05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 OCAK 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Gökhan Günaydın, CHP’nin yerel seçim stratejilerini açıkladı, ‘ithal aday’ eleştirilerini yanıtladı 7 ‘Sağa kaymayız’ AYŞE SAYIN Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ ANKARA CHP’nin yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, CHP’nin seçim meydanlarına, seçim bildirgesinin başlığını taşıyan “Varlık içinde, birlik içinde, özgür biçimde” sloganı ile ineceğini açıkladı. Günaydın, partisinin seçim stratejisi ve seçime dönük hedeflerini Cumhuriyet’e anlattı: CHP’nin seçim bildirgesinde temel mesajları ne olacak? Seçim bildirgemiz 3 ayaktan oluşacak. Birincisi bir manifesto niteliğini taşıyacak ve “CHP Türkiye’nin birleştirici gücüdür” ana başlığı altının doldurulmasından oluşacak. Çünkü iktidar partisi 2002 sonbaharından bu yana Türkiye’yi kutuplaştırarak iktidar aradı. Bunu buldu, ama Türkiye’de tamiri güç yaralar açıldı. İşte CHP bu dönemi, sadece par u CHP’nin yerel seçimlerde, ‘Varlık içinde, birlik içinde, özgür biçimde’ sloganıyla meydanlara ineceğini söyleyen Günaydın, amaçlarının sandıktan 1. parti olarak çıkmak olduğunu söyledi. Partinin bazı adaylar yüzünden sağa kaydığı eleştirilerini de yanıtlayan Günaydın, “CHP hiçbir yere kaymıyor, herkesi CHP şemsiyesinin altına çağırıyor” diye konuştu. tinin değil, toplumun geleceği açısından okumak istiyor. Biz bazen futbol takımı tutar gibi siyasal partiyi destekleyen yurttaşlarımızın birbirlerine düşmanlık büyütmesini istemiyoruz. Biz barışla, kardeşlikle, demokrasi ve özgürlükle bu fay hatlarını dolduracağız. İkinci ayağı CHP’nin yeni toplumcu belediyeciliğine ilişkin ilkeleri ortaya koyan içerik taşıyacak. Bu bildirgeyi okuyan, suyun hangi kaliteyle hangi orana kadar ücretsiz olacağını görecek, metronun hangi kaynakla yapılacağını görecek. Yerel seçimin birinci basamak olduğunu görerek bu manifestoyu Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler için de ses verecek boyutta ortaya koyuyoruz. Son bölüm iki alt başlıktan oluşacak. Bunlardan birincisinde bir yurttaş, bir kadın, bir öğrenci, belediye başkanından ne bekler. Bunlar yazılacak. Buna karşı belediye başkanının ona ilişkin sözleri bir taahhüt niteliğinde yer alacak. Belediye başkanlarımız seçildiklerinde, ara dönemlerinde ve bitirdiklerinde, mal varlıklarını kamuoyuna açıklayacak. Seçimlerde oy hedefiniz, beklentiniz nedir? Rakam hedefi vermenin siyasetle örtüşmediğini düşünüyorum. CHP’nin amacı yerel seçimlerde birinci olarak çıkmaktır. Ben bir yıl evvel söylediğimi yeniden söyleyeyim. 40’lar bandına geçebile ADANA VE UŞAK SÜRPRİZİ CHP PM’de yeni adaylar belirlendi AYŞE SAYIN ANKARA CHP Parti Meclisi (PM) arasında aday krizi yaşanan Adana ve Uşak’ın da bulunduğu 11’i il 160 yerde daha adaylarını netleştirdi. Adana’da uzun süredir adaylığı tartışılan eski MHP’li Belediye Başkanı Aytaç Durak ile Uşak’ta yine MHP’li mevcut Belediye Başkanı Ali Erdoğan, örgütlerden gelen tepkiler ve haklarındaki yolsuzluk dosyaları da dikkate alınarak listeye konulmadı. CHP yönetimi Adana’da mevcut CHP’li Çukurova Belediye Başkanı Yıldıray Arıkan’ın adaylığına karar verdi. CHP PM dün Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında yaptığı toplantıda, aralarında İstanbul’un 21 ilçesinin de bulunduğu 160 yerde adayını belirledi. Arıkan Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterilirken büyükşehir aday adayı olan avukat Soner Çetin, Çukurova ilçesinden aday gösterildi. CHP, Uşak’ta ise doktor Bülent Yazgan’ı aday gösterme kararı aldı. CHP’nin Fatih ve Ümraniye adayları ise Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül kontenjanından belirlendi. Bu kapsamda Sarıgül’ün YDH hareketi içinde yer alan eski başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın yeğeni Sabri Erbakan Fatih’ten, Sacit Eyüboğlu da Ümraniye adayı oldu. Bahçelievler adayı ANAP kökenli Saffet Bulut, Kâğıthane’de Serdar Kurşun, Tuzla’da Cemil Ekşi, Zeytinburnu’nda MustaErbakan fa Fazlıoğlu aday gösterildi. Esenyurt’ta ilçenin eski Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, Bağcılar’da ilahiyatçı kökenli Muhammet Çakmak’ın adaylığı kesinleşti. Diğer ilçelerde adaylar şöyle: Başakşehir: Özgür Karabat, Beykoz: Hızır Yılmaz, Beylikdüzü: Ekrem İmamoğlu, Eyüp: Selami Çelebioğlu, Gaziosmanpaşa: Selahattin Meriç, Güngören: Ahmet Güzel, Bayrampaşa: Bahri Sipahi, Sancaktepe: Özgen Nama. PM öncesinde toplanan MYK’de Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan’ın yeniden aday gösterilmesine tepkiler de değerlendirildi. Ancak CHP lideri Kılıçdaroğlu, Özcan’da kararlılığını bildirince değişiklik yapılmadı. CHP yönetimi Çapan Şanlıurfa’da ise kadın adayla yarışa girecek. Bu ilde Hale Soral’ın adaylığı kesinleşirken Çorum’da eski DYP Genel Başkan Yardımcısı Kenan Nohut aday gösterildi. Kastamonu’da eski CHP Milletvekili Mehmet Yıldırım, Sakarya’da Raşit Dünya, Tunceli’de Hızır Bahtiyar Aytaç, Hakkâri’de Nâzım Ertuş başkan adayı oldu. Balbay sahaya indi HAKAN DİRİK İZMİR CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay sahaya indi. İzmir’in ilçelerini dolaşarak yurttaşlarla “kucaklaşan” Balbay, gittiği yerlerde yoğun ilgi gördü. Kamuoyuna “Askeri Casusluk” olarak yansıtılan davayı izledikten sonra yollara düşen Balbay, gün boyu İzmir’in Tire, Bayındır ve Ödemiş ilçelerini karış karış dolaştı. Her ilçe ziyareti adeta bir mitinge dönüştü. CHP İzmir İl Başkanlığı’nca tahsis edilen aracı, 35 kilometrede bir yurttaşlar tarafından durduruldu. Enerjisinin oldukça yüksek olduğu görülen Balbay, hiçbir yurttaşın sarılma ve fotoğraf çektirme isteğini geri çevirmedi. Öyle ki, ödevlerini yapmak için yardım isteyen küçük öğrencileri bile kırmadı. Bölgeye “dersini çalışarak” geldiğini yerel sorunlara hâkimiyetiyle ortaya koyan Balbay, başta tarım olmak üzere bunların çözümü için çaba harcayacağını dile getirdi. Miting konuşmalarında öncelikle cezaevi günlerine ilişkin “mağdur edebiyatı” yapmayacağını kaydetti. Balbay, şunları dile getirdi: “Bu topraklarda çılgın Türkler, yılgın Türklerden çoktur. Devleti yeniden kurup, saygınlık kazandıracağız. Adaleti yeniden sağlayacağız. Kardeşçe yaşayacağımız bir ülke kuracağız. Halk iktidarı için yola çıktık. Biz meydanlara sığmayacak kadar büyüdük, ama onlar ayakkabı kutusuna sığacak kadar küçüldüler.” cek bir CHP’den söz ediyorum. Ve AKP’yi altına çekecek bir CHP’den söz ediyorum. Ben AKP ile yüzde 30’larda buluşacağız lafını 1 yıl önce söylemiştim. Şimdi 17 Aralık konjonktürünü de buna eklemek gerekiyor. Sağ kökenli adaylar nedeniyle “CHP sağa mı kayıyor?” yorumları yapılıyor. Bizim sol partilerden transfer ettiğimiz başkanlarımız da var, sol partilerle birlikte çalışarak onların da görüşünü alarak belirlediğimiz adaylarımız da var, AKP ve MHP’den transfer ettiğimiz adaylar da var. Ortak noktaları hepsinin de şaibesiz olmalarıdır. AKP ülkeyi büyük bir kaosa sürüklüyor, içeride ve dışarıda ülkeyi yönetemez noktaya getirdi. Ve ülkenin kaderine bir halk iktidarıyla el koyma zamanıdır. Demokrat anlayışla herkesi bütünleştirecek yaklaşıma ihtiyaç var. CHP bunu sağcılaşarak söylemiyor. Kurucu iradesinin üzerine evrensel çağdaş sosyal demokrat normlarını ekleyerek ve bu iradeyi topluma yansıtarak bir çağrı yapıyor. Eğer siz dışarıdan birinin gelmesiyle sağcı veya solcu iseniz, kendi omurganızla ilgili bir sorun var demektir. CHP’nin omurgasının en temel, en sağlam omurga olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama artık o çatı içinde bütün kesimlere yer var. Başka partiye giderlerse sorusuna gelince, haklı bir sorudur. Açığını söyleyeyim. Siz eğer iddianızı büyüyen bir siyasal partiyle pekiştirebilirseniz ve bu süreci iyi yönetirseniz, herkes sizinle beraber bu sürecin keyfini yaşar ve toplumu kutuplaştırdığı AKP felsefesinin sona erdiği ve yeni bir dönemin başladığı günleri birlikte tarihe düşeriz. Eğer bunu iyi yönetemezsek, CHP’den seçilmiş bir CHP’li de pekâlâ başka bir partiye gidebilir. Dolayısıyla ben bu tartışmayı önümüzdeki dönemi yönetip yönetememe tartışmasıyla bir sayıyorum. ‘Kanun Çıkarıyoruz Kanun’ İnsanların gizlice dinlenmesinin suç olduğu konusunda dinleme yeteneğinde olanların hiç takmadığı bir genel kural ya da kabul var. Benim suç mu değil mi bilmediğim, ayıp olduğundan kesinlikle emin olduğum ise bir devlet yetkilisinin “yasalarda değişiklik yapılacağı” bilgisiyle bir arazinin belirli ellere geçmesine fırsat yaratmasıdır. Belki de yasalarda böyle bir suç yoktur, ama insan aklının ve değerler bilgisinin bunu ayıp sayacağından hiç kuşku duymuyorum. Fakat belki de bu dinleme gerçek değildir; belki de son on yılda sık sık gördüğümüz, sık sık tanık olduğumuz gibi tapelerde insanların yıllarca hapsedilmesine yol açan türden oynamalar yapılmıştır. O nedenle dinlemelerin içeriğine belli bir kuşkuyla bakıyoruz. Uydurmaysa, oynanmışsa, yapma yapıştırma ise hemen bir yalanlama bekliyor ve dinlemelere bu kayıtla göz atıyoruz. HHH Bir kaydımız daha var; bütün bu “kokulu” şeylerin belli bir savaşın mermileri olarak ateşlendiğini, bu nedenle bekletildiğini de dikkate alıyoruz. Ve ama yine de sorumuz baki kalıyor; doğru mu bu söylenenler? İster savaşın “beddualar” yağdıran ve yakın geçmişte bu türden dinlemelerle pek çok hayatı kırıp geçirmiş olan tarafı ile ilgili olsun, ister onunla çok verimli bir işbirliği gerçekleştirmiş olan AKP yönetimi ve bizzat Başbakan’la, bakanlarla, onların çok ama çok yakınlarıyla ilgili olsun, bir yanıt istiyoruz artık. Doğru mu bunlar? HHH Başbakan’ın “özel orman arazilerindeki yapılaşmayla ilgili yasa değişikliği konusunda garanti verdiğini” iddia eden bu telefon konuşması gerçek mi? Bir işadamı, doğruysa eğer, Başbakan’dan aldığı iddia edilen bilgiyi bir diğer işadamı ile paylaşırken, nasıl oluyor da “kanun çıkarıyoruz kanun” diyebiliyor. Nasıl oluyor da “kanun çıkacak, değerlenecek, vakit kaybetme sen de al” diyebiliyor? Bütün bunların, uydurma, çok ayıp ve kesinlikle suç olan dinleme yapılırken üzerinde oynanmış ise yapılacak açıklamalara inanmaya ve gerçek olduğu konusunda bugüne kadar şu ormanlarımızın başına gelenler nedeniyle inandıklarımızı, yani gerçeği, kendi imkânlarımızla bir kere daha keşfedene kadar unutmaya hazırız. Bu telefon konuşmaları Artı 1 TV kanalında belgeselleriyle de tanınan yazarımız Can Dündar’ın Canlı Gaste programında yayımlandı. Konuyu değerlendiren deneyimli gazeteci Yavuz Oğhan, “Polis Başbakan’ı dinliyor. Bir ülkede bundan büyük ne haber olabilir ki? Erdoğan’ın dinlendiğini, takip edildiğini net olarak anlıyoruz. Bu kayıtlar bir sene bekletilmiş” dedi. Gerçekten de polisin Başbakan’ı dinlemiş olmasından daha büyük bir haber olamaz. Demek ki insanlar “devletin çivisi çıkmış” derken, yaşananların “devlet krizi” olduğunu dillendirirken doğruyu söylüyorlar. HHH Gazetecilerin yapacağı bir şey yoktur. Susup oturamayız. Ülkenin saygın hukukçularından Prof. Dr. Sami Selçuk Hoca’nın dediğinden yola çıkarak şöyle söyleyebiliriz; tıpkı yargıçlar, savcılar gibi gazeteciler de haberde gerçeğin peşine düşer, gerçeğin kimin yararına kimin zararına olduğuna bakmazlar. Hatta kimileri tersini söylüyor ve ünlü gramofon markasına özeniyorlarsa da, ne olduğu belirsiz “memleketin menfaati” gibi klişelere de aldırmaz, “büyük vatansever” hesabına yatmazlar. Bu nedenle sayın Başbakan sizden istirhamımız, “kim dinledi, neyi dinledi, izinli mi izinsiz mi dinledi ve ama özellikle söylenenler gerçek mi?” konularında bizi tez elden, inandırıcı bir şekilde bilgilendirmenizdir. Gazeteciler gerçekleri kendi gayretleriyle de öğrenebilir ve kamuya duyurabilirler. İşimizi elimizden alan bu eli çabuk telekulakları işsiz bırakmanızı, devletteyseler tez elden kovmanızı, değilseler arayıp bulmanızı ve ama ortaya atılan iddialar konusunda bizi bilgilendirmenizi sizden rica ediyoruz. olsuzluk yapanın ipini çekeriz’ Ankara Büyükşehir adayınız Mansur Yavaş’ın “ülkücülük” günlerinde yaptığı bir konuşma kaseti yayımlandı. İşte, Deniz Gezmiş’e Yaşar Kemal’e, Yılmaz Güney’e yönelik sözleri sol çevrelerde epeyce rahatsızlık yarattı... İnsanlar onlarca yıllık bir yaşam sürüyorlar. Bizim geleneğimizde bir özeleştiri veriyorlarsa, insanlar bir özeleştiri veriyorlarsa ve bu özeleştiri üzerinden kendilerini yenilediklerini söylüyorlarsa, kimsenin kanına elleri bulaşmamışsa, yoksulun halkın cebine elleri ulaşmamışsa, bu özeleştiriye kulak vermek ve onlara kendilerini yenilemek, yürüyüşlerine daha güçlü şekilde devam etme şansını tanımak gerekir. CHP’li biriyle ilgili bir rüşvet pazarlığı ortada yoktur. Eğer varsa da ipini önce bizim çekeceğimizi herkes bilsin. CHP’de hırsıza, arsıza yer yoktur. ‘Y Sarıgül damgası SANATÇILARDAN CHP’YE İMZA KAMPANYASI Haber Merkezi Kadıköylü bir grup sanatçı CHP yönetimine hitaben bir imza kampanyası başlattı. Aralarında yazar Eray Canberk, Işıl Yüce, karikatürist Cihan Demirci, Bülent Karaköse, Murat Kürüz, oyuncu Feride Uğur, Gamze Demirbilek, müzisyen Mehtap Meral, Yaşar Kabaosmanoğlu gibi isimlerin yer aldığı grubun “Kadıköylüler Değişim İstiyor” başlıklı imza kampanyasında şu ifadeler yer alıyor: “Kadıköy, 20 yıldır CHP merkezi tarafından aday gösterilen aynı Belediye Başkanı tarafından yönetiliyor. Ülke sathında, demokrasiden, değişimden, Gezi’de ifade edilen taleplerden söz ederek seçmenden oy isteyen CHP yönetimi Kadıköy seçmenini 25 yıl sürecek bir seçeneksizliğe mahkum görüyorsa yanılıyor. Bizler, Gezi Direnişi’nde ifadesini bulan değişim talebinin takipçisi olacağız.” ‘Kadıköy değişim istiyor’ Uludere itirazı salı günü ALİCAN ULUDAĞ Öldürülenlerin aileleri takipsizlik kararına karşı harekete geçiyor ÖDP’li adaya veto CHP, Kırşehir’de ÖDP kurucularından Yıldırım Kaya’yı aday göstermekten sürpriz bir kararla vazgeçti. Bunun yerine Deniz Akpınar’ın aday olması kararlaştırıldı. Denizli’de ise Kazım Aslan büyükşehir belediye başkan adayı oldu. İzmir’in belirlenen ilçelerinde adayların isimleri şöyle: Bergama: Mehmet Gönenç, Beydağ: Süleyman Vasfi Şentürk, Foça: Gökhan Demirağ, Güzelbahçe: Özdem Mustafa İnce, Kemalpaşa: Rıdvan Karakayalı, Kınık: Süleyman Kaya, Menemen: Tahir Şahin, Ödemiş: Bekir Keskin, Seferihisar: Mustafa Tunç Soyer, Selçuk: Hüseyin Vefa Ülgür, Torbalı: Ufuk Yörük. CHP yönetimi, İstanbul, Ankara ve İzmir’de CHP’de olan ilçe belediye başkan adaylarını ise şubat ayı başında toplanacak olan PM’de karara bağlayacak. CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz, CHP yönetiminin Arsuz ve İskenderun adaylarına tepki göstererek yakın çevresine istifa ettiğini söyledi. CHP Aday Belireme Komisyonu’ndan bir üye bazı ilçelerde Eryılmaz’ın istetiği isimlerin listeye alındığını belirtti. Eryılmaz, kararını değiştirdiğini Facebook hesabından “İstifa etmedim, istifa ettiğimi kızgınlıkla söyledim” açıklamasıyla aktardı. ANKARA Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait savaş uçaklarının yaptığı bombardıman sonucu 34 köylünün öldürülmesine ilişkin soruşturmada takipsizlik vermesinin ardından Uludereli aileler harekete geçti. Uludere katliamında hayatını kaybedenlerin avukatları, salı günü üst mahkemeye itirazda bulunacak. 6 Ocak’ta verilen karara karşı taraflar 15 gün içinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde itiraz edilebilecek. Karar, önceki gün Uludere’deki ailelere tebliğ edildi. Edinilen bilgiye göre ailelerin avukatları Diyarbakır’da yaptıkları toplantı sonucu karara itirazı salı günü gerçekleştirecek. Bu konuda itiraz dilekçesi hazırlanıp Ankara’daki avukatlara gönderilecek. Ailelerin avukatlarından Mesut Beştaş, askeri savcılığın olayın sorumlularını tespit etmediğini belirterek “Savcı, savcılık yapmaktan çok savunma yapmış” dedi. Alınan bilgiye göre, itiraz dilekçesinde olayın askeri sorumlularının yanı sıra sivil ve istihbarat yetkililerinin de katliamdaki rollerinin araştırılması istenecek. İtiraz dilekçesinde hava operasyonu için “vur emri”ni verdiği ortaya çıkan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel hakkında da dava açılmasının isteneceği öğrenildi. Eğer itirazdan sonuç alınmazsa aileler sırasıyla bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi ve AİHM’ye gidecek. MARMARA’DA GERİLİM 4+4+4 DAVASININ BİLİRKİŞİ RAPORU Üniversitede bıçaklı saldırı girişimi İstanbul Haber Servisi Marmara Üniversitesi Göztepe Kampusu’nda dün öğlen saatlerinde Kürt bir öğrenciye ülkücü öğrenciler tarafından bıçaklı saldırı girişiminde bulunulduğu öne sürüldü. Saldırı girişiminin öğrenciler tarafından engellenmesinden sonra polis, okulu güvenlik ablukasına aldı. Gerilimin artması sonucunda polis, öğrencilere biber gazı sıkarak müdahalede bulundu. 3 öğrencinin yaralandığı belirtildi. Akşam saatlerinde ise öğrenciler hem polis şiddetini hem de bıçaklı saldırı girişimini Kadıköy’de yaptıkları yürüyüşle protesto etti. Eylemcilere anons yapılmamış İstanbul Haber Servisi Halkevleri üyesi 34 kişinin 9 Temmuz 2012’de İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde 4+4+4 eğitim sistemini protesto ettiği gerekçesiyle “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçundan yargılandığı davada bilirkişi raporunu hazırladı. Raporda, Emniyet görevlilerinin görüntüler boyunca grubun dağılmasına, binayı boşaltmasına yönelik anons niteliğinde tüm protestocu grubun duyacağı şekilde bir çağrıda bulunmadığı belirtildi. İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmada mahkeme, ifadesi alınamayan sanık Aylin Kaplan hakkında yakalama emri düzenlenmesini kaydederek duruşmayı erteledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle