30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ARALIK 2014 PAZARTESİ 6 HABERLER Maraş katliamının 36. yıldönümünde kentin giriş ve çıkışları kapatıldı Maraş’a anma ablukası u Akşam saatlerinde girişlerin açıldığı kentte dün 2 bin 200 polis görev yaparken 10 noktada güvenlik önlemi alındı. Bir polis helikopteri de gün boyunca şehrin üzerinde devriye uçuşu yaptı. SERMET ÇUHADAR KAHRAMANMARAŞ Karmanmaraş’ta 1926 Aralık 1978’de 150 Alevinin öldürüldüğü, binlercesinin yaralandığı, yüzlerce ev ve işyerinin tahrip edildiği katliamın 36. yıldönümünde valiliğin yasak kararının ardından kentin giriş ve çıkışları kapatıldı. Alevi örgütlerinin kentte düzenlemek istediği yürüyüş ve anma töreninin valilik tarafından yasaklanmasının ardından dün kentte geniş güvenlik önlemleri alındı. Kentte 2 bin 200 polis görev yaparken 10 noktada güvenlik önlemi alındı, bir polis helikopteri de gün boyunca kentin üzerinde devriye uçuşu yaptı. Alevi örgütlerinin anma yapmak istediği gar alanı ile Erenler Derneği çevresinde polis tarafından yoğun güvenlik önlemi alındı. Kentin Osmaniye, Gaziantep ve Kayseri karayollarında da polis ve jandarmalar tarafından geniş güvenlik önlemi alındı. Kahramanmaraş’a çevre illerden gelecek gruplara yönelik kentin giriş noktalarında zırhlı araçlarla birçok uygulama noktası oluşturuldu. Denetim noktasına gelen yabancı plakalı ve toplu taşıma araçlarını durduran güvenlik güçleri, aradığı araçlarda bulunanları kimlik kontrolünden geçirdikten sonra yola devam etmelerine izin verdi. Kapıçam mevkisinde araçları durduran ekipler, bir otomobilin arkasından av tüfekleri çıkması üzerine silahların ruhsatını sorguladı. Daha sonra vatandaşların silahı tekrar verildi. Türkiye’nin dört bir yanından gelen yüzşey, geçmişle yüzleşmek ve yeniden bir başlangıç yapmaktır. Ne yazık ki bunlar olmadı” dedi. Narlı’da Cemevi önünde düzenlenen törende ise katliamda yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulunulmasının ardından konuşan tertip komitesi başkanı Salman Akdeniz, “Yol kesmekle aslında Maraşlı provoke ediliyor. Yasaklarla Sünniler özgürleşmez, Alevilerin de Maraş’a olan korkuları devam eder” dedi. ABF Genel Başkanı Fevzi Gümüş de “36 yıl önce katledilen canlarımızı ancak yeni anmaya başladık. Ancak devlet buna da izin vermiyor. Bu anlayışla Alevi açılımı olmaz. Devletin hükümetin samimiyetsiz yaklaşımı ortaya çıkmıştır” dedi. Alevi Vakıflar Federasyonu Genel Başkanı Remzi Akbulut da “Sayın Başbakan Hacıbektaş’ta destur istedi, Dersim’de ikrar verdi, dedelerin elini öptü ama bugün şehitlerimizi anmaya müsaade etmedi. İnsanlarımızı yollarda rehin aldılar” dedi. Özpolat da 36 yıl önce olayları yaşayan biri olarak acıyı hâlâ içinde hissettiğini belirtti. Britanya Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı İsrafil Erbil ise “Maraş halkının bu katliamla yüzleşmesi gerekir. Her ne kadar devlet yaptı desek de maalesef katliamın içinde Maraşlılar da vardı. Dolayısıyla bu kara lekeyi onların kaldırması gerekir” dedi. Pir Sultan Abdal Dernekleri Genel Başkanı Müslim Doğan da “Devlet derhal özür dilemeli” dedi. Daha sonra Alevi dedesi Gezi Metin tarafından gülbenk okundu ve katliamlarda ölenler için lokma dağıtıldı. İzmir’de Alevi Bektaşi Federasyonu’yla Hacı Bektaşi Vakfı İzmir şubeleri, dün Konak Alanı’ndaki eski Sümerbank binası önünde bir araya geldi. Fotoğraf: DHA İktidar Tüm Özgürlük Alanlarını Daraltıyor “Kazanılan hiçbir alan kaybedilmemeli ve sonuna kadar savunulmalı. Toplumun üstündeki, tüm ülkeyi kapsayacak büyüklükte kara bulutu dağıtmanın başka çaresi, yolu da yok...” Dün bu lafı ettikten sonra, öğretmenlerin Ankara’da yaptıkları yürüyüşün yine polis şiddetiyle bastırılması ve dağıtılması haberini izledim ve şu soruyu sordum kendime: 13 yıllık iktidar döneminde, toplumun kamusal alanda, devlete/ siyasi iktidara karşı sürdürdüğü mücadelede, hukuk, hak ve özgürlükler, medya özgürlüğü, gösteri yapma, eğitim, fırsat eşitliği vb. kazandığı ne var? RTE kafası özellikle 2007’den itibaren özgürlükleri bastırmakla uğraşıyor. Özellikle son 5 yılda RTE’nin talan ve doğayı yok etme ekonomisine, işçi ve öğrenci gösterilerine, HES ve zeytin direnişlerine, özelleştirmelere karşı miting/yürüyüşlere karşı genellikle hep şiddetle karşı konuldu. Acımasızca, insafsızca anayasal hakların kullanılması engellendi... Polis, devletin anayasal polisi olmaktan çıktı, “maaşını aldığı RTE’nin polisi” oldu. İdeolojik olarak da beyinleri yıkanmış 350 bin kişilik polis kuvveti, “talan, hırsızlık ve padişahlık düzeni”nin başlıca koruyucusu oldu. Hemen hemen, genellikle hep kaybedilmiş alanlar var. İnsanların yaşadığı çevreyi yerle bir eden HES’lere karşı bazı bölgelerde hukuk mücadelesiyle kazanılmış küçük mevzileri bir kenara bırakacak olursak, bütün diğer alanlarda sürekli kayıplardan ve gerilemekten bahsedebiliriz... HHH RTE “padişahlık” sistemini ve siyasal İslamcı toplum modelini, neredeyse hemen her gün aldığı yeni karar, yürürlüğe koyduğu uygulamalarla güçlendirerek ilerliyor. En son, eğitimde, namaz, Kuran vb. ile bebelerin bile başlarını ve beyinlerini bağlayarak RTE ve dinci sistemine bu yolla da kul kazandırma politikalarında büyük bir adım daha attılar... Muhalefetsiz... RTE iktidarının kasıtlı politik “din hassasiyetini” paylaşan yeni politika sahibi CHP yönetiminin sedasız geçiştirmesiyle... CHP’ye bu “dinci kesimlerden yoksa nasıl oy alacağız” yanlış politikasını dayatan ve resmi politika haline getiren yüksek katlardaki sosyolojik danışmanları ve CHP yönetimi, toplumun iktidar saldırıları karşısında savunmasız kalmasında başrolü oynuyor... CHP yönetim ve danışmanlarının yanlışlıkları, bu iktidarın “din kuvveti”ne dayandığı yanlış tezidir... İktidarın dinamiklerini çözemeyen ve anlayamayan, ancak ona mahkum olur. Bunu bir seri yazıda ele alacağım ileride. lerce kişiyi taşıyan otobüsler ise jandarma ve polisler tarafından Gaziantep karayolu Narlı kavşağında durduruldu. Bazı kişiler jandarma barikatı ve TOMA’ların önünde oturma eylemi yaptı. Alevi derneklerinin yöneticileri, Pazarcık Kaymakamı Mehmet Boztepe ve İl Jandarma Komutanı Albay Coşkun Doğan ile burada bir süre görüştü ancak görüşmeden sonuç alınamadı. Yurttaşlar, “Siz zamanında önlem alsaydınız katliam yaşanmazdı, biz de buraya gelmezdik. Kimi kimden koruyorsunuz?” diyerek tepki gösterdi. Yaşanan gerginlik sırasında fenalaşan bazı kişilere olay yerinde hazır bekletilen ambulansta müdahale edildi. Kent merkezinde ise öğle saatlerinde Eren Derneği önünde toplanıldı. CHP Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat, telefonla Kahramanmaraş Valisi Mustafa Hakan Güvençer’i arayarak görüştü. Gö Vali telefonda izin verdi rüşmenin ardından Yörükselim Mahallesi’ndeki cemevine karanfil bırakılmasına ve Narlı beldesindeki cemevinde anma yapılmasına izin verildi. Jandarma barikatının kaldırılmasıyla araçlarda bekleyenler saatler sonra Narlı’ya gidebildi. CHP Kahramanmaraş Milletvekili Özbolat, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, HDP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel ve Alevi derneklerinin başkanlarının da aralarında bulunduğu kalabalık, Yörükselim Mahallesi’ndeki cemevi inşaatının bulunduğu alana araçlarıyla giderek katliamda yaşamını yitirenler saygı duruşunda bulundu, dua etti ve karanfiller bıraktı. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Fevzi Gümüş, valiliğin anma törenlerini yasaklamasına tepki göstererek “Bu yasaklama kararı, mağdurların bir kez daha mağdur edilmesi, dahası bu katliamın sahiplenilmesidir” dedi. Tuncel de “AKP hükümeti sürekli Alevi açılımından bahsediyor. Açılım dediğiniz İzmir’de de anma BİRİ ÇOCUK İKİ KİŞİ YARALI Gaz kapsülü yine can yaktı DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Şırnak’ın İdil ilçesi Atakent Mahallesi Adile Naşit Caddesi üzerinde dün akşamüstü devriye görevi yapan bir akrep tipi zırhlı araca çocukların taş atması üzerine polisler çocuklara gaz bombalarıyla müdahale etti. Bu sırada 10 yaşındaki Ş.İ. gaz bombası kapsülüyle başından vuruldu. Ambulansla Cizre Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Ş.İ’nin kafa tasında kırık oluştuğu belirtildi. Ş.İ, tedavi altına alındı. İran’da idam cezasına çarptırılınca açlık grevine başlayan 29 sanığa destek vermek için Şırnak’ın Silopi ilçesinde DBP öncülüğünde yürüyüş düzenlendi. Yürüyüş ve oturma eylemi ardından bir grup, Habur Sınır Kapısı’na giden uluslararası İpekyolu’nu taşlarla kapattı. TIR ve kamyonların geçişlerini engelleyen göstericilere polis, gaz bombası ve basınçlı suyla müdahale etti. Olaylar sırasında Mesut Demirhan (25), başına isabet eden gaz bombası kapsülüyle yaralandı. Hastaneye kaldırılan Demirhan’ın sağlık durumun iyi olduğu bildirildi. Şanlıurfa’nın Birecik ilçesinde ise bir eve düzenlenen operasyonda, eylemlerde kullanıldığı iddia edilen ses bombası ve molotofkokteyli gibi malzemeler ele geçirildi. Ahmet Latif K, Ömer Faruk Y. ile yaşları 18 yaşından küçük olan R.K, İ.H, S.K. ve F.K. isimli 6 şüpheli gözaltın alındı. Asker, öğretmeni polisten korudu SİNAN TARTANOĞLU Polis gazından kaçan öğretmenler iki saat boyunca orduevine sığındı ‘Padişah’tan doğrudan iş takibi Padişah, pozisyonunu durmadan inşa ediyor dedik... Padişah, ayrıca fiilen sahanın her yerinde ve her alanda tam bir oyuncudur. Dün inşaat alanında çok yetkin, dürüst, güvendiğim bir mühendis dostumun anlattıkları, dudak uçuklatıcı nitelikteydi. Diyelim ki adı sanı belli bir inşaatçı milli eğitime okul yapıyor. Tek yetkili kişi, bizzat telefon ederek, ya inşaatın tümünün veya bir kısım işlerinin veya denetiminin, “şu kişiye verilmesi”ni bile isteyebilmektedir. Mesela Rize inşaat eşrafından falancaya verile... O kişinin, işinin ehli olup olmaması hiç önemli değil. Diyelim ki denetim işi büyük buyruk üzerine ona veriliyor, parasını cebe indiriyor; ama işi bilmediği için de, okulu yaptıran şirket başka bir denetim elemanını/şirketi devreye sokuyor... Big Boss bunu o kadar sık yapıyor ki, dev holdingler bile, evet evet tahmin ettiğiniz gibi adı o, şu, bu olanlar, işlerini “padişahın adamlarına” vererek kurtuluyorlar... Bu aynı zamanda, devletle işlerini de örneğin “bir imza”ya takılmadan sürdürmenin yolu oluyor. Başkanın adamlarının keseleri doluyor. İktidarın bu yeni “sınıfı” neredeyse tamamen inşaatlardan zenginleşerek büyüyor... HHH Bu durumun yol açtığı bir sonuç: Piyasadan kalite hızla dışlanıyor. Kalitesizlik ve avantadan kazanma hızla yükseliyor. Tabii kaybeden ülke oluyor. Denetimlerini bile kendi maaşlı adamlarına yaptıran bir inşaat sektörünün sağlıklı olduğunu düşünür müsünüz? İnşaat, inşaat, inşaat... Büyük patronun aşkının işte temel nedenlerinden biri. Sanayinin neden gerilediğinin de... İnşaattan birkaç ayda; bir iki yılda müthiş geri dönüş, kısa sürede parayı nakit cebe indirme, yeni tebaa, “sınıf” yaratma ve iktidar için hızla zenginleşme yolu... Dostumun anlattıkları kapsamlı.,. Ama şaşırmadım... Birden “Alo Fatih...” telefonlarını anımsayınca, işte anlatılanları doğrulayıcı en büyük kanıt diye düşündüm... Özel sektörün dilleri çözülecek, neler dökülecek ortalığa neler, ama biraz zaman gerek... CİhAneR’den mİt’e meKtUP: Cemil Kırbayır arşivini açıklayın Fotoğraf: DHA Haber Merkezi CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, MİT Müşteşarı Hakan Fidan’a bir mektup yazarak, 12 Eylül’ün “sembol kayıplarından” Cemil Kırbayır’a ilişkin arşivdeki tüm belge ve duyumları savcılık ve kayıp yakınlarıyla paylaşmaya çağırdı. radikal.com.tr’de yer alan habere göre, Cihaner, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Fidan’a Kırbayır ile aynı yıl Kars’ta işkencede öldürülerek cesedi yok edilen Mahmut Kaya ile hayatını kaybeden Turan Sağlam ve Oruç Korkmaz’a ilişkin arşivindeki tüm belge ve duyumları savcılıkla ve kayıp yakınlarıyla paylaşmaya çağırdı. Cihaner, Fidan’a yazdığı mektupta; Cemil Kırbayır’ın 8 Ekim 1980’de Kars’ta işkencede öldürülerek kaybedildiğini, annesi Berfo’nun Kırbayır’ın öldüğü tarihe kadar oğlunun bir gün döneceğini umarak kapısını hiç kilitlemediğini anlattı. Cihaner, “TBMM’de kurulan komisyonun başkanı Zafer Üskül’ün ‘İşkencede öldü’ açıklamasından sonra tek beklentisi, oğlunun kemiklerinin bulunmasıydı. Son dileği oğlunun yanına gömülmekti. Ancak gerçekleşemedi” diye yazdı. Cihaner şu ifadeleri kullandı: “MİT’in elindeki bilgileri, suç soruşturmasında kullanılması tartışmalı olsa da, istisna durumlarda yargı mercileriyle paylaştığı bilinmektedir. Bu çerçevede, sizin şahsınızda müsteşarlığınızı, 12 Eylül sonrasında Kars’ta tercihen tüm ülkede meydana gelen işkence ve kayıp olayları ile ilgili tüm arşiv bilgilerini hiçbir filtreye tabi tutmaksızın Kars Başsavcılığı ve kayıp yakınları ile paylaşmaya davet ediyorum.” ANKARA Ankara’da Eğitimİş üyesi öğretmenlerin önceki gün “Laik Eğitim ve Emeğe Saygı” yürüyüşünde yaşanan sert müdahale sırasında 8 öğretmen Tandoğan Orduevi’ne sığındı. Öğretmenleri almak için içeri girmek isteyen çevik kuvvet polisleri ile asker arasında gergin anlar yaşandı. Orduevine sığınan öğretmenlerden biri olan Eğitimİş İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Mehmet Yeşildağ, olayı “Gaz altında kaçacak başka bir yerimiz yoktu. Can havliyle içeri girdik. Asker, polisin içeri girmesine izin vermedi. Yanan gözlerimiz için bize limon bile verdiler. Olaylar bitene, polis çekilene kadar, yaklaşık 2 saat orada kaldık” sözleri ile anlattı. Türkiye’nin birçok yerinden “Laik Eğitim ve Emeğe Saygı” yürüyüşü ile Ankara’ya gelen ve eylemlerini Kızılay Meydanı’nda tamamlamak isteyen Eğitimİş üyesi öğretmenler Ankara polisinin sert müdahalesi ile karşılandı. Tandoğan Meydanı savaş alanına dönerken öğretmenlere tazyikli su, gaz bombası ve biber gazı ile müdahale edildi. 100’den fazla öğretmen gözaltına alındı, bazı öğretmenlerin yerlerde sürüklenmesi, tartaklanması hatta ters kelepçe ile gözaltına alınması tepki çekti. Olaylar sırasında Tandoğan Meydanı’nda bulunan Tandoğan Orduevi de polis ile aske Önceki gün polisin biber gazı ve tazyikli suyla müdahale ettiği öğretmenler böyle gözaltına alınmıştı. (Fotoğraf: AA) rin karşı karşıya gelişine sahne oldu. 8 öğretmen “polisin müdahalesi sırasında bir kaçış koridoru bırakmaması” nedeniyle orduevi kapısından içeri girdi. Askerlerin içeri girmelerine müdahale etmediğini anlatan Yeşildağ, “İçeri girerken kapıda sivil askerler vardı. Onlar seslerini çıkarmadılar. Çünkü atılan gazlar nedeniyle başka çaremiz kalmamıştı. Can havliyle içeri girdik. İnsani bir davranış gösterildi ve bizi içeri aldılar” dedi. olis orduevinin kapısını gazladı’ Orduevinin bahçesinin olayların yaşandığı Tandoğan Meydanı’na çok yakın olması nedeniyle orduevinin de gaz ‘P altında kaldığını dile getiren Yeşildağ, “Biz daha içeri girmeden orduevinin bahçe demirlerinin önüne de gaz atıldı. Polis orduevinin kapısını da gazladığı için biz içerilere kadar girmek zorunda kaldık. Bu arada çevik kuvvet kapıyı zorlamaya başladı. Böyle olunca içeriden herhalde bir manga, yaklaşık 10 üniformalı asker, silahları ile çıktı ve kapıya geldi. Polis bizi almak istiyordu. Askerler de vermeyeceklerini, içeri polisin girmesinin de yasak olduğunu söyledi. Tartışma yaşandı” diye konuştu. Gazın o sırada bile daha dağılmadığını aktaran Yeşildağ, “İçerilere kadar girdik. Binanın birinci katı, ikinci katı... Gazdan durulmuyordu. Biz de tuvaletlere sığınmak zorunda kaldık. Bize orada sivil memurlar yardım etti. Yanan gözlerimiz için limon bile verildi” dedi. Polisin kapıdaki askerlerle kısa bir tartışmasından sonra geri çekildiğini belirten Yeşildağ, “Biz ayrılmadık. Olaylar tamamen bitene kadar, polis meydandan tamamen çekilene kadar, yaklaşık 2 saat orada kaldık. Daha sonra da teşekkür edip çıktık. Daha sonra da polisleri görmedik” diye konuştu. 2 saat saklandılar ‘Limon bile verildi’ Direnmenin kazançları ve CHP için bir temel soru Bugüne kadar hep RTE iktidarı kazandı dedik. Tabii, CHP’nin dışındaki muhalefetin elinde, büyük direniş deneyimi var. Taksim Gezi Direnişi, hemen her alanda haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı gösterilermitinglerdirenişler, bunlara Türkiye çapında oluşan destek, büyük bir kazançtır. Bu deneyim nasıl zenginleştirilecek? İktidarın, toplumun, hukukun, eğitimin, hak ve özgürlüklerin, doğanın... bugüne kadar kazançlarına yaptığı her saldırıya karşı durarak... Özgürlükleri kaybetmeye karşı toplum “sürekli tetikte” olmak zorundadır. Her özgürlük alanını savunmalı... Ve başka çok temel bir soruyu yöneltelim: CHP’nin, yukarıda sık dile getirdiğimiz bütün mücadele alanlarında, bu topluma kazandırdığı nedir? CHP, iktidarın hangi özgürlük alanı gasbını, toplumla birleşerek durdurabilmiş ve geriletebilmiştir? Aklında bir şeyler olan söylesin... HHH Yarın bir başka soru yönelteceğim: Diyelim ki iktidar seçimleri kaybedeceği noktaya geldiğini net olarak gördü... iktidarı bırakır mı? POLİs tARİhİ geÇmİŞ gAz BOmBAsI KULLAndI 4 kişi gözünden ameliyat olacak AĞRI (DHA) Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde geçen cuma günü Meryemana Caddesi’ndeki eski toptancı sebze halinde kaçak eşya, sigara ve çay satan işyerlerine şafak operasyonu düzenleyen polis, kaçak olduğu belirlenen ürünlere el koydu. Polis, operasyona tepki gösteren ve barikat kurarak direnen esnafa, tazyikli su ve gaz bombası ile müdahale etti. Olayda 2 kişi gözaltına alınırken polisin tarihi geçmiş gaz bombası kullandığı ortaya çıktı. Olay yerinde bulunduğu belirtilen gaz bombası kapsüllerinin üzerinde Brezilya’da üretildiği ve son kullanma tarihinin Mart 2014 olduğu ibareleri yer aldı. Kapsüllerde, “Dikkat son kullanma tarihinden sonra kullanmak tehlikelidir” yazısı dikkat çekti. Son kullanma tarihi geçen gaz bombalarından etkilendiği belirtilen ve gözleri şişen 4 kişinin Doğubayazıt Devlet Hastanesi’nde tedavisi sürüyor. Esnaf Enver Basut, “Polisin esnafı dağıtmak için kullandıkları gaz bombalarından bir çoğununun son kullanma tarihleri geçmiş. Bu yüzden bir arkadaşımız gözünden ameliyata alınacak. Bizim merak ettiğimiz, neden polisin son kullanma tarihi geçmiş biber gazlarını bize karşı kullandığı” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle