29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 EKİM 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 TL’deki değer kaybı içerideki risklerle hızlanıyor. Kur kırmızı çizgi olan 2.30’a dayandı Dolarda kırmızı alarm u Küresel piyasalarda doların yükselişi sürerken, içeride Fitch ve IŞİD’e operasyon endişeleriyle kayıplar artıyor. Dolar dün de 31 Ocak’tan bu yana gördüğü en yüksek seviye olan 2.2933’e çıktı. PELİN ÜNKER Küresel piyasalarda ABD Merkez Bankası Fed’in faizleri artıracağı endişeleri sürürken, kur dün 2.29’u da aşarak 31 Ocak’tan bu yana en yüksek seviyeyi gördü. Yeni zirvede, Fitch kararı ve IŞİD’e askeri müdahale ihtimaliyle artan jeopolitik riskler de etkili oldu. Ak Yatırım Uluslararası Piyasalar Araştırma Müdürü Gökhan Şen “Türkiye’nin hemen Güney’inde uluslararası koalisyonun oluşmasını sağlayan tehdit, kredi notu değerlemesi gibi kısa vadeli maddeleri izliyoruz. Ancak faizlerin çift haneye yakın olması ve reel kurun seviyesi TL için koruyucu faktörler” dedi. Küresel anlamda ise doların yükselişini Fed’in yanı sıra 15 aydır ilk kez daralmaya işaret eden Almanya imalat PMI verisi tetikledi. Dolar yen karşısında altı yılın en yüksek seviyesinde işlem görürken, Avro karşısında ise iki yılın zirvesine yaklaştı. Avro/dolar paritesi 1.2586’ya kadar geriledi. Öğleden sonra gelen ABD’de verileri ise kurdaki artışı bir miktar sınırladı. ABD özel sektör istihdamı yeterince yüksek gelmedi, imalat verisi ise tahminlerin altında çıktı. Şen, Fed’den gelen mesajlar netleşip ABD’de kısa vadeli faizlerin yönü belli oluncaya kadar yaşanacak belirsizliğin doları destekleyeceğini ifade etti. Merkez Merkez Bankası kurdaki Bankası 40 milyon dolarlık daha döviz satış ihalesi Bankacılar dolardaki artışı sınırlamak için döviz açtı. Serbest piyasada dolar 2.2810’dan kapandı. yükselişin aşırı olduğunu Piyasalarda gözler yarın Fitch’in Türkiye’nin satım ihalelerine sarılsa da kredi notu görünümüne ilişkin vereceği karara ifade ederek kurun bu seviyelbankanın döviz rezervleri erde kalmayacağını ve 2.28 seçevrildi. Goldman Sachs Türkiye’nin kredi notu en son açıklanan 19 Eygörünümünün indirilmesini bekliyor. Diğer yandan viyesinde tutunacağını ifade edlül haftası verilerine göre iyor. Denizbank Genel Müdürü cuma eylül ayı enflasyon verisi açıklanacak. ABD işsizlik verileri ve Avrupa Merkez Bankası’nın Hakan Ateş, doların son günlerde 439 milyon dolar azalaparasal genişleme programıyla ilgili ayrıntıları “overshooting” yaptığını belirter rak 132 milyar 582 milbelli olacak. Bu da Avro/dolar paritesini aşağı ek, “Bence 2.30 seviyeleri yük yon dolara düştü. Ancak çekip dolar/TL’yi tırmandırabilir. sek seviyeler. Kurların bu sebu rakam bankanın brüt Dolar endeksinin 12’nci haftada da yükselişine viyelerden aşağıya geleceğini döviz rezervlerini ifade devam etmesi borsaya da düşüş getirdi. düşünüyorum. ediyor ve 21 milyar 201 Yabancı yatırımcıların ağırlıkta olduğu bankacılık Sepetin 2.60 seviyesinin hisselerinde yoğunlaşan satışlar öncülüğünde üzerine çıkması durumun milyon doları altın rezervseansın sonuna doğru kayıplarını artıran BIST100 lerinden oluşuyor. Net döda Merkez Bankası yeni endeksi günü yüzde 1.05 viz rezervini bulmak için yüadımlar atabilir” düşüşle 74 bin 155 kümlülükleri düşmek gerekiyorumunda puandan tamamladı. bulundu. yor. Bankalar döviz yükümlüBanka hisseleri lükleri için zorunlu karşılıklayüzde 2.21 geriledi. Yükseliş yüzde 10’u aştı Çözüm Süreci HDP, Tezkere MHP’yle... İktidarlarının, IrakSuriye sınırlarımızdaki yangınla, işin içinden nasıl çıkılacağına akıl sır erilemeyen sorunlar yumağında, “çözüm” destekli tezkere formülünün bir ayağında HDP, diğer ayağında MHP ittifakı var. Dünkü gelişmelere göre HDP ucu çok açık, Suriye ağırlıklı tezkerenin çok esnek, HDP’nin Rojava tezi için çok riskli sonuçları da olabilecek içeriğine siyaseten “evet” deme sorumluluğunu almıyor. Ancak son günlerin sıcak gelişmelerinde yara alan “Barış Süreci”ne ilişkin güven tazeleme atakları, görüşmelerinde üzerine düşenleri yapıyor. İktidarın tezkeresine doğrudan destek ilanı MHP’den geliyor. MHP ülke güvenliği, TSK’nin rahat hareket edebilme koşullarını yaratma gerekçeleriyle pek çok yanını eleştirdiği İktidarlarının tezkeresine “evet” oyu vereceklerini duyuruyor. Üniversitelerde IŞİD’i protesto edenlere saldırılarla şiddet dozu giderek tırmanan çatışmalar yaşanırken... Ağırlıklı Kürt cephesinden sınır hattı üzerinde kitle eylemlerinin dün de şiddet dozları tırmanır, yine jandarmapolis çatışmalarına sahne olurken... Başbakan DavutoğluHDP Eşbaşkanı Demirtaş görüşmesi, sonrasında olumlu geçtiği açıklamaları, HDP heyetinin dünkü Apo görüşmesi, bir günde barış sürecinin bozulduğu havalarının düzeltilmesi çabaları olarak kamuoyuna sunuluyor... Siyasette ayrı ayrı gündemler, sorunlara ilişkin iktidarların başka partilerle ittifak yapmaları, ittifakların gündemlerine göre ideolojileri, ülkeye bakışları, sorunlara çözüm reçeteleri çok farklı partilerle uzlaşmaları kuşkusuz çok doğal, demokrasinin gereği olarak kabul görebilir. Bizdeki çarpıklık, ülkenin geleceğinde yaşamsal sonuçları olan, ortak sorunlar yumağının ürünü arayışlarda halkı birbirine düşüren en zıt arayışların savunucularının bir biçimde yürünecek ortak yolda, çatışıyor görünüp dolaylı ittifak yaptıklarını ortaya koymaktan uzak durmaları. En acımasız sonuçları ile halkı, ülke vatandaşlarını farklı değerler ve inançlar ekseninde birbirleriyle çatıştırmanın siyasetini yaparken çaktırmadan ortak sorumluluklarda ittifak yapmaları. HHH Ülkemizin rejimi, insan hakları, demokrasisi açısından en önemli tehdit ise İktidarlarının 12 yıllık yürüyüşünde, söylem ve programlara göre savunulanlar ile, icraatlar arasındaki uçurum düzeyinde çelişkilerden çıkıyor. Anayasal, yasal hukuk devleti düzenimize göre Türkiye Cumhuriyeti halen laik, kuruluşunun temel değerlerini koruyor konumda... Oysa Cumhurbaşkanı, Başbakan, ilgili gündemlere bağlı sorumlu bakanların söylem ve icraatlarına bakıldığında; laikliğin, hukukun ayaklar altına alındığı, otoriterliğin giderek güçlendiği bir düzen kök salmış durumda. Basın özgürlüğünün rejimi demokrasi olan ülkeler içinde en gerilerde kaldığı, yaşamın her alanında kuralsızlığın egemen olduğu, toplumu aklın, bilimin egemen olduğu ilişkiler ağından koparıp, ortak tek değer insan olmada buluşturan yapılanmanın, toplumsal örgütlülükler kazanımların çözüldüğü bir geriye sürükleniş yaşanıyor... Cumhurbaşkanı Erdoğan dünkü Meclis açılış konuşmasında da tarafsız Cumhurbaşkanı yerine İktidarlarının başı vurgulamalarında, İktidarlarının 12 yıllık başarı süreçlerinin, kazanımlarının övgüsünde... Türkiye 12 yıl öncesinin çok gerisinde, yaşamın her alanında insani gelişmişlik karnelerinde zayıf üzerine zayıf not alırken... Katlanan kutuplaşma, cepheleşmenin sorunları bir yana yaşam düzeni, rejimi üzerinden çok kaygı duyulması gereken bir kimlik, yol ayırımını yaşıyor... İktidarları kadroları dindar ve kindarlığı simge yapmış, İslamın bir mezhebi üzerinden yürüyüşleri ile istedikleri kadar övünsünler, gelinen noktayı ülkenin demokratikleşmede büyük yol alışı olarak pazarlasınlar... Dünya düzeni içinde Türkiye’nin gerçek yerine, insan hakları, demokrasi, laiklik, insani gelişmişlik verilerine, bize biçilen rollere, yerlere bakmaya bile korkar olduk... Hâlâ dünya düzeninde en etkili söz söyleme hakkını kendilerinde gören ABD’nin Başkanı Obama, hem de Ortadoğu’daki son gelişmeler, IŞİD ile savaş gündemi üzerinden olumlu sözler söylerken, Türkiye’nin almak zorunda olduğu önemli rolün altını çizerken ne dedi? “Müslüman Türkiye” tanımını yaparken kastının kötü olmadığını, iyi niyetle nüfus çoğunluğunun inancına dayandığını varsaysak bile... Biçilen roller, eleştiriler, düzenlenen raporlar, iktidar icraatları, zikzakları ile beslenen gelişmeler, hele de bizim ödemek zorunda kaldığımız bedelleri yenilecek yutulacak gibi değil... Evet biz coğrafi konumuz ile ABD’den duyurulduğu gibi, IŞİD operasyonlarında ittifakın içinde olamamak gibi bir konumda değiliz. Dünya insanlık dramını seyrederken miyonlarca ölümden kaçan en çaresiz ağırlıklı kadın ve çocuk yoksunlar, yoksullar bize sığındılar. Dünyanın en zenginleri, sorumlu oldukları bu dramda bu çaresiz insanların bakılması sorumluluğunu bile bizimle paylaşmak zahmetine katlanmıyorlar... Ama onların yarattığı bataklıkta, onlar askerlerini harcamak niyetinde değillerken, bizim sorumlu olmadığımız iç savaşlar, IrakSuriye bataklıklarının siyasal İslamcı ile ırkçı terör örgütlerinin yarattıkları kaosunun bedelini ödemek, askerimizle bu bataklığa çekilmek zorunda mıyız? Bankacılar ne düşünüyor? Merkez’in rezervleri eriyor rı döviz olarak TCMB’ye yatırıyor. Bankalar, TL yükümlülüklerine ilişkin zorunlu karşılığın bir bölümünü de döviz olarak TCMB’ye yatırıyor. TCMB’ye yatırılan zorunlu karşılıklar banka bilançolarının aktifinde döviz varlıkları içinde yer almakta, bankaların döviz rezervine dahil oluyor. Verilere göre 132.5 milyar dolarlık Merkez Bankası döviz rezervinin sadece 42 milyar doları Merkez’e ait. Ekonomist Uğur Gürses, Merkez Bankası’nın rezerv artışının kökeninde borçlanmanın yattığını belirterek “Ağustos Dolar en son 24 Ocak’ta kırmızı çizgi denilen 2.30’u geçmiş, 2.3090 TL ile zirve yapmıştı. Merkez, piyasaya doğrudan satış yöntemiyle müdahale etse de kuru dizginleyememişti. Kur son dört buçuk ayda, yurtiçindeki enflasyon, cari açık gibi kırılganlıklar ve Fed endişeleriyle yüzde 10’un üzerinde yükseldi. Kur en düşük seviyeyi 14 Mayıs’ta 2.0760 ile yakalamıştı. O tarihten bu yana yükseliş yüzde 10.46 oldu. sonu itibariyle Merkez’in elindeki döviz rezervinin 64 milyar lirası döviz munzam karşılıklarından, 16 milyar lirası da döviz olarak tutulan altın munzam karşılıklardan geliyor. Buna göre Merkez Bankası’nın bankalara 81 milyar dolar civarında dolar borcu var. Geriye 52.5 milyar dolar kalıyor. Bunun da yaklaşık 12 milyar lirası işçi döviz ödemeleri, kamu borçları gibi diğer ödemelere gidiyor. Sonuçta Merkez’in elinde yaklaşık 42 milyar dolar kalıyor” dedi. SGK: Ben ilacın en ucuzunu öderim u SGK ilaçta yüksek faturayı hastaya ödetecek. TEB Genel Sekreteri Harun Kızılay, ilaçta taban fiyat uygulamasıyla SGK, doktor ne yazarsa yazsın ‘ben ilacın en ucuzunu öderim’ diyecek. Ekonomi Servisi Türk Eczacıları Birliği (TEB) Genel Sekreteri Harun Kızılay, dünden itibaren yürürlüğe giren ilaçta taban fiyat uygulamasıyla Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK), doktor ne yazarsa yazsın “Ben ilacın en ucuzunu öderim, geri kalan parayı hasta öder’ diyeceğini ifade ederek, “Bu uygulama tahmin ediyoruz 15 kalemle kalmayacaktır. Böylelikle hastalar cebinden çok daha fazla para ödemeye katlanmak durumunda kalacaktır” diye konuştu. Hastaların eczanelere geldiğinde muayene ücretinin yanı sıra katılım ücreti, ilaç katılım payı, reçete katılım payı ödediğine dikkati çeken Kızılay’ın konuşması şöyle: 4 Bir de eşdeğer fiyat farkı ödüyordu, üstüne eşdeğer fiyat farkının farkı diye yeni bir ödemeyi daha eklemiş oluyoruz. Böylece vatandaşın cebinden daha fazla miktarda para çıkmış oluyor. 4 Bugün itibarıyla örneğin bir ilaçta 3 lira 30 kuruş fark ödeyecekse 4 lira 70 kuruş fark ödeyebilecek. Yani hastanın ödemiş olduğu fark ücretine yüzde 20120 ile arasında bir zam bir artışı geliyor. 4 Sadece bütçe tuzağıyla biz bu işleri çözemeyiz. Bu uygulama tahmin ediyoruz 15 kalemle kalmayacaktır, bir müddet sonra SGK, “bütün eşdeğer olan ilaçların en ucuzunu ödeyeceğim” diyecektir. Böylelikle hastalar cebinden çok daha fazla para ödemeye katlanmak durumunda. Ziraat Katılım, 2015’in ilk çeyreğinde kurulacak u Ziraat Bankası Genel Müdürü Aydın, 2015’in ilk çeyreğinde Ziraat katılım bankasının kurulmasını planladıklarını söyledi. Ekonomi Servisi Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, 2015’in ilk çeyreğinde bir katılım bankaları olmasını ümit ettiğini söyledi. Ziraat Bankası, katılım bankası kurmak için ağustos sonunda BDDK’ye başvurduğunu açıklamıştı. Capital Dergisi tarafından düzenlenen CEO Club toplantısında konuşan Aydın, “Ziraat Bankası olarak bir finansal grubuz ve bu ürün bulunsun istedik. Burada rekabet ve fırsatları değerlendirmeyi düşünüyoruz. Ümit ediyorum ki, 2015 ilk çeyreğinin içinde veya sonlarında bir Ziraat katılım bankası olacaktır” dedi. Toplantıda konuşan banka yöneticileri, Türkiye’nin öncelikli sorununun cari açık olduğunu belirterek sektöre getirilen düzenlemelerden banka bilançoları olumsuz etkilense de bunun kısa vadeli olduğunu ve makro ihtiyati tedbirlerin desteklendiğini vurguladılar. Akbank Üst Yöneticisi (CEO) Hakan Binbaşgil, “Bu önlemler cari açığın azaltılması için gerekli. Makro ihtiyati tedbirler bilançomuzu etkilemiş olabilir ama hepimiz destekliyoruz. Sabırlı olmamız lazım, panikleyecek bir şey yok” dedi. Yapı Kredi CEO’su Faik Açıkalın ise tasarrufla cari açık arasındaki dengenin ancak verimli çalışarak sağlanabileceğini söyledi. Açıkalın, “Bankacılık sisteminin sağlıklı bir sermayeye sahip olması, reel sektöre ve Türkiye’nin büyümesine katkı sağlayacak. Bankalar, reel sektör, müşteriler ve düzenleyicilerle aynı gemideyiz ve ortak çıkarlarımız var” diye konuştu. TEB CEO’su Ümit Leblebici de Türkiye’nin en önemli sorununun cari açık olduğunu, Merkez Bankası’nın bugüne kadarki politikasını desteklediklerini ifade etti. Faik Açıkalın Yapı Kredi’ye 1.3 milyar dolar Ekonomi Servisi Yapı Kredi, 17 ülkeden 38 bankanın katılımıyla 1.3 milyar dolarlık sendikasyon kredisi sağladı. Bankadan yapılan açıklamaya göre, ihracatın finansmanında kullanılacak 1 yıl vadeli, 1.3 milyar dolarlık sendikasyon kredisi, 340 milyon dolar ve 760.75 milyon Avro olmak üzere iki ayrı döviz cinsinden temin edildi. Sendikasyon kredisinin toplam maliyeti euribor/libor + yüzde 0.90 olarak belirlendi. Sendikasyonun düzenleyiciliğini Bank of America Merrill Lynch, kredinin aracılığını ise UniCredit Bank AG üstlendi. KISA... KISA... 4 BMW, Çin’deki 134 bin 180 aracını geri çağırıyor. Çin Kalite Denetleme ve Karantina İdaresi, araçların çağrılmasının yakıt pompasındaki hatadan kaynaklandığını açıkladı. Geri çağırma işlemi Mart 2007 ile Haziran 2011 tarihleri arasında üretilen 68 bin 90 BMW 5, 6 serilerini ve X5, X6 modellerini kapsıyor. 4 İstanbul Ticaret Odası’nın 1995 bazlı ücretliler geçinme endeksine göre eylülde perakende fiyatlar yüzde 0.63, toptan fiyatlar yüzde 1.59 arttı. Perakende fiyatlar aylık bazda giyim harcamalarında yüzde 9.18 artarken, gıda harcamalarında yüzde 0.23 azaldı. 4 Gözaltı Pazarı’nda işlem görmeye başlayan Bank Asya hisseleri dün yüzde 10.59 değer kaybetti. 4 Levi’s ve Dockers markaları ile üretim yapan dünya jean devi Levi Strauss, Çorlu’daki üretim tesislerinin dün itibari ile kapattığını açıkladı. 677 kişi kademeli olarak işten çıkarılacak. Şirket Çorlu’daki fabrikayı 1986’da açmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle