05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 OCAK 2014 PERŞEMBE 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY konuşmaları dinledikçe bu gerçeği insan daha iyi kavrıyor, anlıyor. Ne var ki, liderler birbirlerine reva gördükleri hakaretlerden canları sıkılmış görünmüyorlar. Herhalde hakaretleri siyasetin doğası gereği olağan görüyor, karşılıyorlar. Oysa 19607080’lerde liderlerin birbirlerine bugünkü gibi günlerce ağız dolusu hakaret etmeleri söz konusu değildi. Ne var ki siyasetin asıl gereği olan o günkü tartışmalardan halkın artık gına getirdiği uzun süre savunuldu. Darbe gerekçelerine liderler arasındaki tartışmaların etkili olduğundan söz edildi. Ya bugün? Maşallah iktidar liderinin açtığı hakaretle yoğrulu siyaset anlayışına, doğal olarak muhalefet de karşılık vermeye girişecekti; girişti... HHH Başbakan günlerdir, aylardır değil yıllardır CHP’ye ve onun liderine hakaretten vazgeçmiyor. CHP Genel Başkanı demiyor da CHP Genel Müdürü diyor. Memur, başarısız bürokrat, Rahşan affı ile siyasete girebildi diye başlayıp sürdürdüğü hakaretlerinde artık adını söylemeyeceğini ilan ettiği Kılıçdaroğlu’nu, aşağılama çabasında... Bir, iki... Nihayet Kılıçdaroğlu’nun sabır taşı çatladı. Yolsuzluk iddiaları bakanlarına kadar bulaşan Başbakan RTE’nin, yırtık ayakkabıyla başladığı siyasette, bugün dünyanın en zengin başbakanları listesine girecek kadar malk mülk sahibi olduğunun altını çizerek söylemeye başladı ve... .... RTE’yi Başbakan değil, başçalan diye suçladı. Devlet içinde çetelerin varlığından mı söz ediyorsun, çeteyi dışarıda arama, bak Bakanlar Kurulu’na çeteyi görürsün, çetenin başı sensin, diyor. MHP lideri Bahçeli’nin hemen her konuşması zaten bir hakaret abidesi. HHH Şu sıralar RTE, başına ve oylarına bela cemaat ile uğraşıyor... Bu nedenle dershane krizi ile başlayan, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasıyla devam ederek devlet krizine dönüşen gelişmelerde bir zamanlar el bebek, gül bebek misali birlikte devletteki, yargıdaki, Emniyet’teki çarpık uygulamalara imza attığı… ...devletin asker dahil önemli kurumlarına kumpas kurduğunu bugün açıklamak zorunda kaldığı.... ....cemaate ve lideri Fethullah Gülen’e günlerdir ağız dolusu hakaretler savurmaktan... ....muhalefete hakaret etmeye, aşağılamaya vakit ayıramıyor. HHH Çok başbakan geldi geçti. Hatalarını dolaylı ifadelerle itiraf eden başbakanlar gördük. Ama RTE gibisi gelmedi. “... Bugün artık geçmişteki (Ergenekon, Balyoz gibi) bazı yargılamaların üzerinde çok büyük soru işaretlerinin oluştuğunu daha net olarak görüyoruz...” “...Sahte ihbar mektuplarıyla, yasadışı dinlemelerle, sahte delillerle tasarlanmış ve ayarlanmış, bir kısım yargı mensuplarıyla insanların nasıl mahkum edildiklerini bugün daha belirgin şekilde görebiliyoruz ...” Kim söylüyor bu söylemleri: Bugün söylediği, yakındığı şikâyetlerin 12 yıldır süregelen devri iktidarında gerçekleşmesini olağan, doğal, yargının, Emniyet’in kısacası devlet kurumlarının tasarrufu diye savunan Başbakan RTE! Sıraladığı bu eleştirilerin kaynağı kim? Tabii elbette kendisi ve hükümeti sütten çıkmış ak kaşık!.. Can düşmanı kaynağı açıklıyor: “Bütün bunlar” diyor: “....hukuk, adalet saikiyle, vicdan saikiyle değil, tamamen örgüt (cemaat) saikiyle yapılıyor.” HHH “...Elinde yok adalet, olsa da sen kim, adalet kim / Kimi maznun görürsen her kabahat sendedir dersin” (Şair Eşref’ten) Roboski’de geRilim: 1 ağıR yaRalı ‘Acımıza saygı duyulmasını istiyoruz’ Uludere’de 34 kişinin katledildiği yere inşa edilen güvenlik yoluna tepki MAHMUT ORAL Protestocular Uludere’de 34 kişinin katledildiği yere doğru yürüyüşe geçti. Yürüyenlere asker gaz bombası ile müdahale etti. DİYARBAKIR Uludere’de 34 kişinin katledildiği yere inşa edilen güvenlik yolunu Şırnak Valisi Hasan İpek’in denetlemeye geleceği haberini alan aileler, yürüyüşe geçti. Askerlerin sert müdahalesi sonucu başına gaz bombası isabet eden Suvar Encü ağır yaralandı. Katliamda oğlunu kaybeden Mehmet Encü, “Katliamının yaşandığı yere güvenlik yolu yapılmasını istemiyoruz. Acımıza saygı duyulmasını bekliyoruz” dedi. Şırnak’ın Uludere ilçesinin Irak sınırında 28 Aralık 2011’de düzenlenen ha va operasyonunda 19’u çocuk 34 kişinin katledilmesiyle ilgili Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın geçen günlerde verdiği takipsizlik kararı dün ailelere ulaştı. Şırnak Valisi Hasan İpek’in yapımı devam eden Güvenlik Yolu’nu helikopterle denetlemeye geldiği bilgisini alan Uludereli aileler, 34 kişinin katledildiği 15 No’lu sınır taşına doğru yürüyüşe geçti. Yürüyen köylülere asker gaz bombası ile müdahale etti. Çok sayıda kişi atılan gaz bombalarından etkilenirken başına gaz bombası isabet eden Suvar Encü ise ağır yaralandı. Encü, Şırnak Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Uludere katliamında oğlunu kaybeden eski köy korucusu Mehmet Encü, “Katliamın yaşandığı yere güvenlik yolu yapılmasını istemiyoruz. Halkın tepkileri göz ardı edilerek inşaat yapılıyor. Acımıza saygı duyulmasını bekliyoruz. Valinin bölgeye gideceğini öğrenince biz de oraya gitmek istedik. Askerler gerçek silahlarla müdahale etti. Roboski’de tekrar katliam yapılmak istendi. Biz bu yolun yapılmasına asla izin vermeyeceğiz. Sürece bakmadan bu yolu yapıyorlar. Bunu kabul edemeyiz” dedi. GENELKURMAY’IN SİTESİ ‘Kadınlarımız özgürse senin sayende’ BARKIN ŞIK ‘AKP Atatürk’ü gözlerden kaçırmak istiyor’ İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul il örgütü üyeleri, Fatih’te Yedikule Sahil Yolu üzerinde bulunan Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım büstünün tahrip edilmesini anıt önünde protesto etti. Protesto gösterisinde Fatih Belediye Başkanlığı’nın ilgisizliğine vurgu yapıldı. AKP’nin özellikle Atatürk’ü gözlerden kaçırmak istediği belirtildi. CHP’liler, büste Zübeyde Hanım’ın fotoğrafı ile çelenk bırakarak basın açıklaması yaptı. Büstün tahrip edilmesini kınayan CHP Şişli İlçe Başkanı Veli Çelik, Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın büstünün faili meçhul kişi ve kişiler tarafından kırıldığını fakat yetkililerin hiçbir çalışma yapmadığını savundu. CHP Şişli İlçe Başkan Yardımcısı Ümran Köksüz ise olayı kınadıklarını belirterek olayın takipçisi olacaklarını söyledi. baykal’daN gÜleN yoRUmU HilmioğlU iÇiN CUmHURbaŞkaNı gÜl deVReye giRdi ‘Üzüntüsü samimi’ Hükmen tutukluluk formülü FIRAT KOZOK ANKARA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ergenekon davasından yaklaşık 5 yıldır tutuklu olan ve kanser tedavisi gören eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu için devreye girdi. Köşk’ün hukukçularına konuyla ilgili çalışma yapmaları talimatı veren Gül’ün, hükümlü olmayan Hilmioğlu konusunda af yetkisini kullanamayacağı için “hükmen tutuklu” konumuna bağlı bir çözüm bulunması arayışında olduğu öğrenildi. Gül’ün Hilmioğlu ile ilgili gelişmeleri yakından izlediğini ve rahatsızlığının kritikleşmesinden endişe duyduğunu belirten Köşk kaynakları, Gül’ün af yetkisini kullanabilmesi için Adli Tıp Kurumu’nun Hilmioğlu ile ilgili bir raporu Adalet Bakanlığı’na sunması, bakanlığın da görüşünü Köşk’e iletmesi gerektiğini ifade etti. Kaynaklar, tüm bunların ötesinde Gül’ün yetkisini kullanabilmesi için kişinin tutuklu değil, hükümlü olması gerektiğine işaret ederken bu tabloya karşın Gül’ün hukukçularına çıkış yolu aranması talimatı verdiğini kaydetti. Bunun yanı sıra Köşk’te sağlık sorunları nedeniyle tahliye edilen emekli Orgeneral Ergun Saygun’un durumu da seçenekler arasında değerlendiriliyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, kendisine yapılan kaset komplosuna yönelik, “Hocaefendinin ilk gün bana bildirdiği üzüntüsünü samimi buluyorum. Bu komplonun yani kaset komplosunun aydınlatılması noktasında Başbakan’ın 3.5 yıl sonra da olsa devreye girmesini önemsiyorum. Kaset operasyonunda F. Gülen samimi bir şekilde komployu kuranları kınadı. Başbakan somut deliller sunacaksa sunsun” diye konuştu. Baykal, dün akşam Ahmet Hakan’ın sunduğu Tarafsız Bölge programına katıldı. Baykal, gündeme ilişkin değerlendirmelerinin yanında kendisine karşı geçtiğimiz yıllarda uygulanan kaset komplosuna yönelik de çarpıcı açıklamalarda bulundu. Baykal, “Başbakan’ın cemaate yönelik söylemleri toplumsal barışa hizmet etmiyor. Bu çok kırıp dökücü bir söylem, inandırıcı da değil. HSYK değişmeli ama demokratik ilkelere ve AB standartlarına uygun olarak. Bekir Bozdağ HSYK’si yargıya sıkıyönetim getirmektir. İktidardan ayrılmamak için yargıyı altüst etmek olmaz. Komplolara gerek yok” dedi. Baykal kaset komplosuna ilişkin de “Partimi zorda bırakmamak için istifa ettim” dedi. ANKARA “Askeri vesayet” tartışmalarının sık yaşandığı günlerde Anıtkabir ziyaretçi sayılarını yayımlamayı bırakarak kamuoyundan tepki gören Genelkurmay Başkanlığı, Ata’ya yazılan not ve mektupları Anıtkabir’in internet sitesi üzerinden yayımlaya başladı. “Ne mutlu Türk’üm diyene” şeklinde biten mektup ve notların da yer aldığı siteye ayrıca, 29 Ekim ve 10 Kasım’da yüz binleri ağırlayan Anıtkabir’den fotoğraflar konuldu. Ceyhan Çınar isimli yurttaşın Anıtkabir internet sitesinde yayımlanan mesajı şöyle: “Atam, huzurunda olmak ve sana bu kadar yakında bulunmanın anlamı anlatılamaz. Bağımsızlığı bizde karakter haline getirdiğin için sana minnettarız...” Sümeyye Yavuz adlı yurttaş ise Ata’ya hitaben şu satırları kaleme aldı: “Değerli Paşam, uzun zaman oldu sen gideli. Her gün yokluğuna biraz daha üzülüyorum. Sen bizi bu özgürlüğe kavuşturmasaydın böyle mutlu olabilir miydik? Tabii ki hayır. Senin yaptıklarınla yaşıyoruz ve senin sayende mutluyuz. Eğer bugün bu vatan üzerinde herkes eşitse bu senin sayende, kadınlarımız özgürse, çocuklarımız mutluysa, Türk milleti rahatsa, bunlar da senin sayende. Paşam; sen rahat uyu. Biz senin izindeyiz. Daha sonraki bayramlarda da yanımızda olmasan da kalbimizdesin...” ediyor. İktidarın ilk aylarında “gizli ajanda” ülke gündemine oturdu. AKP’nin toplumla paylaşmadığı devleti kendince yeniden biçimlendirmeye dönük planlarının olduğu konuşuluyor, hükümet çevreleri bunu ısrarla reddediyordu. O günlerde “AB’ye giriyoruz” söylemleri her adımın anahtarıydı. Özellikle 2005 yılına dek yılda en az iki kez olmak üzere ortalama her mevsim AB’ye girdik. Devletin temel yapısında ciddi değişiklikler yaratabilecek adımlar eleştirildiğinde hükümetten hemen şu karşılık geliyordu: “Bu yasa AB’ye uyum paketinin en önemli parçasıdır. Yoksa siz AB’ye karşı mısınız?” Özetle AB şifresi her kapıyı açan bir araç haline gelmişti. Hükümet siyasal hedefleri açısından AB’nin son kullanma tarihinin dolduğunu düşündüğü 2006’dan sonra tartışmayı başka bir zemine çevirdi. Artık gündemde demokrasiyi ileri götürme, devleti temizleme söylemleri vardı. HHH İleri demokrasinin Türkiye’yi geriye götürdüğü, devleti temizlemenin de neredeyse devleti bitirmeye kadar vardığı son yaşanan olaylarla birlikte biraz daha netlikle ortaya çıktı. Devletin içinde paralel başka devletlerin olduğu, 2000’li yılların başında bu sütunlarda da sıklıkla dile getirilmişti. Zira hükümet iyi işleyen bir kurumun yönetimini ele geçiremeyince hemen o işlevi yürütecek tamamen kendi kontrolünde başka bir kurum oluşturuyordu. Eski kurum giderek işlevsizleşiyor, deyim yerindeyse “kurum bağlıyordu.” Eğer bu da yapılamazsa mevcut kurumun adında küçük bir değişiklik yapılıyor ve kamuoyuna şu söyleniyordu: “Biz yeni bir yapı kurduk. Bu yüzden eskisinin hükmü kalmamıştır. Bütün çalışanlar bu kurumdan da çıkarılmıştır.” Acımasızca yapılan bu icraatla birlikte yepyeni kadrolar kuruluyordu. Kamuoyunun yakından tanıdığı davalarda da “Derin devleti açığa çıkartıyoruz” söylemi birinciliği alıyordu. Hükümet koalisyonunun etrafındaki liberal halka, bu girişimi hükümet üyelerinden daha güçlü ifadelerle destekliyor, “Derin devletin ne kadarı ortaya çıkartılırsa kârdır” diyordu. O günlerde, yapılan operasyonların derin devleti bitirmekle hiç ilgisi olmadığını, tam aksine üzerinin örtüldüğünü söyleyenler de darbeciden çeteciye kadar her türlü suçlamanın hedefi oluyordu. HHH Bugünkü paralel devlet tartışmaları gösteriyor ki, yıllarca mevcut devlet çarkının içinde, etrafında bir dizi paralel devletçikler kurulmuş. Hükümetcemaat ayrımının yanında alt devletçikler de kurulmuş. İktidar gücünü paylaşmak üzere kurulan koalisyon içindeki çatlağın açığa çıkmasını sağladığı bu yapılanmalar yeni bir barış havasıyla bir araya gelme noktasını aştı. Karşılıklı suçlamaların boyutu insana şunu söyletiyor: Türkiye çıkar amaçlı bir hükümet örgütü tarafından yönetiliyor! Bu tabloda haklıhaksız, doğruyanlış ayrımları ikincildir. Önümüzdeki üç seçimin birbirini tamamlayarak yeni bir iktidarın kurulması, aynı zamanda Türkiye’nin yeniden kurulması anlamına gelecektir. Paralel devlet tartışmalarının önemli bir ayağını oluşturan yolsuzluk soruşturmaları da toplum katında şu sorunun daha yüksek sesle sorulmakta olduğunu göstermektedir: Bu ülkeyi yönetecek başka bir parti yok mu? ‘Deprem’ bir tek Ay’ı vuramadı CANAN COŞKUN Terörle Mücadeleden Sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı olan ve adı işkence davalarında sık sık geçen Sedat Selim Ay’ın, bu göreve atandığında hakkında basında çıkan haberler üzerine Etkin Haber Ajansı’na (ETHA) açtığı “hakaret” davasına devam edildi. Davada sanık avukatlarının işkence mağdurlarının tanık olarak dinlenmesi istemleri reddedildi. 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde pek çok şube müdürünün görev yeri değiştirilirken Sedat Selim Ay’ın yerinin değişmemesi ise dikkat çekti. l İşkenceyle anılan müdür Gardiyanı dövüp kaçtılar l Hatay’da 3 firari aranıyor Başbuğ AYM’ye gidiyor AYŞE SAYIN ANKARA Ergenekon davasından hüküm giyen eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, anayasa gereği Yüce Divan’da yargılanması gerektiğini belirterek, bunun için Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunacağını bildirdi. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Erzincan Milletvekili Muharrem Işık, İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, 13 Ocak günü Ergenekon davası kapsamında Silivri Cezaevi’nde bulunan isimleri ziyaret etti. Aralarında Başbuğ’un da bulunduğu tutuklu ve hükümlülerin değerlendirmeleri şöyle: İlker Başbuğ: Hatalar düzelmeli: Yeniden yargılama meselesinde ‘şimdiye kadar niye akıllarına gelmedi’ denmesi, ‘işin hukuksuz olduğunu şimdi mi kabul ediyorlar’ denmesi doğru değil. Bunlar geçmişte kaldı, şu an kabul ediyorlarsa önümüze bakmalıyız, hataları düzeltmeliyiz. Artık Yüce Divan’da yargılanmam gerekir. Anayasa bunu emrediyor, CHP olarak bunda ısrar etmeniz gerekiyor. Paralel devletin olduğunu Başbakan da kabul etti. Kendi haberi yok muydu hiç? 17 Aralık’ta kendilerine dokunduktan sonra buna karar verdiler. Balyoz’da sahte delil var ve Ergenekon’da delil bile yok. Fatih Hilmioğlu: Üstümüzü örtmeyin: Gündeme tek başıma alınmamalıyım, tek başıma gündeme getirilmemeliyim, bu beni üzüyor. Bir sürü hasta mahpus var KCK’den de Ergenekon’dan da var. Tahliyeler ve yeniden yargılanmalarla ilgili yolsuzluk unutulacak diye bizim üzerimizi örtmeyin. Yolsuzluklar konuşulmalı ama biz de özgür olmalıyız. Tuncay Özkan: Bombaları buraya bağladılar: Başbakan kendine dokununca kumpas diyor. Silahlı terör örgütü demek için Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet’e bombaları buraya bağladılar. Hurşit Tolon: Gizli tanıklık kaldırılmalı: Gizli tanık müessesesi yok edilmelidir. Önce özgürlüğümüze kavuşmalıyız, burada çürüyoruz, ÖYM’ler kaldırılmalı. Yeniden yargılanmalıyız. Eski Genelkurmay Başkanı: Yüce Divan’da yargılanmam gerekir SAMANDAĞ (Cumhuriyet) Hatay’ın Samandağ ilçesinde bulunan K1 Tipi Kapalı Cezaevi’nde hükümlüler, Ediz Taşan, İbrahim Ürkmez, Rıdvan Barık, Ekrem Karabük, Kadir Akgül ve Fatih Kara önceki gece saat 04.00 sıralarında bulundukları koğuştaki demir parmaklıkları kesti. Görültüler üzerine İnfaz Koruma Baş Memuru Feyyat Toy koğuşa gitti. Hükümlüler, Toy’u başına odunla vurarak ağır yaraladı. Toy’un üzerindeki anahtarları alan hükümlüler cezaevi kapısını açarak kaçmaya başladı. Jandarmaların müdahalesiyle hükümlülerden biri teslim oldu. Hükümlülerden 3’ü dedaha sonra yakalanırken kaçak 3 hükümlü aranıyor. ‘Savaş suçluları yargılanmalı’ İstanbul Haber Servisi KP Merkez Komite, bakan çocuklarının da adının karıştığı ve Türkiye’yi sarsan rüşvet ve yolsuzluk olayları, cemaat örgütlenmeleri ve Suriye politikasının iflas etmesi üzerine bildirge yayımladı. Bildirgede son siyasi gelişmelere dikkat çekilerek başta Başbakan Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan olmak üzere, Suriye’de savaş suçu işleyen tüm yetkililerin yargılanması istendi. Açıklamada, “AKP rejimini yolun sonuna getiren, 2013 Haziranı’ndaki büyük halk direnişidir” denildi. l TKP Merkez Komitesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle