04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 KASIM 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 Dün, 1970’li yıllarda CHP Erzincan milletvekilliği yapmış olan Alevi kökenli Nurettin Karsu’nun kimliğini ve Dersim isyanının bastırılmasındaki trajediler konusunda Fevzi Çakmak ve Celal Bayar’ı sorumlu olarak gördüğünü yazmıştım. Bugün bu konuda yolladığı ayrıntılı mektubu özetleyerek yayımlamaya başlıyorum. Elbette burada yazılanlar benim değil, onun gözlemleri ve düşünceleridir... Bu gözlem ve düşünceler bir kişinin öznel anıları ve yargılarıdır... Sevgili okurlarım, olayları farklı anlatanların ve farklı yorumlar yapanların bulunduğunu da unutmamalıdırlar. HHH “Dersim Gerçeği: Tunceli Nasıl Bir Dersim’di? Dersimli; Türkistan’ın Horasan vilayetinden gelerek, (Moğollarla sürekli savaşan büyük Türk hükümdarı) Celaleddin Harzemşah’ın ordusunun 10 Ağustos 1230 tarihinde Erzincan yakınındaki Yassıçimen Yaylası’nda Anadolu Selçuklu ordularına karşı yenilgiye uğramasından sonra, Dersim dağlık kırsalına çekilerek burayı yurt tutmuştu. İşte şimdiki Dersimli, Harzemşah ordularının Horasan erlerinden oluşan (Alevi / Bektaşi / Kızılbaş) Türkmenleridir. Bu yerleşimde, aşiret düzeni içinde, Türkistan’dan birlikte getirdikleri töreleri ve özgün inançlarıyla yaşamlarını bir süre sancısız ve kavgasız devam ettirmişti Dersimli. 1514 Çaldıran Savaşı’nda Türkmen Şah İsmail’i, İdrisi Bitlisi’nin de yardımıyla yenen Yavuz, Şeyhülislam Ebu Suud’un fetvalarıyla da Alevilerin katliamını devam ettirmiştir. Anadolu Türkmeni, kelle korkusundan Doğu/Güneydoğu’da Kürtlere, Güney’de Araplara, Orta/Batı Anadolu’da da ıssız dağ tepelerine, ormanlara sığınıp, kültürlerini (inanç, dil, töre) saklanarak koruyabilmiş ve özellikle cem ayinlerini de gizli yaparak, yaşamda kalabilmiştir. Dersim nüfusunun artması, dağlık olan bölgede halkı besleyecek üretimin bulunmaması, Dersimlinin çevreden yararlanmasını, çaresiz yaşamın bir zorunluluğu haline getirmişti. Yerleşiminin başlangıcından beri, Dersimlinin özgün inancını içine sindiremeyen Emevi İslamını yaşayan çevre komşuları da sürekli olarak, Dersimliyi Osmanlı’ya, sonra da Cumhuriyet yönetimine şikâyet sürecine devam ediyorlardı. Kapalı, dar bir çevrede yaşamını sürdüren, ülkeden ve dünyadan asırlarca soyutlanmış Dersim’i devlet adeta unutmuştu. Devletten hiçbir yardım gelmediği gibi, devletin ve özellikle jandarmanın amansız baskısı altında, ezik bir konumda, yaşam savaşımı veriyordu Dersimli...” HHH Arkası yarın... l İstanbul Haber Servisi Topkapı Yeraltı Geçidi Ucuzluk Pazarı’ndaki sünger deposunda bilinmeyen bir nedenle dün yangın çıktı. Alevler kısa sürede büyüyerek 6 işyerine daha sıçradı. Olay yerine Şişli, Fatih, Zeytinburnu, Bayrampaşa, Bakırköy ve Kocasinan itfaiye grupları sevk edildi. Yangında ölen ya da yaralanan olmazken 7 işyerinde büyük çaplı maddi yangın 7 dükkân kül oldu Topkapı’da ‘Tunceli Nasıl Bir Dersim’di?’ Yasakla Bakalım Meclis Soruşturma Komisyonu’nda haklarında yolsuzluk iddiası olan bakanlar ifade vermeye başladı. Mevzu uzamasın diye gayretkeşlik yapan komisyonun AKP’li başkanı yayın yasağı talep etti. Hiçbir hukuki dayanağı olmayan bu yasağı bir mahkeme kabul etti. Karara yapılan itirazı da başka bir mahkeme reddetti. Beklemedikleri başlarına geldi. Cumhuriyet’in öncülüğünde birçok yayın organı bu yasağı elinin tersiyle itti. Çünkü yasak yok hükmünde. Çünkü yasağın biraz hukuk okumuş kimsenin savunabileceği bir dayanağı yok. Bu suçluların telaşıdır. Bu telaş da yolsuzluk iddialarını ciddiye almayanların dahi aklını karıştırdı. Çıkıp aklanmaya cesaretleri yok. Kendilerine komplo kurulduysa o komployu kuranlarla yargı önünde hesaplaşacak cesaretleri de yok. Bu soruşturma, bu iddialar cemaat emriyle bir komploysa, bir darbe girişimiyse... O vakit sorumlularını yargılarsınız. Ama o yargılamada yolsuzluk iddialarının gerçek olup olmadığı da tartışılır. Muhtemeldir ki bu korku sebebiyle hesap sormak polis ve savcıları görevden almaktan ibaret kalıyor. Yoksa darbeye uğradığını ileri sürenler neden bunun hesabını yargı önünde soramayacak kadar mahcup olsun? Hem yolsuzluk yapılmış hem de bu yolsuzluklar iktidarı sıkıştırmak için bir odak tarafından kullanılmış olabilir. Sadece yolsuzluk yapıldı ve cemaat sütten çıkmış ak kaşık demeyeceğiz. Yolsuzluk yapılmadı ve cemaat iktidara darbe yapmaya çalıştı da demeyeceğiz. Zira hem yolsuzluk hem de darbe girişimi doğru olabilir. Bunlar birbirini dışlayan seçenekler değil. O sebeple cemaatin de iktidarın da söylemine hapsolmanın bir manası yok. Önünde sonunda ikisinden de hesap sorulacak. Göstermelik komisyonda AKP’li başkanın himayesindeki bakanların vereceği ifadelerin yayılmasından bile korkuluyorsa akla ilk gelen soru şudur: Neden korkuyorsunuz beyzadeler? Paşalar, beyler, yiğitler, efendiler korktuğunuz nedir? Saati kendi paranla mı aldın koyarsın belgesini ortaya. Rıza kardeşinden sadece çikolata mı hediye aldın, bırakırsın yargı o bahsi geçen paralar neden çikolata kutusundaymış aydınlatır, aklanır siyasete devam edersin. Neden koca koca adamlar evde ayakkabı kutularında paralar sakladınız izah edersiniz. Bankalara mı güvenemediniz, her gece paraları yatağa serip üzerlerinde uyumayı mı seviyorsunuz? Anlatırsınız ikna edersiniz. Onun yerine saklandınız AKP’li başkanın ardına. O da dayandı dayanaksız karar veren mahkemelerin gücüne. Telaş içindesiniz. Korkunuz gazete sayfalarından dahi koklanabilecek kadar kesif. Şimdi yağdırın cezalarınızı gazetelere. Gerekirse kapatın sadece aleni iddialardan ve ifadelerinizden bahsettikleri için. Bu manzarayı verin. Elinizi korkak alıştırmayın. Telaşınızın dibine vurun. Titreyerek, ürkerek şallar örtün kendi ifadelerinizin üzerine. O şallar yırtılır, hakikat ortaya çıkar. Siz de sizinle bozuşup üzerinize gitmeye çalışan o odak da beraber ineceksiniz. Tarih sizi böyle yazacak. Yasaklarınıza direnen gazeteleri ise o gün herkes sinmemişti, korkmamıştı, yılmamıştı diye anacak. Sadece bu bile yeter. Şimdi anlatın beyler, paşalar, beyzadeler, efendiler. Nereden geldi o paralar? Ensenizden terler dökülürken elleriniz kamaşmış, dişleriniz takırdarken anlatın. Sırıtarak, eğlenerek boş vererek anlatın. Yasaklaya yasaklaya anlatın. Oynaya oynaya gelin çocuklar. Ne sizin ne de eski müttefikinizin yanına kâr kalmayacak. Bunun bilgisiyle yasaklayın. Siz yasaklayın ki biz o yasağınızı yırtıp atalım. hasar meydana geldi. Yangının başladığı işyerinin sahibi Mehmet Acar, yemeğe gittiğini o anda alevlerin yükseldiğini gördüğünü söyledi. Yangının neden çıktığını bilmediğini belirten işyeri sahibi, “Buraya geldiğimde alevler dükkânı sarmıştı. Kundaklama olabilir” dedi. Yangının çıkış sebebini bulmak için soruşturma başlatıldı. (Fotoğraf: AADHA) ‘sulu tarla’ yazan tarlalar için çiftçiye milyonlarca liralık fatura kesti 4DEDAŞ, tapuda Böyle fatura MEHMET MENEKŞE görülmedi Yurttaşa yakacak l YALOVA (Cumhuriyet) CHP’li Yalova Belediyesi, Tonami Meydanı’nda Karayolları 14. Bölge Müdürlüğü’nce yapılacak köprülü kavşak projesi kapsamında kesilen ağaçların belediyeye bağlı Umut Merkezleri aracılığıyla dar gelirli yurttaşlara kışlık yakacak olarak dağıtalacağını belirtti. Kesilen ağaçları toplayan belediye ekipleri, bunları Yalova Belediyesi İkmal ve Bakım Müdürlüğü depolarına götürdü. Çalışmalar sırasında bölgedeki trafik akışı zaman zaman aksadı. Trafik tek şeritten sağlanabildi. Çevreciler ve yurttaşlar ise belediyenin ağaçları kesmesine tepki göstererek kesilen ağaçların dar gelirli yurttaşlara dağıtılmasına karşı olmadıklarını ancak belediyenin yaptığı yanlışı örtmeye çalıştığın söyledi. DHA Diyarbakır’ın Ergani ilçesine bağlı Sesverenpınar köyündeki birçok yurttaşa tapuda “sulu tarla” yazdığı için DEDAŞ (Dicle Elektrik Dağıtım AŞ) milyonlarca liralık elektrik faturası kesti. Tarlalarında sondaj, elektrik hattı, elektrik sayacı, aboneliği olmadığını, en yakın elektrik hattının üç kilometre uzakta olduğunu belirten yurttaşlara 33 bin TL’ye varan elektrik faturaları kesilmesinin şaşkınlığı sürüyor. Köylülere herhangi bir ihbar ve ödeme emri gitmezken DEDAŞ köylülerin Ziraat Banka hesabına yatan doğrudan gelir desteğini bloke ettirdi. Sesverenpınar köyünde yaşayan Remzi Kaygusuz, devletin mazot, gübre, ilaç alımı için çiftçiye verdiği 1800 liralık doğrudan gelir desteğini almak için Ziraat Bankası Ergani Şubesi’ne gittiğinde hesabında para olmadığını görünce yaptığı araştırmada, destekleme priminin elektrik borcundan dolayı DEDAŞ’a devredildiğini öğrendi. Kaygusuz “Tarlalarda elektrik kullanmam için aboneliğim yok, sayacım yok, böyle bir elektrik kullanmışlığım yok. İşin garibi tarlalarımın hiçbirinde elektrik ile çalışan kuyu yok. Benim tarlama en yakın elektrik hattı üç kilometre ötede. Tarlanın tapuda ‘sulu tarla’ diye geçmesinin sebebi de tarlanın üzerinden bir dere geçiyor ve biz bu dere suyu ile tarlayı suluyoruz. Derdimizi anlatacak hiçbir yetkili bulamıyoruz” dedi. Sesverenpınar köyü muhtarı Enüş Yorulmaz da “Gelip keşif yapmadan, araştırmadan sadece tapuda sulu tarla yazdığı için sanki tarlayı sulamak için elektrik kullanıyorlar diye elektrik faturası yazmışlar. Çiftçiye verilen doğrudan gelir desteğine DEDAŞ bloke koydu ve bu insanlar mağdur oldu” diye konuştu. DEDAŞ Ergani Basın Halkla İlişkiler Birimi’nden isminin açıklanmasını istemeyen bir yetkili olayı doğrulayarak “Vatandaşlar, ‘Biz bu elektriği kullanmadık’ diyorlarsa buna itiraz hakları var” dedi. ‘Tarlaları dereden suluyoruz’ olarak dağıtılacakmış İnce, çınar fidanı dikti l CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, ağaç kesimine sert tepki gösterdi.Twitter’dan açıklama yapan İnce “Çınarın dalını kesmemek için köşkü yürüten Atatürk’ün kentinin ağaç kesilmesiyle anılması nedeniyle son derece üzgünüm. Ben bu kentin milletvekili olarak karayollarının tehdidine boyun eğerek işlem yapan belediyeye bunu telafi ettireceğim. Kesilen 18 çınar ağacının yerine 1800 çınar ağacı dikilecek” dedi. Bölgede inceleme yapan İnce, bölgede çınar ağacı fidanı dikti ve “Sadece Yalovalılardan değil, Türkiye’deki yurttaşlarımızdan değil, bütün insanlıktan özür diliyorum” dedi. Haydarpaşa için meşaleli yürüyüş l Haydarpaşa Gar’ının çatısını küle çeviren şaibeli yangının 4. yılında Haydarpaşa Dayanışması üyeleri ve çok sayıda yurttaş meşaleli yürüyüş gerçekleştirdi. Kadıköy İskele Meydanı’nda toplanan grup, “‘Haydarpaşa gardır, gar kalacak” yazılı pankart açarak İskele Caddesi’nden Haydarpaşa Garı’na yürüdü. Sloganlar atan grup daha sonra Haydarpaşa Garı kapısına siyah çelenk bıraktı. Burada grup adına açıklama yapan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı “Birinci derece tarihi eser olan Haydarpaşa Garı’nda bilimsel, teknik ve hukuki olarak asla uygulanmaması gereken, garın fiziksel bütünlüğünü ve güvenliğini tehlikeye sokacak olayın çatı restoran gibi ticari kullanım dayatmasından derhal vazgeçip biran önce garımızın aslına uygun olarak onarılmasını istiyoruz” dedi. DEDAŞ: İtiraz etsinler
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle