04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 ARALIK 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 onlar... Yalaka! Vicdansız! Kuddusi Okkır, kansere yakalandı ve öldü... Beş parasızdı! Oysa Ergenekon’un para kasasıydı... Ali Tatar hakkında amirallere suikast savıyla gözaltına alınmıştı ve tutuklanacaktı. Egemenin buyruğunda özgür insan olmaz! Köle olur köle! Kendi çıkarı için kalem oynatır, ülkesinin insanları için değil... Onlar özgürce düşünemez... Kimileri karanlığın dehlizlerinde yaşarlar, ağızlarında salyalarla dolaşırlar, siyasal iktidarlara çanak tutarlar! Goygoyculuk yapmayı Atatürkçülük maskesiyle yutturmaya çalışırlar. Tanırsınız onları, tanırsınız! Cumhuriyet’i ele geçirmek için, İlhan Selçuk’u devirmeye çalışan bu zavallıları... HHH Güneşli bir hava, deniz gibi masmavi bir gökyüzü, martılar... Toprağın kokusu, kurumuş boynu bükük çiçekler... Anların anlarla harmanlandığı yaşamda paylaşım, hayatın tüm biçemlerinde geçerli ve kapsamlıysa benim için değerlidir. Gerçek mutluluk, bütün insanlığın altına çekilen toplam çizgideki duyarlıktan oluşur... Burada kin, nefret ve intikam duygusu yoktur. Ben, darbeye darbe, faşizme faşizm derim, temel hak ve özgürlükleri savunurum! Dört duvar arasında, alacakaranlıkta, hastanede soluk alıp veren insan, kış yağmuruyla bezenen toprağın kokusunu, denizin mavisini görmez... Yaşanan bir anın somutlaşması... Sevgi... Barış... Kardeşlik... Bunları yan yana koyup bir de hayata öyle bakın isterseniz... Bırakın nefreti, kini, intikamı bir kenara... HHH Yaşanan an, insan için! Paylaşım, mutluluğun bereketidir! Paylaşım kavramı, çağımızda toplumsal mutluluk felsefesinin orta direğidir; elle tutulurcasına maddeleşmiştir... Alın teriyle yaratılan üretimi hakça paylaşmayı bilemeyen toplumlar da mutluluk değil bunalım artmaktadır... Bu bunalım, baskıcı rejimleri getirip özgürlükleri ortadan kaldırmaz mı? Faşizmin kapısını aralamaz mı? Yüksekova saldırılarına ilişkin yayın yasağı itirazımız üzerine kalktı Habere özgürlük yolu İstanbul Haber Servisi Hakkâri Yüksekova’da düzenlenen silahlı saldırıda 3 askerin şehit edilmesi olayıyla ilgili olarak Yüksekova Sulh Ceza Mahkemesi’nin verdiği yayın yasağı, gazetemizin itirazı üzerine kaldırıldı. İtirazı değerlendiren mahkeme, yasağın, halkın bil gi edinme hakkının tüm yollarının kapatılmasına neden olacağını belirtti. Gazetemiz Sorumlu Müdürü Ayşe Yıldırım, Hakkâri Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurarak yasağa itiraz etmişti. Yıldırım, gazetemiz adına mahkemeye sunduğu dilekçede, Yüksekova Sulh Ceza Hâkimliği’nin yasak kararının soyut ifadelere dayandığına dikkat çekerek hangi bilgilerin, nasıl bir zarar doğuracağına, kamu düzeninin ne suretle sarsılacağına ve soruşturmaya engel olacağına dair somut bir gerekçelendirmenin u Yargıç, son dönemde halkın haber alma hakkına en büyük tehditlerden biri haline gelen yayın yasaklarına karşı, özgürlükçü bir yorum getirdi. Mahkeme yasağın halkın bilgi edinme hakkının tüm yollarının kapatılması anlamına geleceğini belirtti. Yüksekova’da 3 askerin şehit edilmesi üzerine yayın yasağı getirilmişti. olmadığını ifade etmişti. Yasağın kaldırılması istenen dilekçede, şu değerlendirmelere yer verilmişti: “Yayın yasağı kararında ‘medyadaki içeriği doğru olmayan yayınlar’ gerekçesi yer alıyor. Oysaki medyada çıkan yalan haberlerin panzehiri, haberlerin tümden yasaklanması değil, ‘özgür ve sorumlu yayıncılık faaliyeti’dir.” İtirazı değerlendiren Hakkâri Sulh Ceza Mahkemesi yargıcı Kenan Olgun, yasağın halkın bir olay hakkında bilgi edinme hakkının tüm yollarının kapatılmasına neden olacağını vurguladı. Bu durumun anayasanın 13., 26., 28. maddeleri ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi kapsamında, ölçülülük ilkesi ile demokratik bir toplumdaki gereklilik unsuruna aykırı olacağını ifade etti. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin iç hukukumuzdaki yerine ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer veren yargıç, “Sözleşme ve içtihat hukukuyla çelişen herhangi bir ulusal yasak karşısında sözleşmeye öncelik tanınmak zorundadır” saptamasının altını çizdi. Yasağın süresiz ve sınırsız olmasının da ölçülülük ilkesine aykırı olduğunu belirten yargıç, yasağı kaldırdı. Kararda şu ifade yer aldı: “Yüksekova Sulh Ceza İtirazımız haklı bulundu Hâkimliği’nin 28/10/2014 tarihli kararında belirtilen olay içeriğine ilişkin sesli, görüntülü, yazılı ve görsel medyadaki yayınlar ile internet ortamındaki yayınların yasaklanmasına ilişkin kararına itirazın kabulü ile olayın içeriğine ilişkin sesli, görüntülü, yazılı ve görsel medyadaki yayınlar ile internet ortamındaki yayınların yasaklanmasına ilişkin Yüksekova Sulh Ceza Hâkimliği’nin bu yöndeki kararının kaldırılmasına, kararın bir suretinin itiraz edene Yüksekova Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tebliğine, kararın Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı ve Yüksekova Sulh Ceza Hâkimliği’ne gönderilmesine karar verildi.” Yargıç, şehit cenazelerine ilişkin görüntü ve fotoğrafların yayımlanması yönündeki yasağın ise bu olayla ilgili soruşturma tamamlanıncaya dek devamına hükmetti. Alçaklık ve İhanet!.. Çok sık aklıma gelir şu tümce: “Paylaşım, mutluluğun bereketidir!” Sanırım İlhan Selçuk’un 30 yıl kadar önceki bir yazısında geçiyordu bu tümce... Toplum olarak paylaşımı nasıl görüyor, nasıl algılıyorduk? Yaşam sevinçlerimiz, acılarımız, hüzünlerimiz ortak mıydı? Sevgiyi, yüreğimize bir nakış gibi mi işliyorduk, yoksa kin, nefret sarmalı içinde mi yaşıyorduk? Bir sanatçı sadece kendisi için üretmez, yarattığını insanlarla paylaşmak isteğini, bilincinin derinliğinde filizlendirir, çiçeklendirir ve yaşatır... Peki, siyasetçi ne yapar; iktidar ne yapar? Onlar için paylaşımın anlamı nedir? Mutluluk mu, sevgi mi, düşmanlık mı, kardeşlik mi, ne? Demir sürgülü kapılar, prangalar, kelepçeler, parmaklıklar, taş duvarlar, zindanlar, hücreler... Bunlarla somutlaşan bir kurum mu? Ortaçağın karanlığı, paylaşım, bereket! Uygarlığın bugün bile övündüğü Vivaldi’den, Bach’tan, Handel’den çalan parçalar. Kölelik çağında insanlar! Bugün ise egemenin buyruğundaki köleleşmiş kalemler, sözde işlerini yaptıklarını söylerler... Alçaklık ve ihanet içinde olduklarını bile bile, utanmadan sıkılmadan yüzümüze baka baka, hem konuşur hem yazarlar. HHH Daha önce de çok yazdım, yineleyeyim: “İnsan, çoğu kez tarih kitaplarını kendisinin dışındaki bir dünyanın öyküsü gibi okur; tarihin içinde yaşadığını düşünmez!” Bilmem bu düşünceye katılır mısınız? Bazıları yakın tarihimizi hatırlamıyor ama bugünlere onun içinde yaşayarak geldik! Kuddusi Okkır, Deniz Yarbay Ali Tatar bugün yaşamıyor... Yarbay Ali Tatar, intihar edeli beş yıl oldu! Troller, sosyal medyada Tatar için neler yazmışlardı: “Mermiye kafa attı!” Vicdansızdılar, ahlaksızdılar 63 hÂkim ve savcı görevden alındı Torba yasa taslağı hakkındaki görüşlerini sunamadılar Yargıtay’da ‘paralel’ temizlik ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), geçen hafta yürürlüğe giren son yargı paketi uyarınca aldığı yetki kapsamında Yargıtay’da görevli 63 tetkik hâkim ve savcıyı görevden alarak, taşraya gönderdi. Daha önce Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ın yasayla görevleri son bulmasına rağmen yeniden yetkilendirdiği 4 HSYK Genel Sekreter Yardımcısı da kararname ile Yargıtay dışına gönderildi. Görevden alınan hâkim ve savcıların, cemaate yakın oldukları kulislerde konuşuluyor. Pazartesi günü Yargıtay’a 144 yeni üye atayan HSYK, dün Yargıtay’da “paralel temizlik” gerçekleştirdi. HSYK 1. Dairesi bu kapsamda dün 66 kişilik sürpriz bir kararnameye imza attı. Yargıtay’da görevli 42’si cumhuriyet Savcısı, 21’i tetkik hakimi olmak üzere 63 kişi farklı adliyelere atandı. Kararnameyle ayrıca 2’si Ankara hâkimi 1’i ise Ankara Batı Savcısı olarak eş durumundan girdi. Eski özel yetkili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olan Ankara Hâkimi Dündar Örsdemir, eşiyle birlikte Denizli Hâkimliği’ne atandı. Örsdemir, cemaate yakın hâkim ve savcılar arasında önemli bir yere sahipti. Kararname kapsamına Yargıtay Genel Sekreter Yardımcıları da alındı. Geçen haziranda yasalaşan Yargıtay Kanunu ile 5 genel sekreter yardımcısının görevleri sona erdirilmişti. Ancak Yargıtay Başkanı Ali Alkan bu kişileri yeniden görevlendirdi. Bu kez Alkan’a rağmen genel sekreter yardımcıları kararname ile görevden alındı. Genel sekreter yardımcılarından İsmail Hakkı Eröz Kayseri’ye, Aydın Karabıyık Mersin’e, Emrullah Aycı Gaziantep’e, Servet Yetim Elazığ’a ve Ayşe Sümeyra Ulusu Tekirdağ’a hâkim olarak atandı.  Kararname ile ayrıca daha önce HSYK’da yasayla görevi sona erdirilen HSYK Genel Sekreteri Muzaffer Bayram ile dönemin genel sekreter yardımcılarının görev yerleri ikinci kez değiştirildi. Bayram, Yargıtay Savcılığı’ndan Malatya Savcılığı’na atandı. Ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İdari Savcıları İsmail Hakkı Şentürk ve Hüseyin İnce’nin de görev yerleri değiştirildi. Şentürk Ankara Batı Adliyesi savcısı olarak atanırken İnce, Edirne Savcılığı’na atandı. Yargı kaynakları, kararname kapsamına alınanların büyük bölümünün Gülen Cemaati’ne yakın hâkim ve savcılardan oluştuğunu ve son HSYK seçimlerinde bağımsız adaylara destek verdiklerini kaydetti. üyelerine sert müdahale ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TMMOB Yasası’na müdahale içeren torba yasa taslağı, Ankara’da protesto edildi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na yürüyerek görüşlerini yetkililere sunmak isteyen TMMOB üyelerine polis biber gazı ve copla müdahale etti. TMMOB üyeleri, aralarında TMMOB Yasası’nın da bulunduğu 12 yasada değişiklik yapan torba yasa taslağına hem protesto etmek hem de yetkililere görüşlerinin içinde yer aldığı metni sunmak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na yürümek istedi. İzmir Caddesi’nden Güvenpark’a kadar sloganlarla yürüdü. Kitlenin toplanmasının ardından polis Güvenpark’ın yaya trafiğine kapatılmaması gerekçesiyle eylem yapanların Milli Müdafaa Caddesi’ne çekilmesini istedi. Polis aracından yapılan anonslara kitle, “TMMOB’ye değil, hırsızlara barikat”, “Polis defol, bu sokaklar bizim” sloganları ve yuhalamalarla yanıt verdi. Polis hem yürüyüşe hem de Güvenpark’ta toplanılmasına izin vermedi, biber gazı ve copla müdahale etti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı önüne yürüyüşe izin verilmemesinin ardından TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı tarafından Güvenpark’ta açıklama yapıldı. Soğancı, “TMMOB, AKP gericiliği, piyasacılığına ve diktasına teslim olmayacaktır. Odalarımız ve birliğimiz TMMOB, 1970’lerden bugünlere dek oluşturduğu demokratik mevzileri koruyacaktır. Toplumsal muhalefet güçleriyle birlikte eşit, özgür, demokratik, halkının refah, kardeşlik ve barış içinde yaşadığı, gericiliğin dogmatizminin alt edildiği, bilim ve tekniğin aydınlatıcılığındaki yeni bir Türkiye mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir” dedi. Başkentte TMMOB Yarışma programına FIRAT KOZOK 410 bin TL’lik dans cezası ANKARA RTÜK, Kanal D’de yayımlanan “Ben Bilmem Eşim Bilir” adlı yarışma programında kadın yarışmacılar beklerken erkek yarışmacıların başka kadınlarla dans etmelerini “genel ahlak”a aykırı bulup “aile yapısını bozduğuna” hükmetti. Üst kurul, “kadınların gözleri önünde erkeklerin başka kadınlarla dans ettirildiği, eşlerin kıskançlık belirtilerine karşın dansın sürdüğü”, bunun da Türk aile yapısına aykırı olduğu gerekçesiyle kanala 410 bin TL ceza kesti. Programın 16 Kasım’da yayınlanan son bölümündeki bir oyun, RTÜK’ü harekete geçirdi. RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi, hazırladığı raporda programdaki “ahlaksızlıkları” şöyle sıraladı: “Erkek yarışmacıların yabancı kadınlarla olan dansları ve yakınlaşmaları gösterilmekte izleyicinin dikkatinin bu olaya yöneltilmesine çalışılmaktadır. Daha sonra erkek yarışmacılar bekledikleri cam odadan, eşleri onları görmeden çıkarılarak stüdyonun arkasında bekleyen kadınlarla hareketli müzik eşliğinde dans ettirilmişler, erkeklerin kadınlarla samimi bir şekilde yakınlaşmaları ve dans etmeleri stüdyoda bekleyen eşlerine izlettirilmiştir. Eşlerinin başka kadınlarla samimi şekilde dans ettiğini gören kadınlar ise ‘Nasil yani şaka mı? Öldüreceğim onu! Elini tutuyor bir de ya...’ şeklinde ifadelerle tepki göstermişlerdir. (...) Daha sonra sahneye yerleştirilen yüksek sandalyelere oturan kadınların ayaklarına erkek yarışmacıların ayakkabı giydirme gayreti ekrana getirilmektedir. Bu esnada oyunun bu şekilde olmaması gerektiğini ifade eden kadın yarışmacılar, bu durumdan memnun olmadığını belirtse de arabayı kazanmak için bu duruma katlanmışlardır.” Raporda, ortaya çıkan tablo “erkeklerin eşlerini aldatmaya teşvik edici ve aile huzurunu bozucu bir ortam sunduğu” savunulurken formatın, aile yapısını zedeleyici nitelikte olduğu ve kadınların “cinsel bir objeye indirgendiği” ileri sürüldü. Öte yandan CHP’li RTÜK üyesi Ali Öztunç’un odasını basıp tehdit eden personele komik para cezası çıktı. RTÜK Başkanı Davut Dursun’un onayıyla, ilgili personele 1/30 oranında maaştan kesme cezası verildi. Cezanın, 150 TL’ye karşılık geldiği öğrenildi. Karara tepki gösteren Öztunç, Twitter’da “Aynı olay AKP’li üyenin başına gelse ceza bu mu olurdu? Yazıklar olsun böyle adalete. Gerçek ceza için ölmemiz mi gerekiyor?” dedi. Meclis’te ‘kutsal değer’ atışması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda, bütçe görüşmeleri sırasında 1725 Aralık operasyonlarının yıldönümü nedeniyle iktidar ve muhalefet milletvekilleri arasındaki tartışma dün de sürdü. TBMM Genel Kurulu’nda, dün Sağlık, Bilim Sanayi ve Teknoloji ile Gıda Tarım ve Hayvancılık bakanlıkları ile bağlı kuruluşların bütçeleri görüşüldü. Görüşmeler sırasında 17 Aralık yıldönümü nedeniyle tartışmalar dün de sürdü. CHP’li Selahattin Karaahmetoğlu, AKP’nin “Yoksulluk, yolsuzluk ve yasakları yeneceğiz” sloganıyla iktidara geldiğini ancak bugün yolsuz çıktığını söyledi. Karaahmetoğlu, “Yalnız bir konuda haklarını teslim etmek istiyorum ki bu işleri Allah için yaptıklarını biliyoruz” dedi. AKP Grup Başkanvekili Naci Bostancı, “Bu kutsal değerlere yönelik açık bir sataşma, hakarettir” diye tepki gösterirken CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Allah’ın sözcüsü değilsin, sen AKP’nin sözcüsüsün” yanıtını verdi. Bostancı “Burada kutsal değerlere sataşma var” diyerek yerinden konuşmaya devam edince, TBMM Başkanvekili Meral Akşener, “Cenabı Hakk’a bir sataşma vardıysa onu korumak herkese düşer, dolayısıyla sadece size düşmez” dedi. AKP’lilerin itirazlarının sürmesi üzerine Akşener, Karaahmetoğlu’ndan sözlerini düzeltip düzeltmeyeceğini sordu. Karaahmetoğlu “Ben yanlış bir şey söylemedim” dedi. CHP’li Hasan Ören, AKP’li milletvekillerinin üzerinde 1725 Aralık konusunda baskı kurulduğunu ileri sürerek “4 bakanı Yüce Divan’a göndermek istiyorsunuz ama AKP milletvekilleri üzerindeki baskıdan dolayı bunu gerçekleştiremiyor. Bu bakanlar Yüce Divan’a gidip aklanmalı veya ceza yemeli ki bu toplumun içindeki gaz çıksın” dedi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, MHP’nin yolsuzluk ve rüşvetle mücadele konulu Üsküdar Belediyesi’ne ait bir salonda organize ettiği konferansın engellendiğini söyledi. Vural, “Ankara’dan aranarak maalesef bir konferans düzenlenmesi yasaklanıyor. Doğrudan doğruya yürütmenin baskısıyla oteller dahi bu konuda konferans için yer verme konusunda cesaretli davranamıyorlar. Eğer bu noktalara kadar geldiysek, bu Türk demokrasisi için kara bir lekedir” diye konuştu. Öte yandan, CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Meclis’te “Siyasi Etik Komisyonu” kurulmasını içeren yasa önerisi verdi. Yasa önerisinde komisyonun, gerektiğinde milletvekili ve bakanların mal varlığı ile ilgili inceleme yapıp kamuoyu ile paylaşabilmesi öngörüldü. Engin Altay, ayrıca, “1725 Aralık süreci ile ilgili dönemin Başbakanı özel uçağı ile İstanbul’a vali taşıyıp koltuğa oturtmasaydı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nde bini aşkın emniyet müdürü görevinden alınmasaydı, TÜBİTAK dahil görevden alınmalar olmasaydı, HSYK, MİT kanunu gibi apar topar değişiklikler yapılarak Meclis, çamaşır makinesine çevrilmeseydi, biz 1725 Aralık sanıkları ile ilgili hüküm vermezdik. 1725 Aralık sanıkları için masumiyet karinesi bunlar için de geçerlidir deme şansımızı elimizden aldınız” dedi. Bu sözler üzerine Bostancı, “Engin Bey’in Meclis’i çamaşır makinesine benzetmesi uygun olmadı. Zannediyorum CHP de bu durumda çamaşır makinesinin tamburu olur. Başka ne diyeyim” dedi. Akşener, “Tambur sözünden sonra dinlemeye bile gerek yok” diyerek yaşanan tartışmaya güldü. Erdoğan’dan yüksek mahkemeye ilk atama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’ne ilk atamasını yaptı. Danıştay üyesi Kadir Özkaya, AYM üyeliğine seçildi. Danıştay Genel Kurulu 9 Aralık’ta emeklilik nedeniyle koltuğu boşalan Anayasa Mahkemesi üyesi Zehra Ayla Perktaş’ın yerine üç isim belirlemişti. 156 üyeli Danıştay Genel Kurulu’nda yapılan AYM üyeliği seçiminde Kadir Özkaya 55, İbrahim Berberoğlu 35, Ülkü Erbük ise 28 oy almıştı. Erdoğan en çok oy alan Kadir Özkaya’yı atayarak Anayasa Mahkemesi’ne ilk atamasını da yapmış oldu. ‘Aile yapısını bozuyor’ AYM’den ikinci ret ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) – CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın yayın yasağına itirazını, dava açmaya yetkili olmadığı gerekçesiyle reddeden Anayasa Mahkemesi’nin, iki gazetecinin itirazını da aynı gerekçe ile reddetmesi tartışma yarattı. Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesi, 4 bakanla ilgili TBMM Soruşturma Komisyonu’nun faaliyetlerine ilişkin yayın yasağı koymuştu. Mahkeme, bunun gerekçesini ise eski bakanların şöhret haklarını koruma olarak açıklamıştı. Anayasa Mahkemesi ise Tanal’ın başvurusunu “kişi yönünden yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez” bulmuştu. Bu karar 8’ye karşı 9 oyla alınmıştı. Yüksek mahkeme, gazeteciler Adnan Keskin ve Banu Güven’in itirazını da değerlendirdi. Mahkeme, ilginç bir şekilde iki gazetecinin başvurusu da aynı gerekçe ile reddetti. Başkan Haşim Kılıç’ın katılmadığı bu karar ise 7’ye karşı 9 oyla alındı. Çamaşır makinesi benzetmesi Yüce Divan tartışması C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle