02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ARALIK 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 Erdoğan’ın akrabalarıyla yakın arkadaşları arasındaki saadet zinciri gemileri bedavaya getirdi Bilal’in gemileri şirketten u Mustafa Erdoğan, Bilal Erdoğan ve Ziya İlgen’in ortak olduğu BMZ Group, Palmali Denizcilik’ten kredi alıp Erdoğan’ın yakın arkadaşı Servet Yardımcı’nın tersanelerinde yapılan gemileri tekrardan Palmali’ye kiralıyor. Palmali Malta merkezli olduğu için Malta bayrağı taşıyan gemiler için vergi de ödenmiyor. PELİN ÜNKER Kontak hesaplar kafa karıştırdı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kardeşi Mustafa Erdoğan, oğlu Necmettin Bilal Erdoğan ve eniştesi Ziya İlgen’in ortak olduğu BMZ Group Denizcilik Şirketi’ne inşa edilen 10 tankerden ikincisi olan M/T BEGIM ASLANOVA isimli nehir tankeri denize indirildi. Yardımcı Tersanesi’nde yapılan törene uzun zamandır gözden uzak olan Mustafa Erdoğan da katıldı. Palmali Group, geçen yıl mayıs ayında Yardımcı Group ile “Armada tip” diye tanımlanan petrol taşımada kullanılmak üzere 10 geminin yapımı için anlaştığını duyurmuştu. Daha sonra bu gemilerin BMZ Group’a krediyle satıldığı anlaşıldı. Buna göre, BMZ Group gemi alımı için önce Palmali Holding’den kredi alıyor. Tanesi 18 milyon dolardan 10 gemi için alınan kredi miktarı 180 milyon dolar yani 400 milyon lira. BMZ daha sonra krediyi aldığı Palmali Holding’e bu gemileri 10 yıllığına kiralıyor. Paranın nasıl ödendiği konusunda netlik yok. Palmali Holding konuyla ilgili sorularımızı yanıtlamaktan kaçındı. Diğer yandan Palmali Malta merkezli olduğu için de BEGIM ASLANOVA Malta bayrağı taşıyor. Bu da hükümetin yabancı bayrak taşıyan gemiler konusundaki söylemini yalanlıyor. Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde hükümet, tekne ve gemilerin Türk bayrağına geçmesi için kanun çıkarmış, dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, “Türk bayrağına geçmeyenler ısrar ederlerse biz burada iyi niyet görmüyoruz, Denizcilik Müsteşarlığımız bu konuda çalışıyor” demişti. BMZ Group Denizcilik Şirketi’ne her biri 18 milyon dolara mal olan Armada Sınıfı Nehir tankerlerinden ilki M/T MECID ASLANOVA, 18 Haziran’da Yardımcı’ya ait Türkter Tersanesi’nde yapılan törenle denize indirilmiş ve 10 yıllığına Palmali Denizcilik Şirketi’ne kiralanmıştı. Palmali’nin Socar, Lukoil gibi büyük şirketlerle uzun vadeli kontratı bulunuyor. Yardımcı Group 5 yılda 10 geminin yapımını tamamlamayı planlıyor. M/T BEGIM ASLANOVA, 140 metre boyunda, 17 metre genişliğinde ve 7 bin 150 DWT taşıma kapasitesine sahip. Diğer yandan BMZ Group Denizcilik Şirketi’nin birçok bankada kontak hesabı bulunduğu öne sürüldü. Bu, MASAK tarafından “şirinler kara para aklama yöntemi” olarak adlandırılıyor. Normal şartlarda belli bir miktarın üstündeki paranın yurtdışına aktarılması için devlete bildirim yapmak gerekiyor. Buna göre şirket birçok bankada hesap açıyor. Küçük meblağdaki parayı yurtdışına çıkarabiliyor. Daha sonra bu hesaplardan toplanan paralar tek bir gerçek kişinin hesabına aktarılıyor. Türkiye’de 4208 Sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik’in 8. maddesinin değişmeden önceki hükümlerine göre; yükümlüler taraf oldukları ve aracılık ettikleri tutarı 5 milyar lira veya muadili dövizi aşan maddede yazılı her türlü işlemi MASAK’a bildirmek zorunda idi. Bu tutar, tespit edildiği tarihte yaklaşık 20 bin ABD Doları’na denk geliyordu. Tehlikeli ilişkiler Çuvalladıkça Milli Eğitim Şurası’nın ilk kez açılışını yapan Cumhurbaşkanı, eğitimde yapılacak değişikliklerle yeni bir yaşam tarzını sunacaklarını ilan etti. Demokrasilerde, yürürlükteki anayasal düzen, laik Cumhuriyet, hukuk devleti işlerliğinde, okullarda uygulanacak eğitim politikaları ile gelecek kuşaklara nasıl olur da bir yaşam tarzı dayatılabilir? BM’ninTemel Hak ve Özgürlükler Bildirgesi ile evrensel geçerlilik kazanmış insan hakları, özgürlüklerin olmazsa olmazı, kişilere, toplumlara belli bir yaşam tarzının dayatılamaması değil midir? Cumhurbaşkanımızın kişisel özlemi “dindar ve kindar gençlik” yetiştirmek olabilir. Bir mezhep ve inanca bağlı olmak bireyin ne ölçüde tartışılamaz bireysel insan hakkı ise inancı doğrultusunda çocuklarını yetiştirme, yine inancı doğrultusunda sivil toplumsal örgütlülükler içinde de örgütlü katkıda bulunma hakları varsa... Devletin gücü, siyasal iktidarın olanakları kullanılarak bireylere ve de halka belirli düşünce ve inançların, yaşam biçimlerinin dayatılması o ölçülerde insan haklarına, demokrasiye, hukuk devleti düzeni, laikliğe aykırı eylem, suçları oluştururlar. İktidarları, liderleri yıllardır kamuoyuna dönük siyaset yaparken getirdikleri eleştirilerde bugüne kadarki iktidar icraatlarını tam da bu çerçevelerde dayatmacı olmakla eleştirmediler mi? İktidara geldikleri günden bugüne, aklın, bilimin gereklerinin öngördüğü yolda gençlerin yetişmelerini sağlayacak eğitim politikalarından çok önemli sapmalarla, kendi yaptıkları değişiklikleri bile yazboz tahtası yaparak en son dört artı dört uygulamalarıyla yaratılmış ağır sorunlar yokmuş gibi. İlkokul çocuklarına da uzanan zorunlu din dersleri, Osmanlıcanın zorunlu ders olması gibi yeni kararlar çıkıyor. Henüz bakanlığın sonuç kararına dönüşecek uygulamalar paketini bilemiyoruz. Şimdiden ortaya çıkan tabloda, zaten daha önceki uygulamalarla bütün okulların imam hatiplere benzetilmesi projesinde yeni önemli kararların uygulamaya gireceği anlaşılıyor. HHH Devletin, bilimsel donanımlı, yeteneklerini kullanabilecek, meslek, beceri kazanmış, özgür birey yetiştirme sorumluluğu, zorunluluğu yokmuş gibi. İktidarları insan hak ve özgürlüklerini ayaklar altına alan eğitim politikaları dayatmasında çuvalladıkça çuvallıyor. Besbelli aceleleri, sıkışıklıkları arttıkça, baskı ve çuvallamalar da artıyor. Diktatörlüklerde ancak tek tip, tek inanç, değerler, yaşam tarzı üzerinden toplum yaratma dayatmalarının görüldüğü gerçeği yok sayılıyor. Bilgiye, donanıma, sağlıklı, duyarlı, düşünen, üretebilen, sorgulayabilen insan yetiştirmeye yönelik ancak olabilecek zorunlu pek çok önemli ders kaldırılıyor. Yerlerine eğitim içinde yer verilebilecek, yaşam tarzları, inançlara, alt kimliklere, kültürlere ilişkin ancak seçmeli olabilecek dersler zorunlu yapılıyor. HHH Yargı bağımsızlığında gelinen vahim tablodan, cemaatle başları belaya girdiğinden, ortaklık bozulduğundan bu yana İktidarları da yakınıp durmakta. Paralel yapı diyerek cemaatin yargı içindeki kadrolaşmasını temizlemek adına, İktidarlarının ele geçirdiği bir yargı kadrolaşması için aceleci operasyon atakları tam gaz. Dün sosyolog Pınar Selek’in yaşamını karabasana çevirerek 16 yıldır süren, üç kez beraat çıkmış yargılamanın 4. kez başlatılan duruşması vardı. Hani şu Mısır Çarşısı’nda 7 ölüm, 127 yaralama ile sonuçlanmış büyük patlamada araştırma yaptığı terör örgütü üyeleri ile işbirliği yaparak bombalı eyleme katılma suçlaması, karalaması ile yaşamı karartılmıştı. Tutuklu yargılamalar, işkence süreçlerinin yaşandığı örgütlü suçlama dönemlerinde de, işkencede itiraflar, suçlamalar ötesinde kanıt olarak kullanılmış tek raporda bile ancak bombalarda da kullanılabilecek malzemelerin patlama alanında bulunabildiği söylenmişti. Oysa çok sayıda bilimsel rapor ortada bomba olmadığını, patlamanın tüpgazdan olabileceğini gösteriyordu. Yeni yargılama kadrosuyla daha tarafsız, ciddi bir yargılama süreci umudu olmalı değil mi? Babası, kız kardeşi, kalabalık savunma avukatlarının duruşma sonrası aralarında yaptıkları değerlendirmelere kulak kabartıyorum. Yeniden müebbet isteyen savcının mütalaasında bunca yıl sürmüş yargılamanın dosyalarına, savunma kanıtlarına göz atıldığına olsun işaret edebilecek tek cümle yok. Eski savcılık suçlamalarından alıntıların özeti bir metin. Yargının paralel yapılanmanın olumsuz sonuçlarından temizlenmekte olduğuna nasıl umut bağlayacaksınız ki?.. İktidarlarının yandaş kadrolaşması aceleciliğinde çuvallamaların daha beter olacağının işaretleri pek çok. Zaten İktidarlarının tepe noktası İktidarları icraatlarına yönelik tek bir yargı kararına katlanılmayacağını gösteren pervasız açıklamalarını sürdürmekteler. AYM’nin baraj aleyhine çıkabilecek bir kararını da tanımayacaklarının fetvasını bile verdi... Mustafa Erdoğan gemi teslim töreninde elinde sigarayala objektiflere yansıdı. Erdoğan’ın önerisiyle Türk vatandaşlığına geçen Azeri işadamı Mübariz Mansimov Gurbanoğlu’na ait olan Palmali Holding Malta merkezli. Mansimov’un açıklamasına göre Rusya, Ukrayna, Türkiye veya Azerbaycan’ın kendi başına bağımsız bir yapısı var. Ancak bütün şirketler Malta’da konsolide oluyor. Vergi cenneti olarak bilinen Malta, vergiden kaçınmak için şirketlerin merkezini taşıdığı bir yer. Ermeni düşmanı olarak bilinen ve Kızılordu’da yüzbaşılık geçmişi olan Mansimov, 1998’de Türkiye’de Palmali’yi kurdu. Mansimov, Türkiye’deki yatırımları ve lüks yaşantısıyla dikkat çekiyor. Yardımcı Group Yönetim Kurulu Başkanı Servet Yardımcı ise Rizeli bir armatör. Rizespor’da da yöneticilik yapan Yardımcı, Fenerbahçe kongre üyesi ve Türkiye Futbol Federasyonu Başkan Vekili. Temmuz ayında Yıldırım Demirören’in Futbol Federasyonu Başkanlığı’ndan ayrılacağı konuşulmuş, Erdoğan’ın Demirören yerine Yardımcı’yı önerdiği haberlere yansımıştı. Diğer yandan Rize’deki Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nde Servet Yardımcı Tıp Fakültesi bulunuyor. İTO sicil kayıtlarına göre Servet Yardımcı’nın 10’un üzerinde gemitersane şirketi bulunuyor. KISA...KISA...KISA... l Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nca (EPDK), akaryakıt piyasasında mevzuata aykırı davrandıkları gerekçesiyle 6 firmaya 163 bin 111 lira ile 3 milyon lira arasında değişen toplam 6 milyon 424 bin 266 liralık ceza verdi. Bir firmadan yazılı savunma istenmesini kararlaştıran kurul, 11 firmaya da ihtarda bulundu. lTürkiye’nin önde gelen cam grubu Anadolu Cam’ın Ukrayna’daki bağlı ortaklığı Merefa Glass Company, ülkedeki belirsizlikler ve planlanan modernizasyon yatırımının tamamlanması için üretimine geçici olarak ara verecek. lHalkbank’ın Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı açıklamada, “Bankamız Yönetim Kurulu Kararı uyarınca; Bankamız bağlı ortaklığı şeklinde kurulması planlanan katılım bankasının kuruluş işlemlerine ilişkin olarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na ön izin başvurusu yapılmış olup gelişmeler kamuoyuna ayrıca duyurulacaktır” denildi. ‘İhtiyaç’ borçla karşılanıyor Ekonomi Servisi Gelirleri, gereksinimlerini karşılayacak düzeyde artmayan yurttaş çareyi banka kapılarında arıyor. Tüketici kredisi ve konut kredisi kullanan toplam kişi sayısı 15 milyon 561 bin 105’e çıkarken, kredi miktarı da 252 milyar liraya ulaştı. Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) açıkladığı, ‘Eylül ayı Tüketici Kredileri ve Konut Kredileri Raporu’na göre, yurttaşların en çok aldığı kredi cinsi ihtiyaç kredileri olurken, tüketici ve konut kredilerindeki artışlar da önemli artışlar kaydetti. Üç ayda tüketici kredileri ve konut kredilerinin mal ve hizmet gruplarına göre dağılımında ihtiyaç kredileri yüzde 54 oranı ile en büyük paya sahip oldu. Bunu sırasıyla, yüzde 25 ve yüzde 16 pay oranları ile konut ve diğer krediler izledi. Aynı dönemde 2 milyon 176 bin 137 kişi 23 milyar TL tutarında ihtiyaç kredisi, 107 bin 247 kişi 10 milyar TL tutarında konut kredisi ve 618 bin 527 kişi yaklaşık 7 milyar TL tutarında “diğer” başlığı altına giren krediler kullandı. Fed’in tahminlerden önce faiz artışına gidebileceği endişesiyle kur 2.26’yı aştı Moody’s’i beklerken dolar uçtu Ekonomi Servisi Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in Türkiye değerlendirmesine kilitlenen piyasalar ABD’den gelen verilerle sarsıldı. ABD’de tarım dışı istihdam verisinin beklentilerin üzerinde artması ardından, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) tahminlerden önce faiz artışına gidebileceği endişeleriyle dolar/ TL 12 Kasım’dan bu yana ilk kez 2.26’yı aştı. Serbest piyasada dolar 2.2550 TL’den kapandı. Gün içinde yükselerek 87 bine yaklaşan ve veri öncesinde yüzde 0.36 artıda bulunan borsa da veriyle birlikte sert düşüşe geçerken, yüzde 1.15 kayıpla günü tamamladı. Bankacılık endeksi yüzde 1.96 düştü. Tahvilbono piyasasında 10 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi yüzde 8.16’ya kadar yükseldi. u Moody’s gece geç saatlere kadar not kararını açıklamazken piyasalar, ABD’de tarım dışı istihdamın son üç yılın zirvesine çıkmasıyla karıştı. Uzmanlara göre Fed kararlarını etkileyecek bu gelişme en çok Türkiye gibi gelişen piyasaları vuracak. ABD Çalışma Bakanlığı verilerine göre, tarım dışı istihdam kasımda 321 bin ile beklentilerin üzerinde artarak Ocak 2012’den bu yana en sert yükselişi kaydetti. Reuters anketine katılan ekonomistler tarım dışı istihdamın kasımda 230 bin artmasını bekliyorlardı. Citi tarafından ABD tarım dışı istihdam verisi ardından yayımlanan bir notta, “Bu verinin asıl öne çıkan tarafı Fed’in faizleri mart veya haziranda artırmaya başlayabileceğinin hesaba katılmasını gerektirecek kadar güçlü olması” görüşüne yer verildi. Fed Başkan Yardımcısı Stanley Fischer, son konuşmasında Fed tutanaklarında geçen “kayda değer zaman” ifadesinin kaldırılabileceğine yönelik sinyal vermişti, verilerdeki olumlu gidişatın devamı 17 Aralık’ta Fed toplantısından gelecek açıklamaların önemini bir kat daha artırıyor. Analistlere göre Fed’in 1617 Aralık toplantısına kadar Türkiye’nin de aralarında olduğu gelişen ülke piyasalarında satış baskısı devam edecek. Piyasalar kapandıktan sonra açıklanan Moody’s’in Türkiye ile ilgili kredi notu güncellemesi ise gelecek haftanın ilk işlem gününde fiyatlanacak. Öte yandan İsviçre’deki referandumdan ‘hayır’ kararı çıkmasına rağmen pazartesi günü yükselişe geçen ve 1.200 dolar seviyesinde tutunan altının onsu da ABD verisiyle 1.190 doların altına geriledi. Rus Rublesi gün içinde dolar ve Avro karşısında değer kazanırken, iki işlemci Reuters’e para biriminin muhtemelen merkez bankası müdahalelerinden destek bulduğunu söyledi. Bulunduğu müdahalelerin tutarlarını iki gün gecikmeyle duyuran Rusya Merkez Bankası, 2 Aralık’ta gerçekleştirdiği müdahalenin tutarını 1.9 milyar dolar olarak açıkladı. Erken saatlerde dolar karşısında yüzde 3.3’e kadar değer kazanan ruble daha sonra kazanımlarını geri verdi ve yüzde 2’nin üzerinde düştü. ‘SIFIRCI HOCA’ S ıfırcı hocalar olarak nitelendirilen kredi kuruluşlarından S&P ve Fitch’ten sonra gözler Moody’s’e çevrildi ancak gece geç saatlere kadar kurumdan herhangi bir açıklama gelmedi. Kurum, seçim öncesine denk gelen 8 Ağustos’ta da beklenen Türkiye değerlendirmesini yapmamış, daha sonra Türkiye’nin notu ile ilgili bir güncelleme yapılmadığını duyurmuştu. Seçim ertesinde yaptığı açıklamada ise “Türkiye’deki siyasi durumun belirsiz” vurgusu yapmıştı. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Moody’s’in siyasi riskler yerine cari açıktaki iyileşmeleri dikkate alması gerek” yorumunda bulunarak “Kredi derecelendirme kuruluşlarının kararları çok abartılıyor. Negatif bir açıklama beklemiyorum ama olumlu açıklama da beklemiyorum” dedi. YİNE GECİKTİ Ekonomi türbülansa girecek u 2020’ye kadar küresel ekonomilerde oldukça türbülanslı bir dönem geçirileceğini söyleyen Büyükekşi, “Zorluklar bizi bekliyor. Küresel talep zayıflıyor, birçok endüstride kapasite fazlası oluştu, standart imalat artık katma değer sağlamıyor” dedi. Ekonomi Servisi Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından, Ekonomi Bakanlığı desteğiyle ve Arçelik, Sabancı Holding, Türk Ekonomi Bankası (TEB) ve Türk Hava Yolları (THY) ortaklığıyla üçüncüsü düzenlenen “Türkiye İnovasyon Haftası 2014 İstanbul”un 2. gününde TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi konuştu. Küresel ekonomik koşulların gün geçtikçe zorlaştığını, rekabetin gitgide acımasız hale geldiğini belirten Büyükekşi, “ 2020’ye kadar küresel ekonomilerde oldukça türbülanslı bir dönem geçireceğiz. Zorluklar bizi bekliyor. Küresel talep zayıflıyor, birçok endüstride kapasite fazlası oluştu, standart imalat artık katma değer sağlamıyor. Tüm bu gelişmeler paralelinde Türkiye’nin jeopolitik avantajı da son 3 yıldır komşu ülkelerdeki ger ginliklerin gölgesinde kalıyor” dedi. Bunlara rağmen ihracatın arttığını belirten Büyükekşi geçen yıl milli gelirden ArGe’ye ayrılan payın yaklaşık yüzde 1 olduğunu, ArGe harcamalarının daha yüksek oranlarda yüksek teknolojili ürünlere kaydırılması gerektiğini savundu. Büyükekşi ayrca Türkiye’de inovasyon açığı problemi olduğunu belirtti. Arçelik, ArGe Liderliği ve Teknoloji Geliştirmede Liderlik olmak üzere 2 ödül aldı. Ödülleri Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı ve Arçelik Genel Müdürü Levent Çakıroğlu aldı. Türkiye’nin inovasyonda 54’üncü sırada olduğunu söyleyen Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Bu sürdürülebilir bir durum değil. Küresel rekabette de yüzde 45’lerden mutlaka yüzde 10’lara doğru yükselmemiz, inovasyonda en azından yüzde 20’lere doğru yeni bir sıçrama yapmamız lazım. Aksi takdirde tekerlek patinaj yapmaya başlar ve kendimizi tekrar etmeye başlarız” dedi. Hafta kapsamında Başbakan Ahmet Davutoğlu, ödül töreninde ArGe, tasarım, marka ve girişim liderlerine plaket verdi: Brisa Bridgestone Genel Müdürü Hakan Bayman’a “Müşteri Odaklı Hizmet İnovasyonu Ödülü”, TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici’ye “En Yenilikçi KOBİ ve Girişim Bankacılığı”, THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu’ya “Uluslararası Alanda En Başarılı Şirket”, Konya Şeker Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk’a “Marka Geliştirmede Liderlik”, Aselsan Yönetim Kurulu Üyesi Celalettin Döver’e “Tasarım Geliştirmede Liderlik”, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Turhan’a “Yılın En İnovatif Girişimi”. Küresel patinaj
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle