04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 KASIM 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA Opel dev tesisi kapatıyor Opel, Almanya’nın Bochum kentinde 1962’de kurulan tesislerini kapatma kararı aldı. Üç bine yakın kişinin çalıştığı üretim tesislerinin 12 Aralık’ta faaliyetlerinin durdurulacağı belirtildi. EKONOMİ [email protected] Artan içki yasaklarına İTO da uydu. İstanbul Ticaret Odası’nın İTO’da (İTO) 20 yıldır işlettiği Kandilli’deki Cemile Sultan Korusu’nda içki yasağı kararı alındı. Yasak, yeni yılın ilk günüyle başlayacak tüm restoranlarda uygulanacak. Vakıf, yasağın “dini veya siiçki ve yasi” değil, “ticari” olduğunu savundu.12 bin üyeli tesislerin zaönlenmesinin zorunluluk olduğu savunulan açıklamada, yasak rarının üyelerin tesislere alkol nedeniyle gelmedikleri vurgulandı. 11 Apple’dan flaş karar Apple’ın kısmen daha ucuz fiyatla satışa çıkan telefonu iPhone 5C yeterli ilgiyi görmedi, üretiminde sona gelindi. Gelecek yılın ortalarına doğru iPhone 5C artık üretilmeyecek, iPhone 5S’nin üretimine devam edilecek. Yolsuzluk sermaye kaçıracak cüsü ise bence en enteresanı: Demokrasi genelde bir açılım da getiriyor ve bu açılım da çoğu zaman yeni tekDünyanın en çok alıntı yapılan 10 ekonomistinden nolojiler, yeni firmalar ve dinamizmi getiriyor. Bu da asbiri olarak gösterilen Massachusetts Teknoloji Ensti lında eşitsizliğe pozitif etkitüsü (MIT) İktisat Profesörü de bulunuyor. Bunun en iyi Daron Acemoğlu ile Türki örneği Güney Afrika. Güney Afrika 1994’te dünyanın en ye ekonomisinin geleceği, yolsuzluklar, 17 Aralık süre eşitsiz sistemi olan Apartheid sistemini bitirdi. Ancak ci ve Cumhurbaşkanı Tayeşitsizlik çok arttı ondan beyip Erdoğan ile ilgili tarri. Niye arttı? Çünkü yüzde tışmalar üzerine konuştuk. 80’nin üstündeki zenci nüfus Acemoğlu, Türkiye ekonomisinde reformlar acilen ha 1994’ten önce ne mühendis, ne kalifiye eleman ne de yata geçirilmediği sürece bürokrat olabilirdi. Birçok ingeleceği karanlık görüyor. san yeni işler kurmaya ve bu l Sayılı ekonomistleda eşitsizliği artırmaya başrinden biri olarak küreladı. Eşitsizlik birçok insanı sel ekonomideki sorunlara ışık tutan çalışmalarınız fakirlikten zenginliğe götürüyorsa, fırsat eşitliğiyle bevar ancak Türkiye üzerine herhangi bir çalışmanız raber geliyorsa çok da kötü bir şey olmayabilir. Anyok. ABD’de yaşayan bir cak Türkiye’de fırsat eşitliiktisatçı olarak Türkiye ile ilgili verilere ulaşmada zor ği yok. l Yolsuzlukla ilgili tarlanıyor musunuz? tışmalar da devam ediyor. Türkiye ile igili herhanEn son TÜSİAD anketi, yolgi bir çalışmam yok evet. suzlukların iş yapma maTürkiye’de verilere ulaşliyetlerini yüzde 10 artırdımak çok zor. Uzun zaman ğına ve toplam GSYH’nin Türkiye’de hiç veri yokyüzde 5’ini oluşturduğuna tu. Biraz iyileşmeye başladı ama başka ülkelerle kıyasladığımız zaman veriler u Türkiye’deki yolsuzluğa halen Türkiye’de yeterince açık değil ve bunu ne kadar dikkat çeken Profesör açık yaparsak hem araştırAcemoğlu, Rusya’da olduğu ma için daha iyi hem de aslında politikacılara, bürokratgibi sermaye krizinin ların üzerine bir denetim olapatlayabileceğini vurguladı. rak iyi. Örneğin ihalelerin soAcemoğlu, “Türkiye’de çok nuçlarının çok daha açık bir şekilde gösterilmesi, devlebelirsizlik var. Türkiye’de tinhükümetin harcadığı payolsuzluk çok fazla. Yabancı raların, verdiği teşviklerin nerelere gittiği, bunların bilinsermaye şimdilik tepkisiz. mesi hem akademik araştırAma bir anda birdenbire ma için daha iyi hem de halpatlayabilir” dedi. kın bilmesi, medyanın bilmesi için daha iyi. l Türkiye gelir adaletdikkat çekti. Yolsuzluklasizliğinde OECD ülkeleri rın uluslararası iş süreçleiçinde 3. sırada, siyasi ikrini etkilediği düşünülürse tidarın gelir eşitsizliğinin bunlar Türkiye’yi gelecekte artmasındaki rolü nedir? nasıl etkileyecektir? Neler yapılmalı? Birçok nedenden doSiyasi adaletin aslında gelir adaletsizliği üzerindeki et layı dış sermaye kaçabilir Türkiye’den. Türkiye’de kileri çok daha karışık. Biçok belirsizlik var, ne olacazim bulgularımız şunu söyğı belli değil. Türkiye’de cari lüyor: Demokrasinin büyüaçık çok fazla, siyasi riskler meye çok net bir etkisi var. Ama genelde gelir adaletsiz yüksek. Türkiye’de yolsuzluk çok fazla şu ana kadar bir liğini azaltmıyor. Bunun üç şey olmadı; niye olmadı çünnedeni var: Birincisi bazen kü likidite çok olduğu sürece demokrasi oluyor yani seçimlere giriliyor ama pek bir yabancı sermaye korkmuşey değişmiyor. İkinci neden yor. Rusya’dan bile korkmuyorlardı bir sene öncesine çok daha önemli bir neden: Demokrasi genelde orta ke kadar. Rusya’dan korkmayanlar Türkiye’den de korksimin yani orta sınıfların simuyor ama bir anda birdenyasi gücünü artırıyor ve bunun getirdiği harcamalar ba bire patlayabilir, Rusya’da zen eşitsizliği azaltmak yeri bunu gördük. l Kredi derecelendirme ne artırabilir de. Çünkü büyük bir harcama var ama bu kuruluşları ve uluslararası örgütlerin Türkiye’nin kıharcamaların çoğu fakir inrılganlıklarıyla ilgili uyarısanlara gitmiyor. 1980’lerin ları da sürüyor. Size göre 70’lerin Türkiyesi’ne bakarsanız gecekondu mahallele Türkiye ekonomisi için gerinde kimse yatırımda bulun lecek dönemde en büyük risk nedir? muyor, gecekondu mahalBence en büyük risk oldulelerine kimse eğitim, sağlık, ğu gibi devam etmemiz. Birsigorta götürmüyor. ÜçünÖZLEM YÜZAK PELİN ÜNKER çok potansiyel var, yapısal reformlar var, yapılacak şeyler var en büyük risk olduğumuz gibi devam edip yüzde 3’te büyümemiz; belki bu risk bir krize girip kendimizi toparlamamızdan bile daha fazla. Düşünün ki 2001 krizine girmeseydik belki 199899 yıllarındaki gibi devam ediyorduk. Tabii ki ideal bir dünyada krize gerek olmaz. Bir toplum olarak, sivil toplum olarak, politikacılar olarak daha doğru kararlar alırız ama eğer olduğu gibi devam ediyorsak, yapısal reformları yapmıyorsak, az önce konuştuğumuz şekillerde kendimizi yenilemiyorsak belki en kötüsü o olur. l Biliyorsunuz, Merkez Bankası, BDDK gibi kurumların bağımsızlığı son dönemde tartışmalı hale geldi. Türkiye’de kurumların bağımsız olduğunu düşünüyor musunuz? Kurumlarda bağımsızlık hiç yok. Örneğin YÖK amblematik. YÖK’ün bağımsızlığı var mı? Bazı kurumlar daha bağımsız. Merkez Bankası biraz daha bağımsız ama daha da bağımsız olması lazım. Hiçbir zaman hükümetin çıkıp da yok para politikası, şu olsun, bu olsun diyememesi lazım. Aynı şey BDDK için de geçerli. Bunların teknokratik olarak devlet kontrolünün dışında olması lazım. Türkiye’nin devlet kontrolünü büyüttüğü sürece modern büyümeye gelemeyeceğini düşünüyorum. Eğitimde kaliteyi artırmamız lazım. Üniversitelerde devlet kontrolü, YÖK, olmamalı. l New York Times, Financial Times gibi dünyanın önde gelen gazeteleri Cumhurbaşkanı Erdoğan için Putin benzetmesi yapıyor. Sizce Erdoğan gelecekte bir Putin olabilir mi? Umarım olmaz ama geleceği bilmiyoruz tabii ki. Türkiye’deki sivil toplumun, medyanın daha kuvvetli olduğunu düşünüyorum. Yani önemli olan Daron bir lider Acemoğlu olur mu olmaz mı değil, toplum buna izin verir mi, diye düşünmemiz lazım. Çok kuvvetli bir cumhurbaşkanı yaratırsak bu kapsayıcı değil, dışlayıcı bir büyüme olur. Acemoğlu’na göre Türk yargı sistemi Avrupa’nın en bozuk sistemi. Bürokrasi sorunlu Barış Umudu; Papanın Ziyareti Bizim medyada satır başlıkları “Papa geldi. Ne yedi, ne içti, kimlerle ne görüştü” üzerinden... cumhurbaşkanının çok övündüğü Ak(kaçak) Saray’da ilk önemli yabancı konuğun ağırlanması pazarlamasını da boşverin.. Satır arası altı sık sık çizilen “Hıristiyanlık mezhepleri üzerinden gerilimlerin yumuşatılması, en çok da İslam dünyası ile gelinen kanlı çatışmacı ilişkilere bir umut, çıkış yolu aranması..” beklentilerini veri alıp ne kadar işlevsel olabileceğini sorgulayın.. Laf aramızda biz resmen tanımıyor gibi gözüksek de papanın ziyaretinin dünya medyasında duyurulması haberlerinden ABD, Batı, dünya siyasi liderliklerinin söylemlerindeki sunumlarda özellikle altı çizildiği üzere İstanbul Ortodoks Patrikliği resmen “Ekümenik” olarak çoktan tanınmış, Türkiye tarafından da ilan edilmeden kabul görmüş konumda. Yani tek kutuplu dünyaya geçiş, Sovyetler’in dağılması sonrası güç dengelerinde Rus, Moskova Ortodoksluğunun liderliğini kırmak üzere İstanbul Patrikhanesi’nin Osmanlı işgali gerekçeli alınmış liderliği, siyaseten, inanç rütbelerinin tanınması biçiminde de Batı dünyası öncelikli tanınmıştı. Bunun papanın ruhani lider olduğu Katolik merkezlerine kabul ettirilmesi, daha önce İstanbul’dan Roma’ya, Roma’dan İstanbul’a gerçekleştirilen karşılıklı ziyaretlerle sağlanmıştı. İktidarları ortaklığında Fethullah Gülen, Erdoğan ziyaretlerinde de birçok kez pekiştirilmişti. Papanın bu son ziyaretinin dünya çapında çok daha anlamlı gerekçelendirilmesini, papanın Erdoğan’ı ziyareti sırasındaki kısa ama özlü konuşmasındaki (barış) sözcüğü vurgulamasından okumak gerek. Elbette milyarlarla dünyalıyı bağlamış bir mezhebin inanç büyüğünün; papanın, bütün dinler ve inançlar üzerinden liderlerin toplumlara dönük söylemlerinde yer alacağı üzere “barış” vurgulaması ağırlıklı olması, hepsi bir arada dünyanın tek tanrılı dinlerinin felsefesinde, kitaplarının özünde var.. Günümüzdeki önemi, farkı, inançlar, dinler, mezhepler üzerinden, insanlığın günümüzde de yaşamakta olduğu çatışmaların ağırlığında. Ortodokslarla, Katoliklerin hâlâ derinlikli yaşamakta oldukları gerilimin kırılmasında papaya rol biçiliyor. Çok daha yaşamsalı; Müslümanların yüzyıllar gerisinde kaldığı varsayılan mezhepler üzerinden içine düştüğü kanlı çatışmaların, ülkeleri kasıp kavuran iç savaşların kaosunda, İslam üzerinden aslında öncelikli emperyal çıkarlar adına kurdurulmuş radikal İslami terör örgütlerinin dünyaya yayılması ile ortaya çıkan tehditlerin bütün dünyayı etkisi altına alması. HHH “İslamofobiya” olarak adlandırılan, emperyal odakları da tehdit eden radikal İslamcı terör hareketlerinin önyargı boyutu ile bile zengin Kuzey dünyasını da sallıyor olması... Türkiye dışında bir başka İslam nufusu ağırlığı olan ülkede gerçekleştirilemeyecek buluşmadan, barıştan yana umut aranması... Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya kamuoyunun bu ziyarete gözlerinin çevrilmesinden yararlanma çabası ile BM’de boş tribünlere yapmak zorunda kaldığı, aslında gerçekten doğru vurgulamalar ve yakınmaları da içeren benzer seslenişini içerik anlamında yineledi. Papanın barış çağrısı da temsil ettiği inanç liderliği ile uyumlu, evrensel insan hakları, inanç ve düşünce özgürlüklerine saygı çağrısı çerçevesinde herkesin onay verebileceği içerikteydi. Sözün özü, “Yeni içerikler getirmeyen, genel inançlarla, gerçeklerle çelişmesi söz konusu olamayacak söylemlerden nasıl bir barış umudu beklentisi çıkarılabilir” sorgulamasına verilebilecek olumlu yanıt olsa olsa “zamanın ruhu” olabilir.. İslam dünyası içinde hele de Ortadoğu bataklığında yaşananlar; bir boyutu ile emperyal odaklar, İslamofobiya adına yaşatılanlar... Bir boyutu ile de inanç sömürüsü üzerinden kirli diktatoryal siyasetlerin, çıkarlar savaşlarında, evrensel akıl, insan hakları, hukuk üzerine çıkıldığında, karanlık çağda kaldığı sanılan insanlığın yok olduğu kanlı vahşetin batağında, kaçınılmaz ortaya çıkan derin kaosun altından kalkılamaz ağır sonuçları... ABD’nin askeri gücü, NATO destekli terörle yerinde savaş tezlerinin çökmesi, Irak, Afganistan işgalleri örneği kuralsız düzenin kuralsız savaşlarından geri dönüşün de bir işe yaramaması, Arap Baharı’nın hiç umut olamaması olgularının dehşetinde yeni arayışların kaçınılmaz gündeme girişi... Ilımlı İslam desteğinde bölge ülkelerine en çok İktidarlarında Türkiye’ye biçilen rollerin uygulanamadan işlevsizleşmesi.. Şimdilerde yeni denge arayışlarında, İran’ın vurulması, Esad’ın devrilmesi projelerinden çark edilmiş olsa da kurgulanan yeni dengeler arayışlarında henüz hiçbir projenin güvence verememesi.. Piyasalar düzeninde, işin çivisi öylesine çıktı ki... Dünya nimetlerinden insanca payın çok aza indirilip çoğunluğun uygarlık çağında kazanılmış haklarını örgütlü kullanamamaları için, ırkçılık ve inanç üzerinden çağdışı çatışmalarla öylesine tuzaklar kuruldu ki... Kör inancın, kör bir o kadar insanlık dışı, karanlık, kirli çıkar çatışmaları, bataklığı, siyasal güç savaşlarında... Barış umudu, ırkçılık, inanç önderliklerinden gelebilecek barış çağrılarına, sağduyuya kalıyor... u Türkiye’nin şeffaf olmadığına dikkat çeken Acemoğlu, bu nedenle Türkiye üzerine akademik çalışmalar yürütemediğini söyledi. Acemoğlu, verilerin Türkiye’de yeterince açık olmamasının, ihalelerin nasıl yapıldığı, hükümetin harcadığı paraların nerelere gittiği konusunda soru işaretleri yarattığını anlattı. l Hükümetin Orta Vadeli Planı’na göre bu yıl yüzde 3.3 büyüme bekleniyor. Bu gerçekçi mi? Türkiye zaten kırılgan bir ekonomi ve yüzde 3, yüzde 3.5 düzeyindeki büyüme Türkiye için yeterli değil. Türkiye ekonomisi hâlâ çok genç ve hâlâ nüfusu çok fazla. Ekonominin daha fazla büyümesi gerek. Üstelik teknolojik olarak çok geride, hâlâ üretkenliği birçok sektörde çok düşük. 15 yıl sonra büyümek daha da zorlaşacak. Önümüzdeki 15 yılı Türkiye’nin etkin kullanması lazım. Ama bunu yapabilecek cesaret bu iktidarda yok. Çünkü bunun için çok daha fazla ekonomik ve siyasi reform yapması lazım, belirsizliği azaltması, yatırımcı için uygun ortam yaratması lazım. Örrneğin Türk yargı sistemi Avrupa’nın en bozuk sistemi. Yeni iş kurmak kâğıt üzerinde bile en kötü, bürokrasi sorunlu. Avrupa’da bize en yakın Yunanistan, Portekiz, İspanya ama bizdeki belirsizlik, yolsuzluk, zorluklar onlarda yok. OVP gerçekçi değil 17 Aralık sonrası gelinen nokta savaş l 2014 yılı başında bir röportajınızda ‘Gülen cemaati AK Parti çatışmasından bir temizlenme çıkabilir’ demiştiniz. Bugün 17 Aralık dosyasının üzeri tamamen örtülmek isteniyor. Bu konu hakkındaki düşünceleriniz nedir? Temizliğe yol açmadı ne yazık ki. Sağlıklı bir bürokrasi kendini dışarıya açan bir bürokrasidir. İdeolojik olarak değil de verimli olarak çalışan, taleplere esnek şekilde yanıt veren bürokrasidir. Türkiye’de bürokraside daha önce de sorun vardı: Askerin yerini başka yapılar aldı cemaat, Hizmet... Modern bürokrasi olarak varlık gösterebilmesi için meritokratik gelişmesi lazım. Bürokrasinin içinde herhangi başka bir yapı olursa askeri olsun, Kemalist olsun, cemaat olsun, AKP olsun her zaman kötü olur... 17 Aralık sonrası gelinen nokta ise bürokrasiyi temizlemek değil, savaş oldu. Problemleri çözmek yerine problemleri kapatan bir yapı oluştu. Ayrılma bir dinamik getirir belki diye ummuştum ama olmadı. l Türkiye’de kalkınmanın önündeki en büyük üç engeli sıralar mısınız? Birinci “devlet” derim. Türk ekonomisi Osmanlı’dan beri devlete bağımlı bir ekonomi. Böyle olduğu sürece gerçek üretkenlik artışını yakalayamaz. ABD’nin en başarılı şirketleri Facebook, Twitter, nanoteknoloji şirketleri... Bunlardan hangileri gidip ilk iş olarak Amerikan Başkanı ya da milletvekilleriyle konuştu sizce? Hiçbiri! Türkiye’de ise bakkal açmaya kalktığın zaman bile bir politikacı ile görüşmeye, işini hallettirmeye çalışırsın. İkinci engel bana göre insan kaynağının yeterince iyi olmaması. Daha yetenekli, daha iyi eğitimli bir işgücüne ihtiyaç var. Bu konuda adımlar yetersiz. Üçüncü so run ise yenilikçiliğe odaklanılmaması. Türkiye’nin daha fazla teknoloji üretmesi lazım. Biz Çin düzeyinde yiz. Çin yenilikçilik olmadan büyüyemezse biz hiç büyüyemeyiz; çünkü bizim işgücümüz d a h a yüksek ü c retli. Bilgi’den iş dünyasına ödül Ekonomi Servisi İstanbul Bilgi Üniversitesi Pantheon Kulübü, iş dünyasının “en”lerini belirledi. Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker “Yılın İş İnsanı”, THY Genel Müdürü Temel Kotil “Yılın Profesyoneli” ödülünün sahibi oldu. Ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu’na da “Üstün Başarı Ödülü” verildi. BİLGİ Pantheon Kulübü öğrencileri tarafından seçilen isimler, ödüllerini öğrencilerin elinden aldı. Kotil, yaptığı teşekkür konuşmasında “Bugüne kadar pek çok ödül aldım. Ancak gelecekte önemli işler başaracak gençlerin verdiği bu ödül, en güzeli. Yarının başarılı iş insanları olacak öğrencilerin verdiği ve sonraki yıllarda değeri katlanarak artacak olan ödül için öğrencilere teşekkür ediyorum” dedi. Acemoğlu da ödülünü alırken “Üniversiteler, ülkemizin gelişimine ivme kazandıracak beyinlerin yetişmesinde en önemli rolü üstleniyor. Türkiye’de önde gelen akademik kurumlardan biri olan İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin cesur öğrencilerinden bu ödülü almak gurur verici” diyerek teşekkür etti. İnşaat istihdamı azaldı Ekonomi Servisi Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış inşaat istihdam endeksi 2014 yılı 3. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 4.5 oranında azaldı. Takvim etkilerinden arındırılmış inşaat istihdam endeksi ise bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 14.9 oranında azaldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İnşaat İşgücü Girdi Endeksleri, 3. Çeyrek: Temmuz Eylül 2014 verilerini açıkladı. Mev sim ve takvim etkilerinden arındırılmış inşaat çalışılan saat endeksi 2014 yılı 3. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 4.3 azalırken takvim etkilerinden arındırılmış inşaat çalışılan saat endeksi de, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 14.5 düştü. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış inşaat brüt ücretmaaş endeksi 2014 yılı 3. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 0.8 oranında azaldı. Takvim etkilerinden arındırılmış brüt ücretmaaş endeksi ise bir önceki yılın aynı çeyreğine göre değişmedi. Ekonomi Servisi Koza Grubu’na ait Bergama, Gümüşhane, Kayseri ve Eskişehir’deki işletmelerinin çalışmalarının, hiçbir yasal gerekçe olmaksızın engellendiği dile getirilerek, bunun 1200 emekçiyi işsiz bırakacağına dikkat çekildi. Türkiye Maden İşçileri Sendikası Yönetim Kurulu açıklamasında özetle şu noktalara dikkat çekildi: l Sendikanın örgütlü olduğu Koza Grubu’na ait 4 işletmeden 3’ü yasal gerekleri yerine getirmelerine karşın üretim yapmaları engelleniyor. İşletmeler kapanmakla karşı karşıya bırakılıyor. l 200 işçinin çalıştığı Gümüşhane’de kurulu altın iş Maden emekçisinden Koza’ya destek u Maden İşçileri Sendikası, örgütlü oldukları Koza Grubu’na ait madenlerin hiçbir haklı gerekçe gösterilmeden çalışmasının engellendiğini, bunun binlerce emekçinin işine mal olacağını belirtti. letmesinde yeni atık depolama tesisi yapımı ve patlayıcı izinlerinde hiçbir eksik olmamasına karşın imzadan çıkarılmıyor. Bu nedenle, üretim sekteye uğruyor. l Kayseri’de kurulu Himmetdede Altın İşletmesi’nde ÇED raporu başta olmak üzere, işletmenin faaliyete geçmesi için bütün gerekler yerine getirilip prosedür tamamlanarak başvuru yapılmasına karşın deneme üretimi için geçici faaliyet belgesi 5 aydır imzadan çıkarılmıyor. Bu işletme kapanmakla, çalışan 250 sendika üyesi işçi işsizlikle karşı karşıya bırakılıyor. l Kaymaz/Eskişehir’de kurulu, Kaymaz Altın Madeni açık ocak işletmesinde de, yine bütün yasal gerekler yerine getirilmesine karşın geçici faaliyet belge si 9 aydır verilmiyor. l Bu işletmelerde çalışan üyeler onlarca mektup, eposta ile sendikamıza başvurarak işletmelerinin sağlıklı, güvenli, haklarına saygılı işletmeler olduğunu, işsiz kalmak istemediklerini, yasal gerekleri yerine getiren bu işletmelerin üretim yapmalarının önüne konulan engellerin kaldırılması için sendikadan girişimlerde bulunmasını istiyor. l Bütün yasal gerekleri yerine getirmelerine, iş güvenliği sağlamalarına ve sendikal haklara saygılı olmalarına ceza verilmiyorsa ve işçiler mutlaka işsiz kalmalı denilmiyorsa işletmelerin üretim yapmaları engellenmemeli. KISA... KISA... 4 Toprak Mahsulleri Ofisi 27 bin 500 ton durum buğdayı ve 100 bin ton yemlik arpa alımı için uluslararası ihale açtı. 4 Vakıfbank, bilançosunda “Satılmaya Hazır Menkul Değerler” hesabı altında izlediği 1.37 milyon adet Mastercard ve 86 bin 714 adet Visa hisselerinin satışı için genel müdürlüğe yetki verdiğini açıkladı. 4 Hindistan hükümeti ülkeye ithal edilen altının yüzde 20’sinin ihraç edilmesini gerektiren sınırlamayı kaldırdı. Hindistan, geçen yıl cari açığının rekor düzeylere yükselmesine neden olan altın ithalatını sınırlamak için ithalat sınırlamasına gitmişti. 4 Avro bölgesinde enflasyon kasımda yıllık bazda yüzde 0.3 ile beklentiler seviyesinde gerçekleşti ancak ekime göre geriledi. Enflasyon ekimde yıllık bazda yüzde 0.4 seviyesindeydi. Bölgede işsizlik ise yüzde 11.5’te kaldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle