Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 ARALIK 2014 CUMA 14 yönetimlerden yeni çıkan Yunanistan, İspanya, Portekiz bile üye yapılarak, “12 üye” yalnızca tarihe değil, AB bayrağına dahi damgasını vurdu. Üstelik 1960 askeri yönetiminde 7. aday olan Türkiye bu tarihte demokraside istikrarsızlık yaşadığı için dışlandı. 1992… Topluluk Avrupa Birliği adını aldı. 1993… AB, “Kopenhag ölçütlerini” kabul etti. Bu ölçütler, askeri darbecilerin 1961 Anayasası ile birebir uyuşan AB’nin “Hukukun üstünlüğüne, insan haklarına saygı gösteren istikrarlı bir demokrasi, birlik üyeleri ile rekabet edebilecek düzeyde sağlam temelli bir ekonomi” koşullarıyla tümden örtüşüyordu. Ancak Türkiye’deki durumlar ile “ölçütler” uyuşmuyordu. Bu ölçütlerle, “dünün komünist ülkeleri ile” AB üye sayısı, bugün 28 oldu. Bu komünist ülkelere karşı vaktiyle kurulan “Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü’nün (KAAÖNATO)” üyesi Türkiye’nin bu ölçütlere uyamayan adaylığı ciddiye alınmadı. HHH 2014… Ankara Anlaşması’ndan “51 yıl sonra” 7. aday Türkiye’nin Sultan’ı pazartesi günü ne dedi? “Dışarıda haddini, insafı aşan asıl niyetleri ortaya koyan bazı tepkiler sergileniyor. Adımlar atıldığı anda AB’den hemen birisi çıkıyor açıklama yapıyor. Sen, neye göre bu açıklamayı yapıyorsun? Ulusal güvenliğimizi tehdit eden unsurlar, ister basın mensubu olsun, ister şu olsun, ister bu olsun gerekli cevabı alacaklardır. Böyle bir adımı atarken de acaba AB ne der? Acaba bizi alır mı almaz mı? Böyle bir derdimiz yok. AB kendi işine baksın!” Hiçbir unvanı yokken, Beyaz Saray’da kabul edilip “sultanlık” yolunu açan ABD’nin bile artık sert tepkide bulunduğu, yabancı basının siyasal yaşamımızı küçümseyen yorumlarını bir yana bırakalım! AB’nin Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, “Bu davranışlar, AB değerlerine saldırıdır. AB değerlerine terstir.” AB Sözcüsü Maja Kocijancic, “Kaygılıyız…” dediler. Rusya bile, Sultanı “tiye” aldı… Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev, Ukrayna’nın AB üyeliği sorusuna yanıt olarak “Türkiye’den sonra… Türkiye, ne zaman AB’ye üye olacak? Hiçbir zaman!” sözleri ile dalga geçti. Bir ayrıntı dikkatten kaçıyor! Sultan, Ocak 2013’te Viladimir Putin’e “‘Bizi Şangay Beşlisi’ne alın’ dedim. Biz de AB’ye ‘allahaısmarladık’ diyelim, ayrılalım oradan!” dememiş miydi? Bırakın “Kopenhag ölçütlerine” uymayı; yolsuzlukların örtülme çabaları, özgürlüklerin kısıtlanmaları karşısında, AB Dışişleri bakanları “Türkiye ile müzakerelerin ilerlemesine, hukukun üstünlüğüne, temel haklara saygıya bağlılığı” anımsatan karar aldılar. “Görüşmelerin askıya alınması” da belirdi. Ülke içinde diktatörlüğe yelken açan Sultan, şimdi de dünyaya meydan okuyarak Türkiye’yi yalnızlaştırıyor. Ne dersiniz, “haddini” 7. aday Türkiye’nin Sultanı mı, yoksa AB mi aşıyor? Sultan’ın “ulusal güvenliğimizi tehdit” sözleri mi, yoksa “aile ile bakanlarının güvenliği” mi sarsılıyor? Bir zamanlar “AB fatihi” dövizleriyle karşılanan Sultan, galiba AB Bakanlığı’nı da iptal ederek Türkiye’nin üyeliğine “fatiha” okuyacak… Düzeltme: Salı günkü yazımdaki şarkı sözlerini Cem Karaca yerine, Barış Manço diye yazmışım. Özür diler, 2 değerli müzisyenin önünde saygıyla eğilirim… DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr 51 Yıl Önce… 51 Yıl Sonra… Sultan ne dedi? “Acaba, Avrupa Birliği (AB) ne der? Acaba bizi alır mı, almaz mı? Böyle bir derdimiz yok. AB kendi işine baksın?” Bu sözlerin “yanlışlığını”, fakat “önemini” anlamak için AB’nin ne olduğunu, Türkiye’nin devreye nasıl girdiğini anımsayalım. 1951… 2. Dünya Savaşı’nın Avrupa’da akıttığı kan, yol açtığı ekonomik yıkıntının bir daha yaşanmaması, “dikta” oluşumunun önlenmesi gerektiği aydınlarca söylenir olmuştu. Fransa ile Almanya arasındaki yakınlaşmayı sağlamak amacıyla “kömür ve çelik” konularında “Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu” oluşumunu içeren anlaşma 6 ülkenin katılımı ile imzalandı. 1957… Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda, Lüksemburglu kurucu 6 ülke, Roma’da imzaladıkları yeni anlaşma ile topluluğun çalışma alanını genişlettiler. “Gümrük Birliği” için “Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)”, nükleer enerji için de “Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu” örgütlendi. Oluşum, “Avrupa Topluluğu (AT)” adını aldı, “Ortak Pazar” denilmesine başlandı. 31 Temmuz 1959… Adnan Menderes’in Demokrat Parti (DP) hükümeti, Türkiye’nin geleceğini Atatürk gibi Avrupa’da gördüğünden, “7. üyelik için” başvurdu. Ancak Türkiye’deki “siyasal İki ‘sağlam adam’ u Rusya lideri Putin, 2014 değerlendirmesinde Batı’ya ayı metaforuyla yüklendi: “Rus ayısını zincire vurup dişlerini ve pençelerini sökmek istiyorlar.” Putin, kendisine benzetilen Erdoğan’ı, AB yaptırımlarına uymama kararına atfen “Çok sağlam adam” diyerek övdü Dış Haberler Servisi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna krizi ve Kırım’ın ilhakı nedeniyle hedef olduğu Batı yaptırımlarının Rus ekonomisini çöküşe sürüklemesinin ardından “kılıcını çekti”. Rusya’nın sembolü olan ayı metaforu üzerinden Batı’yı “ülkesini zincire vurup zayıflatmaya çalışmakla” suçlayan Putin, son dönemde Batı’da kendisine benzetilerek eleştirilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da AB yaptırımlarına eşik etmediği için “Çok sağlam adam” sözleriyle övdü. Batı yaptırımlarına petrol fiyatlarındaki büyük düşüş ve Rus doğalgazını Avrupa’ya pazarlayacak stratejik Güney Akım projesinin iptalinin eklenmesiyle, Rus rublesi yarıdan fazla değer yitirirken; Putin dün Moskova’da yüzlerce gazeteciyle 3 saatten fazla süren yıl sonu değerlendirmesinde “zehir zemberek” konuştu. “Batılı ortaklarımız durmadılar. Sandılar ki kendileri kazanan imparator, kalanlar bir kenara atabilecekleri kulları” diyen Putin, “Rus ayısı” metaforuyla “Rusya’nın muazzam doğal kaynakları ve onları koruyan dişleri ve pençeleri olan nükleer silahlı gücünün bitirilmeye çalışıldığını” savundu: “Batılı ülkeler ‘Rus ayısını’ zincire vurmak istiyor. Ayınu geri çevireceğine “en ufak şüphesi olmadığını” söyledi. Putin, aralık başındaki Ankara ziyaretinde Erdoğan’la arasında geçen diyaloğu aktardı. “Hatta Ankara’dayken Sayın Erdoğan’a ‘Sayın Cumhurbaşkanı, isterseniz bazı hususlarda açıklama yapmayalım. Bizde bir tabir vardır: Kazları kızdırmayalım, yarın bu tarafa uçmazlar diye’ dedim. Ancak Erdoğan, sağlam duruşu olan bir lider… Suskun kalamadı” diyen Putin, sessiz kalma teklifini yinelese de Erdoğan’ın tutumunun değişmediğini söyledi: “Kendisine bir kez daha, ‘Gelin bazı hususları açıklamayalım’ dedim. Erdoğan biraz düşündükten sonra, ‘Açıklayalım’ dedi.” Rus lideri, “Bu durum Türk ortaklarımızın tercihidir. Kendileri ‘Bizim saklayacak hiçbir şeyimiz yok’ demiştir. Türkiye ile birlikte herhangi bir ülkeye ait bir varlığı ele geçirme amacımız yok. Biz ikili ilişkilerimiz üzerinde çalışıyoruz” diye ekledi. Rus lideri Rus ekonomisi için önlemleri aldıklarını, ekonomiyi çeşitlendireceklerini söyledi, sosyal yükümlülükleri ihmal etmemeyi vaat etti ve halktan “düze çıkmak için” 2 yıl sabır istedi. Putin bir “saray darbesinden” korkup korkmadığı sorusuna ise “Sakin olun bizim sarayımız yok ki saray darbemiz olsun. Kremlin resmi rezidansı var, o da iyi korunur” yanıtını verirken, “güçlü halk desteğine” işaret etti. Konuşma sonrası anketlerde Rus liderin onay oranı yüzde 81 çıktı. Eşi Lyudmila’dan 30 yıl sonra boşanmış olan 62 yaşındaki Putin, özel hayatı sorulunca “Seviyorum ve seviliyorum. Her şey yolunda. Merak etmeyin” demekle yetinerek sevgili dedikodularını doğrulamış oldu. Putin 3 saatten fazla süreyle 300’den fazla gazetecinin sorularını yanıtladı. ‘Onlar imparator biz kul!’ yı ele geçirdiklerinde dişlerini ve tırnaklarını (nükleer silahlar) söküp içi doldurulmuş oyuncağa çevirecekler. Ekonomimizde yaşananlar Kırım’ın bedeli değil, devlet olarak yükselmemizin bedeli. Bu yaşadığımız Kırım’ın ödetilmesi değil. Rusya’yı medeni bir ulus ve devlet olarak korumaya yönelik doğal arzumuzun bedeli.” Rus halkına “Rus ayısı sıkı durup meyvelerini balını yese bile ülkemize uygulanan baskı durmayacak” ikazı yaparken, Batılı yetkililerin zengin kaynaklara sahip Sibirya için “Rusya’ya ait olmasının adil olmadığı” beyanlarını örnek verdi: “Teksas’ı Meksika’dan çalmak adil miydi? Ve bizlerin kendi topraklarımızı kontrol etmemiz adil olmuyor! Batı’nın bu kriz başlamadan çok önce Rus karşıtı duruşu vardı. Kanıtlar burada, Kuzey Kafkasya’daki terörizme destekte, NATO’nun Doğu Avrupa’ya füze sisteminde ve Batı medyasının Soçi Olimpiyatları haberlerinde.” Putin, sert retoriğe karşılık Avrupa ile ekonomik işbirliği arzusunu ise Türkiye üzerinden ifade etti. Türkiye ile çok sayıda ortak çıkarları bulunduğunu ve ilişkileri geliştirmeye kararlı olduklarını belirten Putin, Ankara’nın “Mavi Akım”a verilen gazın artırılması talebine olumlu yanıt verdiklerini anımsattı. Putin, Güney Akım yerine YunanistanTürkiye sınırına uzanacak hat ve kurulacak gaz dağıtım tesisi için “Avrupa’ya bağlı. Eğer Avrupa güvenli, istikrarlı bir gaz akışı istiyorsa oradan alabilir. Rusya’dan daha ucuz ve güvenli gaz tedarikçisi yok” vurgusu yaptı. AB Dış Politika şefi Federika Mogherini başkanlığındaki heyetin son Türkiye ziyaretinde Rusya’ya yaptırım talebine atıf yapan Putin, Erdoğan’ın bu ‘Bizde saray yok ki...’ Türkiye üzerinden mesaj ‘Teksas’ı çalmak adil mi?’ TC AB bilmecesi. istikrarsızlık” ve 1958 devalüasyonunun yarattığı “ekonomik çöküntüden” dolayı başvuru yürümedi. 27 Mayıs 1960… “Demokrasiden” yana bir siyasa izleyen AT, “Askeri darbe” ile DP hükümetinin devrilmesi üzerine başvuruyu “askıya” aldı. 6 Ocak 1961… Askeri yönetim, “demokratik, insan haklarını koruyan, Atatürk ilkelerine sahip çıkan, basın ve ifade özgürlüğünü öngören bir anayasa” hazırlanması amacı ile “Kurucu Meclisi” kurdu. Bu ilkeler doğrultusundaki çağdaş anayasayı halk, aynı yıl kabul etti. Seçimde, çok oyu alan iki partinin katılımı ile İsmet İnönü Türkiye’nin ilk “koalisyon hükümetinin” başbakanı oldu. “Ekonomik çöküntüyü başıboşluktan kurtarmak” amacıyla “Devlet Planlama Teşkilatı” kuruldu. AT ve ABD, gelişmeleri olumlu karşılamakla kalmadı, ilk beş yıllık plana ekonomik destek için “Türkiye’ye Yardım Konsorsiyumu’na” katkı yaptılar. HHH 12 Eylül 1963… Neden “51 yıl önce…” başlığına gelelim! AET’nin 6 üyesi, Türkiye’ye “7. üye olma yolunu açmayı” öngören “Ankara Ortaklık Anlaşması’nı” TBMM tören salonunda imzaladı. O gün imza törenini ve günümüzde de bu konuyu izleyen, 23 gazeteciden biriyim! Türkiye adına Dışişleri Bakanı, emekli Büyükelçi Feridun Cemal Erkin imzaladı. Bazıları yıllarca sonra ülkelerinde başbakan olacak, imzacı konuk dışişleri bakanları ise Paul Henri Spaak (Belçika), Gerhard Schröder (Almanya), Maurice Couve de Murville (Fransa), Emilio Colombo (İtalya Hazine Bakanı), Eugene Schaus (Lüksemburg), Joseph M. A. H. Luns (Hollanda ve AET temsilcisi) idiler… 1980… Dikta Castro Beyaz Saray’a gidebilir Dış Haberler Servisi Dünyanın süper gücü ABD ile Karayipler’in 50 yıldan fazladır kuşatma altındaki isyancı adası Küba’nın ilişkileri karşılıklı normalleştirme kararı dünyada memnuniyet yaratırken, Amerikan sağından yükselen itirazlara karşı Demokrat Başkan Barack Obama kararlı. ABD Dışişleri dün Küba ile diplomatik ilişkilerin tesisi için insan haklarının “koşul” yapılmayacağını duyururdu. Obama’nın Havana ziyaretinin mümkün olduğu açıklanmışken, dün Beyaz Saray sözcüsü Josh Earnst Küba Devlet Başkanı Raul Castro’nun da Beyaz Saray ziyareti için yeşil ışık yaktı. Obama ile Castro, önceki gün ilk kez 45 dakika telefonda konuşan liderler olarak tarihe geçtikten sonra “normalleşme” kararını eşzamanlı dünyaya duyurdu. Obama “Tecrit işe yaramadı” itirafı eşliğinde başkanlık kararnamesi ile diplomatik ve seyahat bağlarının tesisi ile mali kısıtlamaları kaldırdı. Halkına kararı “Farklılıklarımızla birlikte, medeni biçimde yaşama sanatını öğrenmeliyiz” diye izah eden Castro ise, “Kahraman Küba halkının bağımsızlığını savunmaya devam edeceğini, zorluklara rağmen müreffeh ve sürdürülebilir bir sosyalizmi inşa için ekonomik modeli güncellediklerini” belirtti. Castro, kararın so Tunus’ta suikast failleri bulundu Obama’nın Küba ile ‘normalleşme’ kararına bayrak açan Amerikan sağı ‘ambargoyu kaldırmayız’ resti çekti. Ama Obama kararlı IŞİD’e katılan yabancı cihatçılar, 2013’te Tunus’ta 2 laik siyasetçinin öldürülmesini üstlendi. İnternette yayınlanan videoda Fransa vatandaşlığı olan Ebu Mukatel, “Evet, tiranlar, Şükrü Belayid ve Muhammed Brahmi’yi biz öldürdük” diyor. Gerçek adı “Bubakr el Hakim” olan Ebu Mukatel, IŞİD denetiminde bir bölgede olduklarını söylüyor. Mukatel “Geri dönüp bazılarınızı öldüreceğiz. Tunus şeriata geçmeden sizin için sakin bir hayat olmayacak” diye ekliyor. Mukatel, 2008’de Fransa’da 8 yıla mahkum olsa da 2011’de bırakılmıştı. ‘Birlikte yaşama sanatı’ Filistin tasarısı BMGK’de Kübalılar Havana’da sevinç gösterileri yapsa da temkinli. Florida’daki sürgünler ise normalleşme konusunda bölündü. Filistin’in, Ortadoğu sorununa bir yıl içinde nihai çözüm ve İsrail’in işgal ettiği topraklardan 2017 sonuna dek çekilmesini talep eden tasarısı BM Güvenlik Konseyi’ne sunuldu. Ürdün tarafından sunulan tasarıda Kudüs’ün ortak başkent olacağı Filistin devletinin tanınması da isteniyor. ABD’nin veto engeli nedeniyle tasarının onaylanması beklenmiyor. Ancak Filistin, sorunu BM Genel Kurulu ve Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi uluslararası platformlara taşıma peşinde. runların çözüldüğü anlamına gelmediğini belirtip 1961’den beri süren 1.1 trilyon zarara yol açan ambargoya işaret etti: “Ülkemiz için büyük bir insani ve ekonomik hasara neden olan ekonomik, ticari ve finansal abluka son bulmalı.” ubio: Ambargo kalkmayacak! 11 milyon nüfuslu Küba’nın beklentisi, kendine has sosyalizmi ile dünyaya açılabilmek için ambargoların bir an önce kadırılması iken, Obama ABD Kongresi’ndeki Cumhuriyetçilerin itirazlarıyla R karşı karşıya. 2016 başkanlık seçiminin Cumhuriyetçi öne çıkan adaylarından “şahin” Florida senatörü Marco Rubio, ambargonun kaldırılması ve Havana’ya elçi atanmasını engelleyeceklerini açıkça ilan etti. Obama’nın kararını “zalimin zaferi” diye niteleyen Rubio, Senato çoğunluğunu kullanarak engelleme için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. ABD ile Küba arasındaki ticaretin normalleşmesi için başta 1996 tarihli HelmsBurton Yasası olmak üzere pek çok yasanın değişmesi gerek. Kerry Gross’u kabul etti. “Normalleşme” için ilk tarihi adım esir değişimi oldu. ABD, “Küba 5’lisi” denilen 5 casustan kalan son üçünü serbest bıraktı. Florida’da casusluktan 1998’de tutuklanmış Gerardo Hernandez, Antonio Guerrero, Ramon Labanino, Fernando Gonzalez ve Rene Gonzelez Havana’da sevinçle karşılandı. Raul Castro “Fidel 2001’de söz vermişti: Geri dönecekler!” anımsatması yaptı. Küba da USAID hesabına ülkeye uydu CASUSLARLA KUCAKLAŞMA telefonu ve iletişim cihazı getirip “Küba Baharı”nı tetiklemeye çalışırken 2009’da tutuklanıp casusluktan 15 yıla çarptırılmış Amerikalı Alan Gross ile 20 yıldır hapisteki bir Amerikan casusunu bıraktı. Gross ülkesinde eşiyle basının karşısına çıkıp, “Kübalılar inanılmaz nazik, cömert ve yetenekli. Onların iki hükümetin saldırgan politikalarının mağduru olması bana acı veriyor” dedi. FARC ateşkes ilan etti Castro, Küba 5’lisi ile kucaklaştı. Irak lideri gazetecilere tüm davaları geri çekti Dış Haberler Servisi Irak Başbakanı Haydar el Abadi, bir kararname yayımlayarak önceki hükümetlerin gazeteciler ve medya organları hakkında açtığı davaların hepsini geri çekti. Irak hükümeti adına yapılan açıklamada, El Abadi’nin kararının, “ifade özgürlüğünü garanti altına alma ve medyanın ülkenin inşasında büyük rol oynaması isteğini ortaya koyduğu” belirtildi. El Abadi’nin, devlet kurumlarını siyasi rakiplerine karşı kullanmakla suçlanan eski Başbakan Nuri el Maliki’den farlı bir çizgi izlemek istediği belirtiliyor. Irak Gazeteciler Birliği Başkanı Muyyad el Lami, kararnamenin “Irak’ta gazetecilere güvenli bir ortam” sağlanmasına yardımcı olacağını söyledi. El Maliki döneminde hükümeti eleştiren gazeteciler hakkında davalar açılmış ve tutuklamalar olmuştu. Kolombiya FARC gerillaları cumartesi gecesinden itibaren tek taraflı süresiz ateşkes ilan ederek, ancak saldırıya uğrarlarsa silaha başvuracaklarını duyurdu. Ancak Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos kendilerinin de silaha başvurulmaması isteğinin barış sağlanana dek kabul edilemeyeceğini, gerillaların yeniden güç kazanabileceğini söyledi. FARC’ın kasımda bir generali kaçırmasıyla askıya alınan görüşmeler generalin bırakılmasıyla yeniden başlamıştı. C M Y B