03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 ARALIK 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 13 ERDOĞAN’I BİLE DİNLEMEDİ Gökçek rantı ‘dikey’ büyütüyor SERTAÇ EŞ ANKARA AKP’li Melih Gökçek yönetimindeki Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi, konut rantında sınır tanımıyor. Belediye Meclisi’ndeki AKP çoğunluğu, kasım ayı toplantılarında aldığı kararla “kentlerin dikey değil, yatay büyümesi” gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın uyarısını da dikkate almadı. Erdoğan’ın inşaat yoğunluğunun artırılmaması yönündeki uyarısına karşın belediye meclisi Beytepe bölgesindeki arsaların planlarında tam tersini yaptı. Alınan karar uyarınca, 866 metrekaresi Büyükşehir Belediyesi’nin mülkiyetinde olan 21 parselde talep edilen bütün yoğunluk artışları tek toplantıda çözümledi. İmar rantı yükseltilen arsaların mülk sahibinin başvurusu önce Gökçek’in “oluru”yla belediye meclisine, oradan da İmar ve Bayındırlık Komisyonu’na gönderildi. Mülk sahibinin isteklerini içeren öneri, önce komisyonda, ardından mecliste AKP’li üyelerin oylarıyla kabul edildi.Kabul edilen karara göre 21 parselin bulunduğu alan kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edildi. Aynı kararla parsellerin bütün planları onaylandı. Alınan üç karara göre parsellerde daha önce 309 konut yapılmasına izin veriliyordu, konut sayısı 1.342’ye yükseltildi. İnşaat yoğunluğu artışı yalnızca konut alanı için değil, bölgede öngörülen ticaret alanı için de geçerli kılındı. Komisyon, mülk sahibinden gelen tüm istekleri kabul ederken “belediye parselini sınır dışına çıkararak tadilen” onaylamayı uygun gördü. Belediye meclisinin kararıyla 21 parsel üzerindeki konut sayısı dört, ticaret alanı ise sekiz katın üzerinde artırılmış oldu. Üçüncü köprü ve üçüncü havalimanını yapan şirketler ve onların taşeronları konu rant olduğunda, insanın inançlarını ezip geçmekten de çekinmiyor. Kartal Madencilik isimli taşeron bir firmanın şantiyesini kurmak için İhsaniye köyünün mezarlığını tamamen yıkmış olması insanı şaşırtıyor. Köyün sakinlerinden Müyesser Karaca, bir süre önce mezarlığı ziyaret etmek istediğini ama gördükleri Artık her yer şantiye karşısında şaşkına döndüğünü şöyle anlatıyor: “Geçen bayramda yakınlarımın mezarına çiçek koymak istedim ama şantiye olduğunu gördüm. Belediye ve mezarlıklar müdürlüğüne gittik. Kimse ilgilenmedi. Muhtar konunun kapanmasını istedi.” Görüştüğümüz şirket yetkilisi Akın Kartal ise konuyla ilgili olarak ilginç bir açıklamada bulunarak “Vicdanım rahat değil” diyor. İstanbul’un kuzeyi hem ormansızlaştırılıyor hem de plazalara yer açmak için insansızlaştırılıyor Mezarları da yok ettiler ERK ACARER Kemerburgaz’ın ötesindeki köylerin başlangıcında doğa katliamı açıkça gözlemleniyor. Yol boyunca ilerleyen onlarca hafriyat kamyonu göze çarpıyor. 3. köprü ve havalimanı için kesilen ağacın haddi hesabı yok. Kesilen ağaçların, tepki çekmemek için denize atıldığı ya da gömüldüğü söyleniyor. Ne var ki iş ağaç katliamıyla da sınırlı kalmıyor. ICA ile Kutman Madencilik’in oluşturduğu Kuzey İstanbul AŞ, şehrin kamuya ait kumsalından, yangından mal kaçırır gibi kum çekiyor. Beton santrallarına, sahile çekilen paravanın arkasındaki alandan kum taşınıyor. İhale yapılırken bir maliyet çıkaran şirket denizden çektiği kumu kâr hanesine yazyor. Bunun adı hırsızlık! Eyüp’e bağlı 7 köyün tamamında büyük tahribat var. Adım başında bir şantiye göze çarpıyor. Üstelik bu inşaat alanlarının büyük kısmı u Kemerburgaz’da Eyüp’e bağlı yedi köy, inşaat firmaları tarafından çepeçevre kuşatılmış durumda. Rant hırsıyla orman köylerine saldıran inşaat şirketleri, binlerce ağacı katlederken denizden çektikleri kumlarla da ekolojik yaşama bir darbe daha vuruyor. Yörenin köylüleri, yolsuz ve elektriksiz bırakılarak göçe zorlandıklarını belirtiyor. nın ne 3. köprü ne de 3. havalimanıyla ilgisi var. Ağaçlı, Akpınar ve İhsaniye köylerinde yaşayanlar durumu şu sözlerle özetliyor: “Havalimanına da köprüye de mani olamadık. Doğayı tükettiler. Ancak katliam bitmek bilmiyor. Bağlantı yolları için de çevreyi yaşanmaz hale getiriyorlar. Her yerde şantiye var. Pek çoğu, çevrede yapılacak inşaatlar için. Köprü ve havaalanı nedeniyle değerlenen arazilere plazalar dikip milyon dolarlara satacaklar. Henüz şantiyeler kurulmadan arazi spekülatörleri bölgeye akın etti. TOKİ bina yapacak. Bunları alıp çok daha yüksek değere satacaklar. Köylülerin elindeki arazileri yok pahasına kapatmak istiyorlar. Topraklarımız için önce 170 TL’lik birim fiyat önerdiler. Ancak çevreci ve aktivistlerin eylemleri kendilerini rahatsız ettiği için, işi daha çabuk sonlandırmak için kesenin ağzını açtılar, fiyatlar yükseldi. Buna rağmen henüz kimse arazisini satmadı. Yaşam alanlarımızı korumak için direneceğiz.” Yaşam alanlarındaki deformasyon gözle görülenin çok ötesinde. Bir zamanlar, Tosun Paşa ve Leyla ile Mecnun gibi filmlerin çekildiği büyük kum tepeleri yok olmuş durumda. İşin nostaljik boyutu bir yana, buralarda yetişen “kum zambağı” gibi endemik türler artık yetişmiyor. Denizden çekilen kum sayesinde 15 balık türünün tükendiği söyleniyor. Yaşam alanları yok edilen hayvanların şaşkına döndüğü ve şehirlere indiği zaten biliniyor. Sulak alanların yok edilmesi hayvancılığı bitirirken pek çok türün de yaşamını etkiliyor. Sözgelimi, sudan yoksun kalan leyleklerin, yön duygularını kaybederek iki yıldır göç edemedikleri söyleniyor. Bölgede, çevre katliamının yanı sıra başka tatsız ayrıntılar da dikkat çekiyor. Çöplükler büyütülmüş durumda. Esen lodos kokuyu çok uzak yerlere kadar taşıyor. İstanbulluların parasıyla yapılan 800 dönümlük hayvan barınağı da işlevsiz. Burası büyük ihtimalle hiçbir hayvana ev sahipliği yapamayacak. Ranta teslim edilip açılmadan yıkılacak. Çevredeki köylüler, gün geçtikçe daha da tahrip edilen yaşam alanlarının en azından bir bölümünü kurtarmak için mücadeleden vazgeçmeyeceklerini söylüyorlar. Ne var ki açık bir biçimde tehdit edildiklerini de dile getiriyorlar. Üzerlerinde büyük bir baskı oluşmuş durumda, yıldırma politikası izleniyor. Bu poli Doğa bitti ‘Tehdit ediliyoruz’ ‘Direneceğiz’ tikayı ve belli başlı sorunlarını şu sözlerle aktarıyorlar: “TOKİ’nin istimlak kararı var, arazilerimizin ederi belli değil. Bizlere, kendi düşündükleri bedeli verip arazilerimizden atacaklar diye korkuyoruz. Kuzey İstanbul AŞ, maden ruhsatıyla kum çekiyor, kıyı şeridi değişiyor. Sahildeki kumsalı paravanla kapatıp halkı sokmayacak kadar cüretkâr davranıyorlar. Bizi buradan atmak için hizmet getirilmiyor. Okul beklentimiz var ama yapılmıyor. Öğretmen yok. Çocuklarımız okula gitmek için kilometrelerce yol yürüyor. Köy yolu, tamamen şirketin kamyonlarına tahsis edilmiş durumda. Çocuklarımız onların arasından geçip okula gidiyor, bir ölüm yaşanmasından endişe duyuyoruz. Başıboş köpekler bölgeye getirilerek kaderlerine terk ediliyor. Tüm bunlarla birlikte bizi bezdirmek için elektriklerde de sorun yaşanıyor. Kesintiler bitmek bilmiyor.” AKP’NİN GÖZDE ÜNİVERSİTESİ Külliye de Fatih’e gitti HAZAL OCAK AKP’li Fatih Belediyesi’nin eski Fatih Askerlik Şubesi’ni Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’ne (FSMVÜ) bedelsiz vermesinin ardından, Mimar Sinan’ın son eseri olan ve harabeye dönüşen Validei Atik Külliyesi de FSMVÜ’ye tahsis edildi. Validei Atik Külliyesi 15701579 yılları arasında III. Murat’ın annesi Nurbanu Sultan tarafından yaptırıldı. Zaman içinde kışla, akıl hastanesi, imam hatip lisesi, tütün deposu, cezaevi olarak kullanıldı. Külliye şimdi FSMVÜ’nün Güzel Sanatlar Fakültesi olmaya hazırlanıyor. Atik Validei Külliyesi’nin Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tadilatı devam ediyor. Tadilat tamamlandıktan sonra Güzel Sanatlar Fakültesi’nin Geleneksel Türk Sanatları Bölümü ile Güzel Sanatlar Meslek Yüksekokulu külliyenin bir bölümüne taşınacak. MÜ Güzel Sanatlar Fakültesi eski öğretim üyesi Z. Ayşe Akyıl, 2004 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından MÜ Rektörlüğü’ne Güzel Sanatlar Fakültesi olmak üzere ön tahsisi yapıldığını ancak apar topar MÜ’den alınarak FSMVÜ’ye tahsis edildiğini söyledi. Akyıl, külliyenin MÜ Güzel Sanatlar Fakültesi olması için proje hazırladıklarını ve konunun ayrıca kendi doktora tezi olduğunu belirterek “MÜ’de hocayken yaptığım projeler biz gönderdiğimizde onaylanmadı. Bizim elimizden alıp FSMVÜ’ye verilince de aynı projeleri onayladılar. Telif haklarımız da elimizden alındı ve uygulama projeleri tarafımıza yaptırılmadı. Şu anda külliyeye girip giremeyeceğimizi bile bilemiyorum” dedi. CAPRICE TERMAL’İN SAHİBİ DEĞİŞTİ Jet Fadıl Caprice’i boşaltıyor AYKUT KÜÇÜKKAYA Kamuoyunda Jet Fadıl olarak bilinen Fadıl Akgündüz’ün yeni mağdurlar yaratan Bayrampaşa’daki devremülk projesi Caprice Gold’da ilginç bir “devir” yaşandı. Akgündüz’ün ablası ve eniştesinin yönetimindeki Capricegold Gayrimenkul Yatırım, Caprice Termal’deki hisselerinin tamamını devretti. Jetpa mağdurlarının avukatı Avukat Dr. Acun Papakçı, “Akgündüz’ün mal kaçırdığından şüphelenmekteyiz. Devremülk mağduru Capricegold yatırımcılarının örgütlenmeye başladıkları zamana denk gelen Caprice Termal şirketinin devri bu anlamda çok önemli” diye konuştu. Bayrampaşa’daki Caprice Gold’u bir türlü bitiremeyen “Capricegold Gayrimenkul Yatırım Turizm ve İnşaat Tic. Ltd. Şti.” yüzde 99 ortağı olduğu Capricetermal Turizm Ticaret Ltd. Şti.’i Nurdan Atağan’a devretti. Bu devir 15 Ekim 2014 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayımlandı. Bu devre Akgündüz’ün ablası Avniye Obut imza attı. Sadece Capricegold Yatırım şirketi değil, Akgündüz’ün yeğeni Mehmet Fatih Obut da yüzde 1’lik hissesini Atağan’a devretti. Böylece şirketin tamamı Atağan’a devredilmiş oldu. Devri gazetemize değerlendiren Papakçı şunları söyledi: “Capricegold yatırımcıları devremülk satın aldıkları Capricegold Yatırım şirketine başvuracakları ve alacaklarını talep edeceklerdir. Alacakların tahsil edilmesinde en önemli problem içi boşaltılmış bir şirketten tahsilat yapılması aşamasında ortaya çıkacaktır. Bugün Jetpa yatırımcıları davalarını kazanmakta, ancak milyonlarca Euro alacaklarını tahsile etmek istediklerinde içi boşaltılmış bir şirketle karşı karşıya kalmaktadır. Aynı sorunun yaşanmaması için Capricegold Yatırım şirketinin mal varlıkları devrilerinin sıkı bir şekilde takip edilmesi ve mal kaçırma amaçlı olup olmadığının değerlendirilmesi gereklidir.” Fadıl Akgündüz u TKİ’nin sahip olduğu işlenmeye hazır rezerv miktarı 26 milyon tona kadar düştü. Tedbir alınmaması durumunda kurumun elektrik üretimi yapan termik santrallara sağladığı kömür ve sosyal yardımlaşma kapsamında ısınma amaçlı dağıtılan kömürde sıkıntı yaşanması gündeme geldi. ÜSKÜDAR’DA EĞİTİM ALANI YOK EDİLDİ Özelleştirme, plansız üretim ve dağıtım nedeniyle TKİ’nin rezervi eridi Kömürü bitirmişler MAHMUT LICALI Danışıklı bağış oyunu İstanbul Haber Servisi Saf GYO, Akasya Acıbadem’in yanında yer alan ve kamuya terk etmesi gereken “10 bin metrekarelik okul ve arsasını” şirketin ortaklarından Sinpaş GYO’nun patronu Avni Çelik’in kurucusu olduğu Boğaziçi Vakfı’na devretmek için karar aldı. Saf GYO kararı, “Şirketimizin maliki bulunduğu ve üzerinde okul binası bulunan gayrimenkulümüzü Boğaziçi Vakfı’na hibe suretiyle tapuda devir etmeye karar verilmiştir” diye duyurdu. Okul ve arsasının kamuya devredilmesi gerektiğini gündeme getiren CHP’li Meclis üyesi Hüseyin Sağ, Saf GYO’nun duyurusuna, “Kamu eline geçmesi meclis kararı ile garanti altına alınan eğitim alanı yok edildi. İlk defa bir meclis kararı yok sayıldı. Birinci derece sorumlusu Üsküdar Belediye Başkanı’dır. Kendisinin de meclis üyesi olduğu İBB’nin kararını yok saydı. Ruhsat verirken bu kamu arazilerini terk ettirmeliydi. Kendisine emanet edilen kamu alanının bir vakfa devredilmesine yardımcı oldu” diye tepki gösterdi. Ford Otosan Fabrikası’nın bulunduğu 180 dönümlük araziye yapılan AkAsya bloklarının Gençlik ve Spor Bakanlığı’na teslim etmesi gereken 5 bin mekrekarelik spor alanını teslim etmediğini kamuoyuna Cumhuriyet duyurmuştu. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda adı geçen işadamı Abdullah Tivnikli’nin yönetim kurulu üyesi olduğu Saf Gayrimenkul’ün projesinde, kamuya terk edilmesi gereken yaklaşık 80 bin metrekarelik alan da proje içinde kaldığı için mahkemelik olmuştu. İBB tarafından hazırlanan imar planına göre 37 bin metrekare yeşil alan, 5 bin metrekare spor alanı, 5 bin metrekare rekreasyon alanı, 2 bin kapasiteli otopark alanı kamuya terk edilecek, 29 bin metrekarelik alanda da 2 adet okul yapılarak MEB’e devredilecekti. Ancak inşaat bittiğinde o alanlar kamuya terk edilmedi. ANKARA Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’nun (TKİ) sahip olduğu kömür sahalarının önemli bölümünün özel sektöre verilmesi, işlevsiz ve plansız yapılan üretim ile sosyal yardım olarak dağıtılan kömürler nedeniyle işlenmeye hazır kömür rezervi kritik noktaya düştü. TKİ’nin sahip olduğu kömür sahalarında işlenebilir kömür rezervinde yaşanan azalma Sayıştay raporlarına da yansıdı. Genel Kurul çalışmalarının yoğunluğu gerekçesiyle ertelenen TBMM KİT Komisyonu’nda ele alınacak Sayıştay raporlarına göre, TKİ’nin rezervlerinde yaşanan sıkıntıyla ilgili ciddi uyarılar yer alıyor. TKİ’ye ait ruhsatlı sahalarda toplam 2.6 milyar ton linyit kömürü rezervi bulunurken söz konusu rezervin 2.3 milyar tonu görünür rezerv kategorisinde bulunuyor. TKİ’nin sahip olduğu sahalara ilişkin rezerv verilerine göre de kurumun işletilmeye hazır rezerv miktarının yalnızca 26 milyon ton olduğu belirlendi. Sayıştay raporunda, işletilmeye hazır rezervin 10 milyon tonunun yeraltı işletmelerindeki hazır rezerv olduğu için geriye kalan 16 milyon ton tutarındaki kömür re zervinin oldukça düşük bir miktar olduğu ifade edildi. Raporda, “TKİ’nin kendi sahalarından yaptığı tuvönan (toprak ve taşla karışık maden) üretiminin yıllık yaklaşık olarak 30 milyon ton civarında olduğu göz önüne alındığında toplam rezervin yüzde 1’ine tekabül eden bu rezervin kritik değerde olduğu açıktır” tespiti yapıldı. Raporda TKİ’nin üretim planlamasından kaynaklanan uyumsuzluk nedeniyle de açık kömür madenlerindeki kömürlerin yeraltı madenlerindeki kömürlere oranla daha çok çıkarıldığına dikkat çekildi. Raporda, TKİ’nin bu üretim eğilimini sürdürmesi halinde açık işletme madenciliğinde var olan kömürlerin yeraltı madenciliğindeki kömürlere göre çok daha çabuk biteceği ifade edildi. Sayıştay raporunda TKİ’nin elinde bulundurduğu yaklaşık 565 milyon ton kömür rezervi bulunan sahaların EÜAŞ’ye devredilmesi, 2012 ve 2013 yıllarında da özelleştirmeler kapsamında yaklaşık 750 milyon ton rezervin kurum portföyünden eksilmesi nedeniyle TKİ’nin uhdesindeki rezervin ciddi oranda azaldığı uyarısı yapıldı. TKİ’nin elinde toplam 930 mil yon ton tutarında kömür rezervi kaldığı ifade edildi. Sayıştay raporunda; TKİ’nin elinde kalan 930 milyon ton rezervin 420 milyon tonunun da mevzuat ve gazlaştırma projesi kapsamında olması nedeniyle işletilemeyeceği belirtildi. Bu nedenle geriye kalan 510 milyon ton rezervin kurumun faaliyetlerini sürdürmesinde yeterli olmadığına işaret edilen raporda, “510 milyon ton rezerv ile kurumun hem Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na kömür tedarik etmesi hem de enerji santrallarını beslemesi zorlaşacaktır” tespiti yapıldı. KİT Komisyonu üyesi CHP Adana Milletvekili Turgay Develi, TKİ’nin sosyal yardım kapsamında dağıttığı kömürler ile yapılan özelleştirme ve plansız üretimin kurumun rezervlerini bitirme noktasına getirdiğini ifade etti. Develi, “TKİ’nin kömür rezervini dağıta dağıta bitirmişler. Hem özelleştirme hem yardım kömürleri ile mevcut rezervler teknik santralların yakın bir süre içinde yakıt ihtiyacını karşılamayabilir. Bu durum ciddi bir enerji sorunu yaşayabileceğini de gösteriyor” diye konuştu. Yardımda sıkıntı yaşanabilir Plansız üretim
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle