28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 OCAK 2014 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Kılıçdaroğlu, TÜRGEV’in banka hesabına 99 milyon 999 bin dolar yatıp yatmadığını sordu ‘Başçalan bu fotoğrafta’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın işadamları Rıza Sarraf ve Ali Ağaoğlu ve bazı bakanlarıyla aynı karede göründüğü fotoğrafı gösterirken, “MİT raporuna rağmen başçalan bu fotoğrafta. Dünyayı çamaşır makineleriyle donatsan kirliliğini temizlemez” dedi. Bilal Erdoğan’ın yönetiminde olduğu TÜRGEV’le ilgili iddialara dikkat çeken CHP lideri, “TÜRGEV’in Vakıf Bankası’ndaki bir hesabına 26 Nisan’da 99 milyon 999 bin 990 dolar para yattı mı? Bu para bir rüşvet parası mıdır” diye sordu. Kılıçdaroğlu, dünkü grup toplantısında tartışmalı davalarla ilgili olarak, “Harddiskin sahte olduğu ortaya çıktı. O arkadaşların bir gün hapiste tutulmaları bir demokrasi ve hukuk ayıbıdır. Milli orduya kumpas kuruldu sözünün arkasında hâlâ duruyorsa, çözüm yeri TBMM ise gelin kardeşim. Haksızlığı bitirelim, adaleti sağlayalım” çağrısı yaptı. CHP lideri, MHP seçim bürosuna saldırıyı da kınadı. Başbakan Erdoğan’ın üzerinde oynanmış Mustafa Sarıgül’lü dosya fotoğrafını göstermesine karşı Kılıçdaroğlu, Erdoğan ve iki eski bakanı Erdoğan Bayraktar ile Suat Kılıç’ın işadamları Rıza Sarraf ve Ali Ağaoğlu ile aynı karede olduğu fotoğrafı gösterdi. Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları özetle şöyle: ‘Kalpazanlık’ belgesi: Başbakanlık Personel Prensipler Genel Müdürlüğü’nün bir yazısı, altında Başbakan Tayyip Erdoğan yazıyor. 22 Ocak 2004’te yazmış. Adalet Bakanlığı’ndan bir yazı gelmiş, dokunulmazlık dosyası ile ilgili, o da TBMM’ye gönderecek. Erdoğan neyle suçlanıyor? Zimmet, ka Geçemeyiş Sürecinin Korkusu... Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu Klaus Schwab, The Project Syndicat sitesindeki yorumunda dünyanın ekonomik model, jeopolitik dengeler, ekolojik sorunlar açısından “epik bir geçiş sürecinde” olduğunu vurguladıktan sonra ekliyor “bir düşük beklentiler, belirsizlikler dönemine giriyoruz”. Güncel gelişmeler, tartışmalar, aslında bir “geçiş” değil, “geçemeyiş”, “takılıp kalmışlık” durumuna işaret ediyor. Schwab’ın saptamalarını da “biz” kavramının kastettiği “şey”e göre anlamlandırmak gerekiyor. Geçen yıl, dünya ekonomisine ilişkin tartışmalarda “uzun durgunluk” kavramı öne çıkmaya başlamıştı. Nobel ödüllü ekonomist Michael Spence geçen hafta, “Büyümenin önündeki gerçek engeller” başlıklı yorumunda, en azından üç resesyon önce başlayan, yüksek işsizlik, düşük büyüme eğiliminin her ekonomik toparlanmada biraz daha yerleştiğini yazıyordu. Bu eğilimler 2008’den sonra, daha da belirginleşirken, “gelir dağılımındaki bozulma kriz boyunca devam etti” diyor (Project Syndicat, 23/01). Conference Board ekonomistlerinin, hazırladığı dünya verimlilik (prodüktivite) çalışmasının sonuçları yukardaki paragrafta değindiğim kronik sorunların temelindeki etkenlere ışık tutuyor: 2013 yılı “dünyanın (siz kapitalizm diye okuyunuzE.Y) emek ve sermaye kaynaklarını mallara, hizmetlere çevirme kapasitesindeki gerilemeyi sergileyen çok kötü bir yıl olmuş”. Financial Times’dan Chris Giles da “Bir üretkenlik krizi dünya ekonomisinin peşini bırakmıyor” diyor (14/01). Bu saptamaların üzerine IMF’nin “deflasyon riski”, Dünya Bankası’nın “Gelişmekte olan ülkeler dış kaynak sıkıntısına düşebilir” uyarılarını ve Arjantin’in yeniden sallanmaya, BRICS kavramının yerini bu kez Türkiye’yi de içeren “Kırılgan Beşli” kavramına bırakmaya başlamasını ekledik mi, sanırım “geçemeyiş durumu” daha bir belirginlik kazanır. “Geçemeyiş” ise aynı yerde “patinaj yapmaya” değil, bozulma, çürüme dağılma, “canavarlaşma” eğilimlerine işaret eder. Kılıçdaroğlu, grup toplantısında Erdoğan’ın Rıza Sarraf ve Ali Ağaoğlu’yla birlikte yer aldığı fotoğrafı gösterdi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) mu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrakta sahtecilik fiillerinden ötürü dosyası var, dokunulmazlığını kaldırın diye. Ben kapı gibi belge gösteriyorum. Bunu biliyorduk zaten ama kendi imzasıyla kendi sahtekârlıklarını parlamentoya bildiren bir Başbakan... İşte fotoğraf: (Sarraf ve Ağaoğlu ile fotoğrafı göstererek) 24 Kasım 2013. Bu fotoğraf üzerine oynama yok. Rıza Sarraf, Ali Ağaoğlu, Suat Kılıç, başqçalan Tayyip Erdoğan ve Emine Hanım var. Sayın Başbakan “Yahu o tarihte operasyon yapılmadı, bilmiyordum” diyebilir. 18 Nisan 2013’te MİT Başbakan’ın önüne üç sayfalık rapor koyuyor. “Zarrab’ın Ekonomi Bakanı Çağlayan ve Muammer Güler ile mevcut ilişkisinin ortaya çıkması halinde, söz konusu hususların hükümet aleyhine kullanabile ceği değerlendirilmiştir” diye. Yani “benim haberim yoktu” diyemez. Sarraf, hani bu bir bakana 700 bin liralık kol saati verdi ya, Başbakan ile aynı protokolde oturuyor. TÜRGEV’in hesabına yatan para: TÜRGEV diye bir vakıf var. Erdoğan ailesinin kurduğu. Başında da Bilal var. ‘Benim oğlumla uğraşmayın’ diyor. Sevgili Recep Bey, biz senin oğlunla boşuna uğraşmıyoruz. Sen makamını kullanarak oğluna çıkar sağlıyorsun. Nüfuz ticareti yapıyorsun. Sen diyorsun ki, “şu ihaleyi sana vereceğim, rüşveti de oğlumun vakfına ödeyin” diyorsun. “Bugüne kadar evladından hırsızlık öğrenen baba görmedim” diyordun. Hırsızlık babadan oğula geçer, evlattan babaya değil. “Efendim hayır işi yapıyoruz.” Ne demek hayır işi yahu? ‘Arsayı buna ver’ diyor sun, bunun adı nüfuz ticaretidir. TÜRGEV’in de Vakıf Bankası’nda bir hesabı var. TR 20020001500158048013239675 No’lu hesap. TÜRGEV’in böyle bir hesabı var mı? Bu hesaba 26 Nisan’da 99 milyon 999 bin 990 dolar para yattı mı? Bu para neyin parasıdır? Bu para bir rüşvet parası mıdır? Bugün diyor ya, şu kadar çamaşır makinesi sattık. Recep Bey bütün dünyayı çamaşır makineleriyle donatsak senin kirliliğini temizleyemez. Sarıgül dosyası: Fotoğrafla oynanmış, sahtekârlık yapılmış. Onların tayfasından o isimleri karalamışlar, flu yapmışlar. Bir başbakan bir fotoğraf gösterecekse oynamaz, büyütür gösterir. Eğer oynarsa sahte dijital veriler vardı ya, onları yapanın da o olduğu sonucuna varılır. Olay 2004’te. Parti içinde genel başkanlık yarışı var, şikâyetler, kavgalar var. Bunlar olur. Kavga dönemi bitti. Şikayet yapılıyor. İçişleri Bakanlığı’na 9 Ağustos 2004’te. Mülkiye müteffişleri olayı araştırıyorlar, “İmar yasasına aykırı uygulamalar var, 27 yapıdan 5’i hakkında iddialar yerini bulmamıştır” deniyor. Danıştay’a gidiyor, Danıştay da bu 22 dosyadan, 21’i hakkında yapacak bir şey yoktur diyor, bir dosya için konu soruşturulsun deniliyor. Olay mahkemeye intikal ediliyor. Beraat ediyor, 27 dosyanın tümü aklanmış oluyor. Baykal’ın yolu: Sayın Baykal’la ilgili de bir iddia ortaya atılmıştı, İsviçre’de bankalarda hesapları var. Sayın Baykal ilgili yerlere başvurdu ‘hesabım var mı’ diye. Hiçbir hesabı yok. Yahu kardeşim senin İsviçre bankalarında sekiz hesabın olduğu söylendi. ‘Dava açacağım’ dedi, açtı mı? Niye dava açmadın sen? Neden sayın Baykal’ın izlediği yolu izlemedin? Takılıp kalma belirtileri BAHÇELİ ‘Sokağa Gülen, TÜSİAD ve CHP’yi eleştiren Erdoğan’dan yeni hırsızlık tanımı: inmemiz isteniyor’ Milli irade hırsızlığı İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen, TÜSİAD, CHP ve Aydın Doğan’a sert eleştiriler yöneltti. Örgütün yargı mensuplarına şantaj yaptığını, bir kısım yargının karanlık örgütlerin dümen suyuna girdiğini belirten Erdoğan, cemaatin siyasi parti gibi hareket edemeyeceğini söyledi. Büyük sermayenin defterleri kontrol edilmeye başlanınca hoplamaya başladığını kaydeden Erdoğan’ın konuşmasında Aydın Doğan da yer aldı. Erdoğan, partisinin grup toplantısında özetle şu görüşleri dile getirdi: ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bir kişinin hayatını kaybettiği Esenyurt’ta partisinin seçim bürosuna yapılan saldırıyla MHP’nin sokağa inip çatışmanın tarafı haline gelmesinin istendiğini belirtti. Bahçeli, Esenyurt’ta kanlı girdabın provasının yapıldığını ifade etti. Teröristlerin meydanı oldukça boş bulduğunu söyleyen Bahçeli, “Başbakanın politikalarıyla terör örgütlerini şımarttığı, İstanbul gibi bir metropolde şehir eşkıyalarına geniş imkânlar sunduğu aşikâdır” dedi. Bahçeli, önceki gün Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın saldırganlarla ilgili “Bir ailenin fertleri. Belli bir yerlere mensubiyetleri var” açıklamalarını eleştirerek “Bu şahıslar nereye mensuptur? Sayın Arınç, mensubiyetleri var diyerek meseleyi nasıl küçümser, nasıl hafife almaya kalkışırsın?” dedi. Bahçeli, demokrasinin kural ve ilkelerinden milim ayrılmayacaklarını, hukukun sınırlarından taşmayacaklarını ifade etti. Esenyurt’taki saldırının medyada yer bulmadığını söyleyen Bahçeli, “Çünkü merhum şehidimizin adı Hrant Dink veya İmralı’ya giden bölücü kafilenin herhangi bir ferdi değil, Ülkücü Cengiz Akyıldız’dır. (...) Görünen odur ki, alayı birden Ermeni olanlar hepten tükenmiştir. Alayı birden PKK’li olanlar çoktan iflas etmiştir” diye konuştu. eknoloji, yabancılaşma, paranoya İşsizlik, verimlilik eğilimlerindeki olumsuz gelişmeler, teknolojik gelişmelere bağlanan umutların da boş çıkmakta olduğunu gösteriyor. Oxford Üniversitesi’nin bir araştırması, ABD’de gelecek 20 yılda, bugün var olan tüm işlerin yüzde 45’inin yok olacağını, otomasyonun insanların işlerini elinden alacağını gösteriyor (Boston Globe, 26/01). Böylece oluşacak fazla nüfusa ise kapitalizmin sunabileceği hemen hiçbir olanak yok. Geçmişte olduğu gibi bunları gönderecek boş alanlar, sömürgeler de yok. Geriye bunları savaşlara ya da kurgubilimlerdeki gibi (Hunger Games, Elysium, örneğin) egemen sınıfın yaşam alanlarının dışına sürmek kalıyor... 1914’teki ilk dünya savaşının 100. yıldönümünde, tartışmalar dönüp dolaşıp bu konuya geliyor. Şu sıralarda kaynak rekabeti, yerel savaşlar yoğunlaşmaya devam ederken Pasifik’te Çin ve Japonya’nın aralarında adeta bir soğuk savaş başlatması, ABD ve Rusya’nın Suriye’den sonra Ukrayna’da da karşı karşıya gelmesi ister istemez, kaygıları artırıyor. Hunger Games ve Elysium şimdilik yalnızca filmlerde, ama Prof. Krugman, eşitsizlik derinleştikçe, “plütokratların” (“yüzde bir”in), toplum yaşamına gittikçe yabancılaştığını, gerçeklikten kopmaya, aynı zamanda da paranoya geliştirmeye başladıklarını yazıyor. Kleiner Perkins adlı yatırım şirketinin CEO’su Wall Street Journal’daki yorumunda, “yüzde bire” yönelik eleştirileri “Nazilerin Yahudilere saldırılarına benzetiyor”, “yeni bir Kristallnacht’a (SS zorbaların Yahudilerin işyerlerine saldırdığı gece) doğru gittiğimizi” savunuyormuş. Krugman, böyle çatlaklar her zaman çıkar diyor, ama WSJ’nin bunu basmasını anlamlı buluyor (New York Times, 26/01). Savaşlardan, “Hunger Games”, “Elysium” senaryolarından başka bir olasılık daha var. Plütokrasinin paranoyası bu olasılıkla ilgili: Yönetenler artık yönetemiyorlar, hükümetlerin, mali “hokus pokus”un katkısıyla toplumdan çalınan servetlerin müstehcen düzeyi de göze batmaya başladı. The Financial Times’dan Samuel Brittan’ın “eşitsizlik kavramını ekonomi lügatinden kovun” çağrısı boşuna değil. Buna karşılık orda burda, ayaklanmaya başlayan yeni “orta” sınıf henüz yönetecek düzeye yükselemiyor. Ama bu, bu ayaklanma deneylerin içinde hiç yükselemeyeceği anlamına gelmiyor. Korkutan da bu. Bu korku geçen yüzyılda, bize İtalyan Faşizmini Alman Nazizmini vermişti... T namikzafer@yahoo.com l TÜSİAD ülkesine yabancı TÜSİAD gibi kuruluşlar kendi ülkelerine yabancı kalmaya devam edecekler. Eski Türkiye’nin aktörleri artık şunu bir defa kabul etsinler. Türkiye’de artık kazanan elitler, seçkinler, belli sermaye çevreleri değil, bundan sonra kazanan 76 milyon olacak. Seçim bürolarına yapılan saldırı, milli iradeye yönelik saldırıdır. l Karalama kampanyası Türkiye’de bir kısım medya, bazı işadamları ve iş dünyası örgütleri, bazı sivil toplum örgütleri, hatta CHP başta olmak üzere bazı siyasi partiler ne yazık ki yurtdışında kendi ülkelerini, kendi ekonomilerini kötüleme, karalama vazifesi üstlenmişlerdir. Gezi olayları sırasında biz bunun ibretlik bir örneğini yaşadık. l MHP seçim bürosuna saldırı ‘Asıl faillerin üzerini örtüyorlar’ DEMİRTAŞ İngiltere yalanladı Başbakanlık düzeltti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İngiltere Başbakanı David Cameron’ı örnek vererek gazete kapatmakla suçlamasına büyükelçilikten jet yalanlama geldi. Büyükelçilik kaynakları, “Yanlış anlaşılma olduğunu düşünüyoruz” dedi. Bu sözlerin ardından Başbakanlık Basın Müşvarliği’nden de “Sayın Başbakanımızın irticalen konuştuğu esnada İngiltere Başbakanı Sayın David Cameron’ın adını da zikretmiş olduğu cümlenin, ‘Cameron’ın ülkesinde onlar hemen gazetelerini kapattı’ biçiminde anlaşılması gerekmektedir” denilerek Erdoğan’ın sözleri düzeltildi. Başbakan Erdoğan, dün grup toplantısı sırasında BBC ve Wall Street Journal’ı hedef almış ve “Bu gazetenin sahipleri kimler? Geçenlerde İngiltere’de aynısını yaptılar, Cameron hemen gazetelerini kapattı” demişti. Bu sözler üzerine İngiliz Büyükelçiliği kaynakları, şu değerlendirmeyi yaptı: “Başbakan Cameron ile ilgili yorumlara şaşırdık. Yanlış anlama olduğunu düşünüyoruz. Başbakan Cameron hiçbir gazeteyi kapatmadı.” Kaynaklar, İngiltere’de medya devi Rupert Murdoch tarafından telekulak skandalı ardından kapatılan News of the World adlı gazeteyle ilgili Başbakan Erdoğan’a yanlış bilgi verilmiş olabileceğine işaret etti. Başbakanlık Basın Müşavirliği’nden Başbakan Erdoğan’ın grup toplantısında konuşması esnasında İngiltere ile ilgili verdiği bir örneğe ilişkin, Anadolu Ajansı’na açıklama yapıldı. Açıklamada, “Sayın Başbakanımızın, bugün AK Parti grup toplantısında yaptığı konuşmada, İngiltere ile ilgili olarak verdiği örnek, ‘News of the World’ gazetesinin kapatılması hadisesidir. Dolayısıyla, Sayın Başbakanımızın irticalen konuştuğu esnada, İngiltere Başbakanı Sayın David Cameron’ın adını da zikretmiş olduğu cümlenin, ‘Cameron’ın ülkesinde onlar hemen gazetelerini kapattı’ biçiminde anlaşılması gerekmektedir” denildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, MHP seçim bürosuna yapılan saldırının BDP ile ilişkilendirilmesine “Demokratik seçim yarışı istiyoruz. Ama dikkat edin; hükümet sözcüsü dahil olmak üzere doğrudan veya dolaylı bütün bu provokasyonlar partimizle ilişkilendirilmeye çalışılıyor ve birbirine saldıran, saldırtan asıl faillerin üzerini örtmeye çalışıyorlar” karşılığını verdi. Demirtaş, partisinin grup toplantısında, MHP Esenyurt seçim bürosuna yapılan saldırı ile ilgili olarak “kirli bir tezgâhın” içinde olmayacaklarını söyledi. Demirtaş, partilerinin suçlanmasına değinerek, “Biz ucuz bir parti değiliz. Kimseye tetikçilik yapmadık, yapmayız” dedi. Demirtaş, AKP ile Cemaat arasındaki güç savaşının ardından Balyoz, Ergenekon gibi davalarda yeniden yargılanmaların gündeme geldiğini vurgulayarak, “Bu, yeni ittifak arayışının göstergesidir. Onların masum olduklarına inandıkları yok. Bütün bu yeni dengeler içinde yeniden orduya sarılmanın, eskiyeni ordu geleneğiyle ittifak arayışlarının sonuçlarıdır” ifadelerini kullandı. Hizmet teşekkülü iddiasındaki hareketlerin işi gücü bırakarak adeta bir siyasi parti gibi davranmaları, birtakım şantajlarla, çirkin görüntü ve ses kayıtlarıyla anılmaları asla kabullenilemez. Örgütün tabanındaki mensupları samimi niyetler taşırken, örgütün üst yönetimi farklı yollara sapmış, farklı hesapların, gaye ve gayretlerin içine girmiş, uluslararası çevrelerin Türkiye düşmanlarının, büyük Türkiye hasımlarının maşası olmayı tercih etmiştir. Bu örgütün mensubu tüm arkadaşlarımızı bir anlık durmaya, düşünmeye ve muhasebeye davet ediyorum. l En büyük hırsızlık En büyük hırsızlık ve yolsuzluk, milli irade hırsızlığıdır. 17 Aralık’ta milli iradeyi gasp etmeye çalışanlar, yolsuzluğunu izini süremezler. CHP, 27 Mayıs’ta milli iradenin gasp edilmesine alkış tutmuş, yolsuzluğun ve hırsızlığın adresi olmuştur. l Gülen’e eleştiri l Yabancı basına eleştiri (Bir partilinin ‘BBC de görmüyor’ diye seslenmesi üzerine) Sadece BBC mi? Wall Street Journal. Bu gazetelerin patronları kimler? Geçenlerde İngiltere’de benzer şeyi yaptılar. Cameron hemen gazeteleri kapattı. Ondan sonra Amerika’dan vurmaya başladılar. Zihniyet aynı. ‘HSYK’de uzlaşma olmazsa yasa seçimden önce geçer’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, HSYK ile ilgili anayasa değişikliği konusunda uzlaşma sağlanamaması durumunda yasa önerisinin seçimden önce bazı değişiklikler yapılarak TBMM’den geçirileceğini açıkladı. Bozdağ, “Önemli değişiklikler olabilir, bazı maddelerin çıkarılması söz konusu olabilecektir. Anayasa değişikliği konusunda siyasi partiler arasında bir uzlaşma olursa biz ona uyacağız” dedi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop da Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun HSYK konusunda büyük ölçüde uzlaştığını, uzlaşılamayan cüzi bir iki konu kaldığını, onların da halledilebileceğini söyledi. Şentop, HSYK yasa önerisi üzerindeki çalışmalara 17 Aralık operasyonundan önce başlandığını belirtti. l Doğan Grubu’na En çok satan gazete manşet atıyor. Güya ben ana muhalefetin İstanbul adayından çekinmeye başlamışım. Onun için dosyayı açıklamışım. O gazetenin patronu Hilton Oteli’nin yanındaki bahçeye, inşaat yapabileceği düşüncesiyle onun özelleştirilmesine girmişti. Ama büyükşehir belediyemiz müsaade etmiyor. Gitti Şişli Belediyesi ile anlaşma yoluna. Şişli Belediye Başkanı çünkü bu işlerde mahirdir. Hesap şu: Acaba İstanbul’u alabilir miyiz? “Acaba alabilirsem o zaman ben bu oteli büyütebilir miyim” diyor. Büyütemeyeceksin. Onun üstünde bir de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı var. Çevre katliamına müsaade etmez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle