04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 EKİM 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET [email protected] SAYFA Birgül Oğuz’a AB Edebiyat Ödülü u ‘Hah’ ve ‘Fasülyenin Bildiği’ adlı öykü kitaplarıyla tanınan Oğuz, 2014 Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü’nü kazanan 13 yazardan biri oldu. KÜLTÜR 17 İsmail Saray’ın 20 yıldır en kapsamlı sergisi SALT Galata’da açıldı İngiltere’den ‘buruk sevgiler’ u Türkiye’de sanatçı olabilmenin güçlüklerini yaşam öyküsüyle adeta özetleyen İsmail Saray’ın ‘İngiltere’den Sevgilerle’ adlı sergisi 2 Kasım’a kadar izlenebilecek. EVRİM ALTUĞ Türkiye Sınıfta kaldı! “Türkiye’de son bir yıl içinde hapisteki birçok yazar ve gazeteci serbest bırakıldı. Bunlar, yargı öncesi uzun süren gözaltılarıyla, adil olmayan yargılamalarla, özel yetkili mahkemelerle, antiterör yasasıyla, sağlıklı deliller olmadan tutuklanan, hüküm giymeden dört beş yıl hapiste kalan yazar ve gazeteciler ile Türk ve Kürt aydınlardı...” Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te toplanan Uluslararası Yazarlar Birliği PEN’in 80. Kongresi’nde son gün. Herkes PEN Uluslararası Hapisteki Yazarlar Komitesi Başkanı Marian Fraser’in okuduğu raporu dinliyor. Kongre’de 58 ülkeden 200 kadar yazar, şair ve gazeteci var. Türkiye PEN Merkezi yönetiminden üç kişiyiz: İkinci Başkan Halil İbrahim Özcan, Sayman Tülin Dursun ve ben. Kongre dört gün sürüyor. Ama bu rapor Birleşmiş Milletler’e sunulmak üzere bir yıl boyunca hazırlanıyor. Dünyadaki savaşlar ve hükümetlerin tutumları 58 ülkenin PEN merkezlerinin temsilcilerine sunuluyor. Düşünce ve ifade özgürlüklerine tehditler, baskılar paylaşılıyor; edebiyatın, yazının ve sözün özgürleşmesi için güç birliği yapılıyor. Rapor, Türkiye’de son bir yıl içinde yazar ve gazetecilerin serbest bırakılmasını; kimi yasal düzenlemelerin sevindirici olduğunu vurguladıktan sonra “Ancak” diyor: “Ancak bu olumlu adımlara karşın, yazar ve gazeteciler hâlâ tehdit altında.” Raporda bu tehdidin ayrıntıları ve nedenleri paylaşıldıktan sonra, sonuç olarak Türkiye’de ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, haber alma ve iletişim özgürlüğünün büyük ölçüde çiğnendiği vurgulanıyor. İfade özgürlüğü açısından sınıfta kalan elbet yalnız Türkiye değil. Rusya, Çin, Ukrayna, Vietnam, Küba, Meksika, İran, Irak, Tibet, Honduras, Kuzey Kore ve Etiyopya, bizimle birlikte sınıfta kalan diğer ülkeler... Kültür Servisi Öykü yazarı Birgül Oğuz, 2014 Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü’ne değer görülen 13 yazardan biri oldu. Avrupa’da gelişme gösteren yeni yazarlara verilen ödülün sonuçları dün Frankfurt Kitap Fuarı’nda açıklandı. Kazananlara ödülleri 18 Kasım’da Brüksel’de düzenlenecek bir törenle sunulacak. Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü’ne değer görülen yazarlara ayrıca 5 biner Avro veriliyor. Bu yılki ödülü, Birgül Oğuz’un yanı sıra Ben Blushi (Arnavutluk), Milen Ruskov (Bulgaristan), Jan Nemec (Çek Cumhuriyeti), Makis Tsitas (Yunanistan), Oddny Eir (İzlanda), Janis Jonevs (Letonya), Armin Öhri (Liechtenstein), Pierre J. Mejlak (Malta), Ognjen Spahic (Karadağ), Marente de Moor (Hollanda), Uglješa Šajtinac (Sırbistan) ve Evie Wyld (Birleşik Krallık) kazandılar. 1981 doğumlu Birgül Oğuz, Bilgi Üniversitesi’ni bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi’nde doktorasını hazırlıyor. Moda Sahnesi ve Nâzım Hikmet Akademisi’nde edebiyat dersleri veriyor. Kısa öyküleri, denemeleri, yazıları ve çevirileri Türkiye’deki edebiyat dergileri ve gazetelerde yayımlanan Oğuz, 2007’de Yaşar Nabi Öykü Ödülü’nü kazandı. Oğuz’un “Hah” (Metis) ve “Fasülyenin Bildiği” (Varlık) adlı öykü kitapları yayımlandı. Kütahya doğumlu sanatçı İsmail Saray, yaşamı ve çalışmalarını 1980’den bu yana İngiltere’de sürdüren, Türkiye güncel sanat hafızasının görünmez kahramanlarından. SALT Galata’da, kurumun sunumu ile “vadesi çoktan geldiği” için, emeğinin onuruna iki yıllık bir hazırlıktan sonra açılan ve mekânın neredeyse geneline çeşitli yapıt ve belgeler eşliğinde yayılan sergisi “İngiltere’den Sevgilerle” ise 2 Kasım’a kadar ücretsiz izlenebiliyor. Türkiye’de sanatçı olabilmenin ve sanat eğitiminde ekol yaratabilmenin güçlüklerini yaşam öyküsüyle özetleyen İsmail Saray’ın 20 yıldan bu yana açılmış en kapsamlı sergisi, sanatçının dönemin talihsiz koşullarına yenik düşerek hayata geçiremediği kimi proje veya sergileriyle ilgili çarpıcı belgeleri de kapsıyor. Yaşamının son dönemini, şu sıralarda sanattan daha ziyade aktivizm alanına yoğunlaştıran Saray’ın sergisinin temelinde, SALT’ın 1’nci katına belli zaman dilimleri eşliğinde yayılan sanat eserleri başta olmak üzere, sanatçının artistik kariyerine damgasını vurmuş türlü yerli ve yabancı yazışmanın yanı sıra, BBC’den destekle dijital videoya aktarılmış dokümanter sergi filmleri ve giderek kavramsallaşan sanat anlayışının yazılı ve görsel ipuçları bulunuyor. Sezin Romi ve Derya Demir’in emekleriyle hayata geçen serginin tasarımında, Saray’la aynı yolda ilerlemiş meslektaşı, bir dönemin Sanat Tanımı Topluluğu kurucu üyelerinden Ahmet Öktem’in de imzası bulunuyor. dikkati çekiyor. İmgenin bellekteki kalıntısı ve bunun kitle iletişim araçlarıyla çoğaltılabilirliği üzerinden, sanatın, mesajın ve sanatçının ömrünü büyük bir tevazu ile sorgulamış olan sanatçının sergisinde ayrıca, 196364 yılında büyük bir itinayla kapak kompozisyonunu hazırladığı Kütahya Lisesi Yıllığı’na da yer veriliyor. 17 Ocak 1968’de Milli Eğitim Bakanlığı’nın açtığı burs yarışmasını ka‘Yarısı İçten ve Dıştan Silinmiş Cam’ 1970. zandıktan sonra gittiği İngiltere’nin verimli sanat ortamı ve o dönemde patlak veren 1968 Baharı’ndan büyük ölçüde etkilenen Saray’ın sergisinde, bunun dışında, sanatçının dönemin Kültür Bakanlığı’na yaptığı destek başvurularına aldığı olumsuz yanıtlar da teşhir edilmekte. Sergide bu anlamda, vaktiyle 2. İstanbul Bienali’ne dönemin İKSV Müdürü Aydın Gün tarafından davet edildiği halde, Saray’ın yazık ki gerçekleşmemiş proje çizim ve notları da yer alırken buna benzer gerçekleşmemiş bir diğer proje olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi kaynaklı, 1993 tarihli “Üç Boyutlu Çağdaş Sanat Yapıtları Yerleştirme Etkinliği” isimli yarışmaya davet mektubu ve 64 kişilik sanatçı listesini de özellikle anmak gerekiyor. Bu listede, Füsun Onur’dan Handan Börüteçene’ye, Sarkis’ten Cengiz Çekil’e ve Gülsün Karamustafa’dan Erim Bayrı ile Erdağ Aksel’e, oradan Ayşe ErkEtkinlikte en ilginç eserlerden birini ise birçok eserini SALT’ın farklı alanlarına tek men, Serhat Kiraz ve Osman Dinç’e uzanan çeşitlilik, o sırada SHP’den seçilen esrar yerleştiren ve düzenleyen Saray’ın Saint Martin Sanat Okulu’nda öğrenci iken bi ki CHP Gençlik Kolları üyesi Nurettin Sözen başkanlığındaki İstanbul Büyükşehir nadaki bir atölyenin tozlu camlarını içeriBelediyesi’nin “kültür politikası” vizyoden ve dışarıdan silerek gerçekleştirdiği ve nunun ne olduğuna dair ironik bir delil oluşdaha sonra Royal College of Art mezunituruyor. Bilindiği gibi, Sözen’in ardından, yet sergisinde sunduğu “Dıştan Silinmiş Cam” isimli eserin fotoğraflı yeniden sunu yapılan yerel seçim sonucunda aynı makamu oluşturuyor. Romi ve Demir, sanatçının ma dönemin Refah Partisi üyesi, bugünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan özellikle bu eseriyle kavramsal sanat üretigetirilmişti. (saltonline.org) minde daha belirgin bir duruş sergilediğine İsmail Saray, 1972. İfade özgürlüğü tehdit altında MİT Yasası’ndan gazete patronlarına Raporda vurgulanan ifade ve düşünce özgürlüğü ihlallerini şöyle özetleyebilirim: Türkiye’nin, ifade özgürlüğü açısından sınıfta kalmasına en büyük neden 2014 Şubatı’nda getirilen internet yasaları. YouTube ve Twitter’ın, birçok web sitesinin uzun süre yasaklı kalmış olması. Yasanın daha geniş sınırlarla da olsa yeniden getirilmesi. İnternet yasasının iktidarın elinde politik baskı aracı olması. Bir başka neden: MİT yasası: Yargı kararı olmaksızın MİT’e verilen soruşturma yetkisi... Raporda bu yetkinin hem özel yaşamı ihlal, hem de hükümetin elinde bir yasağa dönüştüğü vurgulanıyor. Efsanevi Moulin Rouge kabaresi kuruluşunun 125. yılını kutluyor Erdoğan’dan karalama ve hakaret Raporda önemli bölümlerden biri Erdoğan’ın en ufak bir eleştiri karşısında yazar, gazeteci ya da sanatçılara yönelttiği karalama, iftira ve hakaretlere ayrılmış. Bu karalama sonucunda yazarların, çizerlerin, karikatüristlerin, yayıncıların hakkında soruşturma ve dava açıldığı vurgulanıyor. Son yıllarda Ceza Yasası’nın 301. maddesinin pek uygulanmasa da yine de tehdit oluşturduğu bildiriliyor. Türkiye’nin sınıfta kalmasına bir başka neden de medya patronlarının ve gazetecilerin, kendi çıkarlarını gözetmek adına uyguladıkları otosansür... Raporda TMSF’nin rolüne ve iktidarı eleştiren gazetelerin el değiştirmiş olmalarına da dikkat çekiliyor. Evet, daha önce de söyledim. Sınıfta kalan yalnız Türkiye değil. Ama inanın, bu beni hiç ama hiç teselli etmiyor. Aksine dünyadaki yerimizi gördükçe utancım daha da büyüyor! (Öteki ülkelerdeki durum bir başka yazıya kaldı!) Ünlü ressam ToulouseLautrec’in Moulin Rouge afişlerinden biri. Paris kültürünün simgesiydi Kültür Servisi Paris’in efsanevi kabaresi Moulin Rouge, kuruluşunun 125. yılını kutluyor. Bir zamanlar Paris’in bohem yaşamının simgelerinden olan, ünlü ressam ToulouseLautrec’in resimlerini ve afişlerini yaptığı, kral VII. Edward’ın şampanya patlattığı Moulin Rouge, eski havasını yitirmiş olsa da, özellikle turistler için bir çekim merkezi. Bugünkü müdürü JeanJacques Clérico’ya bakılırsa, şimdilerde yılda 600 bin kişinin akın ettiği Moulin Rouge, yılda 65 milyon Avro’dan fazla gelir sağlıyor. Ne var ki, Paris’in bohem çağında ressamlar ve sanatçıların uğrak yeri olan Moulin Rouge’un müşterilerinin yarısından fazlası turistler. Bunların büyük bölümünü de Çin, Rusya ve ABD’den gelen turistler oluşturuyor. Moulin Rouge’un 125. yılı dolayısıyla, yıl boyunca, yalnızca bir dönemin efsane dansçıları Mintinguett, La Môme Fromage, La Goulue ve Nini Pattes’yi değil, aynı zamanda kabarenin ünlü patronlarını, yıllar içinde orada sahneye çıkmış Edith Piaf, Liza Minelli ve Frank Sinatra gibi şarkıcıları da anan programlar düzenlenecek. 1899’da Joseph Eller ve Charles Zidler tarafından kurulan Moulin Rouge, binanın üstündeki kırmızı yel değirmeni ve kankan danslarıyla nam salmış, giderek Fransız kültüründe simgeleşmiş bir yer edinmişti. n Kültür Servisi 22 yıldır çocukları sanatla buluşturan Sarıyer Sanat Tiyatrosu, tiyatro sezonunu iki çocuk müzikali ile açıyor. “Külkedisi Harikalar Diyarında” ve “Heidi Ali Baba’nın Çiftliğinde” oyunları ekim ayında Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde çocuklarla buluşuyor. Müzikaller cumartesi ve pazar günleri saat 13.00’te sahnelenecek. Çocuklara müzikaller
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle