28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 EKİM 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr 13 Türkiye’yi tecrit etti, özür de dilemiyor rotasında da ısrarlı Dış Haberler Servisi Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun pazartesi İstanbul’da Dünya Ekonomik Forumu’nda yaptığı konuşma, İngiliz haber ajansı Reuters’in “Türkiye analizine” vesile oldu. Reuters, Davutoğlu’nun konuşmasından örnekler ve son gelişmelerle Türkiye’yi “uluslararası tecride taşıdığı ancak bunun için özür dilememekte ısrarcı olduğunu” savundu. Jonny Hogg and Nick Tattersall imzalı analizde, “Batı’nın Suriye ve Irak’taki tavsiyelerine kulak asmamasının hayal kırıklığı ile Müslüman Kardeşler’in çöküşünden hâlâ sızlanan Türkiye Başbakanı, ülkesini tecrit eden dış politikası nedeniyle özür dilemiyor” denildi. Davutoğlu’nun Türkiye ile Müslüman Kardeş’li, yani “siyasal İslamlı” Ortadoğu rüyasının Suriye ve Irak’taki kaos nedeniyle başarısız olmuş hatta Türkiye’nin sınırlarını tehdit eder hale geldiğini, Arap âleminin en kalabalık nüfuslu ülkesi Mısırla ilişkilerini altüst ettiğine dikkat çekildi. Türkiye’nin Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın çabuk pes edeceğine “oynaması” ve Mısır’ın İslamcı Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye koşulsuz desteğine yönelik “yanlış hesaplamalarla” bölgesel süper güç olma arzularının sakat IŞİD Tezkeresi… “Toplumun artan biçimde İslamlaştırılmasına soyunan Erdoğan dışarıda inandırıcılığını yitirebileceği bir dönüm noktasında. Başbakan Ahmet Davutoğlu ile birlikte ‘stratejik derinlik’ ve ‘komşularla sıfır sorun’ gibi Ortadoğu gerçeklerinde boğulan sloganların propagandalarını yaptıktan sonra boy veren halifelikte kendisinin katkı yaptığı sınır sorunlarıyla yüzleşmek zorunda. Esad rejimini yıkmak umuduyla binlerce cihatçı bu sınırlardan hiçbir engel görmeksizin geçebildi. Savaşçılarının yüzde 10’u Türk olan IŞİD’in ayrıca Türkiye içindeki 5. kolu da sorunun başka boyutu…” Çizme’nin TÜSİAD’ı Confindustria’ nın iş çevrelerinde etkili gazetesi Il Sole 24 Ore’de çıkan satırlar bunlar… Ortadoğu uzmanı Antonio Negri tarafından “IŞİD Kobani’de Ankara’ya Meydan Okuyor” başlığıyla yayımlanan (1 Ekim) özlü değerlendirmede; “Halifeliğin Ortadoğu haritasını yeniden sınırları çizecek şekilde değiştirmesi ve yok etmesiyle birlikte Türkiye’nin 1300 kilometrelik sınır boyunun da yakıcı bir jeopolitik soruna dönüştüğü” belirtiliyor. IŞİD tezkeresi Meclis’e gelirken dış basındaki yorumların tüm nirengi noktası aynı: İçeride İslamcılığa, dışarıda IŞİD’e geçit veren, dış politika tutarsızlıkları, Batılı müttefiklerle yaşanan güven kaybı… Cumhuriyet’te de geçen gün çıktı. Welt am Sonntag Erdoğan için “raydan çıkan bir tren” benzetmesi kullandı… Erdoğan’ı birkaç yıl öncesine dek Batı’nın başdüşmanı olan Ahmedinejad’a da benzeten Alman yayın organı; “BM Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan boş salona hitap etti. Çünkü kimse artık Erdoğan’ın mesajlarını dinlemek istemiyor. (Erdoğan’ın) kendi ülkesinde muhalefet partisini ateist ve terörist ilan ederken Batı’yı şerefsiz, ırkçı olarak suçlaması her şeyi ortaya koyuyor” dedi. “Hükümdar rolüne soyunmakla” itham ettiği Erdoğan’ın “Batı ve müttefiklerini hayal kırıklığına uğrattığını” yazdı... Aynı gün (29 Eylül) bu kez Çizme’de eski Başbakan Berlusconi’nin gazetesi Il Giornale’de baş sayfadan verilen ve içeride tam sayfa yer alan iki değerlendirme daha çıktı. “Başörtüsüne evet; makyaj, dövmeye hayır; Ankara’nın İslamcı kuralları” başlığını taşıyan ilk yazı Türkiye’de “devletin lafta demokratik fiili bir diktatörlük olduğunu” söylüyor, “baskıcı sürüklenişin devam ettiğini” belirtiyor; Davutoğlu’nun “İslam ve de Osmanlı geçmişine dayanan stratejik derinlik kitabının” gölgesini taşıdığını ekliyor; “Yeni Türkiye” tablosunu başlıktaki “Köktendinciliğe sürükleniş, Atatürk’ün laik devrimine veda” sözleriyle özetliyordu. Aynı gazetenin başyazısında ise “ılımlı İslam masalı, Türkiye’de doğdu ve orada öldü” deniyor; Suriye, Irak’taki “jeopolitik bozulmanın” baş sorumluluğu Türkiye’ye yükleniyordu. Üç gün içinde çıkan yazılar bunlar… Bunlara Çizme’nin etkili jeostrateji dergisi Limes’te Marco Ansaldo’nun “Halifelik Konusunda Ankara İtibarıyla Oynuyor” yorumu ve aynı kaynakta yer alan John C. Hulsman’ın “Erdoğan Kazandı Türkiye Kaybetti” yazılarını ekleyebilirim. İtalya’nın çok satan Repubblica gazetesinin Türkiye uzmanı Ansaldo; “Türkiye’nin birkaç yıl öncesine dek yazgısı başka görünüyordu” dedikten sonra bilançoyu; “Bugün Türkiye istikrarsız, kanlı ve çalkantılı Ortadoğu’ya gömülmüş bir görünümde. Erdoğan’ın giderek köktencidinciliğe sürüklenişi ülkeyi çok ciddi bir uluslararası açmaza götürdü” diyerek çıkartıyor ve “Erdoğan’ın ‘halifelik’le uzun süre flört ettiği” notunu düşüyor. ABD düşünce kuruluşu Council on Foreign Relations üyesi John Hulsman ise Shakespeare’in Jül Sezar’ından “Brütüs, Kabahat yıldızların (ya da ‘talihin’) değil; bizim!” alıntısıyla başladığı yazısında, IŞİD’in tırmanmasında Erdoğan’ın sorumluluklarını saydıktan sonra, “Türkiye bir açmazla karşı karşıya” diyerek şu sonuca varıyor: “Türkiye ya eski müttefik Amerika ile ters köşe olacak. Ya Ortadoğu kaosuna sürüklenecek. ‘Avrupa yolu’ çıkmazda, ‘NeoOsmanlılık yolu’ da tükendiği için Ankara’nın somut stratejik opsiyonları yok. Artan otoriterlik, bölgedeki kaos, ekonomik reformların tıkanması, dış politikanın batağa saplanması; Erdoğan’ın sonunu getirebilir. Ne ki bu durumda kabahat yıldızların değil, tamamen kendisinin olacak!” Türkiye ve Türkiye’yi yöneten kadrolar hakkında bunca kısa sürede bu kadar olumsuz değerlendirme ve yazıyla gazetecilik yaşamımda hiç karşılaşmadım… Bu yazıları böyle alt alta sıralamamın nedeni IŞİD tezkeresinin Meclis’e hangi “dış konjonktür” ve “şartlarda” geldiğine dikkat çekmek… Bir hafta öncesinde Türkiye’nin bir askeri harekât niyeti yoktu... Erdoğan herkese sürpriz olan çok keskin bir U dönüşüyle “boş sıralara” konuştuğu BMABD gezisinden birdenbire “kara harekâtı” ve “tezkere” sinyali ile döndü. Hiçbir NATO üyesinin asker vermek istemediği alabildiğine tehlikeli bir kara harekâtını göğüslemek suretiyle cumhurbaşkanının “Batı’nın yeniden vazgeçilmez müttefiğine” dönüşmeyi hesaplamamış olduğunu düşünmemek imkânsız. BM tribünlerinde kaydettiği baş döndürücü irtifayı bizzat görüp ölçtükten sonra cumhurbaşkanı bu çok riskli kararı aldı. Bütün “stratejik opsiyonların” tıkandığı noktada tamamen bir son çare olarak… Bu kıstırılmışlık insanın içini cız ettiriyor. Reuters, Başbakan Davutoğlu’nun, Dünya Ekonomik Forumu’nda Batı’yı ‘ılımlı İslam’a yatırım yapmaya çağıran konuşmasını analiz etti landığına vurgu yapıldı. Analizde, “Esad iktidarda, ABD öncülüğünde IŞİD’e düzenlenen hava saldırıları ‘niyetlenmese bile’ onu desteklerken, Ankara’nın Müslüman Kardeşler’e desteğinin sürmesi Körfez’deki Arap devletleriyle uçurumu derinleştirdi” denildi. Yıllardır Türk dış politikasına yön veren Davutoğlu’nun rota değişikliğine gitmediği, “tek yaptığının” IŞİD’in yükselişinden uluslararası toplumun “kısa görüşlülüğünü” sorumlu tutup başarısız politikalarının temel rolü oynadığı saptamalarını reddetmek olduğu belirtildi. Davutoğlu’nun Forum’da, “Deprem Batı dünyası ve ABD’yi yeni vurdu, şimdi önlem almaları bu yüzden. Bu konuda yıllardır ikazda bulunuyorduk” diyerek, asıl bedeli Türkiye’nin ödediği ve bunun adil ve kabul edilebilir olmadığına vurgu yapan sözlerini aktaran Reuters, Arap âleminden örnekler sıraladı. Ankara’nın Arap isyanları sırasında Müslüman Kardeşler ve İslamcı gruplara desteğinin bölgedeki diğer güçlerle tezat teşkil etmekle kalmayıp bu güçlerin Türk siyaset yapıcılarının tahminlerinin ötesinde esnekliğini göremediği belirtildi. Davutoğlu’nun Arap milliyetçi yapılanmasının çabuk çökeceğini düşünürken, Suudi Arabistan’ın varoluşsal tehdit gördüğü Müslüman Kardeşler’i bastırdığı anımsatıldı. Ankara’nın geleneksel müttefiki Katar’ın bile geri adım attığı, ancak Türkiye’nin “Kardeşlik”e kucak açtığına dikkat çekildi. ABD ziyaretinde Başkan Barack Obama’yı Esad’ı devirmek için müdahaleye ikna edememesi gösterildi. Ancak Davutoğlu’nun Dünya Ekonomik Forumu’nda hâlâ aynı çizgide durup 1999’daki Kosova operasyonunu örnek vermesi ve Batı’yı “oryantalist olmakla” suçlamasına atıf yapıldı. Analizde, TOBB Üniversitesi’nden Şaban Kardaş’a dayanılarak Türkiye’de Davutoğlu politikalarının “etik bir marka” olduğu ve yakın zamanda değişmeyeceği görüşü de aktarıldı. Marmara Üniversitesi’nden Başbakan’ın eski öğrencisi Behlül Özkan’ın ise Survival’da yayımlanan makalesinden hareketle stratejinin ilkelerden çok siyasal İslam ve Sünni dayanışmasından kaynaklandığı itirazına da yer verildi. Reuters, Davutoğlu’nun dört yıl önceki “Bizden habersiz Ortadoğu’da yaprak kımıldamaz” sözlerini anımsatarak, ortadaki tabloya rağmen forumdaki konuşmasında sonunda haklı çıkacağında ısrar ettiğini vurguladı. ‘Yakıcı jeopolitik sorun’ ‘Rota değişikliği yok’ atı’nın arzularını da yanlış hesapladı Analizde, Türkiye’nin IŞİD’e karşı Amerikan koalisyonuna katılmaktaki gönülsüzlüğünün de Batılı müttefiklerle ilişkiler için sınav olduğu belirtildi. Ankara’nın Batı’nın Esad ve Maliki ile ilgili ikazlarının dikkate alınmamasından rahatsızlığının zaten bilindiği anımsatılan analizde, “Türk yetkililerinin Batı’nın müdahale arzularını da yanlış hesapladıkları” vurgulandı. Erdoğan’ın Mayıs 2013’teki B Suud’u hesaba katmadılar n Dış Haberler Servisi NATO Genel Sekreterliği’ne beş yılın ardından veda eden Anders Fogh Rasmussen, memleketi Danimarka’da hükümetler, iş âlemi ve uluslararası kuruluşlar için “danışmanlık merkezi” kuruyor. “Rasmussen Global” isimli şirket, görevini Norveçli Jens Stoltenberg’e bırakarak ayrılmasının ertesi günü resmi internet sitesiyle duyuruldu. Özellikle Rusya’ya “sert tutumuyla” tanınan 61 yaşındaki Rasmussen, “küreselleşme, teknolojik yarılmalar ve yeni güvenlik sorunlarıyla dolu karmaşık bir dünyada yaşadığımızı” belirtirken “Bu durum daha derin stratejik düşünme ve kamusal alanla iştigali gerektiriyor. Hedefim hepsini yapmak” dedi. Rasmussen’in yeni müşterilerinin kim olduğu henüz meçhul. ‘Rasmussen danışmanlık’ ‘Hükümet binalarını Dış Haberler Servisi Hong Kong’da “demokrasi isyanı” sürerken, protestocular komünist Çin’in kuruluşunun 65. yılında meydanları doldurup bölge yöneticisine rest çekti. Göstericiler baş yönetici Leung Çunying istifasını sunmazsa hükümet binalarını işgal edecek. Hong Kong Öğrenci Federasyonu Başkan Yardımcısı Lester Shum, kendileriyle görüşmeyen ve gözyaşartıcı gaz kullanma emrini veren baş yöneticiyle diyalog yolunun kapalı olduğunu söyleyerek “Leung istifa etmezse eylemlerimizi genişletip önemli hükümet binalarını işgal edeceğiz” dedi. Genel grev de gündemde. Öğrenci liderlerinden Agnes Çow Çin yönetiminin Hong Kong halkının öfkesini ve temel demokratik haklardan mahrum olduklarını görmesini istedi. Muhalif “Merkezi İşgal Et” hareketinin liderlerinden Çan Kinman hükümet taleplerine cevap verinceye kadar eylemlere devam edeceklerini duyurdu. Leung’un dün konuşma yaptığı resmi tören sırasında göstericiler sırtlarını dönerek sessiz protestoda bulundular. Hong Kong’da çoluk çocuk sokaklara dökülen on binler, hükümet merkezinin bulunduğu Admi (AFP/ REUTERS) a yen ’d g n o K g n Ho i aşama ‘Lafta demokrat, fiilen dikta’ İŞGAL ET’ ralty bölgesinde toplandı. Gönüllüler kentin çeşitli meydanlarında, göstericilere su, bisküvi, yağmurluk ve şemsiye dağıttılar. Gözyaşartıcı gazdan korunmak için şemsiye kullanılması nedeniyle “Şemsiye Devrimi” diye anılan protestolara gençlerden, akademisyenlere, bankacılardan din adamlarına kadar çok geniş kesimlerden insanlar katılıyor. Protestocular, Çin’e bağlı özel bölge Hong Kong’da 2017’de yapılacak devlet başkanlığı seçimleri için adayları Pekin’in değil halkın belirlemesi talebiyle sokaklara çıktı. Hong Kong yönetimi, medya savaşı başlatırken, göstericiler haberleşmelerini engellemek amacıyla cep telefonu şebekesinin kapatılması tehlikesine karşı “FireChat” mesajlaşma uygulamasına başvuruyorlar. Uygulama WiFi ya da veri bağlantısı olmadan mesajlaşma imkânı sağlıyor. “FireChat”i Amerikan şirketi Open Garden geliştirmiş. nDış Haberler Servisi Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasından beri adı ITARTass olan Rus haber ajansı eski adına döndü. Ajans eskiden olduğu gibi sadece Tass diye anılacak. Eski isme dönüş, Ukrayna krizi nedeniyle Batı ile sürtüşmelerin artmasından kaynaklanan nostaljiye bağlanıyor. Son Rus Çarı tarafından 1904’te kurulan ajans, 1917 Ekim Devrimi’nden sonra Sovyetler Birliği Telgraf Ajansı (Tass) adını almıştı. ITARtass yine Sovyet Tass’ı oldu Protestocular, sokak kütüphaneleri kuruyor, bedava saç tıraşı ve evlilik törenleri renkli görüntüler oluşturuyor. Çin’de komünist yönetimin 65’inci yıldönümü törenlerinde uçurulan 10 bin güvercin tek tek arandı. Resmi gazetelerdeki haberlere göre, “tehlikeli madde” yerleştirilmiş olması ihtimaline karşı, barış sembolü olan güvercinlerin tüyleri, bacakları hatta anüsleri bile kontrolden geçirildi. Polis yetkilileri, arama işleminin görüntülendiğini duyururken internet üzerinden gösterilen tepkiler üzerine sitelerin çoğu söz konusu haberi çıkardılar. 10 bin güvercini aradılar ‘Stratejik opsiyonu yok’ Karaciç aslında ‘Müslümanların yakın dostuymuş’ Srebrenitsa’da 8 bin BoşDış Haberler Servisi nak erkek ve çocuğun katBosna savaşında 19921995 ledildiği soykırım vakasınyıllarında işlenen suçlardan dan haberi olmadığını saötürü Yugoslavya İçin Savaş vunuyor. Savcılık makaSuçları Mahkemesi’ndeki mını “bütün Sırp halkıdavasında kapanış konuşmanı yargılamakla” itham sı gelip çatan Bosnalı Sırp liediyor. Karaciç, “Hakikader Radovan Karaciç, soyti ben biliyorum, savcıdaşlarının işlediği suçların lık biliyor ve mahkeme“ahlaki sorumluluğunu” Karaciç yi yanıltmaya çalışıyorüstlendi, ancak katliamlalar” diyor. Bosnalı Sırp lirın talimatını vermediğini savundu. Karaciç, “aslında Müs derin “Ben Müslümanların hakilümanların en yakın dostu oldu ki dostuydum. Fakat bütün bunlar halının altına süpürüldü” ifağunu” da iddia etti. Soykırım, savaş suçları ve insan deleri dikkat çekiyor. lığa karşı suçları içeren 11 ayrı suçKaraciç hakkındaki karar bir yıl tan yargılanan 69 yaşındaki Karaciç, içinde verilecek. Suçlu bulunur800 sayfalık kapanış konuşmasının sa müebbet hapis cezası bekliyor. özetini basına sundu. İki gün sürme Karaciç, 13 yıl kaçak hayatı yaşasi beklenen konuşmasının özetleri dıktan sonra Belgrad’da 2008’de ne göre Karaciç, Temmuz 1995’te yakalanmıştı. nDış Haberler Servisi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, internete erişimin kısıtlanacağı yolundaki haberleri yalanladı. Putin, “interneti tamamen denetim altına alacakları ve millileştirecekleri” haberlerinin doğru olmadığını ancak devlet sırlarını siber saldırılara karşı korumak gerektiğini söyledi. Putin, kendisine karşı internet üzerinden organize edilen gösteriler nedeniyle interneti “CIA projesi” diye nitelemişti. Putin: İnternet yasağı yok Dış Haberler Servisi Nazi savaş suçlularını yakalamasıyla ünlü Simon Wiesenthal Merkezi, hâlâ hayatta olan Nazilerin ölüm tugaylarının düzinelerce eski üyesini tespit etti. Ünlü “Nazi avcısı” Efraim Zuroff, AP’ye eylülde Almanya Adalet ve İçişleri bakanlıklarına “Nazi ölüm timleri Einsatzgruppen”e mensup 76 erkek ve dört kadının isimlerini sunduğunu söyledi. Liste Einsatzgruppen’in 3 bin üyesinden bilinen 1100 isimden oluşan listeden yaşlarına göre seçilmiş. Doğum tarihleri 1920 ile 1924 arasında olan 80 kişi de yaşıyorlarsa 80’inden yaşlı. Zuroff, “Vakit daralıyor. Bir şeyler yapılmalı” dedi. Einsatzgruppen, ölüm kampları sistemi kurulmadan önce Yahudilere suikastlar düzenliyordu. ABD Holocaust Müzesi’ne göre 1 milyondan fazla Sovyet Yahudisi ile diğer binlercesi 1943’ten önce öldürdüler. Savaştan sonra bir dizi Einsatzgruppen üyesi yakalansa da çoğu cezasız kaldı. Almanya İçişleri, henüz yorumda bulunmadı. Ancak Adalet Bakanlığı detayları Nazi dönemi suçlarını soruşturan özel federal savcılık ofisine yolladıklarını kaydetti. 80’lik Nazi avı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle