Katalog

4 ARALIK 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET kultur@cumhuriyet.com.tr SAYFA MAHKEME YEŞİM USTAOĞLU’NU HAKLI BULDU KÜLTÜR 17 Senaryo ihtilafı davası sonuçlandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yönetmen Yeşim Ustaoğlu ile yönetmen Tayfun Pirselimoğlu’nu mahkemelik eden “Güneşe Yolculuk” adlı film için açılan dava sonuçlandı. Mahkeme, söz konusu filmin senaryosunun Ustaoğlu’na ait olduğuna karar verdi. Yeşim Ustaoğlu’nun yönettiği 1999 tarihli “Güneşe Yolculuk” adlı film, iki yönetmen arasında sorun yaratmıştı. Yönetmen Tayfun Pirselimoğoğlu lu, söz konusu filmin senaryoYeşim Usta sunun kendisine ait olduğunu ileri sürerek Ustaoğlu hakkında dava açmıştı. Yıllardan bu yana devam eden dava sonuçlandı. Mahkeme, da senaryosunu yazdığım ‘Güneşe Yolculuk’ adlı filmimle ilgili son zamanlarda gerek sinema kamuoyunda, gerekse dijital medyada filmin senaryosunun Tayfun Pirselimoğlu’na ait olduğu ve bu durumun mahkeme kararıyla kesinleştiği şeklinde yanlış bilgiler yayılmaktadır. Pirselimoğlu’nun davacısı olduğu aramızdaki senaryo ihtilafı davası sonuçlanmış olup İstanbul I. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin vermiş olduğu 2013/71 esas ve 2013/91 karar sayılı ve 21.05.2013 tarihli ilamın gerekçesinde, ‘ancak senaryo işleme eser olup tretmandan bağımsız olmamakla beraber, tretmanın sahibi olan davacının seneryosunun oluşturulmasına bizzat katılmadığından davacının senaryo sahibi olarak kabul edilemeyeceği, senaryonun sahibinin işleyen pozisyonundaki Yeşim Ustaoğlu olduğu’ açıklanmış ve senaryo yazarının Ustaoğlu olduğu açıkça belirtilmiştir. Karar, Yargıtay tarafından da onaylanmıştır.” Kadınlar ve Tehditler… Üç günden beri Tunus’tayım. “Kadınlar, Demokrasi ve Medya” konulu bir konferansa Türkiye’den çağrılı iki kadın gazeteciyiz. Nadire Mater ve ben. Konferansı düzenleyen Oslo Üniversitesi İletişim Fakültesi ve CAWTAR (Arap Kadınlar Araştırma ve Eğitim Merkezi.) Kimi zaman Erdoğan benim programımı yakından izliyor duygusuna kapılıyorum. Kadın haklarına ilişkin konuşma yapmaya bir yere mi gideceğim? Birkaç gün öncesinde öyle bir söylev çekiyor ki, beni malzemeye boğuyor! Bu kez yine öyle oldu. Farklı ülkelerden tüm kadın gazeteciler, hepsi çoktan duymuşlar, okumuşlardı Erdoğan’ın “kadınların fıtratı” konuşmasını ve hepsi toplumsal cinsiyet konusunda eğitim alması gerektiğine inanıyorlardı… Tunus sokaklarına dalmadan önce konferansa bakalım: Dinleyicilere kapalıydı. İyi ki de öyleydi. Çünkü dehşet içinde dinlediğimiz deneyimler, yürek parçalayıcı tanıklıklar paylaştık… Pakistan’dan gelen meslektaşımızı dinlerken, hepimiz gözyaşlarımıza hâkim olmaya çalışıyorduk. Ama imkânsızdı. Tutamadık. Ne gözyaşlarımızı ne de öfkemizi… Adını vermeyeceğim. Ülkesinin önemli bir televizyon kanalının ünlü bir gazetecisiydi. Ülkesinde seçimleri izliyordu. Adaylardan birinin kent dışında kırsal bölgedeki toplantısına gitti. Kameramanla toplantı yerine vardığında salona alınmadı. (Çünkü kadındı.) Dışarıda kimi taraftarlara mikrofon uzattı. Düşmanca yanıt verdi kimileri, diğerleri çevresini daha sıkı sarmaya başladı. Sonra eller uzandı giysilerine, bedenine. (Çünkü kadındı.) Sürücü ve kameraman, heriflere laf anlatmaya çalışırken kafalarına yedikleri darbeyle etkisiz haldeydiler. Sonra… Sonra aklından yalnızca “yere düşmemeliyim” düşüncesi geçti… Sonra… (sonrasını anlatmayacağım.) En sonrası içini daha da acıttı: “E canım o da illa ki sahaya gidip gazetecilik yapacağım diye tutturmasaydı” dediler... Şimdi sadece stüdyo çekimleri yapıyor. “Güneşe Yolculuk” Ustaoğlu’nu haklı buldu. Ustaoğlu yaptığı yazılı açıklamada, şu ifadelere yer verdi: “Yönetmenliğini üstlendiğim ve aynı zaman TGC SEDAT SİMAVİ ÖDÜLLERİ’Nİ KAZANANLAR BELLİ OLDU Gazetecilik Ödülü Güngör Uras’ın Kültür Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) kurucu başkanı adına düzenlenen Sedat Simavi Ödülleri’ne bu yıl değer görülen gazeteci, sanatçı, yazın, spor ve bilim insanları açıklandı. 38 yıldan bu yana düzenlenen ve 9 dalda verilen ödüllerde, Gazetecilik Ödülü’nün sahibi Güngör Uras oldu. Bünyamin Aygün de seçici kurul tarafından övgüye değer görüldü. Ercan Taner ve Mert Aydın, Radyo Ödülü’nü alırken Gamze Sofuoğlu ile Kürşat Ceylan “Başka Bi Gözle: Koku” programıyla övgü aldı. Televizyon Ödülü’nün sahibi ise Kenan Şener ve Serdar Ekeyılmaz oldu. Seçici kurul tarafından “Bir Ada İki Göç”le de Zühre Saral Gökağaç seçildi. Bu yıl, Edebiyat Ödülü’nü Murat Gülsoy alırken Sosyal Bilimler Ödülü’nün sahibi de Prof. Dr. Cem Behar oldu. Seçici Kurul ayrıca, Altan Öymen’i “… Ve İhtilal” adlı eseri nedeniyle övgüye değer gördü. Fen Bilimleri Ödülü’nü Doç. Dr. Hamza Yeşilyurt aldı, Doç. Dr. İnanç Adagideli de seçici kurul tarafından övgüye değer bulundu. Sağlık Bilimleri Ödülü’nün bu yılki sahibi Doç. Dr. Devrim Gözüaçık oldu. Doç. Dr. Tamer Tevfik Önder de seçici kurul tarafından övgüye değer görüldü. Görsel Sanatlar Ödülü’nün sahibi Onay Akbaş, Spor Ödülü’nün sahibi Galatasaray Odeabank Kadın Basketbol Takımı oldu. Seçici kurul ayrıca, Ümit Milli Erkek Basketbol Takımı’nı “Avrupa Basketbol Şampiyonu” olması nedeniyle övgüye değer gördü. Ödüller 11 Aralık saat 19.00’da The Marmara Taksim Oteli’nde düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak. ‘Mehmet Akan aramızda’ demek için... u Önceki gece Ses Tiyatrosu şenlendi. Koltukları, locaları şenlendi. Tiyatrocu ağzıyla “ful”dü. Üstelik salonu dolduranlar da genç ve yaşlı ama safkan tiyatroculardı. Oyuncular, rejisörler, dekorcular, hatta sahne işçileri, ışıkçılar ve gişeciler bir araya geldiler. AYDIN ENGİN Pakistan’dan... RAHMİ M. KOÇ MÜZESİ’NDEKİ SERGİ 16 HAZİRAN’A KADAR AÇIK Küçük evdeki hayaller Kültür Servisi Rahmi M. Koç Müzesi, oyuncak, koleksiyon objesi, hobi malzemesi ve vitrin süsü olarak kullanılan minyatür evlerden oluşan “Hayallerle Dolu Küçük Evler” sergisine ev sahipliği yapıyor. Müzenin 20. yılına özel hazırlanan sergide, 19. yüzyıldan itibaren üretilen çoğu İngiliz, Alman, Fransız ve Amerikan yapımı minyatür evler ile dekorlarında kullanılan minyatür mobilyalar, objeler ve oyuncak bebekler yer alıyor. 16 Haziran’a kadar açık kalacak sergide, 1880’de tasarlanan ahşap villa, 1910’da Alman Moritz Gottschalk tarafından tasarlanan bebek evi ve Efes kentinin yaklaşık 10 metre uzunluğundaki minyatürü de görülebilir. Ses Tiyatrosu, Beyoğlu’nun göbeğinde epeydir öksüz bir çocuk gibiydi. Güzelim ve görkemfganistan’dan... li fuayesi çoktan ıvır zıvır saDünyanın birçok yerinde savaş muhabirliği tan küçük dükkânlara dönüşmüşyapan Kristin Solberg’i dinliyorum: tü. Geriye dar bir kapıdan giriAfganistan’da kadınların savaş aracı olarak len boynu bükük bir tiyatro sakullanıldıklarını ve sonra “ahlaksızlıktan” hapse lonu kalmıştı. Kadife koltuklaatıldıklarını anlatıyor… En çok neden yakınıyor biliyor musunuz: Gazete yöneticilerinin rı, alt ve üst locaları, hatta çulsuz Kalaşnikof, silah, şiddet tutkusundan! “5 ama tiyatro meraklısı öğrencileÇocuk kurşunlanırsa bu onlar için haber rin mekânı galerisiyle ve özgün oluyor ama 500 çocuk açlıktan ya da süslemeli tavanı ile sahici bir tiyokluktan ölünce haber olmuyor” diyor. yatro salonu. Kristin için, Mısır’da Mursi mi gelmiş Sisi mi Önceki gece Ses Tiyatrosu gitmişten daha önemli olay kadınların yüzde şenlendi. Koltukları, locaları şen90’ının sünnet edilmesi! Ve kızımı sünnet ettirsem mi ettirmesem mi diye düşünen lendi. Tiyatrocu ağzıyla “ful”dü. babanın röportajı baştaki politikacıdan daha Üstelik salonu dolduranlar da önemli! genç ve yaşlı ama safkan tiyatroculardı. Oyuncular, rejisörrtadoğu’dan... ler, dekorcular, hatta sahne işçiBir başka savaş muhabiri Sidsel leri, ışıkçılar ve gişeciler bir araWold, uzun yıllar Norveç televizyonu için ya geldiler. Ortadoğu’yu izlemiş. İsrail’in Gazze saldırıları Mehmet Akan’ı anmak için. üzerine sayısız haber, yorum yazmış, filmini çekmiş… Veee yemediği küfür, almadığı İçtenlikle “Mehmet Akan aratehdit kalmamış! “Yahudi düşmanı” diye mızda” demek için... başlayıp kadınlığına ve belden aşağıya vuran Mehmet Akan kim mi? saldırılar: “Çirkinsin, rezilsin, yalancısın, Çok gençseniz tanımıyorsuorospusun”. “Histerik kadın!” “Sen hastasın, nuz. Belki adını bile duymadınız. Genco Erkal (solda) ve Mehmet Akan “Abdülcanbaz” adlı oyunda. ilaçlarını al!” Gençlik yıllarını geride bırakan“Kimi zaman bunlar öyle bir artardı ki kadınları ile yakışıklı delikanlıları çıkıp Mehmet kendimden şüphe etmeye başlardım, acaba lardansanız, Türkiye’nin en uzun bende bir bozukluk mu var, yanlış bir şey Akan koreografisinden danslar sundular. İlle de ömürlü TV dizisi Bizimkiler’in Sabri Bey’ini mi yapıyorum diye… Çıkış yolunu Cenevre semahlar... tanıyorsunuz demektir. Konvansiyonu’nu kendime rehber seçmekte Ve HASAD’ın genç kadın ve erkek dansçı Peki benim kuşaktan ya da bana yakın kuşakbuldum...” diyor, “Bir de meslektaş ve kadın larına o görkemli ses yol gösterdi, ritim verdi. lardansanız? dayanışmasında…” Ruhi Su da Mehmet Akan’ın koluna girip saloEvet, bildiniz: Oyuncu, oyun yazarı, rejisör, Ve ortaya raporlar çıkıyor: Dünyadaki dansçı, koreograf, dramaturg Mehmet Akan. Su na, aramıza gelmişti. kadın gazetecilerin üçte ikisi tehdit altındadır: Dün birkaç kuşak tiyatrocu, drama sanatçıBunlar, küfürden ölüm tehdidine dek uzanır… katılmamış tiyatro emekçisi ve dört kol çengi tiElbet toplantıda Türkiye’de de tehdit sı, oyuncu, yönetmen bir araya geldi Mehmet yatro sanatçısı... altında olan kadın gazeteciler gündeme Akan’ı andı. Onu anma gecesine tiyatrocu eli değmişti. O geliyor. Bana da bütün gece gözlük silmek düştü... el dokunursa salon kararıp sahne ışıdığında bir görsel ve sözel şölen başlar. Önceki gece de öyle oldu. Birlikte sahne paylaştığı, kucaklaştıFOTOĞRAFLARLA AUDREY HEPBURN’ÜN YAŞAM ÖYKÜSÜ ğı, çekiştiği, huysuzlukları ile bunalttığı, dostluğu ile ısıttığı arkadaşları, meslektaşlarından kimileri sahneye çıktılar. Zeliha Berksoy, Gülsen Tuncer konuştular. İyi bir tiyatro oyununun gereğine uyarak: Ne uzun, ne kısa. Gereği kadar... Kuruluşunda çok emeği olan Ruhi Su Dostlar Korosu onu, tutkuyla sevdiği türkülerle ve o la Oscar, Altın Küre ve Kültür Servisi türküleri Ruhi Su ustalarının üslubunca söyleyeBAFTA ödüllerine de1993’te hayata verek andılar. Nurdan Arca onun TV dizilerinden ğer görülmüştü. da eden Hollywobir belgesel değil bir güldeste yapmış. KimileHumphrey Bogart od yıldızı Audrey ri güldü, kimileri kalıptan kalıba girmiş Mehmet ve William Holden ile Hepburn’ ün yaşamı Akan’ı bir kez daha hatırladı. başrolleri paylaştığı, nı ve sinema uğraşı Ben?.. Benim nedense sık sık gözlüğümü silBilly Wilder’ın yönetnı konu edinen bir fomem gerekti, o yüzden iyi izleyemedim... tiği “Sabrina” (1954) toğraf sergisi 2015 Sonra Dostlar Tiyatrosu’nu birlikte kurduğu ile ününü pekiştiren Temmuzu’nda Lond Genco Erkal sahnede belirdi. (Bu Genco ne Hepburn, 1957’de yira’daki Ulusal Portre zaman yaşlanacak kuzum?) Nâzım Hikmet’in ne Wilder’ın çektiği ve Galerisi’nde açılacak. şiirlerini piyano eşliğinde şey yaptı... Ne yapGary Cooper’ın da oySanatçının retı? Seslendirdi? Iıh... Dillendirdi? Iıh... Penadığı “Öğleden Sonvü dansçılığından ki, “Nâzım Hikmet’i sahneye taşıdı” desem. ra Aşk” filmiyle unuHollywood’un fotoğ Eh, belki... tulmazlar arasına girrafı en çok çekilen yıl Teşvikiye’nin arka sokaklarında, duvarlarınmişti. dızlarından biri konu dan neredeyse sular sızan bir bodrum katında iki Mel Ferrer ile muna uzanan yaşamıuzun yıl ev paylaştığın Mehmet Akan’ın duvaroynadığı “Savaş nı yansıtacak “Audrey lara koca koca harflerle Nâzım Hikmet’in “Yave Barış”, Blake Hepburn: Bir İkoşamaya Dair” şiirinden dizeler yazdığını hatırEdwards’ ın çektiği “ Tiffany’de Kahvaltı”, nun Portreleri ” adlı sergide, Cecil Beaton ladığında ne olur? Hiiiççç!.. Ha bire gözlük siCary Grant’ le oynadığı “ Charade ” Georve Richard Avedon gibi ünlü fotoğrafçıların lersin. O yüzden Genco’nun şiir şöleninin de tage Cukor’ın yönettiği “My Fair Lady” de çektikleri de yer alacak. Hepburn, 1952’de dını çıkaramadım. Gregory Peck’le oynadığı “Roma Tatili” ile Hepburn’ün hayranlarının sayısını gittikçe Sonra kurucusu olduğu HASAD’ın (Çağdaş artıran filmler olmuştu. büyük üne kavuşmuş; bu filmdeki oyunuyHalk Dansları Topluluğu) keklik sekişli genç A O Zarafetin portresi...