05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 ARALIK 2014 SALI 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ... yayımlanan programlara katılarak muhalefete böyle her gün saldırılarını sürdürdükçe toplumsal barış nasıl sağlanacak? Toplumsal barışı sağlamakta ilk görev kimin? İktidarda olan parti ile hükümetin! Ama bu hükümet muhalefet partileriyle toplumda barışı sağlamaya değil, tam tersine halkı muhalefet partilerine karşı kışkırtmaya çalışıyor. Son örneği TV’lerdeki canlı yayınlarda izledi halkımız. Başbakan AD, Alevilere ve Tunceli halkına hükümetin vaatlerini açıklamak için bu ilimize gitti. Kalabalıklara konuşmasının bir yerinde MHP liderine, “Ankara’da Dersim’le ilgili söylediklerini sıkıysa gel de burada söyle” dedi. MHP lideri de ertesi günü Tunceli’ye gitti ve orada valiliğin önünde toplanan Tunceli halkına Dersim konusundaki açıkladığı görüşü aynen söyledi: “193738’de Dersim’de yaşananlar isyandır ve bu isyanı o zamanın teröristleri başlatmıştır” dedi. HHH Barışsever olduğunu iddia eden Başbakan’ın: Başbakan’ı yalanlamak, sözünün arkasında durduğunu kanıtlamak için Tunceli’ye giden muhalefet liderinin, övgüyle demeyelim ama hiç değilse Tunceli halkına ters düşen sözlerini sürekli yineleyerek lidere karşı Tunceli halkını kışkırtmaması gerekmez miydi? Yok öyle yapmadı Başbakan. Gittin Tunceli’ye pekâlâ ama ora halkı ile kucaklaşmadan döndün, dedi. Oysa barışsever olduğunu kanıtlamaya çalışan Başbakan’ın; iki parti arasında Tunceli konusundaki görüş ayrılıklarına karşın; o lideri Tunceli halkının tepkiyle karşılamamasını salık vermesi de gerekmez miydi? Ne yazık ki toplumdaki düşmanlıkları önce seçimde oy kaygısıyla iktidar partisi körüklüyor ve... …sonra dönüp kamuoyuna; toplumu bölen, birbirine düşmanlığı kışkırtan muhalefet partileri diyor. Böylesine ikiyüzlü bir siyasetle ülkemiz yönetiliyor işte! HHH Ülkede barışı sağlamanın önemli bir ayağı, bugüne dek eylemleriyle binlerce cana kıyan PKK ve onun hâlâ lideri durumunda söz sahibi olan İmralı. Amma bu gerçeği sürekli istismar ediyor. Bir gazetemiz, sözüm ona İmralı’nın barışa giden yolu açacak ve ülkede Kürtlerle Türkler arasında devamlı barışı sağlayacak son açıklamasını haber başlığında şöyle özetledi: “45 ayda ya çözüm ya kaos!” Bu süreçte dayattığı yasal, elbette kendi çıkarlarına koşut önlemlerin mutlaka gerçekleşmesini istiyor. “Tarafların” diyor, “çözüm sürecini doğru, ciddi ve kararlı yürütmesi halinde en fazla 45 ay içinde Ortadoğu’nun geleceğini belirleyecek büyük demokratik çözüm sağlanabilir”. Bu dayatmalarda kendini yalnız Türkiye Kürtlerinin değil, Ortadoğu’nun kaderini çizen bir lider görme iddiası yok mu? Bu hükümet, Bülent Arınç’ın söylediği gibi toplumsal katillikten içeride yatan Öcalan’ın “haysiyetini” savuna savuna bugünlere getirdi. AKP, haysiyetini korumayı görev bildiği İmralı ile; HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın CNN Türk’teki bir programda açığa vurduğuna göre, TC ile pazarlık masasının bir ucunda Öcalan, diğer ucunda RTE oturuyor. Biri başkanlık sistemini gerçekleştirmek için önce HDP’nin Meclis’e grup olacak sayıda vekille girmesini ve şayet 330’un altında kalırsa AKP çoğunluğuna HDP’nin desteğini almanın… …diğeri şimdilik açıklamadığı amaçlarını hazırlayacak önlemleri sağlamanın peşinde. HHH İmralı yasal güvenceler istiyor. Ateşkesi koşullara bağlıyor. Müzakereleri taslağı hazır olan bir yasaya bağlıyor. Eşzamanda atılacak adımlarla “anayasada yapılacak düzenlemeler, toplumsal dönüşüm ve silahsızlanmayla çözüme ulaşılabileceğini” söylüyor. Ağzından baklayı bu sonuç açıklamalarıyla çıkardı. Çözümün başarısını anayasada kendi amaçlarını içerecek değişikliğe bağladı. HHH Böylece çözüm sürecinin ve barışın asıl patronunun Öcalan olduğu resmileşti. Artık gözler diğer patron RTE’nin üzerinde. Karşı dayatmalara ne kadar ve hangi önlemleri alacağına kaldı. Biri barış diyerek kişisel dahil hesaplar yapıyor. Diğeri barış benim elimde diyerek ülkenin şu veya bu biçimde bölünmesini sağlamaya çalışıyor. Al birini vur ötekine, yine yazık oluyor memlekete! Sınıra akreditasyon MAHMUT ORAL Hükümet, halkın olan biteni öğrenmemesi için elinden geleni yapıyor n Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM MUSTAFA BALBAY HÜKÜMETLE HDP ARASINDA KOBANİ TARTIŞMASI BÜYÜYOR MÜRŞİTPINAR IŞİD’in cumartesi günü Kobani’ye 2 bombalı araçla düzenlediği bombalı saldırılarda Türkiye topraklarının kullanıldığı iddialarıyla ilgili tartışma sürerken Türkiye tarafındaki Mürşitpınar Sınır Kapısı’nda kapının bir kanadının yerinde olmaması ve silolarda yaşanan ağır tahribat dikkat çekti. Şanlıurfa Valiliği dün yazılı açıklamayla silolardan ateş açıldığı iddialarını reddetti. Basın Enformasyon Genel Müdürlüğü ise sınırda çalışan gazeteciler akreditasyon uygulaması başlattı. Sınıra kimsenin yaklaştırılmazken, Türkiye tarafındaki Mürşitpınar Sınır Kapısı yakınlarına gizlice girdiğimizde, kapının bir kanadının yerinde olmadığı, zırhı araçlarla askeri güvenlik önlemlerinin artırıldığını gördük. Suruç’u Mürşitpınar’a bağlayan yol üzerinde bulunan, Admenek köyü yakınlarındaki askeri kontrol noktası 1 ay öncesine göre yaklaşık 2 kilometre geri çekilirken dün aynı askeri kontrol noktasının sınıra doğru 500 metre ileri taşınması dikkat çekti. Silolarda bulunan Türk bayrağının da yandığı için indirildiği en kısa zamanda yerine yenisinin takılacağı belirtildi. Sınır kapısının Türkiye tara ‘Görüntüler PYD’lilere ait’ DUYGU GÜVENÇ ANKARA Hükümet ile HDP arasında ipleri geren “67 Ekim olayları”nın ardından HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “IŞİD, Kobani topraklarına Türkiye’den saldırdı. Fotoğraf, görüntüler var” iddiasına hükümet kanadından, “Ellerindeki görüntüler PYD’lilere ait” yanıtı geldi. HDP Milletvekili İbrahim Ayhan ise Kobani’de kanton yetkililerinin kendisini arayarak “Türkiye sınırından ateş edildiği” şikâyetinde bulunduğunu söyledi. Hükümet kanadı, PYD’nin, IŞİD karşısında başarı sağlayamadığı için “psikolojik harekât yaptığı” görüşünde. Hükümet kaynakları, “IŞİD’ci” iddialarını yalanlarken, tam tersine, PYD’lilerin Türkiye’ye geçtiğini savunuyorlar. Hükümet kaynakları bu konuda şu görüşleri dile getiriyorlar: “PYD’liler IŞİD’in Kobani’deki saldırılarından kaçarak TMO’nun silosuna sığındılar. IŞİD’in Türkiye sınırına 20 metre kadar yaklaştığı doğru. HDP’nin ya da kimin elinde ne görüntü varsa koysunlar. Sistematik bir yalan var. Sınırda 5 patlama olduğu doğru, bunlardan birinin araçla yapıldığı doğru. Diğer 4 patlama, canlı bomba olabilir. Ancak bu bilgiler bilinçli olarak PKK uzantılı Rami Abdurrahman tarafından yayıldı.Yenildikçe kirli bir propaganda yapıyorlar.” HDP kanadı ise sınırdan geçenlerin IŞİD’ci olduğu konusunda ısrarlı. Ayhan şu iddialarda bulundu: “Eşzamanlı olarak IŞİD’ciler sınır kapısına saldırdılar. Bu saldırıyı yaparken Türkiye topraklarını kullandılar. Görgü tanıkları bana IŞİD’cilerin ateş açtığını söyledi. Ben Türk askeri IŞİD için yol açmış diyemem ama güvenlik güçlerinin zafiyeti olabilir. Bazı unsurlar Genelkurmay’a rağmen eylem yapmış olabilir. Çünkü asker, akşamları güvenlik nedeniyle 1 aydır sınırda beklemiyor.” fında kapıya yaklaşık 30 metre mesafede yaşayan bir aile ise “IŞİD saldırısını kendi gözlerimizle gördük. O sırada sınır kapısı önünde daha önce bekleyen askeri araçlar yoktu. Bir araç sınırdan girdikten hemen sonra patlama yaşandı. Ardından saatlerce çatışma sürdü. Çatışma bir süre Türkiye tarafına sıçradıktan sonra da devam etti” dedi. Bu arada gazetecilerin sınır hattında çalışmalarına Basın Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından akreditasyon zorunluluğu getirildi. Bu uygulamanın 2 haftadır yapıldığı belirtildi. Gazeteciler, akreditasyon kartı almadan sınır bölgesine yaklaştırılmazken, daha önce çatışmaların izlendiği ve basın tepesi olarak alınan alana gitmelerine de artık izin verilmiyor. YUMURTALIK’A İKİ HAVAN MERMİSİ DÜŞTÜ Kobani’deki çatışmalar özellikle kentin doğusunda yoğunlaştı. Çatışmalarda atılan iki havan mermisi önceki gün Suruç’un Yumurtalık köyüne düştü. Havanlardan biri büyük bir gürültü ile patlarken diğeri ise toprağa saplanarak patlamadan kaldı. 15 yaşında kör oldu DİYARBAKIR (Cumhuriyet) IŞİD’in Kobani’ye yönelik saldırıları ve geçen cumartesi sabahı yapılan saldırıda IŞİD militanlarının Türkiye topraklarını kullandığı iddiası gerginliği artırdı. Saldırılarını protesto etmek isteyen bir grup Diyarbakır’ın Hani ilçesinde önceki gece toplandı. Taş ve molotofkokteyli atan göstericilere polis de taş ve molotofkokteyli atarak karşılık verdi. Bu sırada bir polis ve 15 yaşındaki M.S. yaralandı. Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alınan M.S’nin gözlerini kaybettiği belirtildi. Valilikten yapılan açıklamada ise M.S’nin elindeki patlayıcının infilak etmesi sonucu ağır yaralandığı kaydedildi. İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, ise “Doktorlar M.S’nin iki kaşının arasına, alnına isabet eden sert bir cisimle yaralandığını, gözlerini kaybettiğini belirtti. Durumu ağır olduğu için ameliyata alıp cismi çıkaramıyorlar. Doktorlardan aldığımız bilgiye göre çocuğun ellerinde bir yaralanma yok. Hukuki olarak olayın takipçisi olacağız” dedi. CİZRE: Nur Mahallesi’nde önceki gece toplanan yüzleri maskeli bir grup Yefes Caddesi’nde çöp bidonlarını devirerek barikat kurdu ve yolu trafiğe kapattı. Bölgeye gelen polise, göstericiler taş, molotofkokteyli ve havai fişekler attı. Polis de göstericilere basınçlı su ve biber gazıyla müdahale etti. GAZİANTEP: Bir grup önceki gece Beybahçe ve Vatan mahallelerinde toplandı. Yüzleri kapalı, çoğunluğu çocuklardan oluşan grubu polis dağılmaları yönünde uyardı. Göstericiler, çöp konteynırlarını ateşe verdi ve polise taş, molotofkokteyli ve havai fişek attı. Polis de biber gazı ve basınçlı suyla karşılık verdi. ADIYAMAN: Karapınar Mahallesi’nde önceki gece 30 kişilik bir grup çöp konteynırlarını devirip polise taş ve havai fişek atmaya başladı. Polis, göstericilere basınçlı su ve biber gazıyla müdahale etti. Diyarbakır’daki gösterilerde bir polis yaralanırken M.S. adlı çocuğun durumu ağır IŞİD’in Türkiye topraklardan Kobani’ye yönelik saldırdığı iddiaları üzerine HDP ve DBP’nin çağrısıyla çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu üyesi dün akşam Taksim Tünel’de biraraya geldi. Eylemciler, pankart açıp sloganlar eşliğinde Galatasaray Meydanı’na yürümek istedi. Polis yürüyüşe izin vermeyerek, eylemcilerin önüne barikat kurdu. Eylemcilerin barikata yaklaşmasıyla birlikte çevik kuvvet ve sivil polisler eylemcilere kalkanlarla müdahale etti. Bu sırada polislerin eylemcilere yumruk ve tekme atarak saldırdığı da görüldü. Müdahalede 7 eylemci yaka paça gözaltına alınırken, yaralanan bir kadın ambulansla hastaneye kaldırıldı. HDP ve DBP il başkanları polis saldırısını kınayarak, “IŞİD’in destekçisi olduklarını göstermişlerdir” dedi. (KAYHAN AYHAN) Polis, yumruk ve tekmeyle saldırdı Anayasanın üçte ikisi değişti ama yüzde 10’luk baraj demirbaş olarak duruyor. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yüksek baraj nedeniyle yaşanan mağduriyetleri incelemeye değer görüp gündemine alması, zaman zaman yükselen tartışmayı yeniden alevlendirdi. Dünyada yüzde 10 seçim barajını uygulayan ülke yok. Bildiğimiz kadarıyla bizden sonraki en yüksek oran yüzde 8. Her fırsatta yeni bir anayasa gerektiğini vurgulayan AKP Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu seçim barajı olunca lafı eğip bükmeden “Hayır” diyor, “bunu biz koymadık, öncekiler de yararlandı, biz de yararlanacağız”. Gerçekten de 1983’ten bu yana uygulanan seçim barajından en çok yararlanan parti AKP oldu. 3 Kasım 2002 seçimlerinde yüzde 35 oy alan AKP, parlamentonun yüzde 65’ine hâkim oldu. O seçimde barajın hemen altında kalan DYP, MHP ve Genç Parti parlamentoya girseydi, AKP’nin değil anayasaya hükmedecek çoğunluk, tek başına iktidara gelmesi bile zordu. İlk girdiği seçimde barajın tadını alan AKP, o günden bu yana AB’ye uyumdan yargı paketlerine kadar onlarca yasa değiştirdi ama yüksek barajdan oy üretmeye devam etti. HHH Anayasa Mahkemesi’nden dün öğleden sonra yapılan açıklama, kamuoyunda yankılanan tartışmanın yüksek mahkemeyi rahatsız ettiğini gösteriyor. AYM, son aylarda özgürlükler yönünde aldığı kararlarla bir yandan hükümetin tepkisini çekiyor, bir yandan kamuoyundan pozitif algı topluyor. AYM’nin bu tablosu dikkate alındığında seçim barajının mahkeme gündemine gelmesi halinde çıkacak karar yıllardır süren tartışmaya yeni bir ivme kazandırabilir. Barajın düşmesi konusunda CHP’nin öteden beri dile getirdiği görüşler ve samimiyet söz konusu olduğunda Meclis’e verdiği yasa önerileri var. Demokrasilerde seçimlerden beklenen iki temel sonuç vardır: Temsilde adalet, yönetimde istikrar. Yüzde 10 barajı temsilde adaleti ortadan kaldırıyor. Yönetimde istikrarsa AKP iktidarında olduğu gibi sıklıkla kötüye kullanılıyor. Türkiye’deki hukuksuzlukların hiçbirine ses çıkarmayan, derin bir sessizliğe bürünen hukuk fakültelerinin en azından bu konuda ses vermesini bekliyoruz. HHH AYM’nin özgürlükçü tutumu siyasette de değişik yorumların önünü açtı. Baraj tartışması da doğal olarak bir süre daha gündemde kalacak. AYM, barajı neden gündeme aldı? Bunun hukuksal yanıtını yukarıda verdik. Siyasal olarak söylenebilecekler şunlar olabilir: Erdoğan’ın Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında dile getirdiği paralelle mücadele AYM’yi etkilemiş olabilir. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül AYM’nin verdiği her özgürlükçü kararın ardından kendisine övünç payı çıkarıyor, şöyle diyordu: “Üyelerin çoğunu ben atadım...” Gül’ün siyaset yapıp yapmayacağı, görevi devrettiği günden bu yana tartışılıyor. Kim bilir belki AYM de Gül’e siyaset yapma özgürlüğü tanımak istiyor! Barajın 2015 seçimleri öncesi kaldırılması ya da düşmesi halinde bundan en çok yararlanacak parti HDP olur. Bunun yanında Saadet Partisi de heyecanlanır. Soldaki öteki partiler seçmenden aldıkları “size verilen oy boşa gider” yanıtını artık duymaz, onlar da yeni heyecanlar üretirler. Yüzde 10 baraj ayıbının kalkması, geçmişteki tartışmalardan daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Dileriz sonu da gelir. Emniyet’te usulsüz taltife dava açıldı ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet’te usulsüz maaş taltifi dağıtıldığı iddiasıyla yürüttüğü soruşturma sonucunda 17 üst düzey polis hakkında iddianame düzenledi. Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın kardeşi 2. sınıf emniyet müdürü Halil Dumanlı’nın bir numaralı şüpheli olduğu iddianamede, zanlılar hakkında, “kamu kuruluşlarının zararına dolandırıcılık ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği” iddiasıyla 15 yıla kadar yıla kadar hapis cezası istendi. Şüpheli polisler, aralarında doğum izninde olan bir polisin de yer aldığı 27 polise usulsüz taltif vererek, devleti 12 bin TL dolandırmakla suçlanıyor. Ankara Memur Suçları Soruşturma Bürosu Savcısı Alper Türközmen tarafından hazırlanan 18 sayfalık iddianamede, 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunuldu. İddianamenin sonuç bölümünde ise şu değerlendirme yapıldı: “Tek tek eylemleri anlatılan taltif ön komisyonunda başkan ve üye olarak görev alan ya da bu dosyaların hazırlanmasında görevli ve yetkili olan şüphelilerin taltif talep personel listesinde senelik izinlimazeret izinlidoktor raporlugeçici görevli olan personeli taltif almaya hak kazandığını göstererek içerik itibariyle gerçeğe aykırı evrak düzenleyerek, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına toplam 12 bin 240 TL dolandırdıkları Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yazısıyla bildirilmiştir.” l 17 polise 15 yıl hapis istendi Reyhanlı’nın yarısı sığınmacı Türkiye’ye sığınan 400 Suriyeli, Akçakale Kaymakamlığı tarafından verilen özel izinle, ocak ayından bu yana kapalı olan Akçakale Sınır Kapısından ülkelerine geri döndü. Başbakanlık Afet ve Acil Durum’un (AFAD) sığınmacıları kayıt altına alma işlemleri ise sürüyor. Hatay’ın 144 bin 525 nüfusu olan Reyhanlı’da Suriyeli sığınmacı sayısının 55 bin 600 olduğu tespit edildi. Bu, ilçe nüfusunun yüzde 38.5’ine denk geliyor. (Fotoğraf: DHA) Haber Merkezi Siyasal nedenlerle en uzun süre cezaevinde kalan mahkumlardan Hasan Gülbahar, geçen yıl tahliyesinin ardından, yanlış hesaplama gerekçesiyle tekrar cezaevine girmişti. Gülbahar’ın tutukluluğuna itiraz eden ve Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapan aile taleplerinin yerine getirilmesi ve Korsakof hastası Gülbahar’ın tahliye edilmesi için aralarında Akın Birdal, Büşra Erşanlı, Celal Başlangıç, Edip Akbayram, Eşber Yağmurdereli, Fatoş Güney, Ferhat Tunç, Güray Öz, Mazlum Çimen’in de bulunduğu aydın, sanatçı, şair ve bilim adamları imza kampanyası düzenledi. Hasan Gülbahar’a özgürlük Hükümet sözcüsü Bülent arınç yüzde 10 seçim Barajını Böyle savundu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İMilletvekili Mahmut Tanal, dört eski bakan hakkında kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu haberlerine, mahkemece konulan yayın yasağının kaldırılması istemiyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. CHP, komsiyon Başkanı Hakkı Köylü’yü tarafsızlığını yitirdiği gerekçesiyle TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e şikayet etti. Yayın yasağı için AYM’ye başvuru ‘Muhalefet de kalsın dedi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, yüzde 10 seçim barajını “Bunu biz getirmedik. Hiç şikâyet etmedik. Millet isterse iktidar yapar, isterse barajın altında bırakır. Muhalefet de ‘kalsın’ dedi” diyerek savundu. Arınç, “Mahkeme ne karar verirse versin endişemiz yok” dedi. Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Arınç, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın yüzde 10 seçim barajının AYM’de gündeme alınabileceği yönündeki ifadelerin sorulması üzerine AYM’ye bireysel başvuru hakkının AKP Hükümeti döneminde getirildiğini anımsattı. Kılıç’a atfedilen sözlerin ardından AYM’den yapılan açıklamanın dikkate alınması geretiğini söyleyen Arınç, “Genel kurulda nasıl, ne zaman niteliği ne olacak, sayın başkan ve üyeler bunu kesinlikle söylemediklerini ifade ediyorlar” dedi. Arınç şunları kaydetti: “Biz barajları hiç dert etmeyen bir siyasi iktidarız. 13 yılda 9 imtihandan geçtik hepsinde birinci olduk. Bu barajı biz getirmedik. Biz şikâyet etmedik, biz ‘İktidar olmak için kurulduk’ dedik. Millet isterse iktidar yapabilir, isterse barajın altında koyabilir. Biz bir yıl önce bütün muhalefet partilere bir teklifte bulunduk. Bu baraj kalmalı mı, kalkmalı mı? Dar bölge mi daraltılmış bölge mi? Hiç birisinden incir çekirdeğini dolduracak bir şey gelmedi. Onları beklemekten sıkıldık, onlarda baraj kalsa daha iyi olacak dediler. Bugünkü sistemin devam etmesi konusunda muhalefetin de bir şey söylememesine bakarak biz karar verdik. Şimdi Anayasa Mahkemesi önündeki konuları mutlaka en iyi şekilde tartışacaktır. Bizim böyle bir derdimiz, sıkıntı yok. Bu kriz anlamına da gelmez. Mahkeme ne karar verirse versin, bunun gerekleri demokrasi içinde yerine getirilir. Hiçbirimiz bir endişe veya yarın ne olacak kaygısı içinde değiliz.” özüm birilerinin adımlarına bağlı’ Arınç çözüm sürecinde kimsenin şahsi pay çıkarmaması gerektiğini belirterek, “Hükümetimizin gösterdiği istikamette, herkesin katılımda bulunacağı bir süreç olarak görmesi lazım” yorumu yaptı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “önce kamu düzeni” sözlerini anımsatan Arınç, şunları kaydetti: “Karşı taraf, bu konuda evet diyor mu açıkça? Türkiye’de kamu düzenini bozanlar üzerimize düşeni yapacağız diyor mu? Her maraton ilk adımlarla başlar. Ama 67 Ekim’den sonra atacağımız adımlar, birilerinin ciddi adımlarına bağlı. Bu açıklamalar gidiş gelişler şunu gösteriyor, süreç devam ediyor.” ‘Ç AA Genel Müdürü Kemal Öztürk istifa etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TRT Genel Müdürlüğü’nde yapılan değişikliğin ardından Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk görevinden istifa etti. Öztürk’ün istifasını dün akşam AA yönetim Kurulu’na sunduğu, yönetim kurulunun da istifayı kabul ettiği öğrenildi. Başbakanlığı döneminde bir süre Tayyip Erdoğan’ın basın danışmanlığı görevinde bulunan Öztürk, Arınç’a yakınlığıyla biliniyor. AA Yönetimi’nden, dün akşam saatlerinde tüm personele gönderilen epostada “Yarın (bugün) saat 14.00’te Genel Müdürümüz Sayın Kemal Öztürk Konferans Salonu’nda tüm personelimizle toplantı yapacaktır” denildi. AA Genel Müdürlüğü için Ankara kulislerinde AA yönetim kurulunda görev yapan Mücahit Türkyılmaz ile Feridun Keşir’in adının geçtiği öğrenildi. Türk yargıç AİHM yönetiminde Haber Merkezi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarihinde ilk kez bir Türk yargıç mahkeme yönetimine girdi. Türk yargıç Işıl Karakaş, Strasbourg’da yapılan oylamada, oy çoğunluğuyla mahkemenin 5 bölüm başkanından biri seçildi. F16 uçağı düştü pilot kurtuldu AMASYA / ÇORUM (Cumhuriyet) Merzifon’da bulunan 5. Ana Jet Üstü Komutanlığı’ndan eğitim uçuşu için havalanan 152. Filo’ya ait F16 uçağı dün saat 12.05’te Çorum’un Mecitözü ilçesi Konaklı mevkisinde henüz bilinmeyen bir nedenle düştü. Pilot Eli Beke Doğru (25), paraşütle atlayarak kurtuldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle