03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EKİM 2014 PAZARTESİ 6 DİZİ Şiir, kimi İranlılarda Kuran’dan önce geliyor ORHAN BURSALI İran’da evlerde iki demirbaştan biri Kuran’sa, diğeri Hafızı Şirazi şiir kitabı Heyder Baba, ıldırımlar şakanda,/ Seller, sular şakkıldayıb akanda, / Kızlar ona saf bağlayıb bakanda, / Selâm olsun şevkatize, elize, / Menim de bir adım gelsin dilize... Rehberimize birkaç kıtasını söylettik, Tebrizli Azeri şair Şehriyar’ın (Seyyid Muhammed Hüseyn Behcet Tebrizi) upuzun şiirinden. Okulda ezberliyorlar. Ölüm günü de, bir kaynağa göre İran’da Milli Şiir Günü olarak kutlanıyor. Tebriz’de devasa anıtının içi şiir ve şair kaynıyor. En az 600 yıldan beri şairler o mezarlığa gömülürmüş. 1727’te 77 bin kişinin öldüğü Tebriz depremiyle mezarlık yerle bir olmuş, ama bugün orada Şehriyari Şairler Anıtı yükseliyor... İran tarihi ve edebiyatı hakkında yüzeysel bilgilere sahip bir insan, gördükleri, yaşadıkları karşısında şaşırabilir. iraz’ın ünlü bahçelerine taş çıkartıyor Ben gibi! Tebriz’deki Şairler Mezarlığı ve anıtından sonra, Şiraz’daki şiir ve şairlerle karşılaşmamız, şiir ve şairlerle İranlıların iç içe yaşamı büyüleyiciydi. Ama daha şaşırtıcı olanı, örneğin büyük şair Şirazlı Hafız’ın şiir kitaplarının çoğu İranlının evinde bulunduğunu öğrenmemizdi. Bir İranlı dedi ki, evlerde iki demirbaştan biri Kuran’sa, diğeri Hafız’ın (Hâfızı Şirâzî) şiir kitabıdır. Hatta Hafız İranlıların veya Şirazlıların günlük yaşamında Kuran’dan daha büyük yer aldığını öğreniyoruz, mesela günlük yaşamda önemli bir iş, hayatla ilgili beklentileri olduğunda şiir kitabını gelişigüzel açıyorlar ve bakalım Hafız ne demiş diye okuyup yorumluyorlarmış... Şairin türbesi, Şiraz’ın ünlü bahçelerine taş çıkartacak güzellikle. Tıpkı diğer Ş Sadi’nin türbesi ve geniş bahçesi. İranlılar iş çıkışı türbeye gelip şiir dinliyor. KİM BU ZERDÜŞTLER? bir kent. İnsanlar sizle konuşmak için fırsat kolluyor ki, buna başka ülkelerde, hele hele Türkiye’de pek şahit olamazsınız... Otele birkaç adım mesafede karşımıza çıkan genç ve alımlı bir İranlı kadın, hemen konuşmaya başlıyor, nerelisiniz diye soruyor, Türk deyince bizi hemen o akşam açılacak resim sergisine davet ediyor: Mutlaka geleceksiniz, diyerek. Aslında kendisi bilgisayar mühendisi, fakat resme meraklı... Sergiyi geziyoruz, suluboya güzel resimler. Sergiden çıkmaya hazırlanırken, davetliler de ellerinde çiçekler ve çikolatalarla sergiye giriyorlardı. Kadınlar, İran’ın aktif ve değiştirici insanları olarak, belleklerimizde yer ediyor. şairleri Sadi’nin (Şeyh Sadii Şirazi) büyük bahçe içindeki türbesi gibi. Sanmayın ki türbeleri ve bahçeleri ziyaret eden biz turistleriz... İranlıların arasında azınlıktayız. Ziyaretçiler ellerini taşlahit mezarlarının kenarlarına koyup dua ediyor veya fatiha okuyorlar. Hafız’ın da Sadi’nin de türbeleri, ters yönlerde ve sırtlarını yüksek olmayan tepelere dayamış durumda. Rehberimize duvarda bir Sadi şiirini (1200’lü yıllarda yaşamış) okutup ne kadarını anladın bu Farsçanın diye soruyorum. Merakım, o zamandan bu yana dildeki sürekliliği öğrenmek. Yanıtı: Lise eğitimini bitirmiş bir İranlı yüzde 80, geri kalanının da anlamı nı çıkartır... Soru: Peki ilkokulu bitirmemiş bir İranlı yüzde kaçını anlar? Yanıt: Yüzde 50’nin altı... Dil, bir uygarlığın en önemli taşıyıcı ve sürekliliği sağlayıcı öğesi... 1200’lerde yazan Sadi ve Hafız’ı anlayan bugünkü İran’dan bahsediyoruz. İranlı, şiiri yükseltip, eşdeğer kılıp hayatında çok önemli bir çıkış yakalamış... Din çok boyutluluk. Her iki şairin bahçelerinde oturup çay içiyoruz... Dört bir yana yerleştirilmiş hoparlörlerden, şiirlerinin ritmik ve lirik ezgileri çevreye yayılıyor... Ses kaydı alıyorum... Şiraz, görülecek bir yer ve yaşanacak Yaşanacak bir kent ‘İyi düşün, iyi konuş, iyi yap’ Zerdüştlük, MÖ 628551 yılları arasında yaşayan Zerdüşt’ün kurduğu bir inanç sistemi. Tektanrılı anlayışı getirmesiyle kendinden sonra gelen dinler üzerinde derin etkiler bırakmış. Bu inanışın temelini “en yüce tanrı” Ahura Mazda oluşturuyor. Zerdüştlük, Yunan, Roma ve Yahudi düşünceleri üzerinde de yaygın etkisiyle biliniyor. Zamanında siyasal ve dini otoritelerin büyük baskılarıyla karşı karşıya kalmış. İronik olan, Sasaniler (MS 224651) döneminde resmi din ilan edilen Zerdüştlüğün de, kazandığı dinsel ve siyasal gücü Hıristiyanlık, Budacılık ve diğer dinler üzerinde baskıya dönüştürmüş olması. Ataşgah, Yezd içindeki önemli ve en eski Zerdüşt tapınaklarından birisi. 1100 yıldır yandığına inanılan ateşin ve tapınağın bakımı için bir Zerdüşt rahibi görevlendirilmiş. Tarihi tapınağın duvarlarında Zerdüştlük öğretilerinden bölümler yazıyor. Bunlar içinde en dikkat çekici olanı ise  “İyi düşün, iyi konuş, iyi yap” öğretisi idi. Günümüzde Zerdüştlerin büyük bir kısmı Bombay’da yaşıyor ve onlara İran’dan gittikleri için “Parsîler” deniyor. 19. yy’nin ilkyarısında kendi aralarında çok iyi örgütlenerek ticaretle uğraşmışlar ve böylece ticaret ve imalatta önemli bir yer kazanmışlar. Hinduizmden farklı olarak kendi özel kastlarını da yaratmışlar ve Yezd’deki Zerdüştlerden farklı olarak çok seçkin bir ekonomik güce ulaşmışlar. Hatta Hindistan’ın en büyük şirketi olan TATA’nın sahiplerinin de İran kökenli Zerdüştler olduğu biliniyor. Günümüzün en ünlü Zerdüştleri arasında ise ünlü rock grubu Quenn’in solisti Freddy Mercury ve dünyaca ünlü orkestra şefi Zubin Mehta sayılıyor. Yezd kenti, Zerdüştlük ve Sessizlik Kuleleri... si için bu kulelere bırakıyormuş. Yasaklandığından beri mecburen gömüyorlar. Hatta son ölü taşıyıcısı olan yaşlı Şahriyar, kendi kadar yaşlı eşeğiyle tepenin eteğinde dolanıp duruyor... Yezd’in rengi safran sarısı... İlk bakışta Mardin’i anımsatıyor. Daralıp genişleyerek bir süre sonra neredeyse bir labirente dönüşen sokaklarında yürüyoruz. Kimi evlerin tepesinde yaklaşık iki metre yüksekliğinde kutu gibi bacalar var. İsimleri badgir. Bunlar Yezd’in doğal klima sistemleri. Rüzgârı alıyor, bacasında şöyle bir dolaştırarak bir şekilde soğutuyor ve evin içine veriyor. ÖZLEM YÜZAK İran’da bizi en fazla etkileyen kentlerden biri Yezd. Orta İran’da Zerdüşt kültürünün en yoğun hissedildiği bir çöl şehri. İranlıların bir zamanlar “Çölün incisi” dedikleri Yezd, UNESCO’nun saptamasına göre “Dünyanın en eski 2. yerleşim yeri”. Şiraz’dan uzaklaşıp ülkenin ortalarına doğru ilerledikçe etrafta bitki adına tüm belirtiler yok oluyor ve keskin bir çöl coğrafyasının içine dalıyoruz. 6 saat süren bir yolculuktan sonra nihayet Yezd karşımızda. Bir zamanlar Marko Polo’nun da gezip çok beğendiği, tarihi İpek Yolu ticareti dönemin de önemli bir ticaret ve geçiş noktası olan kent Arap istilasından kaçan ve kendilerine korunaklı bir yer arayan Zerdüştlerin yüzyıllar önce gelip saklandıkları güvenli bir yer olmuş. Binlerce yıldır da İran’daki Zerdüşt topluluğuna ev sahipliği yapıyor. İran’da 20 bin, Hindistan’da 90 bin Zerdüştün yaşadığı söyleniyor. Yezd’de ilk durağımız Sessizlik Kuleleri. Sessizlik Kuleleri’nin gerçek ismi Dakhme. Ölüleri gömmenin toprağı, yakmanın da havayı kirleteceğine inanan Zerdüştler, 45 yıl öncesine kadar ölülerini etçil kuşların yeme Mecburen gömüyorlar Neredeyse çölün ortasında olduğudan Yezd için su yaşamsal öneme sahip. Kentteki Su Müzesi’nde Yezdlilerin geliştirdiği “Qanat” denen yeraltı su kanalları anlatılıyor. Qanat’lar iki bin yıldır kullanılıyormuş. Bir kanal açmanın neredeyse 3 nesil sürdüğünü (7080 yıl), kanal açıcıların üzerilerine beyaz kefenlerini giyerek tünellere girdiklerini öğreniyoruz. Bir çöl şehrinde su müzesi hem ironik hem de anlamlı... Yezd’de tüm caddeler ve pazarlar zanaatkâr dolu. Demircisi, marangozu, şeker imalatçısı, kumaşçısı... Sanki hepsi işini yüzyıllardır yapıyormuş gibi gözüküyor. Ağır ağır işlerine bakıyorlar. Büyük bir sabır ve bilgelikle... Su müzesi... Nesf’e Cihan: İsfahan Safevilerin efsanevi başkenti İsfahan. Nesf’e Cihan, yani dünyanın yarısı. Geniş caddeleri, köprüleri, meydanları ve çarşılarıyla bambaşka bir diyar. Kentin ortasından geçen nehrin adı Zayende. Hayat veren, güzellik doğuran anlamında. Bir dönem kıvrıla kıvrıla cilveli bir kadın edasıyla akarmış. Ne yazık ki artık kupkuru... Üzerindeki 5 köprüden en güzeli 400 yıldır kenti süsleyen gizemli Siosepol Köprüsü. Eski adıyla Şah, şimdiki adıyla İmam Meydanı, Çin’in meşhur Tiananmen Meydanı’ndan sonra dünyanın ikinci büyük meydanı. Kenti hissetmek için çarşılarının tarihi derinliklerinde kayboluyor, çayhanelerinde soluklanıyoruz... Coşkulu bir kent İsfahan, ancak trafiği insanı ürkütecek kadar tehlikeli. Karşıdan karşıya ezilmeden geçmek bir mucize gibi. Kadın sürücülerin sayısı hayli fazla İsfahan’da. İran’da kadın olmak Genç bir avukat kadınla sohbet ediyoruz. Her 5 kadından 3’ü boşanıyormuş İran’da. Bu bilgi hayli şaşırtıcı geliyor bize. Ama ‘Yasal haklarını alıyorlar’ diyor kadın avukat. Bizdeki kadar çok kadın cinayeti olmadığını da öğreniyoruz. Bu da şaşırtıcı geliyor önce ama kültür o kadar farklı ki... Bu arada İran Şiiliğinde geçerli olan muta ya da sige diye bilinen anlaşmalı imam nikâhından da bahsetmeliyiz. Kadın hayır dediği sürece erkek ondan boşanamıyor, bir erkeğin resmi nikâhlı bir tek karısı olabiliyor. Ama muta baki. Tabii şeriat hükümleri geçerli olduğu için 2 kadının şahitliğinin 1 erkeğe eşdeğer olması da. İran kadınları mutlu mu peki? Mutlu olduklarını söyleyemem ama değişimin tetikleyicisi olacakları aşikâr görünüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle