02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 OCAK 2014 ÇARŞAMBA 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK TARİHTE yol alırken, herkesin kullandığı pusula ve haritalardan başka bir de kendi yol haritanız olur. Marifet, bunların üçünü birden doğru ve uyumlu kullanmaktır; dolayısıyla, örneğin deniz yolculuğunda haritaların gösterdiği fenerlere önem verip onlara dikkat ederek. Dış politikada bunun anlamı, kıtasal ve bölgesel uluslararası sözleşmelere iyi bakabilmektir. Güvenli yol almak öyle olur. Şu sırada, Avrupa Birliği’ne tam üyelik konusunu öne çıkarmak bu bakımdan çok önemli. AB’nin “mevzuat”ını izlemek, hem kendi hukuk düzenimize çekidüzen vermek, hem de kıtanın durumuyla ilgilenip gerekiyorsa orada etkili olup kendi çıkarlarınızı o yoldan savunmak demektir. Hayli basit, çok kişiye bir çaba, basit değil, tam tersine Avrupa ve Avrupalılar arası ilişkiler konusunda geniş bilgi ve derin deneyim ister. Şu günlerde bütün ilgililer ve görevlilere şöyle bir anımsatmak fena olmaz. ira, söz aramızda, Ankara’nın bugünlerdeki Avrupa politikası, kaçırılan fırsatlarıyla, yeri geldiği zamanlarda ihmal edilen vurgularıyla ve Avrupalı siyasilerin beklentilerini boşa çıkaran ihmalleriyle pek başarılı sayılamaz. François Hollande ziyareti, TürkFransız ilişkilerine ivme verip o yoldan AB’ye tam üyelik çabalarını daha verimli kılmak açısından çok daha iyi değerlendirilebilirdi. Böyle bir hedefin yeterince gerçekleştirildiği pek söylenemez. GÜNCEL GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Birçok yüksek rütbeli subayın sözüm ona darbe yapacaklarının kanıtı 5 No’lu diye anılan harddiskte davanın seyrini değiştiren tarihlerle oynandığını TÜBİTAK’ın saptayıp bir raporla açıklaması… Davaya bakan mahkeme, duruşmalar sırasında sanıklarla avukatlarının ısrarlı taleplerine karşın 5 No’lu harddiski TÜBİTAK’ın incelemesine bir türlü olumlu yanıt vermedi. Poyrazköy davasında tutuklu kalmadı, fakat: Geride mutlaka yanıtlanması zorunlu sorular bıraktı. Zira Poyrazköy davası sürerken Gölcük Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda ani baskın yapan polisler arama yapmaya başladılar. Ne var ki aramada, gizli bir yerde sözü edilen 5 No’lu harddiski elleriyle koymuş gibi buluverdiler. Birden yalnız Poyraz davası değil; 5 No’lu harddiskteki duruşmaları etkileyen değiştirilmiş bilgi ve tarihlerle Balyoz davası da etkilendi. TÜBİTAK’ın raporu yalnız yargıyı değil, hükümeti de göreve çağırıyor. HHH Neden: Çünkü Başbakan’a yakınlığı bilinen siyasal danışmanı, RTE’nin çete, örgüt diye sürekli suçladığı cemaatin orduya kumpas kurduğunu açıkladı ve Başbakan bu açıklamayı yalanlamadı. Askerleri darbe yapmaya hazırlanmakla suçlayan 5. No’lu harddiski hazırlayıp Gölcük Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na koyan ve böyle bu harddiskin bulunduğunu ihbar eden kimdir, kimlerdir? a) 5 No’lu harddiskle TSK’ye kumpas kuran cemaat midir? b) Yoksa değiştirilen harddiski polisin eliyle koymuş gibi gizlendiği yerde bulmasını sağlayan içeriden bir personel midir? c) Ya da Gölcük’te aramaya giden polisler arasında cemaate bağlı biri tarafından arama sırasında bulunduğu yere konulmuş mudur? d) 5 No’lu harddisk olayı cemaatin mi, değilse hangi örgütün ya da kişilerin marifetidir? Hükümet şimdi bu sorulara doyurucu yanıtlar bulmak için bir an önce gerekli soruşturmaları başlatmak ve sonuçlarını kamuoyuna açıklamak zorundadır. HHH Ne ki hükümet üyeleri yükseklerde uçuyor. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, 50 yıl sonra Gezi’yi kimsenin anımsamayacağını söylüyor, ama izlediği dış politikaların bu ülkeye verdiği zararların 50 yıl sonra nasıl anımsanacağını hiç hesaba katmıyor. Başbakan Yardımcısı Hükümet Sözcüsü Arınç da dershane tartışmalarını, hükümetin itibarını düşürmeyi amaçlayan diğer olayların başlattığını söylüyor; lakin örneğin TSK’ye kumpas konusunda ortaya çıkan TÜBİTAK raporuna, açıklandığı gün değinmeye pek yanaşmıyor. Başbakan da, önceki gün rapor açıklanır açıklanmaz ilgili bakanlarına, savcılara sorumluları bulmaları için soruşturmaya başlamalarını; örneğin önce Gölcük’te araştırmaya giden polisleri sorgulayarak işe başlamalarını emretmedi. HHH Şimdi: Başbakan’ın ve hükümetinin sahte delillerle mahkemeleri, hâkimleri etkileyerek yüzlerce masum insanın hapishanelerde çürümesine neden olanları, iddia ettiği gibi cemaat ise bulmak, yargıya teslim etmekte ne kadar samimi olduğunu bekleyip göreceğiz! Yolculuk ve Fenerler neredeyse çocukça gelebilecek olan bu düşünceler herhalde âşikâr diplomasi hataları işleyip gereksiz eleştirilere muhatap olmaktan iyidir. “AB egzersizleri” Türk dış politikasını doğru raylara oturtmanın en verimli çalışmalarından biri olabilir. Elbet, ayrıca söylemeye gerek yok, böyle Z CHP liderinden ‘Türkiye’nin ihtiyacı olan cumhurbaşkanı’ tarifini dinleyen Hollande ‘İdeal adayı bulun o zaman’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesi sırasında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağını sordu. Erdoğan’ın “niyeti olduğunu” vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin ihtiyacı olan cumhurbaşkanı adayı” profilini anlattı. Hollande da “Bulun o zaman” dedi. Hollande, 17 Aralık operasyonuyla ilgili olarak da “Yolsuzluk her yerde olur. Önemli olan bağımsız yargının bu tür olayların üstüne sonuna kadar gitmesidir” mesajını verdi. Hollande önceki gün Fransa’nın Ankara Büyükelçiliği’nde Kılıçdaroğlu ile yarım saat görüştü. Hollande, CHP lideri Kılıçdaroğlu’na 30 Mart’ta yapılacak yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin de sorular yöneltti. Yerel seçimlerde CHP’nin şansını soran Hollande, “Erdoğan, cumhurbaşkanlığına aday olacak mı?” diye de sordu. Kılıçdaroğlu, “Yerel seçimlerde iddialıyız. Büyük şehirlerde, özellikle İstanbul ve Ankara’da iddialı adaylarımız var” derken, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığıyla ilgili olarak da “Aday olur ama Türkiye’yi bölen bir isim cumhurbaşkanlığı seçimini kazanamaz” dedi. Kılıçdaroğlu, ideal cumhurbaşkanı adayı profili konusunda değerlendirmeler yaparken de “Türkiye’nin demokrat, hukuka, özgürlüklere, evrensel değerlere saygılı bir cumhurbaşkanına ihtiyacı var. Böyle bir cumhurbaşkanı istiyoruz” görüşünü dile getirdi. Hollande “Bulun o zaman” derken, CHP lideri de “Bulacağız” karşılığını verdi. Görüşmede, CHP ile Fransız sosyalistlerinin ilişkileri de gündeme geldi. Hollande “Ülkedeki tek sosyal demokrat parti sizsiniz. Fransız Sosyalist Parti ile CHP arasındaki ilişkileri geliştirmek isteriz. Mevcut koşullarda iktidar alternatifi siz oluyorsunuz” mesajı verdi. İktidar alternatifi CHP Hollande, Türkiye’nin müzakerelere devam etmesi gerektiğini söyledi ‘Desteğimiz sizinle’ İstanbul Haber Servisi Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande İstanbul’da bir dizi toplantıya katıldı. Galatasaray Üniversitesi’ni ziyaret eden Hollande, sanatçı Candan Erçetin’e “Kültür ve Sanat Nişanı” taktı. Hollande’ın konuşması sırasında şekerinin düşmesi sonucu bayılan tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, doktorların müdahalesinin ardından hastaneye kaldırıldı. Hollande, Türkiye’ye yaptığı resmi ziyaret kapsamında Ankara’nın ardından dün İstanbul’a geldi. İstanbul’da İlk olarak Galatasaray Üniversitesi’ni ziyaret eden Hollande, Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Ethem Tolga ile görüştü. Görüşmenin ardından Hollande, rektör Tolga ve Galatasaray Eğitim Vakfı Başkanı İnan Kıraç, “Bilim ve yükseköğretim alanında işbirliği” konulu toplantıya katıldılar. Hollande’ın toplantıdaki konuşması sırasında, Türk Tarih Profesörü İlber Ortaylı kısa süreli bir rahatsızlık geçirdi. Şekeri düşen ve baygınlık geçiren Ortaylı’ya sağlık görevlileri müdahale ettikten sonra salondan çıkarıldı. Hollande da Ortaylı’nın elini tutarak bir süre konuştu. Hollande kürsüde konuşmasına devam etmeden önce, “Bu talihsiz olay sayesinde İlber Ortaylı’nın eserleri artık daha çok bilinecek” diye espri yaptı. Hollande konuşmasının ardından Candan Erçetin’e “Kültür ve Sanat Nişanı” takdim etti. Hollande Galatasaray Üniversitesi’ni ziyaretinin ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte TürkFransız İş Forumu’na katıldı. Burada da bir konuşma yapan Hollande, Dışişleri Bakanlığı’na talimat vererek şirket temsilcileri, yöneticiler, aydınlar, sanayiciler ve sanatçıların kolayca Fransa’ya gelebileceklerini söyledi. Hollande, Türkiye ile Fransa arasında yeni hedefler belirlenmesi gerektiğini, enerji alanında iki ülkenin ortak noktaları olduğunu, bu ülkelerin petrol kaynakları olmadığını ve enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye karar verdiğini kaydetti. Türkiye’nin AB müzakere sürecinin devam etmesini istediklerini belirten Hollande, “Fransa yeni fasıl açmaya hazır. Özellikle erklerin ayrımı, temel haklar, hukuki güvenceler gibi konularda. Bu hem Türkiye hem de Avrupa için iyi olacaktır. Fransa’nın bu konuda sizlerden desteğini esirgemeyeceğine emin olabilirsiniz” diye konuştu. Gül de Türkiye’de yaşanan siyasi tartışmalara değinerek “Bugünkü Türkiye’de çeşitli siyasi tartışmalar var, çeşitli sıcak konular var. Bazen çok sert münakaşalar var. Bunların hiçbiri, Türkiye’de siyasi istikrarı sarsacak seviyede değil. Türkiye’deki siyasi istikrar sağlamdır” dedi. Hollande konuşmasının ardından Candan Erçetin’e “Kültür ve Sanat Nişanı” taktı. (Fotoğraf: AA) Füze ihalesine ‘seçim’ ayarı BARKIN ŞIK Bakana ‘kolaylık’ talimatı ANKARA “Uzun menzilli yüksek irtifa hava savunma sistemi” ihalesinde Çin ile sözleşme görüşmelerine başlaması nedeniyle ABD ve NATO üyesi ülkelerin tepki gösterdiği Türkiye, sürpriz bir son dakika gelişmesine imza attı. 31 Ocak’ta karar çıkması beklenen ihale için Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) 3 ay uzatma yoluna gitti. SSM, ihalede Çin’in ardından yer alan Fransa İtalya konsorsiyumu ile ABD’ye “tekliflerinizi 31 Nisan’a kadar koruyun” şeklinde talepte bulundu. Savunma kaynakları, ihaledeki kararın en erken 30 Mart’taki yerel seçimlerin ardından çıkmasının beklendiğini bildirdi. Füze savunma sistemi ihalesini 3.44 milyar dolara alan Çin Halk Cumhuriyeti’ne ait CPMIEC firması yetkililerinin, Ankara’daki görüşmelerini sürdürdükleri öğrenildi. ABD ile Fransa İtalya konsorsiyumunun fiyat teklifinin Çin ile sözleşme görüşmeleri sürerken geçerliliğini korumasının daha fazla bilgi paylaşımı ve ortak üretim konularında Türkiye’nin elini güçlendirmesi için istendiği bildirildi.Füze savunma sistemi ihalesini 3.44 milyar dolara Çin Halk Cumhuriyeti’nden CPMIEC firmasına veren Türkiye’nin, bu ülkeyle yürüttüğü görüşmelerde şu ana kadar herhangi ciddi bir pürüz yaşamadığı bildirildi. Kaynaklar, Çin’in en düşük fiyat teklifini verirken, Roketsan ve Aselsan’a yüzde 30 iş payı taahhüdünde bulunduğunu kaydetti. Prof. İlber Ortaylı, Hollande’ın konuşması sırasında kan şekerinin düşmesi nedeniyle bayıldı. Ortaylı sağlık görevlilerinin müdahalesinin ardından hastaneye kaldırıldı. dikkatimi çekti. Demek ki koyu Fenerbahçeli bir aile deyip yoluma devam ettim. Az ileride bir evin balkonunda daha yine Atatürk’lü bayrağımızın yanında Fenerbahçe bayrağı da vardı. Öyle anlaşılıyor ki, bu iş sadece sıradan bir taraftarlık değildi. Bergama’nın tarihini de yansıtan bir caddeye devam ettim. Parşömen kâğıdından resimlerin yapılıp satıldığı bir dükkânın önünde durdum. Birlikte resim çektirmek isteyen yurttaşın telefonunun kapağında Fenerbahçe amblemi vardı. 1 saat içindeki bu üçüncü Fenerbahçe karşılaşmasından sonra sormadan edemedim. “Fenerbahçeli misiniz” sorusuna şu karşılığı verdi: “Evet ama çok da koyu bir taraftar değildim. Ama Aziz Yıldırım’a ve Fenerbahçe’ye oynanan oyunlardan sonra Fenerbahçeliliğimi göstermeye karar verdim. Bu da benim kendimce duruşum, direnişim.” Yani artık sadece seyirci değilsiniz, soruma ise gülümseyerek “Evet, oyuna kendimce ben de katıldım. Artık Fenerbahçeli olmak direnmektir” karşılığını verdi. HHH Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın karşı karşıya kaldığı tablo, Türkiye’de yargı üzerinden oynanan oyunların tipik örneklerinden biridir. Başta Trabzonspor taraftarları olmak üzere öteki kulüplerin duygularına, beklentilerine saygım var. Ama onlardan önce ortadaki büyük bir saldırıyı Türkiye’nin adaletle yönetilmesini isteyen herkesin göğüslemesi gerekiyor. Karşılaştığımız zulüm ister istemez beni de hukukla ilgili kıldı. Şike davası da Silivri yargılamalarının bir parçası. Tıpkı Ergenekon, Balyoz, Gezi, KCK, Odatv davalarında olduğu gibi, şike davasında da binlerce sayfa yığılmış, lehte aleyhte deliller birbirine karışmış, tapelerdeki isimler üst üste konmuş, içinden çıkılmaz bir hale gelmiş. Örneğin şike operasyonunun ilk patladığı günlerde medyaya servis edilen telefon tapelerinin sayfa tutarı 70 bindi. Bunca sayfa içinde Gençlerbirliği’nin menajeri ile bir İsveç kulübünün menajerinin söyledikleri birbirine karışmış, birinin söylediği ötekine eklenmişti. Örneğin gece kulübüyle bahis kulübünün adı birbirine karışmış, telefondaki “Bugün gece kulübünü kapatalım” sözü “Bu gece bahsi kapatalım” gibi bir söyleme dönüşmüştü. Bütün bu birbirine giren klasörlerin devamında şike yapmayla örgüt kurma iç içe geçmişti. Sonradan bunların önemli bir bölümü ayıklandı. Mahkemeler polisten gelen dosyaların pek çoğunu kapsam dışı bıraktı. Ancak gelin görün ki, UEFA’ya ve devamında CAS’a ilk tartışmalı dosyalar gitti. CAS da bunca şüphelilerin içinde tartışmalı maçlar olmalı deyip çok tartışmalı bir karar verdi. Bütün bu karmaşa içinde Trabzonspor taraftarları da haklarının yendiğini düşündü. Oysa Futbol Federasyonu işi ciddi tutup gerçekten bağımsız bir değerlendirme yapabilseydi, bu belirsizlik yaşanmazdı. HHH İşte böylesine tartışmalı bir dosyanın ardından 25 milyon taraftarı olan Fenerbahçe’ye yönelik algı artık Atatürkçülerin, Cumhuriyetçilerin, demokratların mücadele kalesi olarak yerleşiyor. En son pazartesi günkü Torku Konyaspor maçında olduğu gibi, Fenerbahçe seyircisi artık korkusuzca kendisine yönelik hukuk kılıflı saldırılara seyirci kalmamaya devam ediyor. Bu anlamda Fenerbahçe taraftarının takındığı tutum, Türkiye’nin aydınlık geleceğine yönelik 25 milyon voltluk bir umut ışığıdır. Ömer Güney’in ses kaydı araştırılacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara TMK.10. Maddesiyle Yetkili Başsavcı Vekilliği, Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nü Paris’te 3 PKK’linin öldürülmesine ilişkin iddiaların araştırılması için görevlendirdi. Başsavcı Vekilliği, Fransa’da tutuklanan Ömer Güney’e ait olduğu iddia edilen ses kaydının ve MİT’e ait olduğu öne sürülen belgenin internet ortamında paylaşılması üzerine, söz konusu ses kaydının nereden yayımlandığının ve MİT belgesi olarak öne sürülen dokümanda yer alan hususların araştırılması için Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne yazı gönderdi. Yazıda, tüm iddiaların araştırılması ve bir rapor halinde savcılığa iletilmesi istendi. İTALYAN GAZETELERİNE ‘PARALEL DEVLET’ DEĞERLENDİRMESİ Gül: Bürokraside ayrı dayanışma içindeler ROMA (AA) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Corriere della Sera” ve “Il Sole 24 Ore” gazetelerine verdiği röportajlarda, “2013’te Türkiye’nin başarısına gölge düşüren ve ülkemizi seven herkesi üzen olumsuz olaylar yaşadık” dedi. Gül, Corriere della Sera’da Antonio Ferrari imzalı röportajda “paralel devlet” iddiaları için “Bürokrasi içinde kimileri var, devlete hizmet etme zorunluluğuna karşın ayrı bir dayanışma ortaya koyuyorlar” dedi. Bu yanıtıyla Fethullah Gülen’i mi kastettiği sorulan Cumhurbaşkanı Gül, “Kişiler Dink ailesiyle görüştü Öte yandan, 7 yıl önce öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in eşi Rakel Dink ve kardeşi Orhan Dink Beyoğlu’ndaki Fransız Sarayı’na gelerek Hollande ile görüştü. Yaklaşık yarım saat süren görüşmenin ardından açıklama yapan Orhan Dink, “Özel, ailevi bir görüşmeydi” dedi. Dink, “Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili bir konuşma oldu mu?” sorusuna “Hayır” yanıtını verdi. Rakel Dink ise ısrarlı sorular karşısında “Sizin bilmediğiniz hiçbir şey yok” dedi. den, fikirlerden, dini duygulardan ya da etnisiteden bahsetmiyorum. Devlet aygıtı içerisinde hukuk ile tam uyum olmalıdır. Bunun ihlali durumunda müdahale etmek doğrudur” dedi. Gül, ABD’ye gittiğinde, Gülen ile bir araya gelip gelmediği sorusunu “Hayır, ancak bu konu hakkında konuşmak istemiyorum” şeklinde yanıtladı.Gül, Il Sole 24 Ore gazetesinden Alberto Negri’ye verdiği röportaj da Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda, “Bana Türkiye içerisinde çok merak edilen bir soruyu sordunuz. Bunun için zaman var” yanıtını verdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM’nin Dikmen kapısının önüne dün öğle saatlerinde gelen Toyguncu ailesi, kızlarının üç yıldır kayıp olması nedeniyle eylem yaptı. Baba Mehmet Toyguncu, yanında getirdiği benzini hem kendinin hem de diğer aile üyelerinin üzerine dökmeye başladı. Polislerin müdahalesi sonucu aile üyeleri yanmaktan kurtarıldı. Anne Toyguncu, “Başbakanımıza sesleniyorum; kızımızı bulun” diye bağırdı. Kendilerini yakacaklardı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle