış Güler’e olan borcunun sorulması üzerine) “2 milyon 50 bin dolara tekabül eden paradır. 2007 yılında verilen ilk para 1.5 milyon TL’dir. (Oğlunun 1.5 milyon TL’yi nasıl kazandığı sorusu üzerine) 2000 mezunudur, Rusça ve İngilizce bilir. 2007’ye kadar yurt içinde ve dışında değişik işler yaptı, oradan kazandığı kazançlar olabilir. Bu nedenle değerlendirmek üzere verdiği paranın bu anlamda makul olduğuna inanıyorum. (Oğlunun hangi üniversiteden mezun olduğu sorusuna) Gaziantep Üniversitesi.” 7 yılda 1.5 milyon TL MAL VARLIĞINDA ZORLANDI Toplantı sırasında Komisyon Başkanı Hakkı Köylü, Güler’in kızının banka hesabında 915 bin lira, İstanbul’da biri 34 bin diğeri 270 bin TL değerinde iki dairesinin bulunduğunu, eşi, kızı, oğlu ve kendisi adına Halk Bankası’nda açılan hesapta 233 bin lira olduğunu belirterek, “233 bin lirayı beyan etmemişsiniz. Bu paranın izahını istiyoruz” dedi. Güler, böyle bir hesaptan haberinin olmadığını belirterek “Belki oğlum tarafından açılmıştır” dedi. Köylü, Güler’in kızının THY’de 5 bin lira maaşla çalıştığını söylemesi üzerine dairelerin nasıl satın alındığını sordu. Güler, “O daireler özel idareden vakıf aracılığıyla bir tanesi 75 bin lira benim tarafımdan, bir tanesi de 40 bin lira yatırılmak suretiyle alınan dairelerdir” dedi. Köylü’nün dairelerden birisinin 270 bin liraya alındığını anımsatması üzerine Güler, “O kooperatiflerin şeyleri. 75 bin lira yatırıldığına göre o kooperatifin 75 bin liralık parasıyla herhalde 270 bin liralık daire yapılabilir” dedi. üşvet, anlaşmayla olurmuş “Rüşvet suçunun varlığı için Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve özel dairenin yerleşik kararları ile öğretide kamu görevlisiyle iş sahibi arasında menfaat teminini öngören özgür iradeye dayalı bir anlaşmanın yapılması gerekmektedir. Dosyada şahsımın menfaat temin ettiğine dair hiçbir delil yok. Rıza Sarraf’la rüşvet anlaşması yaptığımın, bunun da süreklilik arz ettiğinin ne kadar gerçekçi olabileceğini takdirlerinize sunmak istiyorum. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nınkovuşturmaya yer olmadığına karar vermesi, rüşvet al R “Arama sırasında oğlumun ikametgâhında tespit edilen paranın (1 milyon 650 bin lira) kaynağını gösteren 15 Kasım 2013 tarihli ev satış protokolü oğlum gözaltındayken soruşturma makamlarına teslim edilmiştir. O ev 2006’da 40 taksitle 250 bin liraya alındı. İpotek olduğu için tapu işlemleri yapılamadı. (Niye satışın noterden değil de yazılı satış protokolüyle yapıldığı sorusu) Daire daha teslim edilmemiş ki, onu satın alan kişinin düşünmesi lazım, yani bir tapu devri yapılmadığı için bu yola gidilmiş. Hayatta itimat diye bir şey var, şimdi siz her itimat ettiğiniz kişiden de böylesine birşey bekleyebiliyor musunuz? Onun için de bunun hayatın akışına o kadar da anormal gelmediğini söylemek istedim.” Evde bulunan paralar Referansa ‘kişisel’ dedi İnönü eski binada tek başına çalışıyor İstanbul Haber Servisi Şişli Belediyesi’nde Hayri İnönü ile Emir Sarıgül arasında yaşanan gerginlik her gün farklı bir boyut kazanıyor. Emir Sarıgül’ün makam odası dahil belediyenin bütün birimleri yeni binaya taşınırken Başkan Hayri İnönü ise büyük bölümü kiraya verilen eski binada çalışmasını sürdürüyor. Belediye yetkilileri ise yeni binadaki başkanlık odasının tam hazır olmadığı için başkanın yeni binaya taşınmadığını öne sürdü. İnönü’nün eski Başkan Mustafa Sarıgül’e yakınlığıyla bilinen 25 birim müdürü ile Emir Sarıgül’ün yetkilerini elinden almasıyla başlayan gerilimle ilgili her gün yeni gelişmeler yaşanıyor. Şişli Belediyesi’nin bütün birimleri geçen günlerde Cevahir Otel çaprazındaki yeni binasına taşınırken Esentepe’de bulunan eski belediye binası Şişli Meslek Yüksekokulu’na kiraya verildi. Hayri İnönü ve özel kalemi ise eski binada kalarak çalışmalarını burada sürdürmeye devam ediyor. Belediye yetkilileri ise başkanın odasının yeniden revizyondan geçirildiğini ve meclis salonu ile birlikte çalışmasının tamamlanacağını belirtti. (Rıza Sarraf’a Çin’deki bankalar için referans mektubu vermesi) “Referans mektupları, kesinlikle resmi bir evrak niteliğinde değildir. Bakanlık kanalıyla gönderilmiş değildir. Bu mektup düzenlenirken de müşavirim tarafından haricen bir inceleme de yapılmış, hatta gümrük ile maliyeye internet yoluyla sorulmuş, bir mahzur olmadığı belirtildiği için... (Mektubun altına bakan olarak mı imza attınız sorusu üzerine) Hatırlamıyorum. Başka cevap vermeyeceğim bu konuda.” 700 BİN LİRALIK TARLALAR Köylü’nün Barış Güler’in banka hesabında 31 Aralık 2013 tarihi itibarıyla 915 bin lira parası ile 700 bin liraya Tekirdağ, Yakuplu ve Türkgücü köylerinde 6 adet tarlasının olduğunu söylemesi üzerine Güler, “Gayrimenkul işi yapıyorlar bizim bir komşumuzla beraber. Alıyorlar, satıyorlar” diye konuştu. Eşi ve oğlunun üzerine alınan 120 bin liralık iki ciple ilgili soru üzerine Güler, arabaların indirimle alındığını söyledi. Oğlunun Ankara’daki 2 evinin sorulması üzerine Güler’in, “Bir tanesi 2000 yılına ait olan bir dairedir. Birisi rahmetli annemin halen oturmakta olduğu evdir” demesi dikkat çekti. Komisyona gelen belgelere göre, Güler’in kişisel mal varlığında 5 evi, 3 ayrı kooperatif hissesi, 24 Ocak 2014 itibarıyla bankada 2 milyon 224 bin TL’si bulunuyor. Sancak sarı basın l TRT’de çok sayıda kart iptal edildi kartı alamadı Haber Merkezi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen medya patronu ve işadamı Ethem Sancak’ın sarı basın kartı başvurusu reddedildi. Ethem Sancak’ın başvuru dosyasını 1 ret ve 10 iade oyuyla iade eden Basın Kartları Komisyonu, TRT’de yapım ve yayın elemanı, yapım ve yayın görevlisi, yardımcı yapım yayın elemanı kadrosuyla çalışan personelden çoğunun basın kartını da “gerçeği yansıtmayan bildirim” nedeniyle iptal etti. Sarı Basın Kartı Komisyonu, Akşam, Star ve Güneş gazetelerinin yanı sıra Kanal 24 ile Sky 360’ın da patronu olan işadamı Ethem Sancak’a sarı basın kartı vermedi. En son sahibi olduğu Akşam ve Star gazetelerindeki Genel Yayın Yönetmenleri operasyonuyla gündeme gelen Sancak’ın yanı sıra 4 kişinin daha başvurusu kabul edilmedi. Başvurusu 1 ret ve 10 iade oyuyla kabul edilmeyen Sancak’ın sarı basın kartı alması için SSK veya BağKurlu olarak çalışması gerekiyor. Sancak, bu şartları yerine getirdiği takdirde basın kartı alabilecek. l Bürokraside atamalar yapıldı Elçi’nin kızı artık Davutoğlu’nun ekibinde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakanlık ve bakanlıklara yapılan üst düzey atamalar Resmi Gazete’de yayımlandı. Bazı bakanlıklarda ise 4 kişi “başka görevlere atanmak üzere” görevden alındı. Başbakanlık müşavirliğine Selma Üçüncüoğlu ile Kürt siyasetinin önemli ismi Şerafettin Elçi’nin kızı Zerin Elçi Coşkun getirildi. Elçi’nin basın danışmanı olarak Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ekibinde görev yapacağı öğrenildi. Vakıflar Bankası’nın Ankara Bölge Müdürlüğü’ne Temel Ünlü, Samsun Bölge Müdürlüğü’ne Ali Şahin atandı. Yine Başbakan Yardımcılığına bağlı Hazine Müsteşarlığı Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığı’ndaki Sigorta Denetleme Uzmanlıklarına, Sigorta Denetleme Uzman Yardımcısı Kuntay Baydar, Barış Taşkesen ve Ömer Oy görevlendirildi. Başbakanlık dışında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Gençlik ve Spor, İçişleri, Kültür ve Turizm, Milli Eğitim ile Ulaştırma ve Denizcilik bakanlıklarında toplam 13 atama gerçekleşti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle