01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 OCAK 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 Reel sektör temsilcilerine göre kura zamanında müdahale olsaydı fatura bu kadar kabarmayacaktı Gelgitin bedeli ağır İSO Başkanı Bahçıvan: Gelgit yaşayan TCMB, güven kaybına uğradı. Sanayiyi, üretimi öne almayan bir büyüme modelinin sürdürülebilir olmadığı bir kez daha ortaya çıktı. Karar, ekonominin bu yılki büyümesine negatif etki yapacak. Ekonomi Servisi Merkez Bankası’nın faizleri beklenmeyen bir şekilde yüksek oranlarda artırması piyasalarda deprem etkisi yarattı. Reel sektör temsilcileri Merkez’in piyasaya müdahale etmekte geç kaldığını ifade ederken; atılan adım özellikle yılın ilk yarısı için oluşan kaygıları gidermeye yetmedi. Faizlerde gidilen sert artışa karşın, müdahalenin kurun makul seviyelere inmesinde yeterli olmayacağı endişesini dile getiren iş dünyası, yüksek kurun hammadde ve enerji maliyetlerinde neden olduğu artışın ardından; yüksek faizin de kredi maliyetlerini artırarak sanayi üzerine ek yük getireceğine dikkat çekiyor. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, bir hafta içinde birbirinden son derece Sakalla Bıyık... İktidarlarının ekonomik başarıları üzerinden siyasetpropaganda yapıldıkça, gerçek ekonomik gelişmeler, hele de yatırımlara dayalı büyüme olmadığını, insanpaylaşım eksenli olmamanın ötesinde, piyasalar düzeni üzerinden bile çok çarpıcı zafiyet noktalarını anlatmaya çalışanlara kulaklar tıkandı. En çok da sürekli altı çizilen ödemeler dengeleri açığı, hele de kaynağı bilinmeyen sıcak para girişlerinin ne menem ağır tehdit oluşturduklarının uyarılarını yapanlara, alaycı, ağır suçlayıcı “kötü niyetli” eleştiriler getirildi... Şimdi özünde bağımsız, gerçek ekonomistlerin kötü niyetli olarak değerlendirilen olumsuz senaryoları bir bir, beklenenden çok daha acıtıcı boyutları ile yaşamımızı, geleceğimizi belirleyici olarak gündemdeler... Özünde ekonomi biliminin üretim, insan sürekliliğine ilişkin kimi gerçeklerine sırt çevrilerek, günlük haksız kazançlar, kirli piyasalar, siyasi çıkarlar adına yürünen yolda ipin ucu öylesine ağır kaçmış ki... Risk olasılıklarına ilişkin yapılmış uyarıların pek çoğu birden, üst üste eklemlenerek şimdilerde kriz olarak nitelendirilen olumsuz gelişmeleri yaşamımıza dayatıyor. Krizden çıkış adına bildik senaryolardan yola çıkılarak alınan önlemler beklenen olumlu sayılabilecek sonuçları vermiyor. Bu saatten sonra doğrusu Merkez Bankası’nın siyasi iktidar karşısında ne kadar bağımsız hareket edebildiği tartışmalarının bile anlamı, değeri yok. Piyasacı yorumcular da kararların geç ya da yetersiz alınmış olması türünden gerekçelerle, beklenen sonuçları üretmediği, operasyonların işe yaramamanın ötesinde eldeki mermilerin boşa tüketilmesi sonucunu ürettiklerini açıklıyorlar. Çevremdeki uzmanlık, bilimsel namuslarından, toplumsal kaygılarından kuşku duymadığım insanların en son söylediklerini dikkatle izlemeye çalışıyorum... “Ben demedim mi?” havasından eser olmadan, ülkenin, vatandaşları olarak bizim hep birlikte sürüklenmekte olduğumuz olumsuzlukların, ortak ödenecek ağır bedellerin olası yeni yüklerinin boyutları ile kaygılanıyorlar. Ekonomide, yaşamımıza dönük sakalla bıyık arasında kalmış olmamızın bedelini asıl sorumlularından çok halkın, milyonların ödemesi noktasına gelindiği gerçeği çok çıplak duruyor... HHH Hukuk devleti düzeninin ayaklar altına alınmış olması, ülkemizde İktidarları sürecinin on yılı aşan uygulamalarında, insan hakları, hukuk devleti düzenindeki ihlalelerin katlanan boyutları, artık İktidarlarının yönetim erkini de tehdit eden operasyonları gündeme girince, iktidarcemaat ortaklığının bozulması, cemaatin, polis yargı, adli kolluk işlevi yapan kadrolarının toptan temizliğini getirdi... İktidarlarının cephe çıkarları siyasal İslam kimlikli devlet yapılaşması, kadrolaşması adına on yıl boyunca destek verdiği, sivil darbe hukuku niteliğini kazanmış hukuksuz işleyişler, dev boyutlarda haksızlıkhukuksuzluklar kaosu üretti... Sakalla bıyık arasında sıkışma hallerimiz sanki ekonomik gidişattan da çarpıcı... İktidarları, siyaseten bitişlerine de imza atma anlamına gelebilecek yolsuzluklar operasyonlarını yargı sürecinden geri dönüşü olmayan dosyalara dönüştürmemek üzere her şeyi yapmaya hazırlar. Gelecekleri için başkaca çıkış yolu görememenin paniğinde, bugüne kadar destek verdikleri sadece TSK değil, Atatürkçü, Cumhuriyetçi kimlikli aydın ve örgütlülükleri hedef almış, özel yargı elindeki haksız, hukuksuz, sivil darbe hukuku niletiğini kazanmış operasyonlarda kimi geri dönüşlere de razı görünüyorlar... Siyaseten “paralel devlet”, “Hepsinden cemaat cephesi sorumlu, biz yapmadık. Yargıpolis onların elindeydi, biz sadece önleyemedik..” demek, siyaseten seçmenleri karşısında durumlarını kurtarır mı? Umdukları gibi bu yolla, yolsuzluk, kirlilik, rüşvet operasyonlarının, buzdağının ucu görünmüş boyutlarından aklanıp paklanmalarına yarar mı?.. Panikle ince ince hesaplar yapıyorlar... Bir gün her tür ağır eleştiriyi yaptıkları hukukçuların, baroların çıkış yolu arayışlarına sığınıyor, diğer gün onlar açısından bir başka risk hesabı ile başka HSYK yasası çıkışına sarılıyorlar. İktidarlarına sınırsız siyasal prim vermiş Batı dünyasından kaçınılmaz “Bu ağır boyutları ile yargı bağımsızlığının katledilmesi, İktidar eline geçirilmesine izin verilemez, arka bahçeler, vesayet demokrasilerinde bile böylesi hukuksuzluklara katlanılamaz..” eleştirileri gelince de, her kafadan bir sesin çıktığı, sakalla bıyık arasında kalınan çorba tartışmalar yaşanıyor... Şimdi siz siz olun, bu yeni tabloda zaten en başından haksızhukuksuz her tür insan haklarının katledildiğine, yargısız infaz, cezalar yediklerine inananların durumlarını hele bir düşünün. Yıllarca dertlerini her yoldan anlatmaya çabalamışlar, sağırlar duvarlarına toslamışlar... Bedel üzerine bedel öderken, bildikleri haksızlık, hukuksuzluklarla gönülden daha ağır yaralar almışlar. Suçu olanın cezasını ödemesi ile aynı durum hiç değil, insan onuru üzerinden çok daha katlanılmaz, geri dönüşü olamayacak sonuçları söz konusu... Bir de bugünün kaosunda yaşadıklarını düşünün... Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Sazak: Faiz kararı gecikmeli olduğu için biraz yüksek oldu. Karar, büyümeyi yavaşlatacak. Hem kur hem faizdeki artış nedeniyle harcamalar düşecek, bu da özel sektör yatırımlarını doğrudan etkileyecek. tihdam büyümesinden ve yatırım büyümesinden fedakârlık yaparak bu dönemi götürecek. İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi de Merkez piyasaya zamanında müdahale etseydi sorunun bu kadar kronikleşmeyeceğine dikkat çekti. Tanrıverdi şunları söyledi: Faiz artırımının yaraya ne kadar merhem olacağı belli değil. Bu sene zor geçecek. Merkez Bankası 1 hafta önce yani 21 Ocak’ta yaptığı toplantıda müdahalede bulunsaydı Türkiye ekonomisinin ödediği fatura bu kadar ağır olmazdı. Faiz oranları beklentilerin çok üzerinde yükseldi. İHKİB Başkanı Tanrıverdi: Merkez, 1 hafta önce müdahalede bulunsaydı ekonominin ödediği fatura bu kadar ağır olmazdı. Faizler tahminlerin çok üstünde yükseldi. Hem yüksek faiz hem yüksek kur reel sektörü ciddi sıkıntıya sokacak. Merkez Bankası’nın faizi 1012 olursa KOBİ’lerin kullandığı faiz 20’nin üzerinde olur. Bir yandan yüksek faiz, öte yandan yüksek kur reel sektörü ciddi sıkıntıya sokacak. Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Emin Sazak ise, Merkez Bankası’nın faiz artırımının gecikmeli olmasına karşın doğru bir karar olduğunu söyledi. Sazak, “Gecikmeli olduğu için de biraz yüksek oldu” dedi. Faiz yükselişinin büyümeyi yavaşlatıcı bir etki yapacağına işaret eden Sazak, hem kur hem faizdeki artış nedeniyle harcamaların düşeceğini bunun da özel sektör yatırımlarını doğrudan etkileyeceğini söyledi. farklı kararlar alan Merkez Bankası’ın doğru zamanda doğru ve cesur kararlar almadığını belirterek “Gelgit yaşayan Merkez Bankası, güven ve itibar kaybına uğradı. Alınan kararların bedelini sanayi ödeyecek” dedi. Bahçıvan şöyle devam etti: Son yıllarda ağırlıklı olarak dış borçlanmaya dayalı büyüdük. Cari açık verdik. Dış kaynak, yani döviz bitti. Döviz ihtiyacı doğdu ve sorunlar başladı. Kısacası Türkiye’nin temel sorunu; sanayi üretiminden kaynaklanan bir üretim modelinin oluşturulmaması. Belki bu kararlar, reel sektör açısından bir fiyat istikrarı sağlayacak. Fakat Türkiye reel ekonomisi, kesinlikle yılın ilk döneminde sanayi büyümesinden, üretim büyümesinden, is Faturayı KOBİ’ler ödeyecek Gecikmeli olduğu için yüksek BUNDAN SONRA NE OLACAK? Siyasi gelişmeler ve ABD Merkez Bankası’nın kararları nedeniyle piyasa şartlarının daha kötüye gitmeyeceği varsayımı altında faiz arttırımının 6 etkisinden söz edilebilir. . Borsa yeniden çekici hale gelecek. . TL değer kazanacak. 1 2 3 4 5 6 . Türkiye’nin risk priminde (CDS priminde) gerileme ortaya çıkacak. . Faizlerdeki artış nedeniyle Hazine iç borçlanmasında ve özel kesim borçlanmasında maliyet artışları yaşanacak. . Kredi faizlerinin artması sonucu kredi kullanımında yaşanacak düşüş, yatırımları ve dolayısıyla büyümeyi düşürecek. . Faiz artışı eğer mevduata da yansırsa tasarrufları artırıp tüketimi dolayısıyla iç talebi düşürecek. Bunun büyümeye olumsuz, cari açığın düşürülmesine olumlu etkisi olacak. Ekonomist Mahfi Eğilmez, “Bu yıl GSYH’nin yüzde 25’i oranında dış kaynak kullanım ihtiyacı olan Türkiye ekonomisi için riskleri düşük tutabilmek hayati önem taşıyor. Merkez Bankası’nın faizleri artırması bankaların hem mevduat hem de kredi faizlerinin de artmasına yol açacak. İşin en maliyetli yanı da bu gelişme olacak. Bütün özel kesim şirketlerini etkileyecek olan bu gelişme en çok da sıkıntıya girmeye başlamış olan inşaat sektörünü vuracak gibi görünüyor” yorumunda bulundu. Anadolu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan “Kredi faizleri artacak, böylece sanayi üzerine ilave yük gelecek. İkinci olarak, kurun bu seviyelere gelmesi hammadde ve enerji fiyatlarını artıracak. Sanayi önümüzdeki 36 ay olumsuzlukları daha fazla hissedebilir. Enflasyon da bir miktar artacak, büyüme hızı yavaşlayacak, bunların ardından işsizlik de gündeme gelecektir. Yüksek faiz artı kur etkisiyle bazı firmalar talep düştükçe işçi çıkarma yoluna gidebilir.” Kurdaki düşüş kısa sürdü Merkez Bankası’nın faiz arttırım kararı sonrası dolar gördüğü sert düşüşün ardından yükselişe geçti. Dolar kararın ardından 2.1635 seviyesine kadar gerilemişti ancak öğleden sonra yeniden 2.30’u geçti. Dolar/TL saat 15.40’da 2.32 ile gün içi en yüksek seviyesini gördü. Dolar böylelikle PPK toplantısı önceki seviyeye ulaşmış oldu. Ardından 2.30’un altına doğru geriledi. Avro ise kararın ardından 3 liranın altına geriledikten sonra dün tekrar 3 liranın üzerine çıktı. Serbest piyasada Avro 3.0860TL’den kapandı. Borcu olan dolara koştu Merkez Merkez Bankası’nın faiz kararının ardından 2.39 Bankası’nın seviyesindeki tarihi faiz zirveden dönen dolar/ artırımından TL, 2.1635’e kadar sonra dolar/TL gerilese de yoğun kurumsal talep 2.1635’e kadar ile yeniden 2.32 gerilese de seviyesine ulaştı. bu fazla uzun Dolar, Merkez sürmedi. TL’deki Bankası’nın Para Politikası sert değer kazancı Kararı’nın (PPK) sonrası borcu olan öncesindeki şirketlerin dolar seviyeyi de alımlarıyla kur aştı. Bankacılar, TL’deki sert değer yeniden kazancının ardından 2.32’yi kurumsal şirketlerin gördü. döviz ihtiyaçlarını daha Ekonomi Servisi uygun seviyelerden karşılamak için taleplerini artırdığını belirtirken TCMB’nin ek parasal sıkılaştırma (EPS) uygulamasına son verdiğini açıklaması da yükselişi hızlandıran bir etken oldu. TCMB’nin ara PPK kararıyla önce tarihi zirve olan 2.39’dan 2.2530 seviyelerine kadar gerileyen dolar/ TL, TCMB kısa vadeli faizleri artırması ve fonlamasının temel olarak marjinal fonlama oranı yerine yüzde 4.5’ten yüzde 10’a çıkarılan bir hafta vadeli repo faiz oranından sağlanacağını açıklamasının ardından ise kademeli olarak 2.1635’e kadar geriledi. Ancak yoğun kurumsal talep ve EPS’nin kaldırılması ardından dolar/TL 2.18’den kademeli olarak 2.32’ye kadar yükseldi. Serbest piyasada dolar 2.2590 TL’den kapandı. Borsa İstanbul (BIST) ise TL’deki güçlenmenin etkisiyle güne yüzde 2 yükselişle başlasa da liradaki değer kaybıyla birlikte yönünü tekrar aşağı çevirdi. Gün içinde 65 bin 326 puana kadar yükselen BIST 100 endeksinde kayıplar gün içinde yüzde 3’e ulaştı. Borsa günü yüzde 2.3 düşüşle 62 bin 089 puanda tamamladı. Faiz artışıyla bankaların fonlama maliyetinin yükselecek olması nedeniyle, banka hisselerindeki düşüş sert oldu. Bankacılık endeksinde kayıplar gün içinde yüzde 7’yi aşarken endeks yüzde 4.92 düşüşle kapandı. Garanti Bankası yüzde 4.77, Halkbank yüzde 7.44, Akbank yüzde 3.14 düşüşle en çok hacimle değer kaybeden hisseler olarak sıralandı. Erdoğan için sembolik yenilgi Ekonomi Servisi Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz artırım kararı dış basında da ses getirdi. Dünya basını, kararın sadece Türkiye ekonomisi için değil gelişmekte olan ülke ekonomileri için de önemli olduğuna dikkat çekti. BBC, Wall Street Journal (WSJ) ve Finanscial Times gibi yabancı yayın kuruluşları kararı “agresif” olarak nitelendirdi. WSJ, TCMB’nin son dönemde TL’nin hızlı değer kaybettiği piyasaya tam bir şok yaşattığı ifade etti. TCMB’nin piyasanın beklentilerinin ötesine gittiğini vurgulayan WSJ, “Merkez bankası kredi faizi oranını yüzde 4.5’ten yüzde 10 seviyesine yükselterek haftalık kredi faiz oranını iki katından fazla artırmış oldu. Beklenenden büyük olan bu sıçrama aynı zamanda ‘Faiz Lobisi’ni suçlayan Başbakan Tayyip Erdoğan için de sembolik bir yenilgi kabul edilebilir” yorumunda bulundu. Reuters haber ajansı, kararın Erdoğan’ın açık muhalefetine rağmen alındığını abonelerine iletti. Financial Times ise, “Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, gelişen piyasalarda yaşanabilecek domino etkisinin önüne geçti. Finansal dengeyi sağlamak adına atılmış agresif ve güvenilir bir adım” değerlendirmesinde bulundu. ‘B ve C planlarımız var’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası’nın faiz artırımı kararını “Faizin yükseltilmesine her zaman karşıyım. Bana düşen bir süre sabretmektir. İyi niyetle sabredip sonuçlarını bekleyeceğiz, etkili olmazsa B, C planlarımız var. Belki birkaç hafta sonra açıklayabiliriz” sözleri ile değerlendirdi. İran ziyaretinden dönen Erdoğan, Merkez Bankası’nın faiz kararını değerlendirdi. Erdoğan,“Faizin geri dönüşü veyahut döviz kurlarında olumlu gelişme, borsada yükselme görmemiz halinde iyi niyetimizi korumak zorundayız. Aksi olduğunda iyi niyetimizi koruyamayız” dedi. Yüksek faizin tek enstrüman olmadığını belirten Erdoğan, “Enflasyon ile faizin ters orantılı değil, doğru orantılı olduğuna inanırım” diye konuştu. Erdoğan, ekonomiyle ilgili bir paketin gelip gelmeyeceği sorusuna ise “Alışılmışın dışında bir şey olsun istiyoruz. Dünyada uygulamaları var. Ama MB’nin bu adımı atmış olduğu bir süreçte bunları açıklamamız doğru olmaz” karşılığını verdi. Fitch: Ekonomide sert iniş kaygıları büyüyecek Ekonomi Servisi Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, TCMB’nin faiz artışıyla ilgili şu değerlendirmede bulundu: * Faiz artırımı Türkiye’nin sermaye hareketlerine karşı kırılganlığını; lira ve rezervler üzerindeki baskıyı azaltabilir. * Faiz artırımı iç talebi azaltıp ekonomide sert iniş kaygılarını yeniden gündeme getirebilir * Yüksek faizler borç geri ödemelerini zorlaştırabilir ve büyümeyi azaltabilir. * Daha yüksek faiz oranları, mevduatlarda kredilere göre daha hızlı yeniden fiyatlamaya gidilmesi ve kısa dönemli fonlama maliyetlerini yukarı çekmesi nedeniyle marjlarda baskı yaratabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle