04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 KASIM 2014 CUMARTESİ 8 HABERLER GÜNCEL KURUL CEMAATE YAKIN OLDUĞU İDDİA EDİLEN BAŞMÜFETTİŞ VE TETKİK HÂKİMLERİNİ SÜRDÜ CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada komisyonunda sorguya çekilmeden bir gün önce komisyon başkanı Bay Köylü’nün başvurusu üzerine Ankara’da bir mahkemenin basına konuyla ilgili yayın yasağı koyan bir karar aldığı açıklanınca... ...başbakanlığı zamanında devletin denetim kurullarını kullanarak evire çevire suskun kuşa dönüştürdüğü Türk medyası, rüşvet sorumlusu 4 bakanın Meclis Komisyonu’na verecekleri söz cambazlığı içeren savunmaları artık haberleştiremeyecek dedim içimden... HHH Medya yine bu mahkeme kararına suspus olacak... halkın bilgi edinme özgürlüğüne vurulan bu kaçıncı darbe derken... …Mahkeme kararının açıklandığı o gecenin sabahı piyasaya çıkacak olan gazetem Cumhuriyet’te dokuz sütuna büyük harflerle “Yargı kararını tanımıyoruz” manşetini ve manşetin gerekçesini açıklayan “Reddediyoruz!..” başlıklı başyazısını.. ...12 yıldır halkın haber alma özgürlüğüne vurulan darbeye karşı gazetemin dik duruşunu okuyunca tarifi olanaksız ölçüde rahatladım ve “Bu başa işte bu tıraş yaraşır” dedim.. HHH Cumhuriyet; zorba, yasakçı, eli sopalı iktidarın bu yeni yasakçı örneğine başkaldırıyor ve tanımadığını ilan ettiği mahkeme kararına karşın komisyondaki bakan ifadeleriyle olan biteni halka duyuran haberleri yayımlamaya devam edecekti ve... dün devam etti de. Lakin dün, her sabah Hasan’ın getirdiği 15’e yakın gazetenin birinci sayfalarını bir bir inceledim... Önceki gün mahkeme kararını haberiyle, başyazısıyla tanımadığını ilan eden Cumhuriyet’i izleyen ilk gazete dün başyazısı ve komisyon haberiyle Hürriyet’ti. Yurt, Taraf, Sözcü de önceki gün komisyonda sorguya çekilen AB’den sorumlu eski Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın savunmasının özetini yayımlayarak mahkeme kararını tanımadıklarını kanıtlıyorlardı. Rahmetli Abdi İpekçi’nin Milliyet’i mi? Dünkü Milliyet de yandaş gazeteler grubunda yer aldı; iktidarın medyaya yıllardır uyguladığı yasakçı davranışının bu son örneğine nihayet karşı olduğunu kanıtlayan ne haber ne de yorum vardı! HHH Oysa aynı gün yayın yasağına Avrupa’dan ilk sert tepki Dünya Yazarlar Birliği PEN’den geldi. Norveç Genel Sekreteri yayın yasağının “Avrupa’da hiçbir demokraside olmayacak kadar absürd (saçma)” olduğunu söyledi. Uzağa gitmeye ne hacet. AKP iktidarının rüşvet, yolsuzluk olayları ve soruşturmalarının, ilk kez savcılar kanalıyla, ortaya çıktığı 17 Aralık tarihinden itibaren üstünü kapamaya kararlı olduğu dünya diline düşmüş, artık yadsınamaz bir gerçek! Yüksek yargı organı Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, yasak kararını aldıran komisyon başkanını hukuken haklı gören Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ı eleştiriyor. Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ın yargı paketi ile hükümetin yargıya müdahalesi ile yargı üzerinde kontrolünü artırmaya giriştiğini içeren açıklamalarını haklı buluyor ve.... ...“gerilimin kaynağının iktidarın yargıyı ele geçirme çabası” olduğunu açıklarken “gerilimin tarafları kim” sorusuna, iktidarın maskesini indirerek yargıyı ele geçirmeyi içeren gerçeği ortaya koyuveren öyle kısa bir yanıt veriyor ki: “Biri hükümet, diğeri de Yargıtay’daki hâkim grup!” HHH Komisyonda, yanından ayırmadığı bakanı, çok çok yakını Egemen Bağış, Zara’dan gömleği, takım elbiseleri, kutu kutu çikolataları, Türk geleneği hediye diye açıklar ve tabii aldığı öne sürülen milyonlarca rüşvet doları inkâr ederken... ....bir başka kürsüde Cumhurbaşbakan RTE: bugün kendisini ve kadrosunun dünyayı şaşırtan zenginliğine değinmeden, “Hepimiz, aç, ailesi, torunları aç olduğu halde hediye edilen birkaç hurmayı, komşularına, kardeşlerine hediye eden, paylaşan, hayatı boyunca sofradan bir tek kez olsun tam doymadan kalkan bir nebinin takipçisiyiz” diyordu. HHH Nasıl Yeni Türkiye mi? Yarattığı ve savunduğu, söylemleriyle yaşam gerçekleri birbirini yalanlayan Yeni Türkiye!.. HSYK’de ‘cemaat’ temizliği ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 1. Dairesi, yargıda ilk “temizliği” kendi içinde ve Adalet Bakanlığı’nda yaptı. Kurul, cemaate yakın olduğu iddia edilen başmüfettiş ve tetkik hâkimlerini taşraya sürdü. HSYK 1. Dairesi, önceki gün 74 kişilik bir kararname yayımlayarak yargıya yönelik dizayn operasyonunu başlattı. Kararname kapsamında HSYK’de görevli 24 başmüfettiş ve müfettiş ile 11 tetkik hâkimi, kurum dışına gönderildi. Adalet Bakanlığı’nda görev yapan görevli 32 tetkik hâkimi de kararname ile bakanlıktan uzaklaştırıldı ve taşraya atandı. Bir dönem Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürü olarak görev yapan Yüksek Müşavir Yüksel Hız Antalya savcısı oldu. HSYK dışına atanan müfettiş ve tetkik hâkimlerinin yargıda cemaate yakın isimlerden olduğu iddia edildi. HSYK seçimlerine cemaatin desteklediği listeden aday olan HSYK Tetkik Hâkimi İdris Berber, Elazığ Hâkimliği’ne getirildi. HSYK Başmüfettişi Cevat Gül, Edirne Savcılığı’na getirilirken eşi olan Ankara Hâkimi Ayşe Neşe Gül de Edirne Hâkimi oldu. Yargıç Gül de cemaat destekli olduğu öne sürülen listeden kurul üyeliğine aday olmuştu. Deniz Feneri savcıları hakkında evrakta sahtecilik suçundan yargılanmaları gerektiği yönünde rapor hazırlayan başmüfettiş Arif Kavasoğlu ise Gaziantep Savcılığı’na atandı. l Akyürek, Yılmazer’i işaret etmişti ifade verecek İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün çeşitli birimlerine yasadışı dinleme ve casusluk iddialarıyla yapılan operasyonda tutuklanan eski İstanbul İstihbarat Şubesi Müdürü Ali Fuat Yılmazer, katledilen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink soruşturması kapsamında şüpheli sıfatıyla ifade verecek. Soruşturma kapsamında daha önce şüpheli olarak ifade veren eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ifadesinde, Dink’in katledildiği dönem Yılmazer’in C Şube Müdürü olduğunu kaydederek, “Esas bu işlerden sorumlu şubenin başında idi” demişti. Katledilen eski Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in faillerine yönelik 7 yıldır süren soruşturma kapsamında “yasadışı dinleme” suçlamasıyla tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne konulan eski İstanbul İstihbarat Şubesi Müdürü Ali Fuat Yılmazer, şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrıldı. Yılmazer’i önümüzdeki hafta ifade vermek üzere Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne çağıran savcılık Dink suikastında kasten adam öldürmek ve ruhsatsız silah bulundurmak suçlarından 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılan Ogün Samast’ı da tanık sıfatıyla ifadeye çağırdı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu savcısı Yusuf Hakkı Doğan’ın yürüttüğü soruşturma kapsamında daha önce eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek ‘şüpheli’ olarak ifade vermişti. Akyürek, Trabzon Emniyet Müdürlüğü olarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nü bilgilendirdiklerini belirterek, Dink’in korunması için gerekli tedbirin İstanbul tarafından alınması gerektiğini kaydetmişti. Akyürek, “Hrant Dink ilimizde yaşasaydı tedbirlerin tümü konuşulmuş olacaktı. Hrant Dink’e koruma tahsis edecektik. İstanbul İl Emniyet Müdürü olsaydım mutlaka tedbir alırdım” demişti. Soruşturma kapsamında daha önce dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ile yine dönemin İstanbul İstihbarat Şubesi Müdürü Ahmet İlhan Güler’in de arasında bulunduğu bazı kamu görevlileri ifadeye çağrılmıştı. Yılmazer şüpheli sıfatıyla 2014’te TİB 18 bin l Prof. Yaman Akdeniz Antalya’daki bireysel başvuru konferansında konuştu: site engelledi dedi. Acaba Avrupa Konseyi ülkelerinde böyle bir açıklama yapabilir mi bir cumhurbaşkanı, başbakan? Yaparsa ne olur? Meclis’te Yolsuzluk Komisyonu’na yayın yasağı konuldu. Devlet adamlarının yargı kararlarına uymalarına karşı ne diyeceksiniz?” Konferansın kapanış töreninde konuşan Venedik Komisyonu Başkanı Gianni Buquicchio, komisyon olarak Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru uygulamasından memnun olduklarını söyleyerek “İnsan haklarının korunması açısından bu çok önemlidir” dedi. Buna karşın mahkemedeki iş yükünün artmaması gerektiğini ifade eden Buquicchio, “Bir problem olarak bunu görüyorum. Eğitim ihtiyacı çok ciddi. Anayasa Mahkemesi kendini bu sisteme iki yıl boyunca hazırladı. Ve son konuşmada gösteriyor ki diğer mahkemeler böylesine hazırlanmadı. Türkiye’deki bütün mahkemelerin bu sistemi anlaması, bu konuda eğitilmesi gerekir. Alt düzey mahkemeler, hâkimler bütün yargıdaki aktörler sivil toplum, bu konuda eğitilmeli mutlaka” uyarısında bulundu. ALİCAN ULUDAĞ ANTALYA Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz, gayri resmi olarak edindiği bilgiye göre TİB’in 2014 yılında 18 binden fazla siteyi erişime kapattığını söyledi. Venedik Komisyonu Başkanı Gianni Buquicchio, Türkiye’de yapılan bireysel başvurular nedeniyle Anayasa Mahkemesi’nin iş yükünün arttığına dikkat çekerken “Türkiye’deki bütün mahkemelerin bu sistemi anlaması, bu konuda eğitilmesi gerekir” dedi. Anayasa Mahkemesi ile Avrupa Konseyi tarafından Antalya’da düzenlenen “Bireysel Başvuru” konferansının son gününde internet ve ifade özgürlüğü tartışıldı. Twitter ve YouTube yasaklarını Anayasa Mahkemesi’ne açtığı davalarla iptal ettiren Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Yaman Akdeniz, Türkiye’de 18 bini 2014’te olmak üzere toplam 60 bin siteye erişimin engellendiğini bildirdi. Bunların resmi istatistik olmadığını belirten Akdeniz, şunları kaydetti: “Mayıs 2009’dan beri resmi erişim engelleme istatistikleri yayımlanmıyor. Aralık 2009 içinde bu konuda bilgi edinme başvurusunda bulundum ancak bu kabul edilmedi. İdare mahkemesi de itirazımı reddetti. O da reddedilince Danıştay’a başvurdum. Dava 5 senedir devam ediyor. Tek öğrenmek istediğim Türkiye’de kaç siteye erişimin engellendiğiydi.” Erişim engellemelerinin yüzde 90’ının idari olarak TİB tarafından verildiğine işaret eden Akdeniz, “Bu da gelecek dönemde Anayasa Mahkemesi’ne intikal edecek başvuruların çoğunluğunu oluşturacak” derken, şu an siyasi olarak Kürt haber sitelerinin 200’den fazlasının engelli olduğunu, Gezi olayları sırasında ceza ve idari soruşturmaların arttığını kaydetti. Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay, tartışma bölümünde söz alarak, “Çok sanal âlemde konuşuyoruz” dedi. Salonun dışına, sokağa çıkıldığında, gazete okunduğunda yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü gibi konularının karşılığının olmadığını belirten Abakay, şunları söyledi: “Çünkü AİHM zorunlu din derslerinin kaldırılmasına karar verdi. Bu ülkenin başbakanı, ‘Hayır bu karara uymayacağım’ diyor. Sit alanı olan AOÇ arazisinde yapılan Başbakanlık binasıyla ilgili yargı yürütmeyi durdurma kararı verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Ben oturacağım, gelip yıkabiliyorsalar yıksınlar’ l Tebligat yapılmayınca aynı binadaki şikâyetçi savcılar duruşmaya gelmedi Hâkim Övüç hâkim karşısında CANAN COŞKUN 1725 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmaları için “adalet.org” sitesinde “17 Aralık hırsızlık ve yolsuzluklarının üzerini örtmek için 14 tane savcı biraz az değil mi?” yazan ve hakaret suçlamasıyla iki yıla kadar hapsi istenen hâkim Sevgi Övüç hâkim karşısına çıktı. Övüç, 2008 tarihinde Recep Tayyip Erdoğan’ı şehitlere “kelle” dediği gerekçesiyle 3 kuruş para cezasına çarptırmıştı. Övüç, mahkeme başkanının İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ne geçici olarak başkanlık yapması nedeniyle savunma yapmazken sanık sandalyesi yerine avukatlarının yanında oturdu. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmada sanık hâkim Övüç hazır bulunurken, Övüç’ten şikâyetçi olan ve duruşma salonu ile aynı binada görev yapan 25 Aralık soruşturma savcıları Fuzuli Aydoğdu, İsmail Uçar, İrfan Fidan ile Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Başsavcı Vekili Orhan Kapıcı, kendilerine tebligat yapılmadığından duruşmaya katılmadı. Duruşmada hâkim Övüç’ü 67 avukat temsil ederken, Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun da aralarında bulunduğu pek çok kişi destek için duruşma salonundaydı. Mahkeme başkanı Canel Rüzgâr’ın mahkemeye geçici olarak başkanlık ettiğini söylemesi üzerine Övüç’ü temsil eden avukatlar başkana duruşmada dava hakkında karar verip vermeyeceğini sordu. Rüzgâr’ın “Bugün karar vermeyeceğim” demesi üzerine Övüç, “Asıl savunmamı mahkemede yetkili heyet karşısında yapmak istiyorum” dedi. Övüç’ün avukatı Bahri Bayram Belen ise “Müvekkilimizin sorgu ve savunması, kovuşturmaların genişletilmesi taleplerimizi kararı verecek mahkeme heyeti önünde yapmak istiyoruz” dedi. Belen, 17 Aralık savcısı Ekrem Aydıner ve diğer savcıların İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazılarak, duruşma gün ve saatinden haberdar edilmelerini istedi. Sanık hâkim Övüç’e yetkili mahkeme önünde savunma yapmak üzere süre veren heyet, duruşmayı 16 Ocak 2015’e erteledi. Övüç tarafından “adalet.org” sitesindeki sözleri üzerine 1725 Aralık savcıları şikâyette bulundu. Soruşturma kapsamında Başsavcı Vekili Ateş Hasan Sözen, Övüç hakkında internet sitesinde yer alan beyanın hakaret suçunu oluşturmadığı, yaygın içtihatlarda benzer ifadelerin eleştiri ya da ağır eleştiri kapsamında benimsendiği gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Savcı Aydıner dışındaki diğer 4 savcı tarafından karara itiraz edildi. İtirazı değerlendiren İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği, hâkim Övüç’ün kullandığı sözle müştekilerin yaptıkları görevleri kötüye kullanacakları imasında bulunduğu belirtti. Hâkimlik, kişisel suç olsa da hâkimlik görevini icra eden şüphelinin alenen elinde herhangi bir bilgi ve belge olmadan yorum yapmasının eleştiri ya da ağır eleştirinin ötesinde hakaret suçunu oluşturacağı gerekçesiyle takipsizlik kararını kaldırdı. l Mehmet Gürhan’ın avukatından savunma Önce takipsizlik Savunma yapmadı ‘Almanya ifadesini dikkate almayın’ MANİSA’DAKİ GEZİ DAVASI AKP’li avukat azledildi METE KIZIK İZMİR Manisa’nın Akhisar ilçesinde 85 Gezi direnişçisinin yargılandığı davada, CMK gereği 2 sanığın avukatlığına atanan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen avukat Bahadır Yenişehirlioğlu, vekillikten azledildi. Tutuksuz yargılanan Akhisar’daki Gezi direnişçileri önceki gün hâkim karşısına çıkmış, kimlik tespitlerinin ardından duruşma 24 Şubat’a ertelenmişti. Ancak yargılama sırasında ilginç bir olay yaşanmıştı. Sanıklardan Anıl Gökgöz ve Devrim Küçük için atanan avukat Yenişehirlioğlu’nun nikâh şahidinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu ortaya çıkmıştı. Küçük ve Gökgöz, avukatı azlettiklerini açıklayan dilekçeyi mahkemeye sundu. Akhisar Sulh Ceza Mahkemesi’nin istemi kabul ettiği ve pazartesi günü sanıklar için yeni avukat atanacağı bildirildi. CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, atamayı “enteresan” olarak nitelendirirken Yenişehirlioğlu ise görevlendirmenin sistem tarafından otomatik şekilde yapıldığını söyledi. l Emekli Tuğgeneral 2007’den itibaren Türkiye’de siyasi sanal davalar üretildiğini söyledi Haber Merkezi Ergenekon ve Balyoz davalarından yargılanan, Turgut Özal’a suikast davasından beraat eden eski eski Jandarma İstihbarat Başkanı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, herşeyin “yargı içine sızmış olan cemaat artıklarının açtırmış olduğu bir davayla başladığını” belirterek bağımsız yargının verdiği net bir kararla sonuçlandığını söyledi. Kendisinin görev aldığı dönemde faili meçhul cinayetler işlendiği iddiasını kabul etmeyen Ersöz, “JİTEM’de görev almam söz konusu değil. JİTEM şehir efsanesi haline getirilmiş bir örgüttür” dedi. CNNTürk’te, Özal’ın ölümüyle ilgili davaya ilişkin soruları yanıtlarken “2007’den itibaren Türkiye’de siyasi sanal davalar üretildi. Ergenekon, Zirve, Balyoz gibi davalar. Bunların iki dayanağı; gizli tanık beyanları ve sahte dijital kayıtlardı. Turgut Özal davası da, iki gizli tanığın beyanı ile açıldı. Bana atfedilen suçlamalar içinde, benim istihbarat gücü olarak ‘Gerekirse cumhurbaşkanını karısına zehirlettiriz’ beyanı vardı. Bu tamamen yalan bir beyandı. Yargılama sürecine baktığımızda, yargı içine sızmış olan cemaat artıklarının açtırmış olduğu bir davayla başladı. Savcılık, bazı dış ilişkiler, siyasi ilişkiler ve cemaatin etkisiyle, bu davayı, sanal bir siyasi davayı hazırlattı. Yargılama çok kısa sürdü. Türk kamuoyunun özlediği bağımsız yargının verdiği net bir karardır” dedi. Ersöz, bir dönem JİTEM’in başında olduğu yönündeki bir soru üzerine “Ben Jandarma İstihbarat Başkanlığı yaptım, JİTEM’de görev almam söz konusu değil. JİTEM şehir efsanesi haline getirilmiş bir örgüttür ve bununla bir ilgisi yok. Bir deneme kadrosuyla kısa bir süre faaliyette bulunan kuruluştan söz ettiler. Ama bu kuruluşa bir şehir efsanesi haline getirildi” dedi. Ersöz, “JİTEM’i dayandırdığınız Arif Doğan denen kişi; ‘10 bin tane terörist yetiştirdim, 10 bin Kalaşnikof verdim, 10 bin kişinin maaşını verdim’ diyor. Aklı başında olan insan bunları söyleyebilir mi? Zekeriya Öz Ersöz: JİTEM şehir efsanesi ifadesini aldı, neden işlem yapılmadı” dedi. ‘Bitlis, Özal’a anlatırdı’ “Özal’ın Kürt sorunu çözmek konusunda devletin resmi çizgisinin dışında faliyetler içinde olduğu için öldürüldüğü” iddialarının sorulması üzerine Ersöz, “Özal bu faliyetleri başlattığında özel gerevler verdiği Eşref Bitlis’in görüşmeleri oldu. Kuzey Irak’ta, Silopi’de, Süleymlaniye’de yapılan görüşmeler oldu. Bunları Özal’a aktarırdı. Bütün bunların tamamı Türkiye Cumhuriyeti’nin birlik ve beraberliği, bütünlüğü içinde çözülmesine yöneliktir. Şimdiki görüşmeler Türkiye’nin bölünüp parçalanmasına yöneliktir. İmralı’daki görüşmelerin devlet iradesiyle yapıldığına inanmıyorum. Siyasi iktidarın kendisine göre hazırladığı program dahilinde yürüyor.” Şırnak’ta görev yaptığı dönemde faili meçhul cinayetlerin söz konusu olmadığını söyleyen Ersöz, “Bu konuda Hakikatler Komisyonu kurulursa konuşur musunuz?” sorusuna, “Hiçbir şeyden kaçınmadık” yanıtını verdi. İstanbul Haber Servisi Almanya’daki Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturma kapsamında yaklaşık 7 yıl önce açılan ve Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ile eski RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın da aralarında bulunduğu 20 tutuksuz sanığın yargılandığı dava 25 Şubat 2015’e ertelendi. Dava, Almanya adli makamlarına yazılan yazıların cevabının gelmemesi nedeniyle kilitlenmiş durumda. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar İsmail Karahan, Gökhan Gürbüz ve İzzet Kurum ile sanık avukatları katıldı. Duruşmada söz alan Akman’ın avukatı Hakan Yıldız, Alman adli makamlarının yıllardır Türk adli makamlarınca istenen belge asıllarını ve diğer taleplerini yerine getirmediğini belirterek “Bu yazılara 10 yıl daha cevap verilmediği takdirde mahkeme bunu beklemek zorunda değildir. Bu dava nedeniyle de müvekkilim devamlı basında yer almaktadır. Bir an önce davanın sonuçlanıp aklanmasını talep etmektedir” dedi. Sanık Mehmet Gürhan’ın avukatı Rıza Saka ise sanık Firdevsi Ermiş’in yolsuzluğu anlattığı Almanya’daki beyanlarının dikkate alınmamasını, Türkiye’deki beyanlarının dikkate alınmasını istedi. Saka, “Türk adli makamları defalarca harddisk ve belge asıllarını Alman makamlarından istemesine rağmen bugüne kadar göndermemişlerdir. Bundan sonra da göndereceklerini tahmin etmiyorum” diye konuştu. Mahkeme ise sanık Ermiş’ten elde edildiği bildirilen harddisk, makbuz ve belge asılları ile sanıklar Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş ve Mehmet Taşkan hakkındaki infaz bilgilerine ait belgelerin Almanya adli makamlarından dönüşünün beklenmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle