24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 EKİM 2014 PAZARTESİ 12 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr Abdullahiyan, ‘Şam’da rejim değişikliğine izin vermeyiz’ dedi. Firuzabadi ‘Kobani katliamı gerekçe yapılıyor’ ikazında bulundu kuları geliyor” saptaması yapan Firuzabadi, “IŞİD burada bir maşadan başka bir şey değildir. Dünyanın iyiliğini düşünenler, salih Müslümanlar ve İslam ülkelerindeki tüm hayır isteyenler mevcut duruma tepki göstermelidir. Çünkü Kobani halkının tek kurtuluşu, onların dünyadaki feryatlarıyla olacaktır” ifadelerini kullandı. Bu arada El Mayadin televizyonu Türk Dışişleri yetkilisi Ümit Yalçın’ın İran’ın Ankara Büyükelçisi Ali Rıza Bigdili ile bölgedeki son gelişmeleri ele aldığını aktardı. İran: Türkiye yeni Osmanlı peşinde Dış Haberler Servisi İran’dan, Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyona katılmak için Suriye’de rejim değişikliği şartı koşan Türkiye’ye sert eleştiriler yöneltildi. İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Abdullahiyan, Suriye yönetiminin devrilmesine izin vermeyeceklerini söylerken Türkiye’yi bölgede “Yeni Osmanlıcılık” peşinde olmakla suçladı. Abdullahiyan, Fars Haber Ajansı’nda yayımlanan açıklamasında, IŞİD karşıtı koalisyon güçlerinin Suriye’deki yönetimi değiştirmeye kalkışmaları Abdullahiyan GAP’tan BOP’a Nasıl Geldik? GAP’ın (Güneydoğu Anadolu Projesi) kökleri DPT’ye (Devlet Planlama Teşkilatı) kadar gider. Proje, Güneydoğu Anadolu’nun kaderini değiştirecek öngörüler taşıyordu. Güneydoğu Anadolu ekonomik olarak kalkınacaktı. Sulama ve barajlar işin bir boyutuydu, tarıma dayalı sanayi, imalat sanayii bölgede gelişecekti. Eğitim yatırımları ile “halkın aydınlanması” sağlanacaktı. 1988 dolar paritesi ile 16 milyar dolar yatırım yapılıyordu. GAP Irak, İran ve Suriye’ye açılıyor, Türkiye bölgede “pilot ve belirleyici” bir ülke durumuna geliyordu. Master planın hazırlanmasında Avrupa ve ABD uzman vermediği için “master plan” için Japonya’dan uzmanlar getirilmişti.(!) 1988 yılında İstanbul Üniversitesi ve Türkiye Araştırmaları Merkezi (Almanya) olarak düzenlediğimiz seminerde akademisyenler Urfa’da bütün bunları konuşuyorduk.(*) Keban’dan başlayarak Atatürk ve Ilısu Barajı’na kadar dev projeler Doğu Anadolu’nun kalkındırılması için hayata geçiriliyordu. GAP’tan sorumlu Devlet Bakanı olarak Kamran İnan’ı 1989’da Uluslararası Girne Konferansı’na davet etmiştim. İnan var gücüyle çaba sarf ediyordu. 90’lı yıllarda işler tersine döndü. GAP’ın yerine BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) devreye sokulmaya başlandı. Artık GAP’ın Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında üstlenmekte olduğu bölgesel iktisadi ve sosyal kalkınma yerine Irak, Suriye, İran ve Türkiye’nin çözüştürülmeleri ve bölünmelerine yönelik projeler devreye sokuluyordu. Bu Kürdistan ile sağlanıyordu. İlk adım 1991’de Çekiç Güç ile atıldı. Irak’ın Kuzeyi (Irak Kürdistanı) Bağdat’tan koparılıyordu. Hem de Ankara’nın İncirlik üzerinden sağladığı olanaklarla. Kendi elimizle GAP’ın yerine BOP’u hazırlıyorduk. Sonra Türkiye içinde çözüştürücü ve bölücü politikalar küresel destekle yürüyegeldi. Türkiye’nin üniter yapısı ve Cumhuriyet devrimleri tartışmaya başlandı. Türkiye, Irak gibi kapalı bir toplum olmadığı için, “çözüştürmeler sivil girişimlerle yürütülegeldi”. İşin doğası gereği Türkiye’de kutuplaşmalar öne çıkarıldı. Etnik ve mezhepsel ayrıştırma Türkiye gibi açık bir toplumda çok rahat yürütüldü. BOP Ortadoğu’daki rejimleri ve sınırları değiştirmek için yapıldı. Demokrasi karşıtı uygulamalar öne çıkarıldı. Etnik ayrımcılık ve mezhep ayrımcılığı eldeki en verimli araçlardı. Bunlar tepe tepe kullanılmaya başlandı. Bugün birbirleriyle savaşır görünen PKK de IŞİD de BOP’un ürettiği kaosun ürünleridir. Ankara hükümetleri 2002’den sonra mezhep ve etnik ayrımcılıkların bir parçası olmuşlardır. Bugün Türkiye’de yaşanan kaos ortamı ve Suriye’ye ilişkin uygulamalar 1991’de düğmeye basılan uzun vadeli operasyonun sonuçlarıdır. Petrol paylaşım kavgası bölgede sürdükçe bölge insanı (ve halkları) bu kaos ortamının bedelini ödeyeceklerdir. Büyük güçler çıkarı paylaşırlar. Buna karşılık küçük güçler canları ile kanları ile bunun bedelini öderler. Türkiye’nin 1960’lı yıllarda bir cennet yaratmak için başlattığı GAP, bugün BOP ile bir cehenneme dönmüştür. Irak ve Suriye tam bir batağın içindedirler. Mısır’dan Libya’ya kaos yaşanmaktadır. Türkiye mi? Çok uzun yıllardan beri Türkiye hiç bu kadar kötü bir duruma düşmemişti. (*) E. Manisalı, “The Southeast Anatolia Project”, MEBB Centre publications, 1989 Okurlarıma Duyuru: 18 Ekim’de İktisat Fakültesi Mezunlar Cemiyeti’ne armağan ettiğim kendi kitaplarımı 21. Karıncalar Günü’nde imzalayacağım. Firuzabadi halinde İran’ın “eli boş durmayacağı” ikazında bulundu. Türkiye’nin Suriye’deki rolüne değinen İran Dışişleri Bakan Yardımcısı, “Her ne kadar dostumuz Türkiye ile aramızda Suriye ile ilgili anlaşamadığımız konular var olsa da onları ve Amerikalıları, Esad’ın gitmesi veya kalmasına Suriye halkının karar vermesi gerektiği konusunda uyarmıştık” dedi. Abdullahiyan, Amerikan yönetimine de Esad’ın devrilmesi halinde İsrail’in güvenliğinin risk altına gireceği konusunda mesaj ilettiklerini söylerken bu konuda Washington ile “mesajlaştıkları” yolundaki iddiaları doğruladı. Abdullahiyan, Esad’ın ömür boyu cumhurbaşkanı kalması konusunda bir ısrarları bulunmadığını belirtirken “Fakat teröristlerin gerçek müttefiklerimizden birini direniş cephesinde düşürmesine de izin vermeyeceğiz” resti çekti. Abdullahiyan’ın “Türkiye bölgede ‘Yeni Osmanlıcılık’ peşinde. Biz, onları ve diğer ülkeleri, Suriye’ye girmeleri durumunda ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacakları konusunda uyardık” diye konuştu. İranlı yetkili, “Biz müttefiklerimizi savunmak için gerekli gördüğümüz her şeyi yapmaya hazırız. Bölgede öyle gruplar var ki bizim işin içine girmemize dahi gerek kalmaz” ifadelerini kullandı. İran Genelkurmay Başkanı General Hasan Firuzabadi ise “Kobani halkının Suriye’ye müdahale için gerekçe oluşturmak üzere kurban edildiğini” söyledi. İran’ın resmi haber ajansı İRNA’ya göre Firuzabadi, Kobani’de bir katliamdan büyük kaygı duyduklarını belirterek “Bu katliamı tüm insanlık için bir facia olarak görüyoruz” dedi. Kobani halkına acil yardım ulaştırılması gerektiğini söyleyen Firuzabadi, Türkiye’yi ima ederek “Komşu ülke mazlum Kobani halkına yardım ulaştırılacak yolları kapatmış, oraya yardım ulaştırılmasını engelliyor. Eğer Kobani halkına yardım ulaştırırlarsa onlar Allah’ın izniyle IŞİD’i oradan uzaklaştırabilecek güçtedir” dedi. ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerini ima ederek “göstermelik ittifak” diyen ve “Kobani’den komplo ko Firuzabadi’den Kobani çıkışı Ve 90’lı yıllar Caferi: Türkiye çelişkili Hong Kong çadırı Dış Haberler Servisi Çin’in özel idari bölgesi Hong Kong’da, “demokrasi yanlıları”nın isyanı “çadırlı eyleme” dönüştü. 2017 seçiminde adayları halkın belirlemesini isteyen göstericiler, meydanlarda çadır kamplar, portatif duşlar, eğitim alanları yaratarak eylemi karnavala dönüştürdü. Hong Kong Baş Yöneticisi Leung Çunying ise göstericilerin sonuç elde edemeyecekleri ikazı yaptı. Dış Haberler Servisi Irak Dışişleri Bakanı İbrahim Caferi, Türkiye’nin IŞİD ile ilgili politikasının “çelişkili olduğunu” savundu. “Türkiye’nin IŞİD’le mücadelede kendine göre bir anlayışı ve stratejisi varsa da uluslararası ittifaka katılmaktan başka bir seçeneği yok” diyen Caferi, şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’nin IŞİD’le ilgili olarak her zaman ikircikli bir tutumu oldu. Bu ülke önce IŞİD karşıtı ittifaka katılmadı, sonra işbirliği yapacağını açıkladı. Türkiye başından beri IŞİD’in de içinde olduğu Suriye’deki silahlı grupları destekliyordu. Daha sonra IŞİD, tüm dünyada bir terör meselesi olarak gündeme gelip ülkelerin tutumu netleşince Türkiye’nin de önceki tutumunu sürdürememesi doğaldı. Bu yüzden de Türkiyeli yetkililerde IŞİD konusunda bir tutum değişikliği gözlemlendi, ancak bu değişiklik çok ciddi değildi.” Caferi Türkiye’nin Kobani’nin IŞİD’in eline geçmesine izin vermeyeceği açıklamalarını anımsatırken “Ama şu an bu iş oluyor. Önceleri biz Meclis izniyle asker de gönderebiliriz diyen Türkiye’nin şu an IŞİD’in Kobani’ye girmemesi için somut olarak hiçbir şey yapmadığını görüyoruz. Bunlar Türkiye’nin IŞİD’le ilgili politikalarının çelişkileridir” ifadelerini kullandı. Bosna reform umuduyla sandıkta Ü çlü başkanlık sisteminin Boşnak üyesi, Aliya İzzetbegoviç’in oğlu Bakır İzzetbegoviç yeniden aday oldu. Bosnalılar yeni hükümetin AB üyeliğini de mümkün kılacak şekilde yeni reformlara yönelmesini talep ediyorlar. Ve BOP Rus askeri çekiliyor Dış Haberler Servisi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna sınırında konuşlu Rus askerlerine üslerine dönme emri verdi. Sözcü Dimitri Peskov, 17 bin 600 askerin Rostov’daki üslerine döneceklerini söyledi. Kiev ile ayrılıkçılar arasında gerilim sürerken, Putin bu hafta Ukraynalı meslektaşı Petro Paraşenko ile Milano’daki AsyaAvrupa forumunda görüşecek. Yeniden Morales Dış Haberler Servisi Bosna Hersek, dün yerel, bölgesel ve genel seçimler için sandığa gitti. Seçimler, geniş çaplı yolsuzluk, etnik ayrımlar ve kötü yönetimin belirlediği bir ortamda gerçekleştiriliyor. Avrupa’nın en yoksul ülkesi, 19921995 yıllarında yaşanan ve 100 bin kişinin öldüğü savaştan sonra Bosna Sırp Cumhuriyeti ve MüslümanHırvat Federasyonu olmak üzeri iki yarı özerk bölgeye ayrılmıştı. Seçimlerle Hırvat, Boşnak ve Sırp üyelerden oluşan üçlü başkanlık, merkezi parlamento, Sırp Cumhuriyeti Devlet Başkanı ve iki yerel parlamento belirlenecek. Güçlü başkanlığın Boşnak üyesi Bakır İzzetbegoviç bu kez de aday. Ülkede geçen şubatta sokaklara dökülen binlerce insan, yolsuzlukla mücadele etmeyen, AB’ye üyelik için gereken siyasi ve ekonomik reformla rı gerçekleştirmeyen hükümeti protesto etmişti. Güvenlik güçleri göstericilere karşı çok sert tavır alırken, sokaklarda insanların etnik ayrımları bir kenara bırakması da dikkat çekmişti. Seçimlerin ardından yeni hükümet, radikal reformlara yönelmezse sosyal çalkantının tekrarlanabileceğine dikkat çekiliyor. Ülkede işsizlik oranı yüzde 44’ü bulurken ortalama aylık gelir 415 Avro civarında. Sivil toplum örgütlerine göre yolsuzluklar vergi mükelleflerine yılda 750 milyon Avro’ya mal oluyor. Emeklilerin açlık sınırında yaşadığı Bosna’da politikacıların sadece kendi çıkarlarını düşündüğü kanısı yaygın. Geçen mayıstaki sel felaketi de 2 milyar Avro zarara yol açarak Ekonomi feci durumda zayıf ekonomiye bir darbe daha indirdi. Bosna Hersek 2006’dan beri etnik gerilimlere bağlı olarak siyasi kilitlenme yaşıyor. Sırp, Müslüman ve Hırvat siyasi liderler AB üyeliği için gereken başlıca reformlar konusunda uzlaşamıyorlar. Bosna savaşını bitiren anlaşmadan sonra sürekli ayrılmaktan söz eden Sırplar, Ukrayna’da Rusya yanlılarının isyanıyla bu meseleyi daha fazla gündeme taşıyor. Hırvatlar ayrı bir etnik kimlik olarak tanınmak istiyorlar. Bu kampanya döneminde de Bosnalı Sırp lider Milorad Dodik yine ortak cumhuriyetten ayrılma tehditleri savurdu. Politikacıların sert söylemleri, savaşın anılarını canlandırıp halkı korkutarak mevcut duruma razı etme, birliği ve çokkültürlülüğü savunan partileri saf dışı bırakma taktiği olarak değerlendiriliyor. Dış Haberler Servisi Bolivya’da dün sandık başına gidilirken, solcu Devlet Başkanı Evo Morales’in büyük farkla üçüncü kez seçileceğine kesin gözüyle bakılıyor. Son anketlere göre Morales yüzde 59 oranında oy toplayacak. En yakın rakibi işadamı Samuel Doria Medina’nın ise yüzde 18’de kalacağı öngörülüyor. Morales’in Sosyalizme Doğru Hareketi’nin de Senato ve Temsilciler Meclisi’nde üçte iki çoğunluğu elde etmesi bekleniyor. Katar’dan Gazze için rekor bağış Dış Haberler Servisi İsrail ile temmuz ve ağustos aylarındaki savaşta 2 binden fazla insanın öldüğü ve büyük yıkım yaşayan Gazze Şeridi’ne bağış konferansı, “yeni barış görüşmeleri” çağrıları eşliğinde başlarken Filistinlilere en büyük destek Katar’dan geldi. Katar, Gazze’ye 1 milyar doları aşan yardım sözü verdi. Mısır’ın başkenti Kahire’de yapılan ve 30 ülkenin katıldığı konferansta Filistin tarafı, harabeye dönen Gazze için 4 milyar dolar yardım istedi. Konferansa katılan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry 212 milyon dolarlık yeni paket açıklarken, İsrailFilistin barış görüşmelerinin de başlamasını istedi. Konferansta Almanya 63 milyon dolar, Norveç 13 milyon dolar yardım vaat etti. Ev sahibi Mısır’ın Cumhurbaşkanı Abdülfettah el Sisi ise Batı Şeria’daki Mahmud Abbas yönetimiyle uzlaşarak ortak hükümet kuran Gazze’deki Hamas yönetiminin yeniden inşada “yeri olmadığını” söyledi. ‘Irak’ın serveti Lübnan’da Dış Haberler Servisi ABD’nin Saddam Hüseyin rejimi devrildikten sonra Irak’a ait hesaplardan Bağdat’a gönderdiği milyarlarca doların akıbeti hâlâ merak konusuyken, paraların 1.21.6 milyar dolarının çalındığı ve Lübnan’da bir sığınakta saklandığı iddiası ortaya atıldı. NY Times’ın haberine göre, Irak’ta yolsuzlukları soruşturmak için müfettiş olarak atanan Stuart W. Bowen Jr., Irak’ın petrol gelirlerinden elde edilen paraların sadece bir bölümünü bulabildi. Lübnan’da ortaya çıkarılan paralarla ilgili olarak ilk kez konuşan Bowen, 1.21.6 milyar dolar civarındaki paranın nasıl olup da Lübnan’a götürüldüğünü çözemediğini söyledi. Irak’ta son 10 yıl içinde milyarlarca doların yasadışı yollarla yurtdışına çıkarıldığını anlatan Bowen, CIA ve FBI’nın “Iraklıların parasını Iraklılar çaldı” görüşü nedeniyle olayın peşine düşülmediğini söyledi. Bowen eski Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin de Irak’ın kayıp paralarıyla ilgilenmediğini ekledi. Ferguson’da öfke dinmiyor Dış Haberler Servisi ABD’nin Missouri eyaletindeki St. Louis kentinde siyah genç Michael Brown’ın ağustos ayında polis tarafından öldürülmesinin ardından geçen çarşamba günü bir siyah gencin daha polis kurşunlarıyla can vermesi üzerine alevlenen protestolar sürüyor. Olayların yoğunlaştığı Ferguson bölgesinde toplanan binlerce kişi “Herkes için adalet” sloganıyla yürürken birkaç kişi gözaltına alındı. Protestocular geçen cuma günü dört gün sürecek eylemler için çağrıda bulunmuştu. El Sisi: Hamas yetkili olmamalı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle