01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 OCAK 2014 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Yargı Yönetiminde Karşı Darbe Sorunlara Çözüm... O kadar çok konu var ki. Hepsi ayrı bir sorun, çözülmesi gereken... Sorunlar büyüdükçe apayrı bir çıkmaza giriyor. Hepsini yazmalı, gözlerinizin önünde yaşanan acıları. Yıllardır yaptığım bir görevi bir daha ele almak mı? Bıkmadın mı ey okuyucu aynı sözleri, sözcükleri okumaktan. Biri gitti gidecek derken daha beteri karşına dikiliyor. Sen yaşını başını almış, nerdeyse son sahnesini oynayan bir oyuncu gibi oluyorsun? Son sahnede aktör ya da aktris kendini öldürür, iş biter. Tiyatrolarda en çok işlenen sorun budur. Önümde yığınlarca kitap, benim okumamı bekliyor. Ayrı ayrı yaşamsal sorunlar var içlerinde, çözmeye kalkmış yazar, ama yarı yolda kalemi bırakmış. Yazacaksın da ne olacak? Bütün çıkmaz burda. Neyin nasıl olacağını bilmemek, bir türlü öğrenememek. Ama sen yeni bir yazı yazmak için koltuğuna oturdun, masanın başına geçtin. Al kalemi hemen başla! Demokrasi ile yönetilen bir ülkeyiz. Çağdaş uygarlığı yüz yıldır benimsemişiz. Kullanılan bir araç mı o? Yoksa kullana kullana eskitmiş miyiz? Eskiyen nesneler hemen çöplüğe atılır. Oradan da belediyenin çöp arabasına... Ben yıllardır bu yazdığım yazıları biriktirmişim. Hepsini değil, gelişigüzel seçtiklerimi. Geçen gün gazeteci dostlar geldi. Benim için bir bayram günü oldu. Hepsi sağlıklı, sağlam yürekli daha genç arkadaşlar. Çağdaşlığa bağlı yazarlarla karşılaşmak beni yeniden eski inançlı günlerime götürdü. Bıkkınlığım kayboldu. Onların sözleri, bende yenilenen duygularımı canlandırdı. Unutulup bir köşeye atılmak korkunç bir durumdur. Ama durup dururken üç beş arkadaşın gelmesi benim yaşam savaşımımdaki umutlarımı artırdı? Bıkmadık mı yıllardır “Bu ülke nereye doğru gidiyor” diye sormaktan. Yanıt veren bir türlü çıkmadı. Çıkar gibi olanları da yarı yolda durdurdular. Bir aydın, bir Kemalist devrimci Feyzioğlu’nun ortaya çıkışı, konuşmaları... Biliyorum o yalnız değil, onun çizgisinde daha nice hukukçu gençlerimiz var. Hepsi Atatürk devriminin öncüleri, sürdürücüleri... Daha devrimci çalışmalar bitmedi, yeni yetişen kuşaklarla daha yıllarca etkisini duyuracak... Kime, sana, bana herkese. Yargıyı siyasi iktidarın kontrolü altına almayı amaçlayan teklif, demokratik rejimin temeli olan erkler ayrımı ile de bağdaşmamaktadır. Kritik bir dönemde Türkiye’yi bulunduğu yerden çok daha geriye götürecek, demokratik ülkelerden uzaklaştıracak, bir dikta ortamına sürükleyecek böyle bir teklifin reddi, siyasi basiretin, aklın ve sağduyunun gereğidir. Ç PROF. DR. HİKMET SAMİ TÜRK ok sayıda AKP milletvekilinin imzalarıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan ve Adalet Komisyonu’nca bir miktar törpülenerek kabul edilen metniyle halen genel kurulda görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, hem 11.12.2010 tarih ve 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu’nda değişiklik yaparak adalet bakanını anayasa gereğince başkanı olduğu kurulun yönetiminde egemen konuma getirmekte; hem de hâkim ve savcılara meslek öncesi ve meslek içi eğitim veren Türkiye Adalet Akademisi ile ilgili yetkilerini genişletmektedir. Kanun teklifi, iktidar partisinin bir “yargı darbesi” olarak gördüğü 17 Aralık 2013 rüşvet ve yolsuzluk operasyonu ile kurulun Adli Kolluk Yönetmeliği konusundaki yetkisiz ve gereksiz açıklamasına bir “karşı darbe” niteliği taşımaktadır. olarak öne sürülen bu yoldan çıkarılacak yönetmelik ve genelgeleri yargı denetimine açmak iddiası tutarlı değildir. Kurulun kararlarına karşı kural olarak yargı mercilerine başvurulamayacağını belirten 159. maddenin X. fıkrası, başkan tarafından çıkarılacak yönetmelik ve genelgeler hakkında uygulanmayacak mıdır? Kurul üyelerine karşı başkana disiplin ve suç soruşturması konusunda verilen yetkiler ise onların başları üzerinde Demokles’in kılıcı gibi duracaktır. Kurul üyelerinin hangi dairelerde asıl ve tamamlayıcı üye olarak görev yapacakları, başkan tarafından belirlenecektir (m. 26 ile değişik 6087 sayılı Kanun m. 8/2). Üyelerinin hangi dairelerde çalışacaklarını belirleme yetkisinin dahi genel kuruldan esirgenmesi, aslında kurula ne ölçüde değer verildiğini göstermesi bakımından son derece anlamlıdır. Genel kurulun olağan toplantı günleri, artık başkan tarafından tespit edilecek; gereken hallerde veya üye tam sayısının salt çoğunluğunun görüşülecek konuyu belirten yazılı istemi üzerine başkan, genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırabilecek; toplantı gündemi, işin önemine, ivedi veya süreli oluşuna göre başkan tarafından düzenlenecektir (m. 36 ile değişik 6087 sayılı Kanun m. 29). Anayasa gereğince başkan, dairelerin çalışmasına katılamamakla birlikte (m.159/VII); teklifte 11 üyeli Üçüncü Daire’nin “beşer üyeden oluşan iki heyet” halinde çalışabilmesi, başkanın onayına bağlıdır. Beşer üyeli eşitlik, Daire başkanının heyete katılmamasıyla sağlanacaktır (m. 37 ile değişik 6087 sayılı kanun m. 30). argı yönetiminde geniş yetkili başkanlık sistemi Yargı bağımsızlığını temelinden sarsacak bu kanun teklifi, yargı yönetiminde kendine özgü bir başkanlık sistemi getirmektedir. Teklif, bugüne kadar Kurul Genel Kurulu’na ait olan veya Adalet bakanının genel kurulla birlikte kullandığı birçok görev ve yetkiyi “başkan” sıfatıyla bakana vermekte ve bunlara daha önce olmayan yenilerini eklemektedir. Örneğin Teftiş Kurulu başkanını, başkan yardımcılarını ve genel sekreter yardımcılarını atamak; yönetmelik çıkarmak ve genelge düzenlemek; kurulun seçimle gelen üyeleri hakkında disiplin soruşturması açmak, onların “görevleriyle ilgili suçları ile kişisel suçları hakkındaki soruşturma izni” işlemlerini yapmak, başkanın görev ve yetkileri arasında olacaktır (m. 24, 27, 33, 39 ve 40 ile değişik 6087 sayılı kanun m. 6, 9/4, 15, 36 ve 38). Adalet Bakanlığı’nın ayrı bir Teftiş Kurulu Başkanlığı olduğu dikkate alındığında; başkana Kurul Teftiş Kurulu konusunda verilen yetki ile yargıdaki tüm denetim yetkilerinin tek elde toplanacağı anlaşılır. Kurul yanında başkana da verilen yönetmelik çıkarma yetkisi ise (m. 25 ve 27 ile değişik 6087 sayılı kanun m. 7/2 (ı) ve 9/4), anayasanın yönetmeliklerle ilgili 124. maddesine aykırıdır. Gerekçe Y ile ilgili kurumlarca) görevlendirilen hâkim ve savcılar ile diğer personelin görevleri sona erer.” Görevlerine son verilenler başka görevlere kaydırılır; onların yerine yenileri atanır, ilgili kurumlarca görevlendirilir veya seçilir. Bu işlemler on gün ile bir ay arasında değişen süreler içinde tamamlanır (m. 21 ile Türkiye Adalet Akademisi Kanunu’na eklenen geç. m. 12/ ab, f). Anılan kanuna göre “bilimsel, idari ve mali özerkliği olan” Akademi (m. 4/I), bütün bu niteliklerine ters düşen, hâkim ve savcılara verilen meslek öncesi ve meslek içi eğitimi uzun süre düzeltilemeyecek biçimde aksatacak, geçmişte benzerlerine ancak darbe dönemlerinde rastlanabilecek bir toplu azil ya da toptan tasfiye girişiminin hedefi haline getirilmiştir. Aynı biçimde kanunun yürürlüğe girdiği tarihte “Kurulda görev yapan genel sekreter, genel sekreter yardımcıları, teftiş kurulu başkanı, teftiş kurulu başkan yardımcıları, kurul müfettişleri, tetkik hâkimleri ve idari personelin kuruldaki görevleri sona erer”; “Kurul başkanvekili ve daire başkanlarının bu görevleri ile kurul üyelerinin dairelerdeki görevleri sona erer”. Başkan, görevlerine son verilenleri uygun görülecek başka görevlere, onların yerine de yenilerini atar. Bu işlemler üç gün ile on gün arasında değişen süreler içinde tamamlanır (m. 42 ile 6087 sayılı kanuna eklenen geç. m. 4/17). Böylece anayasaya göre “mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı” ilkelerine göre kurulmuş bulunan kurul da (m. 159/I), bazı organları ve görevleri yönünden bu ilkeleri anlamsız bırakan, hukuki güvenlikle bağdaşmayan, açıkça hukuk devleti ilkesine ters düşen, geçmişte benzerlerine yine ancak darbe dönemlerinde rastlanabilecek bir toplu azil ya da toptan tasfiye girişimi ile karşı karşıyadır. Bir gazete makalesinin sınırları içinde bazı çarpık yönlerine değindiğimiz kanun teklifi, sözüyle ve özüyle anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve yargı bağımsızlığı ile ilgili uluslararası belgelere aykırıdır. Her konuda sonucu belirleyici tüm yetkileri “başkan” sıfatıyla bakanda toplayan bu teklif yasalaşırsa, 22 asıl, 12 yedek üyeli kurulu büyük ölçüde işlevsiz hale getirecektir. Yargıyı siyasi iktidarın kontrolü altına almayı amaçlayan teklif, demokratik rejimin temeli olan erkler ayrımı ile de bağdaşmamaktadır. Kritik bir dönemde Türkiye’yi bulunduğu yerden çok daha geriye götürecek, demokratik ülkelerden uzaklaştıracak, bir dikta ortamına sürükleyecek böyle bir teklifin reddi, siyasi basiretin, aklın ve sağduyunun gereğidir. Çöken Silivri’den Kurtuluş Ne Zaman? Son TÜBİTAK raporu ile Silivri davaları bütünüyle çöktü... Zaten iktidar mensupları tarafından yapılan açıklamalarla bu davaların düzmece ve komplo olduğu açıkça ifade edilmişti. Peki insanlar neden hâlâ içerde? HHH Ortaya dökülen yargı skandallarını aşmak ve doğru düzgün bir yargı düzeninin temelini atmak için harekete geçen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Feyzioğlu, ivedilikle alınacak ilk önlemlere ilişkin bir plan açıklamıştı. Önce plana ilgi gösteren AKP yönetimi, sonradan HSYK’yi tümüyle kendine bağlayan bir tasarı hazırlamaktan başka adım atmadı. Fakat gerek Avrupa Birliği’nin tepkileri, gerekse Cumhurbaşkanı’nın müdahalesi sonucu, bu adım askıya alındı. Şimdi işaretler, Başbakan’ın, Feyzioğlu planına uygun bazı adımları atmaya hazırlandığını gösteriyor. HHH Neydi Feyzioğlu’nun planı: 1) Özel görevli mahkemelerin gerçekten kaldırılması ve 5 Temmuz 2012’den sonra verdikleri ve halen Yargıtay’da bekleyen kesinleşmiş ve kesinleşmemiş mahkumiyet hükümlerinin Yargıtay’ca bozulacağına dair mutlak bir düzenleme yapılması. 2) Özel görevli mahkemelerin yerine kurulmuş terörle mücadele mahkemelerinin de kaldırılması. 3) Gerekçesiz verilen mahkumiyet ve tutuklama kararları sebebiyle hükmedilecek tazminatların, kararları veren hâkimlerden tahsil edilmesinin sağlanması. 4) Savcılara bağlı bir adli kolluk teşkilatı kurulması. HHH Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İran’a hareketinden önce; “Süreç içinde Adalet Bakanlığımız yeniden yargılanma konusunu değerlendiriyor. Çalışıyor. Ben bir şeyi söyleyebilirim. Özel yetkili mahkemeleri kaldırmayı kesinlikle hedeflemiş durumdayız. O dosyalar hangi mahkemelerde ise onları ağır ceza mahkemelerine aktarmış olmak suretiyle bu süreci kapatmış olacağız. Dolayısıyla 133 ağır ceza mahkemesi ile süreci sürdüreceğiz” dedi. Arkadan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da çalışmalara başladıklarını açıkladı. HHH Neden bu kadar uzun zaman alacak süreçler... Neden Feyzioğlu’nun net ve kesin çözüm önerileri derhal uygulanmıyor... Çöken Silivri’nin enkazı altında, yıllardır işkence çekenleri kurtarmak bu kadar mı zor... Yoksa iktidarın başka hesapları mı var? Sonuç oplu azil ya da toptan tasfiye hükümleri Kanun teklifine en çok bir “karşı darbe” niteliği veren hükümler, Anayasa Mahkemesi’nin olası bir yürürlüğü durdurma kararıyla da önlenemeyecek bir oldubitti yaratmayı amaçlayan iki geçici madde ile getirilmektedir. Bunlardan birincisi Akademi, ikincisi Teftiş Kurulu ile ilgilidir. Şöyle ki: Teklife göre, kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Akademi’de “Başkan, başkan yardımcıları, genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeleri, genel sekreter, eğitim merkezi müdürü ve müdür yardımcıları, (yüksek yargı organları veya yargı T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle