Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 EKİM 2014 SALI 4 HABERLER Bürokratlarını HSYK’ye sokamayan iktidar, milliyetçi ve sosyal demokrat üyelerin oylarına muhtaç Gel de Polisten Korkma! Soğuk Savaş yıllarında CIA müthiş bir propaganda faaliyeti yürütüyordu. Kabul etmek gerekir ki bunların içinde kimileri de çok başarılıydı. Örneğin şu benzetme çok ünlü olmuştu: “ABD’de sabahın köründe kapınız çalarsa, emin olabilirsiniz ki gelen sütçüdür.” Bununla SSCB ve güdümündeki ülkelerde sabah karanlığında evleri basılıp götürülen muhalif aydın sanatçı ve bilim adamları kastediliyordu. 194050’li yıllarda bu deyişi pek beğenmişiz de hiç düşünmemişiz ki bizim ülkemizde de sabahın köründe kapısı çalınıp götürülen aydınlar, yazarlar, gençler sanatçılar boldu. Hatta bu alışkanlığımız 21. yüzyıla bile sarktı. Bir zamanlar, kimilerinin askeri vesayet dönemine özgü sandıkları uygulamalar sivil vesayet döneminde de misliyle sürdü. Her neyse, demokrasinin tanımlarından biri de insanların polisten yersiz yere korkmadığı rejimler nitelemesidir. Demokrasiler polis korkusu üzerine kurulmuş rejimler değillerdir. Orada polisin vazife ve salahiyetleri bellidir. Ve demokrasilerde anayasalar ve yasalar, yurttaşın polis karşısındaki çaresizliğini artırmaz, polisin vatandaşın özgürlüğü karşısındaki yetkilerinin sınırlarını çizer. HHH Polisin görevi asayişi sağlamaktır. Adli polis ise, yargıya sevk edilen dosyalar için delil toplar ve İçişleri Bakanı’nın değil, Adalet Bakanı’nın emrinde çalışır. Polisin kullanacağı güç asayişin sağlanması amacıyla sınırlı ve eğer bir gösteri söz konusuysa, o gösteride, vatandaşın davranışlarıyla orantılı olmalıdır. Polis hiçbir şekilde bu görev sınırları dışına çıkamaz, görevini yerine getirirken de güç kullanması halinde kendisine verilen yetkiyi aşamaz. Böyle olunca da polisten korkmak gerekmez. Ama Türkiye’de insanlar polisten korkarlar. Çünkü polisin hepsi değilse de içlerinden kimileri çoğu zaman orantısız güç kullanırlar. Genelde kimi polisler görev sınırlarının dışına taşarlar. Demokrasilerde de zaman zaman böyle durumlarla karşılaşılır. Ama onu da önlemenin çareleri aranır, kuralları, kurumları oluşturulur; polisin görev ve yetki sınırlarının dışına taşmamasına özen gösterilir, polisin asayişi sağlama görevi dışına taşmasının önüne geçilir. Türkiye’de ne yazık ki böyle değildir. HHH Türkiye’de en yetkili, en etkili makamlar bile polisin yargının yerine kaim olarak suçların cezalandırılması amacıyla kullanılmasını olağan görürler. Nitekim geçen hafta, Bingöl’de teröristlerin Emniyet Müdürü Atalay Ürker’e karşı giriştikleri menfur suikastın ardından polisin teröstleri, dördünü ölü olarak, ele geçirmeleri üzerine yaptığı açıklamada aynen şunları söylemiştir: “Olayın olduğu andan itibaren gerekli talimatlar verildi ve teröristler iki saat içinde cezalandırıldılar.” Başbakan’ın açıklamasından çıkan sonuç şudur: Polis cezalandırmak için kullanılmıştır. Ona bu yönde talimat verilmiş ve polis de cezalandırma talimatına uygun olarak teröristler “cezalandırılmıştır”. Başbakan açıklamasında çekinmeden, polisi yargısız infazla terörist öldürmek için kullandığını kabul etmektedir. Hiçbir demokraside polisin böyle bir yetkisi yoktur. Polisin yargının yerine kaim olarak cezalandırma işlevini yerine getirmesi, ancak polis devletlerinde geçerlidir. Başbakan ise yukarıdaki itirafıyla Türkiye’nin bir polis devleti olduğunu, polisin cezalandırma işlevini yerine getirdiğini söylemektedir. Bu durumda, polisin yetkilerinin artırılacağını söyleyen ve “Ne yani polis kalkan mı tutsun” diyen Cumhurbaşbakan Tayyip Erdoğan’ın sözleri insanı dehşete düşürüyor. Bu yetkiler ne için kullanılacak? Başbakan’ın açıklamasına bakılırsa, cezalandırmak için kullanılması mümkün. Bu durumda da, gel de polisten korkma! Evet hem polisten hem de Başbakan ile Cumhurbaşbakanı’ndan korkuyorum! Haksız mıyım? Hâkimiyet pazarlığa tabi ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Yargının kilidini açmada anahtar konumunda olan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimlerini kazanan hükümet, sadece genel kurulda değil, HSYK’nin üç dairesinde de tam hâkimiyet kuracak. Ancak bu hâkimiyet, milliyetçiler ve sosyal demokratlarla HSYK’de oluşturulan “Yargıda Birlik”in bozulmamasına bağlı. Bunun için de iktidarın, bu iki grubun kadro taleplerini yerine getirmesi gerekiyor. Yani iktidarın istediğini elde etmesi pazarlığa tabi. Diğer yandan hâkim ve savcıların Yargıda Birlik Platformu (YBP) listesinde yer alan bürokrat kökenli iki ismi seçmeyerek kurula sokmaması mesaj olarak yorumlandı. Sonuçlar, cemaatin adli ve idari yargıda yaklaşık 5 bin kişilik gücünün de olduğunu gösterdi. En olumsuz sonuçlardan biri ise 9 kadın adaydan hiçbirinin kazanmaması oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da atamazsa, HSYK’de hiçbir kadın üye yer almayacak. Hükümetin desteklediği YBP’nin zaferiyle sonuçlanan HSYK seçim sonuçlarında dikkat çeken ayrıntılar şöyle: Üç dairede de tam hâkimiyet: YBP’nin önceki gün adli ve idari yargıdaki HSYK seçiminde 8 üye çıkarması, 22 üyeli kuruldaki gücünü 15’e çıkmasını sağladı. İktidar, bu yola çıkarken sadece salt çoğunluk olan 12 rakamına ulaşmayı ve genel kuruldan istediği kararları çıkarmayı istiyordu. Ancak şimdi 15 rakamına ulaşan hükümet HSYK’nin üç dairesinde de çoğunluğu elde etti. Bu sayede hükümet, genel kurul eliyle HSYK Başkanvekili ile daire başkanlarını belirleyecek, Adalet Bakanlığı’nın, bir mahkemenin kaldırılması veya yar Cemaatin aktif gücü HSYK seçim süreci boyunca cemaatin yargıdaki gücünün ne kadar olduğu hep tartışma konusu olmuştu. Cemaatin desteklediği bağımsızlar listesinin aldığı oy oranı adli yargıda 5 bin 302 ile 4 bin 499 arasında değişti. İdari yargıda ise bu listenin adayları en fazla 735 oy aldı. İkisinin toplamı 6 bin ediyor. Ancak bu listeye hükümete tepki olarak bazı hâkim ve savcıların da oy verdiği düşünüldüğünde cemaatin aktif gücünün ortalama 5 bin olduğu sonucu çıkıyor. ‘MUTLAKA KAYBEDECEKLER’ İstanbul Haber Servisi Savcı Zekeriya Öz, HSYK seçim sonuçlarını “Doğru ve haklı mutlaka kazanacaktır. Çalanlar, bahşiş alanlar, makara yapanlar, iftira atanlar ve milletini yalanlarla kandıran münafıklar: Mutlaka kaybedeceklerdir. Bahşişi peşin alıp susmaktansa sürülmek şereftir” ifadeleri ile yorumladı. 1725 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruştumasının ardından İstanbul Cumhuriyet Başvascıvekilliği’nden Bolu’ya düz savcı olarak atanan Zekeriya Öz, “HSYK seçimleri sonrasında kendisini zor günlerin beklediği” yönündeki iddalara Twitter’dan yanıt verdi. Öz, seçimleri hükümetin desteklediği Yargıda Birlik Platformu adaylarının kazanması üzerine twitter hesabından şu mesajı yayınladı: “Korku alçakların, hakaret cahillerin, para arsızların, güç zalimlerin, bilgi âlimlerin, cesaret yiğitlerin, vatan sevenlerin, adalet Hakkın şiarıdır. Hırsız olarak anılmaktansa onun bunun önüne yatmaktansa haksızlığı & zülmü savunmaktansa bahşişi peşin alıp susmaktansa sürülmek de şereftir. Doğru ve haklı mutlaka kazanacaktır.” gı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlayacak. Ayrıca genel kurul, Yargıtay ve Danıştay’a üye seçecek. Şu an görev süresi devam eden HSYK’de hükümet sadece birinci dairede istediği kararları çıkarıyor, İkinci ve Üçüncü Daire’lerde ise sonuç alamıyordu. Özellikle 3. daireden hakim ve savcılarla ilgili inceleme talepleri sürekli geri dönüyordu. Ancak iktidar, yeni HSYK üyeleriyle bu iki dairede çoğunluğu elde ediyor. Milliyetçi ve sosyal demokratlara kadro: İktidarın HSYK’deki bu dairelerden istediği kararları çıkarması, 4 yıl boyunca “Yargıda Birlik” ittifakının çökmemesine bağlı. Çünkü seçimi kazanan 8 üyeden 4’ü milliyetçi, 2’si ise sosyal demokrat. Danıştay ve Yargıtay’dan da HSYK’ye 1 ülkücü, 2 sosyal demokrat seçilmişti. Bu nedenle iktidarın, HSYK’de ittifakı korumak için bu iki grubun isimlerinin adaylarının kadro taleplerini de karşılayacağı öğrenildi. Bu konuda iktidar ile sıkı pazarlıklar yapılacak. Özellikle başsavcılık, başsavcı vekilliği, unvanlı görevler, mahkeme başkanlıkları gibi üst düzey görevlere daha çok sosyal demokrat ve milliyetçi hâkim ve savcının atanabileceği konuşuluyor. Yine Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi soruşturmaları yapan savcılar hakkındaki incelemeler ve bu davaların geleceği de ittifakın ortak kararı ile şekillenecek. Bürokratlar kurula giremedi: Hü kümetin desteklediği YBP listesinde bürokrat kökenli isimlerden Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Selahattin Menteş ve HSYK Genel Sekreteri ve eski Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Bilgin Başaran da adaydı. Ancak adli yargıda yapılan seçim sonucu Menteş, ancak yedek üye olabilirken, Başaran ise 13. sırada yer aldı. Bu durum hâkim ve savcıların HSYK’de bürokrat kökenli isim istemediği yorumlarına neden oldu. Aynı şekilde bir dönem Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü yapan İbrahim Okur’un da sadece 821 oy alması bu mesajı güçlendirdi. HSYK’den görev alan ve yeniden aday olan 4 isimden sadece Halil Koç’un seçilmesi, hâkim ve savcıların kurulu cezalandırdığı şeklinde yorumlandı. Ergenekon’dan dinlenen yargıç 1. oldu: Adli yargıda yapılan seçimlerde 5 bin 836 oy alarak birinci olan Balıkesir Cumhuriyet Başsavcısı Metin Yandırmaz, 2008’de telefonları “Ergenekon terör örgütü üyesi” iddiasıyla dinlenen 21 yargı mensubu arasında yer alıyordu. Sonuçlar, yargının üçe bölündüğünü ortaya koydu. Hükümetin desteklediği YBP’nin adayları 5 bin 836 ile 4 bin 499 arasında oy aldı. YARSAV ve Yargıçlar Sendikası’nın listesindeki adaylara ise 2 bin 78 ile 886 arasında oy çıktı. YSK müdahaleyi görmedi u YSK, hükümet temsilcilerinin, YBP dışında grupların kazanması durumunda sonuçları tanımayacağı açıklamasını görmedi. ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Yüksek Seçim Kurulu (YSK), HSYK seçim sürecine yaptıkları açıklamalarla müdahale eden ve açıktan Yargıda Birlik Platformu’nu (YBP) destekleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP temsilcilerine “ses çıkaramadı”. Serbest seçim ve eşit yarışma ortamının sağlanmasını isteyen Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun başvurusunu reddeden YSK; propaganda yasağının ihlal edilip edilmediğini araştırma ve delil toplama ile iktidar tarafından desteklenen YBP’nin adaylıklarını iptal etme yetkisinin bulunmadığını savundu. YSK, bu kararı 29 Eylül’de aldı, ancak seçim günü 12 Ekim’de tebliğ etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, HSYK seçimlerini “paralel yapı” kazanması durumunda B ve C planlarının olacağını açıklamıştı. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, “Kaderimizi 12 bin kişi değil, 55 milyonun seçimi belirler” diyerek seçimleri cemaatin kazanması durumunda anayasa değişikliği referandumu yapacakları mesajı vermişti. YSK; gerekçesinde seçime müdahalelere karşıma konusunda yetkisinin olmadığını belirtti. Bu gerekçeler, HSYK seçim sürecine hükümetin veya grupların müdahale etmesi durumuna YSK’nin yaptırım uygulama konusunda yasal boşluk olduğunu ortaya koydu. Ö ğrenciler Soma’daki faciaya dikkat çekmek için Ege Ünivestisesi Yabancı Diller Bölümü’nü işgal etmişti. Eylem, polisin geceyarısı helikopterli baskınıyla sona ermişti. Görüntü CD’si zımbalandı HAKAN DİRİK 38 öğrencinin toplam 798 yılla yargılanacağı davada skandal l 4 ESKİ BAKAN HAKKINDAKİ İDDİALAR Yolsuzluk komisyonu nihayet toplanıyor AYŞE SAYIN ANKARA AKP’nin “oyalama taktikleri” nedeniyle bir türlü “mesaiye” başlayamayan 4 eski bakan hakkındaki yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla ilgili kurulan TBMM Soruşturma Komisyonu perşembe günü ilk toplantısını yapacak. 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrasında haklarındaki yolsuzluk ve rüşvet iddiaları nedeniyle görevlerinden istifa etmek zorunda kalan eski bakanlar Muammer Güler, Erdoğan Bayraktar, Egemen Bağış ve Zafer Çağlayan hakkında kurulan TBMM Soruşturma Komisyonu, geçen yasama yılında yapılan görev dağılımından sonra ilk toplantısını yapacak. AKP’li Komisyon Başkanı Hakkı Köylü, komisyonu perşembe günü saat 14.30’da toplantıya çağırdı. TBMM Soruşturma Komisyonu, geçen mayıs ayı başında kurulmasına karşın, AKP’nin üyeleri geç bildirmesi, muhalefet partili üyelere itiraz etmesi ve son olarak Başkan Köylü’nün eski fezlekeleri “pusula dizini” olmadığı gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na iade etmesi nedeniyle komisyon geçen yasama yılında sadece görev dağılımı için toplanmıştı. Köylü’nün dizin pusula gelmeden çalışmalara başlamama kararı nedeniyle de komisyon o tarihten sonra araya Meclis tatilinin de girmesi nedeniyle bir daha toplanamadı. Komisyonun perşembe günü yapacağı toplantıda, yol haritasını belirlemesi bekleniyor. Bu çerçevede 25 Aralık operasyonu ile ilgili takipsizlik kararının da ele alınması bekleniyor. Köylü, Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu’nda görev yapan 3 müfettişi “uzman” olarak görevlendirdi. Toplantıda, muhalefetin buna itiraz etmesi bekleniyor. İZMİR Soma’daki iş cinayetini protesto nedeniyle toplam 798 yılla yargılanan üniversite öğrencilerine ait görüntülerin yer aldığı CD’nin, dava dosyasına “zımbalandığı” öğrenildi. Bu nedenle sanık avukatlarına, bugün yapılacak yargılama öncesinde görüntü CD’si verilemedi. Ege Üniversitesi’ndeki olaylar nedeniyle yargılanan öğrencilerin avukatlarından Bahattin Özdemir, “CD’nin duruşmaya kadar yetiştirilmesi için dilekçe yazdık. Bu durum, mahkeme heyetinin dosyayı ne kadar incelediğinin de göstergesidir. Açılmayan, dosyaya zımbalanan CD’den biz söyleyince haberleri oluyor” dedi. Mahkeme heyetinin polisten yeni CD isteyeceğini kendilerine bildirdiğini dile getiren Özdemir, “Polis, savcı adına soruşturma yapar. İşi bittiğinde de tüm delilleri, evrakları savcıya verir. An cak ‘polisten isteyelim’ demeleri, polisin bütün adli soruşturmaların paralel evrakını kendinde tuttuğunu kanıtlıyor. Üstelik bunu öylesine kanıksamışlar ki açık açık söylüyorlar” diye konuştu. 38 öğrencinin avukatlarından Dinçer Çalım da, iddianamenin maddi hatalarla dolu olduğunu belirterek “İddianamede orantısız suçlamalar söz konusu. Hangi öğrencinin, hangi eylemi nedeniyle, örgüt propagandasıyla suçlandığı bile belli değil. Yapılan eylemle kanun maddesi arasında herhangi bir illiyet bağı kurulmamış” dedi. Aynı tarihte ülkedeki diğer üniversitelerde de gösteri ve işgaller olduğunu, buralarda öğrencilerin kendi iradeleriyle eylemlere son verdiğini kaydeden Çalım, “Burada da aynısı olacaktı ancak, polis gece 2’de helikopterlerle müdahele ederek, neredeyse öğrencileri suça teşvik etti. Öğrenciler, Soma’daki katillerden daha fazla yılla yargılanıyorsa, burada hakka niyet sıkıntısı vardır. Toplumun vicdanını yaralayan bir durum söz konusudur” dedi. Öte yandan mahkeme heyetinin dosyayı, asliye mahkemesinin bakması için savcılığa iade ettiği, ancak savcılığın buna itiraz ederek geri gönderdiği öğrenildi. Dava bugün İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayacak. Soma’da yaşananlara dikkat çekmek ve Berkin Elvan’ın ölüm acısını paylaşmak isteyen Ege Üniversitesi öğrencileri bu sırada baskı gördükleri iddiasıyla Yabancı Diller Bölümü’nü işgal etmiş, kapıları zincirleyip binanın çatısına çıkmıştı. Eylem, polisin geceyarısı helikopterli baskınıyla sona ermişti. Eyleme katılan 38 öğrenci hakkında eğitim öğretim hakkına engel olmak, kamu malına zarar vermek, görevi yaptırmamak için direnme, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ile terör örgütü propagandası yapmakla suçlamalarıyla 21’er yıl hapis cezası istendi. Üyelikler tamam, sıra zamda EMİNE KAPLAN ANKARA HSYK üyeliği için adli ve idari yargıdaki seçimden istediği sonucu alan ve kurulda çoğunluğu yakalayan AKP hükümetinin seçimden önce gündeme getirdiği ve “rüşvet” olarak nitelendirilen hâkim ve savcıların maaşlarına zam yapılması ve sicil affı öngören yasa önerisi, yarın TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşülecek. Hükümetin, öneriyi hızla TBMM’den geçirmesi bekleniyor. Hükümet, HSYK üyelikleri için önceki gün yapılan adli ve idari yargı seçiminden önce hâkim ve savcıların maaşlarına zam yapılması ve sicil affı öngören yasa önerisini gündeme getirmişti. Parti yöneticileri, 12 Ekim’deki seçimde hükümet açısından olumsuz bir tablo çıkması durumunda önerinin rafa kaldırılacağı, HSYK için de anayasa değişikliği ya da kurulun toplantı yeter sayısını artıran bir yasa değişikliği yoluna gidilebileceğini belirtmişti. HSYK’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın belirleyeceği üyelerle birlikte kurulda çoğunluğu yakalayacak olan hükümet, büyük ölçüde rahatladı. Yasa önerisine göre, Yargıtay ve Danıştay başkanları, başsavcıları, başkanvekilleri, başsavcıvekilleri, daire başkanları, üyeleri ile Adalet Bakanlığı Müsteşarı ve diğer tüm hâkim ve savcı maaşlarına aylık 1155 lira seyyanen zam verilecek. 14 Aralık 2005 ile 1 Eylül 2013 tarihleri arasında hâkim ve savcılar hakkında, işlenmiş eylemler sebebiyle verilen uyarma, aylıktan kesme, kınama ve kademe ilerlemesini durdurma cezaları bütün sonuçlarıyla affedilecek. Dayakçı Polislerin iddiası Delilsiz İstanbul Haber Servisi Fatih’te, hamile olan akrabasını hastaneye götürürken kimlik kontrolü için durdurulan Ahmet Koca’yı Kürtçe konuştuğu için darp eden 11 polis memurunun yargılandığı davada, savcı Koca’nın beraatını istedi. Savcı, aynı dosyadan yargılanan 11 polis için hakkında geçen duruşmada verdiği esas hakkındaki mütaalada, işkence suçundan 12 yıl hapis cezası istemişti. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya tutuksuz yargılanan 6 polis ile avukatları ve müşteki sanık Ahmet Koca’nın avukatı Efkan Bolaç katıldı. Duruşmada, geçen duruşma 11 polis için işkence suçundan 12 yıl hapis cezası isteyen savcı Hüseyin Aslan’ın celse arasında Ahmet Koca için verdiği mütaala okundu. Savcı Aslan, polislere “hakaret” ve “görevlerini yapmalarını engellemek amacıyla onlara cebir ve şiddet” uygulamakla suçlanan Ahmet Koca için polislerin soyut iddiaları dışında delil bulunmadığını belirterek beraatını istedi. 13 yıl sonra mütalaa KARARI İstanbul Haber Servisi Türkiye genelinde 20 cezaevinde birden 19 Aralık 2000’de başlatılan Hayata Dönüş operasyonunun ardından 1’i asker olmak üzere 8 kişinin yaşamanı yitirdiği Ümraniye Cezaevi’nde o dönem tutuklu bulunan 399 kişi hakkında açılan davada 13 yıl sonra mütalaa aşamasına gelindi. Dava kapsamında 399 kişi “isyan”, “patlayıcı madde bulundurma” ve “kasten adam öldürme” suçlarından yargılanıyor. İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya, geçen aylarda duruşma salonunda güvenlik güçlerinin biber gazlı müdahalesinden dolayı yaşanan arbede nedeniyle şehir dışındaki cezaevlerinde kalan tutuklu sanıklar getirilmedi. Duruşmaya yalnızca Kartal Cezaevi’nde ve Bakırköy Cezaevi’nde başka suçlardan tutuklu 2 sanık getirildi. Mahkeme heyeti, Cumhuriyet Savcısı’nın dosya hakkındaki görüşünü hazırlaması için dosyanın İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine karar verdi.